Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları
Protokol sözcüğü, Fransızca "Protocole" kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Protokol kelimesi dar anlamda kamu belgelerinin aslı, milletlerarası konferansların, anlaşmaların tutanakları demektir. Geniş anlamda, devlet ve diplomasi alanındaki törenlerde, resmi ilişkilerde ve sosyal yaşamda uygulanması gereken kurallar toplamıdır.
Protokolün genel kabul gören bir tanımı şudur: "Protokol, törenlerde ve resmi ilişkilerde teşrifat ve öncelikler konusunda uygulanacak kaideler bütünüdür." Bir diğer tanımlamaya göre protokol, milletlerarası ilişkilerde veya kamu ilişkilerine hâkim olan adab-ı muaşeret, devletlerin geleneklerinde ulusal veya uluslararası ilişkilerde uygulanan nezaket kurallarıdır.
Bir insanın niteliği, kıyafetiyle; nezaketi, davranışıyla; bilgisi, konuşmasıyla; becerisi, işiyle; görgüsü, yemesi-içmesiyle ortaya çıkar.
Protokolde % 99 başarı, başarısızlıktır.
Her insan özel, sosyal ve kamusal alanda yaşar Her insan özel, sosyal ve kamusal alanda yaşar. Bu yüzden, hiç kimse toplum ya da kurum içinde tam olarak serbest ve bağımsız değildir. Zira her insan, özel alanda ailesinin kurallarına; sosyal alanda toplumsal kurallara (örf ve âdetlere); kamusal ve kurumsal alanda da resmi kurallara uymak ve uygun olmak durumundadır.
Kamusal yaşamda protokol ve sosyal davranış kurallarını bilmek insana güven verir; üstünlük ve saygınlık sağlar. Bu kurallara uyan kişiler iş yaşamında daima fark edilir, tercih edilir ve yükseltilirler .
ilişkilerde tam olarak uygulanır. Protokolde, üç kişi önemlidir: KONUKLAR YÖNETİCİLER HANIMLAR Protokol kuralları bu üç kişiyle olan ilişkilerde tam olarak uygulanır.
Türkiye’de protokolü 5 kişi iyi bilir: DİPLOMATLAR SUBAYLAR KAYMAKAMLAR/VALİLER BÜROKRATLAR HANIMLAR Bu kişiler; herkesi protokol açısından denetler ve değerlendirirler. Bu kişilerle olan ilişkilerde protokol kurallarına uymak gerekir.
vermemesi ya da uymaması ÇALIŞTIĞI KURUMUN VEYA Bir kişinin protokole önem vermemesi ya da uymaması TAŞIDIĞI UNVANIN, ÇALIŞTIĞI KURUMUN VEYA TEMSİL ETTİĞİ MAKAMIN itibarını düşürür.
hak ettiği ve lâyık olduğu önemi ve değeri vermemek ya da Bir kişiye ya da kuruma hak ettiği ve lâyık olduğu önemi ve değeri vermemek ya da gereğinden fazla önem ve değer vermek o kişi ya da kurumun kendi değerini ve saygınlığını düşürür.
1. Saygı ve nezaket esastır. PROTOKOL İLKELERİ 1. Saygı ve nezaket esastır. 2. Onuru ve saygınlığı (itibarı) korumak esastır. 3. Temsil esastır. 4. Düzey eşitliği ve denklik esastır. 5. Karşılıklılık esastır.
6. Önde gelme ve önce gelmede unvan, rütbe ve kıdem esastır. 7. Protokolsüz sıralama alfabetiktir. 8. Ulusal bayrak, konuk, üst ve hanım sağdadır. 9.Karşılamada üstler başta; uğurlamada sondadır.
11. Toplantı ve törenlerde konuşma sırası asttan üst’edir 10. Yürüyüş ve oturma düzeninde 1 numara olan üst orta merkezdedir: 5 – 3 – 1 – 2 – 4 11. Toplantı ve törenlerde konuşma sırası asttan üst’edir (En üst en son konuşur). 12. Protokolde konuğu üst’ü ve hanımı korumak, kollamak ve saymak esastır.
GÖRGÜ VE NEZAKET KURALLARI ÖZEL ALAN KAMUSAL (RESMİ) ALAN SOSYAL ALAN PROTOKOL KURALLARI GÖRGÜ VE NEZAKET KURALLARI
Davranışsal olarak, toplumsal yaşamın görgü ve nezaket kuralları ile kamusal yaşamın protokol kuralları (hitap etme, selamlama, el sıkma, konuşma, oturma, yeme, içme, giyim kuralları ile hanım - erkek ilişkileri) biçimsel yönden farklıdır. Örneğin, sosyal alanda hanımlar önce gelir; resmi alanda ise unvan sahibi üstler önce gelir.
Bu nedenle de, resmi alanda hanım bir ast, erkek üst'üne saygılı olmak ve ona uymak; sosyal alanda da erkek üst'üne saygılı olmak durumundadır. Bir hanım dahi, kocasına özel alanda adı ile (Turgay); sosyal ortamda adına “bey" ekleyerek (Turgay Bey); resmi ortamda ise unvanı ile (Sayın Genel Müdür) şeklinde hitap etmek durumundadır. Bu nedenle protokol ve sosyal davranış kurallarını daima yerinde uygulamak gereklidir.
bireysel, kurumsal ve milli onuru ve saygınlığı korumaktır. Protokol kurallarının amacı; bireysel, kurumsal ve milli onuru ve saygınlığı korumaktır.
İş yaşamındaki kurallar kurum kültürünün parçasıdır ve aynı zamanda işyerindeki görgü kurallarıdır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki işyerinde uygun hatta gerekli olan bir davranış, başka bir ortamda hatalı sayılabilir.
Örneğin özel alanda bir odaya girerken içeri davet edilmişseniz, artık oturmak için yeniden izin istemeye gerek yoktur. Oysa yöneticinizin odasına girdiğinizde, içeri davet edilmiş bile olsanız, oturmadan önce izin istemek ona karşı saygı ve nezaketinizin bir göstergesidir.
İş yaşamında ve özel yaşamda görgülü, nazik, zarif ve ölçülü olmanın koşulları: a.Dengeli olmak; bireyin davranışlarının farkında olması, aşırı ve ölçüsüz tepkilerden uzak, her durumda kabul edilebilir davranış içinde olmakla mümkün olabilir.
b.Dürüst olmak; özü-sözü bir olmaktır, sözünü yerine getirmek ve güven vermektir. Kısaca sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan insan dürüst insandır. c.Gerçekçi olmak; gerçeği içeren ve ona göre davranma anlamındadır. Buradaki gerçekçilik aynı zamanda içtenlikle de ilgilidir. Yapmacık nezaket, görgü değil görgüsüzlük, saygı değil, saygısızlıktır.
d.Görgülü olmak; hem iş yaşamının, hem de özel yaşamın önemli bir gereğidir. Toplumsal ilişkiler bakımından da görgülü olmanın önemi büyüktür. Toplumsal yaşam bakımından görgülü olmak, toplumda geçerli olan kurallara, kısaca davranış düzlemine uygun davranmakla olur.
Protokol kurallarının titizlikle uygulanması gereken etkinlik törenlerde, toplantılarda, davet ve ziyafetlerde öncelik - sonralık (önde gelme) sıralamasıdır. Zira protokolün kavram olarak ifade ettiği anlamlardan biri, devlet kurumlarının, devlet ve hükümet adamlarının, kamu yöneticilerinin, makam, mevki, unvan/rütbe sahibi önemli şahsiyetlerin protokoldeki sırasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Protokolü Türkiye'de devlet protokolü, tarihsel ve ulusal gelenekler ve anayasal yapı doğrultusunda devlet erkânı ile devlet ricalinden oluşmaktadır. Devlet erkânı da, mülki ve askeri erkândan oluşmaktadır. Mülki erkân, Cumhurbaşkanından itibaren Başbakan ve bakanlar ile devletin idari teşkilat yapısını oluşturan kurumların sivil yöneticileridir (Müsteşar, başkan, genel müdür).
