MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ MELEK KOLAY
Periton diyalizi, son dönem böbrek yetmezliği (End Stage Renal Disease-ESRD) olan çocuklarda sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Genellikle 4-6 saat aralıklarla değişim yapılarak periton boşluğunun devamlı yıkanması ilkesine dayanan SAPD son zamanlarda pek çok kişi tarafından çocuklar için seçkin diyaliz yöntemi olarak kabul edilmektedir
Özellikle üremi ve komplikasyonlarının kontrolünde düzenli hemodiyaliz kadar etkili olduğu bilinmektedir
kaynaklarda ilk olarak 1918’de Blackfan ve Maxcy’nin dehidrate çocuklarda periton boşluğuna serum fizyolojik enjeksiyonunu başarıyla uyguladıkları görülmüştür
periton diyalizi ilk kez 1948’de Bloxom ve Powell, 1949’da ise Swan ve Gordon tarafından “sürekli peritoneal lavaj” şeklinde uygulanmıştır.
Çocuğun periton zarı erişkine göre fonksiyonel olarak farklıdır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarla hasta yaşı küçüldükçe, periton yüzey alanının fonksiyonel olarak etkinliğinin arttığı belirtilmektedir
Bebeklerde vücut yüzey alanının vücut ağırlığına oranı daha fazladır. Dolayısıyla periton yüzey alanının/vücut ağırlığına oranı bebeklerde erişkine kıyasla 2 kat daha fazladır
Çocuklarda periton zarının solüt geçirgenliği ve protein transportu daha fazladır. Bu nedenle periton diyalizi sırasında daha fazla protein kaybederler
Diyaliz sıvısındaki dekstroz konsantrasyonu çocuklarda daha çabuk düşmekte ve ultrafiltrasyonu (vücuttan uzaklaştıran sıvı miktarının artırılması) azalmaktadır
Çocuklarda intraperitoneal sıvının lenfatik absorbsiyonu daha hızlıdır
Hemodiyalizin teknik olarak çok zor olduğu süt çocukları Hemodiyaliz merkezinden uzakta olan çocuklar Hemodiyaliz için damar girişinin başarısız olduğu çocuklar Kardiovasküler sistemi stabil olmayan çocuklar Diyabete bağlı son dönem böbrek yetmezliği olan çocuklar Koagülasyon bozuklukları olan çocuklar Hasta, aile veya doktorun önerdiği çocuklar
Herni Gastroşizis Karın boşluğunda herhangi bir nedenle oluşan tıkanıklık Mesane ekstrofisi Periton zarında ağır derecede yetmezlik Hasta veya ailesinin isteksizliği Hasta ve ailesinin mental veya fiziksel yetersizliği Kötü hijyen koşulları Motivasyon eksikliği
Sıvı ve biokimyasal parametrelerin sabit kontrolü Güvenli, nispeten kolay uygulama Daha az diyet kısıtlaması, çoğu zaman sıvı kısıtlaması gerekmemesi Bebek ve küçük çocuklarda relatif olarak teknik kolaylık sağlanması Bağımsızlık Ev tedavisi olduğundan günlük yaşamın normale dönmesi
Vasküler girişim ve iğne acısının olmaması Antihipertansif ilaçların azaltılabilmesi Çocuklarda hemodiyalize oranla büyüme ve gelişmenin daha iyi olması Hemodiyalize oranla daha az anemi olması ve daha ekonomik olması
Enfeksiyon (peritonit, kateterin çıkış yeri ve tünel enfeksiyonları Ebeveyn veya çocuğa bakan kişinin bıkkınlığı Diyalizatın karın içi basıncını artırmasına bağlı herni gelişimi Diyalizata bağlı dolgunluk ve diyalizattan glükoz emilimi nedeniyle iştah azalması Adolesanlarda estetik kaygısı Adolesanlarda başlangıçta aileden bağımsız olamama
Volüm ml Dextroz % Sodyum meq/l Potasyum - Kalsiyum meq/l Magnezyum meq/l Laktat mmol