Fecr-i Âtî Edebiyatı
Fecr-i Âtî Edebiyatının Ortaya Çıkması Fecr-i Âtî Edebiyatının Teşekkülü Fecr-i Âtî Edebiyatının Genel Özellikleri Fecr-i Âtî Edebiyatının Şair ve Edipleri Fecr-i Âtî Edebiyatının Dönemi Eserleri
Fecr-i Âtî Edebiyatının Ortaya Çıkması Türkiye’de 1908 Meşrutiyet İnkılabı ardından yapılan ilk edebi hareket, Fecr-i Âtî toplantısıdır. Fecr-i Âtî gerçekten edebi bir akım veya bir edebi bir ekol değildir. Bu hareket hemen hemen devrin genç edipleri tarafından yapılan birkaç hevesli toplantıdan ibaret kalmıştır.
Servet-i Fûnuncuların dağılışından 1908 İnkılabına kadar geçen birkaç yıllık sûkut devrinin hazırlayıp yetiştirdiği gençlerin ürünü olmuştur. Bu sûkut devrinin hazırlayıp yetiştirdiği bu gençler öncede tıpkı Servet-i Fûnuncular gibi Servet-i Fûnun mecmuasında toplanmışlardır. Ancak muaffak olamamışlar.
Bunlar daha sonra ayrı ayrı mecmualarda yazarak ve ayrı ayrı yollardan yürüyerek 20. Asır Türk Edebiyatının en tanınmış simaları arasıda yer almışlardır. O kadarki Ahmet Hâşim, Fuat Köprülü, Hamdullah Suphi, Refik Halit ve Yakup Kadri gibi edebiyat ve sanat adamları bu dönemin önemli şahsiyetleridir.
Fecr-i Âtî toplantılarının en bahse değer tarafı; istikbalde böyle isimler yapacak olan bir takım genç edipleri kısa bir zaman için dahi olsa bir araya getirmiş olmasıdır. Bu dönemin genç edipleri hürriyetin ilânından sonra, Servet-i Fûnun sanatkarlarının şikayet ettiği “istibdattan” kurtulmuşlardır.
Durmaksızın şikayet ettikleri “istibdattan” kurtulunca eskiden daha zengin ve daha canlı bir “ Edebi hamle” yapacaklarını ummuş ve beklemişlerdir. Ancak bu bekleyiş uzun sürer.Çünkü Servet-i Fûnuncular’ın şikayet ettikleri gibi istibdat tek neden değildir.
Onların değerli bir edebiyat oluşturmalarını engelleyen başka sebeplerde vardır. Servet-i Fûnun döneminde kuvvetli bir eser verilmemesi Fecr-i Âtîcileri daha ziyada beklemek istemediler ve gene Servet-i Fûnun şairlerinden Faik Ali ve Celâl Sahir’in iş birliği yapması sonucunda yeni bir edebi akım yarattılar
2. Fecr-i Âtî Edebiyatının Teşekkülü Genç edipler, faaliyete geçmeden önce 11 Şubat 1325 ( 1909 ) tarihli Servet-i Fûnun Mecmuasında bir “beyanname” neşrettiler. Bu beyanname o devir için dikkate değerdi.
1909 yılının mart ayı başlarında bu fikir olgunlaşır 1909 yılının mart ayı başlarında bu fikir olgunlaşır. Hilâl Matbaasında toplanan gençler önce topluluğun adını ararlar. Ahmet Hâşim topluluğun ismini “ Sina-yı Emel” ( ideal zirve ) olmasını ister. Yakup Kadri’nin getirdiği Fecr-i Âtî (yarının şafağı ) ismi kabul olur.
Bu topluluğun başkanlığına da Faik Ali getirilir Bu topluluğun başkanlığına da Faik Ali getirilir. Topluluk 10 ay içinde 4 başkan değiştirir. Bu toplantıdan 5 gün sonra Servet-i Fûnun Dergisi’nin 12 Mart 1909 sayılı nüshasında topluluğun kurulduğu haberi verilir.
