BİYOLOJİK SINIFLANDIRMA VE İSİMLENDİRME
İÇİNDEKİLER 1. Giriş 2. Sınıflandırmanın Önemi 3. Sınıflandırmanın Tarihçesi 4. Taksonominin Amacı 5. Taksonomik Sistem 5.1. Tür Kavramı 5.2. Irk Kavramı 5.3.Taksonomik Karakterler ve Çalışmalar 6.Canlıların Sınıflandırılmasında Esas Alınan Temel Özellikler 7.Canlıların İsimlendirilmesi
1. GİRİŞ Canlıları belirli özelliklerine göre gruplara ayırarak inceleyen bilim dalına Taksonomi ya da Sistematik Bilimi denir. Taksonomi taxis = sıralama ve nomos = yasa “organizmaların sınıflandırılmasının teori ve uygulamasıdır” Sistematik systema “organizmaların çeşit ve faklılıklarıyla onların arasındaki akrabalıkları inceleyen bilim” sistematik zooloji - hayvan sistematik botanik - bitki
2.Sınıflandırmanın Önemi Dünya üzerinde bugüne kadar 1.500.000’den fazla yaşayan hayvan + fosil 800.000’den fazla da bitki türü tespit edilmiştir ve bilim adamları bu sayının aslında var olan tüm canlıların %10’unu oluşturduğunu belirtmektedir. Canlılarda çevrelerindeki unsurları sınıflandırma ihtiyacı
Sınıflandırma sayesinde; Organizmalar arasındaki ilişkilerin incelenmesini de kolaylaşır. Evrimsel bir ağaç oluşturulup yeryüzündeki canlıların orijinlerinin araştırılabilmesi ve günümüzdeki canlılarla karşılaştırılabilmesi mümkün olur. Bilgilerin gelecek kuşaklara aktarılmasındaki zorluk ortadan kalkmış olur.
Aynı zamanda yeryüzünde her canlı türünün besin zinciri içinde önemli bir fonksiyonu vardır. Bir kısmı zararlı gibi görünse bile aslında çok faydalı yönler de keşfedilmeyi beklemektedir. Bir ülkenin canlı doğal zenginliklerden faydalanabilmesi için öncelikle nelere sahip olduğunu bilmesi gerekir. Buda ancak bir düzen içinde mümkün olur ki bu sistematiktir.
Sistematik biyolojinin tüm dallarında etkisi olan bir bilim koludur Sistematik biyolojinin tüm dallarında etkisi olan bir bilim koludur. Örneğin; kalıtım ekoloji, jeoloji, karşılaştırmalı biyokimya, moleküler biyoloji, genetik mühendisliği, deneysel biyoloji gibi bilim dallarının taksonomiye dayanmadan bir çalışma yapmaları çok zordur. Ayrıca tıp, eczacılık, tarım ve doğal kaynakların korunması gibi alanlarda problemlerin çözümünde de anahtar rol oynar.
3.Sınıflandırmanın Tarihçesi Organizmaların sınıflandırılması her dönemde o dönemin mantık ölçüleri ve bilgi düzeyine bağlı olarak yapılmış ve insanlığın gelişme sürecine paralel olarak değişiklik göstermiştir.
Yeryüzünde var olan canlıların sınıflandırılması olgusu çok eski çağlara kadar uzanmaktadır. XV-XVI yy. Yunan düşünürü Aristoteles'in yaptığı sınıflandırmaya göre canlılar iki ana gruptan oluşmakta idi: Kara Hayvanları Su Hayvanları Aristo'nun bu sınıflandırma sistemi rönesansa kadar devam ettirilmiştir.
