ABD’nin Orta Doğu Politikası

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
el ma 1Erdoğan ÖZTÜRK ma ma 2 Em re 3 E ren 4.
Advertisements

Prof.Dr.Şaban EREN Yasar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Değişkenler ve bellek Değişkenler
T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Arapgir Meslek YÜKSEKOKULU
Eğitim Programı Kurulum Aşamaları E. Savaş Başcı ASO 1. ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ AVRUPA BİLGİSAYAR YERKİNLİĞİ SERTİFİKASI EĞİTİM PROJESİ (OBİYEP)
◦ Siyasi ◦ Ekonomik ◦ Askeri ◦ Sosyokültürel ◦ Çevre.
Atlayarak Sayalım Birer sayalım
ÇÖZÜM SÜRECİNE TOPLUMSAL BAKIŞ
21. Yüzyılda Yeni Güvenlik Anlayışları ve Yaklaşımları
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
Diferansiyel Denklemler
AB MÜZAKERE SÜRECİNDE SON GELİŞMELER
ÖRNEKLEME DAĞILIŞLARI VE TAHMİNLEYİCİLERİN ÖZELLİKLERİ
TÜRKİYE EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ VE SON GELİŞMELER KEMAL UNAKITAN MALİYE BAKANI 05 Eylül 2008 T.C. MALİYE BAKANLIĞI.
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
ALIŞVERİŞ ALIŞKANLIKLARI ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI Haziran 2001.
İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ TEKNİK ve İDARİ İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ (T.İ.İ.M) “HİZMET MEMNUNİYETİ ÇALIŞMASI” Temmuz, 2010.
KIR ÇİÇEKLERİM’ E RakamlarImIz Akhisar Koleji 1/A.
HİSTOGRAM OLUŞTURMA VE YORUMLAMA
ETİK ve İTİBAR YÖNETİMİ
Prof. Dr. Leyla Küçükahmet
Siyaset Bilimine Giriş
MÜRŞİT BEKTAŞ 1-A SINIFI
“Dünyada ve Türkiye’de Pamuk Piyasaları ile İlgili Gelişmeler”
HAZIRLAYAN:SAVAŞ TURAN AKKOYUNLU İLKÖĞRETİM OKULU 2/D SINIFI
ÖRNEKLEM VE ÖRNEKLEME Dr.A.Tevfik SÜNTER.
TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU
1 YASED BAROMETRE 18 MART 2008 İSTANBUL.
İL KOORDİNASYON KURULU I.NCİ DÖNEM TOPLANTISI
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ORTADOĞU POLİTİKASI
TÜRKİYE-AB KATILIM SÜRECİ VE KADIN İSTİHDAMI I
Matematik 2 Örüntü Alıştırmaları.
TÜRKİYE EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ VE SON GELİŞMELER KEMAL UNAKITAN MALİYE BAKANI 5 Eylül 2008 T.C. MALİYE BAKANLIĞI.
KÖRFEZ’DE SAVAŞ.
Tam sayılarda bölme ve çarpma işlemi
DEĞİŞİM YÖNETİMİ Pervin GÖZENOĞLU.
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI & Bilgehan EMEKLİER
DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Mukavemet II Strength of Materials II
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÜNYA
KAZANIMLAR 3. Türkiye’nin dünya üzerindeki konumunun öneminden yola çıkarak İkinci Dünya Savaşı sonrası değişen ülkeler arası ilişkileri değerlendirir.
Yard. Doç. Dr. Mustafa Akkol
NATO Kuruluşundan Bugüne Stratejik Konsept Evreleri.
Strateji Geliştirme Başkanlığı 1 DÜNYA EKONOMİSİ REEL SEKTÖR.
AMBARGO Gerekçeleri ve Neticeleri.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük KÖRFEZ SAVAŞLARI ve DOĞAL KAYNAKLARIMIZ
ANA BABA TUTUMU ENVANTERİ
1 DEĞİŞMEYİN !!!
1. 2 İşletmelerin genel amaçları 3 Değer Arttırma: İş letme piyasa de ğ erini hissedarları açısından maksimum yapmalıdır 4.
Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Aralık dönemindeki gelişmeler Ocak 2011.
1 2 3 GÜVENLİK İÇİN ÖNCELİKLE RİSKİ YOK EDİLMELİDİR. RİSKİ YOK EDEMIYORSANIZ KORUNUN KKD; SİZİ KAZALARDAN KORUMAZ, SADECE KAZANIN ŞİDDETİNİ AZALTIR.
Bankacılık sektörü 2010 yılının ilk yarısındaki gelişmeler “Temmuz 2010”
HAYAT BİLGİSİ SORULARI.
ÇOK DEĞİŞKENLİ FONKSİYONLARDA
Türkiye Bankalar Birliği 49. Genel Kurulu 1 Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sistemindeki Gelişmeler Ersin Özince Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu.
TÜRKİYE EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ VE SON GELİŞMELER KEMAL UNAKITAN MALİYE BAKANI 15 Ekim 2008 T.C. MALİYE BAKANLIĞI.
4. ÜNİTE: YUMUŞAMA DÖNEMİ VE SONRASI
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM UZAK DOĞU ÇATIŞMALARI ( ) Avrupa’da NATO’nun ve dolayısı ile Doğu ve Batı blokları arasında dengenin kurulması üzerine, bu iki blok.
PROF. DR. HASRET ÇOMAK KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
Diferansiyel Denklemler
TÜRKİYE ORTADOĞU İLİŞKİLERİ VE SURİYE KRİZİ
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ.
TERÖR İ ZM. TERÖR: Tedhiş, yıldırma, korkutma TERÖRİZM Siyasal, sosyal, etnik, dini amaçlar için örgütlü, sistemli ve sürekli terör kullanmayı yöntem.
Uluslararası Örgütler
13. Hafta: Pax Americana Pax Americana küresel kapitalizmin savaş sonrası ihtiyaçlarına uygun olarak doğdu. Öncelikle Sovyet Sosyalizmi coğrafi ve siyasal.
. DERS.
Resmi dil: Farsça Başkent: Tahran En büyük şehir: Tahran Yüzölçümü: km² Nüfusu: 75 milyon Para birimi: İran Riyali.
Sunum transkripti:

