REŞAT NURİ GÜNTEKİN.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Fakir Baykurt 1929’da Burdur’un Yeşiloca ilçesi Akçaköy’de doğdu. Az topraklı köylü bir ailenin çocuğu. 1948’de Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdi, 5 yıl köy.
Advertisements

ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DERS:EDEBİYAT KONU:AHMET HAŞİM’İN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ HÜSEYİN AYDOĞAN 11/G 902.
1 SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ TÜRKÇE / Sözcükte Anlam Özellikleri.
CÜMLE ÖGELERİ Cümle, bir duyguyu, düşünceyi veya olayı anlatan sözcük ya da sözcükler topluluğudur. Cümlede her sözcüğün bir görevi vardır. Cümlede görevli.
2-A SINIFI BİLGİ YARIŞMASINA HOŞ GELDİNİZ Yarışmada; Hayat Bilgisi 5 soru Türkçe 6 soru Matematik 5 soru ve Genel kültür 4 soru olmak üzere Toplam 20 soru.
Değerli Arkadaşlar, aşağıdaki sorular 7. ve 8. sınıflar için özel hazırlanmış dil bilgisi kitabımızdan yararlanılarak oluşturulmuştur. Kendi okulumuzda.
ROBOT.
TANZİMAT EDEBİYATI 2. DÖNEM
AHİLİ K Güçlü bir sivil toplum örgütü. ESKİ BİR SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜMÜZ; AHİLİK Bilindiği gibi Türklerin tarih sahnesine çıkışı neredeyse insanlık tarihi.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAN UNSURLAR VE TÜRK KÜLTÜRÜ
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
iki Başlıkta İncelenir Yıllar arası Türk Edebiyatı ve sonrası Türk Edebiyatı.
Öğretmeye bağlı, gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler, bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları, gözlem, izlenim,duygu-düşünce.
Paragraf Nedir? & Herhangi bir yazının bir satırbaşından öteki satırbaşına kadar olan bölümüdür. & Duygu, düşünce, istekleri anlatım tekniklerinden yararlanarak.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
 Cümlede, eylemin nesne alabilip alamamasına ya da öznenin, eylemde bildirilen işle ilgili olarak gösterdiği özelliğe eylem çatısı denir. Dolayısıyla,
YAZI TÜRLERİ GURBET DUYMUŞ
Sözsüz İletişimin Özellikleri
Hazırlayan İSMAİL ŞAHİNER. SORU ÇÖZERKEN!!! Önce soru okunur. Daha sonra parça (metin) okunur. Önce soru okunur. Daha sonra parça (metin) okunur.
ACELE KARAR VERMEYİN S.S..
Çağdaş Türk sanatını konu alan birçok kaynakta, ulusal ve yöresel Türk resminin kurucusu ve öncüsü olarak nitelendirilen Turgut Zaim, 1906 yılında İstanbul`da.
ŞOK HABER YAZILARI M.ŞAHİN. Haber Yazıları ile ilgili bazı terimler: Gazete: Politika kültür, ekonomi ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için.
Gezi Yazısı. Gezi yazısı bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı bir yazı türü. Gezi yazılarından oluşan esere seyâhatnâme denir.
Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs'te doğdu. İlköğrenimine Kudüs'te başladı ve Kırklareli'nde devam etti. Lise öğrenimini Kadıköy Sultanisi'nde tamamladıktan.
Nurullah Ataç.  21 Ağustos 1898’de İstanbul Beylerbeyi’de doğdu. 1957’de Ankara’da yaşamını yitirdi. Türk edebiyatında modern anlamda deneme türünde.
HAZIRLAYANLAR GÖZDENUR KAHRAMAN BETÜL SOLAKOĞLU MÜJGAN DİLEK.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’NUN EDEBİ ŞAHSİYETİ
B E D İ A C E Y L A N G Ü Z E L C E "Devrim, kadınların gözlerinde başlar. Bir kadın gözlerini deviriyorsa, bir şeyler değişecektir.’’
Hedef-Kazanım Belli bir alanda eğitilecek bireylere kazandırılmak istenen özellikler ya da yeterliklerdir. Kazanımın eğitim yoluyla kazandırılabilecek.
Metinlerin Sınıflandırması
KÖROĞLU KAYNAKÇA; HAZIRLAYAN; Miraç öksüz 10rdtvtkn-91.
BİR KAHRAMAN DOĞUYOR / Mustafa Kemal Atatürk’ün Öğrenim Hayatı
AHMET HAŞİM ( ).
ATATÜRK ve HAYATI Öğrt. İbrahim BAYSAN.
T.C MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEMEL EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
GÖKTÜRK KİTABELERİ.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE ROMAN
Tanımı Özellikleri Konuyla İlgili Sorular
ANLATIM TÜRLERİ.
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
Öğretimin Uyarlanması
İstiklâl Marşı şairi. Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk.
TEVFİK FİKRET (
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
KONU DEĞERLENDİRME TESTİ
İDARİ-ASKERİ- AKADEMİK-ADLİ PERSONEL AYRIMI
CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi
EDEBİYAT PERFORMANS ÖDEVİ
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
HALİD ZİYA UŞAKLIGİL ( ).
Fransa Eğitim Sistemi Dr. Yar Ali METE.
KELİME-SÖZCÜK NEDİR? Cümlenin anlamlı en küçük birimlerine ya da tek başına anlamı olmadığı hâlde cümle içinde anlam kazanan anlatım birimlerine kelime.
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
BENLİK VE KİMLİK.
ROMAN NEDİR? Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların, insanlar arasındaki ilişkilerin, insan psikolojisinin uzun bir şekilde yer ve zaman bağlamında anlatıldığı.
7.Sınıflar Aralık Ayı Bilgi Yarışmasına Hoş Geldiniz
GÜDÜLENME-MOTİVASYON
Hıristiyanlığın Kutsal Kitapları
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE DİL VE ANLATIM
CELİL OKER.
<<<<<<>>>>>>
Yazı Sistemleri.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
DİL GELİŞİMİ KURAMLARI - II
Günlük (Günce).
CİHANGİR ÇAĞLAR ZAMİRLER
Hicret Olayı.
I. Hafta Dil Nedir? Dilin Kökeni
Annesini Arayan Kardan Adam
Sunum transkripti:

