1 1

Hz. Peygamber (sav) artık ömrünün sayılı günlerini yaşıyordu… 2 2

Altmış üç yıllık şerefli hayatını insanlara hidayet ve kurtuluş yolunu anlatmakla geçiren o şanı yüce İnsan… 3 3

...bir karıncayı bile incitmemiş ve incitenleri de daima uyarmıştı… 4 4

Fakat Allah Elçilerinin de farkında olmaksızın çok ufak hatalar işleyebileceğini bildiğinden… 5 5

…şu son anlarını yaşarken, bütün mü'minlerle helalleşmek istedi. 6 6

   İşte o yüzden o gün Bilâl'den ezan okuyarak mü'minlerin camiye toplanmasını rica etti… 7 7

Hz. Bilâl'de hemen minareye çıkıp yakıcı ve gür sesiyle ezan-ı şerifi okudu… 8 8

Ezan sesini duyar duymaz bütün Ensar ve Muhacirîn,… 9 9

…birer birer camiye akın ederek her tarafı tıklım tıklım doldurdular… 10 10

Sevgili Peygamberimiz sahabelere iki rekat namaz kıldırdıktan sonra minbere çıkarak,… 11 11

…önce Allah'a hamdü senada bulundu, daha sonra da bütün gözlerden ırmak ırmak yaşlar akıtan,… 12 12

…bütün kalpleri tir tir titreten, bütün vücutları ürpertiye boğan, içli ve duygulu bir hutbe okudu…

Ve hutbesini sona erdirirken de kelimelerin üstüne basa basa şöyle söyledi:…   14 14

“Ey mü'minler!... Sizlere ömür boyunca hidayet ve kurtuluş yolunu anlatmaya çalıştım…” 15 15

“Sizleri cehennemden korumaya çalıştım…” 16 16

“Şimdi size söylüyorum. Bende hakkı olan varsa, hemen gelsin.” 17 17

“Allah hakkı için, Kıyamet günü hesaplaşmasından önce hakkını alsın.” 18 18

Yaşın yaşın ağlayan gözlerle peygamberlerini dinleyen sahabilerden hiç kimse gidip de,… 19 19

“Ey Allah'ın Rasulü!... Benim sende hakkım var” demedi.” 20 20

Sevgili Peygamberimiz (s. a. v Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): Aynı soruyu üçüncü defa tekrarlayınca,… 21 21

…sahabilerden Ukkâşe ayağa kalkarak huzuruna vardı,… 22 22

“Ey Allah'ın elçisi anam-babam sana feda olsun “Ey Allah'ın elçisi anam-babam sana feda olsun! Eğer defalarca Allah’ın adını kullanmasaydınız,… 23 23

…huzurunuza gelip de hakkımı aramaya kalkışmayacaktım …huzurunuza gelip de hakkımı aramaya kalkışmayacaktım.” dedi ve şöyle ekledi:... 24 24

“Ey Allah'ın elçisi. Bir gün sizinle birlikte savaştaydık “Ey Allah'ın elçisi! Bir gün sizinle birlikte savaştaydık. Nasılsa develerimiz yan yana geldiler…” 25 25

“Devemden inerek size yaklaşmıştım ki, birden kamçınızın sırtımda şakladığını duydum.”

“Ey Allah'ın Rasulü!.. Bunu kasten mi yaptınız, yoksa devenize vururken kazayla bana mı çarptı? Bilmiyorum." 27 27

Hz. Peygamber: “Ey Ukkâşe, Peygamberin sana kasten nasıl vurabilir    Hz. Peygamber: “Ey Ukkâşe, Peygamberin sana kasten nasıl vurabilir?" dedi. 28 28

Ardından Hz. Bilal'e kızı Fatıma'nın evine vararak aynı kamçıyı alıp getirmesini söyledi. 29 29

Bilal camiden çıkarak hızla Hz. Fatıma'nın evine gitti. 30 30

Bir yandan da Peygamberler Peygamberinin kendi kendine, nasıl ceza vereceğini düşünüyordu. 31 31

Kapıyı çaldı; Hz. Bilal kendisini tanıttı ve Efendimizin kamçıyı istediğini söyledi… 32 32

Hz. Fatıma: “Ey Bilal, babam kamçıyı ne yapacak?”

Bilal: “Baban bu kamçıyla kendi kendisini cezalandıracak.”