ABD’nin Orta Doğu Politikası Doç. Dr. Atilla SANDIKLI

ABD’NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI 6. ÜNİTE Doç. Dr. Atilla SANDIKLI

AMAÇLAR Bu üniteyi tamamladıktan sonra; ABD’nin Orta Doğu politikasının hedeflerini ve stratejilerini tanımlayabilecek, ABD’nin Orta Doğu politikasını etkileyen faktörleri saptayabilecek, ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumunu ve İsrail’le ilişkilerini tarihsel perspektifte açıklayabilecek,

AMAÇLAR Bu üniteyi tamamladıktan sonra; ABD’nin Araplarla ve İranlılarla ilişkilerinin ana hatlarını özetleyebilecek, ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrası Orta Doğu’ya yönelik genel tutumunu açıklayabilecek bilgi ve beceriler kazanabileceksiniz.

Sovyet Yayılmacılığını Çevreleme ANAHTAR KAVRAMLAR Siyonizm Yahudi Lobisi Filistin Sorunu Enerji Güvenliği Arap Milliyetçiliği 11 Eylül Saldırıları Eisenhower Doktrini Bush Doktrini Sovyet Yayılmacılığını Çevreleme

ABD’nin Orta Doğu politikasının hedefleri ve stratejileri ABD, tamamen kendi çıkar alanı olarak gördüğü Orta Doğu’da SSCB ve diğer küresel aktörlerin etkisini ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Orta Doğu petrolünün dost ellerde kalmasını, ucuz ve istikrarlı fiyatlarda Batıya kesintisiz ulaşmasını ve petro- dolarların Amerikan ekonomik sisteminin çıkarına olacak şekilde Batıya geri dönmesini önemsemiştir.

