SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI 25 Aralık 1991’de Sovyetler Birliği dağılmıştır. Soğuk Savaş döneminin sona ermesini ifade eden bu gelişmeyle birlikte uluslar arası sistemde köklü değişiklikler meydana gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayarak süregelen ve İki Kutuplu Dünya Düzeni’nin yerini ABD öncülüğündeki Yeni Dünya Düzeni alamaya başlamıştır. Türkiye-ABD ilişkileri yeni dönemde de karşılıklı çıkarlara dayanan fakat inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. ABD ile Türkiye, yeni dönemde de birçok konuda stratejik müttefik olarak aynı safta yer almış ve beraber hareket etmiştir. Nitekim Kuzey Irak’ta oturan halkın Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in saldırılarından koruması için oluşturulan ve kurulduğunda Çekiç Güç olarak anılan birliklerin bölgeye yerleşmesi sırasındaki Türkiye’nin katkıları Türkiye ile ABD arasındaki stratejik birlikteliğinin önemli bir örneğidir.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI Türkiye-AB İlişkileri Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme çabaları bu dönemde de devam etmiştir. Türkiye’nin Avrupa Topluluğu’na resmen katılma talebi Avrupa Topluluğu tarafından 1989’da reddedilmesi ile Türkiye,bölgesel alternatiflere önem vermeye başlamıştır. Avrupa topluluğu Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995’te toplanan Brüksel Zirvesi’nde Türkiye’nin Gümrük Birliği kapsamına alınmasını öngören bir karar alınmıştır. Türkiye, 1 Ocak 1996 tarihi itibariyle Gümrük Birliği’ne dahil olmuştur. Avrupa Birliği’ne uzanan yolda önemli bir adım olarak kabul edilen Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne alınması, kısa bir süre sonra anlaşılacağı üzere sonuç vermemiş ve bu durum Türk kamuoyunda hayal kırıklığına yol açmıştır.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI Türkiye-AB İlişkileri 12-13 Aralık 1997 tarihinde toplanan Lüksemburg Zirvesi’nde Türkiye’nin topluluğa katılımı tekrar gündeme gelmişse de Türkiye için herhangi bir takvim belirlenmemiş ve Türkiye’ye gelişme sürecinde üyeliğe kabul edilecek ülkeler arasında yer verilmiştir. 15-16 Haziran 1998 tarihinde toplanan Cardiff ve 11-12 Aralık 1998 tarihinde toplanan Viyana zirvelerinde Lüksemburg Zirvesi’nin sonuçlarına gönderme yapılmakla birlikte, tam üyelik için Kopenhag Kriterleri’nin altı çizilmiştir. Bu gelişmelerden sonra Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak kabul edilmesi, 10-11 Aralık 1999 tarihleri arasında toplanan Helsinki Zirvesi’nde gerçekleşmiştir.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI Türkiye diğer aday ülkelerle eşit haklara sahip olmuştur Böylece Türkiye, bir yandan Avrupa Birliği programları ve ajanslarına, öte yandan da katılım süreci çerçevesinde diğer aday ülkelerle birlikte Avrupa Birliği toplantılarına katılma hakkına sahip olmuştur ve bu süreç günümüzde de devam etmektedir. Türkiye- Ortadoğu ve Balkan İlişkileri: Avrupa Birliği ve ABD ile olan ilişkilerini olumlu bir yönde geliştirmeye çalışan Türkiye, bölgeselleşme eğilimlerinin de etkisiyle Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu’daki gelişmelerle de yakından ilgilenmeye başlamıştır. Türkiye, özellikle Sovyetlerin dağılmasından sonra bölgede daha etkili bir rol oynamaya başlamıştır. Türkiye, Kafkaslar ve Orta Asya’da bağımsızlıklarını ilan eden Türki cumhuriyetlerin hemen hemen tamamını tanışmıştır.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI Türkiye, Balkanlar’daki gelişmelere de kayıtsız kalmamış ve bu süreçte barış ve istikrarın sağlanması yönünde çeşitli diplomatik ve siyasi girişimlerde bulunmuştur. Türkiye, 25 Kasım 1992’de Bosna-Hersek ve Balkanlardaki diğer sorunlara çözüm üretmek üzere İstanbul’da Balkan Konferansı’nın toplanmasına öncülük etmiştir. Öte yandan, Sırpların saldırısına uğrayan Bosna-Hersek’e hem kendi inisiyatifi ile yardım etmiş hem de NATO kapsamında güvenliği sağlamak amacıyla bölgeye önemli sayıda asker göndermekten kaçınmamıştır.
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ SONRASINDA TÜRK DIŞ POLİTİKASI 2011 yılı içerisinde tüm dünyada olduğu gibi,bütün dikkatler Ortadoğu üzerinde yoğunlaşmıştır.Bu dönemde Tunus ,Libya,Mısır ve Suriye gibi Arap ülkelerinde demokratik hak talepleriyle toplumsal hareketler başlamıştır. Bu ülkelerin bazılarında yaşanan kanlı olaylar sonrasında iktidarlar değişmiştir. Türkiye Arap Baharı olarak adlandırılan olaylar karşısından,her zamankinden daha etkin bir rol üstlenmeyi amaçlayan bir politika uygulamıştır.