Sınav Kaygısı ve Verimli Ders Çalışma Seminerimize Hoşgeldiniz Psk. Dan. Kadriye TURAN
SINAV KAYGISI
…KAYGI… Kaygı, bir bireyin birey olarak varlığı için esas kabul ettiği bazı değerlerin, belirsiz ve baş edemeyeceği tehditler altında kalışının anlaşılması ve hissedilmesi durumudur. (Canbaz, 2001)
Yetersiz kaygı düzeyinde yaşanıyorsa, bireyin mevcut duruma motive olamaması sonucunu doğurmaktadır. Belli bir seviyede olduktan sonra kaygı, bireylerin hedeflerine ulaşmak için olağan ve doğru bir duygu ve düşüncedir. Kaygı düzeyi çok yoğun olduğunda ise her an patlayabilecek bir bomba gibi hayatına devam eder.
Sınav Kaygısı nedir? Sınav kaygısı; öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır.
SINAV KAYGISININ NEDENLERİ 1-Zamanı Etkin Kullanamama 2-Yanlış Ders Çalışma Alışkanlıkları 3-Mükemmeliyetçilik Düşüncesi 4-Başarısızlık Korkusu 5- Sınava Çok Fazla Anlam Yüklenmesi 6- Aile Baskısı
Sınav Kaygısı Neyle İlişkilidir? Bireyin sınava yüklediği anlamlar Sınavla ilgili zihinde oluşturulan imaj, Sınav sonrası duruma ilişkin atıflar Sınav sonrası elde edilecek kazanımlara verilen önem sınav kaygısı oluşumu üzerinde etkilidir.
Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? Huzursuzluk, Başarısızlık korkusu, Çalışmaya isteksizlik, Mide bulantısı, Titreme, Ağız kuruluğu, Terleme, Uyku düzeninde bozukluklar, Karın ağrıları vs. Dikkat ve konsantrasyonda bozulma, Kendine güvende azalma, Yetersiz ve değersiz görme sık görülen belirtilerdir.
Sınav Kaygısı Yaşandığı Nasıl Anlaşılır? Öğrencinin başarısında belirgin bir düşüş gözlenir. Ders çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı hakkında konuşmayı reddetme vardır. Soru sorulmasından rahatsız olurlar. Sınavın içeriğine değil kendisine odaklanma
Sınav Kaygısı Kaşandığı Nasıl Anlaşılır? Dikkat dağınıklığı, odaklanamama. Fiziksel yakınmalarda dikkat çeken bir artış (karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, uyku düzensizliği, iştahsızlık ya da tersine aşırı yeme, genel mutsuz bir ruh hali vb.) Çok çalışılmasına karşın performans düşüklüğü kaygının varlığını gösterir.
Sınav kaygısı gerçek dışı beklenti ve yorumlar içerdiğinden yanıltıcıdır. Öğrenciyi farkında olmadan kendi davranışını denetleyemez hale getirir…
Sınav kaygısının oluşmasında etkisi olan düşünceler nelerdir Sınav kaygısının oluşmasında etkisi olan düşünceler nelerdir? Nasıl düşüncelerle sınav kaygısı yararlı hale gelebilir?
Doğru Yanlış “Sınava hazır değilim”, “Dünyanın sonu değil, telafisi var” ‘’Bunda başarısız olmam her zaman olacağım anlamına gelmez” ‘’Başarısız olmam tembel ve beceriksiz olduğumu göstermez. Daha fazla çalışmam gerektiği anlamına gelir” “Yeterli zamanımın olmadığı doğru , ancak olan zamanımı en etkili şekilde nasıl kullanabilirim? ‘’ Doğru “Sınava hazır değilim”, “Bu bilgiler çok gereksiz ve saçma. Nerede ve ne zaman kullanacağım ki?” ‘’Sınava hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki!” “Sınav kötü geçecek” Yanlış
Sınav bir FIRSAT mı, Bir TEHDİT mi?