ABD’nin Orta Doğu politikasının hedefleri ve stratejileri İsrail’in güvenliğini, bölgedeki askerî üstünlüğünü ve düşman güçlere karşı hareket özgürlüğünü en önemli hedefleri arasında görmüştür. Orta Doğu’da ılımlı ve Amerikan yanlısı hükümetlerin temsil ettiği statükoyu korumak için gayret göstermiştir.

ABD’nin Orta Doğu politikasının hedefleri ve stratejileri Kendi çıkarları ve statüko bakımından sorun oluşturabilecek devrimci, milliyetçi ve İslami köktendinci eğilimlere karşı koymuştur. Bu hedefler peşinde koşarken Müslüman ve Arap ülkeleri arasında birliğin ve koordinasyonun sağlanmasını engelleyici tutum takınmıştır.

ABD’nin Orta Doğu politikasını etkileyen faktörler Amerikan yönetimleri, Orta Doğu politikalarının kendilerinin küresel politikasına uygun düşmesine dikkat ederler. Arap-İsrail sorunu gibi bölge içi sorunlara yönelik politikalarının bölgeye yönelik genel politikalarına ters düşmesi ise onlar açısından çok önemli değildir.

ABD’nin Orta Doğu politikasını etkileyen faktörler Bölge içi bir sorunla küresel hedefler açısından önemli olması ölçüsünde ilgilenmektedirler. Yönetimlerin Orta Doğu politikalarında başkanın temel yaklaşımları, danışmanlarının eğilimleri, lobiler, Kongre, Amerikan Dışişleri Bakanlığının Arap ya da İsrail yanlısı görevlileri, petrol şirketleri, misyonerler, basın, medya, krizler ve tarihsel önyargılar etkili olmaktadır.

ABD’nin Orta Doğu politikasını etkileyen faktörler Yönetimin önceliği olarak algılanan bölgesel konularda başkan ve danışmanları birinci derecede etkilidir. Öncelikli olmayan konularda ise diğer aktörlerin seslerini duyurmalarına izin verilmektedir.

ABD’nin Orta Doğu politikasını etkileyen faktörler İsrail yanlısı lobilerin etkisi, ABD’nin Orta Doğu politikasının oluşturulmasında daha belirleyici olmakta, Arapların stratejik önemi, İsrail’le ilgili durumlar, sorunlar ve krizler söz konusu olmaması hâlinde dikkate alınabilmektedir.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumu ve İsrail’le ilişkilerinin tarihsel perspektifi Amerikan başkanı Wilson, müttefiki İngiltere’yi memnun etmek için danışmanlarının da etkisiyle Filistin’de Yahudi yurdunu destekledi. II. Dünya Savaşı sonrasında Başkan Truman, petrolle ilgili stratejik çıkarları önemseyen Amerikan Dışişleri Bakanlığına rağmen Filistin’in parçalanmasına ve İsrail devletinin kurulmasına destek oldu.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumu ve İsrail’le ilişkilerinin tarihsel perspektifi 1950’lerde ABD’nin Orta Doğu’daki stratejik çıkarlarına yoğunlaşan Eisenhower yönetimi, 1956 Süveyş krizinde İsrail karşıtı davrandı. Kennedy yönetimi, İsrail’e ABD’nin özel ilişki kurduğu devlet muamelesinde bulundu.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumu ve İsrail’le ilişkilerinin tarihsel perspektifi Johnson yönetimi, 1967 savaşında İsrail’in zaferine sessiz destek verdi, Kennedy’nin yolundan giderek ABD’yi İsrail’in temel silah tedarikçisi hâline dönüştürdü. İsrail’i bölgede temel stratejik müttefik olarak gören Nixon yönetimi, Ürdün olaylarında onun desteğini aldıktan sonra silah yardımını görülmemiş boyutlara taşıdı ve 1973 savaşında İsrail’i yenilgiden kurtardı.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumu ve İsrail’le ilişkilerinin tarihsel perspektifi Arap-İsrail çatışmasının niteliğini dönüştürmeyi hedefleyen Kissinger’ın başlattığı işi, Camp David Anlaşması’yla Mısır’ı Arap blokundan koparan Başkan Carter tamamladı. Bölgede İsrail’in stratejik desteğini almak isteyen Reagan yönetimi, onun FKÖ’yü bitirmeye yönelik Lübnan işgaline destekçi oldu. Bush yönetimi, önceki yönetimin izinden giderek İntifada karşısında İsrail’i barış çabalarına zorlamak için baskı uyguladı.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumu ve İsrail’le ilişkilerinin tarihsel perspektifi Durumu idare eden Clinton yönetiminden sonra oğul Bush yönetimi, başta İsrail’i yola getirmeye çalışsa da 11 Eylül olayları sonrasında İsrail’i tamamen serbest bıraktı.

