ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ Prof. Dr. Tülin BEDÜK
Herhangi bir çözeltinin asitliği veya bazlığı içindeki hidrojen iyonunun (H+) konsantrasyonuna bağlıdır. Beden sıvılarının asit-baz dengesi denilince de akla beden sıvılarındaki H+ konsantrasyonu gelmelidir.
H+ konsantrasyonunun artması pH’ın düşmesine yani asit tarafa kaymasına, H+ konsantrasyonunun azalması ise pH’ın yükselmesine yani alkali tarafa kaymasına neden olur. pH = Loq 1 H+ konsantrasyonu olarak ifade edilir.
Bir başka deyişle, H+ konsantrasyonu pH= Log 1 H+ konsantrasyonu veya pH= - Log H+ konsantrasyonu olarak da ifade edilmektedir.
H+ konsantrasyonundaki hafif değişmeler bile hücre içinde oluşan kimyasal reaksiyonları etkiler. H+ konsantrasyonunun fazlaca artması “asidosiz’’ denen tabloyu yaratır. Konsantrasyonun fazlaca azalması ise “alkalosiz’’ denen duruma neden olur, her iki durumunda ileri halleri ölümle sonuçlanır. Sağlıklı kişilerde vücudun pH’ı çok dikkatle korunur.
pH ölçeği 1 den 14 e kadar değişen bir ölçektir pH ölçeği 1 den 14 e kadar değişen bir ölçektir. İnsan organizması pH ölçeğinin ancak belli aralıklarda olması durumunda canlı kalabilir.
6.8 - ÖLÜM 6.9 7.0 Asidoz 7.1 7.2 7.3 Normal pH 7.4 7.5 7.6 Alkaloz 7.7 7.8 - ÖLÜM
Arteriyel kanda normal pH 7. 4’tür Arteriyel kanda normal pH 7.4’tür. Venöz kan ve interstesiyel sıvıda pH 7.35 civarındadır. Bu küçük farkın nedeni venöz kanda CO2’nin fazla oluşudur. CO2 kendisi asit bir madde değildir ancak sıvılarda eriyerek karbonik aside dönüşür.
Arteriyel kanın pH’sı 7.4 ve interstisyel sıvıdaki değer bundan çok farklı olmadığından ekstraselüler sıvının pH’sı 7.4 olarak kabul edilebilir. Bu değerden 0.05 pH ünitesi kadar oynamalar bedende bir etki yaratmazlar fakat pH ekstraselüler sıvıda 7.0 ye kadar düşer veya 7.7 ye kadar yükselebilir ki her iki halde de organizma ancak birkaç dakika yaşayabilir.
Vücutta pH’yı kontrol ederek normal tutulmasını sağlayan sistemler Tampon sistemler Bütün beden sıvılarında bulunurlar ve sıvıya fazladan eklenen asit veya alkali maddelerle derhal birleşerek aşırı pH sapmalarını önlerler. Tampon sistem genellikle zayıf bir asitle onun kuvvetli bir tuzunun eriyik halinde karışımından ibarettir.
Tampon sistemlerinin koruyucu etkisi sistemi oluşturan asit ve tuzun ortak bir anyona sahip olmalarından ileri gelir. Bu ortak anyon gerektiğinde H+ gerektiğinde de bazla birleşerek eriyiğine giren asit veya baz iyon fazlasını ortadan kaldırır.
Vücutta pH’ın sabit kalmasına yardım eden başlıca üç tampon sistem vardır.
a)Bikarbonat tampon sistemi: Ekstraselüler sıvının en önemli tampon sistemidir. Bu sistemle ekstraselüler sıvıdaki H iyonunun %90’ını kontrol eder.
