Milli Hasılanın Belirlenmesi
Tüketim ve Tasarruf Hane halklarının (vergilerin söz konusu olmadığı durumda) gelirleri (Y), tüketim harcamaları (C) ile tasarruflarının (S) toplamına eşit olmaktadır. Y = C + S Bu eşitlikten tasarruf gelirin tüketilmeyen kısmı (S=Y- C) olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla tüketimi özendiren faktörler ve tasarrufu özendiren faktörleri birbirinden ayırmak imkansızdır.
Tüketim ve Tasarruf Fonksiyonları Belirli bir dönemde yapılacak tüketim harcamalarını belirleyen temel faktör gelirdir. Gelir ne kadar yüksek olursa hanehalklarının tüketim harcaması yapma istekleri ve güçleri artmaktadır. Gelirle tüketim harcamaları arasındaki aynı yönlü ilişkiyi gösteren fonksiyona tüketim fonksiyonu denilmektedir.
Tüketim ve Tasarruf Fonksiyonları Tüketim fonksiyonu milli hasılanın belirlenmesine ilişkin teorisin en önemli parçasıdır. Tüketim fonksiyonu ekonominin seyri ve ekonomik birimlerin davranışlarını tahmin etmek ve incelemek amacıyla iktisatçıların sıklıkla kullandığı bir araçtır. Tasarruf fonksiyonu ise gelir ile tasarruf miktarı (S) arasındaki ilişkiyi göstermektedir.
Tüketim ve Tasarruf Fonksiyonları Gelir (Y) Tüketim (C) Tasarruf (S) 30 -30 100 200 170 300 240 60 400 310 90 500 380 120 600 450 150 700 520 180
Tüketim ve Tasarruf Fonksiyonları
Tüketim ve Tasarruf Fonksiyonları Grafikte gelirle tüketim harcamaları arasındaki doğrusal ilişkiyi gösteren tüketim fonksiyonu C ile gösterilmektedir. Yatay ve dikey eksenlerle 45˚’lik açı yapan doğru ise tüketim harcamaları ile gelirin birbirine eşit olduğu durumu (C=Y) göstermektedir. (45˚ doğrusu) Gelir sıfır olduğu zaman tüketim 30 liradır (Tüketim borçlanma ile ya da önceki tasarruflar ile finanse edilir, bu yüzden tasarruf -30’dur. (Negatif tasarruf söz konusudur)) Gelir yükseldikçe tüketim harcamaları da yükselmekte, gelir 100 lira olduğunda tüketim harcamaları da 100 lira olmaktadır (Gelir tasarrufta bulunmak için çok yetersizdir, tasarruf miktarı sıfırdır). 45˚ doğrusu ile tüketim fonksiyonu bu gelir düzeyinde kesişmektedir. Gelir ile tüketim harcamalarının eşit olduğu gelir düzeyinin üzerindeki gelir düzeylerinde 45˚ doğrusu tüketim fonksiyonunun üzerinde olduğundan (tüketim harcamaları gelirden daha az olduğundan) tasarruf pozitif değer almaktadır. Her bir gelir düzeyindeki tasarruf miktarı, 45˚ doğrusu ile tüketim fonksiyonu arasındaki dikey uzaklık ile ölçülmektedir. (Gelir düzeyinden tüketim miktarının çıkartılması)
Tasarruf ve Tüketim Fonksiyonları Görüldüğü gibi gelirin sıfır olduğu durumda bile tüketim pozitif değer almaktadır. Yani tüketim harcamalarının gelire bağlı olmayan bir kısmı söz konusudur. Tüketim harcamalarının gelirden bağımsız olan kısmına otonom tüketim denilmektedir. Gelir miktarı sıfır iken karşımıza çıkan 30 liralık tüketim harcaması otonom tüketimdir. Tüketim fonksiyonunun dikey ekseni kestiği noktadaki (gelirin sıfır olduğu noktadaki) tüketim harcaması değeri otonom tüketimi göstermektedir.