ABD’nin Araplarla ilişkilerinin ana hatları II. Dünya Savaşı öncesinde Orta Doğu’da petrol çıkarlarına sahip olmaya başlayan ABD, savaş sonrasında SSCB’nin bölgeye sarkıp enerji kaynaklarını kontrol etmesi olasılığı karşısında Truman doktriniyle bu ülkeyi kuşatma politikasına başladı.

ABD’nin Araplarla ilişkilerinin ana hatları Bu politikayı uygulamada İsrail için problem oluşturan Mısır’a güvenemeyen Amerikan yöneticileri Türkiye ve Irak’ın liderliğinde Bağdat Paktı’nı kurdurdular. (İngiltere, Pakistan ve İngiltere de dahil oldu. 1955) Ancak Pakt, Arapları bir araya getiremediği gibi Amerikan girişimini bölgedeki Batı ve İsrail varlığını korumaya yönelik olarak gören Arapları denge sağlama adına SSCB’ye yöneltti.

ABD’nin Araplarla ilişkilerinin ana hatları Mısır lideri Nasır’la yakınlaşmayı içerideki İsrail yanlılarının muhalefeti ve Nasır’ın davranışları nedeniyle gerçekleştiremeyen Amerikan yöneticileri, Süveyş krizinde ona hizmet ettiler fakat hemen sonrasında Eisenhower doktriniyle onun liderliğindeki statüko karşıtı kampa meydan okudular.

ABD’nin Araplarla ilişkilerinin ana hatları 1967 ve 1973 savaşlarındaki ABD tutumu, Arapları iyice ABD’den uzaklaştırırken Camp David Anlaşması’yla ABD’nin Mısır’ı İsrail karşıtı kamptan koparması ve Lübnan’a müdahalede İsrail’i desteklemesi, taraflar arasındaki yakınlaşma ümidini iyice ortadan kaldırdı.

ABD’nin Araplarla ilişkilerinin ana hatları ABD’nin 1980’li yıllar boyunca desteklediği Irak’a 1991’de müdahale etmesi, kendisinin Orta Doğu’daki hedeflerine meydan okumayı sindirmeye yönelikti. ABD, savaş sonrasındaki üstünlüğünü bölgenin köklü sorunlarını çözümlemeye yönelik kullanamadığı gibi, 2001 sonrasında cezalandırıcı edayla bölgeye yönelmesiyle Arap halklarının iyice düşmanı hâline geldi.

ABD’nin İranlılarla ilişkilerinin ana hatları ABD, 1953 yılında İngiltere’ye karşı petrolün millileştirilmesi mücadelesine girişmiş olan milliyetçi lider Musaddık’ın devrilmesini ve ülkeden ayrılmış olan Şah’ın geri dönmesini sağladı. Bundan sonra İran’da petrol çıkarı olan Amerikan yönetimleri, Şah’a destek oldular ve onun muhalefet üzerinde uyguladığı baskılar ve halkın durumunu iyileştirmeyen reformları karşısında sessiz kaldılar.

