BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TİCARET VE KALKINMA KONFERANSI (United Nations Conference on Trade and Development UNCTAD) UNCTAD’ ın kuruluşu , 2. Dünya Savaşından sonra şekillenen yeni dünya düzeninde, sanayileşmiş ve gelişmiş Kuzey ülkeleri ile az gelişmiş ve kalkınma sorunları olan yeni bağımsızlığını kazanmış Güney ülkeleri ( Üçünçü Dünya )arasındaki ilişkiler temelinde açıklanmalıdır.
Bu ilişkiler Kuzey-Güney diyaloğu olarak adlandırılmaktadır Bu ilişkiler Kuzey-Güney diyaloğu olarak adlandırılmaktadır. UNCTAD bu ihtilaflı dönemin ürünü olan bir örgütlenme olduğundan , sonuçları itibariyle örgütün kendisi kadar kuruluş gerekçeleri de önem taşımaktadır.
Küresel Güney’ in Sorunları 2 Küresel Güney’ in Sorunları 2. Dünya savaşı’ndan sonra dünyanın kuzeyinde bulunan sanayileşmiş ülkeler arasında Doğu ve Batı Bloğu şeklindeki oluşumla ifade edilen bir soğuk savaş ortamı mevcuttu. Güneyde ise , Asya ve Afrika ‘ da sömürge sonrası bağımsızlığını kazanan çok sayıda az gelişmiş ülke ve Amerika’nın politikalarından rahatsız olan Latin Amerika ülkelerinden oluşan bir farklı gruplaşma ortaya çıkmıştı. Diğer taraftan Batı Bloğu tarafından Dünya ekonomisini ve ticaretini düzenlemek amacıyla kurulan ve özellikle 1950’lerin ortalarından itibaren 1960’ lı yılların sonlarına kadar büyük bir süratle devam eden sömürgelerin uluslaşması süreci çerçevesinde bu ülkelerin sayısında büyük artışlar olmuştu.
İşte iki sistem döneminde, Avrupa ,Kuzey Amerika ve Kuzey Asya, yani bu “iki dünya “ nın dışındaki bölge veya ülkeleren birisi, birkaçı veya tamamıyla ilgili olarak yapılan tanımlamalarda kullanılan “ yoksul”, “az gelişmiş”, “güney “ , “ tarafsız”, “bağlantısız”gibi terimler de zaman zaman “Üçüncü Dünya” terimiyle anlamdaş olarak kullanılmışlardır. İki kutuplu sistemin çöküşünün ardından bu ifade teknik anlamda anlamsızlaştırılmıştır.
Bretton Woods kurumları olarak bilinen Dünya Bankası, İMF ve GATT gibi kapitalist iktisadi kurumlar, sadece gelişmiş ülkelerin yararına sonuç veren bir uluslararası ekonomik düzen görüntüsü vermekteydi Nitekim bu dönemde dünya ticaret hacmi hem hacim hem de değer olarak önemli ölçüde yükselmiş olmasına rağman, bu gelişmeden daha çok sanayileşmiş ülkelerin kazançlı çıktığı görülmektedir.GATT’ ın küresel serbest ticaret için uyguladığı tarife indirimlerinin bunda etkisi olduğu söylenebilir. 1950’ den 1962’ ye kadar büyüyen dünya ticareti içinde gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) payı azalmış ve ihracat artış hızları düşmüştür. Ticaret hadlerindeki bozulma da bu süreci desteklemiştir.
Böylece yoksul Güney’de dış ticaret dengeleri bozuldu ve ekonomik kalkınma ihtiyaçları dış açıkları dahada büyüttü. Sorun gelişmiş ülkelerin yardımları ile çözülmeye çalışılmakla birlikte bu çabalar yetersiz kaldı. Bu konjonktürde gelişmiş Kuzey ülkeleri karşısında Güney’deki az gelişmiş ve GOÜ’in yeni dünya düzenine tepkisi, siyasi boyutuyla bağlantısızlar hareketi, ekonomik boyutu ile de G-77’nin oluşumu ile ortaya çıkmıştır.