Hayvanların sınıflandırılmasında ilk kez cins kavramını kullanan ve sınıflandırmada anatomik karekterleri esas alan JOHN RAY (XVII. yy.)'dir. Türlerin binominal olarak isimlendirilmesi ilk kez İsviçreli doğa bilgini GASPARD BAUHİN (1560- 1624) tarafından Pinax (1623) adlı eserinde bitkiler için önerilmiştir. Fakat bu fikir İsveçli doğa bilimcisi CARL VON LİNNEAUS(LİNNE) (1707-1778) 'nin bitkiler için "Species Plantarum" (1753) hayvanlar için ise "Systema Naturea" adlı eserinin 10. baskısında (1758) düzenli bir şekilde kullanılarak bilim dünyasına kabul ettirilmiştir.
Linne bu çalışmasıyla sistematik zoolojinin temelini kurmuştur Linne bu çalışmasıyla sistematik zoolojinin temelini kurmuştur. Hayvanlar alemini klasislere, klasisleri ordolara, ordoları cinslere, cinsleri de türlere ayırmıştır. İlk kez sınıflandırmaya sokulan bu kategorilerle ölçülü bir ayırma mümkün olmuştur.
Tür Cins Ordo Klasis Alem
Linne'den yaklaşık yüz yıl sonra DARWİN, 1859 da yayınladığı "Türlerin Orjini" adlı eseriyle organik evrimin temellerini atmıştır. Bunun sonucu olarak da taksonomik çalışmaların ağırlık noktası türlerin basitçe kataloglanmasından çok, türler arasındaki akrabalık ilişkilerini anlama yönüne kaymıştır.
XIX. ve XX. yüzyılda gelişen modern taksonomi de tipe bağlı bir tayin, yerini populasyon fikrine bırakmış ve türün tanımı da populasyon düzeyinde yapılmaya başlanmıştır.
4. Taksonominin Amacı Taksonominin biliminin amacı,herhangi bir organizma ya da organizma grubuna ait yapılmış gözlemler sonucunda ortaya konmuş olan bilgileri toplayacak,uluslar arası kullanışlı ve pratik bir sistem oluşturmaktır.Ancak böyle bir sistem içinde yaşayan canlı grupları hakkında gerekli bilgileri edinebiliriz.
Taksonomik sistem hiyerarşik bir sistem olup,işlerliği olabilmesi için şu özellikleri taşıması gerekir: Değişik tipteki organizmaları ayırt edebilmelidir. Bu ayırım için gerekli kriterleri ortaya koymalıdır. Spesifik taksonları daha kapsamlı taksonlar içine toplama kapasitesine sahip olmalıdır.
5.Taksonomik Sistem 5.1. Tür Kavramı Her ne kadar türün altında alt tür ve ırk gibi daha küçük birimler bulunursa da hiyerarşik sıralamada en küçük kategori tür olarak kabul edilir. Bir türün tanımı şöyle yapılabilir: yapısal ve işlevsel özellikleri bakımından birbirine benzeyen, aynı dış ve iç çevresel koşullara benzer şekilde tepki gösteren, doğal koşullarda serbest olarak birbirleriyle çiftleşip, verimli yavrular meydana getirebilen bireyler topluluğudur.
Biyolojinin gelişme süreci içinde, tipe bağlı tür (Morfolojik tür), nominalistik tür ve biyolojik tür gibi tür tanımları ortaya çıkmıştır.
Morfolojik tür'de esas olan, tip formudur ve bu tipin özelliklerini gösteren bireyler aynı türdendir. Felsefi dayanağı yaratılış teorisidir. Bu teoride bütün türlerin aynı anda yaratıldığına ve günümüze kadar hiç değişmeden geldiklerine inanılır.
Nominalistik tür tanımında esas ve gerçek olan bireydir Nominalistik tür tanımında esas ve gerçek olan bireydir. Bu kavramı benimseyen bilim adamlarına göre tür, doğada gerçek bir şekilde değil düşünce olarak vardır.
