İSTİHDAM TEORİLERİ.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Klasik-NeoKlasik İktisat ve Keynesyen İktisat
Advertisements

Deflasyonist ve Enflasyonist Açık
MİLLİ GELİR VE İSTİHDAM TEORİSİ
POST KEYNESYEN İKTİSAT
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
Rasyonel Beklentiler: Para Politikası
FAİZ ORANI DAVRANIŞI.
9. BÖLÜM Faktör Piyasası-1.
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
Bölüm 25 Toplam Arz- Toplam Talep. 2 Toplam Talep (AD) Monetaristler: AD negatif eğimli, sadece para arzı değişiklikleri kaymasına neden olur. Keynesyenler:
Toplam Talep ve Toplam Arz.
PARA TEORİSİ: FAİZ ORANLARININ ANLAMI, ÖLÇÜMÜ VE BELİRLENMESİ
POST KEYNESYEN YAKLAŞIM
MİLLİ GELİR VE MODERN İSTİHDAM TEORİSİ
Makroekonomi.
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
TA-TT SORULARI.
Toplam Talep ve Toplam Arz.
MALİYE POLİTİKASI.
MONETARİZM 1955 ile 1965 yılları arasında Milton Friedman ve arkadaşları tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir. Amaç ; gözden düşen miktar teorisini.
MİLLİ GELİR VE KLASİK İSTİHDAM TEORİSİ
KPSS SORULARI KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ
İKTİSAT FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ Para Teorisi ve Politikası
MAKROEKONOMİK ANALİZ 2 YATIRIM Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli.
REEL KONJONKTÜR TEORİSİ
Mal piyasalarında denge
Klasik ve Keynesçi İktisat
Klasik iktisadi yaklaşım
Makro İktisatta Temel Kavramlar
Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli İKT 5034-Bahar 2011
Keynezyen Analiz ve IS-LM Modeli
Doç. Dr. Yeşim Kuştepeli İKT 5034-Bahar 2011
Faiz Oranlarının Davranışı
Doç. Dr. Ahmet UĞUR İnönü Üniversitesi İktisat Bölümü
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
MAKROİKTİSAT I İŞSİZLİK ve ENFLASYON.
YATIRIM TALEBİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
KLASİK TEORİNİN TEMELLERİ VE UYGULANMASI
PARA TEORİSİ VE POLİTİKASI
2005 (Başlangıç Ödeneği) 2006 (Başlangıç Ödeneği) 2006 (Artışı) % (Gerçekleş me Tahmini) 2007 (Artışı) % BÜTÇE GİDERLERİ 159,2174,39175,3204,917.
FİYAT DÜZEYİ TEORİLERİ
MAKRO EKONOMİ 5. HAFTA.
 Bölüm 2: Piyasa Ekonomisi ve Fiyatların Oluşması Kaynak: Yönetim Ekonomisi – Prof. Dr. İ. Özer Ertuna.
Toplam çıktı Bir ekonomide belirli bir dönemde üretilen (arz edilen) toplam mal ve hizmet miktarıdır. toplam gelir Belirli bir dönemde üretim faktörlerinin.
Bölüm 45 Ekonomik Hayattaki Konjonktürel Dalgalanmalar
MAKRO EKONOMİYE GİRİŞ VE TEMEL KAVRAMLAR
MAKROEKONOMİYE GİRİŞ Oya Cesur Demir.
Milli Gelir ve Fiyatların Genel Düzeyi: Toplam Talep ve Toplam Arz
KLASİK MAKRO EKONOMİK MODEL
MİKROEKONOMİ YRD. DOÇ. DR. ÇİĞDEM BÖRKE TUNALI
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-2 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
MAKRO İKTİSAT I BÖLÜM 9 UZUN DÖNEMDE HASILA VE FİYAT DÜZEYİ: KLASİK MAKRO MODEL YRD. DOÇ. DR. OKTAY KIZILKAYA.
Toplam Arz, Toplam Talep ve Ekonomik Denge*
Yrd. Doç. Dr. Akın Usupbeyli
Alternatif Makro Modeller: Klasik İktisat
Alternatif Makro Modeller: Monetarist İktisat
İSTİHDAM TEORİLERİ.
İSTİHDAM TEORİLERİ.
KLASİK MAKRO İKTİSAT TEORİSİ
KEYNESYEN MODEL Keynes’in Klasik Modele Getirdiği Eleştiriler
Esnek Döviz Kuru Sisteminde Para Politikası
1. TAM İSTİHDAM 2. ÜRETİM FAKTÖRLERİ EMEK SERMAYE DOĞAL KAYNAK
S.1.Aşağıdakilerden hangisi tüketim fonksiyonunu etkileyen değişkenlerden biri değildir? A) Harcanabilir gelir düzeyi B) Enflasyonla ilgili tahminler.
Alternatif Makro Modeller: Yeni Keynesyen İktisat
Makro iktisat nedir? Makro iktisat, ekonominin bütününün işleyişi, yapısı, davranışları ve mekanizmalarını inceleyen bir iktisat dalı olarak ortaya çıkmaktadır.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
MAKRO İKTİSAT GİRİŞ Prof. Dr. Metin BERBER.
Alternatif Makro Modeller: Keynesyen İktisat
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-2 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
MAKRO İKTİSAT II BÖLÜM 13-1 TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP: MAKRO DENGE
Sunum transkripti:

