Artık benim için yaşamak bir ıstırap. Eskiden çok değer verdiğim şeyler dahi anlamını kaybetti. En ufak şeylerden zevk alırdım. Şimdi dünyaları verseler anlamı yok. Geceler adeta işkence. Sabaha kadar gözüme uyku girmiyor. Her sabah ise ayrı bir ölüm. ‘Allah'ım, yeni bir gün ve yeni dertler başlıyor.
Beyin kimyası ve bazı işlevlerinin bozulduğu, ayrıca bazı beyin bölgelerinin hacimsel olarak da küçülmesine yol açan depresyona; Kalıtım, Çocuklukta yaşanan olumsuzluklar, Erişkin dönemdeki stresli yaşam sebep olabiliyor.
Bunların dışında Ölüm, Boşanma gibi sebeplerle sevdiklerini kaybetme üzüntüsü, Mahrumiyet hissi, taşınma, mezuniyet, iş değişikliği ve emeklilik gibi büyük yaşamsal değişiklikler ve istismar gibi nedenler de depresyonu tetikliyor.
Depresyonda görülen uyku, iştah, konsantrasyon bozukluğu, halsizlik gibi fiziksel belirtiler bu biyolojik bozukluğun göstergelerinden birkaçı.
Depresyonda Beyindeki seretonin, noradrenalin gibi salgıların düzeninin bozulmakta Kişi mevcut stresle baş edememektedir.
DİKKAT!!!!!! Depresyonun zayıflık değil bir hastalıktır. İrade gücüyle atlatılabilecek bir hastalık değildir. “Şeker hastalığında insülinin az salgılanmasına bağlı düşen kan şekeri irade gücüyle yükseltilemediği gibi, depresyonda bozulan serotonin metabolizması da irade gücüyle düzeltilemez.” Depresyon ruh hastalığı, bir akıl hastalığı değildir. Refah içinde yaşayan, derdi olmayan insanların da depresyona girebilir.
AYRINTILAR… Kadınlar erkeklerden iki kat fazla majör depresyon yaşamaktalar. Hamilelik, düşük ve menopozdaki hormonal değişikliklerin majör depresyon riskini artırmaktadır. Erkeklerde depresyon belirtilerinin asabiyet, öfke, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı şeklinde görülmektedir.
ÇOCUKLAR ve ERGENLERDE DEPRESYON Çocuklarda görülen depresyonda, yetişkinlerdekinin aksine intihar eğilimi daha fazla oluyor yaş arası intihar girişimi oldukça yüksek. Çocuklarda depresyonun anne karnında başlayabildiğini belirten uzmanlar ise ailelere özellikle ergenlik döneminde güçlü iletişim kurmayı tavsiye ediyor.
DİKKAT!!!!!! Toplumda ‘Çocuklarda depresyon olmaz’ gibi yanlış bir algı var. Bu yüzden çocuk ve gençlerde depresyon belirtilerinin fark edilemiyor.
Ergenlik döneminde depresyona bağlı intihar ve ölüm oranı da oldukça yüksek. Çocuklarda depresyon sıklığı okul öncesinde yaklaşık yüzde 1-3, okul sonrası ergenlik döneminde ise yüzde olarak biliniyor. Toplumsal açıdan tehdit oluşturan intihar şekillerinden birinin de önceden planlamaksızın oluşan intiharlardır ve bu intiharların özellikle yaşlarında görülmektedir.
Okul öncesi ve okul sonrası dönemde görülen depresyon belirtilerinin farklıdır. Okul öncesi dönemde ağlama, huzursuzluk, inatlaşma sinirlilik, karşı gelmeler, eşyalara zarar verme, içe kapanıklık, göz teması kurmama, uyku bozuklukları, beslenme problemleri, kabızlık, oyunlar ve oyuncaklarla mutlu olmama, ağrıya aşırı hassasiyet veya duyarsızlık gibi belirtiler gözleniyor. Okul sonrası dönemde ve ergenlik döneminde ise tablo mutsuzluk, çöküntü, halsizlik, enerjisizlik, içine kapanıklık, hiçbir şeyden zevk alamama, kilo kaybı ya da artışı, uyku düzensizliği, arkadaş ilişkilerinde bozulma, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, intihar düşünceleri ve girişimleriyle seyrediyor.
Çocuklarda depresyon sebepleri şunlardır: “Annenin depresyonu, ölüm ya da ayrılık ile yakınını kaybetme, yetersiz sosyal çevre, yetersiz ebeveyn ilgisi, şiddete maruz kalma, hakarete uğrama ve cinsel istismar gibi travmalara maruz kalma, özürlü doğma veya bir organını kaybetme, körlük, sağırlık, uzun süre hastanede yatma, ilaç kullanma, ağrıya maruz kalma gibi kronik hastalıklar ve genetik olan, ailede tekrarlayan depresyon atakları çocuklarda depresyon sebeplerindendir. Özellikle okul öncesi dönemde kardeş kıskançlığı, ebeveynlerin farklı davranması ve kıyaslamalar çocuklarda depresyona yol açabilir.”
Kendisi de depresyon geçirmiş ebeveynler çocuklarını depresyondan korumak için sağlıklı, kendiyle barışık, sorumluluk sahibi, zorluklarla baş edebilecek güçte bir çocuk yetiştirmeli. “Yani her anne-babaya düşen sorumluluktan farklı, özel bir şey yok. Çocuk strese ve depresyona girmesin diye her istediğinin yapılması, kısıtlama getirilmemesi, sorumluluk verilmemesi gibi uygulamalar çocukta kişilik problemlerine yol açar ki bu da depresyona girme riskini daha da artırır.”
“Özellikle ergenlik döneminde depresyon sıklığı yüksek olduğu için bu dönemde ailelerin daha dikkatli olması gerekir. Sağlıklı aile ilişkisi çocuklarda depresyonu önler. Ebeveynler hem çocuklarıyla hem de kendi aralarında sağlam iletişim kurmalı. İyi bir arkadaş çevresi ve düzgün okul desteği çocuklarda depresyon riskini azaltır. Beslenme şekli ve tüketilen gıdalar da önem taşır. Spor ve diğer sosyal aktiviteler de depresyonda önleyici faktörler arasındadır. Uzmanlardan yardım alınması önemli.”