TÜRKİYE’DE LOJİSTİK VE TAŞIMACILIK
Tarihsel Gelişim Tarihsel gelişim içinde lojistik, sanayi devriminin gerçekleşmesi ve küreselleşmenin gündemi işgal etmesine kadar sadece askeri alanda sınırlı kalırken, sanayi devrimi lojistiğin evriminde bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzün iş dünyası, savaşın yerini uluslararası rekabetin, erzak ve mühimmatın yerini mal, teknoloji ve varlıkların aldığı bir arenaya dönüşmüştür. Başarıya ulaşmak için kullanılan stratejiler ve bunlara uygun faaliyetlerin, yani lojistiğin önemi gittikçe artmıştır. Lojistik, 21. yüzyılda amaca ulaşmak için tüm organizasyonu ve kaynaklarını en uyumlu şekilde hareket ettirebilme yeteneği olarak iş dünyasının gündemine girmiştir.
Küresel Taşımacılık Sektörünün Değeri Lojistik sektörü bir ülkenin dış ticaretteki rekabet gücü açısından büyük önem taşımaktadır. BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerinin ekonomilerindeki büyüme sonucunda lojistik sektörünün önemi de artmaktadır. Buna ek olarak, bir ülkenin konumu da lojistik sektörü açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye gibi bir ülke, konumu itibarıyla komşu ülkeler arasında taşımacılık merkezi ya da bağlantısı görevi görebilmektedir.
Taşımacılık sektöründe 2003 ile 2007 yılları arasında dalgalı bir büyüme yaşanmıştır. Büyümenin gelecekte devam etmesi beklenmektedir; ancak aşağıdaki grafikte sarı çizgi ile gösterildiği gibi, büyüme hızının kademeli olarak düşeceği tahmin edilmektedir.
Türkiye Lojistik Sektörü Dünyadaki benzer uygulamalara paralel biçimde hizmetlerini çeşitlendiren ve uzmanlaştıran Türkiye’de yerleşik lojistik sektörü 2000 yılının başına gelindiğinde, yerli ve uluslararası şirketlerle işbirliğine giden, yurtdışı bürolar açan hizmetlerinin kalitesini sürekli artıran, dinamik bir sektör haline gelmiştir. Özellikle son 10 yıl içinde uluslararası pazarda çok ciddi bir gelişme gösteren lojistik sektörü ile ilgili yansımalar Türkiye ekonomisinde de görülmüş ve her geçen gün lojistik hizmetler daha fazla anılır bir hale gelmiştir. Büyüme potansiyelinin oldukça yüksek olduğu lojistik sektörünün önemi Türkiye’de giderek artmaktadır. Hizmet sektörlerinden biri olan lojistik sektörünün, ülkemizde turizmden sonra en fazla potansiyeli bünyesinde barındıran ikinci sektör olduğu ifade edilmektedir.
Türkiye ekonomisi için, lojistik faaliyetlerin gelişmiş düzeye ulaşması ve dünya standartlarına yaklaşmasının iki önemli yararı olacaktır. Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu itibariyle yakın çevresinde lojistik hizmet verebilecek tek ülke olacaktır. Barındırdığı nüfus ve sahip olduğu büyük ekonomi nedeniyle, lojistik hizmetlerden yararlanacak olan milli üretici ve ihracatçı fayda sağlayacak, Türk ürünlerinin dış pazarlara erişim süre ve maliyeti azalacak, bu durum da talebi olumlu etkileyecektir. Türkiyedeki lojistik sektörünü şu şekilde analiz edebiliriz;
Güçlü Yönler •Stratejik ve coğrafik konum, Ekonomik büyüme, Üretkenlik artışı , Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, Kara taşımacılığının gelişmiş olması ve bu alanda önemli bir filoya sahip olma, Maliyetlerin Avrupa ülkelerine göre düşüklüğü,
Zayıf Yönler Eğitimli/kalifiye personel yetersizliği, Teknolojik altyapı eksikliği, Demiryolu ve denizyolu taşımacılığı ve altyapısının yetersizliği, Kombine taşımacılıktaki yetersizlikler, Yaşlı taşıt filosu, İş etiği eksiklikleri, Mevcut tesis stoğunun çoğunluğunun kalitesiz olması, Karayolu Taşıma Kanunu ve yönetmeliğinin getirdiği mali yükler, Liman ve havalimanlarımız ile sınır kapılarının altyapı sorunları.
