Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla ADİYAT SURESİ
وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿١ ADİYAT SURESİ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿١ 1 YAZIKLAR olsun; (vahye) dinmez bir hınçla saldıranlara, (Öfkesinden dolayı soluk soluğa kalan düşmanlara) فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا ﴿٢ 2 Ve (içindeki) öfke ateşiyle etrafı tutuşturanlara, (Kalbindeki kin ateşini etrafındakilere püskürenlere) فَالْمُغٖيرَاتِ صُبْحًا ﴿٣ 3 Ve sabah(lar)a kadar kıskançlıktan kıvrananlara, (Kin ve öfkeleriyle sabahlayanlara yazıklar olsun)
فَاَثَرْنَ بِهٖ نَقْعًا ﴿٤ ADİYAT SURESİ فَاَثَرْنَ بِهٖ نَقْعًا ﴿٤ 4 Sonuçta tozu dumana katarak ortalığı bulandıranlara: (Sırf bu sebeple onlar tozu dumana katıp) فَوَسَطْنَ بِهٖ جَمْعًا ﴿٥ 5 Nihayet bu düşmanlıkla toplumun ortasına dalanlara… (toplumu derinden yaralarlar) اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّهٖ لَكَنُودٌ ﴿٦ 6 Ki gerçekten de (bu) insan tipi Rabbine karşı çok nankördür;
وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَهٖيدٌ ﴿٧ ADİYAT SURESİ وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَهٖيدٌ ﴿٧ 7 Üstelik insanın kendisi de buna şahittir; وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدٖيدٌ ﴿٨ 8 Zira o servete (mal sevgisine) aşırı düşkündür! اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِى الْقُبُورِ ﴿٩ 9 O (nankör insan); kabirlerde bulunan herkesin diriltilip dışarı atılacağı (günü),
وَحُصِّلَ مَا فِى الصُّدُورِ ﴿١٠ ADİYAT SURESİ وَحُصِّلَ مَا فِى الصُّدُورِ ﴿١٠ 10 Ve göğüslerde saklı olan her şeyin ortaya serileceğini hiç düşünmez mi? اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبٖيرٌ ﴿١١ 11 Elbet Rableri, o gün onlardan bütünüyle haberdardır!
ADİYAT SURESİ Nuzul Sıra 14 Ayet Sayısı 11 Nuzul Yılı 2 Mushaf Sıra SURENİN KİMLİĞİ ADİYAT SURESİ Nuzul Sıra 14 Ayet Sayısı 11 Nuzul Yılı 2 Mushaf Sıra 100
NÜZUL YERİ
ADİYAT SURESİ KONUSU (4) Nankörlerin nitelikleri. Vahye, dinmez bir hınçla saldırır Öfke ateşiyle etrafı tutuşturur Kıskançlıktan sabaha kadar kıvranır Ortalığı bulandırır.
ADİYAT SURESİ KONUSU 2. Nankörlüğün ana sebebi. Servete tutkunluk.
ADİYAT SURESİ KONUSU 3. İnsan, kendisinin ne durumda olduğunu çok iyi bilir.
ADİYAT SURESİ KONUSU Günü geldiğinde Allah, göğüslerde olanı ortaya dökecek. Saldırganlığı başka insanlara zarara dönüşenlere, Yaratanına karşı nankör olanlara, Mala karşı aşırı düşkün olanlara Ahirette, hiçbir şeyin gizli kalmadan deşifre edileceği hatırlatılmaktadır.
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla ADİYAT SURESİ
ADİYAT SURESİ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿١ 1 YAZIKLAR olsun; (vahye) dinmez bir hınçla saldıranlara, (Öfkesinden dolayı soluk soluğa kalan düşmanlara) Adiyât – Adüv - Adavet ; Düşmanlar Hızlı gitmek, Saldırmak, Akın düzenlemek” anlamına gelir. ed-Dabh, “nefesi çıkaramadığı için göğüsten gelen hırıltılı ses”.
ADİYAT SURESİ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿١ 1 YAZIKLAR olsun; (vahye) dinmez bir hınçla saldıranlara, (Öfkesinden dolayı soluk soluğa kalan düşmanlara) Bu ayetlerde Vahye saldırı işleniyor. Öncelikle; öfkesinden dolayı soluk soluğa kalmış, risalete ve Kur’an’a karşı düşmanlığı adeta zirveye çıkmış Mekkeli Müşrikleri ve bu tür düşmanlıkları yapan herkesi nitelemektedir. Akıl ve bilincin kontrolünden çıkmış bir tip.
