Arş.Gör.Dr. Asiye Acar Prof.Dr. Mahmut Baykan
Surendra K. Sharma, Ninoo George, Tamilarasu Kadhiravan, Pradip K. Saha, Hemant K. Mishra& Mahmud Hanif* Department of Medicine, All India Institute of Medical Sciences & *New Delhi Tuberculosis Centre New Delhi, India Received February 12, 2009 Indian J Med Res 130, October 2009, pp
MDR-TB( multidrug-resistant tuberculosis) ve XDR-TB(extensively drug-resistant tuberculosis) küresel tüberküloz kontrolü için önemli bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır.
WHO’nun verilerine göre MDR-TB tüm dünyadaki vakaların %5.3 ünden sorumludur. Yeni ve daha önce tedevi edilen olgulardaki prevelans ise sırasıyla %2.9 ve %15.3’tür Bu raporda ayrıca 35 ülkeden gelen 4012 MDR-TB izolatında yapılan 2. kuşak ilaç duyarlılığı testi sonucunda XDR-TB oranı 301(%7) olarak bulunmuştur.
Haziran 2008 itibariyle, 49 ülkede XDR-TB vakaları rapor edilmiştir. Dünyanın birçok bölgesinde XDR-TB prevalansı hala bilinmiyor Hindistan’da yapılan diğer hastane tabanlı çalışmalar XDR-TB nin MDR-TB hastaları arasındaki endişe verici oranı bildiriyor.
New Delhi, AIIMS( All İndia Institute of Medical Scienses Hospital) yılları arasında MDR-TB tedavisi görmüş hasta kayıtları retrospektif olarak incelendi
MDR-TB tedavisine başlamadan önce tüm hastalar tüberküloz merkez laboratuarında mikobakteriyel kültür ve DST işleminden geçti. Bu laboratuar WHO’nün uluslararası referans laboratuarı olarak kullanıldı. Kültürler LJ besiyerine ekildi. İzole edilen mikobakterileri tanımlamak için niasin, katalaz ve paranitrobenzoik asit testleri yapıldı.
1. ve 2. kuşak tbc ilaçları için ilaç duyarlılıkları konvansiyonel yöntemle yapıldı Test edilen ilaçlar ve konsantrasyonları. isoniasid- 0.2, rifampisin- 40, pirazinamid- 100, etambutol- 2, streptomisin- 4, kanmisin- 64, siprofloksasin- 8, ofloksasin-8, etionamid- 320, sikloserin- 160, PAS- 4, Thiasetazone- 4 ve klaritromisin-128 µg/ml
MDR-TB, isoniazid ve rifampisinin en düşük konsantrasyonuna bile dirençli tbc olarak tanımlandı. XDR-TB ise rifampisin ve izoniasidden başka florokinolon ve en az bir enjektabl 2. kuşak ilaca (kapreomisin, kanamisin, amikasin) direnci ifade etmektedir.
HIV tarama testleri tüm hastalara uygulandı.
211 MDR-TB’li hastanın 207’si daha önce tüberküloz tedavisi almıştı. Sadece 4 hastanın daha önce tedavi hikayesi yoktu. Ortalama yaş 33±12 ve 51 tanesi bayandı. Ortalama BMI 17.3±3.0 kg/m 2 Tüm hastalar HIV(-)
211 hastanın 21(%10)’i en az bir florokinolona, 14(%6.6)’ü enjektabl ilaç olan kanamisine dirençli çıktı. 5 hastada XDR-TB tespit edildi. MDR-TB’li hastalar içerisinde XDR-TB prevalansı %2.4 olarak bulundu.
MDR-TB tedavisi gören hastalar arasında XDR-TB’nin nadir görüldüğü bulundu (%2.4). Bu bulgular Hindistan’da XDR-TB’nin sık olduğuna dair daha önceki çalışmaları desteklemiyor( eski çalışmalarda bu oran % arasında değişiyordu) Güney Hindistan’daki toplum kaynaklı çalışma verileri XDR-TB prevalansının düşük olduğunu gösteriyor.
HIV enfeksiyonu ve kontrol programının yerel aksaklıkları XDR-TB’nin çeşitli oranlarda görülmesine sebep olmuştur.
Aynı kurumdan elde edilen şimdiki ve geçmiş bulgular arasındaki çelişki iki çalışmanın temel özelliklerinin farklı olmasıyla açıklanabilir. Bunlardan biri önceki çalışma AIDS hastaları ile yürütülmüştür. Şimdiki çalışmada MDR-TB’li hastaların hiçbiri HIV ile koenfekte değildi. Buna göre HIV enfeksiyonu ilaç dirençli tb hastalarında genel populasyona göre daha sık değildir.
Bizim çalışmamız hastane kaynaklı olmasına ve DST’nin güvenilir bir laboratuarda yapılmasına rağmen XDR-TB nadir bulunmuştur
Hindistan’da tüberkülozlu hastalardaki HIV prevalansı ile ilgili geniş bilgiler olmasına rağmen MDR-TB’li hastalardaki HIV prevalansı ile ilgili sadece birkaç çalışma var. Chennai’de yürütülen bir çalışmaya göre MDR-TB’li hastalardaki HIV(+) liği %4.42 olarak bulunmuştur.
Bu çalışmada bazı sınırlamalar vardı. Birincisi bu çalışma retrospektif olduğu için ilaç direncinin bugünkü durumunu yansıtmayabilir. İkincisi çalışma hastane kaynaklı olduğu için sonuçlar topluma genellenemeyebilir. Bu nedenle geniş çaplı bir toplum örneği ile XDR-TB’nin gerçek prevalansı bulunmalıdır
Periyodik ilaç kontrolleri ulusal tüberküloz kontrol programının bir parçası olmalıdır Ülke çapında kalitesi güvenilir laboratuar ağı kurulmalı, 2. kuşak DST’nin bu merkezlerde uygulanması sağlanmalıdır. 2. kuşak ilaçların gereksiz kullanımından kaçınılmalı ve tedavinin her safhasında dikkatli kullanılmalıdır.
TEŞEKKÜR EDERİM…