REŞAT NURİ GÜNTEKİN

İÇİNDEKİLER HAYATI SANATI ESERLERİ ROMANLARI ROMANININ ÖZELLİKLERİ

1-HAYATI Reşat Nuri Güntekin 26 Kasım 1889’da İstanbul’da doğmuştur.Babası askeri doktor Nuri Bey, annesi Lütfiye Hanımdır. Reşat Nuri ve ailesi 1900 yılında Çanakkale’ye gitmiş ve Güntekin oradaki mahalle okuluna başlamıştır.Bir yıl da Galatasaray Sultanisi’ne devam etmiş, ondan sonra İzmir’deki Frerer Okuluna kaydolmuş ve öğrenimini orada tamamlamıştır.

Frerler Okulu’ndan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde yükseköğrenime başlayan Reşat Nuri, 22 yaşında öğrenimini bitirerek Bursa Lisesi’nde öğretmenliğe başlamıştır.Daha sonra Vefa, İstanbul, Çamlıca, Kabataş, Galatasaray ve Erenköy liselerinde öğretmen ve müdür olarak çalışmıştır.

12 Nisan 1924 tarihinde, Mahmut Yesari, ressam Münif Fehim, İbnürrefik Ahmet Nuri ile birlikte ‘Kelebek’ adlı haftalık mizah dergisi çıkartmaya başlamıştır. 1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığı müfettişliğine atanan Reşat Nuri, Anadolu’yu dolaşma imkanı bulmuş ve gözlemlerini romanlarına yansıtmıştır.