ABD’de yapılan bir araştırma, sınavdan önce duygularını kaleme döken öğrencilerin, daha az endişeli ve sınıf arkadaşlarından daha iyi notlar alabileceğini gösterdi. (http://www.hurriyet.com.tr)
Sınav kaygısı öğrencilerimizin %65-70’nin çeşitli dozlarda karşı karşıya kaldığı bir durumdur. Bu rakam ABD’de %20 civarındadır. Bizdeki oranın bu denli fazla olmasında, TEOG ve YGS-LYS’nin varlığı bir dış etken olarak düşünülebilir. Oranlara bakıldığında sınav kaygısı ile başa çıkma becerilerinin kazandırılması bizim ülkemiz için oldukça büyük önem taşımaktadır. (Şahin, 2010) (www.dbe.com.tr)
Bu nedenle öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü yaşayamazlar. Bu nedenle öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. (www.aktuelegitim.com)
PEKİ SINAV SÜRECİNDE AİLE NE YAPMAMALI? Olağanüstü davranmayın Sevgiyi şartlı sunmayın Eleştirilmesi gereken durumlarda eleştirin, ancak yargılayıcı olmayın. Huzurlu bir ortam yaratın ”Yasaklamak” yerine “kısıtlamak” Sınav yaşamın en önemli olayı değil (www.dersdunyasi.org)
Kendi duygularınızı fark edin Nasıl mesajlar verdiğinizi inceleyin Beklenti düzeyinizi gözden geçirin Çocuğunuzun kaygılarını ifade etmesini teşvik edin Onu sevdiğinizi ona iletin (www.binnuryesilyaprak.com)
‘’En az şu kadar net yapmalısın’’ ‘’Türkçe ve matematikten full yapmalısın.’’ ‘’Başarılı olmalısın.’’ ‘’Kendini dersine vermelisin.’’ ’’ Fen lisesini mutlaka kazanmalısın’’ vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır.
Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir. (Hilooğlu, 2012)
Negatif motivasyondan uzak durun Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; “bu gidişle sen asla kazanamazsın”, “yata yata sınav kazanılmaz” “bu kadar çalışmayla kazanamazsın“, “bu kafayla gidersen zor kazanırsın" gibi sözler söylerler.
Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları çocuğunuza hatırlatmayın. Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Öğrenci bu durumu ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir. (Hilooğlu, 2012)
Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. " Dayının kızı fen lisesine girdi, sen de oraya girmelisin“, "Teyzenin kızı hukuk fakültesini kazandı, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahcup etme." vb. türünden yaklaşımlar çocuğunuza zarar verebilir.
NASIL DAVRANMALILAR? Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. -Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir. Bu sayede çocuğunuzun benlik kavramı sağlıklı ve kuvvetli şekilde gelişecektir. (Yeşilyaprak, 2005)
Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler.
Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatın.(Yeşilyaprak, 2005)
Çocuk, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.
Çocuğunuzu takdir edin Çocuğunuzu takdir edin. Çocuğunuzun, sürekli olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmek onun kendisine olumlu bakmasını kolaylaştırır.
İyinin düşmanı mükemmeldir İyinin düşmanı mükemmeldir.Sizin beklentileriniz; çocuğunuzun mükemmel olması olabilir. Ancak bu, iyiye sevinip mutlu olmanıza engel olmamalıdır. Öğrenci bir dönem okulda takdirname almamış olabilir ama bu onu aldığı teşekkür belgesinden dolayı tebrik etmeniz için bir engel değildir. Bu onu daha başarılı olma konusunda motive eder.
Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu unutmayın Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun ders çalışması ve sınavda başarılı olması uğruna onunla ilişkilerinizi tehlikeye atmayın. (www.mebk12.meb.gov.tr)
“Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz “Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz.” şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Öğrenci, ailesinin sevgisini kazanmak için özel bir gayret sarf etmek zorunda olmadığını anlayacaktır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır.
NASIL BAŞKASINDAN YARDIM ALABİLİRİM? Siz ailelere düşen görev, rehber öğretmenler ile işbirliği yaparak sınav kaygısı yaşayan çocuğunuzu çalışmalara katılması için cesaretlendirmektir. Zaman zaman rehberlik çalışmaları ile istenen gelişmenin sağlanamadığı ne yazık ki bir gerçek. Bu durumda sınav kaygısı konusunda uzmanlaşmış psikolog veya psikolojik danışmanlardan yardım isteyebilirsiniz.(Şahin, 2010)
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA
‘’Hiçbir başarı rastlantı değildir.” Anne-baba ve öğretmenlerin öğrenciden genel beklentisi, onların derslerine çok çalışıp, başarılı olmaları yönündedir. Beklenti böyle olunca başarısızlığın nedeni, yeterince çalışmamak olarak görülmekte ve öğrenciden sürekli daha çok çalışması istenmektedir.
Çocuğunuz çok çalışıyor ama başarılı olamıyor mu? Bir çok kişiden duyulmuştur; “Çocuğum gece gündüz çalışıyor fakat sınavları çok düşük.’’ Bunun bir tek nedeni var: Verimli ders çalışmamak. Çocuklar ders çalışmayı isteyip yapamadıklarından, aileler dersin başına oturmadıklarından şikayetçidirler. Çocuklar çalıştıklarını anlamadıklarından, aileler aklını vermediğinden vb..