TBMM Protokolü TBMM protokol sıra düzeni aşağıda verilmiştir: TBMM Başkanı, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, TBMM Başkanvekilleri, TBMM'de Grubu Bulunan Siyasal Partilerin Genel Başkanları, TBMM Kâtip Üyeleri ve İdare Amirleri, TBMM Komisyon Başkanları, TBMM'de Temsil Edilen Siyasal Partilerin Genel Bşk.ları, TBMM'deki Siyasal Partilerin Grup Başkanları ve Başkanvekilleri, TBMM'de Grubu Bulunan Siyasal Partilerin Gn. Bşk. Yrd.ları, TBMM'de Grubu Bulunan Siyasal Partilerin Genel Sekreterleri, TBMM Üyeleri (İllere göre alfabetik), TBMM Genel Sekreteri, genel sekreter yardımcıları, birim başkanları.
Hükümet Protokolü (Mülki Protokol) Türkiye Cumhuriyeti hükümet protokolü (mülki protokol) Başkentte Başbakan ve bakanlar ile müsteşarlar, kurumsal başkanlar ve genel müdürlerden oluşmaktadır.
Yargı Protokolü (Yüksek Yargı Organları ve Adli Makamlar Protokol Listesi) Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay 1. Başkanı, Danıştay Başkanı, Sayıştay Başkanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Danıştay Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı,
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, Anayasa Mahkemesi Üyeleri, Yargıtay Başkanvekili, Danıştay Başkanvekili, Sayıştay Başkanvekili, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, Yüksek Hakem Kurulu Başkanı, Yargıtay Daire Başkanları ve Üyeleri, Danıştay Daire Başkanları ve Üyeleri, Sayıştay Daire Başkanları ve Üyeleri, Yüksek Seçim Kurulu Üyeleri.
Askeri Protokol Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, Jandarma Genel Komutanı, Genelkurmay İkinci Başkanı, KKK Kurmay Başkanı.
Akademik Protokol Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı, Üniversitelerarası Kurul Başkanı, YÖK Başkanvekili, Yüksek Öğretim Kurulu Üyeleri, Ankara Üniversitesi Rektörü, Gazi Üniversitesi Rektörü, Başkent Üniversitesi Rektörü, Çankaya Üniversitesi Rektörü, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü, Rektör Yardımcıları (Üniversite sırasına göre), YÖK Genel Sekreteri, Üniversitelerarası Kurul Genel Sekreteri.
Üniversite Yönetimi Protokolü Rektör, Rektör yardımcıları (kıdeme göre), Genel sekreter (akademik), Dekanlar (fakülte kuruluş tarihine göre), Enstitü müdürleri (enstitü kuruluş tarihine göre), Yüksek okul müdürleri (yüksek okul kuruluş tarihine göre), Dekan yardımcıları (kıdeme göre), Enstitü müdür yardımcıları (kıdeme göre), Yüksek okul müdür yardımcıları (kıdeme göre), Genel sekreter (idari), Genel sekreter yardımcısı, Daire başkanları (mevzuattaki sıralamaya göre).
Bakanlık Protokolü Yukarıda belirtilen genel ilke ve ölçütlere göre, bakanlıkların merkez teşkilatlarındaki protokol sıradüzeni aşağıda verilmiştir: Makam (Bakan, müsteşar, müsteşar yardımcıları), Teftiş kurulu (Denetim birimi) başkanı, Strateji Geliştirme Başkanı, 1.Hukuk müşaviri, Ana hizmet birim başkanı genel müdürler (Kuruluş yasasındaki sıraya veya kuruluş tarihine göre), Yardımcı hizmet birim başkanı genel müdürler (Kuruluş yasasındaki sıraya veya kuruluş tarihine göre), Ana hizmet birim başkanı daire başkanları (Kuruluş yasasındaki sıraya veya kuruluş tarihine göre),
Yardımcı hizmet birim başkanı daire başkanları (Kuruluş yasasındaki sıraya veya kuruluş tarihine göre), Savunma Sekreteri. Maliye Bakanlığının protokol sıradüzeni örnek olarak aşağıda verilmiştir. (Diğer bakanlıkların protokol sıra düzenleri de benzer niteliktedir.) Bakan, Müsteşar, Müsteşar Yardımcıları (Bu göreve başlama tarihine göre), Teftiş Kurulu Başkanı, Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı, Strateji Geliştirme Başkanı, Başhukuk Müşaviri ve Muhakemat Genel Müdürü
Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü, Muhasebat Genel Müdürü, Gelir Politikaları Genel Müdürü, Milli Emlak Genel Müdürü, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı, Tasfiye İşleri Döneri Sermaye İşletmeleri Genel Müdürü, Personel Genel Müdürü, Avrupa Topluluğu ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Bilgi İşlem Dairesi Başkanı, Savunma Sekreteri, Bakanlık Müşavirleri, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Özel Kalem Müdürü.
Büyükelçilik protokol sıra düzeni Elçi müsteşar, Askeri ataşeler (rütbe ve kıdemlerine göre), Diğer müsteşarlar ve müşavirler (kadro ve kıdemlerine göre), Askeri ataşe yardımcıları (rütbe ve kıdemlerine göre), Başkâtip, ikinci kâtip ve üçüncü kâtipler, Diğer ataşeler (kadro ve kıdemlerine göre), Diğer ataşe yardımcıları (kadro ve kıdemlerine göre),
Diplomatik idari memurlar ve haberleşme teknisyenleri, Askeri ataşelikteki astsubaylar, Güvenlik ataşeleri. 2. Başkonsolosluk Protokol Sıradüzeni Başkonsolos, Başkonsolos yardımcısı, Bakanlık ataşeleri (1.- 4. derece), Konsoloslar, Bakanlık ataşeleri (5.- 7. derece), Muavin konsoloslar,
VIP Protokolü Türk Rical Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Eski Cumhurbaşkanları, Cumhuriyet Senatosu eski Başkanları, Millet Meclisi ve TBMM eski Başkanları, eski Başbakanlar, Genelkurmay Başkanı, Ana Muhalefet Partisi Başkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri ve eski bakanlar, Yüksek yargı organlarının başkanları ve üyeleri (Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi), Sayıştay Başkanı ve üyeleri, Kuvvet komutanları, general ve amiraller, Yükseköğretim Kurulu Başkanı ve üyeleri,
TBMM Başkanvekilleri, Kâtip Üyeleri, İdare Amirleri, TBMM'de Grubu bulunan Siyasi Partiler Genel Başkanları ve TBMM Üyeleri, TBMM eski Üyeleri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Başbakanlık Müsteşarı, TBMM Genel Sekreteri, Diyanet İşleri Başkanı, Müsteşarlar, Müsteşar yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM genel sekreter yardımcıları, devlet ve vakıf üniversiteleri rektörleri, Devlet sanatçıları, İstiklal Madalyası sahipleri, Hükümeti temsilen yurtdışına giden heyetler, TOBB Başkanı; DİSK, HAK-İŞ, TESK, TİSK, TÜRK-İŞ Konfederasyonları Genel Başkanları, Yurt dışından gelen sendika başkanları, konfederasyon yöneticileri, Yukarıda belirtilen görevlerden emekli olanlar.
