KAMU YÖNETİMİNİN ÖRGÜTLENMESİ ÖĞR. GÖR. A. Çağlar ERKAN
Anayasa’nın 123. maddesinin 2 Anayasa’nın 123. maddesinin 2. fıkrasına göre, İdarenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Şu halde, merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkeleri, İdarenin gerek organik ve gerek fonksiyonel (görevsel) yönlerini etkileyen temel anayasal ilkelerdir.
Merkezden Yönetim İlkesi Merkezden yönetim, İdarenin topluma sunacağı hizmetlerin başkent adı verilen devlet merkezinden ve tek elden yürütülmesidir. Merkezden yönetim ilkesinin uygulandığı ülkelerde, idarî hizmetler devlet merkezinde bulunan ve sayıları belirli ve sınırlı olan bir veya bir kaç yetkili tarafından planlanır, düzenlenir ve yürütülürler.
Ancak devlet merkezinde bulunan ve sayıları belirli ve sınırlı olan bu yetkililerin tüm ülke düzeyinde idarî hizmetleri yürütmeleri düşünülemeyeceğinden, merkezdeki yetkililerin yanı sıra tüm ülkeye yayılmış bir teşkilâta da ihtiyaç vardır. İşte merkezî idarenin başkentteki yetkililerden oluşan teşkilatına başkent teşkilatı, başkent dışındaki tüm ülkeye yayılmış teşkilâtına ise taşra teşkilâtı denilmektedir.
Merkezî idarenin taşra teşkilatında yer alan görevliler, idarî hizmetlerin görülmesi konusunda kendilerine ait herhangi bir yetkiye sahip değildirler. Bu görevliler, başkentteki yetkililerce atanırlar; onların emir ve talimatları doğrultusunda hareket ederler ve de onlara hiyerarşi olarak adlandırılan bir hukuki bağ ile bağlıdırlar.
ÖZELLİKLERİ Merkezden yönetimin belli başlı özelliklerini şu şekilde sıralamamız mümkündür Tüm İdari Hizmetler merkezde toplanmıştır. Bir Taşra teşkilatı vardır. Tüm Kaynaklar merkezde toplanmıştır.
Tüm idari Hizmetler Merkezde Toplanmıştır Vatandaşlara sunulacak tüm idarî hizmetler merkezde toplanmıştır. Bu hizmetlere ilişkin tüm kararları almak ve uygulamak yetkisi merkezdeki sayıları belirli ve sınırlı yetkililere ait olup, bu hizmetlerin yürütülmesinden doğacak sorumluluklar da merkeze aittir.
Bir Taşra Teşkilatı Vardır Merkezde toplanan idarî hizmetlerin tüm ülke düzeyinde yürütülebilmesi, merkezin başkent dışındaki uzantısı olan taşra teşkilâtında yer alan, merkezdeki yetkililerin emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden ve merkezdeki yetkililere aşağıdan yukarıya doğru hiyerarşik bir bağ ile bağlı bulunan kamu görevlileri tarafından sağlanmaktadır.
Tüm Kaynaklar Merkezde Toplanmıştır İdari hizmetlerin yürütülmesi için gerekli tüm parasal kaynaklar ile araç ve gereçler de merkezde toplanmıştır.
BAŞKA BİR DEYİŞLE MERKEZDEN YÖNETİMİN ÖZELLİKLERİ Kamu hizmetlerine ilişkin politika belirleme, karar alma ve yürütme yetkisi merkezi organın ya da organların elinde toplanmıştır. Böylece kamusal mal ve hizmetler, başkentteki bir organ tarafından planlanmakta ve yönetilmektedir. Merkezi organ söz konusu hizmetlere ilişkin faaliyetleri bölge veya il düzeyindeki kuruluşları aracılığıyla yürütür. Bu kuruluşların görevleri merkezden gelen emir ve talimatları aynen uygulamaktır.
Kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin gelir-giderler merkezden yürütülmektedir.
Merkezi idare birimlerinde grev alacak personelin atanma işlemleri merkez tarafından yürütülmektedir. Merkezi idare kamu personelinin yer değiştirme ve tefi gibi bazı işlemlerini kendine bilgi vermek şartıyla hiyerarşik yapısı içerisinde yer alan bölge ya da ildeki luruuşlara da bırakabilir.
