Türkiye Niye Kalkınamıyor? Yakında Yine Hızla Kalkınacak! Veya Yakında Yine Hızla Kalkınacak! Atilla Yesilada www.paraanaliz.com / www.atillayesilada.com YouTube Kanalım: ATILLA YESILADA Ağustos 2019
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk “Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.” Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk
3 yıldır üstüne çalıştığım konu: Kalkınma İş nedeniyle birçok ülkeyi gezdim. Türkiye’nin bütün imkanlara sahip olmasına rağmen ABD, Almanya, İtalya, İngiltere hatta Çekya kadar kalkınmış bir ülke olamaması beni çok üzüyor. Niye diye soruyorum hep. Bu soruya cevap ararken ülkemizde büyüme, zenginleşme ve kalkınma kavramlarının birbirine karıştığını fark ettim. Büyüme ve zenginleşme doğal olarak kalkınmanın önemli unsurlarıdır, ama tamamını teşkil etmezler. Aksi halde petrol zengini Arap ülkeleri dünyanın en kalkınmışları olurdu.
Kalkınma nedir? Kalkınma bir neslin doğal, beşeri, fiziksel ve teknolojik-kültürel mirasını faiziyle bir sonraki nesle devretmesidir.
Kalkınma nedir? Her konuda ilmi ve irfanı kıstas seçmektir. Her neslin bir öncekinden daha eğitimli ve donanımlı olmasıdır. Dünyaya miras olacak edebi, teknolojik ve sosyal eserler üretmektir. Bize bahşedilen doğal mirası korumak ve geliştirmektir. Her neslin daha uzun, daha sağlıklı ve daha müreffeh yaşamasıdır. Kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, çocuk gelinlerin olmadığı, her sokak başını dilencilerin kapmadığı bir ülkeye sahip olmaktır. Fakirine, özürlüsüne ve evcil hayvanına merhametli ve cömert bir toplum olmaktır.
Türkiye niye kalkınamıyor? Tek bir nedeni var: Eksik demokrasi. Demokrasiyi doğru tanımlayamadığımız, bize insan olduğumuz için bahşedilen hak ve özgürlükleri bizi yönetenlerden talep etmediğimiz için kalkınamıyoruz.
Bu hep böyle mi devam edecek? Hayır, zaman çok hızlı değişti. Birkaç yıl içinde sosyo-ekonomik dinamiklerin tamamen yön değiştirip bizi daha hızlı kalkındıracağını göreceğiz. Halk artık yönetimden daha iyisini talep ediyor. Hükümet gereğini yapmazsa, seçim kaybediyor. Siyasi rekabet kalkınmanın en önemli motorlarından biridir.
> Önce yeterince kalkınamadığımızı ispat edelim
Bırakın kalkınmayı, fakirleşiyoruz artık Kişi başı gelir, reel ve dolar olarak… Artık geri gidiyoruz:
Dünya Bankası 1995-2014 ortalama servet artışı ve Türkiye’nin acı durumu “Servet” beşeri sermaye birikimi ve yenilenebilir doğal kaynakları da kapsıyor. Dünyada ortalama servet artışı Türkiye servet kaybetti
Dünya kalkınma liginde neredeyiz? 64cüyüz ve geriliyoruz, UNCD
World Economic Forum Kalkınma Indeksi Gelişen Ülkeler arasında 16cıyız, bizden ileri ülkeler listesini çok yakından okuyun! AB üye ve adayları bizi geçiyor, çünkü demokrasiye çıpalandılar!
Eğitim liginde neredeyiz? 50i sıradayız ve bir türlü yükselemiyoruz!
Çok acı eğitim gerçekleri MEB’in öğrencilerin yeterlilik düzeylerini ölçmek için düzenlediği ABİDE araştırmasına göre: Öğrencilerin yüzde 53’ünün matematikten, yüzde 39.8’inin fen bilgisinden, yüzde 25.1’inin Türkçeden ve yüzde 21’inin sosyal bilgilerden temel ve temel altı düzeyde kaldığının belirlendi. TÜİK'in 'İstatistiklerle Gençlik 2018' araştırmasına göre, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2018'de yüzde 0.3 artışla yüzde 24.5’e çıktı. Kendini 'mutlu' olarak tanımlayan gençlerin oranı yüzde 55.4'e düştü. Bu oran son 16 yıldaki en düşük oran oldu.
