GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜÇLÜ ETKİLER DÖNEMİ 1960’lı yıllardan itibaren yapılan araştırmalarda, özellikle “tutum” kavramı üzerinde odaklanılmıştır. Kitle iletişim araçlarının “doğrudan ve kısa vadeli etkileri” olduğu yönündeki görüşler, yerini, “dolaylı ve uzun vadeli” etkilere yol açtığı şeklindeki görüşlere bırakmıştır. Teknolojik gelişmelerle birlikte, TV’nin yaygınlaşmasının da etkisiyle, 1970’li yıllarda, kitle iletişim araçlarının etkileri konusunda dile getirilen “Gündem Kurma” ve “Suskunluk Sarmalı” gibi kuramlar ise, kitle iletişim araçlarının toplum ve bireyler üzerinde güçlü etkiler oluşturduğu yönündeki görüşlerin yeniden ağırlık kazanmasına neden olmuştur GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Kurma Teorisi 1972 yılında ortaya atılmıştır. Teori, kitle iletişim araçlarının haberleri sunuş biçimi yoluyla bazı konulara ağırlık vererek, kamuoyunun gündemini belirlediği görüşüne dayanmaktadır. Buna göre, medya haber ve bilgilerin önem sıralamasını belirleyerek, toplumun neyi ne kadar bilmesi gerektiğine onlar adına karar vermektedir. Medyanın gündemine alarak büyük ağırlık ve yer verdiği konuların kamunun da gündemine girdiği ve kamu tarafından önemli olarak algılandığı; medyada yer almayan konuların ise önemsiz olarak nitelendirildiği varsayılmaktadır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Medyanın hangi bilgilerin toplum için yararlı olduğunu belirleyebilmesinin temelinde ise, bireyin, yaşamına ilişkin düzenlemeler yaparken, kendisine bir referans veya dayanak noktası araması olgusu yatmaktadır. Kitle iletişim araçları, toplumda meydana gelen bazı olaylara daha çok ilgi gösterirken; bazılarına daha az ilgi gösterir ya da tümüyle onları görmezden gelirler. Başka bir deyişle, insanlar, medyanın kurmuş olduğu gündem sayesinde olayların hangi önemde olduklarını öğrenirler. Bu kuramın temeli, medyanın haberleri sunuş biçimiyle, vatandaşın üzerinde kafa yorduğu ve konuştuğu konuları belirlediği düşüncesine dayanır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) - Gündem kurma yaklaşımının temelini daha çok siyasal olaylar, özellikle de seçimler ve seçim kampanyaları oluşturur. Bu modele göre, medya tarafından ortaya atılan iddialar, kısa bir süre içinde dikkat çekmezse, hızla unutulup gidecektir. Gündem Kurma teriminin mucitleri Maxwell McCombs ve Donald Shaw, tezlerini 1976 yılında Watergat Skandalı, yani telekulak ve sonrasında yaşanan siyasi rüşvet olayları konusuyla sınamaya çalışmışlardır. Medyanın bu konuyu sürekli gündemde tutmasıyla, adı geçen olay, uzun süre Amerikan toplum ve politikasının gündeminde kalmış ve sonuç olarak Başkan Nixon istifa etmek zorunda kalmıştır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) McCombs ve Shaw’a göre, medya iletilerinin etkisi bir zincir içinde gerçekleşiyordu. İlk aşamada etki “haberdar etme” ya da “farkındalık yaratma” biçiminde ortaya çıkıyor; ikinci aşamada, insanlar haberdar oldukları sorunlar hakkında daha fazla bilgi edinme yoluna gittikleri için, etki “biliş düzeyinde” ortaya çıkıyordu. “Tutum değişikliği” ancak üçüncü aşamada görülürken, son aşamada “davranış değişikliği” söz konusu oluyordu. Çerçeveleme”, “öne çıkarma” ya da “önemlileştirme” gibi başka araştırma yaklaşımları da gündem belirleme sürecine müdahale eden unsurlar olarak ele alınmıştır. Daha sonraları da medya, kamu ve siyaset gündemine ilişkin çalışmalar “gündem belirleme süreci” adını taşıyan modeller içerisinde tanımlanmaya çalışılmıştır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Belirleme İle İlgili Bazı Faktörler Medyanın