Merkezden Yönetimin Yararları Güçlü bir devlet yönetimi sağlar. Hizmetler, daha az harcama ile ve rasyonel bir biçimde yürütülür. Hizmetler yeknesak bir biçimde yürütülür.
Güçlü bir devlet yönetimi sağlar Merkezden yönetim, tüm ülkenin tek bir otorite altında toplanmasını ve böylece güçlü bir devlet yönetimi kurulmasını mümkün kılar. Gerçekten tarihî gelişim içinde modern ve güçlü devletlerin merkezden yönetim sisteminin uygulanması sonucu kuruldukları gözlemlenmiştir.
Hizmetler daha az bir harcama ile yürütülür Merkezden yönetim, idari hizmetlerin yürütülmesinde tasarruf sağlayacağı gibi, idari hizmetlerin daha rasyonel bir biçimde yürütülmesini de mümkün kılar. Bu sistemde ülkedeki tüm beşerî ve malî kaynaklar merkezde birleştirildiğinden, bu kaynakların en verimli bir biçimde toplum yararına kullanılması sağlanılmış olmaktadır.
Hizmetler, Yeknesak(TEK DÜZE) Bir Biçimde Yürütülür Merkezden yönetim, tüm ülkenin tek bir otorite altında toplanması dolayısıyla, idarî hizmetlerin tüm ülke düzeyinde yeknesak bir biçimde yürütülmesini sağlar. Bu yönetim biçimi, idari hizmetlerin yürütülmesi bakımından yöreler ve vatandaşlar arasında birlik ve eşitliği mümkün kılar. İdarî hizmetlerin yürütülmesi için gerekli tüm parasal kaynaklar, araç ve gereçler merkezde toplandığı için, merkezden yönetim sisteminde idarî hizmetlerin çeşitli yörelerde yürütülmesi, o yörelerin malî olanakları ile bağımlı ve orantılı değildir
SAKINCALARI Bürokrasi ve kırtasiyeye yol açar. Hizmetlerin yöreselleştirilmesi güçtür. Demokratik ilkelere pek uygun değildir.
Bürokrasi ve Kırtasiyeciliğe Yol Açar Merkezden yönetimin en büyük sakıncası, gereksiz bürokrasi ve kırtasiyeciliğe yol açmasıdır. Merkezden yönetimde, tüm yetki ve sorumluluklar merkezde toplanmış bulunduğundan merkezi idarenin taşra örgütünde görevli memurları tek başlarına karar alamazlar ve kararları yürütemezler. Taşra örgütünde görevli memurlar, yetkili olmadıklarından ve sorumluluk altına da girmek istemediklerinden, her konuda merkeze danışmak ve merkezin görüşünü alarak bu görüş doğrultusunda hareket etmek isterler. Bu ise, uzun yazışma ve muamelelere yol açar. Sonuç olarak idari hizmetler gecikme ile yürütülür.
Hizmetlerin Yöresel Gereksinimlere Göre Yürütülmesi Güçtür Merkezden yönetim sisteminde, idari hizmetlerin yürütüleceği yörelerin ihtiyaçlarının saptanmasında ve hizmetlerin bu ihtiyaçlara uygun bir biçimde yürütülmesinde de bazı güçlükler ortaya çıkar. Gerçi, merkezi idarenin taşra örgütünde görevli memurlar aracılığı ile, yöresel ihtiyaçların saptanmasının ve hizmetlerin bu ihtiyaçlara uygun bir biçimde yürütülmesinin mümkün olduğu düşünülebilir. Ancak taşra teşkilatındaki memurlar merkez tarafından atandıkları için, daha ziyade merkeze hoş görünmeyi yeğleyerek görevli bulundukları yörenin ihtiyaçlarına ve o yörede yaşayan insanların isteklerine önem vermeyebilirler; dolayısıyla, hizmetler çoğu kez yöresel ihtiyaçlara göre değil, merkezdeki yetkililerin istek ve heveslerine göre yürütülmüş olur.
