İLK DİLİMİZ BEDEN DİLİ
Beden Dilinin Öğeleri Beden Duruşu Mimikler Başın Kullanımı Oturmak İçin Seçilen Yer Giyim Bakım Ve Makyaj Jestler Göz Teması Ayakların Kullanımı Oturma Biçimi Mesafe Kullanılan Aksesuarlar
“KENDİMİZ HAKKINDA SÖZCÜKLERİN ASLA VEREMEYECEĞİ MESAJLAR VERİRİZ.”
Davranış,herkesin kendi imajını sergilediği bir aynadır.
Ne kadar saklasak da beden dilimiz doğrucu davuttur.
Yapılan bir araştırmada, birisiyle ilk defa karşılaştığımızda %55 oranında onun beden diline,
% 38 oranında sesine
%7 oranında da söylediğine konsantre olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. ve sadece %7 oranında da söylediğine konsantre olduğumuzu ortaya çıkarmıştır.
UNUTMAYIN; yüz yüze görüşmelerde mesajların %93’ünü sözsüz, kelimelerle ise sadece %7 iletiriz.
SES TONU
Ses, tonu, yüksekliği, rezonansı ve temposu ile duygularımızın en önemli aktarıcısıdır. Mutluluğumuzdan hüznümüze, samimiyetimizden tereddüdümüze kadar bütün duygular sesin bu özelliğiyle aktarılır.
Ne söylediğiniz değil, onu nasıl söylediğiniz önemlidir."
Sert ve kesin konuşma biçimi, çoğunlukla dinleyenlerde savunuculuğa sebep olur ve rahatsızlık doğurur. Ayrıca sesine özür diler gibi bir ton veren kişilerin, karşısındakiler tarafından istekleri kolayca geri çevrilir veya söyledikleri önemsiz olarak görülür. ses tonunun yumuşak ve sakin olması çatışmayı önler ve işbirliğini kolaylaştırır.
Etkileşimde her zaman ilk dakika çok önemlidir.
İlk izlenim, ilk imajlar, ilk 30 saniyede oluşur.
Hani deriz ya; “Duruşundan hiç hoşlandım”, şu adam var ya ona gıcık oluyorum”, ”Bakışını hiç sevmedim,” ”içim ısındı”, ”kanım kaynadı”, ”vuruldum”, ”çarpıldım”, ”zaten onda iş olmadığını ilk gördüğümde anlamıştım”, ”yıldırım aşkı” Görüşmemizin daha ilk dakikasında ona verdim notumu” “Onda beni iten bir şeyler var.” “Ne yalan söyleyeyim adam bana pek güvenilir gelmedi.” “Size kanım o kadar kaynadı ki anlatamam. Sanki yıllardır sizi tanıyor gibiyim”.......v.s. şeklindeki sözleri mutlak duymuşsuzdur ya da bizler de kullanmışsızdır.
YÜZ İFADELERİ
Zihnimizden, gönlümüzden silinmeyen, zengin anlamlarıyla içimizde derinleşen pek çok yüz vardır. Bir bakış, bir gülüş, bir ifade hayal ettikçe, düşündükçe yankılanır, derinleşir, unutulmaz. Nasıl böyle silinmez derin izler bırakır bir yüz? Beden dilimizin en belirgin ve en kesin anlamları yüzümüzdedir. Bakar, güler, anlatırız; bazen de bakmaz, gülmez ama yine anlatırız. Bir yüzde yüzlerce anlam gizlidir.
ELLE DESTEKLENEN YÜZ İFADELERİ
BEDEN DURUŞU
“KENDİMİZİ NASIL YANSITTIĞIMIZ” ÇOK ÖNEMLİDİR.
İki büklüm, boynu bükük, "süklüm püklüm" beden duruşları ne kadar hatalıysa, omuzları geriye atılmış, göğüs dışarı çıkmış, baş yana eğilmiş, meydan okur, savaşa davet eder türdeki beden duruşları da aynı ölçüde hatalıdır.
Hele eşiniz böyle bir pozisyon daysa uzaklaşmanızda büyük yarar var.
OTURUŞ TARZI
PARMAKLAR
EL VE KOLLAR
AYAKLAR
en önemli iletişim aracıdır. GÖZLER en önemli iletişim aracıdır.
Bazen dudakların bitiremediği cümleleri, gözler tamamlar.
Gözler yalan söylemez diye boşuna söylememişler. Bilmem hiç dikkat ettiniz mi aşıklar hep birbirinin gözlerinin içine bakarlar. Evli çiftler ise hep etrafı seyrederler.
. Hani bir şarkı var “sen sus gözlerin konuşsun” diye peki öyleyse siz neden gözlerinizi konuşturmuyorsunuz.
Gözlerin konuştuğu dil, her yerde aynıdır. Gözlerin konuştuğu dil, her yerde aynıdır.
GİYİM KUŞAM
Giyim-kuşam bireyin, sözleri ve bedeni kadar, beğenilerini, o anda içinde bulunduğu ruhsal durumu, karşısındakilere verdiği önemi değeri yansıtır. Büyüklerimizin “İnsan kıyafetiyle ağırlanır, bilgisiyle uğurlanır” Cenap Şahabetin; “Güzel bir kıyafet iyi bir tavsiye mektubudur.” der. Kıyafet insanın kimliğidir, dünyasıdır. Çevreye verdiği mesajdır.
Nasreddin Hoca’nın “ye kürküm ye” fıkrasını unutmayın Tanımadığınız birisine seslenmeniz gerekti. Adını bilmiyorsunuz nasıl hitap edeceksiniz. Yapacağınız ilk iş karşınızdaki kişinin kıyafetine bakarak seslenmedir. Eğer seslenmemiz gereken kişi köylü giyimli bir erkekse “dayı,” amca” bayan ise “teyze” eğer şık, iyi giyimli kravatlı ise “bey efendi,” bayan ise “hanım-efendi” diye sesleniriz.