12 Yıl Müfettişlikten sonra, 1939 yılında yapılan seçimlerde Çanakkale milletvekili seçilmiştir.Dört yıllık dönem sonunda tekrar müfettişliğe dönmüş (1943), daha sonra başmüfettiş olmuş ve bu görevde iken Paris’teki Unesco temsilciliğine atanmış ve emekliye ayrılıncaya kadar bu görevde kalmıştır(1954).

Emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Kurul üyeliğine tekrar başlayan Reşat Nuri, akciğer kanserine tutulmuş, tedavi için gittiği Londra’da 7 Aralık 1956’da vefat emiştir.Yurda getirilen cenazesi 1956 tarihinde Karacaahmat mezarlığında toprağa verilmiştir.

Reşat Nuri, yalnızlığı ve sessizliği seven, kendi çevresindekilerin gözünden mümkün olduğu kadar kaçmaya çalışan bir yaratılışta idi. Bu yüzden kitaplarını gece yarısından sonra yazmıştır. Bu çalışmaların sabahın dördüne, bazen beşine kadar sürdüğü olmuştur.

Reşat Nuri, ilk yazılarını İstanbul’a döndükten sonra yazmaya başlamıştır.İlk sanat eserini 1917 yılında Diken dergisi yayınları arasında çıkan Eski Ahbap adlı büyük hikayesidir. Bunu, 1918 yılında Zaman gazetesinde Cemil Nimet takma adıyla tefrika ettiği Harabelerin Çiçeği izlemiştir. 1919 yılında da Hayrettin Rüştü takma adıyla Hakiki Kahraman adlı oyunu yayımlanmıştır.

Edebiyata ilk merakı, lalası Şakir Ağanın anlattığı bir masalla başlar Edebiyata ilk merakı, lalası Şakir Ağanın anlattığı bir masalla başlar. Üç kardeşin geyik avı ile ilgili bu masal, onda, anlatma isteğini uyandırmıştır. Çanakkale’de iken hanımların okuduğu, Fatma Aliye hanımın Udi adlı romanı da onu etkilemiştir. Fakat, asıl hikaye zevkini ve hikaye yazmak isteğini Halit Ziya Uşaklıgil’i okurken duyar. Reşat Nuri, romanlar, hikayeler, oyunlar, gezi notları, makaleler, mizah yazıları yazmış; çeşitli çeviriler ve uyarlamalar yapmıştır.

2. SANATI Reşat Nuri Güntekin, yazıcılığının ilk yıllarında yazdığı yazılarında ve hikayelerinde kendi adını kullanmamış;Cemil Nimet, Hayrettin Rüştü, Mehmet Ferit takma adlarını kullanmıştır. Daha sonraları da mizah yazılarında Ateş Böceği, Ağustos Böceği gibi takma adlar kullanmıştır.

Reşat Nuri’ye göre sanatçı, ‘Duyguları başka insanlardan daha fazla keskinleşmiş insandır.Böyle olunca ıstırapları da elbette daha büyük olacak ve bunların yankıları eser üzerinde görünecektir. Büyük sanatkarların çoğu büyük muzdaripledir.’ Kendisi de bu acıları, toplumsal sorunları yakından görmüş, onların kendisinde uyandırdığı duyguları genellikle roman biçiminde ortaya koymuştur.

Ozan ile romancı arasında elbette bir ayrım vardır Ozan ile romancı arasında elbette bir ayrım vardır.Reşat Nuri de bu ayrımı şöyle açıklamıştır: ‘Muhakkak ki bir romancı şair gibi değildir. Şairin en kuvvetli zamanı gençlik zamanıdır. O yaşlandıkça hızını kaybeder. Halbuki romancı bilakis en iyi yazısını yazmak için görmeye, insan ve sosyete hakkında görüşlerini genişletmeye, okumaya ve tekniğini ilerletmeye muhtaçtır. Çünkü, romancı, insanın yüzünü görmeye, hayatın içyüzünü anlamaya mecburdur. Buna da tabii senelerin tecrübeleri lazımdır.’