Demokratik İlkelere Pek Uygun Değildir Merkezden yönetim, demokratik ilkelere de pek uygun değildir. Zira bu yönetim biçiminde, yöresel işler doğrudan doğruya merkezin kontrolü altında ve merkeze ait görevliler tarafından görüldüğü için, halk kendini doğrudan doğruya ilgilendiren işlerden uzak kalır. Bu durum, halkın büyük ölçüde siyasal görevlerini ihmal etmesine ve yönetime katılmamasına yol açar.
KAMU YÖNETİMİNİN ÖRGÜTLENMESİ Örgütlenme, kamu hizmetleri için gerekli olan araç ve imkanları bir düzende toplamak, yetki, görev ve sorumlulukları belirleyerek bir yapı oluşturmaktır. Örgütlenmenin unsurları: Amaçlar Yetki ve görevler Organlar Kaynaklar Örgütlenmenin amaçları: Kamusal görev ve fonksiyonların verimli ve etkin olarak yürütülmesini sağlamak Yönetim birimlerinin siyasi ve yargısal denetimini sağlamak için yetki ve sorumluluk alanlarının belirlenmesi.
Örgütlenme İlkeleri İdari örgütlenme iki esasa göre yapılır: Merkezden yönetim Yerinden yönetim Her devlet bu iki ilkeye göre örgütlenirken, ülkelerin sahip oldukları sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi ve tarihi şartlarına göre farklı yapılanmalara gitmektedir. Bazı ülkeler merkezden yönetime (örn. Fransa), bazıları ise yerinden yönetime (örn. ABD) önem vermekte, bazıları da iki ilke arasında denge kurmaya çalışmaktadır.
ÖRGÜTLENME ŞEMASI Siyasi Merkezden Yönetim MERKEZDEN YÖNETİM YERİNDEN YÖNETİM İdari Merkezden Yönetim Siyasi Yerinden Yönetim İdari Yerinden Yönetim Fonksiyonel Yerinden Yönetim Coğrafi Yerinden Yönetim
Merkezi Yönetim Neydi? Kamu hizmetlerinde birlik ve bütünlüğü sağlamak için, bu hizmetlere ilişkin karar ve faaliyetlerin merkezi hükümet ve onun hiyerarşik yapısı içinde yer alan örgütlerce yürütülmesidir.
SİYASİ BAKIMDAN MERKEZDEN YÖNETİM Bir ülkede yasama organının ve hükümetin tek olması, siyasi otoritenin tamamen merkezdeki iktidarda toplanması ve hukuki birliğin mevcut olmasıdır. (=ÜNİTER DEVLET)
İDARİ BAKIMDAN MERKEZDEN YÖNETİM Kamu hizmetlerine ilişkin politikaların belirlenmesi, kararların alınması ve bu kararların yürütülmesi yetkisinin merkezi organlarda toplanması
MERKEZİ YÖNETİM KURULUŞLARININ ÖRGÜTLENME BİÇİMLERİ Hizmet edilen amaca göre örgütlenme (Tarım Bakanlığı) Hizmet edilen vatandaş grubuna göre örgütlenme (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) Hizmet sunulan alana göre örgütlenme (Bölge yönetimleri, mahalli İdareler) İhtisas esasına göre örgütlenme (Maliye Bakanlığı)
YETKİ GENİŞLİĞİ Merkezden yönetimin sakıncalarını ortadan kaldırmak ve özellikle bu yönetim biçiminin yol açtığı kırtasiyeciliği bertaraf ederek hizmetlerin taşrada gecikmeden yürütülmesini sağlamak amacı ile yetki genişliği (tevsii mezuniyet) ilkesinin uygulanması yoluna gidilmiştir.
Yetki genişliği, merkezden yönetim sisteminin ortaya çıkardığı kamu hizmetlerinin taşrada gecikme ile yürütülmesi sakıncasına karşı düşünülmüş ve uygulamaya konulmuş bir önlemden ibarettir. Merkezden yönetim ilkesi, salt ve katıksız bir biçimde uygulandığında, tüm yetki ve sorumlulukların merkezde toplanması sonucunu doğururken; yetki genişliği ilkesi ile birlikte uygulandığında merkezi idarenin taşra örgütündeki amirlerine belli konularda merkeze danışmadan, merkez adına kendiliklerinden karar alabilme imkanını vermektedir. Böylece, belli konulara ilişkin kararların taşrada zamanında alınabilmesi mümkün olmakta ve kırtasiyecilik nedeni ile kamu hizmetlerinin yürütülmesinde ortaya çıkabilecek gecikme ve aksaklıklar önlenebilmektedir.