Yabancı Rical Türkiye'deki yabancı diplomatik misyon şefleri, Yabancı devlet ve hükümet erkânı, Uluslararası kuruluşların başkanları, başkan yardımcıları, genel sekreterleri (Birleşmiş Milletler, UNESCO, NATO, Avrupa Konseyi, AET, IMF, RCD ve İslam Birliği gibi), NATO Başkomutanı, NATO Güney Avrupa Başkomutanı, Kuvvet Komutanları ve Ordu Komutanları, Dini liderler, Türkiye'ye resmi veya özel temaslar için gelen önemli iş adamları ile askeri ve sivil heyetler.
"Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler" Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan, 01.10.1981 tarihli ve 17475 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile düzenlemiştir. Söz konusu Yönetmelik gereğince Cumhuriyet Bayramı Törenleri başkentte Dışişleri Bakanlığının, Ankara dışında İçişleri Bakanlığının; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Törenleri Milli Eğitim Bakanlığının; Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Törenler İçişleri Bakanlığının; 30 Ağustos Zafer Bayramı Törenleri de Genelkurmay Başkanlığının koordinatörlüğünde düzenlenir.
İl ve ilçelerde kutlanan ulusal bayramlarda ve kurtuluş günlerinde tören geçitleri, ortada mülki amir, sağında garnizon komutanı, solunda belediye başkanı olduğu halde ayakta kabul edilir ve selamlanır. İl veya ilçede devlet protokolünden yargı organı başkanı, bakan, orgeneral, oramiral milletvekili gibi zevat bulunsa da, tören geçidini kabul etmez ve selamlamazlar; yalnızca konuk olarak bulunurlar.
Resmi bayramlar, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ve Zafer Bayramıdır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan günü başkentte Milli Eğitim Bakanının açış konuşması ile başlar ve Bakan Anıtkabir'e beraberindeki heyetle birlikte çelenk koyar. Başkent dışında bayramın açış konuşması bir öğretmen tarafından yapılır. Başkentte, il ve ilçelerde öğrenciler devlet büyüklerini ziyaret ederler.
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı 19 Mayıs günü başkentte saat 07.00'de ve Samsun'da 21 pare top atışıyla başlar. Başkentte Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Anıtkabir'e çelenk koyma töreni, İstiklal Marşı ve Bayrağın göndere çekilmesi ile başlar; tören alanında Milli Eğitim Bakanının açış konuşması, gençlik adına konuşma yapılması, şiir okunması, Atatürk'ün Gençliğe Hitabı'nın okunması, gençliğin cevap vermesi; Samsun'dan getirilen Bayrağın Cumhurbaşkanı'na sunulması, gençlik marşının söylenmesi, tören geçişi ve gösterilerle devam eder.
Zafer Bayramı, 30 Ağustos günü saat 12 Zafer Bayramı, 30 Ağustos günü saat 12.00'de 21 pare top atışıyla başlar. Başkentte Genelkurmay Başkanlığınca, Başkent dışındaki kutlamalar garnizon komutanlıklarınca Genelkurmayın bu konudaki devamlı talimatına göre yürütülür.
Mahalli Kurtuluş Günleri Aşağıdaki şekilde kutlanır: a.Atatürk anıtlarına veya büstlerine çelenk koyma töreni yapılır ve İstiklal Marşı ile göndere Bayrak çekilir. b.Mahalli en büyük mülki idare amiri, makamında garnizon komutanı veya temsilcisi ve belediye başkanı ile birlikte, protokol listesinde gösterilen sıraya göre tebrikleri kabul eder. c.Belediye başkanı, il genel meclisi ve belediye encümen üyeleri ile birlikte, garnizon komutanının şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerine ziyarette bulunarak şehir halkının şükran duygularını iletir.
d.Kurtuluş Günü kutlanır: Mahalli mülki amir, sağında garnizon komutanı veya temsilcisi ve solunda belediye başkanı olduğu halde, tören geçişine katılanların ve halkın kurtuluş gününü kutlar. e.Kutlama komitesince seçilen bir kişi tarafından günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapılır. f.Tören geçişi yapılır. Şeref tribününde mülki idare amiri ortada, sağında garnizon komutanı veya temsilcisi, solunda belediye başkanı olduğu halde, tören geçişi selamlanır.
Atatürk Günleri ve Tarihi Günler Aşağıda belirtilen biçimde kutlanır. a.Atatürk Günleri: Ulu önder Atatürk'ün ziyaret ettikleri yerlerde, ziyaret tarihinde, Atatürk anıtına veya büstüne çelenk konulur; İstiklal Marşı ile göndere Bayrak çekilir ve hazırlanan mahalli bir program uygulanır. b.Tarihi Günler: Ulusal tarihimizde önemli yeri olan tarihi günlerin yıldönümlerinin kutlamasında, Atatürk anıtına veya büstüne çelenk konulur; İstiklal Marşı ile göndere Bayrak çekilir ve bu tarihi gün ile ilgili olarak hazırlanan program çerçevesinde gösteri, bilimsel toplantı, konferans ve diğer etkinlikler düzenlenir.
Çelenk hazırlama ve taşıma Mahallin en büyük mülki amirine ait çelenk iki polis memuru, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait çelenk iki er, kuruluşlara ait çelenkler, o kuruluşun iki görevlisi tarafından, komitenin saptadığı protokol düzenine göre üçlü-beşli gruplar halinde sıralanırlar. Gereğine uymayan çelenkler ile günün anlam ve önemi ile bağdaşmayan bir görünümde ve uygunsuz biçimde kılık-kıyafetlerle gelen taşıyıcılar ve çelenkleri sıralamaya alınmazlar.
Çelenk Sunma Çelenklerin sunuş yeri kutlama veya anmanın yapıldığı yerdeki Atatürk anıtı veya büstüdür. Çelenkler sunulduktan sonra boru ile verilecek "ti" işaretiyle bir dakikalık saygı duruşunda bulunulur. Saygı duruşu bitiminde İstiklal Marşı ile kutlama veya anma töreni başlar.
Dini Bayram Kutlamaları Türkiye'de, mevzuat yönünden bir zorunluluk olmamakla birlikte Başbakanlık ve bakanlıklarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, askeri kuruluşlarda, valilik ve kaymakamlıklarda ve belediyelerde toplumsal bir gereksinim ve gelenek olarak Ramazan ve Kurban Bayramı kutlamaları yarı resmi olarak yapılmaktadır.
Ankara'da, bakanlıklarda ve kamusal kurumlarda dini bayramları kutlama, yöneticiler tarafından genellikle arefe günleri ya da bayramdan sonraki ilk çalışma günü öğleden önce makamda personelin kabulü ile yapılmakta ve kutlamaya gelen personele nezaket olarak çikolata ikram edilmektedir.
Yeni Yıl Kutlama Törenleri Kamusal yaşamda merkezi teşkilatlarda yöneticilerin yeni yılları, 31 Aralık günü makamlarına gidilerek kutlanır. Aynı teşkilat içinde ast ve kıdemsiz olanlar üstlerinin çalışma odasına giderek yeni yıllarını kutlarlar. Aynı şehirde fakat başka teşkilatlarda çalışan üst veya eş düzeydeki yöneticilerin yeni yılları ise yeni yıldan önce kendilerine gidilerek veya telefon edilerek veya kart gönderilerek kutlanır.
Bakanların görev devir - teslim törenleri Bakanlıklarda görev devir-teslim töreni için önce görevdeki bakandan randevu alınır. Görevdeki bakan yeni bakanı makam otomobiliyle aldırır. Bakanlık müsteşarı yeni bakanı bakanlık dış kapısında otomobilden inişte karşılar ve kendisine eşlik eder. Önceki bakan, yeni bakanı makam kapısı önünde karşılar; müsteşar yeni bakanı önceki bakana takdim eder. Önceki bakan yeni bakanı konuk köşesinde sağına alarak kabul eder.