kamu gündemini oluşturma yeteneğinin sorunlar bazında gösterdiği farklılıklar nelerdir? Gündem oluşturma, hızlı gelişen olaylarda daha çok geçerli olurken, bazı dramatik gelişmeler olmadığı sürece yavaş gelişen olaylarda pek görülmemektedir. Gündem oluşturma ile ilgili bir diğer faktör, konunun medyada daha önce ele alınıp alınmamasıyla ilgilidir. Konu daha önce medyaca aktarılmış ise, daha sonra verilen haberlerle konuya yeni bir bakış açısı getirilmesi söz konusu olsa bile, olay, daha önceki haber çerçevesinde yorumlandığından, olayın kamu gündemindeki etkisi azalmaktadır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Belirleme İle İlgili Bazı Faktörler Medyanın kamu gündemini oluşturma yeteneği sorunlar bazında gösterdiği farklılıklar nelerdir? Yüksek öğrenim görmüş kişilerin siyasal bilinci daha üst seviyede olduğundan, bu kişilerin yönetim gereksinimleri de daha az olmakta ve gündem oluşturma sürecinin bu insanlar üzerindeki etkisi azalmaktadır. Konuyla ilgili bireylerin başvuracakları bilgi kaynakları azaldıkça gündem oluşturma etkisi artmakta; başvuru kaynakları çoğaldıkça, etki azalmaktadır. Haberin yayınlandığı sayfa ve sütun, seçilen başlık ve spot, haberin sunum biçimi gibi hususlar da kamu gündemini etkileyebilmektedir. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Belirleme İle İlgili Bazı Faktörler Medyanın kamu gündemini oluşturma yeteneği sorunlar bazında gösterdiği farklılıklar nelerdir? Kamu, kahramanlarla birlikte sunulan açık seçik olaylara karşı daha duyarlı olmakta, buna karşılık, yanlışların belirtilmediği ve sonuçları bilinmeyen konularda ise daha az duyarlılık göstermektedir. - Örneğin “Deprem Dede” lakaplı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın depremle ilgili haberlerde görüşlerine en sık başvurulan kişi olması, haberin gündem oluşturma etkisini arttırmaktadır. Ya da ünlü bir rock yıldızının AIDS hastalığıyla ilişkilendirilmesi. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Rogers ve Dearing’in “Farka Dayalı” Gündem Koyma ve Saptama Modeli Rogers ve Dearing’e göre, gündem, “belli bir zaman diliminde, önem hiyerarşisi halinde sıralanmış konular ve olaylar listesi” olarak tanımlanmıştır. Olaylar belli bir zaman ve mekânla sınırlı ayrı ayrı gelişmelerken; konular, birbiriyle bağlantılı olaylar dizisidir. Rogers ve Dearing’e göre Gündem Belirleme, iletişim araçlarındaki gündemin toplum üzerindeki etkileriyle ilgilidir. Gündem Kurma ise, iletişim araçlarının ve kamunun gündemlerinin kamusal siyaseti etkilediği daha geniş bir süreci anlatır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Rogers ve Dearing’in “Farka Dayalı” Gündem Koyma ve Saptama Modeli Rogers ve Dearing, 3 farklı gündem ayırt ederler: 1 Kitle İletişim Araçları Gündemi: Kitle iletişim araçları içeriğinin önceliği olan konu ve olaylara yöneltilen dikkati ifade eder. 2 Kamu Gündemi: Kamuoyu bilgisindeki konulara verilen farklı önemi anlatır. Siyasa Gündemi: Politikacıların konu ve siyasa tekliflerini anlatır. 1975 Danimarka Genel Seçimleri’nde muhabirlerin neyi izleyecekleri konusundaki enformasyonu siyasetçilerden aldıklarını bulmuşlardır. Yani izleyicilerin kitle iletişimi gündeminin belirlenmesinde hemen hemen hiçbir etkisi yoktur. Rogers ve Dearing’e göre, gündem koyma ve saptama “amaçlı” veya “amaçsız” olabilir; kitle iletişimi veya siyasa oluşturucular tarafından başlatılabilir. Kamunun bizzat kendisinin de kitle iletişim gündemini etkileme olasılığını dikkate almak gerekir (Örneğin “Cumhuriyet Mitingleri”). GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Dan Berkowitz ve Gündem Kurma Kategorileri Dan Berkowitz gündem kuramında çeşitli kategorileri birbirinden ayırır. Bu çerçevede Medyadan kamuya doğru tek yönlü ilişki için gündem saptama Medyadan siyasal karar alıcılara doğru tek yönlü ilişki için siyasal gündemi saptama Medya ile kamunun sorunlara ilişkin tek yönlü ilişkisi için siyasal gündemi kurma Haber kaynaklarıyla iktidar kaynaklarının birlikte medyaya doğru tek yönlü ilişkisi için “bildirişim yardımı”. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Belirleme Kuramına Yöneltilen Eleştiriler Gündem belirleme yaklaşımıyla gerçekleştirilen çalışmaların hedefi oldukça sınırlıdır (Genelde siyasal kampanyalar, seçimler, propaganda). Kamu gündeminin tanımlanmasında zorluklar vardır. Birden çok kamu gündemi olabilir (İşçilerin kamu gündemi ile işverenlerin kamu gündemi, vb. İşçilerin kamu gündemi, sigorta prim ödeme günü sayısının azaltılmasıyken, işverenlerinki AB’ye uyum yasalarının çıkarılması, vergi indirimleri, vb. olabilir). Bireyin kişisel gündeminin kişiler arası iletişimle mi, yoksa medyayla mı etkilendiği sorusunun yanıtı da verilmemiştir. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Belirleme Kuramına Yöneltilen Eleştiriler Bir başka sorun, farklı gündem türleriyle ilgilidir. Bireylerin ve grupların gündemleri olduğu gibi, kurumların, siyasal partilerin ve hükümetlerin de gündemleri vardır. Gündem belirlemenin, medyadan mı, kamu üyeleri ve onların gereksinimlerinden mi, yoksa medyaya kaynak olan kurumsal seçkin tabakadan mı kaynaklandığı konusunda bazı belirsizlikler vardır. Bir başka eleştiri, medyanın güvenilirliğiyle ilgilidir. Buna göre, kitle iletişim araçlarının güvenilirlik bakımından farklılıklar gösterebileceği, böylece tüm kitle iletişim araçlarının olası etkilerinin aynı olamayacağıdır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ GÜNDEM KURMA (“AGENDA SETTİNG”) Gündem Belirleme Kuramına Yöneltilen Eleştiriler Medya mesajları, çevreden edinilen kişisel deneyimle örtüşmeyebilir. Bu durumda da istenilen gündem kolayca oluşturulamayabilir Medyanın paylaşma eğiliminde olduğu haber ve olaylarla ilgili olarak birçok insan farklı değer yargılarına sahip olabilir. Son olarak, medya gündeminin kamu gündemine yansımasının ne kadar zamanda gerçekleştiğinin tam olarak açıklanmaması da bir diğer eleştiri noktasını oluşturmaktadır. GÜNDEM KURMA
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Elisabeth Noelle-Neumann, medya ve kamuoyu ilişkisini anlamaya ve açıklamaya yönelik olarak geliştirdiği kuramda, 1980’li yıllarda medya araştırmalarında güçlü etkilere geri dönüşün öncülüğünü yapmıştır. Almanya’daki 1965 seçimlerinin sonuçlarını irdeleyen Neumann, Suskunluk Sarmalı adıyla anılan bu teoriyi geliştirmiştir. Bu model, bir bakıma Gündem Belirleme modelinin “negatif ayna imajı”dır. Kitle iletişim araçlarının belli konuları, sorunları ve bunların tartışılmasını halkın gündeminden uzaklaştırma yeteneği üzerinde durur. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” - Model, aynı zamanda kamuoyunun biçimlenmesi sürecine ilişkindir. - Kitle iletişim araçlarının kamuoyu üzerinde güçlü etkileri olduğu, fakat bu etkilerin geçmişte araştırma kısıtlarından dolayı kestirilemediği fikrinden yola çıkan Neumann, kişinin düşüncesinin “başkalarının ne düşündüğüne ya da başkalarının düşüncesini nasıl algıladığına” bağlı olduğunu ileri sürmektedir. Neumann’a göre; Toplum, normlardan sapan bireyleri dışlamakla tehdit etmektedir. Bireyler, sürekli olarak dışlanma korkusu içindedirler. Bireyler, dışlanma korkusu nedeniyle kanaat iklimini sürekli gözlemektedirler. Bireyin yaptığı bu gözlem, düşünce ve kanaatlerini açıklayıp açıklamaması sürecine etki etmektedir. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Bireyler toplumda yalnız kalmaktan ve yalıtılma korkusundan dolayı çevrelerini sürekli denetlemekte, toplumda yaygınlaşan ya da gözden düşen kanıların neler olduğunu saptayarak; kendi fikirleri yaygınlaştıkça fikirlerini açıkça dile getirmekte, aksi durumda ise sessiz kalmayı tercih etmektedirler. Birey, toplumda hangi görüşün kabul gördüğünü kendi gözlemlerine dayanarak öğrenebileceği gibi, ağırlıklı olarak, kitle iletişim araçlarından yararlanır. Bu noktada, belirleyici olan etmen, fikirlerin büyüklüğünden ziyade, taraftarların bu fikirleri ifade etme isteği ve yeteneğidir. Kitle iletişim araçlarında az yer bulan görüşler, daha az sayıda kişi tarafından desteklenip ifade edilebilirken, çok yer bulan görüşler, kişilerin, çoğunluğun yanında yer alma kaygısıyla hareket etmelerinden dolayı, kendine yeni taraftarlar kazanmaktadır. Bireyler suskun kaldıklarında bu görüş daha az yaygın ve geçerli görüleceğinden, bir suskunluk sarmalı oluşmaktadır. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Toplumda yaygın görüşlerin dışında bir görüşe sahip olan insanlar seslerini duyurmada daha az istek duyacaklarından, kitle iletişim araçlarınca ifade edilen görüşler daha baskın ve doğru görüş olarak algılanacaktır? neden_? Suskunluk Sarmalı Teorisine göre, bireyin toplumla ve diğer bireylerle bütünleşme amacı taşıması, toplum baskısından uzaklaşmak için diğerlerine benzemesine ve benzer şekilde davranmasına neden olmaktadır. Neumann’ın deyimiyle, “kurtlarla birlikte uluma” durumudur bu. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Suskunluk Sarmalı Bağlamında Kitle İletişim Araçlarının Rol ve Etkinliği - Bu teori, iletişim araçlarının rol ve etkinliğini 3 aşamada açıklamaktadır. İlk olarak kitle iletişim araçları toplumda baskın olan düşüncelerin neler olduğu yönündeki izlenimleri şekillendirmektedir. İkinci olarak, yaygınlaşmakta olan düşüncelerin neler olduğuyla ilgili izlenimleri pekiştirmektedir. Üçüncü ve son olarak da, herhangi bir birey tarafından toplum önünde hangi düşüncelerin dışlanmadan açıklanabileceğiyle ilgili izlenimleri belirtmektedir. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Suskunluk Sarmalı Bağlamında Yapılan Bazı Görgül (Ampirik) Araştırmalar Toplumdaki çoğunluk kampı, etkili medya tarafından desteklendiği takdirde konuşmak için azınlığa göre daha isteklidir. Eğer medya karşıt kampı, yani azınlığı desteklerse, çoğunluk kampı sessiz çoğunluk haline gelir. Azınlık, medyanın düşmanca tutumuyla karşılaşırsa sessizliğe bürünür. Azınlık, medyadan destek gördüğü takdirde, çoğunluktan daha fazla konuşma arzusu duyar,? Neden? çünkü etkili medyanın kamusal otoritesi tarafından güçlendirilmiştir. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması 1 Muzaffer Şerif’in (1936) “Grup Normunun Oluşması” Deneyi 2 Solomon Asch’in “Grup Normuna Uyma” Deneyi 3 Stanley Milgram’ın “İtaat” Deneyi Muzaffer Şerif’in (1936) “Grup Normunun Oluşması” Deneyi Muzaffer Şerif (1936), “otokinetik etki” diye bilinen bir görsel algı yanılgısından yararlanarak grup normunun oluşmasına ilişkin bir deney yapmıştır. Tamamen karartılmış bir odada hareketsiz duran bir ışık noktasına bir süre gözümüzü kaçırmadan dikkatlice bakarsak, ışık aslında yerinde durduğu halde, onu hareket ediyormuş gibi görürüz. Bu görsel yanılgıdan yararlanarak Şerif bir dizi araştırma yapmıştır. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Muzaffer Şerif’in (1936) “Grup Normunun Oluşması” Deneyi Araştırmada birbirini hiç tanımayan kişiler kullanılmıştır. Bu kişiler ilk olarak teker teker laboratuara alınmış ve kendilerine bir algı deneyi yapılacağı söylenerek tamamen karartılmış odada, kendilerine ufak bir ışık kısa aralarla gösterilmiştir. Işığın her gösterilişinde, bu ışığın hangi yönde ve ne kadar hareket ettiği denekten sorulmuştur. İlk bölümde birbirinden farklı standartlar geliştirmiş olan deneklerin, bir araya geldiklerinde kendi kişisel standartlarından vazgeçerek grup halinde tek bir standart oluşturdukları gözlemlenmiştir. Böylece kişisel standartlar, yerini, tek bir standarda bırakmış olmaktadır. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Muzaffer Şerif’in (1936) “Grup Normunun Oluşması” Deneyi - Bundan sonra, denekler, araştırmanın ilk bölümünde olduğu gibi, yine tek tek laboratuara alınarak aynı işlem tekrarlanmış ve bu bölümde her deneğin, yalnız olmasına rağmen, ilk bölümde geliştirdiği kişisel standardı kullanmayıp grup standardına bağlı kaldığı görülmüştür. Solomon Asch’in “Grup Normuna Uyma” Deneyi Solomon Asch’in deneyi, “insan, doğru bildiği şeyin tersini iddia eden bir grup insanla karşılaşırsa, ne yapar?” sorusunu araştırmıştır. Bu deneyde, laboratuarda belli sayıda bireyden meydana gelmiş gruplara, sırasıyla birçok kart gösterilmiştir. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Solomon Asch’in “Grup NormunaUyma” Deneyi Bir çift karttan ilkinin üzerinde farklı uzunluklarda 3 çizgi, diğerinde ise tek bir çizgi olup, bu tek çizgi diğer karttaki üç çizgiden biriyle aynı uzunluktadır. Aynı uzunlukta çizgiler SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Deneklere, tek çizginin uzunluk bakımından diğer karttaki çizgilerden hangisine benzediği sorulmuştur. Aslında deneklerden sadece birisi gerçek denektir, ötekiler araştırmacının asistanlarıdır ve her defasında ne söyleyeceklerine önceden karar verilmiştir. Ve esas deneğe söz sırası hep en sonda gelmektedir. Aynı uzunlukta çizgiler SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” İlk birkaç kart gösterildiğinde, araştırmacının yardımcıları doğru cevap vererek deneğin güvenini kazanırlar. Fakat sonra hep yanlış cevap vermeye başlarlar. Denek, sıra kendisine gelene kadar, sıra ile herkesin yanlış cevap vermesinden rahatsız olmaktadır. Nitekim sıra kendisine gelince, onun da diğerlerinin dediğini tekrarladığı görülmüştür. Araştırmaya katılan her 3 denekten birinin bu şekilde diğerlerinin kararlarına uyduğu saptanmıştır. İnsanların %35 gibi azımsanmayacak bir kısmının, gruba uyarak, apaçık gördükleri şeyin tersini söylemeleri, gerçekten önemli bir bulgudur. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Stanley Milgram’ın “İtaat” Deneyi Stanley Milgram’ın deneyi “insanlar sosyal etkiye ne derece kadar boyun eğerler?” sorusunu araştırır. Araştırmacı, gelen deneklere “cezanın öğrenmeye etkisi” konusunda bir deneye katılacaklarını; birinin öğretmen, diğerinin öğrenci rolünde olacağını ve öğrenci yanlış yaptığında ceza olarak öğretmenin ona elektrik vereceğini önceden bilgi olarak verir. Çekilen kura sonucu, denek öğretmen olduğunu öğrenir. Öğrenci için öğrenilmesi gereken işlem, genellikle öğrenme psikolojisi deneylerinde kullanılan kelime çiftleri dizisidir. Öğrenci, kelime çiftlerini öğrenmek zorundadır. Öğrenci kelimeleri doğru hatırlayamazsa, öğretmenin ceza olarak öğrenciye elektrik şoku vermesi gerekmektedir. Öğrenciye her yanlışta bir öncekinden 15 volt daha kuvvetli bir şok verilecektir. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Stanley Milgram’ın “İtaat” Deneyi Öğrenme işlemi başlarda iyi gider, ancak sonradan öğrenci yanlışlar yapmaya ve öğretmen de ona şok vermeye başlar. 