MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TÜM SANATÇILARI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Advertisements

Fakir Baykurt 1929’da Burdur’un Yeşiloca ilçesi Akçaköy’de doğdu. Az topraklı köylü bir ailenin çocuğu. 1948’de Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdi, 5 yıl köy.
ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DERS:EDEBİYAT KONU:AHMET HAŞİM’İN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ HÜSEYİN AYDOĞAN 11/G 902.
DESTAN.
Değerli Arkadaşlar, aşağıdaki sorular 7. ve 8. sınıflar için özel hazırlanmış dil bilgisi kitabımızdan yararlanılarak oluşturulmuştur. Kendi okulumuzda.
ROMAN TANIMI  Olmuş ya da olabilir nitelikteki olayları ve konuları ele alan uzun edebî türlere roman denir. Di ğ er türlerden ayrılan en önemli özelli.
ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DERS:EDEBİYAT KONU:MİLLİ EDEBİYAT VE SANATÇILARI HÜSEYİN AYDOĞAN 11/G 902.
Özellikleri  1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla başlar.  Sade.
Antalya/Muratpaşa SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU EFQM KAZANANLAR KONFERANSI ASLI KANBİR OKUL MÜDÜRÜ 24 Şubat 2016 İstanbul Deniz Müzesi.
 ARUZA VEDA  İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz, Ey eski dost yad edelim eski demleri, Madem ki son.
TANZİMAT EDEBİYATI 2. DÖNEM
MISIR UYGARLIĞI Mısır’da MÖ 3000 yıllarında Nil havzasında ortaya çıkmış bir uygarlıktır.
AHİLİ K Güçlü bir sivil toplum örgütü. ESKİ BİR SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜMÜZ; AHİLİK Bilindiği gibi Türklerin tarih sahnesine çıkışı neredeyse insanlık tarihi.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAN UNSURLAR VE TÜRK KÜLTÜRÜ
Çoşku ve Heyecanı Dile Getiren Metin : Şiir
KUŞADASI ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ BORA KAYAOĞLU KONU: FECR-İ ATİ VE AHMET HAŞİM.
İstiklâl Marşı şâiri yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buhâri Mahalle Mektebinde.
iki Başlıkta İncelenir Yıllar arası Türk Edebiyatı ve sonrası Türk Edebiyatı.
YUNUSELİ HACI NACİYE KANALICI İLKÖĞRETİM OKULU
Öğretmeye bağlı, gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler, bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları, gözlem, izlenim,duygu-düşünce.
Paragraf Nedir? & Herhangi bir yazının bir satırbaşından öteki satırbaşına kadar olan bölümüdür. & Duygu, düşünce, istekleri anlatım tekniklerinden yararlanarak.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
YAZI TÜRLERİ GURBET DUYMUŞ
Çağdaş Türk sanatını konu alan birçok kaynakta, ulusal ve yöresel Türk resminin kurucusu ve öncüsü olarak nitelendirilen Turgut Zaim, 1906 yılında İstanbul`da.
ERBAA SINAV DERGİSİ DERSHANESİ. 1. SORU Mevlana’nın beyitlik mesnevisinin asıl adı nedir?
ŞOK HABER YAZILARI M.ŞAHİN. Haber Yazıları ile ilgili bazı terimler: Gazete: Politika kültür, ekonomi ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için.
METINLERIN SINIFLANDIRILMASI. Metinlerin Sınıflandırılması Metinler; gerçeklikle ilişkileri, işlevleri ve yazılış amaçlarına göre gruplara ayrılır. Buna.
BİYOGRAFİ Sanatta, bilimde, politikada veya başka alanlarda tanınmış kişilerin yaşamlarını anlatan yazı türüne biyografi (yaşam öyküsü) denir. "Biyografi"
Mustafa Süreyya SEZGİN Mustafa Süreyya SEZGİN HAT SANATI Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı yazma sanatıdır. Bu sanat Arap harflerinin 6. yüzyıl.
Gezi Yazısı. Gezi yazısı bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı bir yazı türü. Gezi yazılarından oluşan esere seyâhatnâme denir.
Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs'te doğdu. İlköğrenimine Kudüs'te başladı ve Kırklareli'nde devam etti. Lise öğrenimini Kadıköy Sultanisi'nde tamamladıktan.
Nurullah Ataç.  21 Ağustos 1898’de İstanbul Beylerbeyi’de doğdu. 1957’de Ankara’da yaşamını yitirdi. Türk edebiyatında modern anlamda deneme türünde.
HAZIRLAYANLAR GÖZDENUR KAHRAMAN BETÜL SOLAKOĞLU MÜJGAN DİLEK.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ( )
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’NUN EDEBİ ŞAHSİYETİ
MEKTUP.
B E D İ A C E Y L A N G Ü Z E L C E "Devrim, kadınların gözlerinde başlar. Bir kadın gözlerini deviriyorsa, bir şeyler değişecektir.’’
Metinlerin Sınıflandırması
KÖROĞLU KAYNAKÇA; HAZIRLAYAN; Miraç öksüz 10rdtvtkn-91.
BİR KAHRAMAN DOĞUYOR / Mustafa Kemal Atatürk’ün Öğrenim Hayatı
AHMET HAMDİ TANPINAR ( )
GÜNEY CEPHESİ MARAŞ ANTEP URFA DESTANLAŞAN DİRENİŞ SÜTÇÜ İMAM
AHMET HAŞİM ( ).
 Mısır, Nil Nehri'nin akış yönüne göre Aşağı ve Yukarı Mısır olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Din Kültür Ve Ahlak Bilgisi
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE ROMAN
Tanımı Özellikleri Konuyla İlgili Sorular
ANLATIM TÜRLERİ.
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
İstiklâl Marşı şairi. Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk.
TEVFİK FİKRET (
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
EDEBİYAT PERFORMANS ÖDEVİ
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
HALİD ZİYA UŞAKLIGİL ( ).
NamIK KEMAL.
Karşılaştırmalı Eğitim
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük
MEHMET EMİN YURDAKUL ( )
ROMAN NEDİR? Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların, insanlar arasındaki ilişkilerin, insan psikolojisinin uzun bir şekilde yer ve zaman bağlamında anlatıldığı.
7.Sınıflar Aralık Ayı Bilgi Yarışmasına Hoş Geldiniz
Aşağıda verilen bilgileri (dönem / ulus – destan) eşleştiriniz.
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE DİL VE ANLATIM
<<<<<<>>>>>>
EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ
SAHAFLAR DÜNYASINA YOLCULUK
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Günlük (Günce).
Sunum transkripti:

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TÜM SANATÇILARI www.edebiyatfatihi.net www.edebiyatfatihi.net tarafından hazırlanmıştır

1911-1923 YILLARI ARASINDAKİ EDEBİYATA NEDEN MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ DENMİŞTİR? Bu dönemde Türkçülük akımının etkisiyle milli ve milliyetçi unsurlar ön plan çıkmış, toplum hedef kitle olarak benimsenmiştir. Bu dönem edebiyatı kaynağını ve ruhunu milletten almıştır. Bu sebeplerden dolayı bu döneme Milli Edebiyat Dönemi denmiştir. 