Basın ve bakanlık yöneticilerinin huzurunda önceki bakan, yeni bakana görevinde başarılar diler. Yeni bakan da, önceki bakana hizmetlerinden dolayı teşekkür eder. (Bu arada, önceki bakan yeni bakana, bakanlığın devam eden önemli işleri hakkında bilgi vermek için randevu ister; yeni bakan da kabul eder.) Bu törenden sonra, yeni bakan önceki bakanı sağına alarak makam kapısından uğurlar.
Müsteşar, önceki bakanı bakanlık dış kapısına, otomobile kadar eşlik eder ve uğurlar. Yeni bakanın, bakanlık dış kapısına kadar önceki bakana refakat etmesi inceliktir. Yeni bakan, saygı ve nezaket gereği önceki bakanı, makam otomobili ile gönderir. Sonra, müsteşar makamda bakanlık yöneticilerini bakana takdim eder. Bakanlık protokol müdürü ya da personel birimi başkanı bakanın özgeçmişini okur.
İmza Törenleri Kamu kurumlan ve yabancı kuruluşlar arasında belirli konularda yapılan işbirliği ve anlaşma sonunda sözleşme ya da protokol imzalanmakta ve zaman zaman imza törenleri düzenlenmektedir. Anlaşma, sözleşme veya protokol konusu metin, önce ilgili kuruluşlar arasında oluşturulan uzman heyet tarafından mevzuat, kurumun temel ilke ve politikaları, üst yöneticilerin genel direktifleri doğrultusunda hazırlanır.
İmzalayacak yetkililer konusunda düzey eşitliği esastır İmzalayacak yetkililer konusunda düzey eşitliği esastır. Örneğin, genel müdürlük düzeyinde yapılan bir sözleşme ya da protokolde, metni genel müdür düzeyindeki yetkililer imzalarlar. Kurum olarak bir başkanlık ya da genel müdürlüğün, bir bakanlık ile yaptığı protokolde, kurum amiri genel müdürün düzeyi olarak, bakan adına müsteşar imzalar. Dış ülkeden bakan yardımcısının imzaladığı bir metni, Türkiye'de eşiti olan ilgili müsteşar imzalar. İmza yetkisinde unvan eşitliği değil, düzey eşitliği ve denklik esastır.
İmzadan önce ev sahibi yönetici ayağa kalkarak yapılan işbirliği ve anlaşma konusunda iyi dilek ve teşekkürlerini içeren kısa bir konuşma yapar. Sonra, hazırlanmış olan metnin son sayfasında kendi imza blokunu imzalar. İmza, metin ile isim arasındaki boşluğa atılır. İmza atılınca, sekreter kurutmaç ile imzaya basar.
Konuk taraf da kendi önünde yer alan metni imzaladıktan sonra, imzalanan metinler dosya içinde taraflarca teati edilir, önce ev sahibi imzaladığı metni dosyasıyla konuğa uzatır. Taraflar imzalarını kendi dolmakalemleri ile imzaladıkları takdirde, imzadan sonra dolmakalemlerini birbirlerine takdim ve hediye etmeleri usuldendir.
Karşılama ve uğurlama törenleri Uluslararası ilişkilerde olduğu gibi kamu kurumlarında da karşılama ve uğurlama kuruma ve kişiye verilen önemi ve değeri gösterir. Karşılama, bir ziyaretçiye gösterilmesi gereken görgü ve protokol kurallarıdır. Karşılamada insanların yaşları, makamları ve sosyal statüleri gibi faktörler rol oynar.
Karşılama ve uğurlama diğer tüm sosyal yaşamı, düzenleyen kurallarda olduğu gibi toplumdan topluma farklılıklar gösterir. Karşılama ve uğurlama davranışları anlamını kültür İçinde bulur. İlke olarak, resmi makamlarda üst konuklar ve şeref konukları dış kapıda, akran (eş düzey) konuklar iç kapıda (makam kapısında) karşılanmalı ve uğurlanmalıdır.
Karşılamada, makam sahibi (ev sahibi) olan, gelen konuğa ilk önce "Hoş geldiniz" ya da "Şeref verdiniz Beyefendi" ya da "Sayın Bakanım" vb. hitaplarla karşılar. Uğurlamada ise en son ev sahibi, konuğa "Saygılar Beyefendi" der. Yani, konuk ayrılırken en son ev sahibine "Allahaısmarladık/Teşekkür ederim" der ve el sıkarak ayrılır. Uğurlayan da "güle güle" diyerek uğurlar.
Büyüklerin araba veya uçakla karşılanmalarında, büyükten küçüğe doğru dizilir, yani arabadan veya uçaktan inen büyükler önce sıradakilerin en başta olanının elini sıkar; daha sonra da diğerlerinin elini sıkar. Uğurlamalarda ise önce son sıradakinden başlanarak el sıkılır ve en son en üst konumda olanla el sıkışılır.
Astların üstlerine doğru ve uygun hitap etmeleri Kurumlarda yöneticilerin protokol açısından en çok rahatsız oldukları konulardan birincisi, astların kendilerine doğru ve uygun hitap etmeyi bilmemeleri; kendilerine resmi ortamlarda ve üçüncü kişilerin yanında "Abi", "Abla" ya da adıyla "Turgay", "Tülin" diyerek özel biçimde hitap etmeleri; ya da üstat, hocam, efendim, beyim, hemşerim, Ahmet Abi, Ahmet Bey gibi özel ve sosyal hitapta bulunmalarıdır.
Bu tür özel ve sosyal hitaplar üst'leri genelde üzmekte, fakat astlar bunu bilmemektedir. Çünkü, ast üst'üne böyle hitap etmekle kendine göre samimi ve saygılı davrandığını zannetmekte; buna karşın üst de astına "Bana abi deme" diyememektedir. Fakat, az da olsa bazı üst'ler buna tepki göstermektedir. Oysa, ast ile üst özel yaşamlarında ne kadar yakın ve samimi olsalar da, resmi ortamda ve resmi ilişkilerde ve özellikle üçüncü (yabancı) kişilerin yanında daima resmi olmak (protokol kurallarına uymak) zorundadırlar. Örneğin, özel ve sosyal yaşamında amiriyle samimi olan ve ona "abi" diyen bir ast, bir toplantıda kendisine unvanıyla hitap etmek zorundadır.
Aykut Polatoğlu tarafından 3 bakanlıkta ve 7 ildeki kamu kuruluşlarında 86 üst ve 288 ast olmak üzere 374 kamu görevlisine uygulanan bir anket sonucuna göre, üst 'lerin %61 'i odalarına gelen astların ceketlerini iliklemelerini, %34 'ü kendilerine unvanıyla ya da "Beyefendi" diye hitap edilmesini istemiş; astların da %93'ü üst'lerin yanına gittiklerinde ceketlerini iliklediklerini belirtmiştir.
Genel olarak; üst unvanla hitap edilmekten kimse rahatsız olmaz ama alt unvanla hitap edilmekten herkes rahatsız olur. Örneğin, bir müşavire, "Sayın müsteşarım" deyince müşavir rahatsız olmaz. Fakat müsteşara, "Sayın müşavirim" deyince müsteşar rahatsız olur. Bir müdüre de "Sayın genel müdürüm" deseniz, "Ben genel müdür değilim" demez; bilakis memnun olur; ama bir genel müdüre "Müdürüm" derseniz, genel müdür bundan rahatsız olur ve size "Genel müdür" olduğunu hatırlatır.
