Romalılarda Bilim Antik Roma, MÖ 9. yüzyılda İtalya Yarımadası'nda kurulan Roma şehir devletindendoğarak tüm Akdeniz'i çevreleyen ve bir imparatorluk haline gelen medeniyetin adıdır. Antik Dünyada; Özgün Düşünce Yunanlılar Devlet yönetimi, Askerlik, Hukuk Romalılar Romalılar, teorik konulara ve özellikle de Matematiğe Yunanlılar kadar önem vermediler. Antik Roma dönemin en etkileyici teknolojik becerilerine sahipti. Orta Çağ'da yok olacak ve ancak 19. ve 20. yüzyıllarda yakalanacak birçok ilerleme kaydetmişlerdi.
M.Ö. 30 yılında Romalılar İskenderiye'yi ele geçirdiler ve bilinen Dünya'yı hâkimiyetleri altına aldılar. Eski ve yeni kentleri, yollarla ve köprülerle birbirlerine bağladılar
Roma uygarlığı çift dilliydi Roma uygarlığı çift dilliydi. Aydın bir Romalı Latince'nin yanında Yunanca'yı da bilmek mecburiyetindeydi; çünkü bilim ve felsefe yapıtları bu dille yazılmıştı. Latince Lucretius Cicero Virgilius ve Seneca gibi düsünürler vasiıasıyla büyük bir saygınlık kazanmış ve klasikleşmişti; hatta Vitruvius Celsus Frontinus ve Plinius gibi Romali bilginler de bu dili kullanmıslardı; ancak bilimsel etkinlikleri sürdürebilmeleri için yine de Yunanca'yı öğrenmeleri gerekiyordu. Dönemin en büyük iki bilgini olan Batlamyus ve Galenos Yunanca konusuyor ve Yunanca yazıyorlardı. 14. yüzyılda Osmanlı Türkleri de bilim ve felsefe kaynaklarına ulaşabilmek için Arapça öğrenmek mecburiyetinde kalmışlardı. Bu nedenle Romalılar Atina ve İskenderiye basta olmak üzere İmparatorluğun Doğu Eyaletleri'ne giderek Yunan dilini öğrendiler; Roma'da okullar açtılar ve bunları Yunan bilginlerinin yönetimine bıraktılar.
Romalılar başka kültürlerin teknolojilerini benimsemek ve birleştirmek konusunda becerikli olmakla birlikte Roma medeniyetinin pek yenilikçi ve ilerlemeci olduğu söylenemez. Romalıların birçok pratik yenilikleri daha evvelki Yunan tasarımlarından uyarlanmıştı. Yeni fikirlerin geliştirilmesi pek teşvik edilmezdi. Roma hukuku fikrî mülkiyet ya da keşiflerin desteklenmesiyle ilgili bir yasa içermiyordu. "Bilim adamı" ya da "mühendis" gibi kavramlar henüz yoktu ve ilerlemeler hünerlerine göre yeni teknolojileri ticaret sırrı gibi gizleyen kıskanç zanaatkârlara havale edilmişti. Yine de bir dizi hayati teknolojik hamle geliştirildi ve mükemmel biçimde kullanılarak Roma'nın hâkimiyetine ve Avrupa üzerindeki etkisine büyük katkı sağladı.
Romalı Bilim Adamları Doğa ve Bilgi Felsefesi Bu dönemde ahlak ve siyaset sorunları gündeme gelmiş ve insanın aile ve toplum içindeki yaşantısını erdemli bir biçimde sürdürebilmesinin koşulları araştırılmıştır. Matematik Bu dönemde daha önceki çalışmaların ışığı altında, Menelaus trigonometrinin, Diofantos ve Pappus ise cebirin gelişiminde önemli bir rol oynamışlardır. Menelaus,küresel üçgenlerin iç açılarının toplamının,doğrusal üçgenlerden farklı olarak,180 dereceden büyük,küçük ve eşit olabileceğini belirten ve bunun katını veren ilk bilim adamıdır. Pappus Kitapta yer alan en önemli teorem,1000 yıl sonra Guldin’in yeniden bulduğu ağırlık merkezi ile ilgili önermedir:”Eğer bir yayın kuşattığı bir düzlem eğri bir eksen etrafında döndürülürse,meydana gelen hacim,eğrinin alanının,ağırlık merkezinin çizdiği çevre ile çarpımına eşit olacaktır.”Paul Guldin bu teoremi 1640 yılında daha açık biçimde yayınlamıştır.
Romalı Bilim Adamları Fizik Bu dönemde Lucretius (MÖ 98-55) varlıklar dünyasını açıklamak için daha önce de savunulan Atom Kuramı'nı geliştirmiştir. İtabının adı Nesenlerin Niteliği Üzerine (de Reruj Natura). Lucretius’un amacı , temelsiz inançları yıkmak, bilim ve felsefede aklın yerini yüceltmekdi. Coğrafya M.S. 20 yıllarında Strabon tarafından yazılan çografya kitabında, bilimin diğer kollarındaki çalışmalar hakkında da bilgi verilmiştir. Strabon,çok seyahat etmiş ve özellikle Anadolu ve çevresinde yapmış olduğu geziler sırasında bu bölgeyi çok iyi tanımıştır.Coğrafya adlıyla tanınan onyedi bölümlük dev yapıtında,yalnızca gezdiği ve gördüğü yerleri anlatmakla yetinmemiş,buralarda cereyan eden tarihi olaylar hakkında da ayrıntılı bilgiler vermiştir.Strabon,Dünya’da sadece bir tek okyanus bulunduğunu ve sürekli batıya doğru gidildiğinde,Hindistan’a varılabileceğini belirtmiştir.