MOTİVASYON (GÜDÜLENME) HALİME KOZALAK 4-B 07129034
Güdülenme (motivasyon) yapılacak eylemin yönünü gücünü ve öncelik sırasını belirleyen organizmanın içinden ya da dışından kaynaklanan dürtülerin etkisiyle bireyin harekete geçmesidir.
Motivasyon kavramı; aynı zaman dilimindeki, aynı yetenek ve çevresel koşullar içindeki iki insanın davranışının neden farklı olduğu; çevresel koşullar organize edildiğinde bireyin davranışının nasıl bir yön alacağı konularına açıklık kazandırılmasına katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte, motivasyon konusu insan davranışına yön verme işlemi olarak ele alındığında, motivasyon;“...hareketin yönünü, gücünü ve ısrarını doğrudan etkilemek”tir
Martin ve Briggs, motivasyonu davranışın uyandırılması, sürdürülmesi ve kontrolünü etkileyen içsel ve dışsal koşulların hepsini içeren yapı olarak tanımlarken; Keller motivasyonu kişilerin davranışlarının önemine ve kontrolüne dayalı olarak, amaçlarına ulaşmak veya bazı şeylerden sakınmak için yaptıkları çaba veya çalışmaların derecesi olarak tanımlamıştır.
Motivasyon (Güdüleme) nedir ? Hareketi Devam Ettirici Harekete Geçirici BİR VEYA BİRDEN ÇOK İNSANI BELİRLİ BİR YÖNE VE AMACA DOĞRU DEVAMLI ŞEKİLDE HAREKETE GEÇİRMEK İÇİN YAPILAN ÇABALARIN TOPLAMIDIR. Olumlu Yöne Yöneltici
İlgili Kavramlar Öz Güven: Özgüven bireyin kendisine yönelik iyi duygular geliştirilmesi sonucu kendisini iyi hissetmesi demektir. Başka bir değişle kendisi olmaktan memnun olması ve bunun sonucu kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir. Öz Saygı :Kişinin güçlü ve zayıf yönleriyle birlikte kendini olduğu gibi kabul etmesi ve kendini değerli görmesidir. Hem insanın kendisini özgün bir birey olarak değerli, hem de karşılaştığı sorunlarla başa çıkabilecek kadar yeterli hissedebilmesidir.
Değerlilik ve yeterlilik duygusu, Kişi bu duygulardan birini bile yeteri kadar hissedemediğinde yaşamdan aldığı doyum azalır ve kendini sevemez. Çünkü kişinin yeterlilik duygusu gelişmemişse sorunlar karşısında da yetersiz kalır; değerlilik duygusu gelişmemişse, özgün bir birey gibi hissedemez, kendine layık olduğu değeri veremez. Bu durumda kişi kendisini başkalarıyla kıyaslar ve onlar gibi olamadığı, onlar gibi yapamadığı için kendini aşağılar durur.
Motivasyon Teorileri Motivasyon konusunda çeşitli teoriler ve modeller geliştirilmiştir. Bazıları kişilerin ihtiyaçlarının bir ifadesi olan motivlere, bazıları ise teşviklere ağırlık vermektedir.Motivasyon teorilerini 2 ana grupta toplanır:
Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Herzberg Modeli Başarı Güdüsü Kuramı KAPSAM TEORİLERİ SÜREÇ TEORİLERİ Maslow’ un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Herzberg Modeli Başarı Güdüsü Kuramı Locke’ nin Bireysel Amaçlar ve İş Başarısı İlişkisi Kuramı Davranış Şartlandırması Yaklaşımı Bekleyiş Teorileri Amaç Teorisi Eşitlik Teorisi
KURAMSAL AÇIKLAMALARI DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM Davranışçı yaklaşımlar motivasyonu ödül ve uyaranlarla açıklar. Ödül davranış sonunda verilen pekiştireçleri, uyaran ise davranışı destekleyen ya da engelleyen durumları ifade eder. Davranışçılara göre motivasyon dışsal bir süreçtir ve birey sürekli olarak dışsal uyaranların etkisi altındadır. Ancak bu anlayış içsel kaynakların tamamen reddedildiği anlamına gelmez.Davranışçılar kendini değerlendirme, beklenti, tahmin ve niyetlerin motivasyonu etkileyen önemli içsel unsurlar olduğunu kabul ederler.
