Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanEsen Sancaklı Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
OSMANLI VE DIŞ TİCARET
2
KONU BAŞLIKLARI OSMANLI HAKKINDA DIŞ TİCARET OSMANLI’ DA DIŞ TİCARET OSMANLI DEVLETİ NİN DÜNYA TİCARETİNDEKİ ROLÜ İPEK YOLU SONUÇ
3
OSMANLI HAKKINDA
4
OSMANLI DEVLETİ (1299 – 1922) Resmi İsmi: Devlet-i Aliyye-i Osmaniye (Yüce Osmanlı Devleti). 1243 Kösedağ Savaşı‘ndan sonra Anadolu Selçuklu Devleti merkezi otoritesini kaybetti. Bu ortamda Anadolu’da bir hayli Türk beyliği heyetti. Osmanlı Beyliği kısa bir müddette güçlenerek önce beylikten devlete daha sonra da devletten bir cihan imparatorluğuna yükseldi.
5
DIŞ TİCARET Derin bir tarihsel gelişime sahip olan Uluslararası Ticaret günümüzde önemli ölçüde değer kazanmıştır. Son yüzyıllarda; ülkeler için ekonomik, politik ve sosyal anlamda değeri son derece artmıştır.
6
Uluslararası Ticaret bilim dalının konusu farklı ülkelerde yerleşmiş şirketlerin veya çok uluslu şirketlerin yaptıkları ithalat ve ihracata ilişkin ekonomik temeller, işlemler ve uygulamalar, dış ticarette kullanılan belgeler, dış ticaretin finansmanı gibi farklı ancak birbirlerini tamamlayan alanlardan meydana gelmektedir.
7
OSMANLI’ DA DIŞ TİCARET Osmanlı İmparatorluğu’nda uzak bölgeler veya farklı ülkeler arasındaki mübadele işlemlerinin kapsamına giren ve daha çok lüks maddeler ve ülke içerisinde ender bulunan mallar üzerinde yoğunlaşan dış ticaret, dahildeki ticaret faaliyetlerinden farklı olarak ele alınmıştır.
8
Dış ticaretin kapsamına giren malların alım-satımını yapan tüccarlar, servet edinme hususunda herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmamışlar; ticarî ortaklıklar kurarak kervan ya da gemilerle yapılan uzun mesafeli ticarî teşebbüslere girişmişler ve bu teşebbüslerden büyük kazançlar elde etmişlerdir. İlk zamanlarda iç ticarete göre çok daha önemsiz bir yer işgal eden ve Avrupa devletleri ile ticarî ilişkilerin artmasına paralel olarak barış anlaşmalarının ilgili maddeleri veya ikili ticaret anlaşmalarıyla düzenlenmeye başlanan dış ticaret, imparatorluğun ileriki yüzyıllarında iç ticaretin önüne geçmeye ve imparatorluk ekonomisi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaya başlamıştır.
9
Osmanlı da buğday ve arpa üretimi başta olmak üzere tarım son derece önemliydi. Buğday ve arpa insanların günlük yaşantısı için bir vazgeçilmez olduğu gibi sefer sırasında barut kadar önemli stratejik bir malzeme idi. Genel olarak Osmanlı hububat bakımından kendi kendisine yetmekte, dışa bağımlılık pek göstermemekteydi. Ancak çeltik (pirinç) üretimi her zaman yeterli olmuyor ve zaman zaman ithalata başvurmak gerekiyordu. Bunun için de devlet tohumluk çeltik vererek, çeltik arkları açtırarak çeltik üretimini artırmak istiyordu.
10
Sanayi ürünlerinden pamuk üretimi de Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yaygındı. Ancak o dönemde ekilen ve kutn veya pembe denilen pamuk kısa lifli, koza olarak toplanan pamuktu. 1950’lere kadar ülkemizde bu yerli pamuk ekilmiş ve daha sonra akala cinsi Mısır pamuğu yaygınlaşmıştır.
11
Osmanlılar özellikle İstanbul’un fethinden sonra her bakımdan bir İmparatorluk olma yoluna girdiler. İstanbul gümrükleri gerek ithalat için gerekse ihracat için Osmanlı hazinesine önemli gelir sağlamaktaydı. Diğer liman şehirlerinde Selanik’de, Trabzon’da, Kefe’de, Antalya’da, Mersin/Ayas limanında önemli ticaret yapılmaktaydı.
12
Galata semtinde gayrimüslimler yoğun olarak yaşaması bu ticaret sebebiyledir. Buharla çalışan tezgâhlar yapılıncaya kadar, Ümit Burnu üzerinden Çin’e ve Hindistan’a yol bulununcaya kadar Osmanlı canlı bir ticaret hayatı yaşadı. Gümrüklerde ve derbentlerde “bâc” alındı. Avrupalı tüccarlar Osmanlı ülkesine sıcak para taşıdılar. 1573’lerden sonra Avusturya-Macaristan savaşları bir yılda, 2 yılda bitirilemedi. 10 yıldan fazla süren savaşlar bir toprak kazanımı da sağlamayınca ekonomi bozuldu.