12 Mart nüshasında şu haber yer almaktadır: Günümüz gençlerinden bazı aydınlar genç üstat Faik Ali Bey’in edebi başkanlığında Fecr-i Âtî adıyla bir şiir ve düşünce heyeti kurmuşlardır.
Gelecek için ümitler dolu olan, vatanın ihtiyacına ve kabiliyetine cevap vermek üzere kurulan bu heyetin tutunacak esas prensipleri şunlardır: “ Sanat şahsi ve muhteremdir. Ruhları sanat severlik arzusu ve felsefesinin yankısı olarak Fecr-i Âtî adıyla bir dergi yayınlanacaktır.”
Bahsettikleri bu dergi çıkmaz Bahsettikleri bu dergi çıkmaz. Mensupları başta Servet-i Fûnun olmak üzere, kendilerine imkan tanıyan değişik dergilerde yazarlar. Bu derginin çıkmamasına toplantılardan hemen sonra zuhur eden 31 Mart Vak’asının sebep olduğu söylenebilir.
Fecr-i Âtî topluluğu ortaya koyduğu “sanat şahsi ve muhteremdir” prensibine genel olarak sadık kalmış, gerçektende mensuplarının her biri şahsi bir yol tutmuştur. Ferdiyetçiliği ön plana çıkarmıştır.
Kuruluş sebepleri gibi dağılış sebepleri de şahsi bir yol tutmamalarından dolayı dağılmalarına neden olmuştur. Yani mensuplarının bağlayıcı bir prensibi yoktur. Bununla beraber Fecr-i Âtîcilerin üzerinde birleştikleri bir metin vardır.
Kuruluş tarihinden bir yıl sonra yayınlanan bu metin, edebiyat tarihimiz içinde beyanname karakteri taşıyan ve bu kadar kalabalık bir imza topluluğu ile ûmumi efkârın karşısına çıkan topluluk olması ile önemlidir.
24 şubat 1910 tarihli Servet-i Fûnun dergisinde tam sayfa olarak yayınlanan beyannamede şunlara değinilmektedir: Şimdiye kadar memleketimizde “ edebiyat” kelimesinin anlam ve önemini kavrayan pek az kimse olmuştur.
2. Onun için bizde sanat ve edebiyat boş zamanların güzel bir arkadaşı olmaktan başka fazla önem kazanmamıştır. 3. Namık Kemal ve çağdaşları bu konuda fikirlerini söylemişlerdir. Kemal Bey’in “ edebiyatsız millet, dilsiz insan kabilindendir.” sözü meşhurdur.
4. Kamu oyunun anlamadığı ve anlamak için çaba sarf etmediği böyle bir hamlenin devâ bulması mümkün değildir. 5. Servet-i Fûnunculara şimdiye kadar gösterdikleri çabalardan dolayı teşekkür edip ve geleceğe gözlerimizi çevirmemiz gerektiğini düşünüyoruz.”
6. İşte bu geleceğe bakmak azmi ve gayreti ile Fecr-i Âtî kuruluyor. 7. Bunun için Fecr-i Âtîciler şimdilik temelini attıkları kuruluşun Avrupa’daki benzerlerinin küçük bir örneğini de ülkemizde teşkil etmeye çalışacaklardır.
8. Fecr-i Âtî üyeleri çalışmalarının meyvelerini ihtivâ edecek bir kütüphane oluşturacaklardır. 9. Doğu ile batı arasında çevirdikleri eserler vasıtasıyla bir köprü vazifesi görecektir. 10. Ve bütün bunlardan mahrum olmak aziz vatan için büyük bir eksikliktir.
Fecr-i Âtî Edebiyatının Genel Özellikleri “Sanat şahsi ve muhteremdir” fikrine bağlıdırlar. “Sanat için sanat” fikrini benimsemişlerdir. Eserlerinde aşk ve tabiat temlerine kullanmışlardır. Bu dönemde yaygın olan vezin Aruz Vezni’dir.