‘Not almak, masa başında plan yapmak adetim değildir’ der Reşat Nuri. Eserlerini genellikle gece yarısında sonra yazmıştır. Kitaplarını bazen kolay, bazen zor yazmış olduğunu söylüyor bir konuşmasında. Güntekin ‘ Yazma işine başladığım zaman çok muntazam çalışırım. Romanın sonunu nasıl bitireceğimi tayin etmeden yazıya başlamam. Evvela eser henüz belirli olmamıştır. Ortada şahıslar vardır, eserin ana hattı vardır,vakalar vardır.

Fakat yazmaya başladıktan sonra şahıslar ekseriya hüviyetlerini değiştirirler, evvelce hiç düşünmediğim vakalar, yeni şahıslar gelir.’ Yayınlandıktan sonra olayların üzerine eğilmediğini açıklayan Güntekin, romanlarını kahramanlarının ağzından anlatmayı kolay bulduğunu, böylece vakaların dağılmadığını ve romancının da sorumluluğun önemli bir kısmını üstünden silkip attığını belirtmektedir.

Reşat Nuri, edebiyatın, her şeyden önce bir dil sanatı olduğunu anlamış bir yazardı. Kullandığı yalın konuşma dili herkes tarafından okunmasını sağlamıştır. Başka yazarların ne dediğini bile anlamayanlar onda kendi dillerini bulmuşlardır. Günlük konuşmaları andıran yalın dili, deyişindeki rahatlık ve içtenlik, kitaplarının fala okunmasında birinci derecede rol oynamıştır. Reşat Nuri, daha çok, roman, hikaye ve tiyatro türünde eser vermiştir.

3. ESERLERİ ROMAN: Çalıkuşu (1922) Gizli El (1924) Damga (1924) Dudaktan Kalbe (1925) Akşam Güneşi (1926) Bir Kadın Düşmanı (1927) Yeşil Gece (1928) Acımak (1928)

Yaprak Dökümü (1930) Kızılcık Dalları (1932) Gökyüzü (1935) Eski Hastalık (1938) Ateş Gecesi (1942) Değirmen (1944) Miskinler Tekkesi (1946) Harabelerin Çiçeği (1953) Kavak Yelleri (ölümünden sonra 1961) Son Sığınak (ölümünden sonra 1961) Kan Davası (ölümünden sonra 1962)

ÖYKÜ: Gençlik ve Güzellik (1919) Roçild Bey (1919) Eski Ahbap (1919) Tanrı Misafiri (1927) Sönmüş Yıldızlar (1928) Leyla ile Mecnun (1928) Olağan İşler (1930)

OYUNLAR: Hançer (1920) Eski Rüya (1922) Ümidin Güneşi (1924) Gazeteci Düşmanı-Şemsiye Hırsızı-İhtiyar Serseri (Üç oyun bir arada, 1925) Taş Parçası (1926) Hülleci (1926) Bir Köy Hocası (1928) Babür Şah'ın Seccadesi (1931) Bir Kır Eğlencesi (1931) Ümit Mektebinde (1931)

Felaket Karşısında-Gözdağı-Eski Borç (Üç oyun bir arada, 1931) İstiklal (1933) Vergi Hırsızı (1933) Bir Yağmur Gecesi (1943) Balıkesir Muhasebecisi (1953) Tanrıdağı Ziyafeti (1955) Yaprak Dökümü (ölümünden sonra 1971) Eski Şarkı (ölümünden sonra 1971)

GEZİ: Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966) EĞİTİM: Dil ve Edebiyat: Türk Kıraati (1930) Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu (1935)

4. ROMANLARI Reşat Nuri Güntekin roman yazarlığına 1918 yılında uzun hikaye ile başlamış ve Gizli El adlı eseri ile romana geçmiştir. Tefrika olunan bir romanı kitap olarak basılmamış, ayrıca düzensiz bir şekilde bazı parçaları yayınlanan Mehmetçik adlı romanı da kitap haline getirilmemiştir.

