GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH) VE GAYRİ SAFİ MİLLİ HASILA (GSMH) KAVRAMLARI GSYH’nın bir üretim ölçüsü olarak kullanılabilmesi için kesin olarak üretime neyin girdiğinin, üretimin nerede ve ne zaman yapıldığının bilinmesi gerekir. Belli bir zaman döneminde bir ülkedeki üretim faktörlerince (Türk ya da yabancı) yenice üretilmiş bütün nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerine GSYH denir. GSYH’nın bu tanımı oldukça açık olmakla birlikte, ekonominin GSYH’sı hesaplanırken önceden farkedilmeyen birçok sorun ortaya çıkabilir. Bu nedenle GSYH tanımındaki her sözün tek tek ele alınmasında yarar vardır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR i.Piyasa Değerini Yansıtması: "Elmalarla armutların toplanamayacağı" ünlü tümcesini hemen hemen herkes işitmiştir. Bu tümce GSYH kavramına tam uymaktadır. GSYH, birçok farklı ürünü tek bir değer ölçüsüne dönüştürerek birlikte ele almaktadır. Bunu yapmak için de piyasa fiyatlarını kullanmaktadır. Çünkü piyasa fiyatları çeşitli mallara halkın ödemek istediği miktarı ölçmektedir. Ayrıca piyasa fiyatları malların değerini yansıtmaktadır. Eğer armutun fiyatı elmanın fiyatının iki katıysa, o takdirde armutların GSYH’ya katkısı elmaların iki katıdır. ii.GSYH’nın Bütün Malları Kapsaması: GSYH’ya bir ekonomide üretilen ve piyasalarda yasal olarak satılan bütün mallar girer. Bir diğer deyişle, GSYH, yalnızca elma ve armutların değerini değil, bütün diğer mal ve hizmetlerin (ayakkabı, sinema bileti, hastane ücreti vb.) değerini ölçer.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Bununla birlikte GSYH ölçülmesi çok zor olan bazı ürünleri kapsamaz. GSYH, uyuşturucu gibi üretimi yasal olmayan ürünleri ölçüm dışında tutar. Ayrıca evlerde üretilen ve tüketilen, piyasaya herhangi bir şekilde girmeyen kalemler GSYH’nın kapsamına girmez. Örneğin manavdan satın alınan sebzeler GSYH’nın bir parçasını oluştururken, kişilerin evlerinin bahçelerinde kendileri için yetiştirdikleri sebzeler GSYH’ya girmez. Ülkemizde hanehalkının kendi evlerinde oturması durumunda bu evlerin kira gelirleri GSYH içinde yer almaz. Buna karşılık, örneğin ABD’de kendi evlerinde oturanlar için bir tahmini kira bedeli GSYH içinde görünmektedir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR iii. Mal ve Hizmetlerin Nihai Olması: GSYH’yı ölçerken aynı kalemin birden fazla hesaplanmaması son derece önemlidir. Eğer dikkatli davranılmazsa bu her zaman olabilir. Bisiklet lastiklerini düşünelim. 150 liraya bir bisiklet satın aldığımızda, lastikler bisikletin bir parçası olarak düşünülür. Lastiklerin 20 lira değerinde olduğunu farzedelim. Bu durumda lastiklerin 20 liralık değeriyle bisikletin 150 liralık değerini toplayarak bisikletin değerinin 170 lira olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Bu durumda lastikler iki kez hesaplanmış olacaktır. Lastik yeni bir bisikletin bir parçası olmakla birlikte bir ara maldır. Tüketicilere satılmadan önce bazı işlemlerden geçen mallara ara malı denir. Tüketiciye satılmadan önce herhangi bir işlemden geçmesi gerekmeyen mallara nihai mal denir. Çift kayıt olgusundan kaçınmak için GSYH hesaplamalarında ara mallar hesaba katılmaz. Eğer eskiyen bisiklet lastiğini değiştirmek için yeni bir lastik satın alınıyorsa, o zaman lastik bir nihai mal olacaktır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR11 iv.GSYH’nın Malların Yanısıra