Davranışçı yaklaşıma göre pekiştireçlerin etkili şekilde kullanılması ile motivasyon arasında ilişki vardır. Pekiştireçlerin nerede ve hangi sıklıkla kullanılacağı önemlidir. Kullanılan pekiştireçler olumlu ya da olumsuz olabilir. Örneğin yüksek başarı, ödül, takdir etme olumlu, düşük gelir düzeyi, düşük sicil notu, özlük haklarının yetersizliği ve ceza olumsuz pekiştireçlerdir. Kullanılan ödüller benlik kavramını olumsuz yönde etkiliyorsa işlevsel olmayan bir motivasyon kaynağı haline gelir. Bu nedenle kullanılan ödülün kişinin gelişimine ve performansına yarar sağlaması gerekir.
BİLİŞSEL YAKLAŞIM Bilişsel motivasyon kuramına göre, davranışlar, plan, amaç, şema ve yüklemelerle başlatılır ve kontrol edilir. Bireyler dışsal etkilerle değil, bu etkileri değerlendirme biçimleriyle davranış geliştirirler. Bu değerlendirme süreci aynı zamanda motivasyonun da kaynağıdır. Bu kaynak içseldir ve merak, öğrenme isteği, ilgi gibi kavramlarla ilişkilidir. Bilişsel yaklaşım düşünceye önem verir ve düşünce sürecinin, içgüdü ve ihtiyaçlardan daha önemli olduğunu kabul eder.Bu yaklaşım insan davranışları için aktif bir süreci savunur. Buna göre bireyler aktif olarak davranışları açıklama, manipüle etme ve sonuçlarını değerlendirebilme becerisine sahiptirler.
HÜMANİSTİK YAKLAŞIM Bilişsel yaklaşım gibi, insancıl yaklaşım da içsel motivasyon kaynaklarına vurgu yapar. Bu yaklaşıma göre, bireyin kendini gerçekleştirme eğilimi temel motivasyon kaynağıdır. Birey dünyaya bu eğilimle gelir. Kendini gerçekleştirme eğilimi insan türünün kalıtımsal özelliğidir. Birey doğuştan motive edilmiştir. Motivasyon bireyin gelişmesine, büyümesine ve tüm potansiyellerini en etkili şekilde kullanmasına yol açan süreçtir. İnsancıl yaklaşım, seçim, yaratıcılık, özerklik, öz-saygı ve ihtiyaçlar üzerinde durur.
Sosyal-bilişsel motivasyon kuramına göre, geleceğe ilişkin beklentiler temel motivasyon kaynaklarından biridir. Bunun yanında sosyal amaçlar ve kendini pekiştirme sistemi de motivasyonun gelişimi üzerinde etkilidir. Bireyin yapacağı işle ilgili beklentileri, bu beklentilere ulaşmayla ilgili yetenek ve başarıları hakkındaki inançları (öz yeterlik) motivasyonunu etkiler.
MOTİVASYON TÜRLERİ Birincil Ve İkincil Güdüler Güdüler, birincil ve ikincil olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Birincil güdüler, biyolojik temeli olan dürtülere dayanan güdülerdir. Birincil güdüler bütün canlılarda gözlenebilir. Birincil güdülerin bazıları açlık, susuzluk gibi, vücutta bilinen bazı fizyolojik değişikliklerden kaynaklanır ve bunlar öğrenilmemiş güdülerdir. İkincil güdüler öğrenilmiş güdülerdir. Daha çok sosyal ihtiyaçlara dayanan güdülerdir.
MOTİVASYON İçsel kaynaklar Dış kaynaklar Biyolojik ihtiyaçlar (yemek, su, kan şekeri vs.) Dürtüler Dış uyaranlar Güdüler Sosyal motivler
Bireyin, eylemleri yapmak için ihtiyaç duyduğu motivasyonun kaynağı, ya dışarıdan yani dışsal ya da kendisinden yani içseldir. Dışsal motivasyon kaynakları çoğunlukla ödül, ceza, baskı ve ricadır. İçsel motivasyon ise bireyin yaptığı eylemlere olan ilgisi ve merakından kaynaklanır. Bunlara ek olarak, birey şimdiki eylemi ile hedefleri arasında bağ kurduğu zaman da içsel olarak motive olur
Motivasyonu Etkileyen Değişkenler Kişisel Değişkenler Mizaç, kişilik, Sabır düzeyi Bağımlı olup olmaması Utangaçlık Özgüveni Özsaygısı Kendi gücüne inanma düzeyi Kendini kontrol etme eğilimi, Bedensel uyarılara duyarlılık düzeyi Amaç belirlemek Çevresel Değişkenler İlgisiz tutum, Cezalar, Arkadaş baskısı, Rekabet ortamı, Kaygı, stres yaratan durumlar, Fizikî çevre (ısı, aydınlatma vb)
MOTİVASYONU ENGELLEYEN ETMENLER
Motivasyon ve Kişisel Faktörler Motivasyon ve İhtiyaçlar Fizyolojik, bilişsel ve duygusal nitelikteki ihtiyaçlar karmaşık bir yapıdadır. İhtiyaçların karşılanması ile bireyin motive olması arasında ilişki vardır
Başarı İhtiyacı Başarı ihtiyacı, bir davranışı en üst düzeyde yapma isteğidir. Başarı ihtiyacına sahip olanlar, yaptıkları işe önem vererek, o işi kusursuz şekilde tamamlamak isterler. Başarısızlık korkusu ve başarma şevki bu isteğin altındaki gerekçelerdir.
Kontrol ve Özerklik İhtiyacı Kontrol ve özerklik davranışları düzenlemeyle ilgili bilişsel süreçlerdir.Davranışların içsel ve dışsal kontrol odakları vardır. İçsel odaklı bireyler özerktirler ve kendi davranışlarını seçme-kontrol etme kapasitesine sahiptirler. Özerk olamayanlar ise çevreye uyarlar ve bu bireylerin davranışları dışarıdan kontrol edilir.İçsel ve özerk motivasyon kaynakları güçlü olanların doyum düzeyleri yüksek olurken, depresyon gibi olumsuz duygusal tepkilerinde azalma gözlenir.
Yükleme Biçimleri Yükleme biçimleri motivasyonun bilişsel açıklamalarıdır. Yükleme kuramları “Niye” sorusu üzerinde odaklanarak, bireylerin başarı ve başarısızlıklarının altındaki varsayımları anlamaya çalışır. Yükleme kavramının üç boyutu vardır; kontrol , değişmezlik ve sorumluluk. Kontrol, davranış nedenlerinin içsel ve dışsal kaynaklarını, değişmezlik, nedenlerin değişip değişmediğini, sorumluluk ise bireylerin nedenleri kontrol edip edemediklerini ifade eder. Davranışın kontrolü içselse, bu durum bireyin motivasyonunu ve öz saygısını arttırır.
Motivasyon ve İnançlar Değer Görme ve Yeterlik İnançları Değer görme, temel psikolojik ihtiyaçlardan biridir. Bireyler herhangi bir içsel ya da dışsal tehdit edici duruma karşı, kendi değer ve bütünlüklerini koruma çabası içine girerler. Yeterli düzeyde değer gören bireyler, kendi beceri ve kapasiteleri için yeterlik inançları geliştirirler. Geliştirilen inançlar aynı zamanda motivasyonlarını da etkiler
Öz Yeterlik İnançları Öz yeterlik inançları davranışların kazanımında, değiştirilmesinde ya da ortadan kaldırılmasında etkili olan psikolojik işlemleri kapsar. Psikolojik işlemler, kişisel yeterlik beklentileri üzerinde etkilidir. Bireylerin, yaşantılarıyla ilgili yeterlik ve sonuç beklentileri arasında farklılıklar vardır. Yeterlik beklentisi, bireyin bir davranışı gerçekleştirerek sonuçlara ulaşabilmesi ile ilgili kanılarını kapsar. Bu anlamda öz yeterlik bireyin kişisel etkililiğine ilişkin inancının gücünü vurgular. Bu inanç güçlü olursa, birey zor durumlarla başa çıkabilir
MOTİVASYONLA İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR Harju ve Eppler (1997) üniversite öğrencilerinin başarıya ilişkin, güdülenmeleri ile sahip oldukları akılcı olmayan inançları arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bulgular, dışsal güdülenme yönelimli öğrencilerin, içsel güdülenme yönelimli öğrencilere kıyasla, daha fazla akılcı olmayan inançlara sahip olduğunu göstermiştir. İlköğretim öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, yüksek motivasyona sahip öğrencilerin “bilen, öğrencilerini bağımsız bir şekilde davranmaya destekleyen, zorlayan ve cesaretlendiren” öğretmenlere sahip oldukları belirlenmiştir.
Midgley, Feldloufer ve Eccles (1989), öğretmenlerin özellikleri ve davranışıyla öğrenci-öğrenme düzeyi arasında bazı ilişkilerin olduğunu ortaya koymuşlardır. Özellikle öğretmenin oluşturduğu yeterlik duygusunun öğrencinin güdülenmesinde etkili olduğunu belirtmişlerdir. ERGENLERİN SOSYAL DESTEK DÜZEYLERİNİN AKADEMİK BAŞARI VE GÜDÜLENME DÜZEYİ İLE İLİŞKİLERİ*
Kavramın PDR ile ilişkisi Motivasyon, gerek başarı gerekse psikolojik sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.Normal zekaya sahip öğrencilerin kendilerinden beklenilen başarıyı gösterememesinde, zeka dışında başka faktörlerinde başarıyı etkilediği görülmektedir. Bunların başında güdülenme gelmektedir.Öğrencinin akademik yaşamın gerektirdiği temel etkinliklere ilişkin güdülenme düzeyi yeteri kadar yüksek olmalıdır. Güdülenme, başarı için gerekli bilişsel ve davranışsal etkinliklere ayrılan enerjinin miktarını belirlemektedir. Öğrencinin başarılı olma gereksinimi, okumaya ve öğrenmeye olan ilgisi, kendisine bir amaç belirleyip belirlemediği, amaçlarının gerçekçiliği ve işlevselliği, geçmiş başarı ve başarısızlığını hangi değişkenlere yüklediği, öğrenebilme konusunda kendine ilişkin yeterlilik algısı ve neden öğrendiğine ilişkin bilişlerinin tümü onun “Güdülenme düzeyini “ etkilemektedir.
Bilişsel kuramlar, güdülenmenin kaynağını dışarıda değil, bireyin kendi içinde, sahip olduğu bilişlerde aramak gerektiğini söyler. İnsanın güdülenme düzeyinin, sahip olduğu bilişlerce belirlendiği düşüncesinin deneysel olarak test edilmesinde Bilişsel-Davranışçı terapi oldukça etkilidir. Bu modellerin içerisinde en sık kullanılan iki model Akılcı Duygusal Davranış Terapisi ve Bilişsel Terapidir. Bu iki modelin klinik çalışmaların dışına taşınıp, psikolojik danışma ve rehberlikte herhangi bir rahatsızlığı olmayan çocuk, genç ve yetişkinlere yönelik olarak sıklıkla kullanılmakta olduğu görülmektedir.
Öğrenme, güdülenmeyle çok yakından ilişkilidir Öğrenme, güdülenmeyle çok yakından ilişkilidir. Çünkü güdü organizmayı belirli tepkilerde bulunmaya ve sonuç olarak bir şeyler öğrenmeye zorlamaktadır. Buna bağlı olarak da güdülenme öğrenme için gerekli ön şartlardan biri olmaktadır. Yeterince motive olamamış bir öğrenci, öğrenmeye hazır hale gelmemiş demektir. Buna paralel olarak, kişiyi öğrenmeye sevk edecek önemli neden olmadıkça öğrenmeye karşı ilgi gelişmez (Selçuk, 1996).Motivasyon öğrencinin öğrenme sonuçlarını etkileyen önemli bir faktör olarak görülmektedir
Öğrenci başarısızlıklarının altında yatan en büyük nedenlerinden birinin, ders çalışma beceri ve tutumlarının yetersizliği olduğu belirtilmektedir(Küçükahmet, 2000).Ders çalışma becerileri, öğrencinin motivasyonundan ve zamanı tam ve doğru kullanmasından etkilenmektedir.
Motivasyonu Nasıl Arttırabiliriz?
Öğrencilerin temel ihtiyaçlarının doyurulması önemlidir. Öğrencinin üzerindeki baskı minimize edilmelidir, örneğin, rekabeti ya da sosyal karşılaştırma kaldırılmalıdır Programların öğrencinin yaşı ve yetenek seviyesine uygun bir düzeyde olması sağlanmalıdır. "Bunu niçin öğrenmem gerekiyor …. Sorusunun yanıtı öğrenciye verilmelidir. Yani öğrenmeyi öğrenci için anlamlı ve değerli kılmak gereklidir.
Ödüllerin uygun kullanımı önemlidir Ödüllerin uygun kullanımı önemlidir. Övgü serbestçe kullanılmalı, sadece performans için değil, gayret ve ilerleme için ödüllendirilmelidir Öğrenci, kendisinden ne beklendiğinden emin olmalıdır. Öğrencinin mevcut ilgilerinden hareket etmek daha faydalıdır. Destekleyici bir çevre olmazsa olmaz koşuldur.Kısaca, öğrenciler iyi davranıldığında, saygı gördüğünde, cesaretlendirildiğinde ve ödev anlamlı olduğunda, yüksek düzeylerde motivasyon kendiliğinden gelişecektir. Önemli olan öğrencinin kendisine olan saygısını, güvenini ve gurur duygusunu güçlendirmektir.
Öğretmenlerin yapabilecekleri Başarı için uygun ortamlar hazırlamak, Öğrenciye kendi performansını ve mantıklı hedefler seti belirlemesini öğretmek, Gösterilen çaba ve elde edilen sonuç arasındaki ilişkiyi anlama konusunda öğrenciye yardımcı olmak, Öğrencinin geçmiş yaşantılarıyla ders arasında bağlantı kurmak,
İlgi ve istek konusunda model oluşturmak, Ders içeriklerinin değişiklik ve yenilik öğelerini kapsaması, Öğrencilerin aktif katılımını sağlayıcı ortam hazırlamak, Öğrencilerin yaratıcı sonuçlar elde etmelerine yardımcı olmak, Öğrencilerin sınıf arkadaşlarıyla etkileşimde bulunabilecekleri bir ortam hazırlamak.
Öneriler Sınıf ortamını düzenleme, kontrol etme, sürdürme ve öğrencileri motive etme açısından sorunların ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden birisi öğretmenlerin öğrencilerle olumlu bir etkileşim ortamı oluşturamamalarıdır. Bu nedenle öğretmenlerin iletişim becerilerini ve empatik eğilimlerini geliştirecek seminer ve hizmet içi eğitim programları düzenlenmelidir. Öğretmenleri olumlu bir öğrenme-öğretme ortamının oluşturulmasının temel koşulu olan demokratik öğretmen davranışları sergilemeye yönlendirmek için eğitim programlarında öğretim yöntemleri ve sınıf yönetimi yaklaşımları açısından düzenlemeler yapılmalıdır. Öğretmenlerden beklenen en önemli görev, öğrencilerine yüksek düzeyde özerklik desteği sağlayarak onları olumlu yönde motive etmektir. Bu amaçla öğretmenler için hizmet içi eğitim kursları düzenlenmelidir.