Marjinal Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri
Marjinal Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri
Marjinal Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri
Marjinal Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri
Marjinal Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri Gelir (Y) Tüketim (C) Tasarruf (S) Marjinal Tüketim Eğilimi (MPC) Marjinal Tasarruf Eğilimi (MPS) 30 -30 - 100 0.70 0.30 200 170 0. 30 300 240 60 400 310 90 500 380 120 600 450 150 700 520 180
Marjinal Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri Verilen örnekte her bir gelir düzeyinde MPC ile MPS sabit kalmaktadır. Bu durum tüketim ve tasarruf fonksiyonlarının doğrusal olarak çizilmesinin doğal bir sonucudur. Elde edilen gelir (vergilerin olmadığı durumda) tüketim ve tasarrufun toplamına eşit olduğu, diğer bir deyişle artan gelirin tüketilmeyen kısmı tasarruf edilmiş olacağı için marjinal tüketim ve marjinal tasarruf eğilimlerinin toplamı da 1’e eşit olacaktır. MPC+MPS=1 Marjinal tüketim eğilimi tüketim fonksiyonunun eğimini, marjinal tasarruf eğilimi de tasarruf fonksiyonunun eğimini ifade etmektedir. Fonksiyon ne kadar dik olursa eğim ve dolayısıyla marjinal eğilim o kadar yüksek olacaktır.
Ortalama Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri
Ortalama Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri Gelir (Y) Tüketim (C) Tasarruf (S) Marjinal Tüketim Eğilimi (MPC) Marjinal Tasarruf Eğilimi (MPS) Ortalama Tüketim Eğilimi (APC) Ortalama Tasarruf Eğilimi (APS) 30 -30 - 100 0.70 0.30 1.00 0.00 200 170 0. 30 0.85 0.15 300 240 60 0.80 0.20 400 310 90 0.78 0.22 500 380 120 0.76 0.24 600 450 150 0.75 0.25 700 520 180 0.74 0.26
Ortalama Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri Elde edilen gelir tüketim ve tasarrufun toplamına eşit olduğundan, gelirin tüketime ayrılan oranı ile tasarrufa ayrılan oranının da 1’e eşit olması gerekmektedir. APC+APS=1 Ortalama tüketim ya da tasarruf eğilimini biliyorsak, diğer ortalama eğilimi elde etmek için bilinen ortalama eğilimi 1’den çıkarmak yeterlidir. APC=1-APS APS=1-APC
Ortalama Tüketim ve Tasarruf Eğilimleri Gelir arttıkça ortalama tüketim eğiliminde bir azalış ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni hanehalklarının gelirde ortaya çıkan artışın sadece belirli bir bölümünü tüketime ayırmalarıdır. Diğer bir deyişle, gelir arttıkça harcamalar da artacak, ancak harcamalardaki artış gelirdeki artıştan daha az olacaktır. Gelir arttıkça ortalama tüketim eğiliminde bir azalış olması, ortalama tasarruf eğiliminde bir artış olması anlamına da gelmektedir (Toplamları 1’e eşit olduğundan).
Tüketimi Belirleyen Faktörler Kullanılabilir (Harcanabilir) Gelir: Kullanılabilir gelir hanehalklarının tüketim harcamalarını belirleyen temel faktördür. Hanehalklarının geliri ise ilke olarak cari kullanılabilir gelir ile ölçülmektedir. Ancak vergilerin dahil edilmediği bir analizde cari kullanılabilir gelir ile cari gelir (GSYİH) arasında önemli bir fark söz konusu değildir. Tüketim harcamaları grafik üzerinde gelirin bir fonksiyonu olarak çizildiği için, gelirdeki değişmenin tüketim harcamalarında yaratacağı değişim tüketim fonksiyonu üzerindeki bir harekete neden olacaktır. Gelir dışında tüketim harcamalarında bir değişiklik meydana getiren faktörlerdeki değişme ise otonom tüketimde bir değişme anlamına geldiğinden tüketim fonksiyonu bir bütün olarak aşağı ya da yukarı kayacaktır.