Hizmetleri de Kapsaması: GSYH hem yiyecek, giyecek, araba gibi elle tutulur gözle görülür malları hem saç traşı, doktor vizitesi, ev temizliği vb. elle tutulmayan hizmetleri kapsar. Örneğin beğendiğimiz bir şarkıcının CD sini satın aldığımızda bir mal satın alırız ve CD nin fiyatı GSYH’nın bir parçasıdır. v.GSYH’ya Yeni Üretilen Mal ve Hizmetlerin Girmesi: GSYH’ya yeni üretilen mal ve hizmetlerin değeri girer. Örneğin 10 yıl önce üretilmiş bir araba satın alındığında bu GSYH’da gözükmez. Çünkü araba üretildiği yılın GSYH’na girmiştir. Örneğin A markası yeni bir televizyon üretirse bu o yılın GSYH’na girer. vi.Ne Zaman? GSYH ya Belli Bir Zaman Döneminde Üretilen Malların Girmesi: GSYH’nın ölçüldüğü zamanın belirtilmesi gerekir. Örneğin Türkiye'de 2010 yılının GSYH’sı 2010 yılının üretimidir. vii.Nerede? GSYH’ya Bir Ülkenin Sınırları İçinde Üretilen Malların Girmesi: Örneğin Almanya'da çalışan Türklerin ürettiği mallar, Türkiye'nin GSYH’na girmez. Buna karşılık ülkemizde çalışan yabancıların ürettikleri mal ve hizmetler Türkiye'nin GSYH’na girer.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILADAN (GSYH) GAYRİSAFİ MİLLİ HASILAYA (GSMH) GSMH bir ülke vatandaşlarının (örneğin Türklerin) hangi ülkede olursa olsun (Türkiye, Almanya, Rusya) arzettikleri faktör hizmetleriyle kazandıkları toplam geliri ölçer. Örneğin Toyota ya da Renault'un Türkiye’de otomobil fabrikaları vardır. Bu fabrikalarda çalışan Japon ve Fransız mühendisler kazandıkları gelirin bir kısmını tasarruf olarak ülkelerindeki bankalara gönderebilirler. Benzer şekilde Avrupa'ya çalışmak için gitmiş Türkler tasarruflarının bir kısmını, Rusya'da işyeri açmış olan girişimciler karlarının bir kısmını ya da yabancı ülkelere gayrimenkul kira gelirleri alanlar elde ettikleri rantların bir bölümünü Türkiye'deki bir bankadaki hesaplarına yatırabilirler ya da akrabalarına gönderebilirler. Bu durumda Türkiye'de kazanılmış faktör gelirleriyle Türk hanehalkının yurt dışından gelenlerle artan faktör gelirleri arasında bir fark olacaktır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi ülkeler arasında gelir akımları meydana gelmektedir. Bu gelirler emek gelirinin yanısıra faiz, kar ve rant gelirlerinden oluşmaktadır. Bu nedenle bu gelirler milli muhasebe hesaplarında net mülkivet gelirleri olarak yer almaktadır. Türkiye ile geri kalan dünya arasında bir net mülkiyet gelirleri akımı varsa, Türk vatandaşları tarafından kazanılmış toplam faktör gelirleri GSYH'ya eşit olmayacaktır. Bu durumda GSMH = GSYH + Net Yabancı Mülkiyet Gelirleri olacaktır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILANIN HESAPLANMASI Ekonomiyi bir bütün olarak ele aldığımızda içinde hanehalkı, firmalar, merkezi ve yerel kamu kuruluşları, dış sektör olmak üzere milyonlarca ekonomik birim yer alır. Bu ekonomik birimlerin bireysel kararlarının toplamı ekonomideki toplam harcamaları, toplam geliri ve mal ve hizmetlerin toplam düzeyini belirler. Hanehalkı üretim faktörlerine ve girdilere sahiptir. Hanehalkı bunları üretim sürecine tahsis eder. Şöyle ki, hanehalkı emek sahibi olarak emeğini ücret karşılığında firmalara kiralar. Hanehalkı firmaların da nihai sahibidir. Hanehalkı ya bir firmanın sahibidir ya ortağıdır ya da bir firmanın pay senetlerine sahiptir. Hanehalkı firmanın sahibi, ortağı ya da pay senedi sahibi olarak bunun karşılığında kar elde eder. Görüldüğü üzere, her ne kadar