Yöneticinin makamına girince ve makamından çıkarken, yönetici (Üst) toka etmek için el uzatmadıkça, hanım da olsa, ast üst'e el uzatmamalıdır. Çünkü, yönetsel yaşamda el uzatma hakkı üstlere ve makam sahibine aittir. Makamda ve resmi ortamda bir üst el uzatınca, hanım ve erkek astlar kendisine el uzatmak zorundadırlar. Aksi halde, amire veya üst'e el uzatmamak, saygısızlık kabul edilir.
Yöneticinin makamına girildiğinde yönetici "Buyurun" demedikçe oturmak doğru değildir. "Buyurun" dediğinde oturulacak koltuk, gösterilen koltuktur. Yer gösterilmemişse, makam masası önündeki üst'e göre sol koltuğa ya da üst'ün soluna oturulur. Birden çok kişi makama girdiğinde kıdeme göre oturmak gerekir. Ancak, bir ast yöneticinin makamına girdiğinde, yönetici astın oturması gerektiğini bilemeyebilir.
Zira bir kelime ile sonuç arz etmek, izin istemek, bir imza almak için oturmak gerekmez. Fakat, bir konuyu görüşmek, bir rapor sunmak için önce oturmak gerekir. Bu durumda ast "Efendim, şu raporu arz edecektim" dedikten sonra, yönetici "Peki" dediğinde, "Müsaadenizle" denilir ve oturulur.
Ast üst'ün makamında otururken bacak bacak üstüne atmamaya, sigara içmemeye dikkat etmelidir. Üst astına çay/kahve ikram edince, ast bunu kabul etmeli; içtikten sonra da kendisine teşekkür etmelidir. Bardak/fincan yöneticinin masasının üstüne konmamalı; sehpa üstüne konmalıdır.
Üst astına "Nasılsınız?" diye hatır sorduğunda ast "Teşekkür ederim, sağ olun efendim" demeli; üst'e "Siz nasılsınız?" diye sormamalıdır. Ast, üst'üne ancak ev sahibi olarak özel veya sosyal ortamda hatır sorabilir. Üst, astına teşekkür edince, ast "Görevim efendim" ya da "Sağ olun efendim" demeli; kesinlikle "Rica ederim" dememelidir. Ast üst'üne teşekkür ettiğinde (İzin, hasta sevk kâğıdı vb. imzalatınca), üst kendisine "Rica ederim" demelidir. Kurumsal yaşamda "Rica ederim" deme hakkı yalnızca üstlere aittir.
Üst ile konuşurken daima saygılı ve nazik ifadeler kullanılmalı; üst'ü dinlerken yüzüne ve göz bölgesine bakılmalı ve başla hafif onay verilerek kendisini saygı ile dinlediğiniz ifade edilmelidir. Ast, bir yöneticinin makamında otururken, içeriye kendi amiri ya da bir üst'ü geldiğinde, makam sahibi yönetici ayağa kalkmadıkça kendisi ayağa kalkmamalıdır. Makam sahibi yönetici ayağa kalkınca, ast (Hanım da) olsa ayağa kalkmalıdır.
Kurumsal yaşamda üstlerin astlarını kendi odasına çağırması ve çağırtması normaldir. Buna karşın, bir astın amirini ya da üstlerin telefonla veya sekreter aracılığı ile kendi odasına çağırması büyük bir saygısızlıktır. Ast, kendi amirleri ve çalışma arkadaşları hakkında üstlere özel ve gizli bilgi vermemelidir. Üst, özel bilgi almak için sorduğu zaman, "özür dilerim, bu konuda bilgim yok" demelidir.
Üstlerle ilişkilerde uyulması gereken önemli bir protokol kuralı, üst ile beraber iken (ast tek olduğunda) durma veya oturma yeridir. Resmi ortamda üst ile birlikte ayakta dururken veya yürürken ast daima üst'ünün solunda olmalıdır. Hatta bir ast, yüksek dereceli bir üst ile yürürken onu bir adım sol geriden takip etmelidir. Protokolde üst'ün önüne veya sağına geçmek onu küçültmek demektir. Aynı biçimde, üst olarak astın arkasına durmak veya soluna geçmek de doğru değildir.
Bir üst, astların bürosuna girince, yalnızca büro amiri (hanım da olsa) ayağa kalkar ve onu karşılar; büroda çalışan diğer personel ayağa kalkmazlar. Çalışma saatleri içinde yöneticinin birkaç defa sekreteri veya personelin bürosuna (çalışma odasına) girip çıkması durumunda, yönetici büroya sabah ilk gelişinde ve akşam ayrılışında ayağa kalkılır; yönetici büroya her girişinde ve çıkışında ayağa kalkılmaz.
Üst konuklara ve üst yöneticilere ikramda bulunurken, "Ne içersiniz Üst konuklara ve üst yöneticilere ikramda bulunurken, "Ne içersiniz?" denmemeli; çay, kahve veya meşrubat olarak "Ne emredersiniz?" diye sorulmalıdır. Ayrıca, bilmek gerekir ki, bir konuğa/ ziyaretçiye ikram edilen şey, ona verilen önem ve değeri gösterir. Örneğin, bir ziyaretçiye "Kahvenizi nasıl arzu edersiniz?" demek, "Siz bizim için önemlisiniz" demektir. (Çünkü, bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır.)
Ast, kendisine haber vererek gelen bir üst'ünü, aynı bina içinde ise asansör kapısında ya da kat merdiveni başında karşılamalı ve uğurlamalıdır. Üst yönetici dışarıdan geliyorsa, ast üst yöneticiyi onur konuğu olarak mutlaka dış kapıda karşılamalı ve uğurlamalıdır.
Kimi astların kusurlu davranışlarından biri, kendi amirlerini ve üst'lerini iş arkadaşları, meslektaşları ve hatta vatandaşlar yanında tenkit etmeleridir. Amiri ve üst'Ieri dışarıda tenkit etmek, onların dedikodusunu yapmak; özel yaşantılarım ve kişisel özelliklerini anlatmak her şeyden önce kurumun saygınlığına zarar verir.
Kamusal Yaşamda Konuklar Kamusal; sosyal ve özel yaşamda konuk, davet edilen veya kabul edilen, kendisine önem ve değer verilen; karşılanan, ağırlanan ve uğurlanan kişidir. Bu yüzden, her konuk önemlidir ve protokolde ev sahibinden önce gelir. Ev sahibi (yönetici) konuğu daima sağına alır, en iyi yere oturtur, en iyi ikramda bulunur ve memnun edecek şekilde davranır.
Kamusal yaşamda yönetici, astının onur konuğu, denginin (Eşitinin) konuğu, üst'ünün de ziyaretçisidir. Kamusal yaşamda konuklarda düzey eşitliği ve denklik esastır. Genel müdürün konuğu, genel müdürdür. Bu yüzden, her yönetici unvan ve statü olarak daima kendi düzeyindeki kişiyi davet eder ve kabul eder.
Kamusal yaşamda konuk, kurum amiri tarafından resmi olarak davet edilen ya da kabul edilen ve ağırlanan kişidir. Konukları karşılama, ağırlama ve uğurlamada protokol kuralları uygulanır.
Onur Konuğu Kamusal yaşamda onur konuğu, davet sahibi yöneticinin üst'ü ya da davet edilen üst konuklar içinde protokol bakımından 1 numara olan devlet veya hükümet adamı ya da eş düzey yabancı konuktur. Onur konuğunun karşılanması, ağırlanması ve uğurlanması kurallara bağlıdır. Örneğin, onur konuğu uçakla geldiğinde havaalanında; otomobille geldiğinde kurum binasının ya da konutun önünde bizzat ev sahibi tarafından karşılanır ve uğurlanır.