Milli Edebiyat Dönemi Sanatçılarımız

Ömer Seyfettin Edebi Kisiliği Maupassant(KLASİK VAK'A ÖYKÜSÜ-OLAY ÖYKÜSÜ) tarzı olay hikâyeciliğinin bizdeki en büyük ismidir. Hikâyeciliği meslek olarak gören ilk sanatçıdır. Genç Kalemler dergisinde yayımlanan “Yeni Lisan” maka­lesiyle dilin sadeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Uzun cümlelerden, söz oyunlarından, yabancı sözcük ve tamlamalardan kaçınmış, konuşma ve yazı dili arasında bir uyum kurmaya çalışmıştır. “Toplum için sanat” anlayışıyla milli değerlere yönelmenin önderliğini yapmıştır. Realizm akımının etkisi altındadır. Hikâyelerinde milli’ bilinci uyandırma ve güçlendirme amacı taşımıştır. Mizahtan da yararlanarak toplumdaki aksayan yönleri eleştirmiştir; bu bakımdan hikâyeleri toplumsal hiciv ka­rakteri taşır. Konuşma dilini yazı diline uygulamayı amaçlamıştır. Hikâyeleri teknik açıdan zayıftır, tasvirlere, psikolojik tah­lillere önem vermez, daha çok olayı ön plana çıkarır.

Kısa cümlelere dayanan okurun dikkat ve heyecanını canlı tutan bir anlatımı vardır. Hikâyelerinde menkıbe, efsane, destan, halk fıkraları ve tarihten yararlanmıştır. Kitaplaştırmadığı az sayıda şiiri de vardır. Efruz Bey ve Yalnız Efe adlı eserleri “uzun hikâye”, “roman” olarak da değerlendirilmektedir.

Eserleri ŞİİRLERİ Ömer Seyfettin'in Şiirleri (1972, Fevziye Abdullah Tansel derlemesi) ROMANLARI Ashâb-ı Kehfimiz (1918) Efruz Bey (1919) Foya (Yarım kalan roman denemesi) Sultanlığın Sonu (Yarım kalan roman denemesi) Yalnız Efe

Ziya Gökalp Edebi Kisiliği Diyarbakır'da doğdu, İstanbul'da ya­şamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Ziya’dır. Ziya Gökalp, sanatı, düşüncelerini yaymak için araç olarak kullanan şairlerdendir.  Şiirleri de düz yazıları da fikir ağırlıklıdır. O, bunlarda sanatsal bir ağırlığa yönelmediği gibi dilsel bir yetkinliğe ulaşamamıştır. Onun en büyük özelliği Türkçülük sisteminin bir düzene bağlamasıdır. Ziya Gökalp'ın sanatının en önemli özelliklerinden biri de Türk şiirine o zamana kadar ihmal edilen Türk mi­tolojisini sokmasıdır. Şair, destan yönünden çok zen­gin olan Türk mitolojisini şiirlerinde yansıtmıştır. Edebiyatımızın gelişmesi için halka, ulusal kaynaklara gidilmesi, yalın bir dil kullanılması, aruz yerine hece ölçüsünün tercih edilmesi konuşma dili ile yazı dilinin birleştirilmesi, Halk edebiyat ile Batı edebiyatının örnek alınması gerektiğini savunur.

Şiirlerinde çoğunlukla ikili (mesnevi), koşma, sone vb Şiirlerinde çoğunlukla ikili (mesnevi), koşma, sone vb. nazım şekillerini kullanan Gökalp, şiir sanatı­nın teknik yönüyle pek ilgilenmemiştir. O, şiirin ne söy­lediği kısmıyla ilgilenmiştir. Bu yönüyle onun şiirlerinde kuru bir didaktizm göze çarpar. Eserinde sade, konuşma diline yakın, doğal, kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. Türk mitolojisinden, Türk folklorundan, Dede Korkut Hikâyelerinden, masalardan yararlanılır. Hece ölçüsünün benimsenip yaygınlaşmasında büyük rolü olmuştur.  İnceleme, makale, didaktik şiir, manzum destan, masal türlerinde eserler vermiştir...

Eserleri ŞİİRLERİ Kızıl Elma Yeni Hayat Altın Işık Düz yazı Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak Türkçülüğün Esasları Türk Töresi Türk Ahlakı Malta Mektupları Türk Medeniyet Tarihi

Refik Halit Karay 1909 yılında, Fecr-i Ati topluluğuna katılan yazar, sanat an­ layışının zaman içinde değişmesiyle Milli Edebiyat Dönemi özel­ likleri gösteren eserler kaleme almıştır. Öykü,roman,anı, deneme, tiyatro,fıkra,mizah...türlerinde eser veren sanatçı Türkçeyi büyük bir başarıyla kullanmıştır. Refik Halit Karay, edebi eserleri ile tanındığı gibi aynı za­manda siyasi mizah yazılarıyla da ünlüdür. Ancak, herhangi bir politik görüşü savunmaz. Buna rağmen, dönemin siyasal iktida­rına yönelttiği eleştiriler nedeniyle, 1916 yılında Çorum’a sürülür; bu sürgün, onun ünlü eseri “Memleket Hikâyeleri”nin zeminini hazırlar. Aydede adlı mizah dergisinde Milli Mücadele aleyhine yazdığı yazılar nedeniyle Beyrut ve Halep'te 15 yıl sürgün kalmıştır. Teknik bakımdan olduk­ça güçlü olan öykülerinde olaylar, toplumu ve bireyi yakından il­gilendiren sosyal olaylardır. 

