 Vaktiyle bir çocuk vardı. Medresede okurdu. Kavuklu hocalardan ders alır, öğretilenleri anlamaya çalışırdı.  Fakat kafası kalınca idi.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Advertisements

TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
Denemekten, çabalamaktan yorulup cesaretin kırıldığında,
KELİME TÜRLERİ ZARFLAR.
Onlara sahip olduklarınızın en iyisini veriniz.”
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
ASIL EKSİKLİK Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti. Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı.
Boş ver be yaşı başı. gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver
20 Kasım 2011 Pazar Pınarbaşı-Aytepe/AYDIN
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
Anadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın.
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
Vaktiyle bir Keloğlan varmış… Bütün ailece çiftlikle meşgul olurlarmış
Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir kızın başından geçmiş. (Böyle anlatılıyor, soyadı.
TÜRKÇE / Anlatım Teknikleri
YANIMDA OLSAN YİNE ÖZLERDİM VE BİLKİ BU KADAR SEVMEM SENDEN DEĞİL
İngilizceden çeviri : Orkideler İngilizceden çeviri : Müzik: Autumn Rose.
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
EWAN 22 YAŞINA O YIL BASMIŞTI, KENDİNDEN EMİN, ZEKİ VE ÇEKİCİ BİR GENÇ ADAM OLMANIN GURURUNU TAŞIYORDU. EWAN 22 YAŞINA O YIL BASMIŞTI, KENDİNDEN EMİN,
Ağlarsam sesimi duyar mısınız
1/20 Zamir A B C D Aşağıdaki cümlelerin hangisinde şahıs ( kişi ) zamiri vardır? Akşam dayımlar geldiğinde uyuyordum. Durmadan yağan kar çocukları heyecanlandırdı.
Temel, arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını kesti
♫ Sesi açıp tıklayınız! ♫ Sesi açıp tıklayınız! diye sordum Yunan Kültür ve Tarih profesörü olan yaşlı hocama. Her zamanki gibi salonda kahkahalar yükseldi.
HALKALI GÜNEŞ ORTA OKULU
Yanlışları azaltmanın yolları nelerdir?
Sarı Yumak ile Kara Yumak arkadaş olmuşlardı
TÜRKÇE / Düzyazı Türleri ( Eleştiri - Deneme - Söyleşi )
Sen hangisini seçerdin?
Geceydi seni bana taşıyan. sen geceye yakındın, bende sana..
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
HAYIR DEMEYİ ÖĞRENELİM Erkan İLGÜN Rehber Öğretmen
KÜÇÜK KAPLUMBAĞA.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Benim adım Balerin Bebek.
ÖLÜMCÜL HASTALIK... Doğan Cüceloğlu'nun eğitimindeki katılımcılarla bir konuşmasından: Doğan Cüceloğlu: - Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var.
CÜMLEDE ANLAM.
ÖZEL MÜZEYYEN ÇELEBİOĞLU
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ
FİİLLER.
Beril Erdal A.
Tıkır Top
HAZIRLAYAN NECLA OĞUR.
KRALIN OĞLU İlknur Eryiğit 2011 DEM.
Bir bilgeye sormuşlar:
FİİLLER. 1. I. İlkokul öğretmenimiz oldukça yaşlanmış. II. Behçet Necatigil’in şiirlerini okuyorum. III. Yaz tatilin de boyun nasıl da uzamış? IV. Hastalıktan.
TAVŞAN İLE KAPLUMBAĞA Güzel bir ilkbahar günüydü.
BİRAZ DA BİZ ÖLELİM Merve ÖZDEMİR - DEM.
ÜŞENGEÇ YENGEÇ.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE YERLEŞME
çılgın türkler kitabından bir alıntı..
ASIL EKSİKLİK.
YALAN (2).
ÖZEL MÜZEYYEN ÇELEBİOĞLU
Nasrettin Hoca henüz çocukmuş. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Vücudumuzdaki Kimyasal Reaksiyonlar
Karışık olarak verilen kelimeleri anlamlı cümle olarak yazalım …
EYLEMDE (yapılan işte) ZAMAN
METNİN KONUSU,ANA FİKRİ VE YARDIMCI FİKİRLERİ KONU:Bir yazıda,eserde ele alınan düşünce,olay veya duruma konu denir.
SERVET AKAYDIN ORTAOKULU
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
Burası yuvarlaklar ülkesi. Öykümüz burada geçiyor.
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Cümlenin Ögeleri İsim:EyüpCan Soy İsim :Aydemir Sınıf : 8-D No : 352.
Neden kitap okuyoruz.
Sunum transkripti:

