İRRİTABL BARSAK SENDROMU Dr. Alper Tunga TÜRKBAYRAK Zümrütevler ASM, Bursa 14. Pratisyen Hekimlik Kongresi 30 Ekim 2009
İrritabl Barsak Sendromu SUNUM AKIŞI TANIM EPİDEMİYOLOJİ ETYOPATOLOJİ TANI TANI KRİTERLERİ AYIRICI TANI İBS ALEHİNE BULGULAR İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu A. Fonksiyonel özofagiyal hastalıklar B. Fonksiyonel gastroduodenal hastalıklar C. Fonksiyonel bağırsak hastalıkları C1 - İrritabl Barsak Sendromu C2 - Fonksiyonel şişkinlik C3 - Fonksiyonel konstipasyon C4 - Fonksiyonel diyare C5 - Spesifiye edilemeyen fonksiyonel bağırsak hastalıkları D. Fonksiyonel abdominal ağrı sendromu E. Fonksiyonel safra kesesi ve oddi sfinkteri hastalıkları F. Fonksiyonel anorektal hastalıklar G. Fonksiyonel hastalıklar : Yeni doğanlar ve bebekler H. Fonksiyonel hastalıklar : Çocuklar ve adolesanlar İrritabl Barsak Sendromu
İRRİTABL BARSAK SENDROMU TANIM SPASTİK KOLON SPASTİK KOLİTİS SPASTİK BAĞIRSAK SENDROMU MUKUS KOLİTİS İRRİTABL BARSAK SENDROMU İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu TANIM organik bir hastalık olmaksızın dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, karında rahatsızlık ve ağrı hissinin ana yakınmaları oluşturduğu bir sendromdur. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu EPİDEMİYOLOJİ Drossman ve arkadaşlarınca yayınlanan derlemede Amerika, Avrupa ve Avustralya’da yapılan 11 çalışmada (toplam 23294 hasta) Total İBS prevalansı 4,3 - 21,8 İBS için yapılan epidemiyolojik çalışmalarda Manning, Roma I, Roma II ve Roma III kriterleri kullanılmaktadır. Hastalığın tanısı için objektif bir yöntem bulunmadığından, tanı semptomlara dayanmaktadır ve bunun için de genellikle telefon aracılığı ile önceden hazırlanmış olan anket soruları kullanılmaktadır. Kullanılan kriterlere ve sorulara bağlı olarak çıkan rakamlar değişebilmektedir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu EPİDEMİYOLOJİ Avrupa’da yapılan bir çalışmada IBS prevalansı %21.6 Jones R, Zydeard S: Irritable bowel syndrome in the general population. BMJ 1992; 304, 87-90. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu EPİDEMİYOLOJİ Elazığ çevresinde %6.3 Sivas bölgesinde %19.1 S.Çelebi ve ark.: Epidemiological features of IBS in a Turkish urban society. J Gastroenterol Hepatol 2004; 59; 361-9. Karaman N, Türkay C, Yönem O. The irritable bowel syndrome prevalence in city center of Sivas. Türk J Gastroenterol 2003; 14; 128-31. Yurdumuzda da prevalans ile ilgili bazı çalışmalar vardır. Bir çalışmada Elazığ çevresinde %6.3 (10), diğer bir çalışmada ise Sivas bölgesinde %19.1 (11)olarak bulunmuştur. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu EPİDEMİYOLOJİ Ege Üniversitesi 20 il 3214 kişi Roma II kriterleri fonksiyonel barsak hastalıkları %22.4, IBS ise %2.7 Ege Üniversitesince yapıldığı bildirilen çalışmada toplam 20 ilden 3214 kişi üzerinde Roma II kriterleri uygulanmış ve fonksiyonel bağırsak hastalıkları oranı %22.4, IBS ise %2.7 olarak bulunmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre yurdumuzda coğrafi bölgeler arasında anlamlı fark bulunmadığı, yurt dışı yayınların aksine sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ve ileri eğitim grubunda fonksiyonel bağırsak hastalıkları nın daha az bulunduğu, İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu 2005 , 32 il birinci basamak sağlık kuruluşuna başvuran olgular Rastgele seçilen 7520 olguda GİS yakınmaları GİS dışı yakınmalar (2157-%31.5) (5363-%68,5) ROMA II 1461 olgunun %41 742 olgunun %19 İBS The frequency of irritable bowel syndrome in primary care centers of Turkey Ali ÖZDEN1, Aydın Şeref KÖKSAL2, Dilek OĞUZ3, Bahattin ÇİÇEK3, Uğur YILMAZ4, Ülkü DAĞLI3, Erkan PARLAK3, Kadir BAHAR1, Burhan ŞAHİN3, Jülide ÖZLER5, Aslı ÖZDEN6 Bu çal›şma ülkemizde fonksiyonel gastrointestinal hastal›klar›n s›k görüldüğünü ve hastalar› n yak›nmalar›n›n devam› nedeni ile birinci basamak hekimlerine s›k başvurduklar›n› ortaya koymaktad›r. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu EPİDEMİYOLOJİ En sık görülen GI fonksiyonel düzensizliktir. Toplumların % 15-20’ inde var. K/E =2/1 20-50 yaşlarında sık Kullanılan kriterlere ve sorulara bağlı olarak çıkan rakamlar değişebilmektedir. Bu yüzden bu tür çalışmaların sonuçlarını karşılaştırmak yanıltıcı olabilmektedir. İrritabl Barsak Sendromu