Yenilenebilir doğal kaynaklarımızı hızla harcıyoruz WWF: Limit Aşım Günü, bu yıl Türkiye için 27 Haziran, dünya geneli için ise 29 Temmuz olarak belirlendi. Türkiye bu yıl doğal kaynakları dünya ortalamasından 32 gün önce tüketti. Bugünden itibaren 2020’nin kaynaklarına borçlanmaya başlıyoruz.
Inovasyon kapasitemiz nedir?
Türkiye’de iş yapma kolaylığı endeksi—kolay değil 43cü sırada
Hürriyetini ve reform gücünü kaybeden ülke
> NEDEN dünyanın 19. büyük ekonomisi ölçülebilen tüm kriterlerde çok gerilerde kalıyor?
2. Dünya Savaşının sonunda Türkiye Güney Kore Tayvan İspanya İtalya Kalkınma olarak hemen hemen aynı sıralardaydı. Şimdi hepsi bizi geçti. Sovyet Bloğu dağıldığında Polonya, Macaristan, Çekya, Hırvatistan, Baltık ülkeleri sıfırı tüketmişti. Şimdi hepsi bizi geçti. Aradaki fark neydi? Onlar her nesil demokrasilerini geliştirdiler, Bizimki 2008’den bu yana geriye sayıyor.
> Demokrasiyi kaybettiğimizin ispatı var mı?
Türkiye artık özgür bir ülke sayılmamaktadır
Hukukun üstünlüğü ligi
SODEV: Halkımız yargıya güveniyor mu?
Ne zaman kalkınma için demokrasi şarttır desem, burnuma Çin örneği sokuluyor. Halbuki çok daha demokratik bir ülke olan Hindistan artık daha hızlı büyüyor. Xi Jinping’in tek adam yönetimine geçmesiyle Çin’in daha da yavaşlayacağına eminim. Hong Kong’da sokak gösterilerini takip edin!
Demokrasinin tanımı Rakip siyasi fikirlerin özgürce çarpıştığı, halkın en iyisini seçtiği sistem. Seçmen ve onu yönetenler arasında özgür ve aracısız 2 taraflı ileşitim. Yargı, yürütme, yasamanın eşit olduğu ve birbirini denetlediği sistem. Yöneten ve bürokrasinin seçmene hesap verdiği sistem. Bağımsız yargıdan, bağımsız denetim kurumlarına, ifade ve gösteri özgürlüğüne, özgür medyaya kadar bir dizi kurum ve kuralı kapsayan ve kıskançlıkla koruyan bir sistem.
Bizdeki rejimin tanımı: Tek adam rejimi Rusya dünyanın en zengin doğal kaynaklarına sahip, ama büyüyemiyor dahi. Trump ABD’de demokratik sisteme müdahale ettikçe, ekonomi ve ülkenin sosyal barışı bozluyor. Tek adam rejimleriyle kalkınma olmaz! Baştaki zat yanlış karar verse, düzeltecek merci yoktur. Kankacılık, kayırmacılık ve nepotizmin önü alınamaz, çünkü yargı denetimi yoktur. Özgür medya olmadığı için halkın yanlışları duyma hakkı elinden alınmıştır. Düşünce özgürlüğü sınırlandığı için, gençler değişik fikirlere erişemezler, “kutunun dışında” düşünmeyi ve yeni şeyler icat etmeyi öğrenemezler. Ne yabancı ne de yerli yatırım yapmaz, çünkü mülkiyet hakları kanun ve kurallar değil, tepedeki kişi ve zümrenin isteklerine göre belirlenir. Toplumun önemli bir kısmı hakim zümreden siyasi duruş, din ve etnisite açısından farklı olduğu için ekonomik fırsatlardan dışlanır.