İSTİHDAM TEORİLERİ

KLASİK İKTİSAT Piyasada tam rekabet koşulları geçerlidir. Ekonomi her zaman tam istihdam düzeyindedir. Ücret, faiz haddi ve mal fiyatları esnektir. İstihdam ve İşsizliğe olan yaklaşımları 3 temel teoriyle açıklanıyor. Mahreçler Yasası ( Say Kanunu) Faiz Teorisi Ücret Teorisi

Mahreçler Yasası (Say Kanunu) ‘‘Her Arz Kendi Talebini Yaratır’’ Bu yasaya göre ekonomide esas olan malın malla mübadelesidir. Ekonomik yapıyı hareket ve dengeye getiren ürünün kendisidir. Talep etikleri ürünü belirleyen ana unsur üretmiş oldukları ürün kadardır. İnsanlar ürettiği miktarı kendisi belirleyebilir. Çünkü ürettiği ürün kadar piyasada talep yaratmış olur. Bu sebeple genel bir kırız-resesyon olmaz Kazanılan gelirler derhal ve tamamen piyasada harcanır.

Faiz Teorisi ‘Faiz, Tüketimden Kısmanın Ödülüdür’ Faiz Yatrım İlişkisi Sermaye Talebi (I) Tasarruf Arzı (S) S,I i S=I Faiz Miktarı artıkça -Tasarruf artar -Yatırım azalır Faiz haddi tasarruflarla yatırımı bir noktada eşitleyen bir fonksiyona sahiptir. Faiz haddinin düşürülmesi , kazanılan gelirler piyasada derhal ve tamamen harcanır yaklaşımını harekete geçirir Rasyonel İnsan Modeli arka planında yatmaktadır.

Ücret Teorileri Doğal Ücret Teorisi(Tunç Kanunu): David Ricardo tarafından uzun vadeli ücret değişmelerini izah etmek amacıyla ücret oluşumunu emek arzı açısından incelemektedir Ücret Fonu Teorisi: John Stuart Mill tarafından geliştirilmiş olan teori, ücretin kısa vadedeki değişmelerini izah gayesini güder. Tunç Kanununun aksine ücret teşekkülünü emek talebi açısından incelemektedir. Ücretin Sömürü Teorisi:  Karl Marx tarafından işçinin sermaye sahipleri tarafından istismar edildiğini, kâr ve faizin ücretten çalınmış haksız gelirler olduğunu ispata çalışmıştır. Marjinal Verimlilik Teorisi: Neo-klasik ücret teorisidir. Ücret, çalıştırılan son işçinin katkısına işverenin taktir ettiği değerdir.

Doğal Ücret Teorisi( Tunç Yasası) Doğal Ücret (Tunç Yasası): İnsanların varlıklarını sürdürmeyi karşılamayı yetecek düzeydeki ücrettir. Fiili Ücret: Arz ve Talep eğrilerinin birbirini kesiştiği noktada ortaya çıkan ücrettir. Fiili Ücret › Doğal Ücret İşten çıkarılma ve daha düşük ücretli bir işe razı olma Fiili Ücret ‹ Doğal Ücret İşçiler yeterli beslenemedikleri için işgücü açığı ortaya çıkacak işverenler işçi alabilmek için daha yüksek ücretler verecektir.

