Siyaset Bilimine Giriş 4. Hafta Notları Siyasal İktidarın Meşruluk Temeli
Siyasal İktidarın Kaynağı Bütün siyasal topluluklarda siyasal iktidarlar ya da iktidarı kullananların varlığı “Siyasal iktidarlar iktidarlarının kaynağını nereden alırlar?” “Toplumda yaşayanlar siyasal iktidara niçin itaat ederler?”
İktidarda olanlar daima halkı (yönetilenleri) yönetme gücüne sahip olduklarına inandırmaya çabalar İktidarın bir “hakka” dayandığı düşüncesi kabul edildiği ölçüde iktidarın “meşru” bir iktidar olduğu kabul edilir Meşru bir iktidara itaat de yönetilenler için bir görev haline gelir
Klasik(Geleneksel) Meşruluk Teorileri 1. Teokratik teoriler Meşruluk temeli gökyüzünde, Tanrıda ve kutsal kaynaklarda aranmıştır En ilkel türü, eski çağların Tanrı-Kral’ları Mısır Firavunları Tanrı-Kralların tipik örnekleri [Firavun, Osiris Tanrısının oğlu, kendisi de Horus Tanrısı] Her yeni Kral tahta geçtiğinde Horus’un yeniden doğduğu efsanesi Firavun, aynı zamanda bir yeryüzü Tanrısı idi; ona itaat aynı zamanda dinsel bir görev Sonraları hükümdarın Tanrının oğlu olduğu anlayışı
Sistemleştirilmiş ve geliştirilmiş teokratik doktrinlerin çıkışı Ortaçağın sonları ve Yeniçağ’ın başları Katolik kilisesi ve dogmatizmi etkili Avrupa’da mutlak krallıkların hükümdarlıklarını meşru bir temele dayandırma zorunluluğu da etkili İktidarın kaynağı “ilahi”dir; her türlü insan iradesinin üstünde, kaynağını “Yüce Yaratıcı”nın karşı konulmaz iradesinden alan ve Onun adına kullanılan bir iradeden daha “sağlam” meşruluk temeli bulunamazdı
İslam devletlerinde de hükümdarlar iktidarlarını din kuralları ile pekiştirme yoluna gitmişlerdir Osmanlıda Padişah “Halife” olarak hem dünyevi hem de dini iktidarın başı idi
Teokratik teoriler etkinliklerini 18.yüzyılın kadar sürdürmüşlerdir Günümüzde Tanrısal ve dinsel meşruluk kaynağı geçerliliğini kaybetmiştir Hala bazı kalıntıları görülmekte Japon İmparatorunun hükümdarlık hakkını Tanrısal kaynaklardan aldığı inancı, Katolik Kilisesinin desteğini sağlayan bazı diktatörler…
2. Demokratik Teoriler a) Milli Egemenlik Teorisi 18. Yüzyılın fikir akımları, meşruluk kaynağı olarak yeryüzüne ve topluma bakılması gerektiği işliyor Bu fikirler 1789 Fransız İhtilali üzerinde etkili Milli Egemenlik doktrini Fransız İhtilalinin temel esaslarından biri 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarımızda bu ilke benimsendi
Teorinin ana fikri Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” (Contrat Social) eseri Siyasal toplumun temeli, başlangıçta onu meydana getiren insanlar arasında aktedilen bir sizleşme İnsanların iradelerini birleştirdikleri, bütün hak ve yetkilerini topluluğa devrettikleri sözleşme Kişilerin iradelerinin birleşmesi sonucu “genel irade” ortay çıkar Genel irade,kişisel iradelerin toplamından ibaret değil; onlardan ayrı, onların üstünde, kendine özgü varlığı olan “kolektif” bir irade
Rousseau’nun fikirleri, Kralın mutlak iradesine son vermek isteyen Fransız ihtilalcilerine çekici geldi İhtilal sonrası Kurucu Meclis’te milli egemenlik doktrini bu görüşlerden esinlendi “Toplum” yerine “millet”, “genel irade” yerine “milli irade” kavramları kullanıldı
Toplumda üstün iktidar (egemenlik) bu kolektif iradeye aittir Genel irade, bir oylama sonucu ortaya çıkar; çoğunluğun iradesini belirler, ancak azınlığın iradesini de kapsar Genel irade, toplumun ortak iyiliğine yönelmiş, yanılmayan, her zaman doğruyu bulan irade
Milli egemenlik teorisi: Belli bir zamanda ülkede yaşayan insanların kişiliklerinden ayrı bir manevi kişiliği olan millet, egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibi Egemenlik, millet tarafından seçilen temsilcileri aracılığı ile kullanılır Egemenlik yine mutlak, üstün, sınırsız, tek, bölünemez, devredilemez; değişen egemenliğin sahibinin kim olduğu
