2. Nimete Şükür (Besmele ve Hamd)
Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip bunu dil ile ifade etmek; nimeti veren Rabb’imize teşekkür etmektir. Şükür, yapılan iyiliği anarak bizlere çeşit çeşit rızıklar ve nimetler veren Yüce Allah’ın sonsuz kudretini övmektir.
Rabb’imiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “ Rabb’imiz, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “...Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır.”
Allah (c.c.) bizleri akıllı bir varlık olarak yaratmış, bütün nimetleri emrimize vermiştir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de, “O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız...” buyurmuştur.
Aynı şekilde, “...Gizli ve açık olarak nimetlerini size bol bol vermiştir...” ayetiyle de bu konuya dikkat çekilmiştir. Rabb’imiz biz kullarına verdiği temiz rızıklardan yararlanmamızı ve bizlerden kendisine şükretmemizi istemiştir. “...Eğer şükrederseniz, size daha fazlasını veririm...” ayetiyle de şükreden kullarına verdiği nimetleri artıracağını ifade etmiştir.
Herhangi bir işi yapmaya Yüce Rabb’imizin adıyla başlamak, Allah (c. c Herhangi bir işi yapmaya Yüce Rabb’imizin adıyla başlamak, Allah (c.c.) tarafından Peygamber Efendimize vahyedilmiş bir emirdir. Bu emir indirilen ilk vahiy olan Alak sûresindeki “Yaratan Rabb’inin adıyla oku.” ayetinde bildirilmektedir.
Yüce Allah’ın tüm insanlığa rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz, sahip olduğumuz nimetlere karşı nasıl davranmamız gerektiği konusunda bizlere örnek olmuştur. Nimeti verenin Allah (c.c.) olduğunu daima hatırlamış ve buna göre davranmıştır. Yemeye ve içmeye “Besmele” çekip, Allah’ın adını anarak başlamıştır. Yemeyi bitirdikten sonra verdiği nimetlerden dolayı “Elhamdülillah” diyerek de şükrünü ifade etmiştir.
Allah Resûlü bir şey yemeye ve içmeye başlamadan önce besmele çekmenin yanında dua da ederdi. Yemek geldiği zaman “Allah’ım, rızık olarak verdiklerin için bize bereket ihsan et ve bizi cehennem ateşinin azabından koru. Bismillah.” diyerek yemeğe başlardı.
Peygamber Efendimiz işlerine besmele ile başlamış, helal her iş ve davranışa besmele ile başlanılmasını tavsiye etmiştir. Peygamberimiz besmeleyle başlanmayan işlerin bereketsiz olduğunu ifade etmiş ve besmele çekilmeden yapılan işlerin sonuçsuz kalacağını bildirmiştir. Bu konuda, “Besmele ile başlanmayan her iş bereketsizdir ve eksik kalır.” buyurmuştur.
Hz. Peygamber yemeğe başlarken besmele çekmek unutulursa hatırlandığında çekilmesini tavsiye etmiştir. Hz. Aişe (r. anha) anlatıyor: “Resûlullah, ashabından altı kişiyle beraber yemek yiyordu. Bir bedevi gelerek sofradaki yemeği iki lokmada yiyip bitiriverdi. Bunun üzerine Resûlullah, ‘Eğer bu kişi ‘Bismillah’ deseydi, yemek hepinize yeterdi. Öyleyse biriniz yemek yediği vakit ‘bismillah’ desin. Yemeğin başında ‘bismillah’ demeyi unutacak olursa, hatırlayınca “’Bismillahi fî evvelihi ve âhirihi (başında da sonunda da bismillah)’ şeklinde söylesin!’ buyurdular.”
Bizler de Peygamber Efendimizi örnek alarak yemeğe veya bir şey içmeye besmele ile başlamalıyız. Besmele çekmenin rızkımızı veren Rabb’imizi hatırlattığını, yiyecek ve içeceklerimize bereket getirdiğini unutmamalıyız. Yemek yemeye veya su içmeye başlamadan besmele çekmeyi unutursak hatırladığımız zaman çekmeliyiz. Yemekten önce besmele çekmenin Peygamberimizin sünneti olduğunu düşünerek ibadet şuuruyla hareket etmeliyiz.
İnsanlar Allah’ın verdiği rızıklarla beslenmekte, türlü türlü nimetlerden faydalanmaktadır. İnsan kendisine yardımda bulunan veya bir hediye verene teşekkür ettiği gibi, her türlü rızık venimeti veren Allah’a da verdiği nimetlerden dolayı hamd etmeli ve şükrünü yerine getirmelidir.
Hz. Peygamber yeme içmeden sonra dua ederek şükretmeye teşvik ederdi Hz. Peygamber yeme içmeden sonra dua ederek şükretmeye teşvik ederdi. “Yemek yedikten sonra şükreden, oruç tutup sabreden gibidir.” buyururdu. Yemekten sonra Allah’a şükretmenin Allah’ın rızasını kazandıracak güzel bir davranış olduğunu belirtirdi.
Allah Resulü nimete şükür konusunda başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Bir kimse yemek yedikten sonra ‘Bana bu yemeği yediren, hiçbir bir güç ve kudretim olmadığı halde onu bana rızık olarak nasip eden Allah’a hamd olsun’ derse, geçmiş günahları bağışlanır.”
Peygamberimiz her nimetin Allah’tan geldiği bilinciyle hareket ederdi Peygamberimiz her nimetin Allah’tan geldiği bilinciyle hareket ederdi. Allah’ın kendisine verdiği nimetleri ikram etme konusunda insanların en cömerdiydi. “...Size rızık olarak verdiklerimizden Allah için infak edin.” ayetini hayatında uygulayan Hz. Peygamber ekmeğini, suyunu ve imkânlarını herkesle bölüşürdü.
Peygamber Efendimiz, ikramda bulunan kimseler için meleklerin duacı olduğunu belirtmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Kulların sabahladığı her gün iki melek gökten iner ve bunlardan biri şöyle dua eder: ‘Ey Rabb’imiz! İnfak edene (insanlara ikramda bulunana, paylaşana) devamlı ver.’
Bizler de sahip olduğumuz imkânları arkadaşlarımızla paylaşmalı, onlara ikramda bulunmalıyız. Birine ikramda bulunurken onu kırıcı ve küçük düşürücü davranışlardan uzak durmalı, yaptığımız bu davranıştan dolayı kesinlikle karşılık beklememeliyiz. “Ve derler ki, biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür de beklemiyoruz.” ayetini dikkate alarak ikramda bulunduğumuz kişiden kesinlikle karşılık beklememeliyiz.
Nimete Şükür (Besmele ve Hamd) Peygamber Efendimiz * Yemek yemeden veya bir şey içmeden önce besmele çekerdi. * Yemeğin başında besmele çekmeyi unutanlara, hatırladıkları zaman besmele çekmelerini tavsiye ederdi. * Yemekten sonra kısa bir dua ile Allah’a şükrederdi. * Akraba, komşu ve arkadaşlarına ikramda bulunur, imkânlarını onlarla paylaşırdı.
Bizler de Peygamber Efendimizi örnek alarak * Tüm nimetlerin Allah (c.c.) tarafından bize verildiği düşüncesiyle hareket etmeliyiz. * Yemek yemeden veya bir şey içmeden önce besmele çekmeliyiz. * Bir şey yiyip içtikten sonra en azından “Elhamdülillah” diyerek Allah’a şükretmeliyiz.