Anayasa’nın 126. maddesinin 2 Anayasa’nın 126. maddesinin 2. fıkrasına göre, ülkemizde yetki genişliği ilkesi merkezi idarenin taşra örgütlerinden yalnızca il idaresinde uygulanmaktadır. Buna göre, il idaresinin amiri olan vali, merkezî idare adına merkeze danışmadan kendiliğinden kararlar alabilmekte ve bu kararları uygulayabilmektedir. Buna karşılık, öteki taşra örgütlerinin amirlerinin (kaymakam ve bucak müdürünün) kural olarak böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.
Yetki genişliği belli başlı şu özellikleri göstermektedir: Merkeze ait olan bir yetki, merkezi idarenin taşra örgütlerinde görevli amir (vali) tarafından kullanılmaktadır. Yetkiyi merkez adına kullanan amir, merkezi idarenin hiyerarşisine dahildir. Yetkiyi merkez adına kullanan amir, bu yetkiyi merkezi idarenin yürütmekle ödevli olduğu bir hizmetin (milli bir kamu hizmetinin) yürütülmesi için kullanmaktadır. Yetkinin kullanılması ile yürütülen hizmetin giderleri merkezî idarenin bütçesinden karşılanmaktadır. Yürütülen hizmet dolayısıyla elde edilen gelirler de merkezî idare bütçesinin gelirleri arasına katılmaktadır. Nihayet, yetkinin kullanılması ile yürütülen hizmete tahsis edilmiş bulunan mallar da ya merkezi idarenin mülkiyetindedir ya da merkezi idarenin hüküm ve tasarrufu altındadır.
ÖZETLE YETKİ GENİŞLİĞİ… YETKİ GENİŞLİĞİ (DECONCENTRATION) Merkezden yönetimin yumuşatılmış biçimidir. Merkezi örgütlerin iş yükünün bir kısmı alt birimlere ve başkent dışındaki kuruluşlara aktarılır. Merkezi idarenin fonksiyonlarını daha etkin ve verimli yerine getirmesi amacıyla geliştirilmiştir. FONKSİYONEL YETKİ GENİŞLİĞİ Merkezi idarenin elindeki karar alma ve yürütmeye ilişkin bir kısım yetkilerin belirli bir konuda faaliyet gösteren kuruluşa ya da onun yöneticisine kanunla verilmesidir (KİT’ler). COĞRAFİ YETKİ GENİŞLİĞİ Merkezi idarenin elindeki karar alma ve yürütmeye ilişkin bazı yetkilerinin taşradaki birimlerinin yöneticilerine kanunla devredilmesidir (Vali).
YETKİ DEVRİ Bakan, müsteşar, genel müdür, daire başkanı ve vali gibi yöneticiler, sınırları yazılı olarak açıkça belirlenmek şartıyla yetkilerinden bir kısmını yardımcılarına ya da yöneticilik sıfatı olan astlarına devredebilirler.
İMZA YETKİSİNİN DEVRİ Astların, amirin imzalaması gereken bazı yazıları, onun adına ve sorumluluk yine onda olmak üzere imzalamalarıdır.
Yerinden Yönetim (Ademi Merkeziyet) İlkesi Merkezden yönetimin tersine, yerinden yönetim (ademi merkeziyet), topluma sunulacak bazı idari hizmetlerin devlet merkezinden ve tek elden değil, merkezi idare teşkilatı içinde yer almayan ve merkezi idare hiyerarşisine dahil olmayan kamu tüzel kişileri tarafından yürütülmesidir.