HCl + NaHCO3 H2CO3 + NaCl NaOH + H2CO3 NaHCO3 + H2O (kuvvetli asit) (kuvvetli tampon baz) (zayıf asit) (tuz) NaOH + H2CO3 NaHCO3 + H2O (kuvvetli baz) (asidik tampon) (zayıf baz) (su)
b) Fosfat tampon sistemi: Bu sistemin en büyük komponentleri NaH2PO4 (sodyum monofosfat) ve Na2HPO4 (sodyum difosfat) dır. NaH2PO4 + NaOH Na2HPO4 + H2O Na2HPO4 + HCl NaH2PO4 + NaCl
Bu sistem ekstraselüler sıvıda bikarbonat tampon sistemine oranla 1/6 daha az bulunur. Bu nedenle ekstraselüler sıvıda tamponlama görevi daha azdır. Bu sistem hücre içi sıvılarda daha fazla fonksiyon görür.
c)Protein tampon sistemi: Ekstrasellüler sıvıda, plazmada ve hücre içinde aktiftir. Vücut sıvılarının ¾’ü bu sistemle tamponlanır. Proteinler birbirine peptit bağı ile bağlanmış aminoasitlerden oluşmuşlardır.
Fakat bazı aminoasitlerin karboksil grubu (COOH) serbesttir ve bunlar COO- ve H iyonlarına çözünebilirler. Bazı aminoasitlerin ise bazik grupları (NH3OH) serbesttir ve NH3 ve OH- şeklinde çözülerek ortama OH iyonu verirler. Bundan dolayı proteinler asit ve bazik sistemlerle çalışabilirler.
(COOH) COO- + H+ (bazlarla reaksiyona girer) (-NH3OH) -NH3 + OH- (asitlerle reaksiyona girer)
2) Asit baz dengesinin solunum sistemiyle regülasyonu Akciğerler bedendeki H2CO3 ü azaltıp çoğaltarak asit baz dengesini kontrol eder. Solunum sisteminin H iyonunu kontrol gücü %50’dir. pH= 6.1 + log HCO3 CO2 (Henderson Hasselbach denklemi)
HCO3/CO2 oranı normalde 20 olup logaritması 1. 3’tür HCO3/CO2 oranı normalde 20 olup logaritması 1.3’tür. Bu denkleme göre beden sıvılarında CO2 in artması pH yı asit tarafa, azalması da alkali tarafa kaydıracaktır.
CO2 vücutta besinlerin oksidasyonu sonucu oluşur CO2 vücutta besinlerin oksidasyonu sonucu oluşur. Hücrelerden beden sıvılarına ve kana ulaşan CO2 kanla akciğere alveollerine gelerek havaya verilir. Bu nedenle ekstraselüler sıvılardaki CO2 konsantrasyonu solunum hızına bağlıdır.
Solunum hızlanırsa havayla dışarı atılan CO2 artar, ekstraselüler sıvıdaki CO2 konsantrasyonu azalır. Solunum yavaşlarsa CO2 atılışı azalarak ekstraselüler sıvıda CO2 birikimine neden olur.
CO2 konsantrasyonu H+ konsantrasyonunu da değiştirir CO2 konsantrasyonu H+ konsantrasyonunu da değiştirir. Solunum beden sıvılarındaki H+ iyonu konsantrasyonunu etkilediği gibi H+ iyonu konsantrasyonu da solunumu etkiler. H+ nin medulla oblongatadaki solunum merkezini uyarıcı etkisi vardır.
Medulladaki solunum CO2 ve H2CO3 ↓ Merkezi uyarılır H+ ile solunum sistemi arasındaki feedback (geri bildirim) mekanizması Hiperventilasyon Medulladaki solunum CO2 ve H2CO3 ↓ Merkezi uyarılır Kan pH ↓ Kan pH ↑ Kan H2CO3 ↑ Kan H2CO3 ↓ Kan pCO2 ↑ Kan pCO2 ↓ Medulladaki solunum merkezi baskılanır CO2 retansiyonu Hipoventilasyon
3) Asit baz dengesinin renal sistemle regülasyonu Böbrekler beden sıvılarında HCO3- konsantrasyonunu, dolayısıyla NaHCO3 ü azaltıp çoğaltarak H+ konsantrasyonunu düzenler. Ayarlama böbrek tubulüslerindeki bir sıra karmaşık reaksiyonla gerçekleşir ki bunları 4 grupta toplamak mümkündür.