13
1595 tarihli bir hükümde buğday yanında arpa, ipek, balmumu, gön, sahtiyan, iplik gibi malların da yurt dışına çıkarılmalarının yasaklandığını görmekteyiz. XIX. Yüzyılın ilk yarısında Tarsus limanından Frenk gemilerine buğday satışına izin verilmiş ve her gemi için 45.000 kuruş vergi alınmıştı. Yurt dışından satın alınan mallar arasında ham ve işlenmiş İran ipeği, demir ve çelik ürünleri başta gelmekteydi.
14
OSMANLI DEVLETİ NİN DÜNYA TİCARETİNDEKİ ROLÜ
15
XV. ve XVI. Yüzyıl için Osmanlı Çin ve Hindistan’dan Avrupa’ya giden yolda önemli bir limandı. Bu yüzden birçok Avrupalı tüccar Osmanlı ülkesine gelir, hatta buralarda ticaret kolonileri kurarlardı. Venedikliler ve Cenevizliler bu yoldan çok büyük paralar kazanmaktaydılar.
16
Osmanlı vatandaşı olan Gayrimüslimler ürettikleri şarabı yurt içinde tüketebilirler veya ihrac edebilirlerdi. Genel olarak Osmanlı devleti kendi kendine yeter olmayı önemsiyordu. Dışa bağımlı olmaktan son derece kaçınmaktaydı. Ancak sanayi devrimi Osmanlı tarafından yeterince takip edilemediği için, sanayi ve ticaret geriledi, savaş ekonomisinin dişlileri tersine dönmeye başlayınca Osmanlı Avrupa ülkeleri için ortak Pazar olmaya başladı.
17
1534’de kendi isteğimizle ihsan ettiğimiz kapitülasyon hakkını mecburi olarak vermek zorunda kaldık. XIX. Yüzyılda Peru, Şili, Meksika, Küba gibi Güney Amerika ülkeleri ile yapılan ticaret antlaşmalarında en çok kullanılan deyim “en yüksek ticari ayrıcalıklara sahip olan ülkelere tanınan haklar” ın kendi ülkelerine de tanınması ilkesi olmuştu.
18
İPEK YOLU
19
Çin’den başlayıp Avru pa’ya kadar ticaret amaçlı yapılmış olan yol İpek Yolu dur. Çin ve Avrupa arasında yalnızca ticaret değil, bunların yanında bilgeler, filozoflar, gezginler de bu yolu kullanmışlardır ve bu sayede doğu batı arasında kültürel geçişler yaşanmıştır.
20
Her dönemde ülkeler Çin üzerinden ipek almışlardır, Mısır ve Roma imparatorlukları bunların başını çekmektedir. İpek ve baharat bu yollar aracılığıyla taşınmıştır ve döneminde ipek zenginliğin ölçüsü olmuştur.
21
Çinden başlayan bu yollar, Afganistan, Hazar denizi ve en son İran üzerinden Anadoluya gelmektedir Anadoludan gelen ticaret kervanları, deniz üzerinden Karadeniz ve Akdeniz limanlarıyla Avrupaya yollanmaktadır ya da Trakya üzerinden karayolu ile Avrupaya ulaştırılmaktadır.
23
SONUÇ XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa devletleri arasındaki ticaret faaliyetlerinde gelinen nokta, iki taraf arasında ekonomik alanda olduğu kadar askerî, siyasî, bürokratik vb. alanlarda gelinen nokta hakkında ipuçları vermesi bakımından da önemlidir. XVIII. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’nın askerî ve teknolojik üstünlüğünü kabul ettiği;
24
Balkanlar’da ağır toprak kayıplarına uğradığı ve XVIII. yüzyıl sonlarında başta Tuna nehri olmak üzere Karadeniz’e akan diğer nehirler ve Karadeniz üzerindeki kontrolünü kaybettiği bir dönem olmuştur. Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Osmanlı dış ticareti de, Osmanlı ekonomisinin çıkarlarına hizmet etmekten uzaklaşmaya başlamış ve XVIII. yüzyılın geç dönemlerinde Avrupa devletleri ile yapılan ticaret Osmanlı İmparatorluğu’nun aleyhine dönmüştür.
25
Osmanlı dönemindeki tek avantajımız ise sanırım petrol ve petrol ürünlerinde şimdiki gibi dışa bağımlı olmayışımız, bir başka ifade ile bunlar için bütçeden büyük bir pay vermek zorunda olmayışımızdır. Bir başka avantajımız ise Cumhuriyetle birlikte kapitülasyonların hiç olmazsa şeklen kaldırılmış olmasıdır.
26
TEŞEKKÜRLER HAZIRLAYAN: AHMET ERBAŞ
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.