emek dışında kalan sermaye, toprak gibi faktörler firmaların elinde bile görünse, sonunda bunların da sahibi hanehalkıdır. Bir diğer deyişle, firmaların sahipleri de aynı zamanda hanehalkı üyesidir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Firmalar bu faktörleri mal ve hizmet üretmek için kullanmaktadır. İkinci sıra gelirleri göstermektedir. Hanehalkı faktör geliri olarak ücret, rant, faiz ve kar elde etmektedir. Bu ödemeler faktör hizmetleri karşılığında firmalarca yapılmaktadır. Üçüncü sıra hanehalkının elde ettiği gelirleri firmalardan mal ve hizmet satın alımında harcadığını ve bunun karşılığında firmalara üretim sırasında elde ettiği paraları ödediğini göstermektedir. Şekil 17.1 hanehalkı ve firmalar arasındaki dolaşım akımını göstermektedir. İçteki halka iki sektör arasındaki reel kaynak transferini, dıştaki halka bunlara ilişkin gelir akımlarını göstermektedir. Şekil 17.1 ekonomik faaliyetlerin ölçülmesinin üç yolla olabileceğini ortaya koymaktadır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR ALTERNATİF HESAPLAMA YÖNTEMLERİ Birincisinde, piyasadaki toplam çıktı için yapılan bütün harcamaların toplamı gözönüne alınmaktadır. Bu yaklaşıma harcama yaklaşımı denilmektedir. İkincisinde, GSYH’nın üretiminde yaratılan gelirler gözönüne alınmaktadır. Bu yaklaşıma gelir yaklaşımı denilmektedir. Üçüncüsüne üretim yaklaşımı denilmektedir. Bu yaklaşımda üretimin her aşamasındaki katma değerler toplanmaktadır. Eğer ekonomiyi bir çıktı ve gelir akım devresi olarak düşünürsek, Şekil 17.1 de görüldüğü gibi lira olarak üretim ve gelir birbirine eşittir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR HARCAMA YAKLAŞIMI Harcama yaklaşımıyla GSYH’yı belirlerken nihai mal ve hizmetler için yapılan bütün harcama çeşitleri toplanmaktadır. Eğer bütün üretim doğrudan doğruya hanehalkına satılırsa, ulusal çıktının hesaplanması için hanehalkının mal ve hizmetlere yaptığı bütün harcamaları toplamak gerekir. Ancak çağdaş ekonomiler, çok karmaşık bir yapıya sahiptir ve ekonomideki üretimin pazarlanan kısmını bir çok grup satın alır. Üretimin bir kısmı ise pazarlanmayabilir (bu kısım firmalarca gelecekte satılmak için tutulur). Harcama yönteminde ölçüm Şekil 17.1’de A noktasında yapılmaktadır. Şimdi de harcama kalemlerini inceleyelim:
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR a. Kişisel Tüketim Harcamaları (C) Hanehalkının nihai mal ve hizmet satın alımlarına tüketim denir. Hanehalkının tüketim harcamaları, mal ve hizmetler için toplam harcamaları kapsar. Bu harcamalara hanehalkının yaptığı dayanıklı tüketim malları (otomobil, buzdolabı, televizyon v.b.) dayanıksız tüketim malları (ekmek, süt, sigara, gömlek v.b.) ve tüketicilerin hizmet harcamaları (avukat, doktor, berber v.b.) girer. Bu harcamaların tümünü temsil etmek üzere "C" kullanılmaktadır. b. Devletin Mal ve Hizmet Satın Alımları (G) Devletin ve mahalli idarelerin bütün yeni mal ve hizmet ve kaynak (özellikle emek) satın alımlarını kapsar. Ancak devletin yaptığı transfer harcamaları, daha önce de açıklandığı gibi, kapsama alınmaz. Devletin mal ve hizmet satın alımları "G" harfiyle ifade edilir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR c. Özel Sektörün Gayrisafi Yurtiçi Yatırımları (I) Firmaların nihai mal satın alımlarıyla hanehalkının yenice üretilmiş konutları satın almasına yatırım denir. Aynı şekilde bir toplumun ya da hanehalkının