5. ROMANLARININ ÖZELLİKLERİ 1-TEZ Reşat Nuri’nin romanlarında, genel olarak, sosyal bir tez vardır. O, bir sosyal gerçekçi gibi olmamakla birlikte, sosyal yaşayışımızın bazı yönlerine eğilmiş ve onları bize göstermiştir. İlk romanlarından olan Damga’da, toplumun haksız olarak vurduğu damgayı; Çalıkuşu’nda toplumun Feride’ye karşı biraz olumsuz tutumunu gösterir bir bakıma.

Reşat Nuri romanlarında biraz idealisttir ve bazı ideal tipler yaratmıştır. Feride böyle bir tiptir. Kan Davası’nın kahramanı olan öğretmen Ömer de bir ideal uğruna Yukarı Sazan köyüne gider ve orada idealini gerçekleştirme yoluna girer. Reşat Nuri, toplumun bazı hatalı yönlerini görmüş ve göstermiştir. Bazı romanlarında göstermekle yetinmiş, bazılarında (Kan Davası gibi) çözüm yolu da göstermiştir.

2-KONU ve TEMALAR Romanlarında işlenen temaları iki ana kümede toplayabiliriz. Bunlardan birincisi kişisel, ikincisi de sosyal temalardır. Kişisel temaların daha çok duygusal olduklarını görüyoruz. Aşk, yalnızlık,fedakarlık,dostluk,katı yüreklilik en fazla üzerinde durduğu temalardır. Kişisel temaları işlerken sosyal çevreyi de işlemesi onun başarısını arttırmıştır. Çağ, çevre, görenekler,konak hayatı, memurların hayatı, savaştan izler hemen bütün romanlarında fon olarak yer alır.

A) AŞK Reşat Nuri’nin romanlarında aşk esas temadır diyebiliriz. Ancak bu aşk maddeden uzak, platoniktir. Maddi hazlar pek az görülür. Aşklar çok kez fedakarlık duygusu ile beslenir. Aşıklar birbirlerine oldukça benzerler: Kızlar yabancı okullarda okumuş, kültürlü, köksüzleşmemiş,hayatta tecrübesiz, masum çiçekler gibidir;erkekler de aydın, aşka ve kadına saygı gösteren kişilerdir.

Çalıkuşu’nun Feride’si ile Eski Hastalık’ın Züleyha’sı Gizli El’in Seniha’sı yabancı okullarda okumuşlardır; Ateş Gecesi’nin Afife’si kültürlü ve onurludur. Erkeklerden Ateş Gecesi’nin Kemal Murat’ı, Gizli El’in Şeref’i aydın kişilerdir; hatta Eski Hastalık’ın kıt Yusuf’u da uyanık bir kişidir. Reşat Nuri romanlarında daha çok romantik aşkı işlemiştir. Ayrıca aşk, psikolojik bir gelişme olarak verilmektedir. Romanlarının hiç birinde ani bir aşk fırtınası görülmez. Onun kahramanları arasındaki aşklar bir meyve gibi olgunlaşır.

B- DOSTLUK ve YALNIZLIK Onun romanlarındaki kahramanların çoğu, kendisi gibi, yalnızlığı, doğanın kucağında yaşamayı severler. Dostluk, çıkar ve karşılık beklenmeye gerçek dostluktur. Yalnızlık gibi fedakarlık da hemen her romanında görülür. Feride bir fedakarlık simgesidir adeta.

C- TOPLUMSAL KONULAR Reşat Nuri’nin romanlarındaki toplumsal temalar namus,din ve batıl inançlar, kılıbık, savaş, memurluk hayatı,çocukların durumu,kötü olan evlatlık kurumu, alafrangalık, eğlence hayatı, günlük yaşayış, ev hayatı, kan davası, gelenekler gibi konulardır.