İdari ademi merkeziyet olarak da adlandırılan bu sistem, siyasal ademi merkeziyetten farklıdır: Siyasal ademi merkeziyet federalizm demek olup, federal devleti oluşturan her bir federe devletin idari yetkileri yanı sıra, belli ölçüde yasama ve yargı yetkilerine de sahip olmaları anlamına gelir. Buna karşılık, idari ademi merkeziyette, merkezî idare teşkilâtı içinde yer almayan, merkezî idarenin hiyerarşisine dahil olmayan kamu tüzel kişilerinin idarî yetkileri dışında yasama ve yargı yetkileri yoktur. Tam tersine, bu kamu tüzel kişileri yasama yetkisine sahip olmadıkları için kendi hukuki statülerini belirleme imkânına da sahip değildirler ve yargı yetkisi de kullanamazlar.
Yerinden Yönetim İlkesinin Uygulanma Biçimleri Yerinden yönetim ilkesi, ya belli bir yöre ya da belli bir hizmet itibariyle, iki biçimde uygulanmaktadır. Yerinden yönetim ilkesinin belli bir yöre itibariyle uygulanmasına yerel yerinden yönetim (mahalli ademi merkeziyet), belli bir hizmet itibariyle uygulanmasına ise hizmet yerinden yönetimi (hizmet ademi merkeziyeti) denilmektedir.
Yerel Yerinden Yönetim (Mahalli Ademi Merkeziyet) Yerinden yönetim sisteminin yer yönünden uygulanması, bu sistemin en eski uygulama biçimini oluşturmaktadır. Bu uygulama biçimi, insanların toplum halinde yaşamaya başlamaları ile birlikte ortaya çıkan müşterek ihtiyaçlarının karşılanması zorunluluğundan doğmuştur. Özellikle büyük yerleşim merkezleri dışında yaşayan insanlar, başta güvenlik olmak üzere birlikte yaşamaktan doğan ihtiyaçlarını gidermek için örgütlenmişler ve bu ihtiyaçlarını bizzat kendileri giderme yoluna gitmişlerdir.
Ülkemizde, eşraf ve ayanların yönettikleri şehir ve kasabalar, 19 Ülkemizde, eşraf ve ayanların yönettikleri şehir ve kasabalar, 19. yüzyılın sonlarına doğru, o şehir ve kasabalarda yaşayan insanların ortak ihtiyaçlarını karşılamakla görevli idarî kuruluşlar haline gelmişlerdir. Günümüzde ise, belli yörelerde yaşayan insanların salt o yörede yaşamaktan doğan ihtiyaçlarının merkezî idare tarafından tüm ülke düzeyinde yürütülecek kamu hizmetleri ile karşılanması hem çok zor ve hem de gereksiz ve isabetsizdir. Gerçi bu yerel ihtiyaçların bazıları o derece önemlidir ki, bunların merkezî idarece yürütülen milli kamu hizmetleri ile karşılanması gerekir. Örneğin, asayişin sağlanması, sağlığın korunması, adaletin dağıtılması, eğitim-öğretim gibi, ancak bunlar dışında kalan yerel ihtiyaçların merkezî idare tarafından yürütülecek millî kamu hizmetleri ile karşılanmasının doğuracağı gecikme ve aksaklıkları önlemek ve hizmetlerin yerel ihtiyaçlara uygunluğunu sağlamak amacı ile, bu tür ihtiyaçları karşılayacak mahallî kamu hizmetlerini yürütecek kamu tüzel kişileri oluşturulmaktadır.
Hangi tür toplumsal ihtiyaçların milli, hangilerinin mahalli kamu hizmetleri ile karşılanması gerektiği sorunu çeşitli etkenlere (Örneğin, devletin siyasal tipine, güçlü bir merkezi otoriteye duyulan ihtiyaca, yörelerin ekonomik ve sosyal yapılarına) bağlıdır. Hatta aynı hizmetin (Örneğin, kolluk, adalet dağıtımı gibi) hem millî hem de mahalli düzeyde yürütüldüğü gözlemlendiği gibi, bazen de öteden beri mahallî kamu hizmetleri ile karşılanan bazı ihtiyaçlar koşulların değişmesi ile millî kamu hizmetleri ile karşılanmakta, bunun tersi de olmaktadır.