H+ sekresyonu (salgılanması) Na+ reabsorbsiyonu (geri emilimi) (Na+ =H+ değişimi) c) HCO3 – ün (bikarbonat) idrarla atılması d) NH3 sekresyonu
Tubuluslerden H+ sekresyonu Proksimal tüp, distal tüp ve kollektör kanalların epiteli tüplere H+ salgılar. Tüplerin epitel hücresinde: CO2 + H2O Karbonik anhidraz H2CO3 H2CO3 H+ + HCO3 Buradaki H+ tüp sıvısına atılır.
b) Na+ reabsorbsiyonu Sözü edilen şekilde salgılanan her H iyonu yerine bir Na iyonu tüp hücresi içine reabsorbe olur. Bu Na iyonları HCO3 – iyonları ile birlikte interstesiyel sıvıya geçerek NaHCO3 oluşturur, oradan da kana geçer. CO2 konsantrasyonu ekstrasellüler sıvıda ne kadar çok olursa reaksiyonlar o kadar hızlı ve H+ sekresyonu da o kadar çok olur. Bunun yanı sıra Na reabsorbsiyonu da artar.
Tersine CO2 konsantrasyonunu düşüren nedenler (solunumun hızlanması, metabolizmanın yavaşlaması vb) H sekresyonu ve Na reabsorbsiyonunu azaltır.
Ekstraselüler Sıvı HCO3 HCO3 HCO3 H2CO3 karbonik CO2 CO2 + H2O Na HCO3 + H H2CO3 Karbonik anhidraz CO2 + H2O Na Na HCO3 H H
c) İdrarla HCO3 – atılımı Bikarbonat iyonu normalde glomerul filtrasyonu ile yer değiştirir. Böbrek tüplerinde hücre dışına çıkan H ile HCO3 – birleşip tüp sıvısı içinde H2CO3 oluşturur. ½ H2 + HCO3 H2CO3 H2CO3 CO2 + H2O
CO2 hücre içine oradan da ekstraselüler sıvıya geçer CO2 hücre içine oradan da ekstraselüler sıvıya geçer. Su idrar sıvısı içinde kalır. H tüp sıvısında bolsa tüp sıvısındaki HCO3 iyonları reabsorbe olur.
Ekstr. Sıvı HCO3 HCO3 HCO3 H2CO3 karbonik CO2 CO2 + H2O Na HCO3 + H H2CO3 Karbonik anhidraz CO2 + H2O Na Na HCO3 H H
d) Amonyak sekresyonu Proksimal tüp, distal tüp ve kollektör kanalların epitel hücreleri sürekli olarak NH3 sentez ederler ve bu tubulus sıvısına diffüzyonla geçer. NH3 tubulus lümenine salgılanan H ile birleşerek NH4 (amonyum) oluşturur. NH4 molekülleri tubulus sıvısındaki Cl ya da sulfat iyonları ile birleşerek idrarla atılırlar.
Bu mekanizma fazla H iyonlarını elimine ederek asit-baz dengesini normale çevirir. Bu mekanizmanın olmadığı durumlarda NH3 sekresyonu olmazsa tüp sıvısına sekrete edilen H iyonları, tüp sıvısındaki Cl- iyonları ile birleşerek HCl oluşturur.
Ekstraselüler Tüp Sıvısı Sıvı Cl NH3 HCO3 H2CO3 + H H2O + NH3 CO2 H H NH4 + Cl NH3
Hücre dışı sıvı Tüp Na + Cl Na + HCO3 Na Cl H NH4Cl NH3 CO2 Na H2CO3 HCO3 + H CO2 H2O + NH3
ASİT BAZ DENGESİZLİKLERİ Beden sıvılarındaki asit-baz dengesindeki bozukluklar H konsantrasyonunun artması veya azalması şeklinde olur.
Asidoz: H konsantrasyonunun normalin üstüne çıkması ya da vücudun alkali rezervinin (yedeğinin) normalin altına düşmesiyle ortaya çıkar. pH düşer. Örneğin; Kan pH sı normalde 7.4’tür. Bu 7.3 olabilir. Alkalozis: H konsantrasyonunun normalin altına düşmesi ya da vücudun alkali rezervlerinin normalin üstüne çıkmasıdır. pH yükselir. Örneğin; Kan pH sı 7.5 olabilir.