sahip olduğu sermaye stokunda belli bir dönemde sağlanan net artışlara da yatırım denir. d. Net İhracat (X - M) İhracat değeriyle ithalat değeri arasındaki farka net ihracat denir. Bu daima net kalem olarak gösterilir. Bir ülkenin mallarından yabancı ülke vatandaşlarının yaptığı toplam alımlardan (yani o ülkenin dış satımından "ihracat" X) o ülke vatandaşlarının yabancı ülke mallarından yaptığı satın alımlar (yani o ülkenin dış alımı "ithalat" M) çıkarılır. Eğer yabancıların alımları (ihracat = X), bizim alımlarımızı (ithalat = M) aşarsa parantezin değeri (X - M), (+) olur ve dış ticaret gayrisafi yurtiçi hasılayı arttırıcı bir öğe olarak karşımıza çıkar.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR GELİR YAKLAŞIMI Milli gelirin hesaplanmasında kullanılan ikinci yaklaşım gelir yaklaşımı ya da faktörlere ödemeler ya da faktör gelirleri yaklaşımıdır. Milli gelirin hesaplanmasında dört temel faktör geliri gözönünde tutulur. Buna ayrıca dolaylı vergiler ve sübvansiyonlar da eklenebilir. Gelir yönteminde ölçüm Şekil 17.1 'de A noktasında yapılmaktadır. i. Ücret (Maaş): Bu en geniş gelir kategorisi, öncelikle ücret ve maaşları kapsar. Ücretler firmalarca, maaşlar ise devlet tarafından ödenir. Ücret ve maaşlara her türlü fazla mesai ödemeleri, işverenlerce ödenen sosyal sigorta ödemeleri, sağlıkla ilgili vb. ödemeler de dahil edilir. Uygulamada genellikle "maaş" kelimesi kullanılmaz. Yalnızca ücretten söz edilir. ii. Rant: Rant kelimesi kendi kendini açıklamaktadır. Buraya arazi ve kiralanabilen diğer faktörler için yapılan ödemeler girer.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR iii. Faiz ve Karlar: Her iki kelime de sermayenin gördüğü hizmete karşılık olarak elde edilen gelirler için kullanılır. Bir işletme, sermaye malları elde etmek için paraya ihtiyaç duyar. Firma bu parayı ödünç de alabilir. Bu durumda parayı firmaya ödünç olarak veren kimse ya da kurum, bunun karşılığında faiz geliri elde eder. İşletmeye sahip olan kimsenin, işletmenin toplam sermayesini kullanarak elde ettiği karşılığa da kar denir. Bazen karlar işletme sahiplerine dividant olarak verilir. Arta kalan karlar işletmede tutulabilir. Birincisine dağıtılan karlar, ikincisine ise dağıtılmamış karlar denir. Öte yandan bir firmanın sahip olduğu malların değeri artabilir. Bu değerlenme karları arttırmakla birlikte cari üretimin bir parçası olmadığı için GSYH'dan düşülür.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR ÜRETİM YAKLAŞIMI Firmaların ürettikleri bütün mal ve hizmetlerin miktarları ile bunların fiyatlarını çarparak dönem üretiminin değerini hesaplayabiliriz. Üretim yaklaşımında bir ülkedeki bütün üretken firmalarının üretimlerinin her aşamadaki katma değerleri toplanır. Firmanın üretim değerinden üretimde kullanılan ara malların değerinin çıkarılmasıyla bulunan değere katma değer denir. Bu katma değerlerin toplamı faktör fiyatlarıyla gayrisafi yurtiçi hasılayı verir. Harcama ya da gelir yaklaşımı kullanılarak GSYH ya da GSMH hesaplamaları arasında bir fark oluşursa bu veri toplama hatalarından kaynaklanabilir. Şimdi yukarıdaki açıklamaları ve GSYH ile GSMH arasındaki ilişkiyi Tablo 17.4 yardımıyla özetleyelim.