Tüketimi Belirleyen Faktörler Servet: Servet, hanehalklarının sahip olduğu varlıkların parasal değeridir. Kişinin sahip olduğu ev, otomobil, mevduat hesabı, hisse senedi vb. kişinin servetini oluşturmaktadır. Hanehalklarının sahip olduğu servet yükseldiği zaman harcamalara ayrılabilecek mevcut kaynaklar artacağı için, her bir gelir düzeyindeki tüketim harcaması miktarı da artacaktır. Diğer bir deyişle, servetin artması kişilerin kendilerini daha zengin hissetmelerini sağlayacak ve bu da tüketim harcamasına ayıracakları miktarı arttıracaktır.
Tüketimi Belirleyen Faktörler Servet: Servette meydana gelecek bir artış, otonom tüketim harcamalarında bir artış yaratacağı için tüketim fonksiyonu bir bütün olarak yukarı kayarken tasarruf fonksiyonu bir bütün olarak aşağı kayacaktır. Servette bir azalış meydana geldiğinde ise tüketim fonksiyonu bir bütün olarak aşağıya kayarken, tasarruf fonksiyonu bir bütün olarak yukarı hareket edecektir.
Tüketimi Belirleyen Faktörler
Tüketimi Belirleyen Faktörler Servet: Servetteki bir artış, tüketim fonksiyonunda C’nin C1 olacak şekilde bir bütün olarak yukarı kaymasına neden olacaktır. Tüketim fonksiyonu C iken otonom tüketim harcamaları 60 liradır. Tüketim fonksiyonunun C1 olması, otonom tüketim harcamalarının 100’e yükselmesinin bir sonucudur. Buna göre servet otonom tüketim harcamalarında 40 liralık bir artışa neden olmuştur. Servetteki artış otonom tüketim harcamalarında artış yaratırken, otonom tasarruf harcamalarında aynı miktardaki azalış yaratmaktadır. Dolayısıyla servetteki artış, tasarruf fonksiyonu S iken S1 olacak şekilde aşağıya kaymasına neden olmaktadır. Servetteki artışın otonom tasarruflarda meydana getirdiği azalış nedeniyle, S tasarruf fonksiyonunda otonom tasarruf -60 iken, S1 tasarruf fonksiyonunda -100 olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tüketimi Belirleyen Faktörler Bekleyişler: Tüketimi belirleyen bir diğer önemli faktör, gelecekteki gelir, fiyatlar ve servet ile ilgili bekleyişlerdir. Örneğin tüketici ekonomide bir durgunluk bekliyorsa, yani işsiz kalması ihtimalini doğuracak bir ekonomik ortam beklentisi varsa, tüketim harcamalarını kısacak ve daha fazla tasarrufta bulunacaktır. Bu durum tıpkı servette bir azalmanın yaratacağı etki gibi tüketim fonksiyonunu bir bütün olarak aşağıya, tasarruf fonksiyonunu ise bir bütün olarak yukarıya kaydıracaktır. Tüketicilerin geleceğe yönelik beklentileri iyimser ise, bu kez tüketim fonksiyonu yukarı kayarken, tasarruf fonksiyonu aşağıya kaymaktadır.
Tüketimi Belirleyen Faktörler Bekleyişler: Bekleyişler, geleceğe ilişkin sübjektif (öznel) görüşlerdir. Dolayısıyla bekleyişleri gözlemleyip ölçmek oldukça zordur. Ülkemizde TC Merkez Bankası tüketicilerin geleceğe yönelik beklentilerini ölçmek amacıyla İktisadi Yönelim Anketi adlı bir anket yürütmektedir.