“Ey Bilal, bu kamçıyla babama vurarak hakkını alacak olan kimdir?”    Hz. Fatıma:     “Ey Bilal, bu kamçıyla babama vurarak hakkını alacak olan kimdir?” 35 35

Hz. Bilal: “Ukkâşe” dedi. Hz. Bilal, kamçıyı alır almaz doğru camiye yollandı. 36 36

Kamçıyı götürüp Hz. Peygamber'e teslim etti… 37 37

Efendimiz kamçıyı alıp Ukkâşe'ye verdi. Tam bu sırada Hz     Efendimiz kamçıyı alıp Ukkâşe'ye verdi. Tam bu sırada Hz. Ebu Bekir'le Hz. Ömer ayağa fırladılar… 38 38

“Ey Ukkaşe, işte biz karşınızdayız “Ey Ukkaşe, işte biz karşınızdayız. Peygamber'in yerine bize vur, ne olur?” diyerek arkalarını döndüler… 39 39

Hz. Peygamber: "Ey Ebu Bekir, Ey Ömer, yerlerinize oturun… 40 40

Şüphesiz ki Yüce Allah (c. c Şüphesiz ki Yüce Allah (c.c.) sizin bu iyi niyetinizi mükafatsız bırakmayacaktır” dedi. 41 41

Bu defa Hz. Ali (r.a.) fırladı ve “İşte ben karşında hayattayım… “Ey Ukkaşe!” dedi: “İşte ben karşında hayattayım… 42 42

…Peygamber'e vurmanıza gönlüm razı olmuyor, işte sırtım, işte karnım, istediğiniz yere dilediğiniz kadar vurun…" 43 43

Hz. Peygamber O’na da: “Ey Ali, Yüce Allah senin de bu iyi niyetini mükafatsız bırakmayacaktır, otur” dedi. 44 44

   Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin: “Ey Ukkaşe, biliyorsun ki biz Allah Resulünün torunlarıyız”… 45 45

“Hakkını bizden aldığında O'ndan almış sayılırsın. Ne olur bize vur “Hakkını bizden aldığında O'ndan almış sayılırsın. Ne olur bize vur?” diye yalvardılar… 46 46

Hz. Peygamber (sav) onlara da: “Yerlerinize oturun, ey benim göz bebeğim torunlarım” dedi… 47 47

Bütün bu olanları ibretle seyreden Sevgili Peygamberimiz "Ey Ukkaşe, eğer gerçekten bana vurmak istiyorsan; buyur, vur!" dedi. 48 48

Bunun üzerine Ukkaşe; “Ey Allah'ın Resulü. ” dedi Bunun üzerine Ukkaşe; “Ey Allah'ın Resulü!” dedi. “Siz bana vurduğunuzda benim belden üstüm çıplaktı”… 49 49

“Şimdi ben de size vururken belden üstünüzün çıplak olmasını istiyorum”… 50 50

Sevgili Peygamberimiz (sav), hiç duraklamadan hemen gömleğini çıkardı…

“Buyur, hiç çekinmeden dilediğin kadar vur” dedi...

Durumu yakından izleyen sahabiler hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladılar… 53 53

Hıçkırık sesleri cami duvarlarını sarsarcasına yükselirken Ukkaşe, iki cihan güneşi Peygamberin sırtına baktı… 54 54

Peygamberlik mührünü taşıyan etrafa ışık saçmaktaydı. BEN; etrafa ışık saçmaktaydı.

Sırtına yaklaştı ve Peygamberlik mührünü öptü… 56 56

“Ey Allah'ın Rasülü!” dedi. “Canım sana feda olsun!”… Ardından da: “Ey Allah'ın Rasülü!” dedi. “Canım sana feda olsun!”… 57

“Hangi kalp sana kıyabilir “Hangi kalp sana kıyabilir? Maksadım sadece o senin ışık saçan mübarek mührünü kana kana öpmek,… 58 58

…senin yüzün suyun hürmetine Rabbimin rızasını kazanmak ve Cehennem azabından kurtulmaktı.” 59 59

Sözün burasında ışıldayan nurani gözlerle sahabilerin süzen Sevgili Peygamberimiz (sav): 60 60

“Ey Mü'minler. Beni dinleyin. ” dedi “Ey Mü'minler!.. Beni dinleyin!” dedi. “Cennetlik görmek isteyen varsa, işte Ukkaşe… Ona baksın.”… 61

Bunun üzerine bütün müslümanlar kalkıp Ukkaşe'nin gözlerinden öptüler,… 62 62

“Müjdeler olsun!... Yüksek derecelere eriştin ve Peygamberimizin övgüsünü elde ettin.” diyerek kendisini tebrik ettiler.

“Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna . yüklenir.” [Buhari] 64 64

“Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin “Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna . yüklenir.” [Buhari] 65 65