BARBAR TOPLUMLAR
KELTLER
KELTLER Kelt kelimesi ilk kez Yunanlı tarihçi Hecataeus tarafından M.Ö. 517 yılında yunan mitolojilerinde geçmektedir. Kelt kelimesi; cesur, savaşçı, erdemli anlamına gelmektedir. İlk çağ döneminde Avrupa da yaşamış kavimlerden biridir. M.Ö 2000 yıllarında Keltler, anavatanları olan Orta Avrupa’dan göç etmişlerdir. Çoğu İspanya,Galya ve Britanya adalarına yerleşmiştir. Bünyelerinde birçok özelliği barındırmaktadırlar. Savaşçı kişiliklerinin yanında döneme göre gelişmiş av taktikleri vardı. Aynı zamanda tarım alanında da çok gelişmişlerdir. Bazı icatlarda bulunmuşlardır. Fıçıyı ve tekerlekli pulluğu Keltler bulmuştur.
KELTLER Genellikle göçebe yaşamaktaydılar. Bu göçler esnasında Yunanlılardan, İtalyotlardan ve Etrüsklerde bazı teknikleri öğrenmişlerdir. Öğrendikleri tekniklerle kazan ve çömlek alanında gelişmişlerdir. Dini inanış olarak ürünlerinin koruyucusu saydıkları kır tanrılarına tapmaktadırlar. Geleneklerinin koruyucusu olan kahin ve yargıç nitelikli din adamlarına inanırlardı. Bunlar himayesinde yaşamlarını sürdürürlerdi.
KELTLER Keltler dini inanışlara çok önem verirlerdi. Din onlar için bir amaçtı. Keltlerin inanışına göre at eti yenilmezdi. Keltlerde yazılı bir kültür bulunmamaktadır. Durid denen rahipler halkı yönetir ve şiirler yazardı. Keltlerin dini çok tanrılı dinlerdendir. Onların en önemli tanrısı güneş tanrısıdır. Adı Lugus’dur. Günümüzde Lugus, Apollon ile özdeşleştirilmiştir.
KELTLER Kediler, Kelt uygarlığında yüce güçlerin koruyucusu olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden insanlar kedilerden korkuyordu. Kelt uygarlığından kalan motifler incelendiğinde en az yer alan figürlerden birinin kediler olduğu görülmektedir. Bunun nedeni kedilere duyulan korku ile birlikte kedilere duyduğu aşırı saygıdır. Bu korkularına rağmen dinlerinin gereği olarak kediler dinsel törenlerde kurban edilmekteydi. Keltler Avrupa da bulunan bir çok uygarlığa göre daha vahşidir.
VİKİNGLER
VİKİNGLER IX. ve X. yüzyıllarda parlayan İskandinav halklarıdır. Adları «deniz savaşçıları» anlamına gelen Vikingler, aslında iki ulusa, yani Varyaglar ile Normanlar´a mensup insanlardır. İsveçli olan Varyaglar doğuya doğru yayılmış, IX. yüzyılda Karadeniz´e, hattâ İran´a kadar uzanmışlardı. Bunların çoğu Rusya´da, Novgorod ve Kiev´de yerleştiler, barışçı ticaret erbabı olarak ipek karşılığında kürk ve köle alışverişi yaptılar. Bunların içinden prens Ryurik Hanedanı Rusya´da XVI. yüzyıla kadar hüküm sürdü.
VİKİNGLER Danimarkalı ve Norveç´ti olan Normanlar («kuzey adamları») batıya doğru denizleri fethe giriştiler. Usta gemici ve korkunç savaşçı olan bu insanlar İzlanda´yı, Grönland´ı ve Kanada kıyılarını ele geçirerek sömürgeleştirdiler. Pruvası ejderha başı biçiminde olan, yelkenle ve kürekle yol alan, dibi hemen hemen düz, uzun teknelerin üstünde Büyük Britanya´ya çıktılar, zengin manastırları yağmalayarak, ağır fidyeler alarak her yere korku ve dehşet saldılar. Aynı hızlı akın tekniği anakarada da uygulandı.
VİKİNGLER Sağa ya da saga adı verilen kahramanlık destanları, onların savaşlardaki başarılarını anlatır; bu destanlar ve bıraktıkları bazı sanat eserleri, Vikingleri tanımak için en iyi kaynaklardır. Çok çabuk Hıristiyan olmalarına rağmen Vikingler, geleneksel inançlarını korudular. Gene Savaş Tanrısı Odin´e kurbanlar sunuyor, cinleri-perileri kutluyorlardı. Çok iyi örgütlendikleri için ülkelerinde merkezî monarşiler kurdular. Arkeolojik kazılarda çeşitli eşya (koşum, kızak, araba takımları), süs parçalan (tokalar, bilezikler, gümüş madalyon ve gerdanlıklar), silâhlar (kılıçlar, kargılar, baltalar) ortaya çıkarıldı; bunların üzerindeki ejderha, kuğu, at ve yılan motiflerinin büyülerle ilişkili bir anlamı olduğu sanılır. Tahkim edilmiş Viking köylerinin sokakları odun döşeliydi; bu köylerde kumtaşından ve granitten yapılmış, üzeri yazılı ve resimli mezar taşları bulundu.