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Bir ekonomide belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin tümünün kişisel ve sosyal arzuların giderilmesine ayrılmaması, bir kısmının sermayenin yenilenmesinde kullanılması gerekir. Hal böyle olunca belli bir dönemde bir ekonomide tüketilen mal ve hizmet miktarları, GSYH dan daha az olacaktır. O halde tüketime elverişli maksimum mal ve hizmetin ölçümü bize safi yurtiçi hasılayı (SYH) verir. Yani GSYH dan üretim sürecinde tüketilen sermaye (Kc) çıkartıldığında SYH elde edilir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR GSYH dan SYH ya geçerken bu hasılanın elde edilmesinde kullanılan sermaye mallarındaki yıpranmalar dikkate alınmıştı. Mal ve hizmetlerin piyasa fiyatlarının içinde dolaylı vergiler ve sübvansiyonlar vardır. Bu durumda belli bir dönemdeki üretimin gerçek değerini bulabilmek için dolaylı vergilerin ve sübvansiyonların gözönüne alınması gerekir. i.Dolaylı İşletme Vergileri: Bu vergiler mal ve hizmetlerin üretim ve satışları üzerine konulan vergilerdir. Hal böyle olunca örneğin piyasa fiyatı 10 lira olan bir malın fiyatının içinde 0,50 lira satış vergisi varsa, üretim faktörlerinin eline 9,5 lira geçecektir. 50 kuruşluk kısım bu değer üzerinde devletin hakkını göstermektedir. GSYH'yı belirlerken gelir kalemleri toplanırken buna çıktının toplam piyasa payı üzerindeki devletin payının da eklenmesi gerekir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR ii. Sübvansiyonlar: Devletin verdiği sübvansiyonlar, gelirlerin üretimin piyasa değerini aşmasına neden olur. Örneğin bir belediyenin otobüs işletmesi toplu taşımacılık için 1,5 trilyon lira harcıyorsa ve bu· maliyetini 1,4 trilyon liralık kısmını bilet satışından karşılıyorsa hükümetten 100 milyar lira sağlıyorsa, aradaki bu farka sübvansiyon denir. Safi yurtiçi hasıladan dört üretim faktörü gelirine işletme vergilerinin eklenmesi ve sübvansiyonların çıkarılması sorunu bulunan toplam üretim değerine milli gelir denir. Burada hasıla yerine gelir kavramının kullanılmasının nedeni bu toplamın üretim faktörlerinin gelirine eşit olmasıdır. O halde faktör fiyatlarıyla safi yurtiçi hasılaya milli gelir denilmektedir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR KİŞİSEL GELİR Kişisel gelir, halkın cebine giren gelir şeklinde tanımlanabilir. Bunu bulmak için şirketlerin ödedikleri kurumlar vergisi milli gelirden düşürülür. Çünkü bu kısım pay sahiplerinin eline geçmez. Ayrıca şirketlerin dağıtmadıkları karlar da milli gelirden düşürülür. Çünkü bu karlar da halkın cebine girmez. Nihayet sosyal sigorta kesenekleri de milli gelirden düşürülür. Buna karşılık ülkedeki kişilerin bir kısmı üretime katılmadıkları halde gelir elde edebilirler. Kişilere bu şekilde yapılan gelir ödemelerine transfer ödemeleri adı verilir. Bunların ise milli gelire eklenmesi gerekir. HARCANABİLİR GELİR Harcanabilir kişisel geliri bulmak için kişilerin devlete ödeyecekleri dolaysız vergileri ve faiz ödemelerini düşmek gerekir. Harcanabilir gelir, halkın harcayabileceği ya da tasarruf edebileceği gelire denir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR MİLLİ GELİRİN ÖLÇÜMÜNDE GÜÇLÜKLER VE ÖLÇÜMLERİN GÜVENİRLİĞİ i.Fiyat Değişmelerinin Etkisi: Zaman içinde milli hasılanın piyasa değeri, birbirinden çok ayrı iki nedenle artar. Birinci olarak, üretilen mal ve hizmet miktarı artar. Böyle bir artışın herkes tarafından arzulanacağını düşünmek normaldir. İkinci olarak mal ve hizmetlerin fiyatları artar. Bu tür bir milli gelir artışı pek arzulanmaz. Ne var ki bir ülkede enflasyonla mücadelede başarısız kalınması durumunda, fiyatların