NASRETTİN HOCA.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
CÜMLE ÖĞELERİ Cümle, bir duyguyu, düşünceyi, veya olayı anlatan sözcükler topluluğudur. Cümlede her sözcüğün bir görevi vardır. Bu görevli sözcüklere öğe.
Advertisements

HARFLERİMİZ HAZIRLAYAN ABDULLAH BÜYÜKYILDIZ
Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcük soyut addır?
AMAN BU OYUN HİÇ BİTMESİN... Berber, sokakta oynayan çocuklardan birini çağırdı ve o gelince cebinden biri beş milyonluk, öteki beşyüzbinlik iki banknot.
PATRONU ONDAN MEMNUN.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
Nasreddin Hoca.
NASRETTIN HOCA’NIN PENCERESINDEN
NASRETTİN HOCA KİMDİR ?.
KURBAĞA PRENS Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış.Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDERİM!
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
PERFORMANS ÖDEVİ NASRETTİN HOCA HAYATI VE FIKRALARI.
Sözcük Türleri Setenay KAYA Hazırlık-D/153
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR ÖYKÜSÜ
İLETİŞİM.
*Öğrenmek * Çalışmak ve *Başarmak
Nasrettin Hoca
NASREDDİN HOCA ‘ DAN FIKRALAR
ZARFLAR (BELİRTEÇ).
SAKAL ÜZERİNE Atatürk Amasya ziyaretinde
Kırmızı Başlıklı Kız Bir varmış bir yokmuş. Bir kırmızı başlıklı kız varmış. Kırmızı başlıklı kızın babannesi hastaymış. Kırmızı başlıklı kızın annesi.
CÜMLENİN ÖĞELERİ ……………….
Jacques Hadamard: ( ) Analizin babalarından ünlü matematikçi
Nasrettin Hoca’nın Köyünde
ZARFLAR Fiillerin, sıfatların ya da kendi türünden olan sözcüklerin (zarfların) anlamını “zaman, durum, yer yön, miktar ve soru” bakımından etkileyen sözcüklere.
Boya sandığına saklı düşler
Nasrettin Hoca.
Cümlenin Öğeleri Yüklem Özne Tümleç.
ÖZEL MÜZEYYEN ÇELEBİOĞLU
SABIR Değerler Eğitimi.
İBRETLİK BİR HİKAYE.
OSMANİYE ORTAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ
Zerdali Dalı Mısın?.
BİRAZ DA BİZ ÖLELİM Merve ÖZDEMİR - DEM.
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
DÜRÜSTLÜK BİR ERDEMDİR…
DEĞERLER EĞİTİMİ SEVGİ VE SAYGI.
Anadolu’da “Beylikler Dönemi’nde (13. yy.) yaşamıştır. Kesin olmamakla birlikte ailesiyle Belh şehrinden Akşehir’e gelmişlerdir. Babası Şeyh Hasan Paşa’dır.
SEYYİD MAHMUT HAYRANÎ (?-1268)
Hazırlayan: Görkem Akalın Sınıf ve Numara: 7-C 359
Nasrettin Hoca henüz çocukmuş. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:
Sözlükte“iyi,cömert,iyilik,cömertlik,af,bağış” anlamlarına gelen KEREM dini bir kavram olarak ihsan,lütuf,kolay ve rahat bir şekilde mali yardımda bulunma,karşılıksız.
NASRETTİN HOCA SÖYLER BAKALIM NELER SÖYLER.
MEVLÂNÂ CElÂLEDDÎN-İ RÛMÎ
CÜMLENİN ÖZELLİKLERİ VE NOKTALAMASI. Yarın gittim ama dün de seni arayacağım. Niçin güzelce yemeye ve gezmeye aradı? Niçin güzelce yemeye ve gezmeye aradı?
Düşünen Hindi Küçük bir papağanın onbeş al-tına satıldığını gören Nasreddin Hoca, bir koşuda evine gidip kümesteki hindisini tutmuş.
Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katla­nan annelerden birini yılın annesi seçer. Yılın annesinin kişiliğinde tüm.
Nasreddin Hoca'nın Hayatı
Keloğlan ve Kuyu Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Keloğlan’la ninesi varmış. Bunlar çok yoksul insanlarmış. Keloğlan’ın.
. 25 SİHİRLİ FASULYE Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış. Bir gün.
SEÇMELI FıKRALAR İLKER ATASOY. EŞEĞE TERS BINMEK NASREDDIN HOCA BIR GÜN YABANCı BIR KÖYDE MISAFIR OLUR. CUMA GÜNÜ O'NU KÜRSÜYE ÇıKARTıRLAR. GÜZEL BIR.
Nasrettin Hoca.
NASRETTİN HOCANIN KOMİKLİKLERİ
KÖY MANTALİTESİ = KÖY DÜŞÜNÜ
Kültürümüzde Eşek Kavramı Arkadaşım Eşek Amacımız!! :D Biz bu çalışma ile kültürümüzde eşek kavramının anlamını ve nasıl karşılandığını araştırdık.
Bugün neler öğreneceğiz?
Cümlenin Öğeleri Sözcüklerin cümle içerisindeki görev adlarına “cümlenin öğeleri”denir. Cümle öğelerini, temel öğeler ve yardımcı öğeler olmak üzere iki.
Nasreddin Hoca ve En Bilindik Fıkraları☺
KAPLUMBAĞALAR Fakir BAYKURT. KONUSU  Köylüler, yoksulluk ve sıkıntı içinde hayatlarından bezgin bir hâlde yaşarken Eğitmen Rıza bir öneride bulunur.
KAPLUMBAĞALAR Fakir BAYKURT. KONUSU  Köylüler, yoksulluk ve sıkıntı içinde hayatlarından bezgin bir hâlde yaşarken Eğitmen Rıza bir öneride bulunur.
Cümlenin Ögeleri İsim:EyüpCan Soy İsim :Aydemir Sınıf : 8-D No : 352.
İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN AHLAK ALGILARI
Kurbağa Prens Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış. Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün.
Hadi Söyle Bakalım.
Dost Genç adamın biri, Dermiş babasına her gün; 'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Sunum transkripti:

NASRETTİN HOCA

Nasrettin Hoca 1208-1284      Sivrihisar'ın Hortu yöresinde doğdu, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur. Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmut Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasrettin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celalettin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır.

Nasrettin Hoca'nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. Gülünç duruma düşürme, kendi kendiyle çelişkiye sürükleme, Şeriat'ın katılıkları karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı yeğlemedir. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasrettin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca'nın diliyle kendi sesini duyurur.

Nasrettin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kişiliğinde, halkın duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez, onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının yarattığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer tutar. Bu konuda, başka bir çelişki sergilenir, gülmecede güldürücü öğe ile yerici öğe yanyana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, "eşek evde yok" deyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün "işte eşek ahırda" diye diretmesi karşısında, Hocanın "eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi" demesidir. Onun gülmecelerinde, kaba sofuların "ahret" ile ilgili inançları da önemli bir yer tutar. "Fincancı Katırları", "Ben Sağlığımda Hep Bur dan Geçerdim" başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye önem verildiğini anlatan "Ye Kürküm Ye" gülmecesi, Hoca'nın dilinde, halkın tepkisini gösterir.

Baklava Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır. -Hoca, kısa bir süre önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu... -Beni ilgilendirmez! -Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu. -O zaman seni ilgilendirmez!

Çömlek hesabı Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca'nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye.Bir zaman sonra arkadaşları: "Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da: "Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin." der ve evinin yolunu tutar.Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar... Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca. "Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırk beşi" der.Hoca'nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:"Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırk beşi olur mu?" diye itiraz eder. Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle: "Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der.

Hoca'nın karısı sancılanır. - Aman efendi, bana bir hekim getir. Hoca hekimi getirmek için evin kapısından çıkarken karısı pencereden başını uzatıp: - Efendi, der, çok şükür sancı def oldu, artık hekim istemez. Hoca hızla hekimin dükkânına koşar: - Bizim karı sancılanmıştı, ben de seni getirecektim, ama, evin kapısından çıkarken başını pencereden çıkarıp artık hekime gerek olmadığını söyledi. Onun için zahmet edip gelmeyesin diye koşa koşa geldim.

Kavuk Erkek Adam Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki : -Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Bu neydi?. Hoca ise : -Hiç sadece hanımla biraz tartıştık kavuğum merdivenlerden yuvarlandı, demiş. Arkadaşı : -Yahu hocam hiç kavuktan bu kadar ses çıkar mı?, demiş. Hoca : -Ya anlasana içinde bende vardım, demiş.   Nasrettin hocaya bir gün yaşını sormuşlar hoca “45” demiş. Aradan 5 sene kadar geçmiş. Hocaya yine yaşını sormuşlar hoca yine “45” demiş, “ya hoca olur mu? 5 sene önce 45 tin” demişler. Hoca bozuntuya vermeden “erkek adam sözünden dönmez” demiş.

Ay Yerini Buldu Nasreddin Hoca akşam üzeri, su çekmek için kuyunun başına varmış. Kuyuya kovasını sarkıtmış.  O sırada küçük bir çocuk koşarak gelmiş. Su içmek istemiş. Hoca kovayı daldırırken, çocuk da kuyuya bakıyormuş. Birden çocuk ay kuyuya düştü diye bağırmaya, çığlık atmaya başlamış. Kovanın çengeli her nasılsa kuyuda bir yere takılmış, çıkmıyor. Çocuk da Hoca'yla beraber ipe asılırken, çengel aniden kurtulmuş, beraberce sırt üstü yere düşmüşler. Hoca yattıkları yerden çocuğa gökteki Ay'ı göstererek;  - "Şükürler olsun" demiş, "çok uğraştık ama, bak sonunda Ay da yerini buldu."

Boğazından Yakalayacağım Nasreddin Hoca dereden su almak için testisini daldırdığı sırada testi elinden kayıp gitmiş ve derin suyun dibini boylamış. Hoca yerinden kımıldamadan bir an öylece kalakalmış. Oradan geçen bir tanıdığı sormuş: - "Ne bekliyorsun Hoca ?" - "Testi suya daldı da" demiş Hoca, "çıkınca  boğazından yakalayacağım."

BİTTİ.