Ücret Fonu Teorisi Ücret Fonu Teorisi: İşletmelerin 2 tip fonları vardır. Değişken Fonlar: İşletme sermayesi ve diğer hammadde giderlerini karşılamak amacıyla oluşturulmuştur. Sabit Fonlar: İşçilerin ücretlerinin ödenmesi için işveren veya firmalar tarafından ayrılır. Sabit Fon / İşçi sayısı = Ücret

Marjinal Verimlilik Teorisi(Neo-Klasik) Üretime en son katılmış olan işçinin verimliliğine eşit düzeyde bir ücret ödenmesidir. Ücretler, sabit üretim koşulları altında çalışmak isteyenlerin sayısının azalması veya işçi sayısı sabitken işçilerin verim artışıyla yükselebilir. Azalan verimler yasası: Bir Ekonomide bir üretim süreci içerisinde ilk önce en verimli kaynaklar kullanılır. Ekonomi büyüdükçe üretim miktarı artıkça daha az verimli kaynak kullanmaya başlanır. Ekonomide genel anlamıyla bütün kaynaklarını kullanma noktasına geldiğinde en verimli kaynaktan tutup en düşük verimli kaynağa kadar kaynaklarını kullanmış olur. Emek arzı: Çalışmanın marjinal zahmeti ile, çalışma sonucu elde edilen gelirin marjinal faydası tarafından belirlenir. Ücret düzeyi artıkça artar. Cari ücret: marjinal zahmet eğrisi ile marjinal verimlilik eğrisinin kesiştiği noktada belirlenir.

Marjinal Verimlilik Teorisi W0 W İşgücü Arz ve Talebi N E L0 Marjinal Zahmet İstihdamı işgücü arzıyla talebinin birbirini kestiği noktada ortaya çıkar. Klasiklere göre İşgücü talebini belirleyen temel unsur işgücünün marjinal verimliliğine bağlıdır. ( İşgücü Talebi = Marjinal verimlilik eğrisi) Tam istihdam seviyesine yaklaştıkça marjinal verimlilik azalarak artar Marjinal Verimlilik

KEYNESYEN İKTİSAT TEORİSİ İngiliz İktisatçı J.M. Keynes 1936 yılında yayınladığı “İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” adlı eserinde klasik teoriyi eleştirmiş ve Klasik teorinin devamı niteliğinde yeni bir teori ileri sürmüştür. Keynes bu eserinde, ekonomiyi kendiliğinden ve daima tam istihdamda dengeye getirecek bir mekanizmanın mevcut olmadığını ispata çalışmıştır. Keynes’e göre, ekonominin tam istihdamda dengeye gelmesi, özel bir haldir. Ekonominin eksik istihdamda da dengeye gelebileceği görüşü, Keynes’in en temel katkılarından biridir. Keynes, faizin tasarruf arzı ile sermaye talebine göre değil, para arz ve talebine göre oluştuğunu kabul etmiştir. Keynes’in Teorisi aynı zamanda Modern İktisat Teorisi olarak adlandırılmaktadır.

Faiz Yaklaşımı Faiz, paradan vazgeçmenin bedelidir. İnsanlar sadece spekülasyon amaçlı ellerinde para tutmazlar. Yani Faiz hadlerine karşı daha katı olan sebeplerle de ellerinde para tutarlar Elde para tutma arzusu 3 temel motife dayanır. Muamele Motifi İhtiyat Motifi Spekülasyon Motifi

Faiz Yaklaşımı Muamele Motifi İnsanların gündelik yaşamlarını sürdürmek amacıyla ellerinde tutukları paradır. Elde tutulan paranın büyüklüğümü 2 durum belirler. Gelirin Büyüklüğü Elde Edilme Periyodu 2. İhtiyat Motifi Bireylerin öngörülmeyen nedenlerden dolayı kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlamak için elde tutukları paradır. Faiz haddine duyarsız Esnek değildir

Faiz Yaklaşımı 3. Spekülasyon Motifi İnsanların artan faiz oranlarından yani finansal enstrümanlardan ek bir kazanç sağlama amacıyla ellerinde tutmak istedikleri paradır. Faiz hadlerine tam duyarlıdır. Miktarını belirleyen muamele ve ihtiyat motifiyle ayırdığı paradan kalan miktarı finansal piyasalarda kullanıyor. Keynesyen İktisat genel anlamda Modern İktisat Teorisi olarak adlandırılmaktadır.

