SUÇ ve CEZA
SUÇ ve CEZA KAVRAMI Ceza hukuku, devletin organlarınca suç sayılan hukuka aykırı davranışları ve suça uygulanacak yaptırımı, yani ceza’yı ve cezanın uygulamasını düzenleyen hukuk dalıdır. Türk Ceza Kanunu’nda ceza hukukunun amacı şöyle ifade edilmiştir: “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir.
SUÇ ve CEZA KAVRAMI Modern ceza hukukunun amacı, insanların toplum içerisinde birlikte yaşamaları açısından önemli olan yaşam, sağlık, özgürlük ve malvarlığı gibi hukuksal değerleri koruyarak kişilerin güvenli, sağlıklı, özgür bir ortamda yaşamalarını sağlamaktır.
I. SUÇ Suç kavramına ilişkin çeşitli tanımlar yapılabilirse de tüm tanımlardaki ortak nokta, kanun koyucu tarafından yaptırıma tabi tutulmuş olması ve kanunlarda bu fiillere açıkça yer verilmiş bulunmasıdır. Söz konusu fiil hukuka aykırı, kusurlu ise ve bu fiil hakkında kanunlarda ceza öngörülmüşse suç vardır.
A. SUÇUN UNSURLARI Bir fiilin suç olarak tanımlanabilmesi için belli unsurların bulunması gerekir. Kanunda suç olarak tanımlanan tüm fiiller açısından geçerli olan unsurlara genel unsurlar; her suç için ayrı olarak belirtilen ve kanunun özel hükümlerinde düzenlenmiş olan unsurlar ise özel unsurlar adını alırlar.
A. SUÇUN UNSURLARI Suçu oluşturan dört temel unsur vardır. Bunlar; Kanuni unsur Maddi unsur Manevi unsur İlliyet bağı’dır.
A. SUÇUN UNSURLARI Kanuni unsur ya da tipiklik, suçun kanunda tanımlanmış olmasıdır. Örneğin, hırsızlık suçunun gerçekleşmesi için failin zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alması gerekir. Ancak suçun kanunda tanımlanması yeterli değildir, aynı zamanda suçun fiil halinde de oluşması gereklidir.
A. SUÇUN UNSURLARI Diğer bir unsur da ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biri olan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin yansıması olan, hukuka aykırı fiilin isnat yeteneğine sahip bir kimse tarafından bilerek ve isteyerek veya ihmalen (veya taksirle) işlenmesi anlamında manevi unsurdur. Sonuncu unsur ise illiyet (nedensellik) bağıdır. Buna göre sonuç ile fiil arasında nedensellik varsa suç doğmuş olur.
B. SUÇUN TÜRLERİ Suç oluşturan fiilin, failin davranışının sürekliliği yüzünden, zararlı veya tehlikeli durumun, kesintisiz olarak devam ettiği suçlara kesintisiz (mütemadi) suç denir. Ani suçlar ise, hareketten meydana gelen neticenin zaman içinde devam etmeyip hemen sona erdiği suçlardır. Hareket yapılır yapılmaz ya da hareketten çok kısa süre sonra suç gerçekleşir. Bir kimseyi hürriyetinden yoksun bırakma kesintisiz suça, adam öldürme olayı da ani suça örnek olarak verilebilir.
B. SUÇUN TÜRLERİ Zincirleme (müteselsil) suç ise kanunda belirtildiği üzere, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda söz konusu olur. Bu durumda ceza, dörtte birden dörtte üçe kadar artırılır. Ayrıca, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Eğer kişi aynı suç işleme kararını farklı zamanlara yayarak yapıyorsa da tek ceza verilir; çünkü suç işleme yönündeki karar tektir. Örneğin bir banka görevlisinin kasadan 1500,00 TL’yi anlaşılmaması için 3-4 gün aralıkla 500,00TL, 250,00TL, 350,00TL ve 400,00TL olarak alması. Bu durumda baştan beri devam eden hareketin bittiği anda zincirleme suçtan ceza alır.
B. SUÇUN TÜRLERİ “Biri diğerinin unsuru veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir” ifadesiyle kanunda kendine yer bulan bileşik suç iki suçtan oluşmakta; ancak biri diğerinin ya unsuru ya da ağırlaştırıcı nedeni olmaktadır. İhmali suç ise belli bir anda yapılması gereken davranışın yapılmamasıyla oluşur. Hareket olumsuz, yapmama şeklindedir. Örneğin, hemşirenin hastasına vermesi gereken ilacı, imkanı olduğu halde vermemesi ve hastanın bundan zarar görmesi halinde, ihmali suç oluşur.
B. SUÇUN TÜRLERİ Bir diğer suç türü ise itiyadi suçtur. İtiyadi suç, kanunun öngördüğü sayıda işlenmesi gereken, itiyadın ortaya çıkabilmesi için, hareketlerin veya suçların tekrarlanması zorunluluğu olan suçtur. İtiyadi suçlarda fail bu suçu birden fazla kez işleyerek alışkanlık haline getirmiştir ve bu sebeple daha ağır cezalandırılır.
II. CEZA A. KAVRAM Suçun karşılığı olarak uygulanan zorlama ve yoksunluklar ceza (yaptırım) olarak isimlendirilir. Türk Ceza Kanunu’nun sistemi cezalar ve güvenlik tedbirlerinden oluşur. Cezalar hapis cezası ve adli para cezasından ibarettir. Güvenlik tedbirleri ise bazı haklardan yoksun bırakma, müsadere ile çocuklara ve akıl hastalarına yönelik özel güvenlik tedbirleri olarak sayılabilirler.
