KRONİK HASTALIKLARDA GÜÇLÜKLER VE PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK Yrd. Doç. Dr. Satı BOZKURT
Nick Vujicic
Nick Vujicic
Bireyler yaşamlarının çeşitli dönemlerinde yoksulluk gibi devam eden bir süreç ya da beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan boşanma, kayıp, kronik hastalıklar, zorbalık, taciz, deprem, sel, trafik kazası gibi güç yaşam olaylarıyla karşılaşabilirler,
Psikolojik dayanıklılık Bireyin ruh sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilecek stresli koşullar ya da travmatik olayların etkisinden kurtulabilme, ağır şartlara maruz kalınmasına rağmen başarılı bir şekilde toparlanabilme ve iyi olma yeteneğidir.
Bazı insanlar güçlükler karşısında iyi olmayı ve ayakta kalmayı başarırken, bazı insanlar bunu neden başaramazlar?
Psikolojik dayanıklılık, güçlükler ve koruyucu faktörler arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan dinamik bir yapıdır.
Bu dinamik yapı güç yaşam olaylarının etkisini değiştirmektedir.
Genelde insanlar yaşam güçlüklerine maruz kaldığında tepkisel veya işlevsel olmayan davranışlar gösterirler.
İşlevsel Olmayan Davranışlar Açısından Riskler Travma ve stres Durumun şiddeti, özellikle yaşamı tehdit etmesi, Fiziksel yaralanma ve kayıpların yoğunluğu Kronik olması Basın yayın aracılığıyla travmatik görüntülere maruz kalmak. İnsan eliyle yaratılan travmatik olaylar Belirtilerin niteliği ve şiddeti Kişisel yanıtın şiddeti Travmatize olmuş bir toplumun üyesi olmak Akut veya süregen ikincil stresler
Kişisel özellikler Cinsiyet Medeni durum Yaş Azınlık üyesi olmak Yoksulluk veya düşük sosyoekonomik düzey Düşük eğitim düzeyi Kişisel veya ailesel psikiyatrik hastalık öyküsü Çocukluk çağı ruhsal travmaları Dayanıklılıkta (resilience) yetersizlik Bazı kişilik özellikleri (içe dönüklük ve dışsal kontrol odağının yüksek olması gibi) Öfke, suçluluk gibi psikolojik etkenler İşlevsel olmayan başa çıkma çabaları
Çevresel etkenler/kaynaklar Tıbbi, psikolojik ve sosyal yardım servislerine ulaşımın yetersizliği Sosyal kaynakların ve desteğin azlığı Az gelişmiş / gelişmekte olan bir ülkede yaşamak Göçmen olmak
Kişilerin sıklıkla yaşadıkları güvensizlik, yalnızlık, yabancılaşma, kırılganlık, güçsüzlük, anlaşılmama hissi, ilgilenilmeme, yargılanma gibi duygu ve düşünceleri yardım arama davranışını güçleştirir.
Güçlüklere karşı sağlıklı tepkiler göstermemizi sağlayan faktörler, koruyucu faktörler olarak adlandırılmaktadır.
Koruyucu Faktörler Güçlüklerin etkisini yumuşatan, azaltan ya da ortadan kaldıran, sağlıklı uyumu ve bireyin yeterliklerini geliştiren faktörlerdir. Sizce kronik hastalıkta koruyucu faktörler nelerdir? Tartışalım.
Ailede Güçlükler ve Dayanıklılık Ailenin yaşamındaki stres ya da sıkıntıları başarılı bir şekilde atlatarak devamlılığını sağlaması “aile dayanıklılığı” olarak tanımlanmaktadır.
Aile dayanaklılığı üç boyutta açıklanmıştır İlk boyut, ailenin yüz yüze kaldığı olumsuz koşulların süresidir. Kısa süreli ise “güçlük/sıkıntı” olarak adlandırılmakta, Uzun süreli ise “kriz” olarak adlandırılmaktadır.
İkinci boyutu, ailenin bir güçlük/sıkıntı ya da krizle karşılaştığı yaşam dönemidir ve bu dönem, karşılaşılan durumla mücadele şeklini etkiler.
Aile, bir yaşam döneminde sorunlarının üstesinden gelebilirken, diğer bir yaşam döneminde başetmesi yetersiz kalabilir. Dayanıklı aileler, güçlüklere uyum sağlamada bireysel, aile ve toplumsal güç ve kaynaklarını etkili kullanır.
Üçüncü boyutu ise, ailenin sorun ya da kriz süresince kullandığı iç ve dış destek kaynaklarıdır. Bir aile, sadece aile üyelerinin gücüne güvenebilir yada çevresinden ve toplumsal kurumlardan destek alabilir. Sağladığı her destek ailenin güçlenmesine katkıda bulunur.