yükseleceği de bir gerçektir. O halde bir ekonominin belli bir dönemde kaydettiği ilerlemeleri ortaya koyabilmek için üretim miktarındaki arzulanan artışla, fiyatlardaki istenmeyen artışın birbirinden ayrılması gerekir. Örneğin veri bir yıl için gayri safi yurt içi hasıla 200 trilyon birimken ertesi yıl 400 trilyon birime yükselmiş olsun. Bu durumda GSYH de % 100 lük bir artış olmuştur. Ancak aynı dönemde fiyatlar % 1 00 artmışsa ne olacaktır. Söz konusu örnekte iki GSYH arasındaki fark enflasyonu yansıtmakta ve üretimde herhangi bir artışın olmadığını göstermektedir. Bir başka deyişle, GSYH da gerçek anlamda herhangi bir artış olmamıştır. O halde farklı yıllar için GSYH ları karşılaştırmadan önce, fiyatlar genel düzeyindeki değişmelere göre rakamları düzeltmek gereklidir. Bunu sağlamak için yararlanılacak araçlar, fiyat endeksleridir. Eğer fiyat endekslerine sahipsek, bunu cari milli hasıla değerinden sabit ya da gerçek milli hasıla değerini bulmak (deflate etmek) için kullanabiliriz.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR ii.Nüfustaki Değişmeler: Eğer bir ülkenin nüfusundaki değişiklikler gözönüne alınmazsa, GSYH rakamları yanıltıcı olabilir. Bir ekonomide bir yıldan diğerine GSMH büyüyebilir, ancak bireyler için önemli olan her yıl diğerine göre daha fazla gelire sahip olmaktır. Burada sorun herkesin payının alıştığından daha büyük mü daha küçük mü olacağıdır. Bunun için bilinmesi gerekli olan, kişi başına düşen GSYH dır. Belli bir yıla ait toplam GSYH’yı aynı yıldaki toplam nüfus miktarına bölerek kişi başına düşen geliri hesap edebiliriz. Eğer bir ekonomide nüfus artışına rağmen kişi başına düşen gelir artıyorsa, o toplumda hayat standardının yükseldiğini söyleyebiliriz. Kişi başına düşen milli gelir, farklı nüfusa sahip iki ülkenin üretimlerini mukayese etmek için de kullanılabilir. Ancak farklı ülkelerdeki milli gelir hesaplama tekniklerinde farklılıkların olabileceği gözönüne alınırsa, böyle bir kıyaslama bizi yanıltıcı sonuçlara götürebilir. Öte yandan kişi başına düşen milli gelir, bir ülkedeki üretimin fertler arasında eşit olarak bölüşülmesi halinde belli bir refah kriteri olabilir. Oysa hal böyle değildir. Bazı insanlar diğerlerine göre milli gelirden daha fazla pay alırlar. Bu nedenle, bu tür karşılaştırmalar yapılırken gelir dağılımındaki farklılıkların belirlenmesi de önem taşımaktadır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR iii.Çift Kayıt Sorunu: GSYH yı tanımlarken, bir yılda üretilmiş mal ve hizmetlerin nihai değeri olduğunu söylemiştik. Bu tanımdaki nihai sözcüğü önemlidir. Çünkü, bu kelimenin ifade ettiği husus, hesaplamalarda ortaya çıkan çift ,kayıt yapma tehlikesidir. iv.Yalnızca Kaynak Kullanılan İşlemlerin Hesaplanması: Ürün ve hizmet satışlarının pek çoğu, kaynakların cari kullanımını temsil etmektedir ve bunlar GSYH’ya katılmalıdır. Ancak fazlaca açık olmayan bir kaç nokta üzerinde durmakta da yarar olacaktır. Kamusal transfer ödemeleri, özel transfer ödemeleri ve tahvil alım satımı, bazı finansal işlemler, GSYH’nın dışında bırakılır. Çünkü finansal işlemler kaynakların cari kullanımını belirlemezler. Örneğin, hediyeleri, transfer ödemelerini, tahvil ya da pay senedi satışlarını GSYH’yı hesaplarken hesaba katamayız. Bu gibi durumlarda, para dönmesine rağmen herhangi bir şekilde yeni bir ürün ortaya çıkmamaktadır. Bir diğer deyişle, hiç bir kaynak