ABD’nin İranlılarla ilişkilerinin ana hatları Bölgede İran’ı ABD açısından önemli bir stratejik değer olarak gören Nixon yönetimi, Şah’ın güçlü bir ordu ve gizli polis teşkilatı kurması için her türlü askerî desteği sağladı. İran’daki halkın aşırı Şah düşmanlığını göremeyen Carter yönetimi, onu gerekli adımlar atması konusunda uyarmadı ve bu şekilde İslam devriminin önüne geçemedi.

ABD’nin İranlılarla ilişkilerinin ana hatları Devrim sonrasında da Şah’ı kollayarak İran’la ABD arasında geri dönüşü çok zor olan bir düşmanlık yarattı. Başkan Reagan’ın Lübnan’daki rehineleri kurtarma ve İran’la ilişkileri geliştirmek için bu ülkeye gizli silah satışı gerçekleştirmesi fiyaskoyla sonuçlandı.

ABD’nin İranlılarla ilişkilerinin ana hatları İran-Irak Savaşı’nda ABD iyice Irak tarafına döndü ve Körfez’de İran’la gereksiz bir tanker savaşı yaşadı. 1991’deki Irak’a müdahaleden sonra ilişkilerde normalleşme yönünde bazı adımlar atılsa da İran’daki rejimi bir türlü kabullenemeyen ABD, 2003 sonrasında dize getirebilme ümidiyle tamamen bu devletin aleyhine döndü.

ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrası Orta Doğu’ya yönelik genel tutumu Amerikan yöneticileri, 2001 yılında çok çarpıcı olarak yüzleştikleri terör olaylarının arkasında ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik politikalarının ve yaptıklarının olduğunu göremediler. Tepki olarak müdahaleci bir tutumla bölgeye yöneldiklerinde Amerikan düşmanlığının bölge halkları arasında iyice yaygınlaşmasına neden oldular.

ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrası Orta Doğu’ya yönelik genel tutumu Irak’a müdahale, bölge halklarının gözünde Amerikan hegemonyasını sağlamaya yönelikti. Amerikalıların bölgeye yeniden şekil verme çerçevesinde dışarıdan demokrasi ve reformlar empoze etme girişimi de bölgenin şartları yanında birçok faktörü göz ardı edici nitelikteydi.

ABD’nin 11 Eylül 2001 sonrası Orta Doğu’ya yönelik genel tutumu Kitle imha silahlarının yayılması konusunda seçici davranan Amerikalıların ortaya koydukları argümanlar, bölge halklarını tatmin edici nitelikte değildi. Amerikalılar, müdahaleci tutumun iflasını ilan eder şekilde Irak’tan askerlerini çekerlerken bölgedeki halk eylemleriyle birlikte kendilerine karşıt iktidarların sayısının artması durumuyla karşılaştılar.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik yaklaşımının nasıl olması gerektiğini değerlendiriniz ABD’nin, bütün dünya için problemler üreten Orta Doğu bölgesinde problemlerin kaynaklarıyla kendi başına mücadele etmesi mümkün değildir. Yapması gereken şey, öncelikle terörizm gibi problemleri yüzeysel olarak görmemek, problemleri bütün yönleriyle kavrayarak asıl onların kökenlerine inmektir.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik yaklaşımının nasıl olması gerektiğini değerlendiriniz Problemlerin kaynaklarını tek başına ortadan kaldıramayacağı için başkalarından destek almalıdır. Bu konuda kendine destek olabilecek, gerekli imkânlara ve tecrübelere sahip olan Avrupa Birliği’dir.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik yaklaşımının nasıl olması gerektiğini değerlendiriniz Aslında Avrupa Birliği, kendi ekonomisi ve güvenliği bakımından hayatî öneme sahip olan Orta Doğu bölgesindeki gelişmelere ilgi duymakta fakat ABD izin vermediği için süreçlere dâhil olamamaktadır. ABD, AB’nin desteğini alabilmek için tehditlerin tanımlanmasında ve yapılacak şeylerle ilgili olarak stratejilerin belirlenmesinde AB’yi eşit ortak olarak yanına çekmelidir.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik yaklaşımının nasıl olması gerektiğini değerlendiriniz Ondan sonra bölgeye yönelik girişimlerde bulunulurken bölge yönetimlerinin ve halklarının da hassasiyetlerinin dikkate alınması ve sürece dâhil edilmeleri girişimlerin başarı şansını artıracaktır.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik politikalarında diğer aktörlerden çok İsrail’i gözetmesinin nedeni nedir? Orta Doğu bölgesinde yer alan İsrail dışındaki diğer aktörler, sahip oldukları enerji kaynakları, stratejik konum ve ABD’yi ve tüm dünyayı ilgilendiren sorunlardaki rolleri yüzünden ABD açısından hayatî öneme sahiptirler. Petrolün dünya piyasalarına ulaşması, terörizm sorununun halledilmesi ve bölgenin dünya güvenliğini tehdit eder durumdan çıkarılması bakımından ABD bu aktörlere ihtiyaç duymaktadır.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik politikalarında diğer aktörlerden çok İsrail’i gözetmesinin nedeni nedir? En azından bu aktörlerin ABD’den uzaklaştırılmaması ve Amerikan düşmanı hale getirilmemeleri Amerikan yöneticileri açısından oldukça önemlidir. Ancak Amerikan sisteminde özellikle dış politikaları belirlemede diğer aktörlere göre çok daha güçlü konumda bulunan başkanların seçimlerinde ABD’deki İsrail yanlısı güçler ve Yahudi sermayesi belirleyici rol oynamaktadır.

ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik politikalarında diğer aktörlerden çok İsrail’i gözetmesinin nedeni nedir? Bu yüzden normal şartlarda etnik ve dinsel grupların dış politikayı belirlemesine müsaade etmeyen başkanlar, Yahudi lobilerinin aktif olduğu durumlarda politika belirlemede etki altında kalmaktadırlar. Aynı konularda denge oluşturabilecek Amerikan siyasi sistemindeki aktörlerin güçleri çok daha azdır.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumunun eleştirilebilecek yönleri nelerdir? Amerikan yönetimleri, Yahudi lobisi ve seçimler çerçevesindeki iç siyasal sistemleriyle ilgili faktörlerin etkisi altında hareket ederek sorunda objektif bir tutum takınmamışlardır. İsrail’in güvenliği üzerinde aşırı derecede yoğunlaşıp bu konuda yapılması gerektiğini düşündükleri her şeyi tereddüt etmeden yapmışlar fakat Filistinlilerin durumunu ve Arapların hassasiyetlerini yeterince dikkate almamışlardır.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumunun eleştirilebilecek yönleri nelerdir? Araplarla ilişkilerinde de petrolü ve stratejik faktörleri belirleyici hâle getirerek milliyetçi ve sol eğilimli olanları düşman hâle dönüştürmüşler, totaliter olanları da idare edilebilecek uydular hâline getirmişlerdir. Bu çerçevede Filistinlilerin bütün Arap yönetimlerince araç hâline dönüştürülmesinin yolunu da açmışlar ve politikalarında Filistinlileri tamamen devre dışı tutmuşlardır.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumunun eleştirilebilecek yönleri nelerdir? 1947 yılında Filistin’in parçalanmasını iki bağımsız devletin kurulması temelinde savunan Amerikalılar, sonraki süreçte ellerinde imkân olmasına rağmen bağımsız bir Filistin devleti yolunda hiçbir adım atmamışlardır.

ABD’nin Arap-İsrail çatışmasına yönelik tutumunun eleştirilebilecek yönleri nelerdir? 1967 sınırları temelinde tarafların kabullenebileceği bir barış anlaşması ortaya çıkarmak çok zor olmadığı hâlde Amerikalılar İsrail devletini uluslararası hukuk kurallarına uyması konusunda yeterince sıkıştırmamışlardır.