Ast, üst için sadece ziyaretçidir. Konuk Konuk, ev sahibi yöneticinin davet ettiği ya da ziyaretini kabul ettiği unvan, mevki ve statü olarak eşiti (dengi) olan kişidir. Bir kişiyi resmi olarak davet edebilmek için, onun düzeyinde (dengi) olmak gereklidir. Çünkü, protokolde herkes denginin konuğudur. Ast, üst için sadece ziyaretçidir. Eş düzey (Aynı statüdeki) konukları karşılama, ağırlama ve uğurlamada karşılıklılık esastır.
Ziyaretçi Resmi, yarı resmi, sosyal veya özel bir amaçla yöneticiyi görmeye ve/veya yönetici ile görüşmeye gelen kişidir.
Konukları karşılama ve uğurlama Konuğun ziyaret amacı ve ziyaret biçimi ile görüşme konusunun önemi de karşılama ve uğurlamayı biçimsel olarak etkiler. İlkece; ev sahibi yönetici tarafından davet edilen onur konuğu, üst konuk ve yabancı konuklar uçakla geldiklerinde havaalanında; demiryolu ile geldiklerinde garda; karayolu ile geldiklerinde bina önünde karşılanır ve buradan uğurlanırlar.
Hitap Kamusal ve sosyal yaşamda resmi, yarı resmi, kurumsal, sosyal ve özel hitap biçimleri aşağıda belirtilmiştir: Kamusal alanda, toplantı ve törenlerde, resmi görüşmelerde devlet ve hükümet adamlarına ve üst yöneticilere daima unvanları ile hitap edilir.
(Sayın Maliye Bakanı. Sayın Bakan. Sayın Emniyet Genel Müdürü (Sayın Maliye Bakanı. Sayın Bakan. Sayın Emniyet Genel Müdürü. Sayın Genel Müdür. Sayın Vali). Ancak, kurumsal ve sosyal yaşamda birebir ilişkilerde üstlere unvanları özelleştirilerek hitap edilir (Sayın Başkanım. Sayın Valim. Sayın Müdürüm).
Eş düzeydekilere resmi ortamda, başa "Sayın" sözcüğü getirilerek makam unvanları ile (Sayın Emniyet Müdürü, Sayın Başkan); yarı resmi ortamda soyadlarının başına "Sayın" getirilerek (Sayın Öztürk); kurumsal, sosyal ve özel ortamda birebir (yüz yüze) ilişkilerde adlarının sonuna "Hanım/bey" sıfatı eklenerek hitap edilir (Ayşe Hanım. Ali Bey).
Eş düzeyde olanlarda ise önce selam vermek nezakettir. Selamlama Kamusal ve sosyal yaşamda selam verme ve alma (Selamlaşma) konusunda protokol, saygı ve nezaket kuralları aşağıda belirtilmiştir: Yönetim ve çalışma yaşamında ast üst'e, kıdemsiz kıdemliye selam verir. Ancak ast, üst'ü kendisine bakınca selam vermelidir. (Üst bakmadan ast üst'e; hanım bakmadan erkek hanıma selam vermemelidir.) Eş düzeyde olanlarda ise önce selam vermek nezakettir.
Selam verirken hafif baş hareketiyle birlikte, yerine göre, günaydın, iyi günler, hoş geldiniz, şeref verdiniz, saygılar, güle güle, iyi akşamlar vb. sözler söylenir. Kamusal ve sosyal yaşamda "Saygı sunmak" devlet ve hükümet adamlarına, yöneticilere, hanımlara ve topluluğa verilen resmi bir selamdır.
Selamı almak, selamı vermekten daha önemlidir. (Günaydın, iyi günler, merhaba, demek sosyal bir selam, selamünaleyküm demek örfi ve dini bir selamdır.) Verilen selam daima veriliş biçimiyle alınır. "Günaydın"a "Günaydın", "İyi akşamlar" a "İyi akşamlar" ile karşılık verilir. "Selamünaleyküm" diyene "Günaydın" denmez, "Aleykümselam" denir. Selamı almak, selamı vermekten daha önemlidir.
Tanıtma ve tanıştırma İnsanlar çok çeşitli ve değişik zamanlarda, şartlarda, yerlerde ve ortamlarda tanışırlar. Ya bir olay sırasında bizzat veya birileri tarafından dolaylı olarak tanışırlar. Tanıştırılmada sıra daima aşağıdan yukarıya doğrudur. Küçük büyüğe, öğrenci öğretmene, memur amire ast üste erkek kadına, genç kız evli erkeğe ve kadına, tek kişi topluluğa, yeni gelenler önceden gelenlere, takdim edilir. Tanıştırma hitabı, kişilerle olan samimiyetimize yaşlarına ve sosyal statülerine göre değişir.
Tanıtma ve tanıştırma daima ayakta ve ilk karşılaşmada yapılır. Resmi tanıtma ve tanıştırma esnasında oturan kişi ayağa kalkar. Bir hanım makam sahibi veya yaşlı bir erkeğe ya da hanıma tanıştırılırken mutlaka ayağa kalkmalıdır. Kamusal yaşamda ast üst'e, kıdemsiz kıdemliye, yeni gelen mevcut olanlara tanıştırılır. Hanımlar yöneticilere, yaşlılara, bilim ve din adamlarına tanıştırılırlar. Büyük elini uzatmadan küçük elini uzatmamalıdır. Büyükten önce hatır sormamalıdır.
Tanıştırmada erkekler hanımların yanına götürülür. El sıkışırken hanımlar ayağa kalkmaz. Resmi davetlerde genel kural, önde gelme sırasına göre daha alt sırada olanın üstüne tanıtılmasıdır. Tanıştırma görevi öncelikle ev sahibesi (Davet sahibesi) ne aittir.
Genelde davet sahibesi davetli hanımları, hanımlara, erkekleri hanımlara tanıştırır. Herkesçe kabul görebilecek geçerli bir sebep olmadıkça tanıştırılmayı reddetmek hoş karşılanmayan bir davranıştır. Tanıdıklar arasındaki karşılaşmalarda, önce hanımlar el uzatır veya baş eğerek selam verir.
El sıkma (Tokalaşma) El sıkma (tokalaşma), insan ilişkilerinde güven, sevgi ve samimiyet belirtisi olarak bir tür selamlaşma biçimidir. Ancak, protokolde önce el uzatma hakkı unvan, rütbe ve kıdem olarak önde gelene veya makamda oturan kişiye (ev sahibine) aittir. El sıkma, önemli ve etkili bir iletişim yöntemidir. Bu yüzden, el sıkma daima canlı ve içten olmalı, el paralel tutulmalı, sıkılan el avuç içine alınmalı fakat fazla yumuşak veya sert sıkılmamalı, hafif hissettirilmelidir.
Birden çok kişinin olduğu yerde el sıkmaya en üstten başlanır. El sıkma esnasında mutlaka göz teması kurulmalı, bir-iki kelime (Saygılar, tebrik ederim vb.) söylenmelidir. Ayrıca, el sıkma beş saniyeden fazla sürmemeli, pazarlık yapar gibi kol sallanmamalıdır. Birden çok kişinin olduğu yerde el sıkmaya en üstten başlanır. Sosyal ortamda el sıkarken erkekler ayağa kalkar, hanımlar ayağa kalkmazlar. Resmi ortamda üstlerle tokalaşırken hanımlar da ayağa kalkarlar.
El öpme ve yanaktan öpme Türkiye'de, kapalı alanda ve sosyal ortamda özel ve samimi ilişkilerde büyüklerin elini öpmek geleneksel bir saygı ifadesidir. Ancak, kamusal alanda (resmi ziyarette, karşılama ve uğurlamada), sokakta, taşıtta ve genel ortamlarda el öpmek veya verilmeyen eli eğilerek veya çekerek öpmeye kalkmak doğru değildir. Kamusal ve sosyal ortamda, kapalı alanda ve ayakta bir hanımın elini (Alna götürmeden) öpmek saygı ifadesidir.