1909 yılında öykü yazmaya başlayan ve edebiyatımızda öy­kü türünün önemli sanatçılarından olan Refik Halit Karay, sana­ tının ilk yıllarında Servet-i Fünûn topluluğunun etkisindedir. Ay­rıca, Fransız edebiyatını yakından takip ettiğinden, realizm ve natüralizmin özellikleri, yazarın öykülerinde kendini belli eder. Maupassant tarzı (olay) öyküler veren yazarın eserlerinde, kah­ramanlar yaşadıkları çevre ile birlikte ele alınırlar. Realizmin önemli özelliklerinden biri olan gözleme, özellikle Memleket Hi­kâyeleri adlı eserinde, çok sık rastlanır. Yazarın en önemli özelliklerinden bi­ri ise, merak unsurunu çok sık kullanmasıdır. Fransız edebiyatından Guy de Maupassant’ı, Türk edebiya­ tında ise Halit Ziya ve Hüseyin Cahit’i örnek alan yazarın ilk öykülerinde yerel tipler ve konular anlatılır. Sanatçının en bilinen eseri, yazarın 1908-1919 yılları arasın­ da yazdığı ve 17 öyküden oluşan “Memleket Hikâyeleri'dir.Bu eserdeki kahramanlar genellikle orta tabakaya ait insanlardır.

Batıya ait tekniklerle yerli sorunları ve Anadolu insanının hayatı­nın anlatıldığı bu öyküler, o döneme kadar ele alınmayan konu­ların anlatılması ve konuşma diline ait her sözcüğün kullanılması bakımından oldukça önemlidir. Yurt dışında, sürgünde iken yazdığı öykülerini topladığı Gur­bet Hikayeleri adlı eseri de edebiyatımız için oldukça önemlidir. Refik Halit Karay’ın ilk romanı, “İstanbul’un İçyüzü” adlı eseridir. Bu romanda; ana olay yoktur, birbirinden bağımsız olaylar ve kişiler ayrı ayrı bölümlerde verilmiştir, eski ve yeni ya­şam tarzları karşılaştırmıştır. Bu bakımdan bu roman, edebiya­tımıza büyük bir yenilik kazandırmıştır. Yazarın bir diğer romanı ise Bugünün Saraylısı adını taşır. Bu romanda; II. Dünya Savaşı sırasında, İstanbul’da yaşayan yabancılara verilen yüksek değer ve yabancı hayranlığı anlatılır. Psikanaliz içeren bölümler de vardır.

Eserleri Dört Yapraklı Yonca (1957) Sonuncu Kadeh (1965) ROMAN İstanbul’un İçyüzü (1920) Yezidin Kızı (1939) Çete (1939) Sürgün (1941) Anahtar (1947) Bu Bizim Hayatımız (1950) Nilgün (3 cilt, 1950-1952) Yeraltında Dünya Var (1953) Dişi Örümcek (1953) Bugünün Saraylısı (1954) 2000 Yılının Sevgilisi (1954) İki Cisimli kadın (1955) Kadınlar Tekkesi (1956) Karlı Dağdaki Ateş (1956) Dört Yapraklı Yonca (1957) Sonuncu Kadeh (1965) Yerini Seven Fidan (1977) Ekmek Elden Su Gölden (1980) Ayın On Dördü (1980) Yüzen Bahçe (1981) ÖYKÜ Memleket Hikayeleri (1919) Gurbet Hikayeleri (1940) MİZAH Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915) Kirpinin Dedikleri (1918) Ay Peşinde (1922)

GÜNCE Bir İçim Su (1931) Bir Avuç Saçma (1939) İlk Adım (1941) Üç Nesil Üç Hayat (1943) Makyajlı Kadın (1943) Tanrıya Şikayet (1944) ANI Minelbab İlelmihrab (1946) Bir Ömür Boyunca (1980)

Mehmet Emin Yurdakul Milli edebiyat akımı ve Türkçülüğün önde gelen temsilcileri arasında yer aldı.   “Türk Şairi”, “Milli Şair” ünvanı ile tanınır.. Tanzimat Döneminde ortaya çıkan “halk için halk diliyle yazma” anlayışını Servet-i Fünûn Döneminde yeniden canlandıran sanatçı Mehmet Emin Yurdakul’dur. Şiirlerinde Türk milletinin yüceliğini haykırır. 1897’de Türk-Yunan Savaşı sırasında “Cenge Giderken” adlı şiiri yazmıştır. Bu şiiri yazmıştır. Bu şiirin ilk dizesi olan “Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur.” sözüyle edebiyatımızda yeni bir çığır açmıştır.

Şiirlerinde kahramanlık ve milli bilinci öne çıkararak savaşa giden halkı cesaretlendirmiştir.  Konuşma diliyle ve hece ölçüsüyle şiirler yazmak gerektiği üzerinde durmuştur.  Türkçe şiirler adlı kitabıyla edebiyat çevrelerinde sesini duyurmuştur. Onun bu eseri ile Türkçülük edebiyat alanına girmiştir.  Sade dil ve hece ölçüsü ile şiirler yazan ilk şairdir. Milli duyguları ve sosyal konuları işlemiştir. Dil ve şekil özellikleri bakımından halk şiirinden etkilenmiştir.

Eserleri ŞİİR Türkçe Şiirler (1899-1918) Türk Sazı (1914) Ey Türk Uyan (1914) Tan Sesleri (1915, 1956) Ordunun Destanı (1915) Dicle Önünde (1916) Hastabakıcı Hanımlar (1917) Turana Doğru (1918) Zafer Yolunda (1918) İsyan ve Dua (1918) Aydın Kızları (1919) Mustafa Kemal (1928, şiir ve düzyazı) Ankara (1939) DÜZYAZI Fazilet ve Asalet (1890) Türkün Hukuku (1919) Kral Corc’a (1923)

ALi CANiP YÖNTEM Milli edebiyatın kurucuları arasında yer alır. Genç Kalemler dergisinin kurucuları arasındadır. Edebiyata şiirler başladı. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'le birlikte Yeni Lisan hareketinin ve Milli Edebiyatın üç önemli teorisyenindendir. Önce Fecriati’de yer almış, sonra Milli Edebiyat topluluğunda yer almıştır. Aruzdan heceye geçmiş, sade dille şiirler yazmıştır. Lise edebiyat programlarının düzenlenmesinde çalışmış ve ders kitapları hazırlamıştır. Makaleleri ve edebiyat tarihçiliğiyle tanınır. Polemikçidir. Cenap Şahabettin ile edebiyat anlayışı üzerine tartışmıştır.

