Din Anlayışındaki Yorum Farklılıklarının Sebepleri 1 Tarihte meydana gelmiş olan bazı siyasi olaylar. 2 Bazı ayet ve hadislerdeki yoruma açık ifadeler 3 Başka toplumların kültüründen etkilenmeler. 4 Örf ve adetlerin etkisi
a)Arapçanın ince bir lisan olması ve lügattan kaynaklanan farklılıklar. b) Hadislerin farklı kelimelerle rivayet edilmesi: c) İmamların hadisleri anlamada birbirinden farklı olması d) Aynı meselede farklı iki hadisin olması e) İmamların hadis bilgisi.
AMELİ ( FIKHİ ) MEZHEPLERİN ORTAYA ÇIKIŞI 1. Ayetlerden kaynaklanan farklılıklar. Hak mezhepler arasında farklılık olmakla birlikte bu fark asıl meselelerde değil, teferruat meselelerdir. Mezhep alimlerinin aynı meselede farklı hüküm vermelerinin sebeplerinden biri ayetlerin farklı anlaşılmaya müsait olmasıdır.
2. Hadislerden kaynaklanan farklılıklar: İslam hükümlerinin Kur'an'dan sonra en mühim kaynağı hadislerindir. Bütün mezhep imamlarının verdikleri hükümlerde hadislerin mühim rolü vardır. Hadislerin farlılıklara yol açmasında bir çok sebep vardır.
f) Peygamberimizin davranışlarını anlamamak. h) Hadiste kastedilen manayı anlayamamak i) Hadisin sahihliğini tesbitte metodun farklı olması. k) Zayıf hadisle amel edilip edilemeyeceği hususu.
İÇTİHAT ÖRNEKLERİ Mesela şu hadis bu meseleye örnektir. "Kameti duyduğunuz saman namaza gidiniz. Yolda sakin ve vakar ile yürüyün. Acele etmeyin, Yetiştiğiniz rekatları kılar, yetişemediğinizi tamamlarsınız." Aynı hadis Ahmet bin Hanbel'in Müsned'inde ise "yetişemediklerinizi kaza edersiniz. "
Bu ravilerden birisinin manayı esas alarak hadesteki kelimelerden birisini değiştirmesi imama sonradan yetişen kimsenin yetişemediği rekatları kılarken nasıl davranması gerektiği hususunda farklı hükümlerin verilmesine sebep olmuştur.
Peygamber efendimiz'in (sav) elindeki küçük bir yara açılır ve kanamaya başlar. Hz. Aişe validemiz de gelerek eliyle bu kanı siler. Peygamber efendimiz de bunun ardından kalkarak yeniden abdest alır. Bundan dolayı da şafi mezhebi bu olayda, abdesti bozanın kadının dokunuşu olarak yorumlamıştır. Buna delil şu ayet-ı kerimedir: "... yahut kadınlara dokunmuşsan..." (Nisa: 4/43)
Hanefi mezhebi ise yeniden abdest alma gerekçesini temas olarak değil kan akması olarak yorumlamıştır. Bu sebeple abdesti tekrar aldı demiştir. Delili ise İbrahim et-Teymî’den, o da Hz. Aişe (r.a.)’dan rivayet ediyor. Hz. Aişe demiştir ki: “Şüphesiz ki Peygamber (a.s.) Efendimiz eşlerinden bazısını öptükten sonra abdest almadan namaz kılardı.”
Hasan'ı Basri (R.a) söyle dedi: Müslümanlar yaralarından kan akmasına rağmen namaza devam ederlerdi.Buhari 1/52 Tavus,Muhammed bin Ali,Atâ (R.a) ve Hicaz Alimleri şöyle derlerdi: Kandan dolayı abdest bozulmaz. Buhari 1/52 Aişe (R.a.) şöyle dedi:''Kan damlaları hasırın üzerine düşse bile namaz kılabilirsin. Enes Bin Mâlik hacamat olmuş (kan aldırmış) ve yeniden abdest almadan namaz kılmıştır
Diğer taraftan Şâfiî ve Mâlikîler, az olsun çok olsun, vücuttan çıkacak kanın abdesti bozmayacağı görüşüne hükmetmişlerdir. Dayandıkları delil de Hz. Enes’in (r.a.) naklettiği şu hadis-i şeriftir: “Resulullah kan aldırdı ve abdest almaksızın namaz kıldı. Kan aldırdığı yerleri yıkamanın dışında bir şey yapmadı.” (Buhari)
3.Örf ve adetlerin tesiri: Mesela cemaatle namaz kılındığında fatihayı okuyan şafilerin durumu ile imamın okuduğu fatihaya amin diyerek imza basan hanefilerin durumu. Diğer bir misal Şafilerde az bir pislik namaza mani iken Hanefilerde mani olmamasıdır.
Hanefi Mezhebi’nin ortaya çıkışı Hanefi mezhebinin temeli, İmam-ı Azam’a yani Ebu Hanife’nin (H 80-150 / M 699-767) içtihatlarına dayanır. Aynı şekilde İmam-ı Azam’ın talebeleri de onun rivayet ettiği hadisleri, kabul ettiği görüşlerini toplayarak sistemleştirdiler. O görüşlerinden yeni yeni eserler telif ettiler, zaman içerisinde bu eserlere şerh yazdılar, imamların görüşlerine ve fıkıhtaki usullerine uygun yeni yeni hükümler çıkardılar. Bunlarda çeşitli bölgelere dağıldılar Böylece İmam-ı Azam’ın görüşleri bir mezhep halini aldı
Mâliki Mezhebi’nin ortaya çıkışı Maliki mezhebi, İmam Malik Hz lerinin (ö 179 / 795) içtihatlarına dayanır Zaman içerisinde İmam-ı Malik’in talebeleri de onun rivayet ettikleri hadisleri ve görüşlerini toplayarak benimsemiş ve sistemleştirmişlerdir. Onun talebeleri de onun metoduna uygun şekilde karşılaştıkları yeni meselelerde fetva verdiler, böylece de Malikî mezhebi ortaya çıktı.