MODERN İSTİHDAM TEORİSİ Temel varsayımları Üreticiler kârlarını maksimize etme yönünde hareket ederler Üretim ve istihdam aynı yönde hareket eder. Sermaye Stoku veri olarak kabul edilir. Temel noktası kapasitedir. Kapasite, bir ekonominin mal ve hizmet üretme potansiyelidir. Üreticinin maliyetini karşılayabilecek bir efektif talep beklentisi bu potansiyeli harekete geçirecektir. Efektif Talep: Bir ülkedeki üretim kapasitesini harekete geçirecek, temel beklentiyi canlı tutacak yaklaşımdır.

Toplam arz Yaklaşımı Toplam arz: Girişimci beklentilerine göre harekete geçirilen üretim kapasitesinin varlığıdır. Beklentiler toplamıdır. Girdi maliyeti + Girişimci karı = Üretim maliyeti

Toplam arz Yaklaşımı Toplam arzı eğrisinin belirlenmesi Beklenen Hasıla İstihdam (N) N -Çeşitli hasıla beklentisinde istihdam edilecek işgücü miktarını göstermektedir. Toplam arz N’

Almaşık Toplam Arz Yaklaşımı Almaşık Toplam Arz Fonksiyonu Beklenen Hasıla Almaşık Toplam Arz Fonksiyonu, hasıla beklentisi ile üretim maliyet arasında doğrusal bir ilişki gösteren fonksiyondur. Beklentileri etkileyen ana kavram taleptir. Toplam arz 45 Üretim Masrafı Üretim Miktarı İstihdam Miktarı

Toplam Talep Yaklaşımı Toplam Talep : Makro açıdan gelir guruplarının harcamaya hazır oldukları miktarı ifade eder. Kaynağını İfade eden etmenler Cari Gelirler Tasarruflar Negatif Tasarruflar (Borç) Kimler talep ederler? Hane halkı (C) Sermaye ve Yatırım malı alıcıları (I) Devlet (G) Dış alem gelirleri (X) D = C + I + G + X

Toplam Talep Yaklaşımı Toplam Talep Fonksiyonu Beklenen Hasıla Üretim Masrafı Üretim Miktarı İstihdam Miktarı D = C + I + G + X Toplam Talep 45

Efektif Talep Yaklaşımı Efektif Talep 2 durumu belirler: Üretim Miktarını Üretim miktarına denk gelen fiyatı. Efektif talep: Toplam arz ve talebin kesiştiği yerde belirlenir. Toplam arz: Girişimci beklentilerine göre harekete geçirilen üretim kapasitesinin varlığıdır. Beklentiler toplamıdır. Girdi maliyeti + Girişimci karı = Üretim maliyeti

Efektif Talep Yaklaşımı Efektif Talebin Belirlenmesi -Ekonomi tam kapasiteyle çalışıyorsa tam istihdam seviyesinde genel denge vardır. Y1 Karşılanmamış talep var. Girişimci beklentisi canlı ayakta duruyor. S ‹ D Y2 S › D olduğu için beklentiyi karşılayacak fiyattan bir talep yoktur. Stokta ürün biriktiriliyor. Beklenen Hasıla S Maliyet, (N) ,(Y) Deflasyonist açık D K Efektif Talep Otonom Harcama Y 1 Y 2 Enflasyonist açık

Emek Arzı Yaklaşımı Keynesyen modelde ücretler aşağı doğru esnek değildir. Ücretlerin belirli bir noktadan daha aşağı inmeyeceği bir düzey vardır. Buna asgari geçim düzeyi denir. Keynes’in emek arzı yaklaşımı Keynesyen Modelde insanlar para yanılsamasına kapılıyorlar Nominal ücretlere bakılması, Emek arzı enflasyonist açık kullanmak suretiyle para yanılsamasını hayata geçiren ve böylece emek arzını artıran ve istihdam düzeyini artıran bir rol oynamaktadır.