Psikolojik dayanıklılıkta, değişiklik yapmak ve uyum sağlamamak üzere iki aşama bulunmaktadır. Ailenin işlevlerini yerine getirmek için kısa zamanlı ve küçük değişiklikler yaparak stres etkeni yönetilebilir. Ancak, stres yaratan durum ailenin işlevselliğinde herhangi büyük bir değişim gerektiriyorsa ve uyumsuzluk ortaya çıktıysa aile bir kriz yaşar ve krize uyum sağlamak gerekir.
Ailenin uyum sağlaması; kriz veya stresli bir durum sonrasında yeni bir denge, uyum ve işlevsellik düzeyine ulaşmasıdır.
Ailede; Saygı Destek Bütünlük Güven gibi aile üyelerinin paylaştığı ortak güçler ve yeterlikler Var olan işlevsellik örüntüsünün değiştirilmesi Aile kaynaklarının genişletilmesi ve Yeni başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesi aracılığıyla sağlıklı bir uyum sağlanmaktadır.
Yaşadığı krizden güçlenerek çıktığını hisseden birey/aile daha becerikli, daha güvenli ve daha gelişmiş olur. Sağlıklı uyum yapma gerçekleşmediğinde, aileler uyumsuzluğun olduğu kriz durumuna geri dönerler
Psikolojik dayanıklılık ve çocuk Ailenin güçlük yaşadığı zamanlarda özellikle çocuklara psikolojik destek vermek çok önemlidir, bu destek çocukların içsel güçlerini de harekete geçirmeyi de kapsamalıdır.
Bu tür olaylar sonrasında çocukların yeniden kendilerine ve etraflarındaki dünyaya güvenmelerine, inanmalarına ve güven duydukları ilişkiler kurabilmeye ihtiyaçları vardır.
Psikolojik dayanıklılık becerilerine sahip çocuklar, dışarıdan aldıkları destekle birlikte, karşılaştıkları zorlu yaşam olaylarını daha kolay atlatabilirler.
Ruhsal sorunu olan ebeveyne sahip çocukların güçlükleri Ebeveyn uygun olmayan davranışları gösterirse, çocuk da işlevsel olmayan davranış örüntülerini taklit yoluyla edinir
Çocuklarıyla akıl karıştırıcı bir etkileşime girdiklerinden, çocuklar sosyal durumlarla ilgili temel kuralları öğrenemez
Çocuklar, ebeveynlerinin duygu durumlarındaki ve davranışlarındaki değişimlere karşı hassastır. Bu koşula bağlı olarak, asırı derecede kaygılı ve endişeli bir hale gelebilirler, yersiz bir suçluluk ve karamsarlık duyabilirler ve ebeveynlerinin olumsuz duygu durumuyla özdeşim kurabilirler.
Çocuklar kendilerini kötü ve destekleyemeyecek gibi hissettiren ebeveynlerinden, uzak durabilirler. Saldırganlığı ve antisosyal tutumları da içeren dışa yönelim belirtileri gösterebilirler. Güvensiz bağlanma gelişebilir.
Aile yükü artar Nesnel yük (gelir kaybı, sosyal etkinliklerin kısıtlanması, ev ortamındaki gerginlik gibi). Öznel yük (kayıp, suçluluk, anksiyete ve sosyal durumlardaki utanç gibi psikolojik durumlardır)
Güçlüklerle mücadele eden besteci Beethoven şöyle diyor; “İradesine hakim olan insanlar, her güçlüğü yenmeye çalışır. Beni yükselten, hep güçlükler olmuştur.” Beethoven’i yükselten güçlükler nelerdi? Beethoven daha 11 yaşındayken piyano virtüözü olmayı başarmıştı. Besteleri çok beğenilmiş, artık şöhreti saray çevrelerine de yayılmıştı. Şöhretin doruğundayken Beethoven, kulaklarının duymadığını fark etmeye başladı. 28 yaşına geldiğinde, tamamen sağır olmuştu. Önceleri hayata küstü. Hastalığını herkesten sakladı. İnzivaya çekildi. Ama daha sonra beste yapmaya başladı. Hayata dönüşünün tek nedeninin sanat aşkı olduğunu dostlarına ifade etti. En unutulmaz eserlerini sağır olduktan sonra besteledi. “Sesleri hayalimde yaşatıyorum” diyordu Beethoven. Müzik hayranı olan, bu kadar müziği seven ve besteler yapan birinin hayattaki en büyük engeli nedir? Sağır olması değil midir? Ama Beethoven en büyük engeli yenerek yoluna devam etti.
TEŞEKKÜRLER