5. Kendilerinden önce başlamış olan serbest müstezat örnekleri çoğalır ve giderek, serbest nazım diye bilinen bir şekle yönelirler. 6. Kullandıkları edebi türler ve bağlı oldukları edebiyat ekolleri ortak bir karakter göstermez.
7. Batı edebiyatından, teorik olarak şiirde kısmen Parnas mektebine, sembolist ve Emprasyonist akıma bağlananlar olmuştur. 8. Roman ve hikaye de realist ve Naturalist bir yol tuttular.
9. Şiir ve romanlarında Edebiyat-ı Cedide’yi hatırlatan konuları işlemişlerdir. 10. Bu toplulukta kuvvetli bir edip yetişmediği için ömrü kısa olmuştur. 11. Tiyatro ve mensur şiir örnekleri de vermişlerdir.
12. Bu edebiyatın dağılmasında aralarında güçlü bir bağın olmaması, şahsi hareketleri ve milli edebiyat akımının ortaya çıkması etkilidir. 13. Şair ve yazarlarının çoğu sonraki dönemlerde de eserler verdiler.
14. Kullandıkları dil Arapça ve Farsça kaidelerle dayandığı için verilen eserlerin anlaşılması güçtür. 15. Dilin sadeleşmesine ilgisiz kalmışlardır. 16. Yine de bu toplantı devrin siyasi kargaşalığı içinde sanat ve edebiyat adına güçlü bir atılımdır.
4.Fecr-i Âti Edebiyatının Şair Ve Edipleri Ahmet Samim,Ahmet Haşim,Emin Lami, Emin Bülent, Tahsin Nihat, Celal Sahir, Cemil Süleyman,Hamdullah Suphi, Refik Halit,İzzet Melih, Ali Canip, Ş.Süleyman, Abdülhak Hayri, Faik Ali, Fazıl Ahmet, Mehmet Behçet,K.Mehmet Fuad,Müfid Ratip,Yakup Kadri, Mehmet Rüştü’dür.
Bu beyannamenin altındaki 21 imzadan en yaşlısı Faik Ali (34),en gençleri ise (Abdulhak Hayri, Mehmet Behçet, Köprülüzade Mehmet Fuat) 19 yaşında-dır.Diğerleri ise 22-26 yaşları arasında genç ediplerden müteşekkildir.
Topluluğa daha sonra Süleyman Fehmi, İsmail Suphi, Nevin, İbrahim Alaeddin, Mehmet Ali Tevfik, Hasan Bedrettin gibi şahsiyetlerin katılmasıyla topluluğun üye sayısı bir hayli artmıştır.
5-FEC-İ ÂTİ DÖNEMİ ESERLERİ Şehabeddin Süleyman’ın : Çıkmaz Sokak, Fırtına, Yeni Osmanlı Edebiyatı Tarihi, Malumat-ı Edebiyye, Tarihi Edebiyat-ı Osmaniyye. Tahsin Nihat‘ın: Kırlar ve Denizler, Rakibe, Hicranlar, Jön Türk, Ben Başka, Kırk Muhafaza, Bir Çiçek İki Böcek
Müfit Ratib’in : Zincir, Gece, Hücum, Kanije Müdaafası, Güzel Dost. Emin Bülent Serdaroğlu’nun : Kin, Hisarlara Karşı, Hatif Diyor ki. Fazıl Ahmet’in: Harman Sonu, Kırpıntı, Şeytan Diyor ki, Divançe-i Fazıl.
İzzet Melih’in: Leyla(tiyatro eseri), Sermet, Tezat, Hüsün ve Tebessüm, Her Güzele Aşık. Mehmet Behçet’in: Erganun, Yumak(şiir kitabı), Genç Şairlerimiz ve Eserleri, Genç Hikayecilerimiz ve Eserleri.
Cemil Süleyman’ın: İnhizam, Kadın Ruhu, Siyah Gözler, Timsal-i Aşk, Ukde. Ahmet Haşim’in: Piyale, Göl Saatleri, Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi, Şi’r-i Kamer Köprülüzade Mehmet Fuat’ın: Hayat-ı Fikriyye adlı eserleri önemlidir.
Hazırlayan; www.HerAyak.com