Avrupa Birliğinde Ekonomik ve Parasal Birlik
Ekonomik ve Parasal Birlik nedir? Ekonomik ve Parasal Birlik (EPB); malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımının yanı sıra, üye devletlerin ulusal para birimleri arasında sabitleştirilmiş kurlar ve nihai olarak tek bir para biriminin kabulü anlamına gelmektedir. Ekonomik ve parasal birlik ekonomik entegrasyonun nihai aşamasıdır.
Ekonomik Entegrasyonun Aşamaları Serbest Ticaret Bölgesi Serbest ticaret bölgesi, üyeleri arasında ticareti kısıtlayan veya engelleyen tarife ve kotaların kaldırıldığı, üyelerin birlik dışında kalanlara karşı ise Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) uygulama zorunluluğunun olmadığı ekonomik bütünleşme şeklidir. Bölgeye giren mal ve hizmetler için yaratılan ortak piyasa, üretim faktörlerinin girişine açık değildir. Bu tür birleşmelerde, ekonomi politikalarının ve kurumların uyumlaştırılması ve birliği söz konusu değildir. Dolayısıyla bölge dışında kalan ülkelere karşı her ülkenin bağımsız olarak belirlediği ekonomi politikası uygulanır. Dünya’da serbest ticaret bölgelerine Latin Amerika Ülkeleri’nin kurduğu LAFTA ve Avrupa Ticaret Bölgesi (EFTA) örnek verilebilir.
Gümrük Birliği GB, tarihte en çok görülen bütünleşme şeklidir. 1834 yılında birçok bağımsız Alman devletin kurduğu Zolverein ve 1957’de kurulan AET, GB’nin en güzel örneklerindendir. Gümrük birliği serbest ticaret bölgesinin ileri safhasını ifade eder. Üye ülkeler kendi aralarında gümrük tarifelerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırmanın yanı sıra üye ülkeler dışında kalanlara ortak dış tarife ya da diğer ifadesiyle ortak gümrük tarifesi (OGT) uygularlar. Birbirlerinden gümrük almama esasına dayanan bölgesel bir birlik olan Gümrük Birliği, serbest ticaret bölgesindeki koşullara ek olarak birliğe üye ülkelerin serbest dış ticaret politika izlemelerini sınırlandırmış olduğundan daha ileri bir aşamayı ifade etmektedir. Üretim, faktörlerinin hareket serbestisi yoktur ama özellikle sanayi mallarında ortak gümrük tarifesinin uygulanması ve her türlü kısıtlamanın kaldırılması söz konusudur.
Ortak Pazar Ekonomik entegrasyonlarda gümrük birliğinden sonraki aşama ortak pazardır. Ortak Pazar anlaşması üye ülkeler arasında iç ticarette tüm tarifeleri ve diğer kısıtlamaları kaldırırken, ortak dış tarifeler koyar ve üye ülkeler arasına emek ve sermaye ve bilgiyi içeren üretim faktörlerinin bölge içinde serbest dolaşımına olanak sağlar. Üretim faktörlerinin serbest dolaşımı bu bütünleşme şeklini öncekilerden ayırmaktadır.
Ekonomik ve Parasal Birlik: Ekonomik ve parasal birlik birbirlerini tamamlayıcı nitelik göstermektedir. Ekonomik birlik ekonomik entegrasyonun son aşamasını oluşturmaktadır. Ekonomik birlik çerçevesinde ortak pazardan farklı olarak, birliğe üye ülkelerin ekonomi politikalarında uyumun gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ortak tarım politikası, ortak ticaret politikası, ortak para birimi ve para politikası uygulanması ve ulusal bazdaki kararların bile bu konudaki üst birliğe bırakılması gerekmektedir. Parasal birlik; bir grup ülkenin ulusal paralarının değerini sabit kurlar üzerinden birbirlerine bağladıkları ve birlik dışındaki ülkelere karşı paralarını serbestçe dalgalandırdıkları bir sistemdir. Üye ülkeler arasında sabit döviz kurlarının ve konvertibilitenin tam anlamıyla sağlanması, sermaye hareketlerine konulan tüm kısıtlamaların ortadan kaldırılması ve ulusal paraların birbirlerine çevriminde her türlü işlem maliyetlerinin ortadan kaldırılması gereklidir. Böylece bir parasal birlik süreci döviz kuru birliğinden başlayıp tek paraya kadar uzanan tüm aşamaları kapsar.