BU SENDROM ÖNEMLİ ÇÜNKÜ… Kronik bir hastalıktır İş gücü kaybı İş kaybı Ekonomik kayıp Hastaların bir çoğu, doktor doktor, hastane hastane dolaşırlar, defalarca çeşitli tetkikler yapılır. Bu yüzden hastalığın maliyeti; hem iş gücü kaybına yol açması, hem de muayene, tetkik ve ilaç masraşarı yüzünden oldukça kabarıktır. Amerika’da yapılan çalışmalarda İBS hastalarının yılda toplam 2,4-3, 5 milyon kez doktora gittikleri ve 1,6 -10 milyar dolar direkt, 19,2 milyar dolar indirekt maliyete neden oldukları bildirilmektedir (49-51). Bu veriler İBS’nin epidemiyolojisinin birinci basamaktaki doktorlar, iç hastalıkları uzmanları ve gastroenterologlarca iyi bilinmesi gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.Bazı çalışmalarda IBS’li olgularda kolesistektomi ve histerektomi prevalansının giderek arttığı appendektominin ise bu operasyon tiplerine nazaran daha yaygın olduğu bildirilmektedir Russo’nun çalışmasında (16), 1.basamak hizmeti veren polikliniklere başvuran hastaların %35’ini fonksiyonel gastrointestinal hastalıkların oluşturduğunu ve bunlar içinde de ilk sırayı IBS’nin aldığı bildirilmektedir. IBS’li hastalar; bağırsak semptomları olmayanlara göre 3 kat daha fazla iş günü kaybına yol açmaktadırlar (17). A.B.D.’de IBS için yılda 2.4 milyon kez hasta muayenesi yapılmakta ve bu esnada 2.2 milyon kez reçete yazılmaktadır (18). A.B.D.’de IBS, gastrointestinal hastalıklar arasında GÖRH’den sonra ikinci sırada yer almakta (15.4 milyon hasta) ve yıllık maliyeti direkt 1.6 milyar dolar, indirekt olarak da 19.2 milyar doları bulmaktadır (19). İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İBS birinci basamakta çalışan doktorların tanılarının %12’sini oluşturmaktadır. Gastroenterologlara refere edilen hastaların %25-50’sini, Gastroenterologların koydukları tanıların %28-36’sını oluşturmaktadır. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ETYOPATOLOJİ Genetik IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun araştırmalara rağmen, ortaya çıkan sonuçlar çok kere çelişkili olmaktadır ve IBS’ye spesifik fizyolojik ve psikolojik bozukluk henüz saptanamamıştır. Aşağıda hastalığın fizyopatolojisi ile ilgili olarak ileri sürülen mekanizmalar tartışılacaktır: 5. Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. Gerçi stresli olaylar çoğu kişide gastrointestinal semptomlara yol açar, ancak, IBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler 6. İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır . Fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıklarının, bazı ailelerde daha sık görülmesi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Çocukların ana-babalarından öğrendikleri, bu tür hastalıkların gelişim riskine katkıda bulunabilir. Gerçekten de, İBS’li ailelerin çocukları, İBS’li olmayan ailelerin çocuklarına kıyasla doktora daha fazla sayıda başvurmakta ve daha fazla sağlık harcamasına yol açmaktadırlar 1.IBS’nin semptomları, geleneksel olarak kolonik motilite üzerine odaklanmıştır. Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlar stresorlara karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere kıyasla daha büyük bir motilite cevabına sahiptirler. Bu motor cevaplar; kısmen bağırsak semptomları ile ilişkilidirler (özellikle kusma, diyare ve konstipasyon), fakat kronik veya rekürrent karın ağrılarını açıklamada yetersizdirler. 