Tehditler Fırsatlar Ekonomikdeki belirsizlik ve dalgalanmalar, Taşıma ile bağlantılı devam eden bir takım projelerin tamamlanmama riski Fırsatlar Yabancı firmaların sektöre girişi, Sektörün dinamik yapısı ve gelişme göstermesi Genç ve dinamik nüfus, Liman inşaatına elverişli bir coğrafi altyapı Karadeniz, Balkan, Arap ve BDT ülkeleri •Avrupa Birliği üyeliği
Türkiye’deki lojistik şirketleri çoğunlukla dış ticaretin yoğun olduğu sektörlere hizmet vermektedir . Tekstil ve konfeksiyon, otomotiv, hızlı tüketim ürünleri, perakende ve gıda, petrokimyasallar, makine üretimi ve inşaat sektörleri bu sektörler arasında yer almaktadır.
Dünya Bankası tarafından yayınlanan Lojistik Performans Endeksi’ne (LPE) göre, Türkiye lojistik performansını yükseltmektedir.
TÜİK’e göre Türkiye’de ulaştırma - haberleşme ve depolama hizmetlerinde Eylül 2009 itibarıyla 1,1 milyon kişi çalışmaktadır. Taşımacılık ve lojistik sektörünün Türkiye’nin GSYİH’si içindeki payının % 8 ila % 12 arasında olduğu tahmin edilmektedir.* 2008 yılında yapılan “Türkiye Lojistik Sektörü Araştırması”nda taşımacılık ve lojistik sektörünün büyüklüğünün 59 milyar ABD doları olduğu tespit edilmiştir. *İGEME (İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi), 2009
1-) Kara Yolu Taşımacılığı Türkiye’de en çok tercih edilen yük ve yolcu taşıma şekli kara yolu taşımacılığıdır. Günümüz itibarıyla yolcuların % 95’i ve ürünlerin % 90’ı kara yolu üzerinden taşınmaktadır.*(Quattro Business Consulting “Türkiye Lojistik Sektörü Araştırması 2008) Otoyol ağı önemli ölçüde iyileştirilmiş ve otoyolların önemi nispeten artmıştır.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile ticarettin canlanması, Rusya ve Ortadoğu ülkeleri ile ticaretin daha da artmasıyla birlikte 2010 yılında karayolu üzerinden uluslararası eşya taşımacışılığında kısmi bir büyüme yaşanmıştır Ancak özellikle başta akaryakıt fiyatlarındaki yükselmekle birlikte girdi maliyetleri sektörde ciddi bir sıkıntı konusudur. Yurtiçi taşımalarda ise sektörün kayıt altına alınması çalışmaları ön plana çıkmaktadır. Ulaştırma Bakanlığının 2007 yılında yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği çerçevesinde yaptığıdenetimlerin de etkisiyle bu çalışmalarda ilerleme kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğü, toplam yatırım bedeli 83 milyar doları bulan 9 bin 380 kilometrelik 24 yol projesini Yap-İşlet-Devret(YİD) modeliyle ihale edeceğini açıklamıştır. Karayolu taşımacılığı altyapısında önemli gelişmeler olmuştur. Ankara'da 52 girişimcinin 100 milyon dolar Yatırımla tamamladığı Ankara Lojistik Üssü'nün faaliyete geçmesi bunlardan biridir. Yaklaşı 400 bin metrekare alanda, 2500 kamyonun ihtiyacına cevap verecek, depolama ve gümrükleme alanları, otel, banka, benzin istasyonu ve tamir bakım tesisleriyle Ankara, Avrupa‘nın en modern tesislerinden birine kavuşmuştur.