b) Halk Egemenliği Teorisi Fransız İhtilalinden sonra geliştirilen, milli egemenlik teorisinin bir türü Egemenlik, belli bir zamanda milli topluluğu meydana getiren vatandaşlara verilmekte; milli egemenlikte manevi kişilik verilen millete ait Halk egemenliğinde oy kullanma bir hak, milli egemenlikte bir yetki, bir işlev En yetkili olanlara oy hakkı verildi 1791 Fransız Anayasasında; oy işlevini yerine getirmede ehil görülenlere verildi; “sınırlı oy ilkesi”
Milli egemenlikte, milletin kendi adına konuşacak “temsilcilere” ihtiyacı vardır (seçim yoluyla belirlenen); temsili sistem Halk egemenliğinde, fizik varlığa sahip vatandaş kitlesi, gerektiğinde doğrudan endi iradesini açıklama imkanına sahiptir; referandum, halk oylaması, plebisit gibi yarı doğrudan demokrasi yöntemlerinin kullanılmasına imkan verir Milli egemenlikte kuvvetler ayrılığı, ikinci meclis, anayasa mahkemesi denetimi var; halk egemenliğinde bu tür sınırlamalar yok
Bu teoriler, günümüzde pratik alanda önemli ölçüde birleşmiştir 1958 Fransız Anayasası: “Milli egemenlik Fransız halkına aittir.” Türkiye dahil bir çok ülkede milli egemenlik teorisi kabul edilmekte; halk egemenliği teorisinin bazı unsurlarını da içererek [ oy kullanmanın bir hak olarak kabulü ve genel oy ilkesinin kabulü, doğrudan demokrasi uygulamaları gibi…
Meşruluk Probleminin Sosyo-Politik Açıdan İncelenmesi 1 Meşruluk Probleminin Sosyo-Politik Açıdan İncelenmesi 1. Meşruluk ve Yasallık (Kanunilik) Kavramlarının Ayrılması Yasal yönetim; pozitif hukuka, yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olan bir yönetim Pozitif hukuka uygun olan “yasal” yönetim, sosyolojik ve politik açıdan doğru olmayabilir Meşru iktidar; ona tabi olanlar (yönetilenler) tarafından “meşru” olarak kabul edilen, toplumda yaygın ve hakim olan “meşruluk” inancına uygun olan iktidar
Pozitivist anlayışa göre “yasallık” ile “meşruluk” aynı şey Siyasal hayatta yasallık her zaman meşruluk temelini sağlamak için yeterli değil Ör; diktatörlüklerde iktidarın emirleri “kanun” olabilir; ancak toplumda “meşru” iktidar olarak görülmez Yasallık, buna rağmen, meşruluk için genellikle bir “karine”dir Başlangıçta hukuken meşru olan bir iktidar zamanla meşruiyetini kaybedebilir; bunu aksi de olabilir
2. Meşruluğun objektif kriterini bulmada güçlük Meşru iktidarların belirlenmesi için meşruluğun objektif ir kriteri bulunabilir mi? Meşruluk, hukuk alanını aşan bir kavram Meşruluk anlayışı benimsenen ideolojiye göre değişir Ahlaki (moral) kıstaslar; insan kişiliğine, insan haklarına, temel özgürlüklere saygı göstermeyen iktidar meşru değildir Tek, mutlak, evrensel geçerliği olan bir meşruluk anlayışı ya da ölçüsü yoktur; zaman ve mekana göre değişen bir kavram Belli bir toplumda, o toplumu meydana getiren halka hakim olan meşruluk anlayışını karşılayan iktidar meşru bir iktidar Tek meşruluk yerine değişik meşruluk tipleri var; monarşik, demokratik meşruluk gibi)
3. Siyasal Açıdan Meşruluğun Önemi Meşruluk, siyasal alanda iktidarın elde edilmesi ve tutulması açısından önemli Yönetilenlerin iktidara itaat etmeleri, iktidarın kararlarına uymaları meşruiyet inancına bağlı Meşru iktidar, zora başvurmadan itaati sağlar; aksi halde itaat için zora başvurmak zorunda kalır Diktatörlükler, şiddet ve baskı yöntemlerine başvurur, çünkü rejimin meşruluk temeli zayıftır
Monarşilerde “taç giymek”, “takdis edilmek” meşruluğu pekiştiren araçlar olarak kullanıldı Günümüzde, plebisit, referandum gibi yollara başvurulmakta darbe ile başa geçenler, diktatörler Modern totaliter sistemler, yerleşik meşruluk kalıplarına uymak yerine, toplumda hakim olan inancı değiştirmek ve kendi ideolojilerine uygun yeni meşruluk inancı oluşturmaya ve yaymaya çalışırlar