3- OLAYLAR Reşat Nuri’nin romanlarında olaylar karışık değildir. Romanlarına başlarken bazı benzerliklerin bulunduğu görülür. Olaylar geliştirilirken çok kez, önce tipler tanıtılır,çocukları ve yetiştirmeleri, varsa öğrenimleri anlatılır. Reşat Nuri Güntekin’in romanlarındaki olaylar kendi yaşadığı ve gözlemlediği dönemlere, yıllara ilişkindir. Genellikle 1908 devriminden başlar, Birinci Dünya Savaşı ve Cumhuriyet dönemi olayları ve o yıllardaki yaşantı ve kişiler yer alır.

4- TİPLER Reşat Nuri Güntekin’e göre kötü insan yoktur,iyiliği az olan insan söz konusudur. Değişik toplumsal tabakalar,kişilerin kişisel ve mesleksel sorunları,gerçek ve gerçek olmayan inançları, ülküleri düşleri ve düş kırıklıkları, sevileri ve sevgileri, aile yaşantısı yaşadıkları çevreye ve zamana uygundur. Düşünce farklılıkları, onun kişileri arasında düşünce çatışmalarına yol açabilir(Yeşil Gece).İnsanları kukla gibi yönetmeye yönelik gizli ve karanlık eller (Gizli El). Reşat Nuri, toplumsal sorunları birer tip, birer kişi gölgesi altında ortaya koymuştur.

5- BETİMLEMELER Reşat Nuri’de doğa ve çevre betimlemeleri çok ve çeşitli değildir. ‘Züleyha’nın uzaktan koru zannettiği yer, etrafı bir dizi kavak ağacıyla çevrilmiş, geniş bir bahçe idi. Kavakların arasında büyümüş ve birbirine kol atmış yabani sarmaşıklar bazı yerlerde hava ve ışığı tutacak derecede sık duvarlar meydana getirmişti.’(Hastalık)

Yer betimlemelerinin viran evler, konaklar, çiftlikler, fidanlıklar, uzak köy okulları gibi çeşitli olduğu görülür.En çok oda, ev, konak, sokak ve okul betimlemelerine yer verilmiştir. Yer betimlemelerinde gerçekçidir. Romanlarında zaman betimlemeleri çeşitli değildir. En çok gece betimlemeleri yapılmıştır. Reşat Nuri’nin romanlarında evlenme, ayrılık, ölüm, ziyafet, toplantı, zelzele gibi kavramlar oldukça fazla yer tutar. Mahalle, Pazar, köy, tiyatro gibi sosyal çevre betimlemeleri çoktur ve başarılıdır.

6- ANLATIM Romanlarında anlatım çok kuvvetlidir. Olayları birbirine bağlamakta usta bir yazardır. Bir yerde yer verdiği bir olayın, kişinin ya da aracın başka bir yerde bir görevi vardır mutlaka. Anton Çehov, bir tüfekten söz ediyorsam o tüfek bir yerde patlayacaktır sonunda, der. Güntekin içinde doğrudur bu söz.

Romancı olarak kendisinin anlattığı romanlar: Dudaktan Kalbe, Yeşil Gece, Yaprak Dökümü, Kızılcık Dalları, Eski Hastalık, Değirmen ve Kan Davası’dır. Bu tür anlatımda, kişilerini istediği gibi yönetmekte, onlara kendi düşüncelerini söyletmekte ve bütün düşünce sorumluluğunu üzerine almaktadır. Bir Kadın Düşmanı romanını mektup biçiminde yazmıştır. Gizli El, Dudaktan Kalbe ve Akşam Güneşi adlı romanlarında kişiler kendi kendilerini çözümlemişlerdir.