Biyolojik tür; Tür kavramı hakkında ayrıntılı ve bilimsel bir tanım ilk kez Ernst MAYR tarafından 1940 yılında yapılmıştır. Mayr'a göre tür, aralarında gen alışverişi yapan ya da bu potansiyelde olan doğal populasyon gruplarının oluşturduğu birliktir. Bugün kabul edilen biyolojik tür şu şekilde tanımlanabilir: Birbirlerine ve ana babalarına çok benzeyen, doğal koşullar altında birbirleriyle çiftleşerek sürekli bir üreme yeteneği gösteren bireylerin oluşturduğu topluluktur.
Bu bağlamda tür; 1. Döl verme topluluğudur. 2. Ekolojik bir birimdir. 3. Genetik bir birimdir.
Kimi canlılar birbirine benzer görünseler de farklı türler olabilirler. Örneğin, Sturnella neglecta (solda) ve Sturnella magna (sağda) neredeyse birbirinin aynı gibi görünür, bununla birlikte birbiriyle çiftleşmez; bu yüzden de buradaki tanıma göre farklı türler teşkil ederler.
Bununla birlikte, kimi canlılar da birbirinden çok farklı göründüğü halde aynı türden olabilirler. Örneğin aşağıdaki karıncaları inceleyelim. Bu iki karıncanın birbirine çok uzak iki tür olduğunu düşünebilirsiniz. Aslında kızkardeş olan bu karıncalar Pheidole barbata türüne dahiller ve aynı kolonide farklı görevleri var.
Coğrafi dağılışlarına göre türler: Bir türe ait populasyonlar diğer bir başka türle veya daha fazla sayıda türlerle bir arada bulunup aynı vatanı paylaşırlarsa bu tip türlere simpatrik türler denir. Bu durumun aksine türler veya populasyonlar ayrı ayrı coğrafi sahaları işgal ediyorlarsa bu tip türlere de allopatrik türler denir.
Halka türler, coğrafi dağılımları bir halka şekli oluşturan ve her birinin dağılımlarının sınırlarda örtüştüğü türlerdir. Örneğin, Kaliforniya’daki Ensatina semenderlerinin pek çok alt türü hafif biçimsel ve kalıtsal farklılıklar gösterir. Bu alt türlerin, bir istisna dışında, her biri hemen yakınlarındaki komşuları ile çifteşirler: dağılımın iki uç noktasının birbiri ile örtüştüğü Güney Kaliforniya’da, E. klauberi ve E. eschscholtzii birbirleriyle çiftleşmez.
Alttür sayılarına göre türler: İki veya daha fazla alttüre sahip olan türlere politipik türler, alttürü olmayan türlere ise monotipik denir.
Çevre toleransına göre türler:Çevre faktörlerine karşı çok hassas ve tolerans sınırları çok dar olan türlere stenoik (Dar toleranslı), çevre şartlarının değişikliğine karşı çok geniş tolerans sınırlarına sahip türlere de euroik (Geniş toleranslı) türler denir.
Birbirlerine benzeme durumuna göre türler: Morfolojik olarak ilk bakışta birbirine çok benzemesine rağmen çiftleşip yeni nesil üretemeyen iki veya daha çok sayıdaki türlere ikiz türler (sibling tür) denilir. İkiz türler ender de olsa çiftleşebilir, buna en iyi örnek at ve eşeğin çiftleşmesidir.
5.2. Irk Kavramı Bir tür içinde ayrı ayrı yerlerde yaşayan ve bu nedenle bazı farklılıklar gösteren topluluklara Doğal ırklar denir. Bir tür içinde birbirlerinden yalnız bir gen çifti bakımından ayrılan bireylere de Mendel ırkı veya gen ırkı denir. Böyle ırklar ancak belli koşullar altında, kardeşin kardeş ile ya da ana babanın yavrularıyla eşleştirilmesi sonucunda laboratuarlarda yetiştirilen hayvanlarda görülür. Ekonomik açıdan önemli bazı hayvanların özel koşullar altında yetiştirilmesiyle elde edilen ırklara da kültür ırkları adı verilir.