Etkili ve verimli ders çalışma bir öğrenciyi başarıya götürecek en önemli faktörlerden biridir. Her öğrencinin bir diğerinden farklı olduğu gerçeği her öğrenci için ders çalışma ve başarıya ulaşma yolunun da farklı olacağını gösterir. (www.dersimiz.com)
Verimli Ders Çalışma Teknikleri Nelerdir? 1- Bir Amaç Belirlemek 2- Planlı Çalışmak 3-Zamanı Etkin Şekilde Değerlendirmek 4- Verimi Engelleyen Etmenleri Yok Etmek 5- Çalışma Ortamı İyi Seçilmeli 6- Ders Çalışırken Aynı Anda Birden Fazla İş Yapılmaması Gerekmektedir 7- Not Tutmak 8- Diğer Kaynaklardan Yararlanmak 9- Etkili ve Verimli Okumak 10- Tekrarlar Yaparak Unutmayı Önlemek (www.dogalyetenek.com)
Verimli Ders Çalışmayı Etkileyen Tuzaklar: Gözleri yapılmayan işlere çevirmek, Müzik eşliğinde çalışmak, Zorlanılan derslerin dışlanması, Aşırı kaygı(güvensizlik), Yatarak(uzanarak)çalışmak, Çalışma anında hayallere dalmak, Uzayıp giden telefon konuşmaları yapmak, Çalışmayı tamamlamadan bırakmak, Arkadaşlara “hayır!” diyememek, Televizyona takılıp kalmak, Dersler,konular hakkında yetersiz bilgi sahibi olmak, Düzenli tekrarlar yapmamak, Plansız, programsız çalışmak, Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak, Zamanı denetleyememek, Yanlışlardan ders almamak,noksanları gidermemek, Sınav bilgi ve tekniklerini yeterince bilmemek, Motivasyon noksanlığı, isteksizlik. (www.dogalyetenek.com)
1921 yılında ABD de Stanford Üniversitesinde normalin üzerinde zekaya sahip olan 1528 tane öğrenci üzerinde bir araştırma yapılır. Konusu “Zekanın başarılı olma üzerindeki etkisi” dir. Herkes başlangıçta “Zeka başarılı olmak için en önemli değişkendir.” düşüncesine sahipken araştırma çok farklı bir sonuç ortaya koyar: Başarılı olmada zekadan daha önemli 3 şey: Özgüven İç disiplin Hedef sahibi olmak
Sizler de başarısızlıktan sonra zeka düzeyini düşünmeyin Sizler de başarısızlıktan sonra zeka düzeyini düşünmeyin. Çocuğunuzun özgüven, otokontrol sahibi olmasına ve kendisine bir hedef belirlemesine yardımcı olun !
Çocuğumun Verimli ve Düzenli Ders Çalışmasını İstiyorum Diyen Ailelere... Bana söylersen unuturum, gösterirsen yarısını unuturum, yaparsam unutmam. (Çin Atasözü)
PEKİ NELER YAPABİLİRSİNİZ ? ? ? ? ? Sorumluluk bilinci, otokontrol ve iç disiplin kazandıralım Çocuğunuzun kendi başına ders çalışmaya oturmadığından şikayetçi iseniz çocuğunuza nasıl ders çalışacağını öğretmek yerine önce sorumluluk duygusunun kazanılmasını sağlamak şarttır.
Unutmayalım bizler her zaman çocuğumuzun yanında olamayacağız. Sorumluluk bilinci çocuğumuza en çok kendi başına hareket etmek zorunda kaldığı durumlarda lazım olacaktır.
Özgüvenini arttıralım Çocukların bazı derslere çalışmayı özellikle istememesinin nedeni o derste yaşadığı başarısızlıklar ve o derse karşı geliştirdiği tutum ve özgüven eksikliği olabilir. Çocuğumuzun o dersle ilgili tutumunu değiştirmeden o dersi öğrenmesini ve başarılı olmasını sağlamak gerçekten zordur. Anlayışın olumlu hale getirilmesi sonuçları da etkileyecektir. Tabii her şey kararında olmalı
Nicelik değil, nitelik ! Siz ise şöyle diyorsunuz “Çocuğum 3 saattir kafasını kaldırmadan ders çalıştı, mübarek kitabın üzerine uyumuş kalmış.” Anne – babalarımızın önemli bir yanılgısı var. 2, 3, 4 saat odasında kitap defterin üzerine kapanmış çalışıyor zannettiğiniz çocuğunuz belki de hiç çalışmıyor. Burada anne – babaya da önemli bir görev düşüyor: o da verimli çalışmayı çocuğunuz kadar siz de bilmek zorundasınız.