kullanılmamaktadır. Hesaba ancak mal ve hizmet için harcanan paralar katılır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Öte yandan evinin önündeki küçük bahçede kişinin sebze yetiştirmesi, kendi arabasını tamir etmesi birer kaynak kullanımıdır. Ancak bu faaliyetlerin piyasa değerlerinin tahmini güçtür dolayısıyla GSYH hesaplamalarında gözönünde tutulmazlar. Son olarak bir klasik örnek verelim. Kiracı bir adam ev sahibesiyle evlenirse, artık kira ödemeyeceği için GSYH azalacaktır. v.Kalite Sorunu: Milli gelir hesaplamalarında zaman içinde kalite değişmelerinin de gözönünde alınmasının gerekliliği hesap karışıklıklarına neden olabilir. Zaman içinde kalitesi değişmeyen pek az mal vardır (sofra tuzu, aspirin gibi).Bir çok malın kalitesi değişir. İşte zamanı gözönüne alan mukayeselerde, yalnızca fiyatların değişmelerini hesaba katmak yetmez. O halde kalite değişimlerini de düşünmek ve buna göre hesapları düzenlemek gerekir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR HAYAT PAHALILIĞININ ÖLÇÜLMESİ Zaman içinde hayat pahalılığındaki değişmeler çoğunlukla tüketici fiyat endeksleriyle (TÜFE) belirlenir. Hayat pahalılığının ölçülmesinde ayrıca üretimin ilk aşamasındaki malları içeren Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) ve ekonomideki bütün mal ve hizmetleri içeren GSYH (ya da GSMH) deflatörü ya da kısaca milli gelir deflatörü kullanılır.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR A.Tüketici Fiyat Endeksinin Hesaplanması TÜİK, tüketici fiyat endeksini ve enflasyon oranını hesaplarken binlerce mal ve hizmeti kullanır. Bu istatistiklerin nasıl oluşturulduğu hakkında bir fikir verebilmek için tüketicilerin yalnızca simit ve lahmacun tükettikleri basit bir ekonomi düşünelim. Tablo 17.1 TÜİK’in izlediği aşamaları göstermektedir. i.Sepetin Oluşturulması: Tüketici fiyat endeksini hesaplamanın birinci aşaması tipik bir tüketici için en önemli fiyatların belirlenmesidir. Eğer tipik tüketici lahmacundan daha fazla simit satın alıyorsa, o zaman simitin fiyatı lahmacunun fiyatından daha önemlidir. Bu nedenle hayat pahasının ölçümünde simite lahmacuna göre daha fazla ağırlık verilecektir. Tablo tipik bir tüketicinin sepetinin 4 simit ve 2 lahmacundan oluştuğunu göstermektedir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR ii.Fiyatların Bulunması: Tüketici fiyat endeksini hesaplamanın ikinci aşaması her mal ve hizmetin zamanın her anındaki fiyatını bulmaktır. Tablo 17.1 üç farklı yılda simit ve lahmacunun fiyatını göstermektedir. iii.Sepetin Maliyetinin Hesaplanması: Tüketici fiyat endeksinin hesaplanmasında üçüncü aşama farklı zamanlarda mal ve hizmetin maliyetini hesaplamak için fiyat verilerinin kullanılmasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta hesaplamalarda yalnızca fiyatların değiştiği, fiyat değişmelerinin miktar değişmelerinden ayrı tutulduğudur. iv. Baz Yılın Seçilmesi ve Endeksin Hesaplanması: Dördüncü aşama baz yıl olarak bir yılın seçilmesidir. Diğer yıllarla karşılaştırıldığında baz yılın özellikli bir yıl olması gerekir. Endeksi hesaplamak için, her yılın mal ve hizmet sepeti sepetin fiyatına bölünür ve elde edilen oran 100 ile çarpılır. Bu şekilde elde edilen rakam tüketici fiyat endeksidir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Tablodaki örnekte 2000 yılı baz yıl olarak alınmıştır. O yılda simit ve lahmacun sepetinin maliyeti 8 bin liradır. Bu nedenle bütün yılların fiyat sepeti 8’e bölünüp 100 ile çarpılmaktadır. Böylece 2000 yılında tüketici fiyat endeksi 100’dür (Baz yılda endeks daima 100 dür.). 