ABD, İran’da ortaya çıkan devrimi ve sonrasında İran rejiminin bu derece Amerikan düşmanı olmasını engelleyebilir miydi? Tarihsel olaylarda geriye dönüp belli aktörlerin farklı davranması hâlinde ne olacağı ile ilgili olarak spekülasyonda bulunmak pek anlamlı gözükmemektedir. Ancak yapılan bazı hatalara işaret edilebilir. ABD, İran’da tamamen kendi stratejik ve ekonomik çıkarları üzerinde yoğunlaşarak totaliter bir yönetimin yaptıkları karşısında çıkmaza giren halkın durumunu dikkate almamıştır.

ABD, İran’da ortaya çıkan devrimi ve sonrasında İran rejiminin bu derece Amerikan düşmanı olmasını engelleyebilir miydi? Demokrasi ve insan hakları çerçevesinde yaptıkları tasvip edilemeyecek olan bir yönetime bu derece destek verilmemesi gerekirdi. Halkın hoşnutsuzluğunun ve gösterilerin yoğunlaştığı dönemde Şah’ın ülkeden ayrılması sağlanabilir ve İran halkı arasındaki değişik güçlerin bir araya gelip yeni bir yönetim oluşturmalarına destek verilebilirdi.

ABD, İran’da ortaya çıkan devrimi ve sonrasında İran rejiminin bu derece Amerikan düşmanı olmasını engelleyebilir miydi? ABD’nin devrim sonrasında İran halkının gözünde zulmeden bir tirandan başka bir şey olmayan Şah’a sahip çıkması da bir hata olmuştur. Amerikan yöneticileri, ayrıca devrimi yapanların ilk zamanlardaki taktik Amerikan düşmanlığını aşırı derecede abartarak bu ülkeyle ileride normalleşmenin yollarının açılmasını ve dolayısıyla devrim rejiminin zamanla gücünü yitirmesini engellemişlerdir.

ANAHTAR KAVRAMLAR Statüko: Mevcut, var olan durum. Statükoyu korumak, yapının, durumların, ilişkilerin mevcut şekliyle devamını sağlamak anlamına gelmektedir. Enerji güvenliği: Bir ülkenin ihtiyaç duyduğu enerjinin kendisine ulaşmasını garanti altına alması.

ANAHTAR KAVRAMLAR Self-determinasyon: Ulusların kendi geleceklerini, güvenliklerini ve uluslararası siyasi konumlarını dış müdahale ve zorlama olmadan özgürce belirleme hakkı. Şah rejimi: 16 Eylül 1941’den 11 Şubat 1979’a kadar İran’ı her türlü muhalefeti dışlayarak yöneten Muhammed Rıza Şah Pehlevi’nin baskıcı rejimi.

ANAHTAR KAVRAMLAR Hizbullah: Lübnan’da Şii Müslümanların kurduğu, finansal ve siyasi desteğini İran ve Suriye’den alan dinî grup ve siyasal parti.

ANAHTAR KAVRAMLAR Hamas: 1987’de Filistin’i İsrail işgalinden kurtarma hedefiyle kurulan Filistinli Sünni Müslüman grup. El-Fetih örgütünün temel rakibi hâline gelmiştir. Milletvekilliği genel seçimlerini kazanmış olmasına rağmen Filistin’i yönetmesine izin verilmemiştir. Şu anda Gaza bölgesini yönetimi altında tutmaktadır.

ANAHTAR KAVRAMLAR Lobiler: ABD’de resmî makamlara kaydını yaptırmış olan, politika yapım sürecini kendi müşterilerinin çıkarları lehine etkilemek için faaliyet gösteren gruplar. Pogrom: 19. ve 20. yüzyılda Yahudilerin şahıslarına, mallarına, mülklerine ve dinî merkezlerine karşı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen, büyük çaplı ölüm ve yıkımlara neden olan saldırılar

ANAHTAR KAVRAMLAR Detant: 1970’li yıllarda ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin yumuşaması, normalleşmesi. Siyonizm: Yahudi halkının egemen bir Yahudi ulusal yurdunda self determinasyon hakkını kullanmasını savunan, İsrail devleti kurulduktan sonra da bu devletin varlığını devam ettirmesini ve güvenliğini hedefleyen siyasi hareket.