Aynı yerde yetişen, morfolojik özellikleri aynı türlerin farklı kimyasal özellik göstermesiyle kimyasal ırklar meydana gelir. Amigdalin maddesi içerip içermemesine göre acı badem ve tatlı badem oluşur. Bir türün aynı coğrafik bölge içinde bulunmalarına karşılık çeşitli nedenlerle birbirlerinden ayrılmış topluluklarına da lokal ırklar denir Bir türün ayrı coğrafik bölgelerde yaşayan topluluklarına coğrafik ırklar denir.
5.3. Taksonomik Karakterler ve Çalışmalar Taksonomik karakterler: Bir taksona ait bireyleri, diğer bir taksona ait bireylerden kesin olarak ayıredebilen özelliklerdir. Bunlar organizma üzerinde görülen herhangi bir karakter değil, özel karakterlerdir. Taksonomik çalışmalar ise üç ana başlık altında toplanabilir : 1. Alfa taksonomi 2.Beta taksonomi 3.Gamma taksonomi
Linne sınıflandırmasında organizmaların sınıflandırılmaları hiyerarşik bir sisteme dayanır. Bu sistemde belli bir organizma grubu takson adını alır (çoğulu taksa). Yani bir kategoriye girecek şekilde diğerlerinden ayrılmış olan gruplar takson olarak tanımlanır. Her taksonun bu hiyerarşik düzende bulunduğu basamağa da kategori denir. Hayvanların günümüzde taksonomik hiyerarşilerini oluşturan 7 temel kategori vardır ve her bir tür aşağıdaki bu yedi zorunlu kategoriye bağlıdır.Bu hiyerarşik sınıflandırmaya monofiletik sınıflandırma denir.
Bilinen tür sayısı ve bu türlerin akrabalık dereceleri hakkındaki bilgilerimiz arttıkça türlerin taksonomik durumlarını belirlemede daha dikkatli olma zorunluluğu doğmuştur. Bu zorunluluğun giderilmesi de yedi kategori arasına ek kategorilerin yerleştirilmesi ile sağlanmıştır. Örneğin filum üzerine divisio (bölüm), genus ile subfamilya arasında tribus kategorilerinin konması gibi. Ancak ek kategorilerin çoğu orjinal kategori isimlerinin baş tarafına süper (üst), ya da sub (alt) eklerinin getirilmesiyle oluşturulmuştur.
Bitkilerin sınıflandırılmasında temelde bir fark yoktur Bitkilerin sınıflandırılmasında temelde bir fark yoktur. Ancak belirli kategorilerde yer alan taksonların isimlendirilmesinde kullanılan eklerde farklılık vardır. Bitkilerde tür altı kategoriler alttür ve variyete (olmak üzere ikiye ayrılır. Alttür, türün diğer benzeri alt bölümlerinden taksonomik olarak farklı ve coğrafi olarak sınıflandırılmış yerel populasyonlardır. Bir türün alttürleri arasında üreme engeli olmamakla birlikte, çeşitli coğrafik engeller nedeniyle bu gerçekleşmez. Varyete ise, aynı bölge içinde genetik olmayan farklılıklar sonucu ortaya çıkan bir birimdir. Bu farklılığın ortaya çıkmasına habitat ve iklim gibi koşullar neden olur.
Takson Bitkiler Yosunlar Mantarlar Hayvanlar Bölüm / Şube -phyta -mycota Alt bölüm / Alt Şube -phytina -mycotina Sınıf -opsida -phyceae -mycetes Alt sınıf -idae -phycidae -mycetidae Takım -ales Alt takım -ineae Üst familya -acea -oidea Familya -aceae Alt familya -oideae -inae Oymak -eae -ini Alt oymak -ina Cins Tür Alt tür
6.Canlıların Sınıflandırılmasında Esas Alınan Temel Özellikler Canlılar arasındaki farklılıkların tamamını birden saymaya ve incelemeye aldığımız takdirde altından kalkılamayacak kadar çok özelliğin olduğu görülür. Bu kadar fazla özelliği kontrollü bir şekilde sayıp incelemek ve değişimlerini takip etmeye imkan olmadığı gibi, pratik de değildir . Bu yüzden canlılar arasında sınıflandırma yapılırken yüzlerce karakter arasından sadece o türün sistematikteki yerini belirlemeye yarayan sayı ve kalitedeki karakterler seçilir.