4. Temel Anlaşma (Consensus) ve Meşruluk Temel anlaşma; toplumda belli bir mesele üzerinde toplum üyelerinin büyük çoğunluğu arasında görüş birliği Bir siyasal sistemin meşru olduğuna dair consensus oranı ne derece yüksek olursa rejim sağlam bir temelde demektir Rejim üzerinde meşruluk çatışması ve consensus yokluğu barışçı yollardan çözülemezse ayaklanma, ihtilal, iç savaş çıkabilir
Siyasal İktidarın (Otoritenin) Meşruluk Temeline Göre Sınıflandırılması 1. Max Weber’in Meşru İktidar (Otorite) Tipolojisi Meşruluk kavramı, sosyolojik anlamda “otorite”ye tabi olanlarca beslenen inanç karşılığında kullanılır Meşru iktidar tipleri arasında iyi kötü ayrımı yapılmıyor Meşruluk temeline göte otorite tipleri; “geleneksel”, “karizmatik” ve hukuki”
a) Geleneksel Otorite Siyasal iktidar meşruluğunu çok eski zamanlardan beri yerleşmiş olan geleneklerden ve geleneklerin kutsallığına karşı duyulan inançtan alır Yönetilenler, geleneklere uygun olarak elinde bulunduran ve kullanan yöneticilere itaat etmeyi görev sayarlar İktidar sahiplerinin yetkileri açıkça belirlenmiş değildir; geniş bir hareket serbestliğine sahiptir Patriarkal, feodal ve monarşik otoriteler başlıca örnekler En yaygın ve ilkel otorite tipi (Weber) Zamanımızda saf şekliyle rastlanmaz; bazı kalıntıları günümüzde görülür
b) Karizmatik Otorite Karizma; Tanrı vergisi (Eski Yunanca) İktidarın meşruluğu, bir kişinin (liderin) olağanüstü sayılan niteliklerine dayanır Liderde görülen kutsallık, kahramanlık, üstün nitelikler halkın itaatini sağlar Liderin gerçekten atfedilen niteliklere sahip olması çok önemli değil; bir inanç olması önemli
Lider radikaldir; yerleşmiş düzene karşı köklü değişiklikler peşindedir Daha kısa ömürlü otorite tipi, lidere bağlı; lider öldüğünde geleneksel ya da hukuki otorite tipine dönüşür Peygamberler, kumandan ve devlet adamları örnekleri Çoğu zaman, geleneksel otoriteden hukuki otoriteye geçişte köprü görevi oynamıştır
Yönetilenlerin itaati, yöneticilerin şahsına değil, bulundukları makamın kendilerine verdiği yetkilere, hukuk düzenine itaat gösterir Otorite, hukuk kurallarının çizdiği yetki alanında kalındığı, hukuk düzenine uygun olarak davranıldığı sürece meşrudur Modern siyasal sistemler genellikle hukuki otorite tipine girer (Weber)
Bugün siyasal sistemler çoğunlukla üç otorite tipinin değişik oranda birbirine karışmasından meydana gelir Günümüzün karmaşık siyasal sistemlerini açıklamakta yeterli olmaz Bazı rejimleri üç tipten birine sokmak mümkün olmaz (militarist rejimler)
David Easton’un Sınıflandırması Weber’in tipolojisinden esinlenilen bir ayrım ; daha kapsayıcı; ideolojik kaynak çağdaş otoriter rejimlerin meşruluk kaynağının anlaşılmasında yararlı Meşruluk üç kaynaktan doğabilir; İdeolojik kaynak (rejimin dayandığı temel değerleri, ilkeleri, hedefler, kısaca ideolojisine olan bağlılık) Yapısal Kaynak (siyasal yapıyı ve onun işleyişini düzenleyen normlara bağlılık) Liderlerin kişisel nitelikleri (iktidar sahiplerinin kişisel niteliklerinin geniş bir taraftar kitlesi tarafından desteklenmesi, destek kazanmada etkili ve başarılı olmak)
c) Hukuki (Yasal-Akılcı) Otorite Siyasal iktidar yönetme gücünü rasyonel (akılcı) ve herkes için bağlayıcı kurallardan alır Meşruluk kaynağı hukuktur; iktidara itaat onun hukuka uygun olarak kullanıldığı inancından doğar Yöneticilerin iktidara geliş yolları, yetkileri rasyonel normlarla (anayasa ve kanunlarla) açıkça belirtilmiştir
Genel Değerlendirme “Düşük meşruluk”, “yüksek meşruluk” Yüksek meşruluk derecesi olan sistemler daha istikrarlı Destek rezervi, birikimi olan yüksek meşruluk derecesi olan sistemler kriz dönemlerini daha kolay atlatabilir