4.BÖLÜM GAZETECİ KİMDİR? TUĞBA EKŞİ 120506012 GZT-3.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÇAĞRI ÇAĞRI. ÇAĞRI ÇAĞRI HEP BİRLİKTE, ADI TÜRKÇE OLAN DÜKKÂNLARDAN ALIŞVERİŞ YAPALIM!
Advertisements

BETİMLEYİCİ ANLATIM Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında canlandırmaktır. Yazar.
Felsefenin Neliği Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık.
MEDYA Medyayı Tanımak - Medya ve Meslek Ahlak İlkeleri -
MEDYA Medyayı Tanımak - Medyaya Dair Temel Bilgiler -
GENÇLERDE ÖZGÜVEN GELİŞİMİ.
ATATÜRK ile YAŞAMAK Aslı DİNÇMAN. ATATÜRK ile YAŞAMAK Aslı DİNÇMAN.
AVİVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş.
AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA VATANDAŞLIK VE BİREYSEL HAKLAR
GÜZEL İNSAN VE İKY DOÇ. DR. HALİL ZAİM.
Esnek Çalışma ve Kadın İşgücü
30 Ekim-2 Kasım 2014 ANTALYA, TÜRKIYE
1) Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı.
TÜİK HANE HALKI BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ ARAŞTIRMASI 2010 %64,2 e-posta gönderip almanın ardındanen fazla gerçekleştirdikleri eylem sohbet odalarına,sosyal.
KADIN ÇALIŞANLAR VE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM Ders Adı: Kurumsal İletişim Prof. Dr. Nursel TELMAN Hazırlayan Melis VARAN
BATI AİLELERİNDE DEMOKRASİ VE BATI AİLELERİNİN YAPISI.
SORULARLA MERAK ETTİKLERİMİZ
AİLE Bir toplumda hukuki temele dayalı evlilik ve akraba bağlılığı (anne, baba, çocuklar, büyükanne ve baba ile yakın akrabalar) oluşmuş, aynı mekanda.
OKUL REHBERLİĞİNDE MESLEK DANIŞMANLIĞI
TELEVİZYON GAZETECİLİĞİ VE SAĞLIK İLETİŞİMİ Esra Kazancıbaşı Öztekin.
Düşünme Becerileri ve Eleştirel Düşünme
24 Mart 2015 Haliç Üniversitesi Kağıthane Kampüsü
ÖRGÜTSEL STRES VE STRESLE BAŞETME YOLLARI
Hacettepe Üniversitesi
AİLENİN OKUL BAŞARISINA KATKISI
HABTEKUS 2008 İstanbul 1 rekabet yaratan altyapı Prof. Dr. E. Murat ESİN Maltepe Üniversitesi
SINAV KAYGISI.
AMAÇ BELİRLEME.
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİ
TRABZON İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ AR-GE BİRİMİ
Tevfik BAYHAN Ramazan DOĞAN İş Müfettişi İş Müfettişi
TÜRKİYE’DE UZAKTAN EĞİTİM
Bihter Sertepe Kerim Kaya Tuğba Hüsrevoğlu
4.BÖLÜM GAZETECİ KİMDİR? DUYGUNAZ ULUSU GZT3. Gazetecilik: Gerekli mi Değil mi? Toplumbilimciler bu mesleğin “Yaşamsal gereksinimleri karşılamaya yönelik”
Utanıyorum Ama Gazeteciyim Gürkan Kirlibal & İlker Genç (cCc) Beşinci Bölüm: Gazeteciler Kolonisi.
KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE MESLEKİ AMAÇLAR
Hürriyet Özel Ödülü 2015 “Cinsiyetçi Söylemlere Son Projesi” Brief
KARTAL ATATÜRK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ
Kantitatif Araştırma Özeti 8 Mayıs 2015
GAZETECİLİK ARAŞTIRMALARI
NİÇİN DEĞERLER EĞİTİMİ ?
BOŞANMA SEBEBİ.
Kadin Haklari.
KADIN SUÇLULUĞU.
KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU
SAĞLIK HİZMET SEKTÖRLERİ Sağlık hizmetleri dediğimiz sağlık bakım sistemleri incelendiğinde, dünyanın hemen her ülkesinde başlıca üç sektörün sağlık hizmeti.
Öğretmenlik Mesleği.
ATATÜRK’ÜN İNSAN HAK VE HÜRRİYETLERİNE VERDİĞİ ÖNEM
Dünya kadın emeği ile güzelleşir…
Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe J. of Sport Sciences 2008, 19 (4), 201– 219 Selami ÖZSOY Abant İzzet Baysal Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu.
Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasa tasarısından haberiniz var mı? Şu anda mecliste bekleyen.
“"Where Is The Love?" ” “ AŞK NEREDE “ SESLİDİR Black Eyed Peas.
Dr. Adil AKINCI Bankacılık ve Finans Bölümü
Garipçiler (1. Yeniçiler) Geleneksel şiir anlayışına tepki olarak doğdu Garip atıl kitapta görüşlerini ortaya koymuştur Şiirde her kurala karşı çıkmışlardır.
Kamu Yönetiminin Yapısal Görünümü ve Sorunları. Organizasyon Sorunları Sistem coğrafi ve örgütsel olarak merkeziyetçi bir yapıya sahiptir. Bunu aşmak.
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
Mevcut sistem hastalık üretiyor, Hastalıklarımızı ve emeğimizi istismar EDİYOR! Türk Tabipleri Birliği – İstanbul Tabip Odası ‘Sağlığımıza Yatırım Yapmayanlar.
İSVEÇ KRALLIĞI (2017 YILI SUNUMU)
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ Hazırlayan = Büşra Kocaman
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YARATICILIK VE SANAT EĞİTİMİ
Yeni Medya Teknolojileri ve Modernleşme
. DERS.
BİLGE KADIN ARAŞTIRMA MERKEZİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
SHB-221 TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI ToplumSAL DEĞİŞME DOÇ
1982 TARİHLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI’NDA İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ Prof. Dr. Yasemin KARAMAN KEPENEKCİ Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
YARGI KARARLARI 2.
Sunum transkripti:

4.BÖLÜM GAZETECİ KİMDİR? TUĞBA EKŞİ 120506012 GZT-3

Gazetecilerin Ekonomik Durumları Türkiye’de gazeteciliğe başlayan gençlerin durumunu açıklamaya en uygun sözcük kölelik olabilir. Gazeteciler başlangıçta tamamen sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştırılıyorlar ve eğer bir para alıyorlarsa bu komik miktarlar oluyor. Bir gün kadrolu olabilmek umuduyla, para almadan uzun süre çalışabiliyorlar, bazen 1-2 yılı geçen deneme süreleri sonucunda başarısız bulunup işe alınmayabiliyorlar.

Gazetelerle kıyaslandığında, özel televizyonlarda ücretlerin çok daha yüksek olduğu görülür. Bunun belki de ne önemli nedeni televizyonların çok daha az personelle çalışmasıdır. Atina’da Türk gazetesinde çalışan bir gazeteci iki ülkedeki durumu şöyle karşılaştırıyor; ‘’Burada sokak röportajlarına gönderilerek işe başlatılan bir gazeteci Türkiye’deki denginden üç misli fazla kazanır. Gazetecilerin çoğu iki-üç işte çalışır. Tabii iki-üç işte çalışmalarının nedeni ellerine fazla paranın geçmemesidir. Hem bu yöntemle, patronlarına da gazeteci çalıştırmak ucuza gelir.’’

Kadın Gazeteciler Toplumdaki erkek egemen yapı kadınlar için genellikle doğurduğu sorunları gazeteciliğe ve medya kurumlarına da aynen taşıyor. Her iki ülkede de kadın gazetecilere pek rastlanmaması kadınların meslekte bazı engellerle karşı karşıya oldukları şeklinde değerlendirilebilir. Haberin tüketimindeki erkek egemen yapı, haberin üretim sürecinde de geçerli oluyor. Hem Yunanistan’da hem Türkiye’de özel bir kadın medyası ortaya çıkmıştır. Kadın medyası okuyucularına daha yüzeysel ve renkli ürünler sunar. En önemli konuları; moda, aşk, çocuk bakımı, güzellik, dekorasyon vb.

