Sözel İletişim
Kişiler arası iletişimde, sözlü ve sözsüz iletişim, iki temel iletişim kurma yöntemidir. Kaynak ve alıcı arasındaki konuşmanın her türü, sözlü iletişim olarak tanımlanabilir.
Dolayısıyla, sözlü iletişim, yazılmış ya da yazılmamış sözcüklerin söylenmesi ile gerçekleşen bir iletişim türü olduğu için ses ve işitmeye dayalı bir iletişimdir.
Sözlü iletişimde kullanılan araçlara göre yer ve zaman birlikteliği ve farklılığı oluşur. Yüz yüze iletişim, sözlü iletişimlerimizi, en yoğun ve en yaygın olarak bir araç kullanmaksızın yüz yüze etkileşim içerisinde gerçekleştiririz.
Dolayısıyla İletişimimizi, aynı yer ve aynı zaman dilimi içerisinde birbirlerimizi duyabileceğimiz mesafeler içerisinde gerçekleştirebiliriz.
1.1. Sözel İletişim İleti alışverişi canlı dünyasının ortak bir özelliği olmakla birlikte, yalnız insanlar arasında insanın simgeleştirme yetisi sayesinde simgeler aracılığıyla duygu, düşünce ve bilgi aktarımı söz konusudur. İnsan iletişiminin temeli dil, özellikle de konuşmadır.
İnsan simge yaratabilme özelliği ile duygusal dilden önerme diline geçebilmiştir. Dili kullanarak gerçekleştirdiğimiz adlandırma, sınıflama, soyutlama ile yaşantımızı bir düzen içinde yürütürüz.
Dil ve konuşma yalnızca bundan ibaret olmayıp, anlam yaratma ve onu paylaşma ile ilgili simgesel bir etkinliktir aynı zamanda.
Kaynak, hedeflediği kişiye erişmek için, öncelikle iletişimin taşıyacağı duygu, düşünce ve bilgiyi dil dediğimiz simgesel sistem aracılığıyla kodlar. Doğru kodlama yapılmadığı zaman, duygu ya da bilgi yerine farklılaşarak ulaşacak ya da ulaşamayacaktır. İletinin kodlanması çok kısa, çarpıcı, dikkat çekici, kolay akılda kalıcı olmalıdır.
Sözlü iletişim“dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır.İnsanların karşılıklı konuşmalarını ve yazışmalarını dille iletişim kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar.
Dil ötesi iletişim sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler, dil ötesi iletişim sayılır.Dille iletişimde kişilerin“ne söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir.
Akıl ve düşünce gücümüze işlerlik kazandıran, onu üretken hâle dönüştüren güçtür konuşma. Her türlü teknolojik gelişmeye karşın, yüzyıllardır bireysel ve toplumsal ilişkiler alanında vazgeçilmez yerini korumuştur.
Sözlü iletişimin gücüne karşılık insan iletişimi yalnız sözcüklerle sınırlı değildir.
İletişimin bir de sözel olmayan boyutu vardır İletişimin bir de sözel olmayan boyutu vardır.Sözsüz iletişim beden dili ve sesin ögeleri (tonlama, vurgu vb.) aracılığıyla gerçekleşir.
Sözsüz iletişimin iki ana işlevinden birincisi doğrudan anlam -özellikle duygularla ilgili- iletmek; diğeri de sözlü iletişimin içeriğini belirlemek, onu desteklemektir.Aynı sözler farklı tonlarda ya da farklı jest ve mimiklerle farklı anlamlar kazanır.
1.2. İletişimin Etkinliği İletişimin etkinliğinin ölçütü, bir iletişim sürecinde karşımızdakine ya da hedef kitleye yönelttiğimiz iletinin karşılığında, amaçladığımız sonucun alınıp alınmamasıdır.
Bu etkinin sağlanabilmesinin: 1. İletinin alıcının dikkatini çekecek biçimde kodlanması ve açık olması 2. İletiyi kodlayan simgeler konusunda alıcı ve vericinin ortak bilgisinin bulunması
3. İletinin alıcının gereksinmesine yanıt verecek nitelikte olması 4 3. İletinin alıcının gereksinmesine yanıt verecek nitelikte olması 4. Alıcının temel değerlerinin, tutumlarının tanınması gibi bazı koşulları vardır.
Günümüzde gelişen iletişim teknolojileri özellikle, telsiz, telefon, radyo, televizyon gibi araçlar sayesinde coğrafi uzaklıkların anlamı kalmamıştır. Bu durum, kişiler arası iletişimde aynı yerde ve aynı zamanda olma koşulunun da ortadan kalkmasına neden olmuştur.