ADİYAT SURESİ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿١ 1 YAZIKLAR olsun; (vahye) dinmez bir hınçla saldıranlara, (Öfkesinden dolayı soluk soluğa kalan düşmanlara) Bugün için bu saldırılar; Teknolojik saldırganlıklar, Makale ve kitapla olan yazılı saldırı, Sözlü kin ve öfke olabilir. Fiili saldırılar olabilir
ADİYAT SURESİ وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا ﴿١ 1 YAZIKLAR olsun; (vahye) dinmez bir hınçla saldıranlara, (Öfkesinden dolayı soluk soluğa kalan düşmanlara) Bu şekilde, kargaşa ortamı oluşturup, ortalığı tozu dumana katıp Müslüman bir toplum oluşturulmasına engel olmak, Müslümanların birlikteliğini bozmak isterler. Ve toplumu kendi emelleri doğrultusunda yönlendirirler. En küçük dini söylemlere dahi tahammül edemezler.
ADİYAT SURESİ فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا ﴿٢ فَالْمُغٖيرَاتِ صُبْحًا ﴿٣ 2 Ve (içindeki) öfke ateşiyle etrafı tutuşturanlara, (Kalbindeki kin ateşini etrafındakilere püskürtenlere) فَالْمُغٖيرَاتِ صُبْحًا ﴿٣ 3 Ve sabah(lar)a kadar kıskançlıktan kıvrananlara, (Kin ve öfkeleriyle sabahlayanlara yazıklar olsun) Velid b. Muğire’ye, Kur’an hakkında ne düşündüğünü soran Ebu Cehil’e verdiği cevap; “Ne mi düşünüyorum? Vallahi ona hiçbir şey benzemez. O ulaşılamayacak kadar yüksek bir şey!”
ADİYAT SURESİ فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا ﴿٢ فَالْمُغٖيرَاتِ صُبْحًا ﴿٣ 2 Ve (içindeki) öfke ateşiyle etrafı tutuşturanlara, (Kalbindeki kin ateşini etrafındakilere püskürtenlere) فَالْمُغٖيرَاتِ صُبْحًا ﴿٣ 3 Ve sabah(lar)a kadar kıskançlıktan kıvrananlara, (Kin ve öfkeleriyle sabahlayanlara yazıklar olsun) Vahye karşı ateş püskürüyorlar. İnsanların Vahye teveccühü karşısında gözlerine uyku girmemesi, adeta sancıdan kıvranır gibi rahatsız olmaları.
ADİYAT SURESİ فَاَثَرْنَ بِهٖ نَقْعًا ﴿٤ فَوَسَطْنَ بِهٖ جَمْعًا ﴿٥ 4 Sonuçta tozu dumana katarak ortalığı bulandıranlara: (Sırf bu sebeple onlar tozu dumana katıp) فَوَسَطْنَ بِهٖ جَمْعًا ﴿٥ 5 Nihayet bu düşmanlıkla toplumun ortasına dalanlara… (toplumu derinden yaralarlar)
ADİYAT SURESİ İçlerindeki kin ve öfke ateşi, sabahlara kadar gece-gündüz süregelen kıskançlık nöbetleri, sırf bu nedenle ortalığı tozu dumana katarcasına karıştırmaları, Ve sonunda Müslümanların oluşturduğu küçücük toplumu can evinden vurma çabaları, işte bu beş ayette bunlar anlatılmaktadır
اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّهٖ لَكَنُودٌ ﴿٦ ADİYAT SURESİ اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّهٖ لَكَنُودٌ ﴿٦ 6 Ki gerçekten de (bu) insan tipi Rabbine karşı çok nankördür; وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَهٖيدٌ ﴿٧ 7 Üstelik insanın kendisi de buna şahittir; وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدٖيدٌ ﴿٨ 8 Zira o servete (mal sevgisine) aşırı düşkündür!
ADİYAT SURESİ Gerçek Allah Düşmanının tarifi; Nankör olacak, Nankör olacak, Bunu bilinçli yapacak, Mala düşkün olacak
ADİYAT SURESİ Servet Tutkunluğunun Neticesi; Servet tutkunluğu; Allah’a karşı nankörlüğün, kabalığın, küstahlığın ve cimriliğin en baş sebebidir. Serveti paylaşmamak Allah’a karşı nankörlüktür. Allah’a düşmanlık besleyenler, servete muhabbet besliyorlardır. Dünya sevgisi, tüm sapmaların, hataların başıdır.
ADİYAT SURESİ İnkarcı İnsan Nankördür; ‘’Gerçek şu ki, bu tip insan Rabbine karşı çok nankördür’’ Her insan, mutlak surette Rabbine karşı nankörlük yapar mı? İnsanlar; Allah’a karşı kulluk görevlerinde bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek bazı eksiklikler yapabilirler, kabahatler işleyebilirler, bu nedenle af ve mağfiret dilerler. Bu durum, insanların nankörlükle nitelendirilmeleri için yeterli değildir.
ADİYAT SURESİ Nankörler; Nankörlüğü Bilerek Yaparlar; ‘’Şüphesiz buna kendisi de şahittir’’. Nankör insan, yaptığı nankörlüğün farkında olandır Nankörler; Mala Aşırı Derecede Düşkündürler; ‘’O, Mal (eşya) sevgisine aşırı derecede düşkündür’’. Mala düşkün olan nankördür. Mala düşkün olan cimridir. Mala düşkün olan hayır yapmak konusunda sıkıntılıdır. Mala düşkün olanlar hayır teklifinden hoşlanmazlar. Mala düşkün olanlara hayır teklifi çok ağır gelir. Bu ikisi birden bir insanda bulunursa o insan Rabbine karşı nankördür ve bu haliyle Müslüman kalması söz konusu olamaz.
İNKARCI İNSANLARIN NİTELİKLERİ Vahye, dinmez bir hınçla saldırır Öfke ateşiyle etrafı tutuşturur Kıskançlıktan sabaha kadar kıvranır Ortalığı bulandırır. İnkarcı İnsan Nankördür Nankörlüğü bilerek yaparlar Mala aşırı derecede düşkündür
اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِى الْقُبُورِ ﴿٩ ADİYAT SURESİ اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِى الْقُبُورِ ﴿٩ 9 O (nankör insan); kabirlerde bulunan herkesin diriltilip dışarı atılacağı (günü), وَحُصِّلَ مَا فِى الصُّدُورِ ﴿١٠ 10 Ve göğüslerde saklı olan her şeyin ortaya serileceğini hiç düşünmez mi? اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبٖيرٌ ﴿١١ 11 Elbet Rableri, o gün onlardan bütünüyle haberdardır!
ADİYAT SURESİ اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِى الْقُبُورِ ﴿٩ 9 O (nankör insan); kabirlerde bulunan herkesin diriltilip dışarı atılacağı (günü), Kabirlerin Boşaltılıp Her Şeyin Ortaya Dökülmesi; Nankör olan ve bu nankörlüğü bilinçli yapan, mala düşkün olan insan; ‘’kabirdekiler diriltileceği zaman, (durumlarının ne olacağını) hiç düşünmez mi?’’
ADİYAT SURESİ وَحُصِّلَ مَا فِى الصُّدُورِ ﴿١٠ 10 Ve göğüslerde saklı olan her şeyin ortaya serileceğini hiç düşünmez mi? Bu insanlar; ‘’kalplerde olanın ortaya döküleceğini (hiç düşünmez mi?) Göğüslerde saklı olanın ortaya çıkartılması; Duyguların (heva-heves-şehvet) ortaya çıkartılmasıdır, Yaptığı işi hangi duygularla yaptığının ortaya çıkartılmasıdır. Yaptığını neden yapmış, hangi duygularla yapmış, hangi niyetlerle yapmış, onlar ortaya çıkartıldığı zaman (bu kişinin hali nice olur?).
ADİYAT SURESİ وَحُصِّلَ مَا فِى الصُّدُورِ ﴿١٠ 10 Ve göğüslerde saklı olan her şeyin ortaya serileceğini hiç düşünmez mi? Ahirette hiçbir şey gizli saklı kalmayacaktır. Tüm sırlar ortaya dökülecektir (Tarık 9) Allah’ın bilgisi dışında başka bir alanın varlığı imkansızdır. Öyleyse ey insan buna göre hareket et. Bu gerçeği görmezlikten gelerek hayatına kendi istediği gibi devam etmek Ahrette onlara bir kazanç sağlamayacaktır.
ADİYAT SURESİ اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبٖيرٌ ﴿١١ 11 Elbet Rableri, o gün onlardan bütünüyle haberdardır! ‘’Şüphesiz ki, Rableri o gün, onlardan tamamıyla haberdardır’’ Görünürde yapılan iş halis görünüyor ama bu ameli yapanın hangi duygu ve düşünce ile yaptığını ancak Allah bilir. Böylece Allah; Hesap günü gerçeğiyle vicdanları diri tutmak istiyor. İnsan, ancak hesap gününün varlığını hatırda tuttuğu müddetçe; haddini bilir, günah işlemekten çekinir, hayatını düzene koyma ihtiyacı hisseder.
ADİYAT SURESİ اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبٖيرٌ ﴿١١ 11 Elbet Rableri, o gün onlardan bütünüyle haberdardır! Habir: gerçek aslını ve ilk illetini tüm ayrıntısıyla bilmektir ki, bu da yalnız Allah’a mahsustur.