B. CEZA HUKUKUNUN İLKELERİ 1. Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz Kanunda gösterilmeyen fiillerin suç oluşturmadığı (kanunsuz suç olmaz ilkesi) ve kanunda suç sayılan fiillerden dolayı ancak kanunda düzenlenmiş cezanın ya da güvenlik tedbirinin verileceği (kanunsuz ceza olmaz ilkesi) anlamına gelen bu ilke, Anayasa m. 38/1’de “Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar” başlığı altında şöyle düzenlenmiştir: “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”
a. Geçmişe Uygulama Yasağı Kanunda sayılan fiillerin suç sayılması ve bunlar hakkında ceza ya da güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi kural olarak o kanunun fiil işlenmeden evvel yürürlüğe girmiş olması şartına bağlıdır. Kanunilik ilkesinin bir gereği olarak ceza kanunu failin aleyhine olabilecek şekilde geçmişte yapılmış fiiller için uygulama alanı bulamayacaktır.
a. Geçmişe Uygulama Yasağı Geçmişe uygulama yasağı ile kanun yürürlüğe girmeden evvelki fiillerinden dolayı failin korunması amacı güdülmektedir. Ancak bu ilke mutlak değildir; bu ilkenin uygulanmasında bir istisna bulunmaktadır. Öyle ki, failin yararına olacak biçimde hükümler içeren yeni tarihli kanun hakkında geçmişe uygulama yasağı kabul edilemez.
b. Kanunun Tekelciliği Kanunlar ceza hukukunda tek kaynaktır. Ceza hukukunda örf ve adet hukuku gibi yazılı olmayan kaynaklar ve içtihatlar sadece yardımcı kaynak olarak kabul edilirler.
c. Kanunların Açık ve Belirgin Olması Cezanın kişilerin fiillerini, iradelerini önleyici ve ıslah edici bir etki yaratabilmesi için kanunların açık ve belirgin bir biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Ceza kanunlarında belirlenen suçlar ve cezalar kişilerin bu hükümleri ihlal etmeleri durumunda karşılaşacakları yaptırımı önceden bilmeleri ve suç işleme fikrinden vazgeçmelerini sağlar. Bu ilke ile hakimin keyfi hüküm vermesinin önüne geçilmekte ve toplumda güven duygusu, eşitlik sağlanmaktadır.
2. Örnekseme Yasağı Örnekseme (kıyas), bir hukuk kuralının kanun tarafından düzenlenmemiş benzer bir olaya genişletilerek uygulanması, yani suç olarak gösterilmemiş bir fiil hakkında cezaya hükmedilmesi işlemidir. Örnekseme, kanunda öngörülen durumlara ilişkin düzenlemeleri, kanunda öngörülmeyen benzer durumları kapsamına alacak çözümleme biçimi olduğundan hukukun kişilere güvence sağlaması söz konusu olamaz.
3. Bireyselleştirme İlkesi Bireyselleştirme ilkesi, hakimin, suçlunun ekonomik durumunu, suçluyu suça yönelten halleri hakkaniyet dahilinde takdir hakkını kullanarak değerlendirmesi ve cezaya hükmetmesi anlamına gelmektedir. Aynı suçu işleyen kimselere aynı oranda cezaya yada güvenlik tedbirine hükmedilmesi hakkaniyete aykırı sonuç doğuracağından bu ilke kabul edilmiştir.
4. Kişisellik İlkesi Kişisellik (bireysellik) ilkesi Anayasal bir düzenlemedir. Anayasaya göre “Ceza sorumluluğu şahsidir”. Bu ilke gereğince bir kimsenin fiilinden başka bir kimse sorumlu değildir. Dolayısıyla herkesin ancak kendi eyleminden sorumlu tutulması, cezaların sadece suç işleyen hakkında hükmedilmesi bu ilkenin bir sonucudur.
5. Kanunu Bilmemek Mazeret Sayılmaz Türk Ceza Kanunu kanunu bilmemenin mazeret sayılmayacağını açıkça hüküm altına almıştır. Buna göre, bir kimse suç işlediğini, fiilinin suç teşkil ettiğini bilmese dahi o suça dair cezanın yada güvenlik tedbirinin uygulanmasından bu ilke uyarınca kurtulamayacaktır. Kanunun bilinmesi için kanunun uygun vasıtalarla ilan edilmesi, yürürlüğe konması gerekmektedir. Bir kimse kanunu bilmemesinin riskine katlanmak, mazeret olarak bunu ileri sürmemek zorundadır.
ÖRNEK SORU Aşağıdakilerden hangisi Türk Ceza Kanunu’nda kabahat suçları için öngörülen cezalardan değildir? A) Hafif hapis B) Hafif para C) Kamu hizmetlerinden yasaklık D) Belirli bir mesleğin ve sanatın yapılmasının geçici olarak durdurulması
CEVAP: C Kamu hizmetlerinden yasaklık
ÖRNEK SORU Hangisi suçun unsurlarından biri değildir? A) Kanunda tanımlanmış olmak B) Ahlaka aykırı olmak C) Fiilin kasten veya ihmalen işlenmesi D) Fiil ile sonuç arasında nedensellik bağı bulunması E) Kanunda tanımlanmış fiilin işlenmesi
CEVAP: B Ahlaka aykırı olmaz