ESERLERi ŞİİR Geçtiğimiz Yol ELEŞTİRİ Milli Edebiyat Meselesi Cenap’la Münakaşalarım İNCELEME Ömer Seyfettin Epope ANTOLOJİ Türk Edebiyat Antolojisi

RIZA TEViK BÖLÜKBASI Felsefeye merakı nedeniyle "Filozof Rıza" olarak tanınmıştır.  Servet-i Fünuncuların çağdaşıdır; ancak onlara katılmamıştır.  Hareketli bir siyaset hayatı vardır. Sevr Antlaşması’nı imzalayan delegeler arasında yer almıştır.  Başlangıçta Abdülhak Hamit ve Tevfik Fikret etkisinde aruz vezniyle şiirler yazmıştır.  Daha sonra Aşık ve Tekke şiiri geleneğinden yararlanarak duygulu, içten koşma ve nefesler yazmıştır.  Mehmet Emin Yurdakul‘daki lirizm ve ahenk eksikliğini kapatmış, bir bakıma onun şiirlerindeki kuru didaktizmin ötesine geçmiştir.  Felsefe ,edebiyat, edebiyat tarihi konularında da eserleri vardır. 

ESERLERi ŞiiR Serab-ı Ömrüm ŞİİR ÇEVİRİ Ömer Hayyam ve Rubailer DÜZYAZI Felsefe Dersleri Mufassal Kaamus-ı Felsefe Abdülhak Hamit ve Mülahazat-ı Felsefiyyesi

MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ Edebiyat tarihçisi, araştırmacı ve siyasetçidir. Üniversite yıllarında şiire ilgi duyan sanatçı, Batı edebiyatıyla ilgili araştırmalar yapmıştır.  Sanat hayatına Fecr-i Âtî topluluğunda şiir yazarak başlamış, daha sonra Millî Edebiyat akımına katılmıştır. Millî Edebiyat hareketine katıldıktan sonra, sanatsal içerikli eserlerden ziyade, bilimsel eserler yazmış, modern yöntemler kullanarak Avrupai tarzda edebiyat tarihçiliğinin temellerini at­mıştır. Türk edebiyatını bilimsel yöntemlerle inceleyen ilk bilim ada­ mıdır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine geçtikten sonra edebiyat ve edebiyat tarihi ile ilgili önemli çalışmalar yap­mış; Bu doğrultuda "Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar", "Türk Edebiyatı Tarihi", "Divan Edebiyatı Antolojisi","Türk Saz Şairleri" gibi eserleri kaleme almıştır.

Türklerin kendi kültür ve medeniyetinin yabancılardan öğ­renilmesine karşı çıkan sanatçı; Türk edebiyatı tarihi, Türk medeniyeti ve kültür tarihi, Türk dili, Türk sanatı ve müziği alanlarında incelemeler yaparak eserler yazmıştır. Yaptığı edebiyat tarihi çalışmalarıyla birçok sanatçıyı bilim dünyasına kazandırmıştır. Bilimsel tarihçiliğin ilk örneklerini veren sanatçı, çeşitli uygar­lıkların etkisinde kaldıkları için farklılık gösteren Türk boyları­nın edebiyatlarını bir bütün olarak ele almıştır. Ziya Gökalp'ın çıkardığı"Yeni Mecmua"da hece vezniyle ve millî konuları işleyen şiirler yazmıştır. Şairlerimiz ve şiirleri üzerine yaptığı tanıtma ve incelemelerini daha çok "Yeni Mecmua"da yayımlamıştır. Özellikle edebiyat tarihi konusunda yaptığı çalışmalarıyla tanınan sanatçı, Türk edebiyatı tarihinin kurucusu sayılmış; edebiyatı "tarih-eser- şahıs" üçgeninde modern ve bilimsel yöntemlerle incelemiştir. Eserlerini Millî Edebiyat'ın dil anlayışına uygun olarak sade bir Türkçe ve akıcı bir üslupla yazmıştır.

ESERLERi MAKALE Hayat-ı Fikriye, Bugünkü Edebiyat iNCELEME – EDEBİYAT TARİHİ Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Edebiyat Araştırmaları, Türk Edebiyatı Tarihi (2 cilt), Türk Saz Şairleri, Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, Bugünkü Edebiyat, Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler, Türkiye Tarihi, Tevfik Fikret ve Ahlakı ŞİİR Mektep Şiirleri

YAKUP KADRi KARAOSMANOGLU Kahire'de doğmuş, yazarlık, büyükelçilik ve milletvekilliği yapmıştır.  Edebiyatın her alanında eser vermiştir. Fecr-i Ati’nin dağılmasından sonra Milli Edebiyat içinde yer almıştır.  Çoğunlukla içinde yaşadığı toplumun dertlerini eserlerinde işlemiştir.  Anadolucu, Atatürkçü, devletçi ve laik bir çizgide kalmıştır.  Esas ününü romancılık alanında bulmuştur.  Kuvvetli bir gözlem gücü vardır.  Roman dili sadedir.  Realist bir çizgide yaşamıştır.  Eserlerinde aydın-halk çatışmasını yansıtmıştır.  Eserlerinde belli tarihsel dönemleri ele aldı. 

ESERLERi ROMAN  Kiralık Konak (1922) Nur Baba (1922) Hüküm Gecesi (1927) Sodom ve Gomore (1928) Yaban (1932) Ankara (1934) Bir Sürgün (1937) Panaroma (2 cilt, 1953) Hep O Şarkı (1956)  ÖYKÜ Bir Serencam (1914) Rahmet (1923) Milli Savaş Hikâyeleri (1947)  MENSUR ŞİİR Erenlerin Bağından (1922) Okun Ucundan (1940)  OYUN Nirvana (1909) ANI (HATIRA) Zoraki Diplomat (1955) Anamın Kitabı (1957) Vatan Yolunda (1958) Politikada 45 Yıl (1968) Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1969)  MONOGRAFİ Ahmet Haşim (1934) Atatürk (1946)  MAKALE İzmir'den Bursa'ya (1922, Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet Asım Us ile birlikte) Kadınlık ve Kadınlarımız (1923) Seçme Yazılar (1928) Ergenekon (iki cilt, 1929) Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin'in Albümünden (1942)