Karakterlerin Seçiminde Dikkate Alınması Gereken Noktalar : Bu karakterler belirli bir takson içinde çok fazla değişken olmamalıdır. Karakterler güvenilir ve kullanışlı olmalıdır. Karakter, bir grupta çok kullanışlı, sınırları net ve güvenilir olsa da, çok yakın başka bir türde güvenilir olmayabilir. Taksonların ve populasyonların karşılaştırılması ile farklılık tespit edilmişse, bu karakter taksonomik bir özellik olarak bilinir. Bir karakterin faydalı oluşu onun taşıdığı bilgiye bağlıdır.
Taksonomik karakterler ölçülüp ölçülemeyeceği açısından kalitatif (nitelik) ve kantitatif (nicelik) olarak iki tipe ayrılırlar. Kantitatif karakterler rakamlarla çok daha kolay ifade edilip matematik işlemleriyle de somutlaştırıldığı için taksonomik araştırmalar için çok daha uygundurlar.
Taksonomide Temel Alınan Özellikler Filogeni Morfolojik Karakterler Genel dış morfoloji Genital organlar Anatomi Embriyoloji Sitolojik ve karyolojik Fizyolojik Karakterler Metabolik Faktörler Serolojik, protein ve diğer biyokimyevi farklılıklar Vücut salgıları Genetik karakterler ve kısırlık Moleküler yapılar
Etolojik Faktörler (Davranışlar) Ekolojik Faktörler Habitat ve konukçuya ait özellikler Gıda Mevsimlere göre görülen değişiklikler Parazitler Konak reaksiyonları Etolojik Faktörler (Davranışlar) Çiftleşme ve izolasyon mekanizmalarına ait olanlar Diğer davranış özellikleri Coğrafi Karakterler Genel biyocoğrafik özellikler Populasyonların simpatrik-allopatrik ilişkileri
7.Canlıların İsimlendirilmesi Linneeus, Systema Naturea adlı eserinin ilk basımında bilinen tüm hayvan, bitki ve minerallerin isimlendirmelerini polinomial sisteme göre yapmış ve tanımlamalarını kısa ve öz bir biçimde Latince olarak vermiştir. Aynı eserin 10. baskısında ise her bir tür için biri cins ismi ve biri de o türü niteleyen bir özellik olmak üzere iki Latince kelimeden oluşan ikili isimlendirme sistemine geçmiştir.
İsimlendirmede kullanılan bu ikinci kelimeye epitet adı verilir İsimlendirmede kullanılan bu ikinci kelimeye epitet adı verilir. Epitet kendi başına bir türü nitelendirmek için yeterli değildir, çünkü birden fazla türde epitet aynı olabilir. Bufo viridis (gece kurbağası), Lacerta viridis (yeşil kertenkele), Euglena viridis (tek kamçılı öğlena) veya Pinus nigra (karaçam), Juglans nigra (kara ceviz), Fraxinus nigra (kara dış budak) örneklerinde olduğu gibi epitetleri aynı olan farklı türleri ifade eden isimler bulunmaktadır.