ANAHTAR KAVRAMLAR Balfour Deklarasyonu: 2 Kasım 1917’de İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour tarafından İngiliz Yahudi toplumunun liderlerinden Rothschild’e gönderilen mektup. Mektupta İngiliz hükümetinin Filistin’de bir Yahudi yurdu oluşturulmasına olumlu baktığı ve bunu kolaylaştırmak için elinden geleni yapacağı belirtiliyordu.

ANAHTAR KAVRAMLAR Süveyş Kanalı: Kasım 1869’da açılan, Kızıldeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayan, Afrika’nın etrafından dolaşılması gerekliliğini ortadan kaldırarak Asya ile Avrupa arasındaki gemi taşımacılığını ciddi şekilde kısaltmış ve kolaylaştırmış olan Mısır’a ait su yolu.

ANAHTAR KAVRAMLAR Nixon Doktrini: ABD’nin müttefiklerinin, ABD’den alacakları ekonomik ve askerî yardımla kendi savunmalarını kendilerinin üslenmeleri, böylece kendi bölgelerinde Amerikan çıkarlarının ve bölgesel istikrarın korunmasını sağlamaları.

ANAHTAR KAVRAMLAR OPEC: Dünyanın 12 petrol üreten ve ihraç eden ülkesini içeren, üyelerinin petrol politikalarının bütünleştirilmesi ve koordine edilmesi amacıyla kurulmuş olan, 1965’ten beri merkezi Viyana’da bulunan devletlerarası bir örgüt.

ANAHTAR KAVRAMLAR İntifada: Filistinlilerin işgalci ve baskıcı İsrail yönetimine karşı gerçekleştirdikleri ayaklanma, direniş ve isyan. 1987-1993 arasında gerçekleştirileni daha çok taş atmayla sınırlı barışçıl nitelikte bir eylem iken 2000-2003 arasında olanı şiddet kullanmayı da içermiştir.

ANAHTAR KAVRAMLAR Bağlantısız politika: 2011 yılı itibariyle sayıları 120 olan herhangi bir blokla ittifak kurmaya yanaşmayan ve herhangi bir bloka karşı olmadıklarını da ifade eden devletlerin izlediği politika. Soğuk Savaş döneminde amaç, bağlantısız ülkelerin bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini garanti etmek ve her tür sömürgecilik, emperyalizm, ırkçılık ve saldırganlıkla mücadele etmekti.

ANAHTAR KAVRAMLAR Pax-Americana: ABD’nin üstün gücüyle kendisi için kritik olan bölgelerde kendi çıkarlarını koruyacak şekilde kurduğu istikrar ve barış içeren düzen.

ANAHTAR KAVRAMLAR 11 Eylül saldırıları: 11 Eylül 2001 tarihinde Üsame bin Ladin’in liderliğindeki el-Kaide örgütüne mensup oldukları iddia edilen 19 Arap gencinin yolcu uçaklarını kullanarak Dünya Ticaret Örgütü ve Pentagon gibi Amerikan hedeflerine yönelik gerçekleştirdikleri saldırılar. Bu saldırılar, dünyanın süper gücünün anavatanının vurulmasını temsil etmeleri ve bu süper gücün dünyaya bakışını değiştirmesine neden olmaları bakımından önemlidir.

ANAHTAR KAVRAMLAR Önleyici müdahale: Tehdit olma potansiyeli olduğu düşünülen unsurun daha tehdit hâline gelmeden etkisiz hâle getirilmesi ya da ortadan kaldırılması. Önceden müdahale ise, karşı tarafın saldıracağı konusunda kesin istihbarat edinildikten ve karşı tarafı caydırmaya yönelik barışçıl tedbirler başarısız olduktan sonra ulusal güvenliği koruma adına karşı tarafa ilk darbeyi vurmaktır.

ABD DIŞ POLİTİKASI 6. ÜNİTE Doç. Dr. Atilla SANDIKLI