Uluslararası Kara Yolu Taşımacılığı Ağı
2012 Yılı Karayolu Uzunlukları(km) 31.372 31.558 305.227
Demir Yolu Taşımacılığı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü tarafından işletilen demir yollarının uzunluğu 12.000 km’dir. Uzun yıllardır yapımı devam eden, Avrupa yakası ile Anadolu yakasını İstanbul Boğazı’nın altından birbirine bağlayacak şekilde yürütülen önemli bir proje olan Marmaray Projesi ’nin de (Raylı Tüp Geçit) 2013 yılı içinde tamamlanması planlanmaktadır. Raylı sistemin uzunluğu 76 km’dir ve projenin toplam maliyetinin 3 milyar ABD doları olacağı tahmin edilmektedir. Bir diğer önemli altyapı projesi de yapımına 2008 yılında başlanan Kars – Tiflis – Bakü demir yoludur. Projenin toplam uzunluğu 124 km’ye ulaşacak ve bunun 92 km’si Türkiye’den geçecektir.
Türkiye bu projelerin tamamlanmasıyla birlikte Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu arasında bir bağlantı merkezi haline gelecektir. TCDD’nin yük taşımacılığındaki artışı 2002’ye göre %37,6 olarak gerçekleşmiştir. TCDD’nin 2007 yılı 11 aylık verilerine göre 19 milyon 235 bin ton yük taşınmıştır.Bu rakam 2006 yılında 19 milyon 745 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bunun %85’i yurtiçi taşımalar %15 ise uluslararası taşımalardır.Uluslararası taşımaların yarıya yakını ihracat diğer yarısı ise ithalat taşımalarıdır. TCDD’nin transit taşıma miktarları ise toplam taşımalar için de sadece binde 2 paya sahiptir. 2007 yılı 11 aylık ton-km değeri ise 8.953.532.016 olarak gerçekleşmiştir.
Dünya Bankası, Türkiye’deki Demir Yollarının Yeniden Yapılandırılması Projesi’nin ilk aşamasını fonlamak için kullanılacak 143,7 milyon avroluk krediyi 9 Haziran 2005 tarihinde onaylamıştır. Kredi sözleşmesi 13 Mart 2006 tarihinde imzalanmıştır. Toplam maliyeti yaklaşık 450 milyon ABD doları olan bu proje bir uyum programı kredisidir. Projenin hedefi demir yolu faaliyetlerinin finansal açıdan uygulanabilirliğini sağlamak, verimliliğini ve etkinliğini artırmaktır. Bu hedefe altyapı faaliyetlerinin operasyonel faaliyetlerden ayrılması, demir yolu faaliyetlerinde hesap sorulabilirlik ve rekabetçilik ilkelerinin benimsenmesi, yolcu hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve modernize edilmesi, personelin yeni yapıya adaptasyonu, kurumsallaşma ve asıl faaliyet alanı haricindeki faaliyetlerin özelleştirilmesi yoluyla ulaşılacaktır.
Demir Yolu Taşımacılığı Ağı
Hava Yolu Taşımacılığı Türkiye’de yurt içi ve yurt dışı uçuşların yapılabildiği çok sayıda modern havaalanı bulunmaktadır. En büyük uluslararası havaalanları İstanbul’daki Atatürk, Antalya’daki dış hatlar terminali, Ankara’daki Esenboğa ve İzmir’deki Adnan Menderes havaalanlarıdır. 16’sı uluslararası uçuşlar için hizmet veren toplam 47 adet havalimanı bulunmaktadır.
Türk Hava Yolları (THY) ülkedeki en büyük ve yaygın bir uluslararası ağa sahip tek hava yolu şirketidir. Hisseleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören THY, aslen bir kamu kuruluşudur ve özelleştirme programında bulunmaktadır. 2012 yılının sonunda 38 milyon yolcu ve 14,6 milyar TL ciro hedeflenmektedir.2003 yılında yıllık 10 milyon olan yolcu sayısı 33 milyona, 65 olan uçak sayısı 178’e, 103 olan uçuş noktası sayısı 189’a, havalimanı sayısı ise 196’ya ulaşmıştır. Son yıllarda sektörde yaşanan liberalleşmenin sonucunda pazara birçok özel hava yolu şirketi girmiştir. En büyük özel hava yolu şirketleri Pegasus, Atlas Jet ve Onur Air’dir.