VİKİNGLER Viking yayılmasının sonuçlarından biri Avrupa´da derebeyliğin güçlenmesi oldu. Gerçekten bu sürekli tehdit karşısında krallar, soyluları kendi topraklarında kendi silâhlarıyla savunmakta ve köylüleri, tahkim edilmiş yerlerde korumakta serbest bıraktılar. Böylece derebeyler bağımsızlığa yöneldiler ve krallık karşısında güçlerini artırdılar.
GERMENLER Denizci bir kavim olan Germenler, İskandinavya´nın güneyinden gelerek Keltleri yerlerinden sürdüler ve M.Ö. III. yy .dan itibaren bugünkü Almanya´ya yerleştiler. Sonra, Miladın ilk yüzyılları boyunca, Germanya dedikleri topraklarını, Urallar´a ve Karadeniz´e kadar genişlettiler. Germenler her şeyden önce savaşçıydı: silâh olarak mızrak (kargı), çift yüzlü balta ve uzun kılıç kullanırlardı. Val-Hall veya Walhalla adlı bir cennete ve bu cennette ölülerin tanrılarla birlikte yaşadığına inanırlardı; bu tanrıların en güçlüsü, Wotan da denen Odin´di. Germenler, Roma İmparatorluğu´yla ilişki kurunca, Hıristiyanlığı benimsediler: M.S. IV. yy.da Kutsal Kitap, Gotların piskoposu Ulfilas tarafından dillerine tercüme edildi. IV. yy .a kadar Ren ve Tuna boylarını ellerinde tutan Germenler 376 yılında Hun istilâlarına karşı koyamadı ve bu, Avrupa´da büyük kavimler göçünün başlangıcı oldu.
GERMENLER Germen toplumunun temelini ataerkil aile tipi oluşturur. Toplumsal yapıyı oluşturan sınıflarsa şunlardır: Özgürler; yarı özgürler (vergi veren azatlı köleler); köleler. Siyasal bakımdan Germen halkları, “güçlülerin” çevrelerine topladıkları genç savaşçılarla Germen dünyasının temelini oluşturan özgürlere hükmettikleri bir “cumhuriyetçi” örgütlenme biçimi seçtikleri gibi, kahraman ya da dinsel bir kişiye dayalı soylu bir aileden seçilen kralın, toplumsal ve dinsel ayrıcalıkları bir araya getirdiği monarşi biçimini de denediler.
Germenlerin paganizmi tam olarak aydınlatılamamıştır: Ortak bir tanrılar topluluğunda (Panteon) büyü ve zafer tanrısı Wotan, gök gürültüsü tanrısı Thor, savaş ve bereket tanrıçaları Herta ve Freyja bir arada bulunur. Falcılık, kâhinlik, insan kurban etme, Germenler arasında yaygın geleneklerdi. Bazı halklar, tapınakları değilse bile, bazı dinsel yerleri kendi tekellerine almışlardı.
BAZI GERMEN KAVİMLERİ Vizigotlar «Bilge Gotlar» Tuna´yı aştılar, Roma´yı yağma ederek 410´da Galya´nın güneyine yerleştiler: Akitanya´da bir krallık kurdular. Sonra İspanya´yı istilâ ederek (476) Arap fethine kadar (711) burada kaldılar. Vandallar da aynı yolu izleyerek Kuzey Afrika´ya ulaştılar. Burgondlar Ron vadisinde durdular (Burgonya adı buradan gelir); Alamanlar ve Vizigotlar gibi bunlar da bir gün Franklar tarafından ezilecekti. Ostrogotlar İtalya´da, ışıklı sanatı ve ince uygarlığı bakımından ilgi çeken Ravenna Krallığı´nı kurdular. Nihayet Angllar ve Saksonlar da İngiltere´yi istilâ ettiler. Böylece, Roma imparatorluğu tamamen fethedildi ve yıkıldı. Kelt sanatından ve Gotlar aracılığıyla doğu sanatlarından etkilenen Germen sanatının örnekleri arasında, mine işlemeli mücevherler, bunlarda yer alan hayvan figürleri, güneşi temsil eden gamalı haçlar sayılabilir.
KAVİMLER GÖÇÜ Karadeniz’in kuzeyi ile Doğu Avrupa’da IV. yüzyılda Romalıların barbar dediği Ostrogotlar, Vizigotlar, Gepitler ve Vandallar gibi birçok Germen kavmi bulunmaktaydı. Hunların İtil (Volga) Nehri’nin batısına geçerek Karadeniz’in kuzeyine gelmeleri, bu bölgede bir göç hareketini başlatmıştır (375). Hunların bu hareketiyle bölgede tutunamayan kavimler, batıya göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu kavimler, önlerine çıkan diğer kavimlerin yerlerinden ayrılmalarına neden olmuştur. Kavimlerin yıllarca süren bu yer değiştirmelerine “Kavimler Göçü” denilmiştir.