Asidoz veya alkaloz akciğerlerle ilgiliyse duruma “solunum asidozu’’ veya “solunum alkalozu’’ denir.
Solunum Asidozu (respiratuvar asidoz) Büyük ölçüde solunumun yavaşlaması ve alveol ventilasyonunun azalması ile (alveollerle kan arasında gaz alış verişini engelleyen durumlarda) oluşur.
Medulla oblongatadaki solunum merkezinin hasara uğraması SOLUNUM ASİDOZUNUN NEDENLERİ Medulla oblongatadaki solunum merkezinin hasara uğraması Solunum yollarında yaygın tıkanıklık hali Akciğerdeki diffüzyon alanını azaltan haller Alveollerle kan arasındaki gaz alışverişini engelleyen pnömoni ve diğer tip diffüzyon bozuklukları Bireyin istemli olarak nefesini tutması
Solunum asidozunda alveol ventilasyonunda azalma sonucu kanda ve ekstrasellüler sıvıda CO2 birikmesi vardır. Bunun sonucunda pH azalır. (Henderson-Hasselbach denklemi) PCO2 yükselince intraselüler sıvının pHsı düşer.
Solunum asidozunda bundan ötürü böbreklerden H sekresyonu artmış buna karşılık HCO3 – reabsorbsiyonu fazlalaşmıştır. Böylece pH normale döner.
Belirti ve Bulgular Baş ağrısı, ağır dispne vizing, hiperventilasyon, oryantasyon bozukluğu, taşikardi, aritmi, koma.
Tedavi ve Hemşirelik Bakımı Temel amaç solunumun düzeltilmesidir. Diğer amaç, sıvı elektrolit dengesinin düzeltilmesidir. Solunumun düzeltilmesi için Postüral drenaj, Enfeksiyon varsa antibiyotik, Solunum egzersizleri Mekanik ventilatörler Oksijen tedavisi
Asit-baz dengesinin düzeltilmesi için; Ringer laktat Oral veya IV NaHCO3 1/6 molar sodyum laktat (20 mg/ kg)
Sıvı-elektrolit dengesinin düzeltilmesi için; Hipertonik solüsyonlar K+ yüksekse hiperkalemi tedavisi
Solunum Alkalozu Vücut sıvılarında H+ yoğunluğunu azaltan hiperventilasyon sonucu ortaya çıkar.
Akciğerdeki veya solunum sistemindeki patolojik bir halden nadiren ortaya çıkar. Hiperventilasyon sonucudur. Fizyolojik bir şekli yükseklere çıkıldığı zaman meydana gelir. Etki 2500m den sonra başlar. Atmosfer havasındaki O2 düşüklüğü solunum merkezini uyararak hiperventilasyon nedeniyle organizma fazla CO2 kaybeder.
Bireyin istemli olarak hızlı ve derin soluk alıp vermesi, beyindeki solunum merkezini uyaran durumlar (ateş, menenjit, ensefalit, aspirin zehirlenmesi, intrakraniyal cerrahi), ağır fiziksel egzersiz, histeri anksiyete reaksiyonları hiperventilasyona yol açar.
Solunum alkalozu psikolojik nedenlerle de oluşabilir Solunum alkalozu psikolojik nedenlerle de oluşabilir. Hiperventilasyon nedeniyle bedenden fazla CO2 kaybedildiğinde arterial kanda 40 mmHg venöz kanda ise 100mmHg olan pCO2 düşer. pCO2 nin düşüklüğü H sekresyonunu ve HCO3 – reabsorbsiyonunu azaltacağından İdrarla fazla HCO3 – atılır. Buna karşılık H retansiyonu olarak pH normale döner.
Belirti ve Bulgular: Gözlerde kararma, reflekslerde artma, konvulsiyon, kaslarda tetani, plazma bikarbonat düzeyi normal ya da düşük, serum K+ düzeyi olabilir.