7-DİL Güntekin’in dili ahenkli ve üslubu akıcıdır. Fakat, bazı tekrarlara ve düşük cümlelere de rastlanır. İlk romanlarında Fransızca bazı sözcüklere (rezerve, kalke etmek, imaj, presentiman, Ateş Gecesi s. 12, 31,32,74 ) de yer vermiştir. Bazı cümle bozukluklarına karşın, dile çok büyük önem vermiştir. O dilimizi kendine özgü bir güzellik ve yalınlık ile yazmış; kişilerini hep Türkçe konuşturmuştur.

Kişilerin eğitim durumunu ve içimde bulunduğu dil çevresini gözden ırak tutmamıştır. Kişilerin kültür düzeyi, bilgi durumu, konuşmalarda önemle göz önünde tutulmuştur. Tümceleri genelde kısadır. Tümcelerde fazla ad ve sıfat yoktur. Okuyanı yormayan, kolayca anlaşılır öbekleri yeğlemiştir. Devrik cümleleri fazla kullanmamıştır.

Güntekin azınlıklardan olan kişileri, onların konuştuğu biçimde konuşturmaya da özen göstermiştir. Romanlarında atasözleri ve halk deyimlerini de kullanmıştır. Bazı deyimleri: At nalı gibi, saçımı süpürge ettim,on parmağında on hüner. Atasözleri: Çivi çiviyi söker, dinsizin hakkından imansız gelir, meyveli ağaç taşlanır.

KÜÇÜK ÖYKÜLERİ Yedi öykü kitabı vardır. Bu yedi öykü kitabında yer alan öykülerinin toplamı 105 olup 11 çeviri öyküyle beraber 116’dır. Öykülerinde en çok işlenen duygu, romanlarındaki gibi aşktır. Dört kitabındaki 101 öykünün 54 tanesinin konusu aşktır. Küçük öykülerindeki dili de ahenklidir, yabancı sözcükler az kullanılmış ise de Arapça ve Farsça tamlamalar boldur. Reşat Nuri’nin küçük öykülerinde sevecenlik hakimdir. Büyük öyküleri; Tanrı misafiri, Eski Ahbap, Boyunduruk ve Yaseminli Yuva’dır.

OYUNLARI Oyunlarında hep sosyal konuları işlemiştir. Oyunlarını baştan sona kadar bir plan çerçevesinde işlediği görülür. Reşat Nuri’nin oyunlarında çeşitli sınıftan ve tipten insan vardır. Aynı psikolojik özellik gösteren tiplere de yer verilmiştir. Oyunları sahneye uygulanabilir durumda olup hepsi de oynanmıştır. Oyunlarında pedagojik bir amaç gütmüştür. Bunların birçoğu iki perdelik küçük oyunlardır.

YAZILARI Reşat Nuri Güntekin yazarlığa tiyatro yazılarıyla başlamış ve sonraki yıllarda çeşitli dergi ve gazetelerde çeşitli konulara dönük yazılar yayımlamıştır. Bu arada, çeşitli görevlerle gezdiği Anadolu’ya dönük olarak Anadolu Notları yazmış ve bunları iki cilt olarak yayımlamıştır. Reşat Nuri, çeşitli gazetelerde ve kendisinin çıkardığı Memleket gazetesinde siyasal ve yazınsal içerikli yazılar da yazmıştır. İki ciltlik Anadolu Notları adlı kitabında Anadolu’da görevli olarak yaptığı gezilerle ilgili notlar ve Anadolu’nun değişik yerlerini, yörelerini,doğal güzelliklerini,insanlarının yaşayış biçimlerini ortaya koymuştur.

ÇEŞİTLİ KONULARDAKİ KİTAPLARI Eğitime dönük kitapları: Dil ve Edebiyat, Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu, Türk Kıraati. Bunlardan ilki ve sonuncusu ders kitabı, ikincisi ise sözlüktür. Çeviri kitapları arasında romanlar ve oyunlar ile bilimsel kitaplar bulunmaktadır. Kendisini bazı romanları da yabancı dillere çevrilmiştir.