Yerel yerinden yönetim (mahalli ademi merkeziyet) olarak adlandırılan bu uygulama biçimi, Anayasa’nın 127. maddesinin 1. fıkrasında şöyle ifadesini bulmaktadır. “Mahalli idareler, il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir. ” Görüldüğü üzere, Anayasa’ya göre, yerel yerinden yönetim, belli bir yörede oturanlara, salt orada oturmaları dolayısıyla ortaya çıkan müşterek ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile tanınan özerkliği ifade etmektedir. Belli bir yörede (il, belediye, köy) oturanlara tanınan özerklik dolayısıyla ortaya çıkan kamu tüzel kişilerine ise yerel yönetimler (mahalli idareler) denilmektedir.
Yerel yerinden yönetimin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz: – Yerel yerinden yönetim kuruluşları merkezi idarenin, yani Devlet tüzel kişiliğinin dışında yer alan kamu tüzel kişileridir. Bu kuruluşlar kamu tüzel kişileri olduklarından, kendilerine özgü bir iradeye sahip olup, Devletten ayrı malvarlıkları ve bütçeleri mevcuttur. Bu kuruluşlarda çalışan kamu görevlileri merkezi idarenin hiyerarşisine dahil değildir.
– Yerel yönetim kuruluşlarının kurucuları, bu kuruluşların hizmet gördükleri yörenin seçmenleridir. Zira yerel yerinden yönetim, belli bir yörede oturanlara salt o yörede oturdukları için ortaya çıkan ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tanınan bir özerkliği ifade etmektedir. Bu nedenle, yerel yerinden yönetim kuruluşlarının organları, hizmet gördükleri yörenin seçmenleri tarafından belirlenir.
ÖZERKLİK NEDİR? Kendi Karar organına sahip olması Mali kaynaklar ve Bütçe olanakları Araç-gereç ve personel politikalarını belirleyebilme Yasalara bağlılık Vesayet denetime tabi olması
SİYASİ YERİNDEN YÖNETİM Siyasi gücün (egemenliğin) merkezi idare ile mahalli yönetim birimleri arasında bölüşümüdür. Federal Devlet sistemini ortaya çıkarmıştır. Federal sistemde merkezi idare ile mahalli idareler arasında eyaletler (federe devlet, kanton) bulunur. Yerel yönetim üniteleri, yasama ve yürütme konularında kısmi bir bağımsızlık kazanırlar. Federal yönetim biçimi, genellikle geniş coğrafi alana sahip, kültürel yönden homojen olmayan ve sosyo-ekonomik farklılıkları bulunan ülkelere ortaya çıkar.
İDARİ YERİNDEN YÖNETİM Yerel nitelikteki kamu hizmetleriyle iktisadi, ticari, kültürel ve teknik bazı fonksiyonların merkez idarenin hiyerarşik yapısı dışındaki kamu tüzel kişiliklerince yürütülmesidir. Fonksiyonel yerinden yönetim Coğrafi yerinden yönetim
İDARİ YERİNDEN YÖNETİM Aşırı merkeziyetçiliğin sakıncalarını ortadan kaldırmak, halkın yönetime katılmasını sağlamak, yerel ihtiyaçlarla mahalli hizmetler arasında denge kurmak ve kamu hizmetlerindeki verimi ve etkinliği artırmak amaçlanır. İdari yerinden yönetim kuruluşları özerk statüye sahiptir, kendi bütçeleri, personeli bulunmaktadır ve karar organları seçimle belirlenir. İdari yerinden yönetim ilkesiyle halk doğrudan veya dolaylı olarak karar alma ve hizmetlere katılmaktadır.
FONKSİYONEL YERİNDEN YÖNETİM Belirli bazı işlevlerin merkezi idareden alınarak özerk kurumlara aktarılmasıdır (Üniversiteler, KİT’ler, sanayi ve ticaret odaları vb.). Ortaya çıkış nedenleri: Hizmetlerin yürütülmesinde etkinliğin ve verimliliğin sağlanması Eğitim, bilim, haberleşme gibi hizmetlerin hükümet ve siyasetçilerin doğrudan etkisinden korumak istenmesi Kamu yöneticilerinin özerk bir alanda çalışma talepleri Meslek kuruluşları aracılığıyla sanayici, işadamları, işçi ve işverenler, doktorlar vb. grupların yönetime katılmasını sağlamak.