2. Visseral hipersensitivite, IBS’de gastrointestinal motilite ile ağrı arasındaki zayıf ilişkiyi açıklamaya yardım eder. Visseral hiperaljezi, IBS’li hastaların sadece bir kısmında bulunmaktadır. Psikolojik bozukluklar veya kronik tedavi arayışları, bazı hastalarda visseral afferentlerin sensitivasyonuna katkıda bulunuyor olabilir 3. Sağlıkta ve hastalıkta, beyin-bağırsak etkileşimleri, bağırsak fonksiyonlarının modülasyonunda önemli rol oynarlar. Beyinden bağırsağa doğru olan sinyaller, organizmanın bütün durumlarında (uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon) sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, reşeks regülasyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler 4. Postenfeksiyoz IBS, bakteriyel ve viral enteritleri takiben oluşmaktadır. Yurdumuzda yapılan bir çalışmada Soytürk ve arkadaşları (143), literatürde ilk kez Ege bölgesinde Trichinella britovi salgısını takiben 72 hastanın 10’unda (%13.9) IBS geliştiğini, kontrol grubunda ise IBS gelişmediğini bildirmişlerdir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ETYOPATOLOJİ Genetik Psikolojik faktörler IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun araştırmalara rağmen, ortaya çıkan sonuçlar çok kere çelişkili olmaktadır ve IBS’ye spesifik fizyolojik ve psikolojik bozukluk henüz saptanamamıştır. Aşağıda hastalığın fizyopatolojisi ile ilgili olarak ileri sürülen mekanizmalar tartışılacaktır: 5. Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. Gerçi stresli olaylar çoğu kişide gastrointestinal semptomlara yol açar, ancak, IBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler 6. İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır . Fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıklarının, bazı ailelerde daha sık görülmesi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Çocukların ana-babalarından öğrendikleri, bu tür hastalıkların gelişim riskine katkıda bulunabilir. Gerçekten de, İBS’li ailelerin çocukları, İBS’li olmayan ailelerin çocuklarına kıyasla doktora daha fazla sayıda başvurmakta ve daha fazla sağlık harcamasına yol açmaktadırlar 1.IBS’nin semptomları, geleneksel olarak kolonik motilite üzerine odaklanmıştır. Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlar stresorlara karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere kıyasla daha büyük bir motilite cevabına sahiptirler. Bu motor cevaplar; kısmen bağırsak semptomları ile ilişkilidirler (özellikle kusma, diyare ve konstipasyon), fakat kronik veya rekürrent karın ağrılarını açıklamada yetersizdirler. 2. Visseral hipersensitivite, IBS’de gastrointestinal motilite ile ağrı arasındaki zayıf ilişkiyi açıklamaya yardım eder. Visseral hiperaljezi, IBS’li hastaların sadece bir kısmında bulunmaktadır. Psikolojik bozukluklar veya kronik tedavi arayışları, bazı hastalarda visseral afferentlerin sensitivasyonuna katkıda bulunuyor olabilir 3. Sağlıkta ve hastalıkta, beyin-bağırsak etkileşimleri, bağırsak fonksiyonlarının modülasyonunda önemli rol oynarlar. Beyinden bağırsağa doğru olan sinyaller, organizmanın bütün durumlarında (uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon) sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, reşeks regülasyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler 4. Postenfeksiyoz IBS, bakteriyel ve viral enteritleri takiben oluşmaktadır. Yurdumuzda yapılan bir çalışmada Soytürk ve arkadaşları (143), literatürde ilk kez Ege bölgesinde Trichinella britovi salgısını takiben 72 hastanın 10’unda (%13.9) IBS geliştiğini, kontrol grubunda ise IBS gelişmediğini bildirmişlerdir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ETYOPATOLOJİ Genetik Psikolojik faktörler Motilite bozukluğu IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun araştırmalara rağmen, ortaya çıkan sonuçlar çok kere çelişkili olmaktadır ve IBS’ye spesifik fizyolojik ve psikolojik bozukluk henüz saptanamamıştır. Aşağıda hastalığın fizyopatolojisi ile ilgili olarak ileri sürülen mekanizmalar tartışılacaktır: 5. Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. Gerçi stresli olaylar çoğu kişide gastrointestinal semptomlara yol açar, ancak, IBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler 6. İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır . Fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıklarının, bazı ailelerde daha sık görülmesi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Çocukların ana-babalarından öğrendikleri, bu tür hastalıkların gelişim riskine katkıda bulunabilir. Gerçekten de, İBS’li ailelerin çocukları, İBS’li olmayan ailelerin çocuklarına kıyasla doktora daha fazla sayıda başvurmakta ve daha fazla sağlık harcamasına yol açmaktadırlar 1.IBS’nin semptomları, geleneksel olarak kolonik motilite üzerine odaklanmıştır. Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlar stresorlara karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere kıyasla daha büyük bir motilite cevabına sahiptirler. Bu motor cevaplar; kısmen bağırsak semptomları ile ilişkilidirler (özellikle kusma, diyare ve konstipasyon), fakat kronik veya rekürrent karın ağrılarını açıklamada yetersizdirler. 2. Visseral hipersensitivite, IBS’de gastrointestinal motilite ile ağrı arasındaki zayıf ilişkiyi açıklamaya yardım eder. Visseral hiperaljezi, IBS’li hastaların sadece bir kısmında bulunmaktadır. Psikolojik bozukluklar veya kronik tedavi arayışları, bazı hastalarda visseral afferentlerin sensitivasyonuna katkıda bulunuyor olabilir 3. Sağlıkta ve hastalıkta, beyin-bağırsak etkileşimleri, bağırsak fonksiyonlarının modülasyonunda önemli rol oynarlar. Beyinden bağırsağa doğru olan sinyaller, organizmanın bütün durumlarında (uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon) sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, reşeks regülasyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler 4. Postenfeksiyoz IBS, bakteriyel ve viral enteritleri takiben oluşmaktadır. Yurdumuzda yapılan bir çalışmada Soytürk ve arkadaşları (143), literatürde ilk kez Ege bölgesinde Trichinella britovi salgısını takiben 72 hastanın 10’unda (%13.9) IBS geliştiğini, kontrol grubunda ise IBS gelişmediğini bildirmişlerdir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ETYOPATOLOJİ Genetik Psikolojik faktörler Motilite bozukluğu Barsak sensitivitesi bozukluğu IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun araştırmalara rağmen, ortaya çıkan sonuçlar çok kere çelişkili olmaktadır ve IBS’ye spesifik fizyolojik ve psikolojik bozukluk henüz saptanamamıştır. Aşağıda hastalığın fizyopatolojisi ile ilgili olarak ileri sürülen mekanizmalar tartışılacaktır: 5. Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. Gerçi stresli olaylar çoğu kişide gastrointestinal semptomlara yol açar, ancak, IBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler 6. İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır . Fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıklarının, bazı ailelerde daha sık görülmesi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Çocukların ana-babalarından öğrendikleri, bu tür hastalıkların gelişim riskine katkıda bulunabilir. Gerçekten de, İBS’li ailelerin çocukları, İBS’li olmayan ailelerin çocuklarına kıyasla doktora daha fazla sayıda başvurmakta ve daha fazla sağlık harcamasına yol açmaktadırlar 1.IBS’nin semptomları, geleneksel olarak kolonik motilite üzerine odaklanmıştır. Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlar stresorlara karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere kıyasla daha büyük bir motilite cevabına sahiptirler. Bu motor cevaplar; kısmen bağırsak semptomları ile ilişkilidirler (özellikle kusma, diyare ve konstipasyon), fakat kronik veya rekürrent karın ağrılarını açıklamada yetersizdirler. 2. Visseral hipersensitivite, IBS’de gastrointestinal motilite ile ağrı arasındaki zayıf ilişkiyi açıklamaya yardım eder. Visseral hiperaljezi, IBS’li hastaların sadece bir kısmında bulunmaktadır. Psikolojik bozukluklar veya kronik tedavi arayışları, bazı hastalarda visseral afferentlerin sensitivasyonuna katkıda bulunuyor olabilir 3. Sağlıkta ve hastalıkta, beyin-bağırsak etkileşimleri, bağırsak fonksiyonlarının modülasyonunda önemli rol oynarlar. Beyinden bağırsağa doğru olan sinyaller, organizmanın bütün durumlarında (uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon) sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, reşeks regülasyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler 4. Postenfeksiyoz IBS, bakteriyel ve viral enteritleri takiben oluşmaktadır. Yurdumuzda yapılan bir çalışmada Soytürk ve arkadaşları (143), literatürde ilk kez Ege bölgesinde Trichinella britovi salgısını takiben 72 hastanın 10’unda (%13.9) IBS geliştiğini, kontrol grubunda ise IBS gelişmediğini bildirmişlerdir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ETYOPATOLOJİ Genetik Psikolojik faktörler Motilite bozukluğu Barsak sensitivitesi bozukluğu Beyin-barsak aksında bozulma IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun araştırmalara rağmen, ortaya çıkan sonuçlar çok kere çelişkili olmaktadır ve IBS’ye spesifik fizyolojik ve psikolojik bozukluk henüz saptanamamıştır. Aşağıda hastalığın fizyopatolojisi ile ilgili olarak ileri sürülen mekanizmalar tartışılacaktır: 5. Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. Gerçi stresli olaylar çoğu kişide gastrointestinal semptomlara yol açar, ancak, IBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler 6. İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır . Fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıklarının, bazı ailelerde daha sık görülmesi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Çocukların ana-babalarından öğrendikleri, bu tür hastalıkların gelişim riskine katkıda bulunabilir. Gerçekten de, İBS’li ailelerin çocukları, İBS’li olmayan ailelerin çocuklarına kıyasla doktora daha fazla sayıda başvurmakta ve daha fazla sağlık harcamasına yol açmaktadırlar 1.IBS’nin semptomları, geleneksel olarak kolonik motilite üzerine odaklanmıştır. Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlar stresorlara karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere kıyasla daha büyük bir motilite cevabına sahiptirler. Bu motor cevaplar; kısmen bağırsak semptomları ile ilişkilidirler (özellikle kusma, diyare ve konstipasyon), fakat kronik veya rekürrent karın ağrılarını açıklamada yetersizdirler. 2. Visseral hipersensitivite, IBS’de gastrointestinal motilite ile ağrı arasındaki zayıf ilişkiyi açıklamaya yardım eder. Visseral hiperaljezi, IBS’li hastaların sadece bir kısmında bulunmaktadır. Psikolojik bozukluklar veya kronik tedavi arayışları, bazı hastalarda visseral afferentlerin sensitivasyonuna katkıda bulunuyor olabilir 3. Sağlıkta ve hastalıkta, beyin-bağırsak etkileşimleri, bağırsak fonksiyonlarının modülasyonunda önemli rol oynarlar. Beyinden bağırsağa doğru olan sinyaller, organizmanın bütün durumlarında (uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon) sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, reşeks regülasyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler 4. Postenfeksiyoz IBS, bakteriyel ve viral enteritleri takiben oluşmaktadır. Yurdumuzda yapılan bir çalışmada Soytürk ve arkadaşları (143), literatürde ilk kez Ege bölgesinde Trichinella britovi salgısını takiben 72 hastanın 10’unda (%13.9) IBS geliştiğini, kontrol grubunda ise IBS gelişmediğini bildirmişlerdir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ETYOPATOLOJİ Genetik Psikolojik faktörler Motilite bozukluğu Barsak sensitivitesi bozukluğu Beyin-barsak aksında bozulma Diyet ve enfeksiyon IBS’nin fizyopatolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun araştırmalara rağmen, ortaya çıkan sonuçlar çok kere çelişkili olmaktadır ve IBS’ye spesifik fizyolojik ve psikolojik bozukluk henüz saptanamamıştır. Aşağıda hastalığın fizyopatolojisi ile ilgili olarak ileri sürülen mekanizmalar tartışılacaktır: 5. Psikolojik stres, gastrointestinal semptomları alevlendirmektedir. Gerçi stresli olaylar çoğu kişide gastrointestinal semptomlara yol açar, ancak, IBS’li hastalar strese karşı özellikle hassas olup, aşırı tepkiler verirler 6. İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları, İBS’de genetik bir katkının olabileceğini düşündürmekle birlikte, genetik konusu tartışmalıdır . Fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalıklarının, bazı ailelerde daha sık görülmesi sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Çocukların ana-babalarından öğrendikleri, bu tür hastalıkların gelişim riskine katkıda bulunabilir. Gerçekten de, İBS’li ailelerin çocukları, İBS’li olmayan ailelerin çocuklarına kıyasla doktora daha fazla sayıda başvurmakta ve daha fazla sağlık harcamasına yol açmaktadırlar 1.IBS’nin semptomları, geleneksel olarak kolonik motilite üzerine odaklanmıştır. Sağlıklı bireylerde güçlü emosyonel veya çevresel stresler, gastrointestinal kanalda motilite artışına yol açabilmektedir. Fonksiyonel gastrointestinal hastalığı olanlar stresorlara karşı (psikolojik veya fizyolojik) normal bireylere kıyasla daha büyük bir motilite cevabına sahiptirler. Bu motor cevaplar; kısmen bağırsak semptomları ile ilişkilidirler (özellikle kusma, diyare ve konstipasyon), fakat kronik veya rekürrent karın ağrılarını açıklamada yetersizdirler. 2. Visseral hipersensitivite, IBS’de gastrointestinal motilite ile ağrı arasındaki zayıf ilişkiyi açıklamaya yardım eder. Visseral hiperaljezi, IBS’li hastaların sadece bir kısmında bulunmaktadır. Psikolojik bozukluklar veya kronik tedavi arayışları, bazı hastalarda visseral afferentlerin sensitivasyonuna katkıda bulunuyor olabilir 3. Sağlıkta ve hastalıkta, beyin-bağırsak etkileşimleri, bağırsak fonksiyonlarının modülasyonunda önemli rol oynarlar. Beyinden bağırsağa doğru olan sinyaller, organizmanın bütün durumlarında (uyku, uyanıklık, stres, relaksasyon) sindirim fonksiyonlarını optimize ederler. Bunun tersine bağırsaktan beyine doğru olan sinyaller; ruhsal durum modülasyonunda olduğu gibi, reşeks regülasyonunda da primer rol oynarlar. Ayrıca, belirli vagal afferent yollar, ağrının algılanmasını da etkileyebilirler 4. Postenfeksiyoz IBS, bakteriyel ve viral enteritleri takiben oluşmaktadır. Yurdumuzda yapılan bir çalışmada Soytürk ve arkadaşları (143), literatürde ilk kez Ege bölgesinde Trichinella britovi salgısını takiben 72 hastanın 10’unda (%13.9) IBS geliştiğini, kontrol grubunda ise IBS gelişmediğini bildirmişlerdir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İBS TANI KRİTERLERİ MANNİNG Kriterleri ROMA I Kriterleri ROMA-II (Revize edilmiş ROMA Kriterleri) Roma III Kriterleri Hastalığın biyolojik bir markırı olmadığından, tanıyı standardize edebilmek için semptomlara dayalı kriterler geliştirilmiştir. Bunlardan ilki 1978’de Manning ve arkadaşları tarafından ortaya atılmıştır. İBS’yi organik gastrointestinal hastalıklardan ayırmadaki sensitivitesinin %58, spesifitesinin %74 olduğu gösterilmiştir İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İBS