 Vaktiyle bir çocuk vardı. Medresede okurdu. Kavuklu hocalardan ders alır, öğretilenleri anlamaya çalışırdı.  Fakat kafası kalınca idi.

 Bütün gayretine rağmen pek bir şey öğrenemezdi. Okumaya karşı da fazla istek duy­mazdı. Arkadaşları onu geçmiş, okumayı ilerletmişlerdi. O ise hâlâ bir yıl öncesinin kitaplarını okuyordu.

 Günlerden bir gün kararını verdi:

 — Kafam çok kalın, diye düşündü. Zekâm az. Bu durumda okuyamam. İyisi mi köyüme dönüp tarla işlerine bakayım.

 Bu maksatla bir sabah yola koyuldu. Az gitti, uz gitti bir ovaya düştü. Sıcak bastırmıştı. Çok da yorulmuştu. Yolun kenarında bir mağara vardı, ama girmeye korku­ yordu.  İçerisinin serin olduğundan emindi. Çünkü güneş al­mıyordu, ama ya ayıya filan rastlarsa ne olacaktı?

 Bunları düşündüğü için yüreği ürperiyor, içeri girme­ye bir türlü cesaret edemiyordu.  Sonunda sıcak ve yorgunluk baskın çıktı. Ne olursa olsun mağaraya girecekti. Kararını verdi. Adımlarım ağır ağır attı.

 Korktuğu şeylerle karşılaşmayınca sevindi. Korkusu biraz olsun dağıldı. Bir köşeye büzüldü. Sonra uzanıverdi.

 Birden gözü mağaranın tavanından yere damlayan su­ya takıldı. Yukarda birikiyor, büyüyor ve damla kendini taşıyamayacak kadar büyüyünce kopup yerdeki taşın üstüne düşüyordu.  Kim bilir kaç yıldır böyle devam edip gidiyordu bu. Taş oyulmuştu. Oysa taş sertti. Su damlası ise yumuşacıktı. Yumuşacık su damlası nasıl oluyor da taşı deliyordu?  Birden şimşekler çaktı beyninde. Yumuşacık su dam­laları senelerce aka aka sert taşlan deliyordu. Kendisi de ısrarla derslerine çalışır, okuma isteğiyle hocalarını din­lerse zamanla kafasına bir şeyler girerdi.

 — Benim kafam şu taştan daha sert değil ya, diye söy­lendi.

 Önemli olan sebat etmekti. Şu su kadar sebat etmek.

 Şu taş kadar sebat etmek, o zaman kitaplarda yazılı olanlarla hocaların anlattıkları, kalın da olsa, kafada iz bırakırlardı.

 Hızla kalkıp gerisin geri medreseye döndü. Çalıştı, çabaladı, arkadaşlarına yetişti. Hattâ zaman içinde hepsini geçti. Öyle bir bilgin oldu ki. kitapları hâlâ ellerde dola­şır, Bu yüzden "Taş oğlu" mânasına gelen "İbn-i Hacer" dendi adına.

 Bunu anlattım ki, hiç biriniz herhangi bir konuyu an­lamadığını söylemesin. Dinledikten, direndikten ve çalış­tıktan sonra anlaşılmayacak konu yoktur.

 BU YAZININ ANA FİKRİ NEDİR?  BU YAZIDAN NE ANLADINIZ?