COĞRAFİ (MEKAN) YERİNDEN YÖNETİM İdari bazı görevlerin yürütülmesi yetkisinin, merkezi idareye bağlı olmayan ve karar organları seçmenlerin oylarıyla belirlenen bölge, il, belediye ve köy gibi, faaliyetleri belirli bir coğrafi alanla sınırlı olan yönetimlere verilmesidir. Fonksiyonel yerinden yönetimde, işleve özerklik verilirken, coğrafi yerinden yönetimde il, belediye, köy gibi belirli bir alanda yaşayan halka özerklik tanınmıştır. Fonksiyonel yerinden yönetimde belirli bir işlevi (eğitim, bilim, ticaret vb.) yerine getirmek için örgütlenmeye gidilir. Coğrafi yerinden yönetimle ortaya çıkan örgütler (mesela belediyeler) ise birçok işlevi yerine getirir (altyapı, eğitim, sağlık vb.).
YERİNDEN YÖNETİME DAHA AZ ÖNEM VERİLMESİNİN SEBEPLERİ Rejimde, yürütülmek istenen politikayı tehdit eden bir çekişme ve mücadele varsa, Otoriter rejim, halk kesimlerini iktidarın politikasını desteklemek için harekete geçmek istiyorsa, Bir ülke, kültürel değişme ve modernleşme politikası izliyorsa, Siyasi partiler, ideoloji ve teşkilatlanma bakımından merkeziyetçi bir özelliğe sahipse, Merkezi idare kurumlarında çalışan bürokrat ve memurlar çok yetenekli ise, Ülkenin nüfus yapısı ne kadar homojense, Hükümet, planlı kalkınma ve gelişmeye daha çok önem veriyorsa.
YERİNDEN YÖNETİME DAHA ÇOK ÖNEM VERİLMESİNİN SEBEPLERİ Ülkedeki hakim ideoloji plüralist bir niteliğe sahipse, Kamu yönetiminde, merkezi idarenin taşra birimlerine daha çok yetki ve inisiyatif tanınmışsa, Ülke coğrafi alan ve nüfus bakımından çok büyükse, Demokratik değerlerin gelişmesi, yerinden yönetime daha çok önem verilmesini gerektirir.
DESANTRALİZASYON (YERİNDEN YÖNETİMLEŞTİRME) Klasik anlamda,merkezi yönetimden yerel yönetimlere yetki, görev ve kaynak aktarılmasıdır. Modern anlamda, bazı yetki ve kaynakların merkezden yerel yönetimlere, meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve özel sektöre aktarılmasıdır.Yetki genişliği, özelleştirme ve sivilleşme bu kapsamdadır. Desantralizasyonun düzeyi, görevlerin ve kaynakların dağılımı, kararların niteliği, kamu personelin dağılımına göre belirlenir. Yerel toplumun ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamayı güçlendirir. Kamu tercihlerinde farklılıkları ve yenilikleri geliştirir. Demokratik değerleri geliştirir. Yerel demokrasiyi ve çoğulculuğu geliştirir. Küçük ölçek nedeniyle maliyetleri yükseltebilir. Eşitlik ilkesi bozulabilir. Dışsallıklarda sorun yaşanabilir. Yolsuzluk ve yozlaşma sorunu olabilir.
HİZMETTE YERELLİK İLKESİ (SUBSİDİYARİTE) Desantralizasyon hareketinin temel gerekçesidir. Bir hizmeti, ona en yakın birim yürütsün anlayışına dayanır. Bireylerin ve alt birimlerin kendi girişimleri ve olanakları ile uygulayabilecekleri yetkilerin, onlardan alınıp daha üst birimlere verilmemesidir. Kamu sorumlulukları, genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın makamlar tarafından kullanılmalıdır. Maastricht antlaşmasında da (1992) yer almıştır. Yerel yönetim birimlerinin yetkilerinin korunması ve geliştirilmesi amacını gütmektedir.
SON