Bağlantısızlar hareketi soğuk savaş döneminde Kuzey’deki iki kutuplu yapıda taraf olmak istemeyen Güney ülkelerinin bir dış politika stratejisi olarak benimsedikleri (nötralizm) yaklaşımı sonucunda ortaya çıkan bir harekettir. Hareketin temellerini 1955’deki Bandung Asya-Afrika konferansınfa atılmıştır. 1-6 Eylül 1961’deki Belgrad konferansı ile 25 kurucu ülke tarafından hareket resmen ilan edilmiştir. Bangdun’da Asya ve Afrika ülkeleri yer alıken bağlantısızlar hareketine Latin Amerika ülkeleride girmiştir. İç şekil 3. 2’de hareketin 1961-1976 arasındaki gelişimi görülmektedir. 2013 yılı itibari ile üye sayısı 118’dir
Siyasi bir tepki olarak bağlantısızlar hareketi UNCTAD’ın kuruculuşunu tetikleyen bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Çünkü bu hareketin içinde yer alan ülkeler Birleşmiş Milletler’e ve oldukça, BM içinde ekonomik kalkınma taleplerini dile getirmekte bir baskı unsuru olmaya başlamışlardır. Nitekim Belgrad konferans’ından birkaç ay sonra, Kasım 1961’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1960’lı yılları Birinci Kalkınma Onyılı (First Development Decade) olarak ilan etmiştir. Bu arada GATT içindede bu konuda bazı girişimler oldu. Fakat gelişmekte olan ülkeler platform olarak BM’I tercih ettiler. Az gelişmiş ülkelerin kendi çıkarları için Birleşmiş Milletler (BM) teşkilatını faaliyet alanı olarak seçmiş olmalarının asıl nedeni; o güne kadar oluşturulan IMF ve Dünya Bankası gibi etkili uluslar arası kuruluşlarda kendilerinin yeterince temsil edilmemelerinin etkili olduğu söylenebilir.
BM gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınma için dış ticaretin önemini vurgulamış ve uluslar arası ticaret problemlerinin görüşülmesi için bir konferans yapılmasını önermiştir. Böylece 1963 yılında 36 ülke temsilcisini katılımıyla gelişmekte olan ülkelerin sorunlarını ele alan Kahire Konferansı gerçekleştirildi. Konferansa katılan ülke sayısı az olmakla birlikte ülkelerin konpoziyonu çok önemlidir. Konferans Asya, Afrika ve Latin, Amerika’daki gelişmekte olan ülkelerin oluşturduğu gruları bir araya getirmiştir. Konferans sonrasında ilan edilen Kahire Deklarasyonu, BM çatısı altında uluslar arası ticaret ham madde ticareti ve gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ilişkilerle ilgili bütün hayati konuları ele alacak uluslar arası bir konferans yaptı.
UNCTAD’ın Kuruluşu ve Örgütsel Yapısı 1962’de yapılan Kahire Konferansı ile kuruluş fikri ortaya çıkan UNCTAD, 23 Mart ve 16 Haziran 1964 tarihinde Cenevre’de gerçekleştirilen Konferans ile kuruldu UNCTAD, BM’in kalkınma ve özellikle kalkınmanın itici gücü olan uluslar arası ticaret ile ilgili konulardan sorumlu bir organı olarak faaliyet yapar. Temel fonksiyonları üç grupta toplanabilir: Kalkınma konularını ele almak, analizler yapmak ve politikalar üretmek Üye ülkelerin müzakere konularını serbestçe tartışmak için bir araya gelebilecekleri bir forum platformu oluşturmak Üye ülkelere kalkınma konularında teknik destek sağlamak
Merkezi Cenevre olan UNCTAD’ ın en üst karar organı Dört Yıllık Konferanstır. BM Genel Kurulu’nun bağlı organı olarak faaliyet yapan Konferans, üye ülkelerin dünya ekonomisi ve kalkınma politikaları ile ilgili ortak karar alma mekanizması işlevini gören önemli bir politik işleve sahiptir. Ayrıca ekonomik kalkınma problemlerinin dile getirilmesinde BM ve UNCTAD ‘ ın rolünü belirlemek görevini yerine getirir. Yönetim organı ise Ticaret ve Kalkınma Kuruludur. Kurulun 155 üyesi bulunmaktadır. 2008 yılında kurulan Yatırım,Girişim ve Kalkınma Komisyonu ile Ticaret ve Kalkınma Komisyonu Kurulun çalışmalarına yardımcı olmaktır. UNCTAD’ ın temel fonksiyonları sekreterlik yönetimi tarafından gerçekleştirilir.