TANI KRİTERLERİ MANNİNG Kriterleri ROMA I Kriterleri ROMA-II (Revize edilmiş ROMA Kriterleri) Roma III Kriterleri 1992 yılında daha iyi bir standardizasyon sağlamak gayesi ile uluslar arası bir çalışma grubunun çabaları yla Roma-I kriterleri yayınlanmıştır. Roma I kriterlerini araştıran çok sayıda makale yoktur. Bir çalışmada sensitiviteleri %65, spesifitesi %100 olarak bildirilmiştir Roma I kriterlerini daha faydalı bir hale getirebilmek maksadıyla, 1999 yılında yapılan konsensus toplantı sında Roma II kriterleri geliştirilmiştir İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İBS TANI KRİTERLERİ MANNİNG Kriterleri ROMA I Kriterleri ROMA-II (Revize edilmiş ROMA Kriterleri) Roma III Kriterleri Roma I kriterlerini daha faydalı bir hale getirebilmek maksadıyla, 1999 yılında yapılan konsensus toplantı sında Roma II kriterleri geliştirilmiştir İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ROMA-II KRİTERLERİ Son bir yıl içerisinde en az 12 hafta (üç ay) süre ile (aralıklı veya sürekli) abdominal ağrı veya rahatsızlık hissi ile birlikte aşağıdaki üç kriterin en az ikisinin varlığı durumunda İBS düşünülmelidir: Abdominal ağrı veya rahatsızlık hissinin dışkılama ile birlikte azalması veya kaybolması Dışkılama sayısında değişim Dışkı kıvam ve görünümünde değişim Son olarak 23 MayIs 2006 tarihinde AGA sponsorluĞunda yapIlan toplantIda Roma III kriterleri geliştirilmiştir İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu ROMA III Hasta son üç ayda her ayın en az 3 günü karın ağrısı abdominal rahatsızlık hissi ile birlikte aşağıdakilerden en az 2 özelliğin varlığı; Ağrıların dışkılama ile geçmesi Ağrıların başlamasının dışkılama sıklığında değişikliklerle birlikteliği Ağrıların başlamasının dışkı şeklinde veya görünümünde değişikliklerle birlikteliği İrritabl Barsak Sendromu
DESTEKLEYİCİ YAKINMALAR Dışkılama sıklığında değişiklikler Dışkı şeklinde değişiklik Dışkı çıkarmada değişiklik (Ikınma ve/veya acil sıkışma) Dışkıda mukus varlığı Karında gaz artışı ve şişkinlik veya hastanın hissettiği şişkinlik hissi. Hastanın anamnezi tanı kriterlerini karşılıyorsa, alarm semptomlar ve patolojik muayene bulguları yoksa, başka bir araştırmaya gerek olmadan kolayca IBS tanısı konulabilir. İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İBS AYIRICI TANISI DİYETETİK FAKTÖRLER: Laktoz, kafein, alkol, yağ, gaz üreten besinler, ilaçlar. ENFEKSİYONLAR: Giardia lamblia, bakteriyel enfeksiyonlar, Amip, yersinia, Strongyloides stercoralis İNFLAMATUVAR DURUMLAR: İBH, mikroskobik kolit KOLON CA: İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İBS AYIRICI TANISI MALABSORBSİYON SENDROMLARI: ( gluten enteropatisi, postgastrektomik durumlar, pankreatik yetersizlik vb.) PSİKOLOJİK DURUMLAR: Anksiyete, panik bozukluklar, depresyon vb.) DİĞER: Endokrin hastalıklar (DM, hipotiroidi, hipertiroidi), endometriozis, PID, endokrin tümörler, AIDS, gastrik sarkoidozis İrritabl Barsak Sendromu
IBS AYIRICI TANISINDA ALARM BULGULARI ÖYKÜ: Kilo kaybı, ileri yaşta başlangıç, gece uyandıran semptomlar, aile öyküsü (kanser, İBH) FİZİK MUAYENE: ateş, abdominal muayenede kitle, hepatomegali, artrit, dermatit, malabsorbsiyon bulguları BAŞLANGIÇ LAB: Anemi, lökositoz, ESH artış, gaitada gizli kan varlığı, anormal biyokimya bulguları İrritabl Barsak Sendromu
İrritabl Barsak Sendromu İleri tetkikler Semptomların kısa süre önce başlamış olması, Semptomların giderek yaygınlaşması Semptomların ileri yaşlarda başlamış olması, Aile anemnezinde kolon kanseri veya IBH bulunması, Eşlik eden psikososyal problemlerin bulunmaması Daha önce hiçbir laboratuvar araştırılması yapılmamış olmasından dolayı psikolojik tatmin gerektiren durumlarda İrritabl Barsak Sendromu
İLGİNİZ VE SABRINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER…