Esmâü’l-Hüsnâ “Esmâü’l-Hüsnâ (En güzel isimler) Allah’ındır. O’nu o isimlerle çağırın (adlandırın). O’nun isimleri konusunda ilhâd’a (eğriliğe) sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezâsını göreceklerdir.” (7/A’râf, 180) Esmâü’l-Hüsnâ, Cenâb-ı Allah'ın güzel isimleri için kullanılan bir terimdir. Yaşadığımız dünya, felekler, yıldızlar, ay ve güneş birer âlemdir. Bütün bu âlemler bir âhenk içindedirler. Bu, Allah'ın Rab sıfatının bir tecellîsidir.
Dünyadaki düzenin kaidelerini koyup varlıkları bir uyum içinde yaşatma da Rab sıfatının gereğidir. Doğmamız, büyümemiz, ölmemiz, insanlardaki yücelik, ahlâk, terbiye, kemal hep Rubûbiyet sıfatının yansımasındandır. Gözün görmesi, aklın ermesi, bütün iş ve hareketler, olma ve oluşma Rab sıfatının bir tecellisidir. Onsuz bir hareket ve düşünce yoktur. Rab sıfatıyla ilgili bu tecellî, Allah’ın diğer isim ve sıfatlarında da farklı güzelliklerle ortaya çıkar.
Gerek Kur'ân-ı Kerîm'de gerek hâdis-i şeriflerde geçen Allah’ın birçok güzel ismi vardır. Aslında bu isimleri iki grupta ele almak mümkündür: a) Hak Teâlâ'nın zâtına mahsus bir özel isim olan "Allah" lâfz-ı şerifi ki, O’ndan başka hiçbir varlık hakkında kullanılmamıştır, kullanılamaz. Kullanılması câiz değildir. Bu ismin tesniyesi (ikil siğası) ve çoğulu da yoktur. Bir başka dile tercüme edilemez, hiçbir kelime onun yerini tutamaz.
b) Allahu Teâlâ'nın ikinci gruba giren isimleri, sıfatlarından alınan isimlerdir. Âyet ve hadislerde Cenâb-ı Hakk'ın pekçok güzel isminden bahsedilir. Bunlardan her biri O'nun sıfatları ile ilgili ve onlardan alınan isimlerdir. Rahmân, Rahîm, Âlîm, Hâlik vs. gibi. Bu isimler bir başka dile tercüme edilebilir. Meselâ, Hâlik ismi, yaratan veya yaratıcı olarak söylenebilir.
Allah kendisini Esmâü'l-Hüsnâ ile, yani en güzel isimler ile isimlendirmiştir Hadis-i şerifte doksan dokuz adet olduğu belirtilip tek tek sayılan bu isimlerin başında “Allah” gelir. Diğer isimlerin hiçbiri, anlam ve içerik itibarıyla "Allah" isminin yerini alamaz. Bu nedenle, İslâm'a girecek kişi, "Lâ ilâhe İllâllah" der; "Lâ ilâhe illârrahmân" demez. Namaza başlarken, "Allahü Ekber" der;
Rahmân Ekber" diyemez. Allahu Teâlâ'nın bütün isimleri güzeldir Rahmân Ekber" diyemez. Allahu Teâlâ'nın bütün isimleri güzeldir. Kur'ân-ı Kerîm'de, "Allah'ın güzel isimleri vardır. O halde Allah'a o güzel isimlerle duâ edin" (7/A'râf, 180) "De ki: ‘İster Allah deyip duâ edin, ister Rahmân deyip duâ edin; hangisi ile duâ ederseniz edin, onun güzel isimleri vardır'' (17/İsrâ, 110) buyurulmuştur.
Peygamber Efendimiz de bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: "Allahu Teâlâ'nın doksan dokuz ismi vardır. O isimleri kim ezberlerse (sayar, mânâsını anlar ve şuûruna ererse) cennete gider. Şüphesiz, Allah tektir ve tek olanı sever" (Buhârî, Deavât 68). Allahu Teâlâ'nın isimleri doksan dokuz isimden ibâret değildir. O'nun âyet ve hadislerde geçen başka isimleri de vardır. Kur'an, marifetullah (Allah'ı tanıma) bilgisini Allah'ın isim ve sıfatları yoluyla vermektedir. Kur'an'da yüz civarında isim ve sıfat bulunmaktadır. Bu isim ve sıfatların birçoğu müşrik ve münkirlerin Allah (c.c.) hakkındaki düşüncelerini reddetmek için zikredilmiştir.
Birçoğunda da Allah, kendi kendisini tanıtmaktadır. "Nasıl bir Allah Birçoğunda da Allah, kendi kendisini tanıtmaktadır. "Nasıl bir Allah?" sorusu, Kur'an'da zikredilen "esmâü'l-hüsnâ ve sıfatların bildirdiği ve tanıttığı Allah" şeklinde cevaplandırılabilir. Yalnız Tirmizî ve İbn Mâce'de geçen bir hadiste bu doksan dokuz isim teker teker sayılmıştır. Bu isimler şunlardır:
Hadîs-i şerifte (Sünenü’t-Tirmizî, Deavât 83, hadis no: 3507) zikri geçen 99 isim şunlardır:
Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri', el-Mûsâvvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr, es-Semi', el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kaadir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü'l-Mülk, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi', el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi', en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî', el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr. MUSAB