Eldivenli hanımın eli öpülmez. Öpülen el ayrıca sıkılmaz. Hanımın eli öpülürken eli biraz kaldırılır, saygılı biçimde gözlerine bakılarak el dudağa yaklaştırılır, öpülür gibi yapılır. (Dudak temas ettirilmez ve baş eğilmez). Eldivenli hanımın eli öpülmez. Öpülen el ayrıca sıkılmaz. Sosyal ortamda büyüklerin küçükleri yanaklarından öpmesi geleneksel bir sevgi ifadesidir. Türkiye'de, Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinde özel ve sosyal karşılama ve uğurlamada erkeklerin yanaktan öpüşmesi samimiyet ifade eden bir davranıştır.
Yanaktan öpüşmek, yanakları dokundurmaktır. Ancak, yanaktan öpüşme sırasında havayı öpmek, yanağa dudak kondurmak veya alın tokuşturmak doğru değildir. Yanaktan öpüşmek, yanakları dokundurmaktır. Resmi karşılama ve uğurlamalarda yanaktan öpüşmek doğru değildir.
Hediye sunma ve kabul etme Kamusal ve sosyal yaşamda hediye sunma ve kabul etme konusunda protokol, saygı ve nezaket kuralları aşağıda belirtilmiştir: Hediye, vereni ve alanı mutlu eden asil bir davranıştır. Ancak, seçilen hediye pahalı olmamalı, kişinin yaşı, mevkii, zevki ve cinsiyetine uygun, dostluk ve yakınlık derecesiyle de orantılı olmalıdır. Hediyenin anlamı sevgi ve saygı duygularını sunmaktır. Bu nedenle, hediye karşılıksız verilmeli, reklam ya da çıkar amacı ile verilmemelidir.
bir tavır ve hakaret olarak kabul edilir. Elden getirilen hediye hemen açılmalı, getirene samimiyetle teşekkür edilmelidir. Hediyeye karşı ilgisiz ve soğuk kalmak, hediye getiren kişiye "Ne gereği vardı!?" demek veya hediye sunarken "Size layık değil ama..." ya da "Çam sakızı çoban armağanı" demek nazik bir davranış değildir. Hediye getirene, tebessümle ve içtenlikle "Çok naziksiniz, düşündüğünüz için teşekkür ederim" denmelidir. Hediye gönderilmiş ise gönderene mektupla teşekkür edilmelidir. Verilen ya da gönderilen hediyenin kabul edilmemesi veya iade edilmesi, olumsuz bir tavır ve hakaret olarak kabul edilir.
Çiçekler üç ayrı formda düzenlenir: Buket, sepet ve çelenk. Çiçek sunma ve kabul etme Çiçek sunmak kamusal ve sosyal ilişkilerde kişinin duygularını yansıtan güzel ve asil bir davranıştır. Ancak, çiçek seçimine ve sunumuna dikkat etmek gereklidir. Çiçek alma, sunma ve kabul etme konusunda protokol, saygı ve nezaket kuralları aşağıda belirtilmiştir: Çiçekler üç ayrı formda düzenlenir: Buket, sepet ve çelenk. Buket elden verilir, sepet ve çelenk sadece gönderilir. Çelenk anıtlara konur, cenazeye gönderilir. Sepet nişan, nikâh ve düğünde, sanatsal etkinliklerde, açılış törenlerinde kullanılır.
Ziyaretler, bir kişinin izin alarak bir başkasını görmeye gitmesi demektir. Ziyaretler; toplumu oluşturan birey ve grupların birbirlerini tanımalarını ve yakınlaşmalarını sağlayan en yaygın davranıştır. Ziyaret vakti çok iyi seçilmeli ve mutlaka bir iki gün önceden randevu alınmalıdır. Aynı gün için yapılan ziyaret talepleri rahatsızlık yaratabilir.
Ziyaret taleplerinin yerine getirilmesinde küçük büyüğe tâbidir Ziyaret taleplerinin yerine getirilmesinde küçük büyüğe tâbidir. Büyük istediği zaman için randevu verebilir. Eşit seviyede yapılan ziyaret talepleri için, tarih olarak bir İki seçenek sunulabilir, her iki tarafa uygun olan seçenek üzerinde mutabık kalınır. Yarı resmi ziyaretler Kamusal yaşamda yarı resmi ziyaretler, eş düzey yöneticilerin çalışma ziyaretleri ile tebrik ve nezaket ziyaretleridir. Ayrıca, resmi makam ve unvan sahibi üst yöneticilerin astlarına; astların da makam sahibi üst yöneticilere yaptıkları her ziyaret yarı resmi niteliktedir.
Hediye vermede çıkar düşünülmez Hediye vermede çıkar düşünülmez. Hediye vermek için uygun fırsatları kollamak veya önemli olayları beklemek şart değildir. En küçük vesileler ile dahi hediye verilebilir. Bilhassa yılbaşı, bayramlar, davetler, yaş günleri, her türlü yıldönümleri hediye vermek için müsait fırsatlardır. Hediyede pahalılık aranmaz. Hediyeyi alacak olanları mahcup etmeyecek ve sıkıntılı bir durumda bırakmayacak bir nitelik ve düzeyde kalınmasına dikkat edilmelidir. Hediye seçimi, bunu sunacak kişilerin zevklerine bağlı olup hiçbir öneri ile sınırlanamaz.
Hediye vermek az tanıdığımız veya zevkleri hakkında kesin bir yargıya varılamayan durumlarda, hediye göndermede tüm diğer sosyal faaliyetlerde olduğu gibi burada da, "Mantık İlkesi" size yardımcı olacaktır. Çok değerli hediyeler vermek sureti ile ekonomik durumunuzu sarsmayın. Size her zaman çok kıymetli hediyeler veren çok zengin bir dostunuza, aynen karşılık vermek büyük bir yanlışlık olur. Karşılıklılıkta önemli olan hediyenin değeri değil, bu hediyenin gönderilmesinin düşünülmüş olmasıdır.
Tebrik (Protokol) ziyareti Çalışma (İş) ziyareti Kurumlar arasında eş düzey yöneticilerin yaptıkları çalışma (iş) ziyaretleri karşılama, ağırlama ve uğurlama açısından (törensel ve biçimsel olarak) yarı resmi niteliktedir. Tebrik (Protokol) ziyareti Kamusal yaşamda kişinin yeni bir göreve veya makama atanması ve göreve başlaması nedeni ile yapılan ziyarettir.
Buna "Protokol ziyareti" de denir Buna "Protokol ziyareti" de denir. Tebrik ziyaretinde, ilke olarak ast ya da kıdemsiz olanlar üst ya da kıdemli olana gider, ziyaret ederler. Tebrik ziyaretleri ilk bir hafta içinde yapılır. Sosyal ziyaretler Kamusal yaşamda sosyal ziyaretler; bayram ziyareti, hasta ziyareti, başsağlığı ziyaretidir. Türk toplumunda sosyal ziyaretler, kamusal yaşamda da saygı ve nezaket açısından önemlidir.
doğrultusunda olan her şey alınabilir. Nişan yüzüklerini erkek alır. Erkek ailesi kıza, bilezik, taşlı yüzük, küpe, inci, broş gibi takılar, kız ailesi ise erkeğe saat, altın kol düğmesi, yüzük, altın yüzük, altın veya benzeri kravat iğnesi gibi hediyeler verir. Yine erkeğin kız evine gösterişli ve süslü bir sepet ya da maddi olanağına göre gümüş ya da altın bir kap içinde çikolata / şekerleme göndermesi mahalli âdetler arasındadır. Düğün hediyesi alımına, düğün davetiyelerinin dağıtılmasından sonra başlanır. Yeni evlilere düğün hediyesi olarak bir evin ihtiyacı doğrultusunda olan her şey alınabilir.
götürülür veya gönderilir. gelinin ismine yazılarak gönderilmelidir. Alınan hediyeler düğünden önce verilmek veya gönderilmek istenir ise yeni evlerine götürülür veya gönderilir. Düğünden önce hediye gönderen, damadın akrabası dahi olsa, hediyeyi kızın evine göndermelidir. Yeni evlilere verilecek para veya çekler düğün günü ya da bir gün önceden, her ikisinin de isminin yazılı olduğu bir zarf içinde verilir veya gönderilir. Bunlar düğünden önce gönderilmek istenir ise sadece gelinin ismine yazılarak gönderilmelidir.