Yurt içi ve yurt dışı hatlarda taşınan kargo miktarı 2008 yılına kadar sürekli artmıştır. Ancak, küresel ekonomik krizin etkilerine bağlı olarak, kargo hacmi 2008 yılında azalmıştır. Hacim olarak uluslararası hava yolu taşımacılığından daha küçük olsa da, yurt içi hava yolu taşımacılığı daha hızlı gelişmektedir.
Deniz Yolu Taşımacılığı Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili olması ve sahip olduğu boğazlar sebebiyle, deniz yolu taşımacılığında önemli bir rekabet avantajına sahiptir. Türkiye’nin kıyı şeridinin uzunluğu 8.333 kilometredir. Deniz yolu taşımacılığı çoğunlukla İstanbul – İzmit, İzmir, Adana – Mersin ve Samsun limanlarında gerçekleştirilmektedir. Mersin Limanı 2007 yılında özelleştirilmiştir. Bandırma, Samsun, Derince, İskenderun ve İzmir limanlarının da 2010 yılında 36 yıllığına özelleştirilmesi planlanmaktadır. Türkiye’nin deniz filosu Ağustos 2008 itibarıyla 1.631 gemiden oluşmakta ve gemi sayısına göre dünyada 25. sırada yer almaktadır.
Toplam yükleme, boşaltma ve transit hacimleri sürekli olarak artmaktadır.
Türkiye Özel Liman İşletmeciliği Derneği’nin verdiği bilgiye göre 8333 km sahil şeridimizde 500 GRT üzerinde gemi yaşabilen ve yük taşımacılığında kullanılan liman ve iskele sayısı 165’tir. Bu limanlardan henüz özelleştirmemiş olanlar Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait Güllük, Gökçeada, Çanakkale, Lapseki, İstanbul ve Kabatepe limanları ile TCDD’ye ait İzmir Alsancak, Bandırma, Derince, İskenderun ve Samsun limanlarıdır. TCDD’ye ait Mersin Limanı’nın özelleştirmesi tamamlanmıştır. Ayvalık, Taşucu, Karabiga ve Gemlik limanları ise belediyeler tarafından işletilmektedir. Coğrafi olarak Türkiye’de belirli bölgelerde liman ve iskele yoğunlaşması göze çarpmaktadır. Bu yoğunlaşmaya özellikle Ege Bölgesi’nde Aliağa çevresinde, Akdeniz Bölgesi’nde İskenderun ve çevresinde, Marmara Bölgesi’nde ise İzmit Körfezi ve İstanbul Ambarlı’da tanık olunmaktadır.
RoRo Taşımacılığı Ro-ro gemisi, bir noktadan başka bir noktaya tekerlekli araç taşımacılığı yapabilen büyük gemilere verilen genel addır. Treyler taşımacılığı yapan Ro-ro gemileri olduğu gibi bir ülkede üretilen otomobilleri başka bir ülkeye taşıyan ro-ro gemileri de mevcuttur. Ayrıca arabalı yolcu gemileri de roro sınıfına girmektedir. Üretim iletmesi olan yani parçaları bir limandan alıp diğer bir limana giderken birleştirerek otomobil üreten ro-ro gemileri de vardır.ro ro taşımacılığının esas amaçlarından biri de karayolunun en az şekilde kullanılması böylece trafik yoğunluğu azalacak,kaza oranı düşecek,daha az kaza meydana gelecektir
ANTREPO Antrepo, gümrük vergisine konu olup da henüz vergi ve resimleri ödenmemiş malların korunduğu, gerekiyorsa küçük tamamlayıcı işlemlerin yapıldığı gümrük binalarına yakın olan bir tür depodur. Antrepo gümrük gözetimi altında bulunan eşyanın konulması amacıyla kurulan ve kuruluşunda aranılacak koşulları ve nitelikleri yönetmelikle belirlenen yerlere denir. Ayrıca antrepolar eşyanın gümrük mevzuatında düzenlenen şekilde konulması halinde süresiz kalabildiği ve eşyanın antrepoda kaldığı süre içerisinde eşyaya terettüp eden vergilerin ödenmediği bir gümrük rejimidir. Türkiye’de 560 genel ve 624 özel antrepo bulunmaktadır.