UNCTAD 2013 yılı itibari ile 194 üye ülke tarafından yönetilmektedir UNCTAD 2013 yılı itibari ile 194 üye ülke tarafından yönetilmektedir. Ancak üye ülkeler çeşitli gruplar aracılığıyla yönetime katılmaktadır. Bunlardan ilk Konferanstan (UNCTAD 1) oluşturulan G-77 grubu, UNCTAD’ın oluşumuna eşlik ettiği için işlevsel ve kurumsal açıdan önemli bir yere sahiptir. Grup 15 Haziran’da 77 ülkenin ortak Deklerasyonu (Joint Declaration of the seventy-seven Countries) ilan edildi. 2013 yılı itibari ile G-77 131 ülkeden oluşmaktadır. tarihsel önemi dolayısıyla isim değişikliğine gidilmemiştir. BM içinde gelişmekte olan ülkeler arasında ki en büyük hükümetler arası organizasyon olan G-77 Güney ülkelerinin ortak ekonomik çıkarlarını desteklemek, BM sistemi içindeki bütün büyük uluslar arası ekonomik konular üzerine ortak müzakere kapasitesini geliştirmek ve Güney-Güney kalkınma iş birliği sağlamak için bir platform oluşturur.
UNCTAD Konferansları ve Kuzey-Güney Diyaloğu Dört yıllık konferansların gündemi ve grupların BM düzeyindeki girişimleri, kalkınma ve ticaret konuları ile ilgili Dünya ekonomisindeki gelişmeleri, bu süreçte UNCTAD’ın rolünü ve Kuzey ve Güney arasındaki ekonomik pazarlık müzakerelerinin ana başlıklarını ortaya koymak açısından önemlidir. 77 gelişmekte olan ülke olmak üzere toplam 120 ülke delegas yolunun katıldığı ilk konferansta (UNCTAD 1) temel müzakereler aşağıdaki başlıklarda toplanmıştır. Uluslar arası ticaretin genişlemesi ve ekonomik kalkınma için önemi, Küresel mal sorunları, Endüstriyel ve yarı endüstriyel mal ticareti Gelişmekte olan ülkelerdeki ‘’görünmez ticaret’’ gelişmeleri, Bölgesel ekonomik gruplaşmaların gelişimi Uluslararası ticaretin büyümesi ile ilgili tedbirleri uygulamaya koyacak kurumsal faaliyetler ve metotları
Gelişmekte olan ülkeler 1950’ li yıllara kadar sanayileşme politikalarında dış ticaretten ziyade yabancı üklelerin yardımlarına dayalı bir strateji izlemişlerdir. Bu politikanın başarısız olması ile birlikte, yardımdan ziyade dış ticarete dayalı bir sanayileşme tercihine yönelim oldu. UNCTAD 1 bu anlamda GOÜ’ in yardım yerine ihracat yaparak (trade not aid) kalkınmalarını finanse etmek için, sanayileşmiş ülkelerden tercihli tarife uygulanması isteklerinin ortaya konulduğu bir toplantıydı. Sanayileşmiş ülkeler ise o dönemde bu taleplere olumsuz bakışmalardır. GOÜ’ ın UNCTAD 1 de talep ettikleri tarife indirimleri ancak UNCTAD 2’ de karşılanabilmiştir. GÜ’ in mamül ürünlerinde tarife indirimi sağlayan Genelleştirilmiş Prerenanslar sistemi-GSP (The Generalized System of Preference) 1971’ de uygulamaya konuldu, Böylece GATT sistemi içinde en çok kayırılan ülke kuralının bir istisası olarak , Özel Lehte Muamele( Special and Differential Treatment) uygulaması çerçevesinde gelişmekte olan ülkelere bir ayrımcalık uygulanmış oldı. GOÜ ‘in bu dönemde sanayileşme için hem teknoloji hem de sermaye gereksinimi olduğunun farkına vararak , dış ticaret birlikte yardım politikasını (trade and aid) savundukları görülüyor.
