OPERANIN BÜYÜK ESERLERİ
TANIM Müzikli bir oyun: orkestra eşlikli şarkılar, orkestra parçaları ve ara geçişlerinden oluşur. (“Opera,” Encyclopedia britannica) Uluslar arası kullanımda bulunan ‘opera’ kelimesi, italyanca opera in musica (“müzikli eser”) deyiminden türemiştir. Opus (“eser”) kelimesinin çoğul kullanımı olarak da tanımlanabilir.
Opera: gelenek, eğlence ve ritüel Çoklu ortam (multimedia) içeren bir sanat formu olarak opera aktör-şarkıcılar, müzisyenler, çoğu zaman dansçılar, dekorlar, ışık, sahne, kostüm ve prodüksiyon personelinin uyum içinde birlikte çalışmasını gerektirir. Opera başlangıcından itibaren tüm bu elementleri içerdiği için amaç ve gelenek konusunda bir devamlılık söz konusudur. Bu sayede, kayıt teknolojisinin yokluğuna karşın eski eserleri anlayabilme ve yeniden sahneleyebilme imkanımız vardır.
Bir opera eserini başarıyla sahneye koyabilmek için gereken beceri, enerji ve oyunculuk/müzik/sahne deneyimi bir sanat formu olarak operaya yüksek bir kültürel prestij kazandırır. Opera dolayısıyla kalite, eğitim ve yüksek toplumsal statü idealleriyle bağdaştırılır. Eleştiriler bir sanat formu olarak operanın algılanan aşırılıklarının ve yapaylığının yanı sıra, bu değerlere yönelik de olabilir (günümüzün elitizm tartışmaları). Opera performanslarını desteklemek için karmaşık ve pahalı süreçlere ihtiyaç vardır, bu yüzden tarihi boyunca opera sahneleyen organizasyonlar toplumsal, aristokratik veya şirketsel olagelmiştir. Bu durum, aslında müzik ya da operayla çok da alakalı olmayan sosyal ritüelleri daha belirgin hale getirmiştir.
Yaratıcılar, Icracılar ESER: Bir opera eseri herhangi bir metinden uyarlanabilir, bu durumda ilk yaratıcı, orijinal hikayenin yazarıdır. Librettist bu hikayeyi müziklemeye uygun, manzum bir forma getirir. Besteci librettoyu besteler, akışa karar verir. Mimarlar ve akustikçiler uygun bir opera binası inşa ederler. Binanın mimarisi kadar, kullanıma uygunluğu da önemlidir (Yeterince büyük olması, orkestra çukurunun varlığı, oditoryumun teknik özellikleri) ICRA: Sahne önü: solistler, oyuncular, koro, orkestra şefi, orkestra elemanları, dansçılar, prodüktör, sahneye koyan (empresaryo), yönetmen, çevirmen, tasarımcılar ve teknisyenler. Sahne arkası: Terziler, dekor teknisyenlerş, marangozlar, prova piyanistleri, ışık/teknik destek elemanları, yardımcılar, makyözler… Biz eser çoğu zaman yüzü aşkın kişinin emeğinden oluşur ve her birinin katılımı ortaya çıkacak performans için önemlidir.
Bir gösteri sanatı olarak Opera Operayı en üstün gösteri sanatı olarak betimlemek mümkündür (par excellence). Her tür müziğin ana varoluşu icra ile bağlantılı olsa da, opera bütünlüğünün algılanabilmesi açısından buna mahkumdur. Aynı eserin farklı temsilleri arasında büyük farklar oluşabilir, bu da bir opera eserinin “kesin” ya da “sabit” bir formu olmadığının, icra ile belirlendiğinin göstergesidir. Operanın ilk günlerinden beri, çoğu zaman bestecisinin izniyle eserler üzerinde değişiklikler yapılıyordu. Günümüzde de yapılagelen bu değişiklikler solistlerin istekleri, sahneye koyan ve yönetmenlerin vizyonu gibi sebeplerle gerçekleşmektedir.
Bazı önemli terimler Ses türleri (Tizden pese): Soprano, Mezzosoprano, Kontralto, Tenor, Bariton, Bas Eser türleri: Opera Seria (italyanca: ciddi opera), Opera Buffa (italyanca: komik opera), Singspiel (Almanca: şarkılı oyun), Opera-Ballet (Fransızca: danslı opera), Operet, Müzikal Enstrümantal parçalar: Uvertür, prelüd, interlüd. Kesitler: Perde, sahne Reçitatif, arya, düet (trio, kuartet ve benzerleri, kişi sayısına göre), ensemble, koro.
Klasik Batı Müziği’nde dönemler Erken Müzik (Ms 1100’e kadar) Ortaçağ Müziği (1100-1400) Rönesans Müziği (1400-1600) Barok Dönemi (1600-1750) Klasik Dönem (1750-1800) Romantik Dönem (1800-1914) Çağdaş Dönem (1914 sonrası)
Kısa tarihçe Opera, 16. yüzyıl sonlarında Italya’da ortaya çıkmıştır (italyan şehir devletleri, Rönesans, Eski Yunan Tiyatrosu). Dindışı ve eğlenceye yönelik bir form olarak tanımlanabilir. İlk opera örnekleri konularını çoğunlukla Eski Yunan Mitolojisinden almış, daha sonra tarihi olaylar gündeme oturmuştur.