ONUN SORUMLULUĞUNU SİZ ALMAYIN! Onun yerine endişelenmek, ondan daha çok olayı sahiplenmek çocuğun ders çalışmayı ailesi için yapması gereken bir olay olarak algılamasına neden olur. Ders çalışmak onun işidir ve olumlu, olumsuz sonuçlarına da katlanmalıdır. Rüşvet teklifi yanlış sonuçlara yol açar. Aileler ders çalışırsa çocuğa bir şeyler vaat ederler ve bunun adına "ödül" derler. Oysa bu rüşvettir. Ve çocuğa aslında yapmakla yükümlü olduğu bir işten kazanç sağlama yolunu açar.
Anne – babalara tavsiyemiz: -Çocuğunuzu 1 hafta çok iyi gözlemleyin ve not alın. -Okuldan geldikten sonra okula gidinceye kadar zamanı nasıl geçiyor. -Hangi saatlerde neler yapıyor. -Zaman olarak özellikle boşluklarını yakalayın. -Çok verimsiz geçirdiği süreleri tespit edin.
Plan ve uygun taktik geliştirmek Bu zaman zarfında rahatlasın, uzansın, oyun oynasın vb… En dinlenmiş olduğu zamanlarda en az bildiği ve en zayıf olduğu dersi çalışsın. Çocuğun da ders dışı bir hayatının olması gerektiğini unutmayalım!
O ders çalışırken siz …… Çocuğun çalışma odası ve masasının düzenli olmasını sağlayın. Çalışma odasında çalışmaya alternatif oluşturacak (internet, tv., oyun vb.) bir şey olmamasına dikkat edin. Çocuğunuz ders çalışırken siz ebeveyn ve diğer kardeşler olarak içeride odasında ders çalışan çocuğu “Ben burada ders çalışıyorum onlarsa film izliyorlar” diye çekebilecek davranışlardan da sakınmalısınız.
Yanlışa ve olumsuza odaklı olmak Bizler çoğunlukla bir şeyi tembih ve nasihat ederken olumsuzluklardan yola çıkarak devam ederiz. “Dersine çalışmazsan başarısız olursun” yerine “Başarılı olmak için şunları yapmalısın.” veya “Şöyle yaparsan daha başarılı olursun.” gibi. Çünkü bilinçaltı olumluyu algılama eğilimindedir. Çocuğumuzu okula karşı negatif etkileyecek, okulla, öğretmeniyle ve okumakla ilgili olumsuz eleştirileri onun yanında yapmayalım. Çocuğumuzun hayatında neyi çoğaltmak istiyorsak ona vurgu yapalım, değiştirmek istediğimiz davranışını odağa alalım.
Yanlış soru: Bu gün okulda ne yaptın Yanlış soru: Bu gün okulda ne yaptın? Çocuk okuldan geldiğinde anne-babaların sorduğu en beylik bir o kadar da yanlış olan soru budur: ‘’Bu gün okulda ne yaptınız?’’ Onun yerine şu soruyu sorsak: “Bu gün okulda tam olarak ne öğrendiniz?” Cevap veremediğinde yönlendirici sorularla onu çözmeye çalışın: “Mutlaka benimle paylaşmayı istediğin çok güzel şeyler vardır.” gibi. Çocuk, bu soruyla muhatap olacağını bildiği için derslerde daha dikkatli olmaya çalışacaktır.
Yanlış emir: “Hadi yavrum dersine çalış” Bunun yerine “Dersine yemek yemeden önce mi yemeğini yedikten sonra mı çalışmak istersin?” gibi bir soru sormak çocuğa tercih hakkının olduğunu gösterecektir. (www.annenotları.com)
“Hocam bütün her şeyi yaptım, yine de olmuyor, olmuyor” diyen ebeveynler olabilir. Bir davranışın yerleşmesi, o davranışın alışkanlık halinde devam etmesi ve kişilik haline gelmesi çok sabır isteyen bir durumdur. Anne – baba birkaç kere deniyor, olmadı hemen vazgeçiyor. Vazgeçmeyin! Aynı kararlılık ve tutarlıklıkla devam edin. Çocuğunuz kendi kendine ders çalışmaya başlayıncaya ve bunu sürdürebilir bir hale gelinceye kadar büyükler yol gösterici olmalıdır.
Okul Psikolojik Danışmanı ve Rehber Öğretmeni Çocuğunuz ve kendiniz için vakit ayırıp seminere katıldığınız için teşekkür ederiz Kadriye TURAN Okul Psikolojik Danışmanı ve Rehber Öğretmeni