Emek Arzı Yaklaşımı Ücretlerin aşağı doğru esnek olmaması W0: Asgari Ücret Düzeyi P0: Ekonominin genel fiyat düzeyi Enflasyonist açık buradaki genel fiyatlar seviyesini artıracaktır. Fiyatlar genel seviyesinin artması ücretleri W1’e getiriyor. S1 Dirsek yapana kadar olan kısım (keynesgil anlamda işsiz) cari şartlarda iş arayıp bulan bulamayan herkesi gösteriyor. Reel Ücret (W/P)1 (W/P)0 W/P İşsizlik Oranı N’ A N S1 İş Bulamayan S2 B

PHİLİPS EĞRİSİ Alban William Phillips, İngiliz ekonomisinde 1861 yılından almış 1957 yılına kadarki parasal ücretlerdeki değişiklik oranı ile işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Kısa Dönem Philips Eğrisi W Philips ‘Dün böyleydi bugün böyledir gelecekte de böyle olacak’ şeklinde yaklaşıyor. (Herhangi bir zaman dilimi olmaksızın evrensel kural olarak değer) Philips Eğrisi -1 noktasına paralel geçmeye başlıyor. -1 noktası Keynesin ifade etiği artık daha da inmeyecek ücret düzeyi olan asgari geçim düzeyini gösteriyor. İşsizlik oranı 3 6 Philips Eğrisi 2 1 5 -1

PHİLİPS EĞRİSİ Philips özellikle fiyat istikrarı tartışmaları içerisinde siyasal iktidarın önünde temel olarak 2 yol olduğunu göstermiştir. Siyasal İktidarlar enflasyonla işsizlik arasında seçim yapmak zorundadırlar. Eğer bir siyasal iktidar enflasyonist herhangi bir baskıya maruz kalmak istemiyorsa belirli bir arada işsizliğe katlanmak durumundadır. Siyasal İktidar doğal İşsizlik oranın daha altında bir işsizlik oranını yakalamak istiyorsa belirli bir oranda enflasyona katlanmak zorundadır.

MONETARİST İKTİSAT Uyarlanabilir Beklentiler ve Uzun Dönem Phillips Eğrisi Monetarist İktisatçılar Arz yanlı iktisat anlayışının temsilcileridir. NAİRU: Enflasyonu hızlandırmayan işsizlik, doğal işsizlik, tam istihdam düzeyine denk gelen işsizlik ( arzı ya da friksiyon el) Uzun Dönem Philips eğrisi(LRPC): Her uyarlanma süreci sonunda çok daha yüksek enflasyonist baskıyla tekrar işsizlik oranına dönüşüm göstergesidir. Kısa Dönem Philips eğrisi( SRPC) belirli bir enflasyon beklentisinde parasal ücretlerdeki değişim oranıyla işsizlik oranı arası ilişkiyi gösteren eğridir. P0 P1 P U LRPC F U1 E NAİRU Kısa dönem Philips Eğrisi B SRPC3 D C A SRPC2 SRPC1

MONETARİST İKTİSAT Uyarlanabilir Beklentiler ve Uzun Dönem Phillips Eğrisi Enflasyon oranının sıfır ve işsizlik oranının doğal işsizlik oranında olduğu varsayımı altında genişletici para politikası sonucu talep şoku yaşanacağını bunun da fiyatların artacağını beklentisi içinde olan firmalar yaptıkları ücret artışları işgücü arzının ve istihdamın artması işçilerin enflasyon beklentilerinin kısa dönemde O olduğu varsayımı ile işsizlik oranı U0 dan U1’e enflasyon oranının O’dan P1’e yükselmesi A noktasından C noktasına gelecektir. Ancak uzun dönemde işçiler reel ücretlerin artmadığının farkına varılırlar ve enflasyon beklentilerinin P1 yükselmesi sonucu SRPC eğrisi sağa doğru kayar bunun sonucunda reel ücretler eski seviyesine yükselir. Yüksek reel ücretten istihdam edilen işgücü miktarı U1-U0 kadar azalır ve işsizlik oranın tekrar eski düzeyine (D) yükselir. P1 P2 P U LRPC F U1 E NAİRU Kısa dönem Philips Eğrisi B SRPC3 D C SRPC2 A U0 SRPC1