Parasal Birliğin Aşamaları Parasal birliğin nihaî aşamasına ulaşabilmek için, beş temel aşamadan geçilmesi gereklidir. Döviz kurlarında birlik sağlanması, Ortak fon mekanizmasının işletilmesi, Ekonomi politikalarının eşgüdümün sağlanması, Ortak para politikasını yürütecek tek merkez bankasının faaliyetlerine başlaması, Son aşamada ise, birliğe üye ülkelerin ulusal paralarının yerine tek paranın dolaşıma sürülmesi gerçekleştirilir.
PARASAL BİRLİĞİN ÜYE ÜLKE EKONOMİLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Parasal birliğin, birliğe katılan ülkelere maliyetinin analizi, ülkenin ulusal parasını terk etmesi sonucunda ulusal para politikası ve araçlarından vazgeçmesinin ülke ekonomisi üzerine yaratacağı etki ile açıklanabilir. Diğer bir deyişle parasal birliğin etkisi, ülkenin artık devalüasyon veya revalüasyon yolu ile ulusal parasının değerini ve dolaşımdaki para miktarını belirleme olanağının ortadan kalkmasıyla oluşacak etki ile açıklanabilir.
a. İşlem Maliyetlerinin Ortadan Kalkması Parasal birlik içerisinde ulusal paraların birbirine dönüştürülmesi için ödenen vergi, komisyon gibimaliyet artırıcı ek giderlerin ortadan kalkması, birliğin ekonomi üzerinde hemen hissedilebileceketkisidir. Özellikle ülkeler arasında bankalar aracılığıyla gerçekleşen fon transferlerinde alınan komisyonların ortadan kalkmasıyla önemli bir katkı sağlayacaktır.
b. Döviz Kuru Belirsizliğinin Ortadan Kalkması Gelecekteki döviz kuru değişmelerinin belirsizliği, firma gelirleri için bir risk yaratır. Her ekonomik birimin risk almaktan kaçındığı bir ortamda ekonomik hayatın canlanabilmesi çok güçtür. Dolayısıyla bu belirsizliğin ortadan kalkması, ülkenin refah seviyesi üzerinde de olumlu etki yaratır.
c. Döviz Kuru İstikrarının Fiyat Mekanizmasının Etkinliğini Sağlaması Döviz kuru belirsizliğinin bulunduğu bir ortam, malların ve hizmetlerin gelecekteki fiyatları konusunda da belir sizliğe neden olur. Ekonomik birimler üretim, yatırım ve tüketim kararlarını fiyat sisteminin sağladığı verilere dayanarak alırlar. Belirsizlik durumunda fiyat sisteminin güvenirliği kalmayacaktır. Ekonomide riskin artması bera berinde risk priminin artmasıyla reel faiz oranlarının yü kselmesini de beraberinde getirecektir.
d. Döviz Kuru İstikrarı ve Ekonomik Büyüme Neo-klasik büyüme modeline göre parasal birlik ile düşen faiz oranları geçici olarak üretim düzeyinde artışa neden olur. Büyüme hızının değişmesi ancak üretim fonksiyonunun değişmesi ile, diğer bir deyişle sermayenin verimliliğinin artması ile mümkündür.
e. Olumsuz Etkiler Üye ülkeler uygulanacak ortak para politikası nedeniyle bağımsız para politikası izleme olanağını kaybedecektir. Ülke herhangi bir dış şok ile karşılaştığında veya bölgeler arasında bir dengesizlik durumunda uygulanacak para politikasında bağımsızlığın kaybedilmesi önem taşımaktadır. Senyoraj (emisyon kazançlarını) kaybolacaktır Tek para birimine geçilmesi sürecinde oluşan uygulama maliyeti oluşacaktır.
AB’de Ekonomik ve Parasal Birliğin tarihsel gelişimi Roma Antlaşması’nın hazırlandığı sırada, devam eden Bretton Woods sisteminin istikrar sağlamada yeterli olacağı beklentisiyle, söz konusu antlaşmada para politikalarında yalnızca sınırlı bir diyaloga yer verilmiştir. Ancak, izleyen yıllarda ortaya çıkan ekonomik gelişmelerle birlikte bu sistemin sürdürülmesinde bir takım sorunlar ortaya çıkmıştır.