Tüketimi Belirleyen Faktörler Demografik Unsurlar: Diğer koşullar sabitken, nüfustaki artış tüketimi arttırabilecektir. Nüfustaki artış tüketim harcamalarını bir bütün olarak yukarı kaydıracaktır. Ülkedeki insan sayısındaki artışın yanı sıra, nüfusun yaş bileşimindeki değişmeler de tüketim harcamalarında değişmelere neden olabilecektir. Nüfusun bileşimdeki değişmeler tüketim fonksiyonunun eğimi üzerinde değişmelere neden olmaktadır. (Örneğin, genç nüfusun marjinal tüketim eğilimi daha yüksek olduğundan, nüfusun içinde gençlerin payı arttığında tüketim fonksiyonunun eğimi dikleşecektir.)
Yatırımlar Yatırım harcamaları, işletmelerin sermaye mallarına ve stoklara yaptıkları harcamaları kapsamakta ve toplam harcamalar içerisinde değişkenliği en fazla olan harcama türünü oluşturmaktadır.
Otonom Yatırımlar Bir ekonomide milli hasılanın belirlenmesini incelerken, analizi basitleştirmek amacıyla yatırımların otonom olduğunu, yani cari gelir düzeyinden bağımsız olduğunu varsaymaktayız. Ancak bu varsayım yatırım harcamalarının belirli bir düzeyde sabit olduğu anlamına gelmemektedir. Yatırım harcamalarının değişmesine neden olan bir dizi faktör söz konusudur, yapılan varsayım ise gelirin bu faktörlerden biri olmadığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle gelirden bağımsız olarak hareket eden yatırımlar gelirin bir fonksiyonu olarak çizildiğinde yatay eksene paralel bir doğru şeklinde olacaktır. Yatırımlar gelirin bir fonksiyonu olmadığı için yatırımların tamamı otonom yatırım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Otonom Yatırımlar Gelir düzeyinde bir artış ya da azalış olsa bile otonom yatırım harcamaları bu durumdan etkilenmemektedir. Yatırım harcamaları üzerinde etkili olan gelir dışındaki diğer faktörlerdeki değişmeler ise otonom yatırım harcamalarının bir bütün olarak yukarı ya da aşağı kaymasına neden olacaktır.
Yatırımları Belirleyen Faktörler Yatırım harcamaları işletmelerin sermaye mallarına ve stoklara yaptıkları harcamalardır. Sermaye malları, binaları ve işletmenin üretim faaliyetini gerçekleştirebilmek için gereksinin duyduğu teçhizatı kapsamaktadır. Stoklar ise henüz satılmamış nihai mallardan oluşmaktadır. Stoklar planlanmış veya planlanmamış olabilir. Gelecekte ortaya çıkacak ihtiyacı karşılamak üzere bugünden üretim yapılıp stoklanması şeklindeki yatırım planlanmış bir envanter yatırımı iken, satışların beklenen düzeyde olmaması nedeniyle stokta malların kalması planlanmamış envanter yatırımıdır. Planlanmamış envanter yatırımı önceki dönemde çok fazla üretim yapılmasından da kaynaklanabilmektedir. Burada planlanmış envanter yatırımı üzerinde etkili olan faktörler incelenmektedir.
Yatırımları Belirleyen Faktörler Faiz Oranı: İşletmeler kar elde edebilmek amacıyla yatırım yaparlar. Bu nedenle yatırımların beklenen karlılığı ne kadar yüksekse, yatırım miktarı da o kadar yüksek olacaktır. Bir yatırım fırsatının karlı olup olmadığını belirleyen temel faktör faiz oranıdır. Faiz oranı, borçlanılan fonların maliyeti olarak tanımlanabilir. İşletmelerin gerçekleştirdikleri yatırım harcamalarının büyük bir bölümü borçlanma ile karşılanır. Eğer bu borçlanmanın maliyeti, yani faiz oranı yükselirse daha az sayıda yatırım projesi karlı olacaktır. Faiz oranı yükseldiğinde yatırım harcamaları azalacak (I, I2’ye dönüşecek), faiz oranı düştüğü zaman ise yatırımların beklenen karlılığı artacağı için yatırımlar da artacaktır (I, I1’ye dönüşecek).