> Şimdi demokrasinin nasıl kalkınmaya yardımcı olduğunu örneklerle görelim…
Siyasi katılımın önemi Temsil edilmeyen üretmiyor, göç ediyor, “karaborsaya” sığınıyor. Hakim elit çevresinde rantiye yaratıyor. Merkeziyetçi siyaset serbest piyasanın ahengini bozuyor. Ayrımcı siyaset yetenek havuzunu daraltıyor, toplumsal potansiyeli boşa akıtıyor. Kaynaklar en verimli alanlara dağılmıyor. Toplumsal evrim toplumun isteği doğrultusunda gelişmiyor, sosyal mühendislik projelerine kurban ediliyoruz.
Basın özgürlüğü Fikirlerin rekabeti en az piyasaların rekabeti kadar önemli. Basın partiye ait olunca, düşünceler rekabet edemiyor, pozitif etkileşim azalıyor. Hesap verilebilirlik kayboluyor, çünkü hatalar gizleniyor. Toplum bir türlü sorgulamayı öğrenemiyor. Kaynak israfı ve kayırmacılık uzun süre toplumsal enerjiyi tüketiyor. “Algı operasyonu”, “Üst Akıl”, “Yüksek Faiz Lobisi” gibi suni ve ispatı mümkün olmayan kavramlarla toplumsal tartışma yürütüyoruz. Gençler zıt fikirler arasında sentez yapmayı öğrenemiyor.
Bağımsız yargı Yüksek teknoloji toplumu, fikri mülkiyete saygı ister, kimse keşfinin gasp edilmesini istemez. Millet bankaya ve BES’e para koymaz, ye devlet el koyarsa korkusu vardır. Yabancı teknoloji yargıya güvenmeden gelmez. Yargıya güven olmayınca, toplum adil rekabet yerine kabilecilik yöntemlerine sığınıyor. Ticari ve finansal ihtilaflar adil olarak çözülmezse, tasarruf-yatırım mekanizması çalışmıyor.
Akademik özgürlük ve eğitim sisteminin çarpıklığı Eğitim artık AKP’ye seçmen yetiştirecek ve aykırı fikirleri toplumdan atacak bir propaganda kurumuna dönüştü. Özgürce fikrini ifade edemeyen akademisyen dünya çapında eser üretemez, eğitemez. Okullarda önemsenmeyen yazılım ve yabancı dil bilmeyen iş bulamayacak. Eğitim felsefesi sorgulamak, deney yapmak ve sentez üretmek üzerine kurgulanmalı. “Düşünce terörü” teorisi öğretmen ve akademisyenler üzerinde baskı kuruyor, en değerli beyinler ya kamudan atılıyor, ya da yurtdışına kaçıyor.
Nasıl kaşif üretilir? Kaşifler isyankar, sorgulayıcı ve geçimsiz olur. Keşif yani icat var olandan hoşnut olmamak anlamına gelir. Özgür düşüncenin hakim oldu toplumlar daha fazla kaşif çıkarıyor, diğerleri de o ülkelere göç ediyor. Çünkü temel öğretiye isyan etmek ve toplumun red ettiği fikirlere bir şans vermek keşif yapmanın temel güdüsüdür. Dindar ve itaatkar bir nesil üretme projesi yüksek teknoloji toplumu hedefiyle taban tabana zıttır.
> Merak etmeyin değişeceği
Değişimin ilk işaretleri geliyor Metropoll anketi: Eğitim sistemi ve adalet sorunlar listesine girdi ama hala eksik demokrasinin zararlarını kavramadık.
KONDA Anket İstanbul seçimlerinde gelir ve aday tercihinin verdiği dersler Orta ve yüksek gelirliler birleştirici adayı tercih ediyor, kentli ve ortak değerlere sahip bir burjuvazi oluşuyor.
Kentli burjuvazi doğdu! MUHAFAZAKAR MODERNLER (%15) Yaklaşık 9 milyon kişi. 2008’e kıyasla göre artık o kadar da muhafazakar özelliklere sahip değiller. Çoğu metropollü ve genç bir küme. Kendileri de, anne babaları da eğitimli. AK Parti seçmeni az, kararsızı çok. 10 sene önce daha fazla AK Parti seçmeniydiler. ENDİŞELİ MODERNLER (% 9) Yaklaşık 6 milyon kişi. Metropolde yaşama oranı en yüksek küme. %17’si ateist, Türkiye genelinde ise yüzde 2’yi geçmiyor. Kümenin yarısı üniversiteli. Anneleri ve babaları daha eğitimli. Yüzde 40’ı CHP seçmeni..