MONETARİST İKTİSAT İnsanlar bir işe girip girmemeye herhangi bir şeyi üretip üretmemeye belirli bir noktada geçmişten gelen alışkanlıkları yaşadıkları ülkedeki temel gerçekleri enflasyon oranını göz önüne alarak karar verirler. Ancak İnsanlar karar verdikleri ortamı yaşamaya başladıkları anda aynı ortam olmadığını görmeye başlarlar. Üretim sürecinde daha fazla mal üretmelerine rağmen para kazanamadıklarını görmeye başlarlar. Ekonomide artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını gördükleri, onu anladıkları sürece uyarlanma süreci denir. Her bir uyarlanma süreci sonunda aynı işsizlik seviyesine ama daha yüksek enflasyon düzeyinden geri dönülecektir.

Yeni Ücret Yaklaşımları İş Arama Teorisi, Konjonktür Devresi Teorisi Zımni (Örtük) Sözleşme Modeli İçerdekiler - Dışarıdakiler Etkin Ücret Teorisi

İş Arama Yaklaşımı Neo-Klasik teorisinin bur uzantısı olarak mikro ekonomik ve bilgi aksaklıklarına dayalı bir analizdir. Varsayımları Her birey rasyonel dü­şünmekte ve davranmaktadır. Ne işçi ne de firma emek piyasası hakkında tam ve bedava bir bilgi edinme hakkına sahip değildir. iş aramanın boş zamandan fedakar­lık anlamında, alternatif bir maliyeti olduğu gerçeğinden hareket edilerek; bilgi edinmenin de bir maliyeti olduğu kabul edilmektedir. Kişi belli bir sürede, belli bir ücret düzeyinin altında çalışmayı tercih etmeyecektir. Ancak işsizlik süresi uzadıkça bu sınır aşağı çekilerek tercihler yeniden belirlenecektir.

İş Arama Yaklaşımı İş arama sürecini belirleyen unsurlar İşsizlik sigortası, Aile içi yardımlaşmalar veya Yan gelirlerin varlı­ğı, kişinin belirlediği veya Düşündüğü ücret düzeyi ve Bu ücret düzeyinin ne kadar gerçekçi olduğu, İş aramanın etkinliği, Doğru yöntemlerin kullanılıp kul­lanılmaması

Konjonktür Devresi Teorisi Ekonomik dalgalanmaları klasik görüş çerçevesinde açıklayan en son teori olarak kabul edilmektedir. İşsizliğin: Teknolojik değişim çok hızlı gerçek­leşmesi ve bu değişmeye hemen karşılık verilememesi Üretim sürecinde sermayenin emek faktörü ile ikame edilebiliyor olması sebebiyle oluştuğunu söyler

Konjonktür Devresi Teorisi Teknolojik değişmeyi açıklayan 2 dönem vardır. Şok Dönemi: Mevcut dengeleri değişti­rerek yeni durumlar yaratmakta; bu yeni durumlar da hem arz hem de talep tarafından kaynaklanabilmektedir. Yayılma Dönemi: Değişen dengeler içinde oluşan örneğin değişen dengenin korunması gibi, bir takım durumları açıklamaktadır. İş arama yaklaşım ve Konjonktür devresi teorisine baktığımızda Neo- Klasik teoride reddettikleri gayri iradi işsizlik kavramın zımni olarak kabul etmiş olmaktadır.

