TOPLUMSAL TABAKALAŞMA .....
Tabakalaşma nedir? Tabakalaşma jeolojiden alınmış bir kavram olup, her toplumda mevcuttur. Toplumsal tabaka, yaşamda benzer avantaj ve dezavantajları paylaşan insan grubudur. Toplumsal tabakalaşma, toplumda belirli bir hiyerarşi içinde insanların sıralanmasını ifade eder. Tabakalaşma, ödüllere ve fırsatlara eşit bir biçimde ulaşamayan mesleklere (ya da tabakalara) göre toplumun bölünmesidir.
Toplumsal tabakalaşmanın 3 temel ilkesi vardır: i-) Toplumsal tabakalaşma, bireysel farklılıkların basit bir yansıması değil, toplumun bir özelliğidir: Endüstriyel toplumlarda insanlar, toplumsal konumlarını daha ziyade bireysel yeteneklerine ve çalışmalarına bağlarlar. Oysa zengin ailelerde doğan çocuklar, yüksek bir olasılıkla yoksul ailelerde doğan çocuklardan daha sağlıklı, başarılı ve yaşlılıklarında da daha iyi bir yaşama sahip olacaklardır. Ne zenginler ne de yoksullar, toplumsal tabakalaşmanın yaratılmasından sorumlu değillerdir; sistem hepsinin yaşamını biçimlendirmektedir.
ii-) Toplumsal tabakalaşma evrenseldir, fakat değişebilir: Toplumsal tabakalaşma her yerde bulunur. Ancak eşitsizliğin neden ve niçinleri toplumdan topluma değişebilir. iii-) Toplumsal tabakalaşma sadece eşitsizlikleri değil, inançları da ihtiva eder: Bir eşitsizlik sistemi sadece bazı insanlara diğerlerinden daha fazla kaynak vermez, aynı zamanda bazı düzenlemeleri de adilmiş gibi tanımlar. Böyleyece toplumsal eşitsizlik meşrulaşır. Hemen hemen her yerde ayrıcalıklı insanlar toplumsal tabakalaşmaya büyük destek verirler.
***Tabakalaşma toplumsal bir olgudur ve bireylerin yeteneklerini kullanmasını büyük ölçüde etkiler. Hareketliliğin düşük olduğu ve katı bir tabakalaşma sistemine sahip olan toplumlarda (Ör: kast düzeninde) bireysel yeteneklerin kullanılması son derece güçtür.
Tabakalaşma Sistemleri Eşitsizlik her toplumda var olsa bile bazı toplumlarda diğerlerine göre çok daha fazladır. Tabakalaşma sistemlerini kölelik, kast, zümre ve sınıf olmak üzere dört ana gruba ayırmak mümkündür. 1-) Kölelik: Günümüzde çok büyük ölçüde azalmış olsa bile, insanlık tarihinde yaygın bir sistemdir. Kölelik, bazı insanların tıpkı bir mal gibi sahibi olmasıdır. Avcı ve toplayıcı toplumlarda nadir olmasına karşılık tarım toplumlarında son derece yaygın olmuştur.
Kölelik geçmişte Antik Yunan’da, Roma’da ve Afrika’da son derece yaygın olmuştur. Antik çağda olduğu gibi bazen hem köleler, hem de sahipleri aynı ırktandır. Ancak köleliğin koşulları ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir. Örneğin bazı durumlarda kölelik geçici olmuştur. Belli hizmetleri yerine getirdikten sonra köleler serbest bırakılmıştır. Her kölenin bir efendisi vardır ve köleler diğerlerinden daha kötü koşullarda yaşamıştır. Genellikle kölelerin çocukları da otomatik olarak köle sınıfında değerlendirilmiştir.
2-) Kast Hindistan’da kökleri binlerce yıl öncesine giden bir tabakalaşma sistemidir. Kast sistemi bireylerin, bütünüyle ırk, din veya diğer doğuştan kazanılan özelliklerine göre ayrımı esas alır. Bir diğer ifadeyle bireyler doğumla bir kasta girer ve yaşam boyu nadiren oradan ayrılır. Kendi kastı dışından evlenmez. Hindistan hükümeti kast sistemini (engellerini) yasakladığı halde, bu ülke, hala kast sisteminin en bilinen örneğidir.
3-Zümreler Zümreler sisteminde tabakalaşma, üyesi olunan ailenin toplumsal statüsüne bağlıdır. Her sosyal tabaka, belirli haklara ve ayrıcalıklara sahiptir ve bunlar miras yoluyla aktarılır. Zümre sistemi, toplumsal sıralamada en önemli belirleyicisi toprak olan feodal toplumların bir özelliğidir. Örneğin Ortaçağ Avrupa’sında soylular, toplumsal sıralamada en üst düzeydeydiler. Onlar geniş toprakları yönetmişler, kanunları uygulamışlar ve o dönemde son derece prestijli bir iş yapmışlardır. Savaşmışlardır. Soylular genellikle kralların akrabalarıdır.
Ortaçağda kilisede papaz olmak da oldukça prestijli bir iştir Ortaçağda kilisede papaz olmak da oldukça prestijli bir iştir. Ruhban sınıfı denen dini sınıf da aynı şekilde soylular gibi ayrıcalıklı bir sınıfı oluşturmaktadır. Ruhban sınıfının altında ise avam gelir. Bu grup içinde tüccarlar, zanaatçılar, köylüler ve serfler yer almaktaydı. Bu zümreler içinde her katmanın açıkça belirlenmiş hakları ve görevleri vardır.
