İlkokul Yıllarında Sosyal BÖLÜM 17 İlkokul Yıllarında Sosyal ve Duygusal Gelişim
İlkokul Yıllarında Sosyal ve Duygusal Gelişim Yeterlilik Duygusu •Yeterlilik Duygusunun Gelişimi •. Okulda Yeterlilik Duygusu Kendine Güven Türleri •Yeterliliğe Karşı Sosyal Kabul • Kontrol Duygusu • Ahlaki Benlik Değeri Duygusu • Kendine Güven Türlerinin Bütünleştirilmesi Kendine Güven ve Kültür •Benliğe Bütüncül Bakış • Kültürel Yeterlilikler ve Kendini Değerlendirme Ölçütleri • Kültür ve Kontrol Duygusu • Kültür ve Ahlaki Benlik Değeri Duygusu • Kendine Güven, Ön Yargı ve Kendinden Nefret Etme Miti Erken Yaşlarda Kimlik Oluşumu •Cinsiyet Kimliği • Etnik Kimlik Akran İlişkileri •Akran Grubu • Akran Reddi ve Ün • İhmal Edilen Çocuklar • Arkadaşlıklar • Akran İlişkileri, Kültür ve Sınıf Ahlaki Gelişim •Kohlberg’e Eleştiriler Sınıf Uyarlamaları: Sosyal Yeterlilik ve Özel Gereksinimli Çocuklar •Ağır Duygusal Davranışsal Bozukluklar • Otizm ve Sosyal Yeterlilik • DEHB ve Sosyal Yeterlilik • Görünmeyen Engeller ve Akran Kabulü Özet
Rehber Sorular (Konu sonunda cevaplandırması gereken sorular) 1. Yeterlilik duygusu nedir ve okulda yaygın olarak yapılan uygulamalardan hangileri ilkokul yıllarında yeterlilik duygusunu tehdit eder? 1. Sosyal kabul, kontrol ve ahlaki benlik değeri duyguları nelerdir ve bu tür kendine güven duyguları ilkokul yıllarında nasıl gelişir? 2. Benliğe bütüncül bakış nedir ve kültürden nasıl etkilenir? 3. Kültürel yeterlilikler nelerdir ve bunlar kendine güven ile nasıl ilişkilidir? 4. Denetim (kontrol) duyguları sosyalleşmeden ve ön yargıdan nasıl etkilenir? 5. Ahlaki benlik değeri kültürden nasıl etkilenir? 6. Kendinden nefret etme miti nedir ve neden bazı ailelerde ön yargı kendine güveni daha az etkiler? 7. Kimlik oluşturma nedir ve hangi etkenler güçlü bir cinsiyet kimliğine ve etnik kimliğe yol açar? 8. İlkokul yıllarında, akran grupları, akran reddi ve ihmali ve arkadaşlıklar erken çocukluk yıllarına göre nasıl değişiklikler gösterir? 9. İlkokul yıllarında akran ilişkileri kültür ve sınıftan nasıl etkilenir? 10. Kohlberg’in ahlak gelişimi teorisinin ana ilkeleri nelerdir ve Kohlberg’in görüşlerine başlıca çok kültürlü ve feminist eleştiriler nelerdir? 11. Ağır duygusal davranışsal bozukluğu, otizm ve dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu olan çocukların sosyal gelişimlerini desteklemek amacıyla sınıflarda nasıl uyarlamalar yapılabilir? 12. Görünmeyen engeller nelerdir ve öğretmenler öğrencilerinin bunları anlamalarını ve kabul etmelerini nasıl sağlayabilir?
Bu bölüm, ilkokul yıllarında, sosyal ve duygusal gelişimi incelemektedir. Çocuklar daha büyük ve daha çeşitli akran ve yetişkin grupları ile etkileşim kurdukça sosyal dünyaları önemli derecede genişler. Çocuklar yeni sosyal davranış örüntüleri edinir ve özgün ilişkiler içine girerler.
Bu dönemde çocukların gelişen düşünme yetenekleri onların arkadaşlarının davranışlarını ve arkadaşlığın anlamını daha iyi incelemelerini ve anlamalarını sağlar ve çocuklar akranlarının hangi özelliklerine değer verdikleri ve hangilerinden hoşlanmadıkları ile ilgili fikirler geliştirirler. Başkaları ve kendileri arasındaki ırksal ve sınıfsal ayrımlar da dâhil olmak üzere farklılıkları görmeye başlarlar.
YETERLİLİK DUYGUSU Erikson’ın (1963) duygusal gelişim teorisi daha önceki bölümlerde tartışıldı. Hatırlayacak olursak, Erikson’a göre okul öncesi dönemdeki duygusal mücadelelerden biri girişimcilik duygusunun başarılmasıdır. Gerçek becerileri gerçekleştirmekte başarılı olduğuna inanan çocuklar girişimcilik duygusuna daha da genel bir kullanımıyla yeterlilik duygusuna sahiptirler.
Girişimcilik: Erikson’un çocukların kendilerini gösterdikleri, yaratıcı girişimlerde bulundukları, risk aldıkları arkadaşlarına el uzattıkları genellikle okul öncesi dönemde edinilen duygusal durum için kullandığı terim. Girişimciliği engellenmiş olan çocuklar tersi olan bir duygusal durumu yaşayacaklardır: suçluluk. Yeterlik: Erikson’nun çalışkanlık terimine benzer şekilde çocukların okul içi veya dışındaki başarılarından dolayı yeterli hissettikleri duygu durumu. Tekrar eden başarısızlıklar tam tersi duygusal durumla sonuçlanacaktır: aşağılık.
Okulda Yeterlilik Duygusu İlkokul yaşlarındaki çocuklar, öğretmenin hem olumlu hem de olumsuz geri bildirimlerini, kendilerini değerlendirmede daha çok göz önünde bulundururlar. Öğretmen ilkokul çocuğunun yazılı ödevini eleştirdiği, sınavda düşük not verdiği ya da herhangi bir şekilde okul performansı ile ilgili olumsuz bir geri bildirim verdiği zaman çocuk kendini daha az yeterli hissedebilir.
KENDİNE GÜVEN TÜRLERİ Erikson (1963), ilkokul yıllarında yeterlilik duygusunu kendine güven ile eşdeğerde kullandı. Erikson’ın çalışmaları kendine güvenin tek bir genel psikolojik özellik olduğunu ima eder. Diğer araştırmacılar iki ya da daha çok kendine güven tipinin ilkokul yıllarında ayrıştırılabileceğini iddia ederek Erikson’ın görüşünü reddettiler (Harter, 2003).
Yeterliliğe Karşı Sosyal Kabul Pek çok çalışmada, okul öncesi ve ilköğretim çocuklarına kendi yeteneklerini pek çok farklı alanda değerlendirmeleri istendi. 4–7 yaş arasındaki çocuklar, iki tür kendine güven arasında ayrım yaptılar: yeterlilik, Erikson’ın da açıkladığı gibi bir şeylerde iyi olmak ve sosyal kabul, bir arkadaş olarak sevilmek ya da aile üyesi olarak önemsenmek.
Kontrol Duygusu İlkokul yıllarında kendini değerlendirmenin bir diğer önemli alanı ise kontroldür. Kontrol duygusu, bir bireyin kendi yaşamını kontrol etmeye ya da kaderini belirlemekte bir değişiklik yapmaya ilişkin yeteneğine yönelik inancı ile ilgilidir İçsel denetim odağı geliştiren çocuklar çok çalışmanın ve problem çözmede kararlı olmanın başarıya götüreceğini daha çok belirtme eğilimindedirler. Dışsal denetim odağı geliştiren çocuklar onlara olan her şeyin dışsal güçlerden kaynaklandığını ve onların kontrolü dışında olduğuna inanırlar.
Kontrol Duygusu: Birinin kendi hayatını kontrol etmeye ilişkin veya birinin kaderini belirlemekte değişiklik yapmaya ilişkin algısıyla ilişkili bir çeşit kendine güven. İçsel Denetim Odağı: Çok çalışma ve tutarlılığın başarıya götüreceğine ve kişinin değişim için ihtiyaç duyduğu gücün kendi içinde olduğuna duyulan inanç. Dışsal Denetim Odağı: Bir kişinin başına gelenlerin dışsal güçlerden kaynaklandığı, başarının kişinin kontrolü dışında olduğu ve başarısızlığın kaçınılmaz olduğu inancı.
Ahlaki Benlik Değeri Duygusu Kendine güvenin bir diğer boyutu ahlaki benlik değeridir. Ahlaki benlik değeri çocukların kendi iyilikleri veya erdemliliklerini kültürel normlara göre değerlendirmeleridir. İlkokul yaşlarındaki çocuklar sosyal deneyimlerine göre kendilerini iyi ya da kötü olarak görmeye başlarlar.
Kendine Güven Türlerinin Bütünleştirilmesi İlkokul yıllarında kendine güvenin gelişiminin karmaşık bir kendini değerlendirme süreci olduğu açıktır. Aslında çocukların bu kadar erken yaşlarda kendileri hakkında ne kadar farklı yönden düşündüklerini ve kendi değerlerini yargılamalarını incelemek oldukça kafa karıştırıcı! Benlikle ilgili görüşler yaşamın pek çok farklı alanında birbirinden farklı değerlere ayrılmıştır. Şekil 17–1, bu bölümde tartışılan kendini değerlendirme alanlarını göstermektedir.
ŞEKİL 17-1 İlkokul yıllarında kendine güven birbirinden ayrı pek çok kendini değerlendirmeden oluşur. Bunlar, çocukluk ve ergenlik yıllarında zamanla tek bir benlik görüşüne doğru birleşir.
KENDİNE GÜVEN VE KÜLTÜR İlkokul yıllarında kendine güven kültürden etkilenir. İçinde yaşadıkları grubun dünya görüşü, değer verdiği yeterlilikler ve gelenekleri çocukların benlik değerlerini yargılamada kullanacakları ölçütleri etkileyecektir.
Benliğe Bütüncül Bakış Daha önceki ünitelerde tartışıldığı gibi bazı kültürler düşünce ve davranışta daha kolektiftir (Klein ve Chen, 2001). Bu tür kültürel gruplarda, geniş aileler ortak amaçlar doğrultusunda birlikte çalışma eğilimindedirler ve ailedeki bireyler kişisel ihtiyaçlarından tüm ailenin iyiliği için sıklıkla vazgeçerler. Kolektif kültürlerin çocukları benliğe bütüncül bakışa sahiptirler. Benliğe bütüncül bakış, bireyin kendini tüm aile ya da topluluğunun başarı ve yeterlilikleri ile ilişkili olarak değerlendirmesidir
Kültürel Yeterlilikler ve Kendini Değerlendirme Ölçütleri Kültür çocukların kendilerini değerlendirmek için kullandıkları ölçütleri etkiler. İlkokul yıllarında, çocuklar hangi yeteneklerin zaman harcamaya değer veya önemli olduğu hakkında yargıda bulunurlar. Bazı çocuklar sportif becerilerin okumayı öğrenmekten daha önemli olduğuna, diğerleri ise tam tersine inanabilirler. Bazıları ise şarkı söylemek ve bir müzik aleti çalmayı en önemli beceri olarak görebilirler.
Bazı kültürlerdeki çocuklar benliğe bütüncül bakışa sahiptirler Bazı kültürlerdeki çocuklar benliğe bütüncül bakışa sahiptirler. Onların yeterlilik duyguları akran gruplarının, ailelerinin ve topluluklarının başarılarına bağlıdır.
Kültür ve Kontrol Duygusu Daha öncede tartışıldığı gibi kontrol duygusu çocuğun kendini değerlendirmesinin bir parçasıdır. İçsel denetim odağı bireyin kendi yaşamında değişim yapabilme ve düzenleyebilme yeteneğine inanmasıdır. Kontrol duygusu kültür ve cinsiyete göre değişir.
Kültür ve Ahlaki Benlik Değeri Duygusu Çocukların ahlaki benlik değerlerini yargılamaları kültür tarafından da şekillendirilebilir. Daha öncede tartışıldığı gibi, benlik değerine karar vermedeki bir ölçüt ailelere itaattir (Damon, 2002). Çocuklar eğer uyumlu iseler kendilerinin iyi ve düzgün davranışlı olduklarına inanırlar. Çocukların ne kadar itaatkâr ya da uyumlu olacakları kültürel normlar tarafından belirlenmesi beklenir. Bazı kültürlerde yetişkinlere itaat ve saygı diğer kültürlere göre daha çok talep edilir.
ERKEN YAŞLARDA KİMLİK OLUŞUMU Çocukluk ve ergenlik yıllarında, çocuklar kendilerini net bir şekilde anlamak yani kimlik oluşturmakla meşguldürler. Kimlik geliştirme sürece “Ben kimim?” “Nelerde iyiyim” “Neye inanıyorum” ve “Hangi gruplara aitim” gibi soruları cevaplamayı içerir. Bu soruların pek çoğunu cevaplamak bir ömür boyu sürer. Kimlik Oluşumu: Bir kişiyi tanımlayan roller, kişisel değerler, karakteristik özellikler, yeterlikler ve grup aidiyetine ilişkin açık anlayışın oluşturulması süreci.
Cinsiyet Kimliği Erken yaşlarda çocuklar cinsiyet kimliği edinmeye yani kendilerini kız ya da erkek olarak görmeye başlarlar Kız ve erkek olmanın ne demek olduğunu; kız ve erkekliği belirleyen fiziksel özellikleri tanımlayabilirler. İlkokul yaşlarındaki çocuklar cinsiyetin sadece fiziksel görünüşle belirlenmediğini anlarlar.
Etnik Kimlik İlkokul yıllarında, çocuklar etnik kimlik de geliştirmeye, yani ait oldukları etnik grubun davranışları, düşünceleri, değerleri, duyguları ve yeterlikleri ile ilgili tam bir anlayış ve takdir geliştirmeye başlarlar.
AKRAN İLİŞKİLERİ İlkokul yıllarında akran ilişkileri çeşitli nedenlerden dolayı belirgin şekilde değişir. İlk olarak çocuklar entelektüel olarak gelişmektedirler. Daha az ben merkezli ve daha çok diğerleri merkezli oldukça akranlarının özelliklerini ve duygularını değerlendirebilir, hangi özellikleri sevdikleri ve hangilerini sevmedikleri hakkında yargıda bulunabilirler.
ŞEKİL 17-2 Şekilde ilkokul yaşlarında akran gruplarının yapısı grafiksel olarak resmedilmiştir. Çocuklar dairelerle gösterilmiştir. İlişkinin gücü birleştiren çizgilerle gösterilmiştir. Tek bir çizgi birbirinden hoşlanan ve saygı duyan iki çocuk arasındaki olumlu ilişkiyi göstermektedir. Çift çizgi arkadaşlıkları göstermektedir. Noktalı çizgi yüzeysel ilişkiyi göstermektedir. İlkokul yıllarında genellikle erkek ve kız akran grupları ayrı olarak oluşur. Birleşen çizgisi olmayan daireler ihmal edilen veya reddedilen çocukları göstermektedir.
İhmal Edilen Çocuklar Bazı ilkokul yaşlarındaki çocuklar ihmal edilmiş sosyometrik statüdedirler. Sosyometrik görüşmelerde, akranları tarafından ne olumlu ne de olumsuz şekilde bu çocuklardan asla bahsedilmez. Bu çocuklar basitçe okulda veya mahallelerinde diğerleri tarafından fark edilmezler.
Arkadaşlıklar Daha öncede açıklandığı gibi arkadaşlıklar ilkokul yıllarında daha önemli hâle gelir. Çocuklar ilkokul yıllarında her geçen yıl arkadaş edinmek ve arkadaşlıklarını korumak için daha büyük endişe duyarlar. Bu yaşlarda arkadaşları olmayan çocuklar yalnızlık duygusundan yakınmaya daha eğilimlidirler.
Arkadaşlıklar ilkokul yıllarında daha özel ve uzun süreli olur. Akran İlişkileri, Kültür ve Sınıf Kültür ve sosyoekonomik statü ilkokul yılarında arkadaşlıkları ve akran ilişkilerini etkiler mi? Arkadaşlıklar ilkokul yıllarında daha özel ve uzun süreli olur.
AHLAKİ GELİŞİM Piaget (1932), küçük çocukların daha az ben merkezli oldukça erken ahlak duygusu edindiklerine inanırdı. Okul öncesi çocuklarının çoğu, Piaget’ye göre ön–ahlaklıdırlar, yani ahlaki karar verirken veya oyun oynarken açık kurallara bağlı değildirler. Piaget ilkokul yıllarında pek çok çocuğun ahlaki gerçekçilik duygusu gösterdiğini savunmuştur. Ahlaki gelişimin son evresi olan ahlaki görecelik duygusu Piaget’ye göre ergenlikte veya yetişkinlikte başarılır.
TABLO 17-3 Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Evreleri
SINIF UYARLAMALARI: Sosyal Yeterlilik Ve Özel Gereksinimli Çocuklar İlkokul yıllarında pek çok zorlu durum akran ilişkilerini ve sosyal beceri edinimini ciddi bir şekilde tehdit eder. Bunların arasında ağır duygusal davranışsal bozukluklar, otizm ve dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu yer alır. Öğretmenler, sınıf etkinliklerini ve etkileşimlerini bu tür rahatsızlıkları olan çocukların sosyal gelişimlerini destekleyecek şekilde uyarlayabilirler.
ŞEKİL 17-3 İlkokul sınıflarına asılabilecek çatışma çözümü çizelgesi örneği. Öğretmenler çocukların anlaşmazlıkları çözmelerine yardımcı olurken çizelgeye gönderme yaparlar.
ÖZET Çocukların kendileri ile ilgili görüşleri ve diğerleri ile ilişkileri ilkokul yıllarında dikkate değer şekilde değişir. Gelişen bilişsel yetenekler ve okulda daha sık değerlendirmeler ile bu yaşlardaki çocuklar kendilerini akranlarıyla daha sık karşılaştırmaya başlarlar. Kendi yeterlikleri ile ilgili yargılar oluşturmaya başlarlar. Aynı zamanda başkalarının onları kabulü, kendi yaşamları üzerindeki kontrolleri ve ahlaki benlik değerleri üzerine de kendilerini değerlendirirler. Çocuklar bu alanlardan bazılarında olumlu görüşlere sahip olabilirken diğerlerinde olmayabilirler. Kolektif kültürlerdeki çocuklar benliğe bütüncül bakışa sahip olabilirler. Bu kendini değerlendirmeler, bireysel başarı yerine çocukların bir bütün olarak ailelerinin ve topluluklarının başarılarına, kendi kendilerine yetebilmelerine ve ahlaki değerlerine