Tedavi ve Hemşirelik Bakımı Hiperventilasyona yol açan etken ortadan kaldırılmalıdır. Hastaya derin ve yavaş soluk alıp vermesinde yardımcı olunmalıdır. Anksiyete ve histeri reaksiyonu olan bireylere psikoterapi yapılabilir. Hastaya kesekağıdı içine soluk alıp verdirilir.
Metabolik Asidoz Çeşitli nedenlerle oluşur. Bu nedenler:
1. Bedende metabolizma sonucu ortaya çıkan asitlerin fazla oluşu 1.Bedende metabolizma sonucu ortaya çıkan asitlerin fazla oluşu. a) Laktik asidemi: Şok, sürrenal korteks yetmezliği, anoksi. b)Renal asidoz: Böbrek yetmezliği sonucu kanda bedenden atılan üre, ürik asit, PO4 , SO4 gibi maddelerin birikmesi. c)Ketonemi: Diyabet ketoasidozu, açlık, ağır enfeksiyonlar sonucunda gelişir.
2. Gastrointestinal yolla metabolik asitlerin fazla alınması 2. Gastrointestinal yolla metabolik asitlerin fazla alınması. Örneğin; salisilik asit ve borik asidin fazla alınması. Kazla yağlı, düşük karbonhidratlı diyet verilmesi. Amonyum klorür ve demir sülfat içeren ilaçların fazla verilmesi. 3. IV yolla bedene metabolik asitlerin verilmesi.
4.Bedenden alkali kaybı: Diyare veya ince barsak içeriğinden oluşan kusmalarla gastrointestinal salgılardaki NaHCO3 kaybedilir. 5.Kan transfüzyonu ile fazla sitrat verilmesi. 6. İdiopatik (nedeni bilinmeyen) metabolik asidoz: Ağır septisemi, ağır karın içi enfeksiyonları, myokard infarktüsü durumlarında ortaya çıkar.
Vücut metabolik asidozla değişik biçimlerde savaşır. Solunum sistemi kusmaull solunum olur. (hava açlığı). Solunum hızı ve derinliği artar. Fazla H2CO3 dışarı atılır. Sonuçta H konsantrasyonu ekstrasellüler sıvıda azalır.
2. Renal sistem; Na H değişimi artar 2. Renal sistem; Na H değişimi artar. H iyonunun idrarla atılması hızlanır. NH3 sekresyonu artar. Sonuçta fazla miktarda H, NH4 olarak atılır. HCO3 ekstrasellüler sıvıya fazla geçer. Semptomları: Apati, oryantasyon bozukluğu, delirium, kuvvetsizlik, stupor, koma Merkezi sinir sisteminin depresyonuna bağlı olarak ortaya çıkar. Kusmaull solunum akciğerlerin asidoza reaksiyonudur.
3.Şiddetli aritmi, kardiyak arrest, serum K fazlalığı metabolik asidozun en bilinen komplikasyonudur. 4. İdrar asittir. NH3 sekresyonu ve Na = H değişiminin artmasına bağlıdır.
Belirti ve Bulgular Apati, oryantasyon bozukluğu, delirium, kuvvetsizlik, stupor, koma, kusmaull solunum, kan pH da düşüş.
Tedavi ve Hemşirelik Bakımı Bakımın 3 temel amacı vardır. 1 Tedavi ve Hemşirelik Bakımı Bakımın 3 temel amacı vardır. 1.Kan volümü ve ozmolaritesinin düzenlenmesi. (ciddi dehidratasyon) 2. HCO3 eksikliğinin düzeltilmesi. 3.Elektrolit dengesizliğinin ve K fazlalığının düzeltilmesi.
Bu amaçlar doğrultusunda: Hastanın aldığı-çıkardığı kaydedilir. Hasta IV beslenirken foley kateter ile saatlik idrar miktarı izlenir. Kilosu izlenir. NaHCO3 ve Na laktat IV mayilerle verilir. K kısıtlanır. Hiperpotasemi varsa tedavi edilir. IV yolla izotonik NaCl veya ringer laktat verilir.