2001’de tüketici fiyat endeksi 175’tir. Bunun anlamı 2001 yılında sepetin fiyatının baz yıldaki fiyatın %175’idir. Bir diğer deyişle, baz yılda değeri 100 TL olan mal ve hizmetin 2001’deki pahası 175 TL olmaktadır. Benzer şekilde tüketici fiyat endeksi 2002 yılında 250’dir. Yani 2002 yılında fiyat düzeyi baz yıldaki fiyat düzeyinin %250 sidir. v. Enflasyon Oranının Hesaplanması: Beşinci ve nihai aşama tüketici fiyat endeksinin enflasyon oranının hesaplanmasında kullanılmasıdır. Önceki yıla göre fiyat endeksindeki yüzde değişmeye enflasyon oranı denir. Örneğimizde tüketici fiyat endeksi 2000’den 2001’e %75, 2001’den 2002’ye % 43 yükselmektedir. O halde enflasyon oranı 2001’de % 75, 2002’de % 43’dür.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR REEL VE NOMİNAL GSYH (YA DA GSMH) GSYH ekonomide bütün piyasalardaki toplam mal ve hizmet harcamalarını ölçer. Eğer toplam harcama bir yıldan öteki yıla yükseliyorsa şu iki şeyden birisi doğrudur: i. Ekonomide daha fazla mal ve hizmet üretilmektedir ya da, ii. Mal ve hizmetler daha yüksek fiyatlarda satılmaktadır Ekonomistler bu iki etkiyi birbirinden ayırmak için "reel" ve "nominal GSYH" terimlerini kullanmaktadır. Nominal ve reel GSYH’nın nasıl oluştuğunu bir örnek yardımıyla açıklayabiliriz. Tablo 17.2 yalnızca iki mal üreten (simit ve lahmacun) bir ekonomiyle ilgili bazı verileri göstermektedir. Tabloda 2000,2001 ve 2002 yıllarında üretilen iki malın miktarları ve fiyatları gösterilmiştir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Ekonomideki toplam harcamaları hesaplamak için simit ve lahmacun miktarıyla fiyatlarını çarpmak gerekir. 2000 yılında 100 simit tanesi 1 bin liradan satılmakta ve böylece simit harcamaları 100 bin TL. Aynı yıl 50 lahmacun tanesi 2000 liradan satılmakta ve böylece lahmacun harcamaları 100 bin TL olmaktadır. Dolayısıyla ekonomideki toplam harcamalar 200 bin TL’dır. Üretilen mal ve hizmetler cari (bugünkü) fiyatlarla değerlendirildiğinden, bu miktara nominal GSYH denir. Tablo 17.2 üç yıllık bir dönemi içeren nominal GSYH hesaplamalarını göstermektedir. Toplam harcama 2000 yılında 200 bin TL den 2002 yılında 600 bin TL ye yükselmektedir. Toplam harcamalardaki artışın bir kısmı simit ve lahmacunun satılan miktarındaki artıştan bir kısmı da simit ve lahmacun fiyatlarındaki artıştan ileri gelmektedir.
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR
GAYRİSAFİ MİLLİ HASILA VE MİLLİ GELİR Fiyatlardaki değişikliklerden etkilenmeyen bir üretim miktarı ölçüsü elde etmek için, reel GSYH kullanılır. Sabit fiyatlarla değerlendirilen mal ve hizmet üretimine reel GSYH denir. Reel GSMH ilk olarak bir baz yıl seçilerek hesaplanır. Bütün diğer yıllardaki mal ve hizmetlerin değerini hesaplamak için baz yıldaki simit ve lahmacun fiyatları kullanılır. Diğer bir deyişle, baz yıla ait fiyatlar farklı yıllardaki miktarların karşılaştırılması için bir temel oluşturur. Tablo 17.2 de 2000 yılı baz yıl olarak alınmıştır. Böylece 2000 yılındaki simit ve lahmacun fiyatları 2000, 2001 ve 2002 yıllarında üretilen mal ve hizmetlerin değerini hesaplamak için kullanılmaktadır. Özetlersek, nominal GSYH ekonominin mal ve hizmet üretimini belirlemek için cari fiyatları kullanırken, reel GSYH baz yıl fiyatlarını kullanmaktadır.