Eskipazar Müftülüğü Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu Aile Okulu Dersleri-5 Hoş geldiniz.
*Hayatta en güzel kime bakıyorsunuz? *Kimlere ve nelere bakmaktan hoşlanıyorsunuz? *En sevdiğiniz filmi nasıl seyrediyorsunuz? * *Daha iyi görmek ve görünmek için ne yapıyorsunuz? *Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz bakış açılarınız var mı? “ İnsan eşine şunu diyebilmeli ; “Sen benim kabul olunmuş duamsın..”
Gözler görmek istediğini görür. Gözlerin konuştuğu dil, her yerde aynıdır. BAKMA VE GÖRME KALİTESİ
Bakma ve görme kalitesi veya kalitesizliği evlilikleri mutlu veya mutsuz kılan çok önemli bir etkendir. Evlenmeden önce küçücük bile olsa bütün güzellikleri algılayan gözler, evlendikten sonra da algılamaya devam etmelidir.
Kim bir bakışı ile karşısındakine mutluluk aşılar? Seven! Çünkü gözlerdeki enerji, insan beynindeki düşünce frekansı ile birleşip, gönülden gönüle bir köprü olmaktadır.
Aşkın dili gözlerdir. İnsan gözüyle bakar ama gönlüyle görür. Size sevgiden yoksun her bakış, karşıdakine negatif enerji yollayacak ve onu tökezlettirecektir. Tam aksine size sevgi dolu her bakış, gönlünüzü ferahlatan bir pozitif enerji dopingidir.
Göz her şeyi görür, fakat kendini göremez. Hayatta kendimizden başka yüzde yüz değiştirebileceğimiz bir başka kişi daha yoktur. En büyük değişim taahhüdü, kendi kendimize verilendir. Kendi kusur ve yanlışlarımızı görmeyi bırakıp, başkalarının hatalarına odaklandığımızda, zamanla farkına varmadan yaşam enerjimizi ve yaşam sevincimizi kaybederiz. Olaylara bakarken duygularla değil, göz ve gönülle bakmalıyız.
Eşlerin birbirine tebessümle bakışını sadaka sayan İslam dinine göre, bunun tam tersi, yani kızgın ve insana kendisini kötü hissettiren her bakış kul hakkıdır, günahtır. Üstelik bu olay insan psikolojisi açısından hem bakanı hem de bakılanı tökezleten bir negatif enerji sarmalıdır.
Asık suratlı ve kızgın bakışlı birinin evinde yaydığı negatif enerji, o evdeki bitkiler ve evcil hayvanlara bile olumsuz tesirde bulunmaktadır. Bu kızgın bakışlar, eş ve çocuklara yapıldığında ise, yıkım iki kat daha fazla olmaktadır.
Yaşadığımız tüm olaylarda, yeniden bir çerçevelendirme yapıp, olayları yeni bir bakış açısı ile olumlu bir şekilde değerlendirmeliyiz.
Temel doktora gitmiş. - Hastayım doktor, çok hastayım, vücudumun her yeri ağrıyor, nereme dokunsam sızım sızım sızlıyor, dökülüyor... Doktor: - Nasıl hastalık o, tüm vücudunu saran, ağrıtan? Temel parmağının ucuyla kafasına dokunmuş. - Ay ay ay...Sonra göğsüne parmağını basmış ve yine acıyla bağırmış. Sonra beline, yine acıdan allak bullak olmuş, sonra bacaklarına... Temel parmağını neresine dokundursa ağrıyla irkiliyormuş... Doktor daha fazla dayanamamış. - Ver bakayım şu elini, demiş; Bak oğlum senin parmağın kırık...
Hayata Temel’in parmağı gibi yaşayan insanlar, olaylara bakış açılarını değiştirmeden baktıkları şeyleri değiştirerek daha güzel şeyler göremezler. Mekan değiştirerek daha güzel yerlere ulaşamazlar. Kırık gönülle gittikleri her yerde kırık gönül ve yitik kalpler oluşturacaklardır. Amaç gidilen yeri değil, giden kişiyi, onun bakış açısını değiştirmektir.
Aşk bir görme kusurudur. Hem de İ K İ defa. İlkinde : Aşık olan sevdiğinin kusurlarını görmez, aşkın vücut kimyasını değiştirdiği hormonlu bir birliktelik yaşar. Zamanla hormonlar yerli yerine oturunca, göremediği kusurlar, gözünde büyümeye başlar ve sonuç, her zaman felakettir. İkincisind e : Aşk, bir görme kusurudur. Aşık, her şeye rağmen sevgisi ile sevdiği eşinin hiçbir kusurunu görmez. Görse de görmezden gelir, zamanı geldiğinde güzel bir üslup ile uyarır. Bu durumda da sonuç her zaman ömür boyu süren bir nezakettir.
Kişinin ilk önce kendini görmesi, kendinin farkına varması, kendi kusurlarına bakması, kendi hatalarını telafi etmesi, GÖRME kalitesini zirveye çıkartabilecek yöntemlerdir.
Temel doktora gitmiş: - Doktor bey, bizum Fadime sağır herhalde, sorularıma cevap vermeyi... Doktor: - Eşinizin sağırlık derecesini ölçelim. Siz bir soru sorun, duymaz ise beş adım yaklaşıp soruyu tekrarlayın. Ne kadar mesafede duyuyor bilelim. Temel, deneme yapmak için eve gittiğinde Fadime'yi yemek yaparken bulmuş: - Karıcuğum bugün yemekte ne var? Ses yok... Beş adım yaklaşıp bir daha sormuş. Çıt yok... Bir beş adım daha yaklaşıp yine sormuş: - Kız Fadime saa diyrum, yemekte ne var? - Bak Temel, dördüncü kez söyliyrum, yemekte hamsili pilav var...
*İyilikleri görmeye, hataları ise görmezden gelmeye şartlanmış bir bakış açınız olsun. *Eşinizin gözlerine sevgiyle baktıkça başka, kaygı, korku veya nefretle baktığınızda ise başka şeyler göreceksiniz. Baktığınız yerde değil, ona bakış şeklinizdedir keramet. *Önyargılı ve içinde sevgi olmayan bakışlar, hem görme alanınızı daraltır hem de gönlünüzün paslanmasına yol açar. Sevgiyle bakmalısınız. *Gözler ruhun aynasıdır. Hem bakana hem de bakılana ruha ulaşma, ruha dokunma fırsatı verir.