Yatırımları Belirleyen Faktörler Beklenen Kar: Bir işletme gerçekleştirdiği bir yatırımdan elde edeceği karı kesin olarak bilemez. Bu nedenle uygun yatırım miktarını tespit edebilmek için, işletmeler yatırımlardan elde edecekleri gelire ve yatırım maliyetine ilişkin tahminlerini kullanırlar. Bu nedenle yatırım miktarını belirleyen bir faktör de beklenen karlılıktır. Yatırımlardan beklenen karlılığı etkileyen çok sayıda faktör söz konusudur. Bunlardan birkaçı yeni firmaların piyasaya girişi, ülkedeki politik istikrarsızlık, yeni çıkarılan yasalar, vergiler veya devlet tarafından sağlanan vergi avantajları ve ülkedeki ve dünyadaki genel ekonomik koşullardır.
Yatırımları Belirleyen Faktörler Teknolojik Değişim: Yeni yatırımların arkasında bulunan temel itici güçlerden bir tanesi teknolojik değişimdir. Yeni bir ürünün üretimini gerçekleştirmek veya yeni bir üretim teknolojisini kullanmak sektör üçünde kalabilmek açısından son derece önemli olabilir. Bahsedilen sebepler nedeniyle teknolojik değişim gerekli ise yatırım harcamaları artacaktır.
Yatırımları Belirleyen Faktörler Sermaye Mallarının Maliyeti: Yatırım harcamalarını etkileyen bir diğer faktör sermaye mallarının maliyetidir. Sermaye mallarının fiyatı arttıkça yatırımdan beklenen karlılık azalacağı için yatırım hacminde bir daralma ortaya çıkacaktır. Sermaye mallarının maliyetinde hızlı değişime neden olan önemli bir faktör devletin vergi politikasıdır. Devletin sağladığı yatırım indirimleri, yatırım maliyeti üzerinde etkili olacağından yatırım miktarını da etkileyecektir. Yatırım maliyetinde meydana gelecek bir azalma da yatırım harcamalarının artması ile sonuçlanmaktadır.
Yatırımları Belirleyen Faktörler Kapasite Kullanımı: Bir firma sahip olduğu sermaye stokunu yoğun biçimde kullanıyorsa bu stoka ilave yapma gereksinimi duyar. Ancak mevcut sermaye stokunun bir kısmı atıl durumda ise firma sahip olduğu sermaye stokunda herhangi bir artış yapma eğilimi taşımaz. Ekonominin bütünü açısından ele alındığında mevcut kapasitenin daha yüksek bir oranının kullanılıyor olması sermaye malları üretiminin artması ve üretken kapasitenin genişlemesi konusunda baskı yaratacaktır. Kapasite kullanım oranı düşük kaldığında (yani ekonomide atıl duran fabrika ve teçhizat miktarı olduğunda) ise yatırım harcamaları düşme eğiliminde olacaktır.
Kamu Harcamaları Kamu kesiminin mal ve hizmet alımı için yaptığı harcamalar GSMH’nın önemli bir bileşenidir. Kamu harcamaları da tıpkı yatırım harcamaları gibi milli hasıla içerisinde otonom olduğu varsayılan harcamalardır. Bu varsayım, devlet tarafından mal ve hizmet alımları için yapılan harcamaların ülkedeki cari gelir düzeyinden bağımsız olduğunu ifade etmektedir.
Kamu Harcamaları Hükümetler kamu harcamalarını arttırdığında G fonksiyonu bir bütün olarak yukarı kaymaktadır. Benzer şekilde kamu harcamaları azaltıldığında G fonksiyonu aşağı kaymaktadır.
Net İhracat Net ihracat, ülkenin mal ve hizmet ihracatı ile mal ve hizmet ithalatı arasındaki farktır. Net ihracat pozitif bir değer alıyorsa ülkenin dış ticaretinde fazla (yapılan ihracat ithalattan fazla), negatif bir değer alıyorsa dış ticaretinde açık (yapılan ihracat ithalattan az) olduğu söylenmektedir.