Bazı durumlarda alt tür içeren türler söz konusu olabilir Bazı durumlarda alt tür içeren türler söz konusu olabilir. Bu durumda trinominal nomenclaturele tür ismi üç sözlükle ifade edilir. Talpa levantis transcaucasia (Köstebek) Talpa levantis levantis (Akdeniz Köstebeği) örneklerinde olduğu gibi…
Bunun sonucu olarak bazen aynı türe farklı isimler verilebilir: Çeşitli ülkelerde eş zamanlı olan yürütülen çeşitli taksonomik çalışmalarda bazen karışıklıklar ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak bazen aynı türe farklı isimler verilebilir: →sinonim veya farklı türlere aynı isim verilebilir: → homonim Eğer aynı türe birden fazla isim verilmişse, ilk önce verilen isim o türün ismi sayılır, diğer isimse sinonimi olarak kabul edilir. Bunu düzenleyen kurala Priorite Kuralı (Öncelik Kuralı) denir.
Bir İsimlendirme Örneği Salmo trutta abanticus Tontonese, 1954 (Abant Göl Alabalığı) Burada Salmo trutta; bu türün alabalık olduğunu, abanticus ise bunun bir alt tür olduğunu, Tontonese tarafından 1954 de tanımlandığını belirtir. Trinominal adı: Salmo trutta abanticus (Tontonase, 1954) Alem: Animalia Şube Chordata Sınıf: Actinopterygii Takım: Salmoniformes Familya: Salmonidae Cins: Salmo Tür: Salmo trutta Alt Tür: S.T. abanticus
TÜBİTAK Taksonomik Tür Veritabanı
Ulusal Biyoçeşitlilik Veritabanları sistemimizin, TÜBİTAK denetimindeki bilimsel referans sistemi Türkiye’nin biyoçeşitliliğine ait türlerin tümünü içeren bir "Tür Listesi"
Türkiye’de bulunduğu bilimsel olarak rapor edilmiş türler taksonomi bilimi kurallarına bağlı olarak konu uzmanlarının bilimsel denetimiyle sistemde yer alacaktır. Kaydedilen her tür kendisine ait özgün ve tekrar kullanılmayan bir kayıt numarası ile ilişkilendirilmektedir.
Sisteme veri girişi, ilgili taksonun yetkin Takson Sorumluları tarafından yapılmaktadır. Takson sorumlularının Çalışma Kopyasında girdikleri veriler belirli aralıklarla, yine takson sorumlusu uzmanların oluşturduğu Bilimsel Komisyon tarafından onaylanarak Sunum Kopyası na aktarılacaktır.
Sunum kopyası her seviyeden kullanıcının dilediği zaman kullanabileceği TÜBİTAK onaylı veritabanı olarak hizmet vermektedir. http://bioces.tubitak.gov.tr/
International Association for Plant Taxonomy IAPT Uluslararası Bitki Taksonomisi Birliği 18 Temmuz 1950
Vizyonu Botanik taksonomisi Misyonu Bitki taksonomistleri, sistematikçiler ile dünya çapındaki enstitüler arasındaki ilişkiyi ve haberleşmeyi desteklemek Botanik nomenklatürünün gelişimine katkıda bulunmak
uluslararası iki dergi basımı Taxon Regnum Vegetabile bitki sistematiği üzerine uluslararası sempozyumlar, workshoplar,... bitki sistematiğiyle ilgili bilim insanlarını ve bilimsel çalışmalarını destekleme http://www.botanik.univie.ac.at
Kaynaklar 1-Koç H.-Muğla Üniversitesi Biyoloji Bölümü Taksonomi Ders Notları. 2-Özata A., Kıvanç M., Kılıç Y. Fen Bilgisi Öğretmenliği- Biyoloji- T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 1083 3-Gürel F.-İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Moleküler Evrim Ders Notları 4-İnternet kaynakları: - http://www.biochain.com/biochain/shop2.aspx?sub_category - http://www.biodiversity.georgetown.edu/files/informationfile .cfm?title=classification - http://www.crescentbloom.com/I/G/A/220.htm - http://www.biltek.tubitak.gov.tr - http://www.animaldiversity.ummz.umich.edu/site/index.html - http://www.sn2000.taxonomy.nl/ -http://en.wikipedia.org/wiki/biological_classification -http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Bilimsel_sınıflandırma