HALiDE EDiP ADIVAR Milli Edebiyat Döneminin tanınmış ilk kadın romancısı ve hikâyecisidir. İngiliz dili ve edebiyatı profesörüdür. Bazı eserlerini İngilizce yayımlamıştır. Fatih ve Sultan Ahmet’te yaptığı mitingleriyle tanınır. Tasvir ve tahlilde başarılıdır. Tasvirleri realist nitelik taşır. Karakterleri bulunduğu çevreye göre konuşturur. Romanlarında gözlem önemlidir. Konuşma diline bağlı kalmıştır. Dili özensizdir, eserlerinde basit dil yanlışları vardır. İlk romanlarında aşk konusunu işlemiş, kadın psikolojisi üzerinde durmuştur. Bu romanlarının kahramanları genellikle Batılı bir anlayışla idealize edilmiş, güçlü ve kültürlü kadınlardır. Sonra Türkçülük akımını benimsemiştir, Milli Edebiyat akımının tanınmış ilk kadın romancısı olmuştur. Kurtuluş Savaşı yıllarında milli duyguları öne çıkaran romanlar yazmıştır.

ESERLERi ROMAN Heyula (1908)  Raik'in Annesi (1909)  Seviye Talip (1910)  Handan (1912)  Yeni Turan (1912)  Son Eseri (1913)  Mev'ud Hüküm (1918)  Ateşten Gömlek (1923)  Vurun Kahpeye (1923)  Kalp Ağrısı (1924)  Zeyno'nun Oğlu (1928)  Sinekli Bakkal (1936) Yolpalas Cinayeti (1937)  Tatarcık (1939)  Sonsuz Panayır (1946)  Döner Ayna (1954)  Akile Hanım Sokağı (1958)  Kerim Ustanın Oğlu (1958)  Sevda Sokağı Komedyası (1959)  Çaresaz (1961)  Hayat Parçaları (1963)  ÖYKÜ İzmir'den Bursa'ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922)  Harap Mabetler (1911)  Dağa Çıkan Kurt (1922)  OYUN Kenan Çobanları (1916)  Maske ve Ruh (1945)  ANI Türkün Ateşle İmtihanı (1962)  Mor Salkımlı Ev (1963)

RESAT NURi GÜNTEKiN 20.yy. Türk Edebiyatı’nın en büyük romancılarındandır.  Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda  etkili bir isimdir. Roman, öykü, gezi, eleştiri ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir.  Sade ve canlı bir dille yazdığı eserlerinde Türkçeyi başarıyla kullanmıştır.  İstanbullu idealist bir genç kızın, Feride’nin, öğretmen olarak gittiği Anadolu’ da yaşadıklarını anlattığı Çalıkuşu’yla sevilmiştir. Çalıkuşu, köyü ve taşra insanın yaşa­yışını anlatan ilk başarılı eserlerdendir.  Reşat Nuri Güntekin,  "öğretmenler ve memurlar romancısı" olarak tanınır.Yanlış Batılılaşma, batıl inançlar, günlük yaşam, kuşaklar arası anlaşmazlıklar eserlerinde işlediği önemli konulardır. Bozulan insani değerler ve ahlak yapısı üzerinde ısrarla durur. Eserlerindeki kahramanlar genellikle tek boyutludur. Sayısız insan tipinin olduğu eserlerinde çoğunlukla erkek kahramanlara yer verir. Kahramanların dış görünümünden ziyade psikolojik özelliklerini ön plana çıkarır. Olayın kahramanlarını çevreyle birlikte vermiştir.  Ruh tahlillerinde oldukça başarılı olan yazar eleştirilerinde ise son derece acımasızdır.

Eserlerinde mizah öğesi ve ince espriler ön plana çıkar Eserlerinde mizah öğesi ve ince espriler ön plana çıkar. Mizah ve magazin yazılarını "Ateşböceği", "Ağustosböceği" ve "Yıldızböceği" gibi isimlerle yayımladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan öykü, roman ve tiyatrolarında kendi isminin yanında "Hayrettin Rüştü", "Mehmet Ferit", "Sermet Ferit" takma adlarını kullandı. Yaprak Dökümü’nde Batılılaşmanın Türk aile yapısı üzerindeki olumsuz etkisini; Yeşil Gece’de Kurtuluş Sa­vaşı yılları ve sonrasında dini istismar eden kişilerin eleştirisini romanlaştırır.  Öğretmenliğinden dolayı tanıdığı Anadolu’yu, gözlemci yönüyle yansıtmıştır.  Romantizm ve realizm akımlarından etkilenmiştir.  Görevi sırasındaki gözlemlerini anlattığı Anadolu Notları gezi türünün en önemli eserlerindendir.

ESERLERi ROMAN Çalıkuşu (1922) Gizli El (1924) Damga (1924) Dudaktan Kalbe (1925)  Akşam Güneşi (1926)  Bir Kadın Düşmanı (1927)  Yeşil Gece (1928)  Acımak (1928)  Yaprak Dökümü (1930)  Kızılcık Dalları (1932)  Gökyüzü (1935)  Eski Hastalık (1938)  Ateş Gecesi (1942)  Değirmen (1944)  Miskinler Tekkesi (1946)  Harabelerin Çiçeği (1953)  Kavak Yelleri (ölümünden sonra 1961) Son Sığınak (ölümünden sonra 1961)  Kan Davası (ölümünden sonra 1962)  ÖYKÜ Gençlik ve Güzellik (1919)  Roçild Bey (1919)  Eski Ahbap (1919)  Tanrı Misafiri (1927)  Leyla ile Mecnun (1928) 

OYUN Hançer (1920)  Eski Rüya (1922)  Ümidin Güneşi (1924)  Gazeteci Düşmanı-Şemsiye Hırsızı-İhtiyar Serseri (Üç oyun birarada, 1925)  Taş Parçası (1926)  Hülleci (1926)  Bir Köy Hocası (1928)  Babür Şah'ın Seccadesi (1931)  Bir Kır Eğlencesi (1931)  Ümit Mektebinde (1931)  Felaket Karşısında-Gözdağı- Eski Borç (Üç oyun bir arada, 1931)  İstiklal (1933)  Vergi Hırsızı (1933)  Bir Yağmur Gecesi (1943)  Balıkesir Muhasebecisi (1953)  Tanrıdağı Ziyafeti (1955)  Yaprak Dökümü (ölümünden sonra 1971)  Eski Şarkı (ölümünden sonra 1971)  GEZİ Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966)  EĞİTİM Dil ve Edebiyat: Türk Kıraati (1930)  Fransızca-Türkçe Resimli Büyük Dil Kılavuzu (1935)