Klinik bakım sırasında; Solunum hızı ve derinliği izlenir. MSS depresyonu belirtileri (delirium, koma) izlenir. K fazlalığı bulguları (kuvvetsizlik, paralizi, kardiyak arrest) izlenir. Ayrıca bu hastaların oryantasyonu bozuk olacağı için yatak parmaklıkları kaldırılarak hastaların düşmelerine karşı önlem alınmalı, tek başına bırakılmamalıdır.
Metabolik asidozdaki bir hastada gelişebilecek bir komplikasyon solunum alkalozudur. Bu tablo hastaya NaHCO3 verilmesinden sonra ortaya çıkar. Tedaviye bağlı gelişebilecek başka bir komplikasyon ise hipokalsemiye bağlı tetanilerdir. Bunun nedeni hastaya NaHCO3 verilmesiyle iyonize Kalsiyumun azalmasıdır. Bu komplikasyon IV yolla Ca glukonat verilerek önlenebilir.
Metabolik Alkaloz Metabolik asidoz kadar sık görülen bir durum değildir. Metabolik alkaloza neden olan etkenleri 3 grupta toplayabiliriz.
1) NaHCO3 gibi alkalilerin GI yolla fazla alınması veya çeşitli yollarla vücuda NaHCO3, Na-laktat, Na Glukonat verilmesi. 2) Organizmanın H kaybına neden olan mide içeriğinin atıldığı kusmalar, kusma ile fazla Cl- kaybı veya Mide drenajı/ dekompresyonu (hastaya fazla elektrolit verilmediği durumlarda). 3) Kronik K eksikliği.
Vücut metabolik alkalozla şu şekilde savaşır: Tampon sistemler: HCO3 ekstrasellüler sıvıda arttığında vücudun asit tampon tuzları ile reaksiyona girer. Bu HCO3 iyonlarının azalmasını sağlar. Solunum sistemi: Hipoventilasyon (solunumun yavaşlaması) en büyük defanstır. Böylece pCO2 ve H ekstraselüler sıvıda artar. Hipoventilasyonun iki komplikasyonu olabilir. CO2 retansiyonuna bağlı solunum asidozu. O2 alınımının azalması ile hipoksi.
3) Renal sistem: H sekresyonu azalır. Alkali olan K ve Na atılımı olur 3) Renal sistem: H sekresyonu azalır. Alkali olan K ve Na atılımı olur. Bunun yanı sıra idrarla HCO3 atılımı da artar. Bu durum şiddetli K defisitine (kaybına) neden olur. İdrar alkalileşir. NH4 oluşumu az olur. Mekanizmalar H iyonunu tutacak şekilde çalışır.
Belirti ve Bulgular İrritabilite, oryantasyon bozukluğu, letarji, tetani, konvülsiyonlar, yavaş ve yüzeyel solunum, apne periyotları, siyanoz, nabızda düzensizlik, kas seyirmeleri, paralitik ileus, kardiyak arrest, kan pH=7.45 pCO2 ↑, plazma bikarbonat kapsamı 29mEq/L nin üstündedir. İdrar pHsı 7.0 nin üstündedir.
Hemşirelik Bakımı ve Tedavi Tedavi neden yöneliktir Hemşirelik Bakımı ve Tedavi Tedavi neden yöneliktir. Ana nedenler ise asit kaybı, alkali maddelerin fazla alınması ve özellikle de K ve Cl kaybıdır.
Asit ve elektrolit kayıpları önlenir Asit ve elektrolit kayıpları önlenir. Örneğin, Nazogastrik tüpü olan hastanın midesi musluk suyuyla değil, SF ile irrige edilmelidir. Su içmek istediğinde izotonik sıvılar verilir. Kendi kendine alkali alma alışkanlığı olan hastalarda Ülserli hastalarda süte karşı isteksizlik, ağızda kuruluk, letarji (uyuklama hali) varsa hekime bildirilir.