Yunanistan’da kadın gazetecilerin oranının Türkiye’ye kıyasla daha fazladır. Ancak, mesleki hiyerarşi içinde yukarılara tırmanabilmeleri açısından pek avantajlı oldukları söylenemez. Türk gazetelerinin künyelerini incelersek, yönetici durumunda daha çok kadın gazeteci olduğunu görülmekte. Yunanlı kadın gazeteci; ‘’Mesleğimizde cinsiyetçi bir sorunla karşı karşıyayız. Erkek arkadaşlar kendilerini daha önemli görüyorlar. Belki de öyledirler. Sırf onlarla rekabet etmemek için ben de kendime yabancılarla röportaj yapmak gibi bir alan seçtim.’’

Öte yandan kimi erkek gazeteciler ise editörlerin daha çok kadınları, özellikle güzel kadınları işe alma eğiliminde olduğu iddiasındalar. Başka bir iddia da, haber kaynaklarının kadın gazetecilere daha cömert olduklarıdır. Bir erkek gazeteciye göre; bazı kadın gazeteciler haber almak ve mesleki hiyerarşi içinde yükselmek için cinsiyetlerini önemli ölçüde kullanıyorlar. Hem Türkiye’de, hem Yunanistan’da, kadın gazetecilerin mesleğe girişlerinde, meslekten kaynaklanan bir güçlülük duygusunun etkin. . Erkek egemen bir toplumda gazeteci olarak bir kadın daha fazla özgür olabiliyor ve kendini çok daha güçlü hissedebiliyor.

Mesleki Pratiğin Sorgulanması Türk ve Yunanlı gazetecilerin ezici çoğunluğu kendi ülkelerindeki gazetecilik pratiğinden hoşnut değiller ve bunu ifade ediyorlar. Mevcut pratiği şiddetle eleştiriyorlar. Bu yüzden mesleği sorgulayan soruları sormaları bekleniyor. Bu türden bir sorgulamanın, Yunanistan’a oranla Türkiye’de daha gelişmiş olduğu söylenebilir. Son yıllarda Türk gazeteciler küçük gruplar halinde de olsa bir araya gelerek mesleğin sorunlarını tartışıyorlar. Bu tartışmaları gazete sütunlarına ve televizyonlara da taşındığı gözleniyor.

1995’de kendiliğinden bir araya gelen gazetecilerin ’’Basında Sorumluluğa Çağrı’’ adı altında bir bildiriyi imzaya açtıklarını ve buna 500 kadar gazetecinin imza verdiğini görüyoruz. Ancak, bunları mesleği sorgulamak açısından yeterli ve sonuç verici çabalar içinde saymak zor. Yunanistan’da ise bu tür tartışmalar, daha dar gruplar içerisinde ve arkadaş çevrelerinde yapılmakta. Genel bir tartışmanın varlığından söz edilemiyor. Türkiye’de durumun Yunanistan’a oranla daha vahim olduğu ve bu yüzden tartışmaların daha yoğunlaştığı iddia edilebilir. Bu iddia, ancak gazetecilerin iş güvenliği, örgütlülük durumları ve üzerlerindeki baskılar açısından geçerli olabilir. Bir mesleki çürümeden söz edilecekse, bu açıdan Türkiye ve Yunanistan’ın birbirinden pek farklı olduğu söylenemez.

Mesleğe ilişkin bir sorgulama daha çok mesleki hiyerarşinin altındaki gazeteciler tarafından yapılmakta, üst düzeydeki gazeteciler ise bu tür tartışmalara genellikle prestiji yüksek televizyon programlarında ve panellerde ve çoğunlukla da içtenlikten yoksun bir şekilde katılmaktadırlar. Yunanlı gazeteciler sürekli olarak halkın kendilerini yalancılar olarak görmelerinden yakınıyorlar. Gazeteciliğin toplumsal prestijini yitirdiğine inanıyorlar. Bu açıdan, daha saygın bir durumda oldukları cunta dönemini özleyenlere bile rastlanıyor. Öte yandan ne gazeteciler örgütlerini mesleki bir sorgulamanın platformu olması için zorluyor, ne de örgütler gazetecileri böyle bir tartışmaya özendiriyor.