Ekonomik parasal birliğin tarihsel gelişimi Aralık 1969’daki Lahey Zirvesinde Ekonomik ve Parasal Birlik, Avrupa entegrasyonunun resmi hedefi gelmiştir. Dönemin Luksemburg Başbakanı Pierre Werner başkanlığında oluşturulan yüksek düzeydeki bir gruba, Ekonomik ve Parasal Birlik Hedefinin 1980 yılına kadar nasıl gerçekleştirilebileceğine ilişkin bir Rapor hazırlama görevi verilmiştir.
Ekonomik parasal birliğin tarihsel gelişimi Ekim 1970 - Werner Grubu Raporu Rapor, tam bir ekonomik ve parasal birliğin, üç aşamalı bir plan dahilinde 10 yıl içinde gerçekleştirilmesini tasarlamıştır. Nihai hedef, sermayenin dolaşımının liberalleştirilmesi, döviz kurlarının bir daha geri dönülemeyecek biçimde sabitlenmesi ve tek bir paranın ulusal paraların yerini almasının sağlanması olarak öngörülmüştür. Rapor ayrıca, ekonomi politikalarının koordinasyonunun güçlendirilmesi ve ulusal bütçe politikaları konusunda temel ilkelerin belirlenmesini tavsiye etmiştir.
Ekonomik parasal birliğin tarihsel gelişimi Ağustos 1971 - Bretton Woods sisteminin çöküşü ve ABD Hükümetinin doları dalgalanmaya bırakma kararı, ciddi bir istikrarsızlık dalgası oluşturmuş ve proje durdurulmuştur.
Ekonomik parasal birliğin tarihsel gelişimi Bunun ardından 1972 yılında “tüneldeki yılan” mekanizması ortaya atılmıştır. “Tüneldeki yılan” mekanizması, ulusal paraların ABD doları karşısında dar bir marj içinde (tünel) dalgalanmasını (yılan) öngörmektedir. Dalgalanma yılanı, dalgalanma marjı ise tüneli oluşturmaktadır. Ancak,1973 petrol krizi, dolardaki zayıflık ve üye devletlerin ekonomi politikaları arasındaki farklılıklar nedeniyle, bu uygulama da sürdürülememiştir.
Avrupa Para Sistemi: Yılan uygulamalarındaki başarısızlıktan sonra parasal birlik düşüncesi devam etmiş ve 6-8 Temmuz 1978 tarihlerinde Bremen’de toplanan Avrupa zirvesinde parasal birliği gerçekleştirmek üzere bir plan hazırlanmış ve Ocak 1979’da uygulama geçilmesi hedeflenmiştir. Mart 1979’da uygulamaya geçilebilen Avrupa Para Sisteminin amacı, ülke içinde veya dışındaki politikalar yoluyla parasal istikrarı sağlamak ve istikrarlı parasal alan oluşturmaktır. Üç temel mekanizması vardır: ECU(Avrupa Hesap Birimi), Döviz Kuru Mekanizması ve her ikisinin gerçekleşmesini kolaylaştıracak olan kredi mekanizması.
1-ECU (Avrupa Hesap Birimi): Avrupa Para Sisteminin para birimi ECU, üye ülkelerin paralarından meydana gelen bir sepete dayanmaktadır. ECU, topluluk para otoriteleri tarafından “ödeme aracı” (rezerve para) ve “hesap birimi” olarak kabul edilen resmi bir “kaydi para”dır. 2-Döviz Kuru Mekanizması: Temelde sabit fakat ayarlanabilir bir kur sistemine dayanmakta ve iki döviz kuru (parite) içermektedir. Bunlardan birincisi; Merkezi ECU Kuru(sabit kur), diğeri ise Merkezi İkili (Çapraz) Kurlardır.
3-Kredi Mekanizması: Avrupa Para Sisteminin kuruluşunda döviz kuru mekanizmasının işleyişini kolaylaştırmak ve ödemeler dengesinde zorluklarla karşılaşan ülkelere yardım etmek amacı ile kredi imkanları oluşturulmuştur. Bu kredi imkanları çok kısa vadeli finansman, kısa vadeli finansman ve orta vadeli finansman şeklinde oluşturulmuştur.