RENKLER Yapılan araştırmalarda renklerin insan ruhunu çeşitli şekillerde tesir altına aldığı tespit edilmiştir. Renkler, insanları harekete geçirebilir, heyecanlandırabilir, sakinleştirebilir, üşütür veya ısıtır, rahatsızlık verebilir veya memnuniyet sağlayabilir veya bizi çevremizdeki varlıklardan uzaklaştırabilir” Kansas Üniversitesi sanat müzesinde, bir araştırma için, halının altını elektronik bir sistemle duvar rengini beyaz ve kahverengi olarak değişebilir yapmışlar. Arka fon beyaz kullanıldığında, insanlar müzede yavaş hareket etmiş, daha uzun süre kalıp, daha fazla alanda dolaşmışlar. Arka fon kahverengiye döndüğünde ise, insanlar müzede çok daha hızlı hareket edip, daha az alan dolaşmış ve müzeyi, çok daha kısa sürede terk etmişler.
Gülümse
Gülme, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.
'İnsan güldüğü kadar insandır Moliere
DOKUNMA
Dokunma yeme, içme kadar önemlidir Dokunma yeme, içme kadar önemlidir. 19 ncu yüzyılın sonlarında 20 nci yüzyılın başlarında yetimhanelerde ölen çocuk oranı çok yüksekti. O zamanki hekimlik çocuğun sadece biyolojik beslenmesine, temiz çevrede bulunmasına önem veriyor, fakat psikolojik ihtiyaçlarının olabileceğini düşünmüyordu. Yıllar sonra yapılan araştırmalar, bebeklerin gıda yoksunluğundan değil, kucağa alınıp sevilmemekten kaynaklanan çeşitli ruhsal kökenli hastalıklardan öldüğünü ortaya koydu.
Sevdiklerinizi kucaklayın,
Havuç, Yumurta, Kahve
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Bir baba ile kızı dertleşiyorlarmış. Kızı, hayatında çok sıkıntı yaşadığını ve bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğini söylemiş babasına.
Hatta sorunlar ardı arkasına devam ediyormuş hayatında.
Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve "Gel, sana bir şey göstereceğim!” diye kızını mutfağa götürmüş .
Baba, Ocağa 3 tane eşit büyüklükte kap koymuş, üçüne de eşit su koymuş ve üçünün de altını aynı miktarda yakmış.
Birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise de bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş. Ve her üçünü de tam 20 dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş.
Masaya 2 tane tabak ve bir tane boş bardak koymuş ve ilk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa , daha sonra artık epey pişmiş olan yumurtayı alıp bir tabağa koymuş.
En sonunda da artık suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşaltmış.
Kızı: "Havuç, yumurta ve kahve." diye yanıtlamış. Kızına sormuş: “ Kızım ne görüyorsun? ". Kızı: "Havuç, yumurta ve kahve." diye yanıtlamış. Kızını elinden tutup masaya yaklaştırıp daha yakından bakmasını ve hissetmesini istemiş
ve bir bardak kahve. (Biraz içmiş)” Kızı: .. “ Ne görüyorum... Haşlanmış yumuşak bir havuç (Bunu yaparken çatalı havuca batırmış ve yumuşaklığını hissetmiş), artık pişmekten içi katılaşmış bir yumurta (yumurtayı eline almış, hatta bir tarafından masaya vurup, çatlatmış ve içini görmüş) ve bir bardak kahve. (Biraz içmiş)”
“ Baba, bunu niçin bana gösteriyorsun? ” diye sormuş
Baba : “ Bak demiş, hepsi aynı şekil kapta, aynı sıcaklıkta, aynı dakika pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler. ”
“ Havuç ilk başta sertti, güçlü idi “ Havuç ilk başta sertti, güçlü idi. Ama kaynatılınca yumuşadı hatta güçsüzleşti.”
“ Yumurta çok kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi, ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı. ”
“Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti, hepsi birbirine benziyordu, ama ısıtılınca ne oldu, bu kahve çekirdekleri, ısındılar, gevşediler, ve içinde oldukları suya yayıldılar. Koku yaydılar, tat yaydılar ve suyu eşsiz tatta bir kahveye çevirdiler.”
“ Kızım sen hangisisin?” diye sormuş adam. “Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun?”
“Sen havuç musun, yumurta mısın, yoksa kahve misin?"
Siz ?
Havuç gibi sert bir kişi misiniz, ama sorunlar yaşayınca, yumuşuyor ve güçsüzleşiyor musunuz?
Yumurta gibi, içi yumuşak, her an kırılabilir bir kişi misiniz Yumurta gibi, içi yumuşak, her an kırılabilir bir kişi misiniz? Sorunlar karşısında (ölüm, ayrılık, krizler, vs.) güçleniyor ve sertleşiyor musunuz?
Kahve sıcak suyu değiştirir, hatta suyun sıcaklığı en üst dereceye çıktığında, en lezzetli kahve ortamı hazır olur. Lezzet maksimuma ulaşır.
*Eğer sen bu kahve çekirdeği gibi isen, çevrende ne kadar sorun olursa olsun, bunları olumluya çevirebilirsin. *Çevrene güzel tatlar, duygular katarsın. *Kendini ve çevreni daha iyi yapmak için çalışırsın.
Siz hangisi siniz?
MASALDA BURADA BİTMİŞ GÖKTEN ÜÇ BESİN DÜŞMÜŞ İSTEYEN İSTEDİĞİNİ ALMIŞ….
HEPİNİZE GEÇMİŞ OLSUN BİZLERİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..
HEPİNİZE GEÇMİŞ OLSUN BİZLERİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..