75, 90 ve 105 voltluk şoklar sonunda yan odadan iniltiler gelmeye başlar. İniltiler çığlıklara dönüşür ve 150 volttan sonra öğrenci odadan alınması için bağırdığında, araştırmacı, öğretmene devam etmesi için kati bir talimatta bulunur. Derken öğretmen 350 volta kadar çıkar. Bu araştırmadan önce, bir grup psikoloji öğrencisine “deneklerin yüzde kaçı 450 volta kadar öğrenciye şok vermeye devam ederdi?” sorusu yöneltilmiştir. Onların tahmini, deneklerin ancak %1’inin bu duruma kadar şok verebilecekleri yönünde olmuştur. Bir grup psikiyatrist de deneklerin çoğunun 150 volttan öteye geçemeyeceği tahmininde bulunmuştur. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Stanley Milgram’ın “İtaat” Deneyi Bu araştırma ilk önce Yale Üniversitesinde yapılmış ve çeşitli mesleklerden ve yaşlardan 40 kişiden hiçbiri 300 volttan önce durmamıştır. Bütün deneklerin %65’i 450 voltluk şoku öğrenciye vermiştir. 40 denekten 26’sının suçsuz bir insana emre itaat sonucu zarar ve ıstırap vermeleri olayı, ancak bu 26 kişinin kişisel özellikleri ile, örneğin sadist olmaları ile ya da saldırganlık güdüleri ile açıklanabilir. Ne var ki, bu araştırma bulgularını deneklerin kişilik özellikleri ile açıklamak yerine, bir sosyal etki olayı olarak yorumlamak daha doğrudur. Otoritenin etkisinin bu tür bir aşırı itaati nasıl oluşturduğuna ilişkin tarihi bir örnek, Nazi Almanyası’dır. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Üç “Sosyal Etki” Araştırması Stanley Milgram’ın “İtaat” Deneyi Stanley Milgram, sonradan aynı deneyi biraz değiştirerek iki farklı Avrupa ülkesinde; oldukça bireyci olarak bilinen Fransa’da ve Fransa’nın aksine, güçlü toplumsal bağlara sahip olduğu düşünülen Norveç’te uygulamıştır. Milgram’ın deneyinde, denekler farklı kanaatteki çoğunluğu görmedikleri, sırf sesini duydukları halde, kendi kanaatlerinde yalnız kalmaktan korkarak, çoğunluğa uymayı tercih etmişlerdir. Avrupalı denekler Norveç’te %80, Fransa’da %60 oranında bir uyma davranışı göstermişlerdir. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Suskunluk Sarmalı Kuramına Yöneltilen Bazı Eleştiriler Kuram, gerek insan doğasına, gerekse de kitle iletişimine fazlasıyla “kötümser” bakışı yüzünden eleştirilere uğramıştır. Aynı zamanda, kuramın “evrensel uygulanabilirliği” de büyük ölçüde sorgulanmıştır Moscovici (1991) “sessiz çoğunluklar”a daha az; toplumların yaşamında yaratıcı ve yenilikçi bir rol oynayan “gürültülü azınlıklar”a ise daha çok dikkat etmemizi önerir. Moscovici, aynı zamanda, Suskunluk Sarmalı kuramının kamuoyunun geleneksel aydınlanma nosyonu ile birlikte bir derece güncelliğini yitirdiğini savunur. Dünyanın birçok yerinde suskunluk sarmalı modelini kullanan incelemeler yapılmıştır. Bulgular farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Örneğin ABD’de bazı bireylerin, diğer insanların ifade edilmiş fikirlerine aykırı gelse de, kendi fikirlerini belirttikleri görülmüştür. SUSKUNLK SARMALI
GÜÇLÜ ETKİLERE GERİ DÖNÜŞ: GÜNDEM KURMA VE SUSKUNLUK SARMALI MODELİ “SUSKUNLUK SARMALI (SPİRAL OF SİLENCE)” Suskunluk Sarmalı Kuramına Yöneltilen Bazı Eleştiriler Moy ve diğerleri ise (1999), televizyon seyretmenin işlevsel olarak, grup üyeliğine eşit olduğunu bulmuşlardır Bu model, anlık bir durumu veya gerçek bir değişimi temsil edip etmediğini ya da tutum değişiminin olup olmadığını bize açıklayamamaktadır. Öte yandan, bu model, iletişimin iletişimsizliğini dile getirmektedir. Çünkü burada kitle iletişiminin kişiler arası iletişimi özendirmek yerine engellemeye yönelmesi durumu söz konusudur. SUSKUNLK SARMALI