TÜRKİYE’DE ÇAĞCIL DEMOKRASİ, DEMOKRATİK KÜLTÜR VE OLGUNLUK Doç. Dr. Atilla SANDIKLI
Türkiye’de son yıllarda yaşanan gerilimlerin ve olayların temelinde çağcıl demokrasi, demokratik kültür ve olgunluk eksikliği yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin çağcıl demokrasi olarak nitelenmesi için demokrasinin hem devlet-toplum, siyaset-toplum, devlet-siyaset ilişkileri içinde, hem de toplum-içi farklı kimlikler arası ilişkilerde ve güncel hayatın örgütlenmesinde “yerleşikleşmesi” ve “derinleşmesi” gereklidir.
Çağcıl demokrasinin yerleşikleşmesi ve derinleştirilmesi için de çoğulcu demokrasi ve yönetişim prensiplerine uyulmalıdır. Demokrasinin gelişim sürecinde, çoğunluğun devlet yönetimindeki kararlarının mutlak olması, azınlık haklarını kısıtlayabileceği kaygısı çoğulcu demokrasiyi ortaya çıkarmıştır.
Çoğulcu Demokrasi Çoğulcu demokrasi anlayışında çoğunluğun yönetme hakkı bulunmasına rağmen çoğunluğun sınırsız yetkilere sahip olduğu söylenemez. Temel insan haklarına saygı, İnsan onurunun korunması, azınlıkta veya muhalefette olanların beklentilerinin dikkate alınması, farklı düşüncelerin serbestçe hiçbir baskıyla karşılaşmadan söylenebilmesi, çoğulcu demokrasi için şarttır.
Çoğulcu Demokrasi Bireysel haklar Kültürel haklar Sosyal haklar Çoğulcu demokrasilerde özgürlük herkesin yönetime serbestçe katılımını sağlarken, eşitlik de insanların her türlü farklılığına rağmen, insan onurunun korunması gereğinden dolayı, eşit bir şekilde yönetime katılabilmesi anlamına gelmektedir. Çoğulcu demokrasilerde; korunur ve genişletilir. Bireysel haklar Kültürel haklar Sosyal haklar
Çoğulcu Demokrasi Farklı görüşler ve kültürel kimlikler arasındaki ilişkilerde ötekileşme yerine eleştirel anlama ve diyalog temelli tartışma ortamı oluşturulur. Toplumsal sorunların çözümü ve taleplere karşı şiddet ve baskı yerine demokratik müzakere yöntemi etkin olarak kullanılır.
Yönetişim Yönetişim kavramı ise hükümet otoritesine ve gücüne dayalı yönetim anlayışından, hiyerarşik yapıdaki bir yönetim olgusundan farklı yeni bir süreci ve toplumun yönetimine ilişkin yeni bir modeli anlatmaktadır. Böyle bir model içinde aktörlerin ve birimlerin tek taraflı yönlendirmeleri ve etkileri değil, bir etkileşim süreci içinde gerçekleşen interaktif ilişkiler söz konusudur. Sadece hükümet birimlerinin ve görevlilerinin değil, aynı zamanda hükümet dışı örgütlerin, sivil toplum örgütlerinin, bilim adamlarının, uzmanların ve vatandaşların katılımı söz konusudur.
Yönetişim Yönetişim yaklaşımından hareketle yapılan analizlerde; özellikle hükümet-toplum etkileşimi üzerinde durulmakta; Devlet ile devlet-dışı alan arasında işbirliğinin, Kamu ile sivil toplum örgütleri arasında ilişkilerin geliştirilmesinin, Çok kutuplu karar alma mekanizmalarının yaygınlaştırılmasının önemi belirtilmektedir.
Yönetişim Devlet, doğrudan doğruya yönetme pozisyonundaki egemen aktör niteliğine sahip olmaksızın, karşılıklı bağımlılık konumunda bulunan aktörler arası etkileşimlerin çoğalması yoluyla, gerek hükümet çerçevesinden, gerekse toplumsal tabandan gelen örgütler arası ilişki ağlarının bir koleksiyonu ya da toplamı olmaya başlamaktadır.
Bu olguyu dile getirmek üzere; gibi deyimler kullanılmaktadır. Yönetişim Bu olguyu dile getirmek üzere; gibi deyimler kullanılmaktadır. Birlikte düzenleme Birlikte Üretme Birlikte yönetim
Yönetişim Çoğulculuk ve yönetişimin temel ilkeleri olan Hukukun üstünlüğü Katılımcılık Şeffaflık Eşitlik Etkinlik Hesap verebilirlik sayesinde önemli güç merkezleri arasında uzlaşma sağlanarak toplumsal gerilimlerin çıkması önlenebilir. Çıkan gerilimler kutuplaşmaya ve karşılıklı düşmanlıklara varmadan yatıştırılabilir.
Çoğulcu Demokrasi ve Yönetişim Prensipleri Çoğulcu demokrasi ve yönetişim prensiplerinin siyasetin, bürokrasinin, ve toplumun her kesimine yerleşmesi ve demokratik kültür ve olgunluğun oluşturulabilmesi için; Bu prensiplerin aileden başlamak üzere eğitimin her kademesinde öğretilmesi ve uygulanması, Siyasal etik kuralların geliştirilmesi ve siyasal hayata hakim olması, Yeni Anayasa, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları,diğer kanunlar ve mevzuatın içine ve ruhuna yerleştirilmesi, Yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki baskın rolünün ortadan kaldırılarak kuvvetler ayrılığı prensibinin tam olarak gerçekleştirilmesi gereklidir.
Çoğulcu Demokrasi ve Yönetişim Prensipleri Bireysel ve toplumsal özgürlük alanları genişletilirken, güvenliğin temel görevinin bu alanları korumak olduğu üzerinde durulmalıdır. Bireyler ve toplumun her kesimi özgürlük alanlarının temel sınırlarının, diğer kişilerin ve toplumun diğer kesimlerinin özgürlük alanlarının sınırları olduğunu algılaması ve bu alanlara müdahaleden kaçınması çok önemlidir.
Çoğulcu Demokrasi ve Yönetişim Prensipleri Olumsuz olayların gelişmesi durumunda, güvenlik güçleri yetkisini hukuktan alarak ve hukukun sınırlamalarına uyarak ihlal edilen özgürlük alanlarını korumalıdır. Sadece çağcıl demokrasi, demokratik kültür ve olgunluğa ulaşmış bir Türkiye’de; barış, istikrar ve güven ortamı yaratılabilir, huzur ve refah içinde insanca bir yaşam hakim olabilir.
TÜRKİYE’DE ÇAĞCIL DEMOKRASİ, DEMOKRATİK KÜLTÜR VE OLGUNLUK Doç. Dr. Atilla SANDIKLI