Ekonomik parasal birliğin tarihsel gelişimi Delors Raporu: 1988 yılında, ekonomik ve parasal birlik konusunu incelemek üzere dönemin Komisyon başkanı Jacques Delors başkanlığında bir komite oluşturulmuştur. Komitenin 1989 yılı Nisan ayında sunduğu raporda, EPB’nin üç aşamada tamamlanması önerilmektedir. Raporda parasal birlik için gerekli üç koşul şu şekilde sıralanmıştır: para birimlerinin tam konvertibilitesi, sermaye hareketlerinin tam liberalizasyonu ile mali piyasaların tam entegrasyonu, ve döviz kurlarının geri dönülemez bir şekilde sabitlenmesi. Burada yer alan ilk iki gereklilik, Toplulukta zaten karşılanmaktaydı.
Delors Raporu Delors Raporuna göre parasal birlik üç aşamada gerçekleşecekti: Birinci Aşama Birinci aşama, 1 Temmuz 1990 tarihinde başlamıştır. Bu aşamanın en önemli unsuru sermaye hareketlerinde tam liberalizasyonun sağlanması ve üye ülke ekonomi ve maliye politikalarının birbirine yaklaştırılmasıdır. Bu aşama, 31 Aralık 1993 tarihinde sona ermiştir.
İkinci Aşama 1994 tarihinde başlayan ikinci aşamada, bir Avrupa Para Enstitüsü kurulması ve Parasal Birliğin tamamlanması ile birlikte bu kurumun Avrupa Merkez Bankasına dönüşerek özerk bir şekilde Topluluk para politikasını yönlendirmesi öngörülmüştür. Bu aşamanın başlangıcından itibaren kamu açıklarının Merkez bankalarınca finanse edilmesi engellenmiş ve parasal politikaların daha yakından takibi mümkün olmuştur. 1 Haziran 1994 tarihinde Parasal Birliğin üçüncü aşaması için gerekli yapısal, yasal ve teknik alt yapı çalışmalarını ve ön hazırlıklarını tamamlamak üzere Avrupa Para Enstitüsü kurulmuştur.
Üçüncü Aşama Üçüncü Aşama: 1999 başlamıştır Üçüncü Aşama Üçüncü Aşama: 1999 başlamıştır. Bu tarihten itibaren mali ve ekonomik açıdan birbirinden farklılık gösteren 11 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke ulusal para politikası uygulamasındaki tüm yetkileri Avrupa Merkez Bankası’na devretmiştir. Bu ülkeler: Belçika, Almanya, İspanya, Fransa, İrlanda, İtalya, Luksemburg, Hollanda, Avusturya, Portekiz ve Finlandiya. Kalan 4 lüden İngiltere ve Danimarka EPB nin dışında ka lmayı seçmişlerdi. Yunanistan zaten hiçbir koşulu sağlamıyordu.İsveç ise istese kriterleri sağlayabilyordu ama dışında kalmayı seçti. Ayrıca Parasal Birliğe katılan ülkelerin ulusal para birimleri ile Euro arasındaki kurlar geri dönülemez biçimde sabitlemiş ve ortak para birimi Euro mali piyasalarda kaydi olarak kullanmaya başlamıştır. * Bu son aşamaya geçiş için Maastricht Kriterleri yerine getirilmelidir. Üçüncü aşamanın başlaması ile birlikte bağımsız Avrupa Merkez Bankası oluşturulacaktır. Bu doğrultuda Temmuz 1994'de kurulan Avrupa Para Enstitüsü 1 Haziran 1998 tarihinden itibaren görevlerini Avrupa Merkez Bankası'na devretmiştir.
Ekonomik parasal birliğin tarihsel gelişimi 1993’te yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması’nda EPBnin aşamaları, bu süreçte uygulanacak ekonomik ve parasal politikalar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. EPB'nin son aşamasına geçiş öncesinde, üye ülke ekonomileri arasındaki farklılıkların giderilebilmesini teminen bazı makro büyüklükler açısından yakınlaşma kriterleri tespit edilmiş ve bunlara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar belirlenmiştir.
Maastricht Kriterleri Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile, ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir. Üye ülke devlet borçlarının GSYİH’sına oranı %60’ı geçmemelidir. Üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı %3’ü Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır. Son 2 yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
Aralık 1995'te Madrid'de yapılan AB Konseyi'nde, Avrupalı Devlet ve Hükümet Başkanları, Avrupa tek parasına "euro" adını vermeyi kararlaştırdılar.