HALiDE NUSRET ZORLUTUNA ESERLERi İlk şiirlerini mütareke yıl­larında yayımlayan sa­natçı, "Git Bahar"şiiriyle adını edebiyat dünyasına duyurmuştur.  Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, sade bir dil kullanmıştır.  Değişik yaşamalar karşısında kadın ruhunun duyarlılığını başarıyla dile getirmiştir. ESERLERi Geceden Taşan Dertler (şiir) Yayla Türküsü (şiir) Ellerim Bomboş (şiir)

AHMET RASiM Servet-i Fünûn döneminde eser verdiği halde bu topluluğa katılmayan Ahmet Rasim, edebiyattaki Batılılaşmaya karşı çıkıp Servet-ı Fünûncuları eleştirmiştir.  Tarih, coğrafya, seyahat, dilbilgisi gibi çok değişik konularda eser veren Ahmet Rasim roman ve hikâye de yazmıştır.  Özellikle anı, fıkra ve makaleleriyle başarılı olmuştur.  Sohbet ve fıkra türündeki yazılarında İstanbul'daki şehir hayatını tüm canlılığı ve ilginç yönleriyle anlatmıştır.  Başarılı bir gözlemcidir, gözlemlerini aktarmada çok başarılıdır.  Hüseyin Rahmi'nin roman ve hikâyelerinde yaptığını fıkra ve anıları ile gerçekleştirerek yaşamın en ilginç yönlerini anlatmıştır. Yazarın teknik yönden pek başarılı olmayan "Cep Romanları" başlığıyla yayımlanan pek çok romanı vardır.  Bu romanlarda Namık Kemal etkisi çok açıktır. Yalın ve açık bir üslubu vardır; kısa cümleler kurar. 

ESERLERi Cidd-ü Mizah (Biyografiler, 1920) ROMAN – ÖYKÜ İlk Sevgili (1891) Afife (1894) Güzel Eleni (1893) Meyl-i Dil (1897) Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi (1893) Sevda-yı Sermedi (1897) Gam-ı Hicran (1898) Ülfet (1900) Hamamcı Ülfet (1922) İki Günahkar (1922) ANI-FIKRA-BİYOGRAFİ-MEKTUP:  Eşkâl-i Zaman (fıkra, 1918) Gülüp Ağladıklarım (anı, 1926) Muharrir, Şair, Edip (Biyografiler 1924) Cidd-ü Mizah (Biyografiler, 1920) Şehir Mektupları (4 cilt, 1910-1911) Falaka (Anı, 1927) Fuhş-i Atik (Anı, 1922) Gecelerim (Anı, 1896) Ramazan Sohbetleri (Anı, 1913) Ömr-i Edebi (4 cilt Anı, 1897-1900) Romanya Mektupları (Anı-gezi, 1916) TARİH Küçük Tarih-i İslam (1890) Küçük Tarih-i Osmani (1891) İki Hatıra Üç Şahsiyet (1916) İstibdattan Hakimiyet-i Milliyeye (2 cilt, 1926)

MUSAHiPZADE CELAL ESERLERi Milli Edebiyat dönemi oyun yazarıdır. İstanbul Şehir Tiyatrolarında vazife alması ve oyunlarının basitliği, eserlerinin devamlı oynanmasına yol açtı. Böylece yaygın bir şöhret kazandı Teknik bakımından zayıf; ama gözlem, tarihi ayrıntı ve yergi bakımlarından başarılı komediler yazmıştır. Konularını Osmanlı İmparatorluğu’ndan, kendi deyişiyle “tarihin gölgesi altında hayal-meyal seçilen halk hayatın­dan” almıştır. ESERLERi TİYATRO Türk Kızı Köprülüler İstanbul Efendisi Lale Devri, Macun Hokkası Yedekçi Kaşıkçılar, Atlı Ases Demirbaş Şarl İtaat İlamı Moda Çılgınlıkları Fermanlı Deli Hazretleri

Aynaroz Kadısı Kafes Arkasında Bir Kavuk Devrildi Mum Söndü Pazartesi... Perşembe Gül ve Gönül Balaban Ağa Selma Genç Osman.

BEŞ HECECiLER

BEŞHECECi SANATÇILARIMIZ

BEŞ HECECiLER KiMLERDiR Ziya Gökalp’in başlattığı “halka doğru” düşüncesinden yola çıkan bu sanatçılar, yurt güzelliklerinden ve yerli hayattan seçtikleri konularını hece ölçüsüyle ve arı bir Türkçe’yle yazmayı ilke edinmişlerdir. Kurtuluş Savaşı döneminde devrin yöneticileri tarafından ulusal coşkuyu arttıracak şiirler yazmaları için teşvik edilmiştir. Bir topluluk oluşturmayan ve şiirlerindeki ortak noktalardan dolayı Beş Hececiler olarak anılmışlardır.

HALiT FAHRi OZANSOY ESERLERi Bir öğretmen olan şair, şiirlerinde çoğunlukla egzotik sahnelere, hüzün ve melankoli gibi bireysel duygulara aşk, ölüm temalarına rastlanır. Aruzla şiire başlamış sonraları heceyle şiirler yazmış ve Beş Hececiler‘ e katılmıştır. Aruza Veda şiiriyle tanınmıştır. “Şair” isimli bir dergi çıkarmıştır. ESERLERi ŞİİR Cenk Duyguları Efsaneler Rüya TİYATRO Sönen Kandiller (Manzum) ROMAN Sulara Giden Köprü ANI Edebiyatçılar Geçiyor

ENiS BEHiÇ KORYÜREK ESERLERi Şiire aruzla başlamış Ziya Gökalp’in etkisiyle heceyi kul­lanmaya başlamıştır. Milli heyecanlarla yüklü epik şiirleriyle tanınmıştır. Heceyi kullanmada pek başarılı değildir. “Gemiciler” şiiri başta olmak üzere, Türk denizciliğiyle ilgili şiirleriyle tanınmıştır. Son yıllarında tasavvufi şiirler de yazmıştır ESERLERi ŞİİR Miras Güneşin Ölümü Varidat-ı Süleyman (Tasavvufi)

YUSUF ZiYA ORTAÇ Aruzla ve heceyle yazdığı şiirlerini değişik dergilerde yayımlamıştır. Türk edebiyatının önemli mizah yazarlarındandır.  Akba­ba adlı mizah dergisini çıkarmıştır. Şiirlerinde Faruk Nafiz'in etkisi vardır. Sağlam bir Türkçesi, kıvrak bir üsluba sahiptir. Heceyle yazdığı Binnaz adlı oyun başarılı İLK MANZUM PİYESTİR. Orhan Seyfi Orhon‘la birlikte Çınaraltı dergisini çıkarmış­tır. Cumhuriyet  Dönemi  Türk  Edebiyatı’nda  da  etkili   bir isimdir.