Gençler AKP’den memnun değil, daha iyi bir hayat istiyor---Elif Çakır AK Parti genç kuşağa neden ulaşamıyor? AK Parti’ye oy vermiş eğitimli kitleler neden AK Parti’den uzaklaşıyor? Neden AK Parti’nin pırıltılı dönemlerinde siyaset yapmış isimlerin kuracağı yeni partiye umutla bakılıyor? AK Parti yollar yaptı, köprüler yaptı, okullar yaptı, hastaneler açtı... Ancak AK Parti orada kaldı. 2002’den 2010’a kadar yaptığı “çağdaş, medeni Türkiye” tanımı ile bugün yaptığı “çağdaş, medeni Türkiye” tanımı arasında fark var. Dün çağdaş Türkiye’yi “gelişmiş demokrasi”, “hukukun üstünlüğü”, “temel hak ve özgürlükler” gibi kavramlarla tanımlıyordu. Bugün Çağdaş Türkiye’yi “yaptığı yollarla, köprülerle” tanımlıyor. AK Parti, özgürlük, demokrasi özleminin artık bir avuç aydının değil bütün bir toplumun özlemi haline geldiğini görmüyor. AK Parti, kendi on sekiz yıllık iktidarında, kendi dağıttığı tabletlerle dünyayla entegre olan, dünyadaki gelişmeleri takip ederek yetişen bu gençliği maalesef anlayamadı. AK Parti toplumun yüzde ellisinin oyunu partizanlıkla değil sempatizanlıkla aldığını görmüyor. Bu gençliği kucaklayabilseydi ve Türkiye’deki “çoğunlukçu demokrasi”yi “çoğulcu demokrasi”ye dönüştürebilir bir kitlenin oyunu alırsa oyunu alamadığı kitlelerin de takdirini kazanabilirdi. Çünkü bu gençlik, kavga dili istemiyor, siyasetçilerin biraz yüzü gülsün istiyor. Yüksek sesle bağıran siyasetçi profilinden yoruldu. Korku siyaseti değil umut siyaseti istiyor. AK Parti’nin geçmişte neler yaptığına bakmıyorlar, bugün neler yaptığına bakıyorlar.”
NİYE değişeceğiz? Sonunda muhafazakar bir kentli burjuva oluştu: Bu kesim aşırılıklardan kaçan, Batı’yla iyi ilişkiler ve daha yüksek yönetim, eğitim ve yargı kalitesi isteyen, çünkü kaybedecek çok şeyi olan bir zümre. Gençler AKP’den koptu. İşsiz kalmaya mahkum edildiklerini, yandaş medya tarafından tufaya getirildiklerini anladılar. Artık oy vermezler. AKP’nin medya tekeli de kırıldı. Artık özellikle gençler bilgiyi sosyal medya ve Internet’ten alıyor. Zaten RTÜK’ün yeni sansür girişiminin arkasında bu gözlem yatıyor. Ama atı alan Üsküdar’ı geçti. Internet’te sansür nerdeyse imkansız. Halkımız arasında “refah artsın, biz baskıcı bir rejime aldırmayız” diyen bir kesim vardı. Hala da vardır, ama AKP artık ekonomik refah da üretemiyor ve bundan sonra da üretemeyecek. Arayın, Türkiye’nin bu ekonomik politikalarla en iyi ihtimalde dahi %3’ten daha hızlı büyüyeceğine inanan tek bir ekonomist ya da düşünür bulamazsınız. %5-6’ya alışmış bir toplum da bu sade suya çorbayı içmez.
Istanbul Analytics Konaklar Mahallesi Selvili Sokak Emlak Bankası Apartmanı 1/2 Daire 13 Kat 44. Levent atilla@istanbulanalytics.com 90 212 352-1270 Phone 90 533 216-9795