İhracat Bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin diğer ülkelere satılması ihracat adını almaktadır. Ülke ihracat hacmini belirleyen pek çok faktör söz konusudur. Bunlar, diğer ülkelerin gelirleri, zevkleri ve fiyatları, devletlerin uluslararası ticarete getirdikleri sınırlamalar ve döviz kurlarıdır. Milli hasılanın belirlenmesi sürecinde ihracatın otonom olduğu (gelir düzeyinden bağımsız olduğu) varsayılmaktadır.
İthalat Bir ülkenin diğer ülkelerden satın aldığı mal ve hizmet miktarı ithalat olarak adlandırılmakta ve ithalat miktarını da ithalatı yapan ülke vatandaşlarının zevk ve tercihleri ile uluslararası ticarete getirilen kısıtlamalar ve döviz kurları tarafından belirlenmektedir. İthalatı belirleyen bir diğer etken ise ülkenin gelir düzeyidir. Gelir düzeyinde gözlenen bir artış ithalatta da bir artış yaratmaktadır.
İthalat Gelir (Y) İhracat İthalat Net İhracat (NX veya X) 50 100 10 40 50 100 10 40 200 20 30 300 400 500 600 60 -10 700 70 -20
İthalat
Net İhracat Fonksiyonu Net ihracat, ihracat ile ithalat arasındaki farktır. İthalat gelirle birlikte artma eğilimi gösterdiğinden, gelir arttıkça net ihracat azalma eğilimi göstermektedir. Net ihracat fonksiyonu azalan bir fonksiyondur ve eğimi marjinal ithalat eğilimine eşittir. Net ihracat fonksiyonu toplam harcamalar içerisinde negatif değere sahip olabilecek tek bileşendir (İhracatın ithalattan daha az olduğu durumda). Net ihracat fonksiyonu diğer ülkelerin gelirlerinde, fiyatlarında, zevk ve tercihlerinde, devletin uluslararası ticarete getirdiği kısıtlamalar ve döviz kurunda meydana gelecek değişmelerle birlikte değişmektedir.
Net İhracat Fonksiyonu
Toplam Harcama Fonksiyonu
Toplam Harcama Fonksiyonu Gelir (Y) Tüketim (C) Yatırım (I) Kamu (G) Net İhracat (NX veya X) Toplam Harcama (AE) 30 50 70 200 100 40 260 170 320 300 240 20 380 400 310 10 440 500 600 450 -10 560 700 520 -20 620
Toplam Harcama Fonksiyonu
Toplam Harcama Fonksiyonu Grafikte önce tablodaki değerler kullanılarak tüketim fonksiyonu (C) çizilmiştir. Tüketim fonksiyonuna her bir gelir düzeyinde gerçekleştirilmesi planlanan 50 liralık otonom yatırım harcamaları ilave edilerek C+I fonksiyonu elde edilmiştir (Yatırımlar otonom olduğu için C fonksiyonu ile C+I fonksiyonunun eğimi aynı dolayısıyla C ile C+I fonksiyonları birbirine paralel). Daha sonra C+I fonksiyonuna her bir gelir düzeyindeki 70 liralık planlanan kamu harcamaları ilave edilerek C+I+G fonksiyonu elde edilmiştir. (Kamu harcamaları otonom olduğundan, C+I+G fonksiyonunun da eğimi C+I ve C fonksiyonlarının eğimi ile aynıdır (C, C+I ve C+I+G birbirine paraleldir)).
Toplam Harcama Fonksiyonu Son olarak C+I+G fonksiyonuna net ihracat (NX veya X) ilave edilerek toplam harcamalar fonksiyonu (AE) elde edilmiştir. AE fonksiyonunun eğimi C, C+I ve C+I+G fonksiyonlarının eğiminden küçüktür. Bunun nedeni net ihracat fonksiyonunun eğiminin negatif olmasıdır. X fonksiyonu toplam harcama fonksiyonuna ilave edildiğinde toplam harcama fonksiyonunun eğimi azalmaktadır.