ESERLERi ŞİİR Akından Akına Cenk Ufukları Aşıklar Yolu Yanardağ Kuş Cıvıltıları(Çocuk Şiirleri) ANI Portreler Bizim Yokuş (Gazetecilik Anıları) ROMAN Göç Üç Katlı Ev FIKRA Beşik Ocak Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Gezi Yazısı Göz Ucuyla Avrupa

ORHAN SEYFi ORHON Gazetecilik, öğretmenlik ve m.vekilliği yapmıştır. Şiire aruzla başlamış sonraları heceyle yazmıştır. Hece Ölçüsüyle gazel biçiminde şiirler de yazmıştır. Bireysel duyguları işleyen ahenkli zarif şiirlerinde temiz, duru bir Türkçe vardır. “Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi” adlı manzum masalıyla sevilmiştir. Yusuf Ziya Ortaç’la  birlikte Papağan, Güneş, Ayda Bir, Çınaraltı dergilerini çıkardı. Mizah çalışmaları da vardır.

ESERLERi ŞİİR Fırtına ve Kar (1919) Peri Kızı ile Çoban Hikayesi (1919)  Gönülden Sesler (1922)  O Beyaz Bir Kuştu (1941)  Kervan (1946)  İşte Sevdiğim Dünya (1965) DÜZ YAZI Fiskeler (1922) Asri Kerem (1942)  Dün Bugün Yarın (1943)  Kulaktan Kulağa (1943)  Hicivler (1950)  Gençlere Açık Mektup (1951)  Düğün Gecesi (1957)

FARUK NAFiZ ÇAMLIBEL Beş Hececilerin en önemli ismidir. Aruz ölçüsüyle yazdığı  ilk şiirlerden sonra daha çok heceyi kullanmaya başlamıştır. Aruzu tamamıyla terk etmeyen şair her iki vezni de usta­ca kullanmıştır. “Sanat”adlı şiiriyle “memleketçi edebiyat” anlayışının öncülüğünü yapmıştır. Hem bireysel duygularını hem de memleket konularını şiirlerinde işlemiştir. Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık ve ihtirastır. Düş ile gerçeği kaynaştırdığı epik ve lirik özellikteki şiir­ler yazmıştır. Realist-romantik özellikler taşır. “Han Duvarları” şiiri çok ünlüdür. Cumhuriyet  Dönemi  Türk  Edebiyatı’nda  da  etkili   bir isimdir.

ESERLERi ŞİİR Şarkın Sultanları (1919) Gönülden Gönüle (1919) Dinle Neyden (1919)  Çoban Çeşmesi (1926)  Suda Halkalar (1928)  Bir Ömür Böyle Geçti (1933)  Elimle Seçtiklerim (1934)  Akarsu (1937)  Tatlı Sert (Mizah Şiirleri, 1938)  Akıncı Türküleri (1938)  Heyecan ve Sükûn (1959)  Zindan Duvarları (1967)  Han Duvarları (Seçme Şiirler, 1969) OYUN (çoğu manzumdur) Canavar (1925)  Özyurt (1932)  Akın (1932)  Kahraman (1933)  Yayla Kartalı (1945) ROMAN Yıldız Yağmuru (1936) Ayşenin Doktoru (1949)

MiLLi EDEBiYAT DÖNEMi BAĞIMSIZ SANATÇILAR

MiLLi EDEBiYAT DÖNEMi BAĞIMSIZ SANATÇILARIMIZ

MEHMET AKiF ERSOY İSTİKLÂL ŞAİRİMİZDİR. Küçük yaşta iyi bir din eğitimi görmüş, Arapça, Farsça; gençlik yıllarında ise Fransızca öğrenmiş olan Mehmet Âkif, dini -milli - lirik - epiközellik taşıyan şiirleriyle edebiyatımızdaki yerini almıştır.  1908'den sonra Sırat-ı Müstakim ve Sebil'ür-Reşat adlı din dergilerinde şiirler, din ve edebiyatla ilgili makaleler yayımlayarak yazı hayatına başlamıştır.  Şiirlerinin çoğunda İslâm'ı anlatmaya çalış­mış, İslâm dininin doğru anlaşılması duru­munda toplumun ilerleyebileceğini söylemiş­tir.  Mehmet Âkif realist bir şairdir."Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim/İnan ki her ne demişsem görüp de söylemi­ şim..." dizeleri onun bu özelliğini yansıtır.  Öğretici yanı ağır basan, din, ahlâk, vatan konularının işlendiği şiirlerinde konuşma dili­ni başarıyla kullanmıştır.  Tüm şiirlerini aruzla yazmıştır.  Aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla uygulayan şair, nazmı nesre yaklaştırmıştır (Bu özellikleriyle Tevfik Fikret'e benzer).  Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir. 

Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir.  Âkif, birçok şiirinde sosyal sorunlara da yer vermiştir. Sözgelimi "Küfe"şiirinde yetim kalan bir çocuğun dramını, "Mahalle Kah­vesinde zamanını kahvelerde öldüren tem­bel kişileri, "Köse İmam"da İslâmı yanlış anlayarak karısını boşamak isteyen acıma­ sız, cahil bir adamı... anlatır.  Sanatçı, milli marşımız olan İstiklâl Marşı'nın da şairidir.  Mehmet Âkif, özlediği gençliği "Asım"da simgeleştirmiştir. Ona göre gençlik İslâm inancı ile Batı'nın bilimini sentezleyebilirse görevini yapmış olacaktır.  Mehmet Âkif, Fransız sanatçı Emile Zola'nın gerçekçiliğine hayrandır. Bu bakımdan da naturalisttir. Gerçeği olduğu gibi, bütün çir­kinliği ve kusurlu yanlarıyla anlatması onu naturalistlere yaklaştırır. Mehmet Âkif bütün şiirlerini Safahat adı al­tında ve yedi ciltte toplamıştır. Safahat'ın ciltleri şu başlıkları taşır.