Avrupa’nın Yeni Parası Euro Avrupa’nın Yeni Parası Euro’ya Geçiş: Üç aşaması vardır: 1.Aşama : (1 Temmuz 1990 – 31 Aralık 1993) Maastrich Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden önce yapılması gereken işlemleri kapsayan dönemdir. 2.Aşama : (1 Ocak 1994 – 31 Aralık 1998) Temel amacı, üye ülkeleri tek paranın kullanımına hazırlamaktır. 3.Aşama : (1 Ocak 1999 – 1 Ocak 2002) Artık Avrupa Birliği’nin resmi yeni parası EURO olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, bu para biriminin banknot olarak kullanımı 1 Ocak 2002’den sonra olacaktır.
Euro Euro kullanan ülkeler 1.Almanya 2. Avusturya 3. Belçika 4. Estonya 5. Finlandiya 6. Fransa 7. Hollanda 8. İrlanda 9. İspanya 10. İtalya 11. Kıbrıs Cumhuriyeti 12. Letonya 13. Litvanya 14. Lüksemburg 15. Malta 16. Portekiz 17. Slovakya 18. Slovenya 19. Yunanistan
Euro Euro kullanmayan ülkeler Birleşik Krallık ve Danimarka, Maastricht Antlaşması'nda yer alan ayrıcalıklara dayanarak euroya geçmeyen AB üyeleridir. Bu ülkelerin hükûmetleri ya da bir referandum sonucu halkları bu yönde karar vermedikçe AB tarafından yasal bir baskıyla karşılaşmaz. 28 Eylül 2000'de Danimarka'da yapılan referanduma göre, oy verenlerin %53,2'si euroya geçmeye karşı çıkmıştır. İsveç'in avro konusunda bir ayrıcalığı olmamasına karşın, bu ülkede gerçekleştirilen referandumlar euroya geçişi engeller durumdadır. 14 Eylül 2003'teki referanduma göre, oy kullananların %56,1'i euroya 'hayır' demiştir. Kriterleri karşıladıktan sonra Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, Macaristan, Polonya ve Romanya d a euroya geçmek zorundadır.
Euro AB üyesi olmadığı hâlde euro kullanan ülkeler Andorra, Monako, San Marino ve Vatikan AB üyesi olmamalarına karşın, yapılan antlaşmalar çerçevesinde euro kullanmaktadır. Karadağ ve Kosova ise AB ile herhangi bir antlaşma imzalamadan euro kullanmaktadır. Ayrıca Fransa ve İspanya’nın sömürgeleri de euro kullanmaktadır.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) (1998) Avrupa Parasal Birliği’ne katılan ülkeler para politikalarının yürütülmesindeki bütün denetimlerini Avrupa Merkez Bankaları Sistemi’ne (AMBS) devretmişlerdir. AMB, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin ulusal merkez bankalarından oluşmaktadır. Maastricht Anlaşması’na göre “AMBnin birincil amacı fiyat istikrarını sağlamak ve Birlik içinde fiyat istikrarı amacına zarar vermeyen genel ekonomik politikaları desteklemektir.” Merkezi Frankfurt’ta olan AMBnin başkanı Mario Draghi’dir
AMBnin Karar Organları İcra Kurulu: Euro bölgesine katılan üye ülke hükümetlerince seçilen başkan, başkan yardımcısı ve diğer dört üyeden oluşur. AMB’nin yönetiminden sorumludur. Bu çerçevede para politikası bu birimce uygulanmaktadır. İdare Konseyi: İcra kurulu üyeleri ile Euro bölgesine dahil üye ülke merkez bankaları başkanlarından oluşur. En önemli karar alma birimi konumundadır. Euro Alanı’ndaki temel faiz oranlarının belirlenmesi de dahil olmak üzere para ve rezerv politikasının oluşturulmasından sorumludur. Genel Konsey: AMB başkanı ve başkan yardımcısı ile AB üyesi ülkelerin merkez bankaları başkanlarından oluşur.Euro Alanı ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yürütülmesinden sorumludur.
AMB Politika Araçları Açık Piyasa İşlemleri (APİ) Ters işlemler Doğrudan işlemler Borç kağıdı çıkarılması Döviz swapları Sabit vadeli mevduat toplanması Destekleme Kolaylıkları