Özetle; zümreler Ortaçağda geniş bir işbölümünü temsil etmiş ve belirli işlevleri yerine getirmişlerdir. Bu dönemde, “Herkesi korumak soyluların, herkes için dua etmek din adamlarının ve herkes için yiyecek üretmek avamın görevi olmuştur. Feodal zümre sisteminde toplumsal statü veraset yoluyla kazanılmıştır.
4-)Sınıf Sınıf sisteminde bireylerin konumu büyük ölçüde bireysel (özellikle de ekonomik) başarıya göre belirlenir. Hemen hemen her endüstriyel toplum, sınıf sistemine dayanan bir tabakalaşma düzenine sahiptir. Bu toplumlarda, eğitim ve uzmanlık bilgisi, bireyin toplumsal kökenlerinden daha büyük bir önem arz eder. Sınıflar arasında evlilik, kast ve feodal zümre sisteminden daha yaygındır. Toplumsal sınıflar genelde 5 gruba ayrılır. Bunlar;
1-) Üst Sınıf: En Zenginler 2-) Üst-Orta Sınıf: Yüksek maaş alan profesyoneller. 3-) Alt Orta Sınıf: Eğitimli beyaz yakalı işçiler ve düşük maaş alan profesyoneller. 4-) İşçi Sınıfı: Saat Ücretiyle çalışan vasıflı mavi yakalı işçiler. 5-) Alt Sınıf: Vasıfsız işçiler ve işsizler.
MARKS VE TOPLUMSAL SINIFLAR Marks, endüstriyel kapitalizmin erken dönemlerinde yaşamış ve o dönemin koşulları düşüncelerinin biçimlenmesinde son derece etkili olmuştur. Marks’a göre insanlık, üretim araçlarını ellerinde bulunduranlar ile bunlardan mahrum olanlar arasında sürekli bir çatışmayı yaşamaktadır. O’nun için toplumsal sınıfların temeli, üretim araçlarının mülkiyetidir. Bireylerin sınıfsal konumları onların düşünce ve davranışlarını belirler. Bir diğer ifade ile sınıf, bireyin toplumsallaşmasını ve bireyin kendine bakışını etkiler.
Marks için burjuvazi ve proleterya şeklinde iki temel sınıf vardır Marks için burjuvazi ve proleterya şeklinde iki temel sınıf vardır. Diğer ara sınıflar zaman içinde ortadan kalkacaktır. Yani bunlardan küçük bir kısmı burjuvaziye, diğerleri proleteryaya katılacaklardır.
WEBER, SINIF VE STATÜ Weber, Marksın ekonomik eşitsizliğin toplumsal tabakalaşmanın temeli olduğu görüşünü kabul etmiştir; ancak Weber’in tabakalaşmaya ilişkin görüşlerinin temelinde statü (ya da prestij) kavramı oluşturmaktadır. Statü, insanlara diğerleri tarafından yüklenen olumlu ya da olumsuz anlamlardır. Hem mülk sahipleri, hem de mülksüzler aynı statü grubuna üye olabilir. Statü onuru (ya da prestiji) ise, belli bir çevreye mensup olmak isteyen herkesten, herşeyden önce belirli bir hayat tarzına sahip olmasının beklentisidir.
Zenginlik, yüksek statülere uyum sağlamayı kolaylaştırır, fakat bunun istisnaları da vardır. Örneğin, bazı toplumlarda soylu aileler zenginliklerini kaybettikten sonra da saygı görürler. Bazı durumlarda da yeni zenginlere, çoğu kere tepeden bakmaya devam edilebilir. Sınıf, objektif bir kavram olmasına karşın, statü insanların sübjektif değerlendirmelerine bağlıdır. Sınıflar ekonomik faktörlerle (zenginlikle) ilgiliyken Statüler grupların hayat tarzlarını belirler.
Toplumsal Hareketlilik Toplumsal hareketlilik, bir toplumsal statüden diğerine geçiş olarak tanımlanmaktadır. Eğer bir toplumda hareketlilik yüksek ise, insanlar üst sınıflara çıkmak için eşit şansa sahip olduklarına inanacaklardır. Hareketlilik düşük ise, insanların çoğunluğu atalarının kaderini paylaşmak durumunda kalacaklardır. Modern endüstriyel toplumlar açık toplumlar olduğundan kast ve kapalı toplumlara nazaran toplumsal hareketlilik modern endüstriyel toplumlarda daha yüksektir.
Toplumsal Hareketlilik iki ana gruba ayrılır Toplumsal Hareketlilik iki ana gruba ayrılır. 1-) Yatay Hareketlilik: İnsanların bir statüden, benzer prestije sahip başka bir statüye geçmesidir. Örnek: Bir inşaat işçisinin, temizlik işçiliğine geçişi yatay hareketliliktir. Her iki iş de benzer prestijlere sahip işlerdir.
2-) Dikey Hareketlilik İnsanların bir statüden daha farklı bir prestije ve öneme sahip bir başka statüye geçişidir. Örnek: Bir inşaat işçisi dışarıdan üniversiteyi bitirip bir banka müffettişi olursa bu bir dikey hareketliliktir. Ya da büyük bir işadamının iflas ederek, pazarcılık yapmak durumunda kalması da tersine bir dikey hareketliliktir.