Şafi Mezhebi’nin ortaya çıkışı İmam Şafii, Maliki ve Hanefi mezheplerinin usullerinin yayılmaya başladığı ilk zamanlarda yetişti (H 150-204 / M 767/819) İmam-ı Şafii, bu iki imam’dan sonra dünyaya gelmesi, kendisi için Allah’ın büyük bir lütfu idi çünkü o ilimle meşgul olduğu zamanlarda, bu iki mezhep teşekkül etmiş, usülleri belirlenmiş ve bir çok yerde yaygınlaşmıştı. Dolayısıyla İmam-ı Şafi mezheplerin yollarını inceleme fırsatı buldu ve onlardan farklı bir usül takip etti, fıkhın usulleri ile ilgili İslam tarihinde ilk eser olan ‘er-Risale’ isimli kitabını yazdı.
Hanbeli Mezhebi’nin ortaya çıkışı Hanbeli Mezhebi’nin esasları, Ahmed b Hanbelin içtihatlarına dayanır Yine bu mezhep de onun talebeleri tarafından sistemleştirilerek batıl olan ve sahih kavillere dayanmayan görüşlerin zararlarından bertaraf edilerek günümüze kadar ulaştırılmıştır
Haricilik Mezhebi’nin ortaya çıkışı Hz. Ali ile, Şam Valisi Muaviye arasında yaşanan Sıffın Savaşı’ndaki Hakem Olayı ile tarih sahnesine çıkan ilk siyasi mezheptir. Hz. Ali’nin uygulamalarını beğenmeyerek ondan ayrılanların oluşturduğu bu mezhep dinî bir hüviyet kazanmasına rağmen tarih sahnesinden silinmiştir.
Şiilik Mezhebi’nin ortaya çıkışı Hilafetin kıyamete kadar Hz. Ali ve soyundan gelenlere aittir görüşüyle ortaya çıkan siyasi mezheptir. Şii inancında, on iki imama inanmanın iman esaslarından olduğu (imamet), onların günah işlemediği (masum, ismet), hilafetin Hz. Peygamber tarafından Hz. Ali ve soyundan gelenlere ait olacağı vasiyeti (vasiyet), inancın bazı durumlarda gizlenebileceği (takiyye) ve on ikinci imamın tekrar geri döneceği (rucü’) inancı vardır.
Mutezile Mezhebi’nin ortaya çıkışı Vasıl bin Ata’nın görüşleri etrafında şekillenen ve akılcılığı ön plana çıkaran mezheptir. Büyük günah işleyen ne mümindir ne de kâfirdir görüşü önemli görüşlerindendir.
Maturidilik Mezhebi’nin ortaya çıkışı İslam inanç esaslarını akılla tevil eden “iyi ve güzel, kötü ve çirkin akılla bilinebilir” düşüncesiyle kendinden söz ettiren mezheptir. Türkler itikadi mezhep olarak Maturidilik mezhebini benimser.
Eş’arilik Mezhebi’nin ortaya çıkışı Temel görüşlerinden bazıları şunlardır: İyi ve güzel, kötü ve çirkin akılla değil vahiyle bilinir. Allah, ahirette müminlerce görülecektir. Kendilerine din ulaşmayanlar, sorumlu tutulmayacaktır.
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLARI BİRLEŞTİREN UNSURLAR İslam düşüncesinde farklı yorumlar inanç ve ibadet esaslarında değil, onların uygulama şekillerinde-dir. Tevhit, nübüvvet, Kur’an-ı Kerim ve ahiret konuları birleştirici temel unsurlardır.
Tevhit: “Lâ ilahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur Tevhit: “Lâ ilahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur.) şeklinde ifade edilen tevhit, Allah’ın varlığı, birliği ve tüm sıfatlarıyla eşsiz olduğu, tartışmasız inançlardır. Tevhit ilkesi tüm mezheplerde esastır. Nübüvvet: Tüm mezhep imamları yorumlarını yaparken peygamberliğin hak olduğunu, özelliklerini, getirdikleri esasları kabul etmiş ve yorumlarını buna göre yapmıştır.
Kur’an-ı Kerim: Kur’an’ın Allah kelamı olduğu, hak yolu gösterdiği, değişikliğe uğramadığı ve uğramayacağı, önemini her çağda koruduğu, okunması ve incelenmesi ibadet olduğu ve Peygamberimize gönderilen en büyük mucize olduğu gibi konularda İslam düşüncesinde farklı yorumlara rastlanmaz. Ahiret: Kur’an’da “kavuşma günü”, “hesap günü” ve “din günü” diye nitelendirilen ahiret inancı İslam düşüncesinde birleştirici bir temel ilkedir. Ahiretin evreleri olan kıyamet, yeniden diriliş, hesap, cennet ve cehennem gibi konularda görüş birliği vardır.