Barok Dönemi Operası Opera Seria: Italyan usülü, “ciddi” opera. Kahramanlık ya da trajedi öyküleri, kaynakları genellikle mitoloji ve eski (ancient) tarih. Uluslararası en yaygın olan tür: Ingiltere ve Almanca konuşulan ülkelerde de popüler. Icra geleneği: kastratolar, da capo arialar, virtüyözite, Deus ex Macchina. Handel, Vivaldi. Opéra-ballet: Fransız usülü. 14. Louis devrinde hızla modern bir ulus-devlete dönüşen Fransa, İtalyan kültürel etkisine direnerek kendi opera geleneğini oluşturmuştur. Lully, Rameau.
(Carlo Broschi; 1705- 1782) Zamanının en tanınmış Italyan Kastrato’larından biri. Farinelli (1994; Stefano Dionisi (Farinelli), Yönetmen Gérard Corbiau): Tam anlamıyla gerçekleri yansıtmamakla birlikte, zamanın opera dünyasına çarpıcı bir bakış.
G.F. Handel: (1685- 1759
Örnek Barok Arya: Lascia ch'io Pianga (Bırak, ağlayayım) Bırak ağlayayım zalim kaderime, Ve özgürlüğüm için iç çekeyim! Belki acı kırar zincirlerini, Eziyetimin, acır da bana.
Klasik Dönem Klassisim, sanatlarda antik Yunan stiline öykünen, Hellenistik devrin yüksek standartlarını ve estetik anlayışını uygulamaya çalışan anlayışa verilen isimdir. Klasik sanat şekilci, disiplinli ve kontrollü olma iddiası içindedir. Klassisizm, ortaçağ sonrası Avrupa ve Avrupa etkisindeki geleneklerde daima varolmakla birlikte esas güçlü devrini 18. yüzyıl Aydınlanma Çağı sırasında yaşamıştır. Modern çağda da “neoklassism” adıyla yeniden gündeme gelmiştir. Müzikte süslemelerden ve abartıdan arınmak, formal gelişim, denge, polifoninin homofoniye, klavsenin piyanoya yerini bırakması gibi stilistik değişikliklerle kendini göstermiştir. En bilinen temsilcileri olarak Haydn, Mozart ve Beethoven’ın adı anılabilir.
Üstte: Die Zauberflöte (Sihirli Flüt) operasının ilk temsilinden sahne dizaynı. Eser Singspiel (Şarkılı Oyun) alt türünde olduğu için, İtalyan Opera Buffa’sı gibi reçitatif yerine diyalog içerir. Mozart’ın son tam sahne eseridir. Masonluk temaları ve fantastik öğeler içeren, zaman ve mekan açısından keskin betimlemelerden uzak, iki perdelik Almanca bir eser.
Örnek Klasik Arya: Hölle Rache Kocht in Meinem Herzen Cehennemin intikamı kalbimde kaynıyor, Ölüm ve umutsuzluk beni yakıyor! Eğer Sarastro senin tarafından ölüm acısını çekmezse, O zaman bir daha asla kızım olmayacaksın Sonsuza kadar tanınma, Sonsuza kadar terkedil, Sonsuza kadar mahvol, tüm varlığınla, Eğer Sarastro'yu cansız bırakmazsan! İntikam tanrıları, bu annenin yeminini duyun!
Romantik Dönem Müziğin 1800 ve 1914 yılları arasında geçirdiği dönemi tanımlarken kullanılan “romantizm” terimi, az önce açıkladığımız klasik döneme tepki olarak çıkan bir akımı veya yaşanan devrimsel değişimleri ile bir patlamayı anlatır. Avrupa coğrafyasının çeşitli bölgelerinde birbirinden farklı şekillerde ortaya çıkan romantizm akımının yaşandığı ülke ve şekiller farklılık gösterse de akımın genel karakterini oluşturan temel özellikler her yerde aynı kalmıştır. Klasik döneme ilişkin tüm formüller atılarak yerine özünü insan ve doğadan alan yepyeni bir formül getirilir. Müzik sanatında öznelliğin en dolu dizgin yaşandığı dönem olarak romantizm, kaynağını insan ruhunun en gizli ve derin yerlerinden alarak kural ve formüllere dayanan tüm önceki dönem yapıtlarından farklı, yumuşak ve daha tutkulu bir söylem geliştirir. Kendi içinde aynı tarihsel döneme ait yapıtlar içinde dahi karşıtlıklar barındırdığı için genelleme yapmak hayli güçtür. Günümüz konser ve opera sahnelerinin ana repertuarını oluşturan eserler çoğunlukla romantik eserlerdir. Verdi, Bizet, Çaykovski, Wagner, Brahms, Donizetti, Rossini ve daha nice büyük besteci, “uzun 19. yüzyıl” boyunca çok çeşitli konularda ve stillerde eserler vermişlerdir.
G. Bizet: (1838- 1875)
Örnek Romantik Arya: Habanera Aşk vahşi bir kuşa benzer Ehlileştirmeyi deneyen Pişman olur Çağırman boşuna,eğer istemiyorsa gelmez Bir şey istenemez tehdit veya ricayla Ne tatlı sözler yardım eder,ne de hışım Kalan her şey boştur Aşk, aşk, aşk, aşk... Aşk bir çingene gibi kural tanımaz Sen beni sevmesen bile ben seni severim Ve ben sevdim mi Gerçekten severim Dikkatli ol Sen yakaladım sanarken Kaçar gider kanatlarını çırparak Onu boşuna ararsın Endişelenmeyi bıraktığında Gelir Etrafını sarar, yaklaşır Kaçar Sonra tekrar yaklaşır, etrafını sarar Sen onu isterken ortadan kaybolur Ve ona sahip olduğunda seni teslim alır.
TEŞEKKÜRLER! fulya@sabanciuniv.edu