Alkaloz genellikle 10mEq/L Cl içeren ringer solüsyonunun verilmesiyle düzelir. Ağır durumlarda NH4Cl %009 (amonyum klorür) luk NaCl ile IV olarak verilir. İnfüzyon sırasında şunlara dikkat edilmelidir: Dakikada 2-3 cc’den hızlı verilmemelidir. (Hemolize yol açar.) Karaciğer ve böbrek hastalığı olanlara verilmez. Fazla verilmesi metabolik asidoza neden olacağından dikkatli olunur. Hasta hiperkalemi açısından izlenir.
ASİT-BAZ DENGESİZLİKLERİNDE KAN GAZLARI DEĞİŞİKLİKLERİ Dengesizliğe bağlı değişiklikler Kompansasyon durumundaki değişiklikler Dengesizlik pH paCO2 HCO3 pH paCO2 HCO3 Metabolik Asidoz ↓ Normal ↓ Normale yakın artış ↓ ↓ Alkaloz ↑ Normal ↑ yakın ↑ ↑ Azalma Solunum Asidozu ↓ ↑ Normal yakın artış ↑ ↑ Solunum alkalozu ↑ ↓ Normal yakın ↓ ↓ azalma
Kan pH’ı; Kandaki hidrojen iyon yoğunluğunu gösterir Kan pH’ı; Kandaki hidrojen iyon yoğunluğunu gösterir. pH normalden düşükse ortamda H iyonları fazladır ve bu duruma asidoz denir. pH normalden yüksekse ortamda H iyonları azdır ve bu duruma da alkaloz adı verilir.
pCO2 Parsiyel karbondiyoksit basıncıdır pCO2 Parsiyel karbondiyoksit basıncıdır. Normalde arteriyal kanda 35-50 mmHg’dir. Yüksekliği solunum asidozu ya da metabolik alkalozu gösterir. Metabolik alkalozda pCO2 yüksekliğinin nedeni vücut sıvılarında artan HCO3’ı dengelemek için gelişen kompansatuvar hiperventilasyondur.
Plazma total CO2 kapsamı Bu veri organizmadaki HCO3 miktarını belirler Plazma total CO2 kapsamı Bu veri organizmadaki HCO3 miktarını belirler. Normalde 20-30 mEq/L dir. Yüksekliği metabolik alkalozu, düşüklüğü ise metabolik asidozu gösterir. Solunum asidozunda böbreklerin kompansatuvar olarak HCO3 tutması sonucu yüksek, solunum alkalozunda yine kompansatuvar olarak HCO3 atılması sonucu düşük bulunabilir.
ASİDOZ VE ALKALOZUN BEDEN ÜZERİNE ETKİSİ Asidozun etkisi Asidoz en büyük etkisini merkezi sinir sistemine yapar. pH 7.0 altına düştüğü zaman sinir sistemi fonksiyonlarında ileri derecede yavaşlama olur. Kişinin önce çevreyi algılaması bozulur, sonra tamamen kaybolur ve koma ortaya çıkar.
*Metabolik asidozda ekstrasellüler sıvıda H konsantrasyonunun yüksek oluşu solunum merkezini uyararak solunumun derinlik ve hızını arttırır. *Solunum asidozunda ise solunum tersine yavaş ve yüzeyseldir. Bunun nedeni ise çok artan CO2 düzeyinin solunum merkezini deprese etmesidir.
Alkalozun etkisi Merkezi sinir sistemi en çok etkilenen sistemdir Alkalozun etkisi Merkezi sinir sistemi en çok etkilenen sistemdir. Bu durumda sinir sisteminde aşırı eksitabilite (aşırı uyarılma) vardır. Aşırı eksitabilite MSS’ den önce periferik sinir sisteminde görülür.
Kaslarda tetani gelişir * Kaslarda tetani gelişir. Tetani önce ön kol kaslarında başlar sonra bütün vücuda yayılır. Alkalozlu hastalar solunum ve larinks kaslarının tetanisinden ölürler. * Merkezi sinir sisteminin eksitabilitesi alkalozlu hastalarda seyrek ortaya çıkar. Bu durumda aşırı sinirlilik hali olur ve bazılarında konvulsiyonlar gelişir.
Örnek Soru IV yolla kalsiyum verilmesi sırasında hemşirenin yerine getirmesi gereken sorumluluklar nelerdir?