Söz konusu iletişim teknolojileri, dünyanın her tarafıyla eş zamanlı iletişim kurma olanağı sağlamıştır. Bu nedenle, insanların iletişim kurmak için bir araya gelme ihtiyaçları, önemli ölçüde ortadan kalmıştır. Özellikle, görüntülü sabit ve mobil telefonların hızla yaygınlaşması ile birlikte, sözlü iletişim alanı da önemli ölçüde genişletmiştir.
Sınıf içi tartışma: Yeni iletişim teknolojileri sözel iletişime ne gibi yeni olanaklar getirmiştir?
İster araçsız, isterse araçlı olsun sözlü iletişimde yani konuşurken, dinlerken, sürekli bir dil kullanıyoruz. Bu dil, genellikle ana dilimiz bazen de yabancı dil oluyor. Bu nedenle, sözlü iletişimin konuşma diliyle bire bir ilişki içinde gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Daha önce de belirtildiği gibi, dil bir simgeleştirme sistemidir ve simgesel kodlarımızın temellerini oluşturur.
Konuşma bir yeti olarak biyolojik ve fizyolojik özellikleriyle birlikte aynı zamanda içeriği açısından toplumsal ve kültürel bir olgudur. Her toplum kendine özgü koşullarına göre gerekli sözcükleri üretir ve kullanır. Başka deyişle, bir dilin belli bir toplumda ve dönemdeki sözcük dağarcığı o toplumun kültürel yaşamı ile ilgilidir.
Bir Reklam - BP
Kısaca, teknolojide, bilimde, güzel sanatlarda, reklamlarda yani hayatın her alanında sözcüklerin çeşitlenmesi ve kullanımları arasında sıkı bir ilişki vardır.
Her dil kendine özgü sözdizimi ve sözcük dağarcığı ile nesnel bir ürün olarak değerlendirilir. Ancak, onu konuşanlarca, bireysel ve toplumsal yaşantılarından kaynaklanan ve gerçeğin yanlı bir biçimde algılanmasına neden olan öznel bir boyutu da vardır.
Bu öznel boyut, toplum hakkındaki görüşlerimizin çoğunluğunun değer yargıları taşıyan bir içeriğinin olmasından kaynaklanır. Sözcükler de bu değer yargılarına göre olumlu ya da olumsuz anlamlar taşıyabilir hatta birbirine karşıt olabilir: Komünizm/kapitalizm, gericilik/ ilericilik gibi.
Luna reklamındaki kuşak çatışması… Yoksa siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?
Sözcükler dile getirdikleri şeylerin kendileri değildir; onları temsil eden işaret ve seslerdir. Bununla birlikte, kullanımları sırasında genellikle sanki kendi başlarına bir varlık ve değer kazanırlar. Temsil ettiklerinden çok daha güçlü bir özelliğe sahip olurlar.
Bazı sözcükler, özellikle siyasi ve dini inançlarla, vatanseverlikle, seksle ilgili olanlar yüksek bir duygusallıkla yüklenmiş olurlar. Bu tür sözcükleri konuşulurken çok dikkatli olmak gerekir. Bazen büyük sorunlar yaratan, kişiler hatta ülkeler arasında çatışmaların yaşanmasına neden olan amacını aşan konuşmaların altında çoğu kez bu tür sözcükler bulunur.
Sözlü iletişimin birçok üstünlüğü vardır; verilen mesajın anlaşılma derecesi denetlenebilir, soru sorulabilir verilen cevaplar denetlenebilir ve anlaşılmayan bir konu varsa, açıklık getirilebilir. Eş zamanlı olarak geri bildirimde bulunulur. Sözlü iletişimde kişiler, etkileyiciliğini daha fazla kullanabilirler.
Buna karşılık sözlü iletişimde, söylenen bir sözcüğün yazı ile ifade edilen bir sözcüğe oranla, yanlış anlaşılma olasılığı daha yüksektir. Sözlü iletişimle alınan bir mesaj zamanla ya tamamen, ya da kısmen unutulur veya değişikliğe uğrar.
Sözlü iletişimde mesajın içeriği ile onun istenen yönde bir davranışı gerçekleştirmesi arasında her zaman birebir bir ilişki yoktur. Bir ifadenin davranış yaratma yeteneğini, salt anlamda mesajın kendisi belirlemez. Burada, mesajı gönderenin kişiliğinin karşı tarafça kabul edilme düzeyi önemli olmaktadır.
İnsanlar mesajı değerlendirirken, sadece onun içeriğine değil, mesajı gönderenin kişiliğini de göz önünde bulundururlar. Bir mesajın etkinliğinin sağlanmasında ise, mesajla neyin kastedildiğinin yanında, konuşmacı tarafından ima edilen anlamın da bilinmesi önemli olmaktadır.
Bu nedenle, iki kişi arasında anlaşmanın oluşabilmesi için, her ikisinin de mesajın içeriği hakkında görüş birliğinde olmaları yeterli değil, bunların aynı zamanda, mesajın iletilme amacı hakkında da uzlaşma sağlamış olmaları gerekir.