Türkiye’de mesleğin sorgulanmasına ilişkin tartışmaların daha canlı olduğu söylenebilir. Bu tartışmanın yansımalarını bazı köşe yazarlarının yazılarında görmek mümkün. 22.11.1995’de Sabah yazarlarından Hasan Cemal medya sisteminin değişmesi zorunluluğuna değinmiştir. Yazarın vurguladığı önemli bir başka nokta da basın dışı alanlara sermaye birikimi oluşturmuş özel sektörün medya gücünü kendi çıkarları için kullanmak üzere bu sektöre girdiğiydi. Bir süre Dışişleri Bakanlığı da yapan Prof. Mümtaz Soysal da Hürriyet’teki köşesinde 9.11.1994 muhabirleri kendilerinden gazetecilik ilkelerine ters işler yapmalarını isteyen patronlara ve başka güçlere karşı direnmeye çağırıyordu.

Türkiye’de 1995 ortasında bir grup gazeteci tarafından hazırlanan ‘’Sorumluluğa Çağrı’’ bildirisi aslında temel mesleki ilkelerin ilan edilip gazeteciler tarafından imzalanasını sağlamayı amaçlıyordu. Bildiride mesleki dejenerasyon vurgulandıktan sonra; Ticari ve siyasal çıkarlara alet olmayacakları, Yalan haber yapmayacakları, Kendilerini yasalardan üstün görmeyecekleri, Başka işlerle uğraşmayacakları, Şiddete tolerans göstermeyecekleri, Siyasal, etnik, dini ve cinsi ayrımcılık yapmayacakları konusunda gazetecilerin topluma söz vermeleri isteniyordu.

Türkiye’de gazeteciliğin sorgulanmasında öne çıkan konulardan birinin yaygın promosyon kampanyaları olduğunu da belirtmek gerek. Türkiye’de gazetecilerin çoğunluğu mesleğin yeterince sorgulandığı kanısında değiller. Medyanın hakim sahiplik yapısı ise, kendi pratiklerini sorgulama noktasında, gazetecilerin karşısına çıkan en önemli sorunlardan. Gazetecilerin neredeyse tümü işlerinin doğruyu söylemek olduğu noktasında anlaşıyorlar. Medya sahiplerinin çıkarlarının gazetecilik pratiğinin hakkıyla yerine getirilmesine izin vermediği konusunda kuşkuya yer bırakmıyorlar.

Gittikçe ticarileşen medya ortamından rahatsızlık duyuyorlar Gittikçe ticarileşen medya ortamından rahatsızlık duyuyorlar. Olup bitenlerden rahatsızlık duymayanlar, tepede mevcut yapıyla bütünleşmiş bir tür elit menejer grubunu oluşturuyorlar. Aşağıdaki gazetecilerin ise yükselebilmek, hatta işlerin koruyabilmek için onlara yakın durmak ve onlarla iyi geçinmekten başka çareleri kalmıyor. Pek çok gazeteci sonuçta düş kırıklığı ve mesleki doyumsuzluk yaşıyor. Gazeteciliğin toplum için gerekli olduğu konusunda kuşkuya düşmüş gazeteciler bile var.

Gazetecilerin kişiliği sık sık işverenlerin talepleri tarafından baskı altına alınmaktadır. Gazetecilik tarihi birazda bu baskılara dayanamayan ve karşı çıkıp istifa eden editörlerin tarihidir diyebiliriz. Ancak. Özellikle 1980 sonrasında, Türkiye ve Yunanistan’da gazetecilere yapılan baskılar eskiye oranla epeyce arttığı halde, ilkelere dayanan istifalar iyice azalmıştır.