ESERLERi Safahat Süleymaniye Kürsüsünde Hakkın Sesleri Fatih Kürsü­sünde Hatıralar Âsım Gölgeler İSTİKLAL MARŞI

YAHYA KEMAL BEYATLI Milli edebiyat döneminin bağımsızisimlerindendir. Yazar, şair, siyasetçi ve diplomat kimlikleriyle ön plana çıkan ve doğum adı Ahmed Agâh olan Yahya Kemal Beyatlı, 2 Aralık 1884'te Üsküp Yenimahalle'de dünyaya geldi. Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire Servetifünun etkisiyle başladı.  Fransa’ya gitti Fransız şiirinden etkilendi.  Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük seçiminde çok titiz davrandı. (Bu akımın en önemli temsilcisi görülür) Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçti. Divan şiiri nazım şekillerini ve “Ok” hariç bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı.  Türkçe ile aruz veznini en iyi bağdaştıran kişilerden olan Yahya Kemal, aruz ölçüsünü Türk aruzu haline getiren şahıslar içerisinde yer alır. Nazım-nesir yakınlaşmasına karşı çıktı. 

O tam bir İstanbul aşığıdır O tam bir İstanbul aşığıdır. Tevfik Fikret’in “Sis” adlı, İstanbul'u tahkir ettiği şiirine karşı “Siste Söyleniş” adlı şiiriyle cevap vermiştir.  Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, sonsuzluk, musıki ve İstanbul sevgisi en fazla işlediği temalardır.  Nedim’den sonra İstanbul’u en fazla işleyen şairdir.  Eski nazım biçimleriyle konuşulan Tükçenin en güzel örneklerini vermiştir.  Yahya Kemal Beyatlı için "Türkçe" her şeydir. "Türkçe ağzımda annemin sütüdür." diyerek şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanır. NOT: Yahya Kemal hayatı boyunca hiç eser yayımlamamış, günümüzdeki eserleri Yahya Kemal Enstitüsü tarafından yayımlanmıştır.Sanatçı en çok eleştiriyi bu konuda almıştır ve görüşlerine muhalif olan kesim tarafından "esersiz şair" olarak nitelendirilmiştir.  NOT-2:  Yahya Kemal'in kendinden öncekilerden ve sonrakilerden farklılaşması poetikasında önemli bir olguydu. Namık Kemal'i şair bile saymıyor, "nutukçu Kemal Bey" diyordu. Hamit'se, "lirizm var, epik tarafı da kuvvetli" ama "lisan bakımından eskilerden ileri" değildi. Cenap Şahabettin'de "yenilik yok"tu. Fikret ise "şiiri nesre tahvil etmekte"ydi. Haşim?" "O da kim?" Asıl poetik çatışması Nâzım'laydı ama bu çatışmayla asla yüzleşmek istemedi. Ahmet Haşim'in, "Türk şiirine "büyük bir orkestra getirdi" diye alkışladığı Nâzım, onun için, çocukluğunda şiirlerine annesinin aşkı hatırına "yardım ettiği" bir asi çocuktu. 

ESERLERi ŞİİR Kendi Gök Kubbemiz (1961) Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş Eskİ Şiirin Rüzgârıyla DÜZYAZI Aziz İstanbul Edebiyata Dair Eğil Dağlar Tarih Muhasebeleri BİYOGRAFİ Siyasi ve Edebi Portreler ANI Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım 

AHMET HAŞiM *Fecr-i Âti topluluğunun en güçlü şairidir. *Şiirlerinde musiki de vardır. *Empresyonizm ve sembolizmin etkisiyle şiirler yazar. *Ona göre şiir, anlamın ve ahengin uyumundan doğar. *Ahenk kavramına büyük önem verir. *Sanatçıya göre gerçek şiir, nesre çevrilmesi mümkün olmayan bir şiirdir. *Aruz ölçüsüyle yazan şair, Arapça ve Farsça sözcüklere de bolca yer verir. *Haşim, anlamca kapalı olan şiirleri sever. *Serbest müstezata ilgi duyar. Haşim’e göre şiirlerde “açıklık” ve “fikir” gereksizdir. Şiir, anlamını okuyucudan almalıdır. Okuyucu kendi gücü oranında yorum yap malıdır. *”Piyâle” Haşim’in olgunluk dönemi şiirlerini kapsamaktadır.

*Bu dönemde hayat ve kadın karşısında kendisini yalnızlık içinde bulan sanatçının ruh yansımaları vardır. *Ahmet Haşim, hece ölçüsünü musiki açısından yeterli görmez, serbest müstezatı Servet-i Fünûnculardan daha rahat kullanır. Ahmet Haşim  hece  ölçüsünü hiç kullanmamıştır. Hatta bu ölçüyü “Köylü Vezni”olarak nitelemiştir. *Şiirlerinde tasvire yer veren sanatçı sıfatları da çok kullanır. *Sembolizmin ahenk ve anlam kapalılığı ilkesinden; empresyonizmin izlenimlerinden yararlanır. *Sanatçı, toplumsal sorunlara ilgisizdir. Şiirlerinin konusunu hüzün, yalnızlık, ölüm, aşk gibi bireysel konular oluşturur. *Haşim’e göre şiir, musiki ile söz arasında; fakat sözden çok musikiye yakın bir dildir. Şiirlerin, açık ve anlaşılır olmasına karşıdır. Haşim; sarı, kırmızı, siyah renkleri kullanır. *Şiirlerinde duygusallığa anlam kargaşalığına önem veren sanatçı nesirlerinde açık, yalın, anlaşılır bir üslupla karşımıza çıkar. Sanatçının fıkraları, edebi tenkitleri, gezi yazıları vardır. Ayrıca nesirlerinde sosyal konulara da ağırlık verir.

ESERLERi ŞİİR Göl Saatleri (1921) Piyale (1926) FIKRA VE SOHBET Bize Göre (1926) Gurabahane-i Laklakan (1928) GEZİ Frankfurt Seyahatnamesi (1933)

-SON- Hazırlayan:İbrahim TARI