Zımni (Örtük) Sözleşme Modeli Emek piyasalarında iki tür sözleşme bulunmaktadır. Açık sözleşme : isçi ve işverenin sahip olacakları hak ve sorumlulukların, aralarında çıkabilecek uyuşmazlıkların ve bunların çözümüne ilişkin yükümlülüklerin açık sözleşmeyle tek tek belirlenmesidir Zımni (Örtük) Sözleşme: Açık sözleşmenin yüksek maliyetli olması, tarafları zımni sözleşmeler yapmaya sevk etmektedir. firmalar işçilerine işsizlik riski ve sermaye piyasalarına erişme zorlukları bağlamında gelir dalgalanmalarına karşı, gerçek ücretleri dengeleyecek şekilde sigorta önermektedirler. Ücretler, belli bir dönem için belirlenmekte ve değişmemektedir. Zımni sözleşme dönemi içinde işsizliğin yükselmesi, ücretler üzerinde herhangi bir etki yaratmamaktadır

Zımni (Örtük) Sözleşme Modeli Yeni Keynesyenler : Emek piyasasında reel ücret katılıklarını değerlendi­rirken ilk olarak Zımni Sözleşme Model'ini ortaya koymuşlar, Daha sonra İçerdekiler-Dışardakiler ve Etkin Ücret Teorileri ile de reel ücret katılıklarını açıklamaya çalışmışlardır.

İçerdekiler - Dışarıdakiler Teorisi Yeni Keynesyen Teoridir. İçerdekiler: Firmada istihdam edilen işçileri İçerdekilerin konumlarının; işe alma, hizmet-içi eğitim ve işten çıkarılma maliyetleri toplamı olduğu varsayılır. Dışarıdakiler: İş arayan işgücünü (işsizleri) Dışardakilerin konumların ücret düzeyi ve iş güvenliğine ilişkin dolaylı etkileri olan piyasa tarafından temsil edildiği varsayılır.

İçerdekiler - Dışarıdakiler Teorisi İşgücü 3 temel guruba ayrılmıştır. İnsider: Bir firma içerisinde uzunca süredir çalışmış yüksek verimliliğe sahip firmanın kendilerine yüksek derecede yatırım yaptığı işgücü gurubudur. İşten çıkarılması firmaya büyük miktarda tazminat yükler. Entrance: İşyerlerine daha yeni girmiş herhangi bir kıdem olmamış işgücü gurubu Outsider: Firmalarda işe girmek için iş arayanlar ve iş girmek için kuyrukta bekleyen gurup. Yani işsizleri ifade eder.

İçerdekiler - Dışarıdakiler Teorisi İşe alma ve eğitim gibi maliyetlerin, içerdekileri dışarıdakilerle değiştir­meyi firmalar açısından pahalı hale getirmesi; firmaları içerdekilerle ücret pa­zarlığı yapmaya yöneltmektedir. Bu durumda doğal olarak ücretlerin daha da yükselmesine yol açmaktadır. Bu bağlamda Teori’ye göre süregelmekte olan yüksek ücret ve gönülsüz işsizlerin bir arada olması içerdekilerden kaynaklanmaktadır. Firma düzeyinde hem fiyatın, hem de üretkenliğin belirlenmesinde, içeride olanlar son derece büyük bir önem taşımaktadır

Etkin Ücret Yaklaşımı Neo-Klasik kökenlidir. Yüksek ücret verip yüksek verimliliğin sağlanmaya çalışılmasıdır. İşgücü piyasasında çok daha düşük ücretlerde dahi çalışma arzu­ sunda olan işsizler olduğu halde, firmaların neden ücret düzeyini düşürmediğini açıklar.

Etkin Ücret Yaklaşımı Nutritional Modeli (Beslenme): Yüksek ücret alarak daha yüksek standartlarda yaşamını süründürmeye başlayan işgücünün personelin kendisine daha iyi bakabileceklerini daha nitelikli ve daha verimli olacaklarını söyler. Shirking Modeli (Kaytarma): İşgücünün çalışmış olduğu işlerde almış olduğu ücret ve sahip olmuş olduğu istihdam şartları diğer işyerinde de aynıysa birey o işte çalışmak ve o işte verimli bir şekilde çalışmak için çok da fazla çaba harcamaz. Labour Turnover Modeli (İşçi devri): İşyerinde işe giriş-çıkış hareketlerinin firmaya yüklemiş olduğu maliyetleri aşağı çekmek için firmayı nitelikli işgücü tabakasını çekebilecek yüksek ücret şartlarının uygulanması durumudur.