GOÜ ‘in bütün çabalarına rağmen Kuzey ve Güney arasındaki farkın açılması , hem daha eşitlıkçı bir ekonomik sistem hem de ekonomik bağımsızlık ihtiyacı bulunan bu ülkelerde yeni bir ekonomik düzen kurulması fikrin doğmasına yol açmıştır. OPEC ‘in 1970 ‘lerin başındaki artan pazarlık gücünün de bu gelişmelerde etkisi olmuştur. Bağlantısızlar hareketini 1973 yılında dördüncü Başkanlar Konseyinde alınan kararların ardından gerçekleşen girişimlerin sonucunda , BM Genel Kurulu 1973’teki toplantısında bir Deklarasyon yayınlayarak Yeni Uluslararası Ekonomik düzeni (New International Economic Order- NIEO) İlan etti. Bu girişimdeki talebler şunlardır : Kuzey ülkelerinden daha fazla yardım vaadi, Çokuluslu şirketlerin daha fazla kontrol edilmesi ve GOÜ’ e daha fazla teknoloji transferi, GÜ’in tarifeleride ve uluslararası mal anlaşmalarında indirimi içeren ticaret reformları,
Kuzey ve Güney arasında ki müzakereler açısından diğer bir önemli gelişme , 1975 ve 1977 yılları arasında düzenlenen uluslararası Ekonomik işbirliği Konferanslarıdır. (The Conference for İnternational Economic Cooperation-CIEC). Daha sonra Kuzey-Güney diyalog (North-South Dıalogue) olarak adlandırılacak bu toplantılar , fransa’nın girişim ile başlatılmıştır. Konferanslar , müzakerellerin asıl gündem konusu sanayileşmiş ülkelerin OPEC ‘in petrol fiyatların yükseltmesiyle ortaya çıkan enerji sorunları olmakla birlikte , Kuzey ve Güneyin ekonomik pazarlıkları açısından yeni bir platform görevi yapmıştır. Sonuçları itibariyle her iki tarafı da tatmin etmeyen görüşmelerin sonuçları , BM Genel Sekreteri tarafından 1976’da ki BM Genel Kuruluna rapor olarak sunulmuştur.
BM içinde ve dışında devam eden pazarlıkları GOU açısından temel hedef, kurallarını GATT ‘ın belirlediği uluslararası ticaret düzenini kendi lehlerine çevirmekti. Anlaşma , karşılıklılık ilkesi (reciprocity) gereği ticari düzenlemeler açısından GOU ve GÜ arasında bir ayrım yapmadığı için Kuzey ve Güney arasındaki gelir farklılıklarının oluşmasında bir ölçüde GATT sorumlu tutabilirdi. Bu nedenle 1988’ li yıllara kadar GOÜ’in UNCTAD mekanizmasıyla yaptıkları girişimler , GATT’ ın yeniden gözden geçirilmesine ve bazı düzenlemeler yapılmasını sağlamıştır. UNCTAD 2 ile gerçekleştirilen GSP düzenlemesi bu açıdan ilk önemli adım olmuştur. Özel ve lehte muamele kapsamında elde edilen ikinci önemli kazanım ise WTO ‘nun 1979’ da ki Tokyo turunda yürürlüğe giren Dayanak Hükmüdür (Enabling Clause). Böylece GSP GATT tarafından resmen bir ayrıcalıklı uygulama olarak kabul edilmiştir
Ancak bu ve arkasından gelen benzeri bazı uygulamalar gene olarak bağlayıcılığı olmayan düzenlemeler şeklinde yapıldığı için , GOU için beklenilen sonuçları doğurmamıştır. 1990 başında Doğunun Bloğunun ortadan kalkmasının ardından , GOÜ arasındaki koalisyonların önemini yitirdiği bir döneme giridi. Nitekim 1992 yılında toplanan UNCTAD vııı’le birlikte Konferanslarda sanayileşmiş ülkelerin pazarlık gücünün artığı görüldü 1986’da başlayıp 1994’te tamamlanan ve WTO’nun kurulduğu Urugay turunda ,ayrıcalıklı uygulamalrda yeni karşılıklılık ilkesine dönülmesi bu gelişmeyi UNUCTAD her ne kadar ilk kurulduğu dönemdeki işlevine sahip değilse de , bugün hala GOÜ için önemli bir müzakere platformu olma özeliğini korumaktadır.
SORULAR 1) Birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansının amaçları nelerdir? 2) Birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı kaç yılında kurulmuştur? 3) Birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansına üye ülkeler hangileridir?
Neslihan BAPLI