Uluslararası Ticaret Türkiye’nin ihracatı ve ithalatında sırasıyla % 46 ve % 59,1’lik paylarıyla en çok tercih edilen taşımacılık yöntemi deniz taşımacılığıdır. Bunu Ocak ve Kasım 2012arasında % 41,7’lik ihracat ve % 23,6’lık ithalat payı ile kara yolu taşımacılığı izlemektedir. Hem ihracat hem de ithalatta üçüncü sırada hava yolu taşımacılığı yer almaktadır. Lojistik şirketlerinin en çok yük taşıdıkları yerler Almanya ve Benelüks ülkeleridir (Belçika, Hollanda ve Lüksemburg). Doğu Avrupa ülkeleri ve Türki cumhuriyetler sektör için yeni pazarlar haline gelirken, Almanya ve Benelüks ülkelerinin payı azalmaktadır. Sektördeki önemli şirketler ileriye dönük olarak Doğu Avrupa ülkeleri (özellikle Romanya, Moldova ve Polonya) ve Almanya’nın payında artış beklemektedir.
Sektördeki Önemli Şirketler Günümüzde, uluslararası ticaret firmalarına lojistik hizmetler sunan 2.000 gümrük şirketi, 1.200 uluslararası kara yolu taşımacılığı şirketi, 1.000 uluslararası deniz yolu şirketi, 250 gümrük komisyoncusu ve 200 gümrük antreposu bulunmaktadır. Türkiye’de gümrükleme, konteyner taşımacılığı ve gümrük antreposu hizmetlerine yönelik talep fazlası vardır. Küresel lojistik şirketleri tarafından yapılan yeniden yapılandırma işlemleri ve yatırımlar sonucunda, Türk lojistik şirketleri dünya çapında kalite standartlarına ulaşmıştır. Gelirlerine göre seçilerek 2012 Capital 500 listesinde yer alan Türkiye taşımacılık ve lojistik sektöründeki önemli şirketler aşağıdaki tabloda listelenmektedir
Sektörle İlgili Beklentiler ve Eğilimler Son beş yıl içinde yılda ortalama % 20 oranında büyüyen sektörün büyüklüğünün 2015 yılında 120 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin edilmektedir. Lojistik sektörünün büyüklüğü Türkiye’nin gerçekleştirdiği ihracat ve ithalat miktarı ile doğrudan ilişkilidir. Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, dış ticarette beklenen büyüme lojistik hizmeti sağlayıcılarına da büyüme fırsatı sunacaktır. Geliştirilen yeni projeler sonucunda kombine taşımacılık gelecekte daha fazla önem kazanacaktır. Ayrıca, Türkiye Halkalı, Köseköy, Kayseri, Samsun, Eskişehir, Balıkesir, Yenice, Erzurum, Mersin ve Aydın’da yeni lojistik merkezleri inşa etmeyi planlamaktadır. Türkiye taşımacılık ve lojistik sektöründeki başlıca güncel eğilimler şu şekildedir:
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan ve 2010 - 2012 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da taşımacılık sektörünün gelişimi için gelecekte atılması gereken adımlar aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır: Taşımacılık altyapısı yatırımları için kamu-özel sektör ortaklığı modelleri artarak uygulanacak ve denizyolu güvenliğine öncelik verilecek şekilde, tüm ulaşım yöntemlerinde trafik güvenliği artırılacaktır. Ulusal ulaşım ağını Avrupa ulaşım ağı ile birleştirmeye yönelik çabalar sürecektir. Devam etmekte olan bölünmüş yol altyapı çalışmaları tamamlanacak ve mevcut otoyolların standartları iyileştirilecektir. TCDD’nin hizmet kalitesi artırılacak ve hızlı trenlerle yolcu taşımacılığı yaygınlaştırılacaktır.Devletin üzerindeki mali yükünü hafifletmek amacıyla TCDD yeniden yapılandırılacaktır.