Hediye alıp vermede dikkat edilecek diğer hususlar Hediyelere teşekkür için süre geniştir, bir ay içinde yapılabilir. Hediye olarak size verilmiş herhangi bir şeyi başkasına hediye etmek doğru değildir. Aynı hediye hem küçüğe, hem de büyüğe verilmez. Büyüklere verilecek hediyeler farklı olmalıdır. Aynı seviyedekilere aynı hediye verilebilir. Gelen bir hediye karşısında maddi değeri az olsa bile soğuk ve ilgisiz davranmak kabalık olarak değerlendirilir.
Hediye edilecek şeyin üzerinde fiyat etiketi bırakılmaz Hediye edilecek şeyin üzerinde fiyat etiketi bırakılmaz. Ancak bu kazıntı, silinti şeklinde yapılmamalıdır. Bir hediye beğenilmese dahi getirene çok beğendiği söylenilerek teşekkür edilmelidir. Gönderilen ve götürülen hediyeden ve değerinden hiç bahsedilmemelidir. Bu konuda konuşmak, sevinç göstermek ve övmek, hediyeyi alana düşer.
eşarp gibi hediyeler alabilirler. On sekiz yaşından küçük genç kızlar, arkadaş ve akrabalarından çikolata, pasta, kitap, mendil, çiçek vs. on sekiz yaşından büyük genç kızlar ise arkadaş veya akrabalarından çiçek, kolye, bilezik, küpe, saat, parfüm, makyaj malzemesi, eldiven, mendil, eşarp gibi hediyeler alabilirler. Para hediyeleri daha ziyade aile büyüklerinden küçüklere verilir. Evin erkeği, eşine para hediye edebilir.
Konuşma protokolü Takdim Kuralları Konuşma, kamusal ve toplumsal yaşamda etkili bir iletişim sanatıdır. Ancak, kamusal ve toplumsal yaşamda, özellikle toplantı ve törenlerde resmi konuşma yapmanın; doğru, güzel ve etkili konuşmanın kuralları vardır. Takdim Kuralları Düzenlenen kongre, konferans, toplantı ve törenlerde takdim konusunda davet sahibi yöneticilerin ve sunucuların (takdimcilerin) dikkat etmeleri gereken kurallar şunlardır: Sunucu, kürsüden onur konuğuna ve bütün konuklara hitaben "hoş geldiniz" der ve tören programını okur.
Törenlerde konuşmacılar en kıdemsizden (asttan) başlamak sureti ile kürsüye davet edilirler. En üst olan (onur konuğu) en son konuşma yapar ve bu kişiden sonra kendisinden izin alınarak dahi konuşmak uygun değildir. Ast konuşmacıları kürsüye davet ederken, "... davet ediyorum"; üst konuşmacıları ve onur konuğunu davet ederken "... teşriflerini arz ediyorum" demek uygun olur. ("Kürsüye teşriflerini" demek yanlıştır. Teşrif etmek "onurlandırmak" tır.)
Hitap ve Selamlama Kuralları Tören, toplantı, seminer, sempozyum, panel, kongre ve konferanslarda konuşmacı olarak topluluğa hitap ederken genellikle üç ayrı yöntem uygulanır: 1)Törene katılan konuklar, onur konuğundan astlara doğru (Önde gelme sırasına göre) zikredilirler. Örnek: Sayın Bakan, Sayın Müsteşar, Sayın Genel Müdürler, Sayın Öğretim Üyeleri, Sayın Konuklar, Sevgili Öğrenciler ve Değerli Basın Mensupları. 2) Resmi törenlerde, uluslararası ve kurumlar arası toplantı ve törenlerde onur konuklarına hitap ederken unvanları genelleştirilir. Örnek: Sayın Bakan, Sayın Vali. 3)Ancak, kurumsal törenlerde onur konuklarının unvanları özelleştirilir. {Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, Sayın Valim.)
Hitapta yalnızca onur konuğunun unvanı söylenir (Sayın bakan); diğer davetlilere "Sayın konuklar" denir. Çünkü bütün konuklar eşittir. Ayrıca, törende bulunan konukları unvanlarına göre tam ve doğru olarak saymak mümkün değildir. Bu yüzden, unvanı anılmayan kişiler alınabilirler. Zira, törende bulunan muhtar da anılmak ister. Bu nedenle, en uygun yöntem, yalnızca törene katılan onur konuğu ile tüm konukları (katılımcıları) tek olarak zikretmektir. Örnek: Sayın Bakan, Sayın Konuklar. Veya, Sayın Başkan, Değerli Katılımcılar. Onur konuğu (1 numara), konuşmasında yalnızca "Sayın Konuklar" (Ve var ise "Değerli Basın Mensupları") diye hitap eder.
birisi, etkili konuşma niteliğidir. Toplantı ve törenlerde konuşma kuralları Kamusal yaşamda yöneticiler sık sık toplantılara ve törenlere katılır ve topluluk önünde konuşma yaparlar. Ancak, topluluk önünde güzel ve etkili konuşma yapmak bir sanattır. Zira, konuşma becerisi olmayan bir yöneticinin yönetsel etkinliği de yoktur. Bu yüzden, tüm yöneticilerin etkili konuşma kurallarını bilmesi ve konuşma becerilerini geliştirmesi gereklidir. Çünkü, bir yöneticide aranan en önemli niteliklerden birisi, etkili konuşma niteliğidir.
yazılmalıdır. Kesinlikle, konuşma metni Önce konuşma planı hazırlanmalı; söylenmek istenen fikirler, görüşler ve bilgiler; verilmek istenen mesajlar konu başlıkları ile bir kâğıda yazılarak konuşmanın ana hatları çıkarılmalıdır. Ayrıca, konuşmada söylenecek anılar, anekdotlar, örnekler, özdeyişler, önemli bilgiler, hukuki metinler (yasa/yönetmelik maddeleri) ve istatistiksel rakamlar küçük kâğıtlara ya da kartlara yazılmalıdır. Kesinlikle, konuşma metni yazılmamalı ve başkalarına da hazırlattırılmamalıdır.
Konuşma günü iyi, rahat ve uygun bir kıyafet giyilmelidir Konuşma günü iyi, rahat ve uygun bir kıyafet giyilmelidir. En doğru kıyafet, konuşma yapılacak topluluğa uygun olan ve topluluk üzerinde olumlu etki yapan kıyafettir. Örneğin, işçilere hitap eden bir yöneticinin başında miğfer, üstünde tulum, ayağında çizme olması etkileyicidir. Resmi bir topluluk önünde ve törende konuşma yapan bir yöneticinin koyu lacivert takım elbiseli ve kravatlı olması gereklidir.
Konuşmadan önce aç veya tok olmamalı; kişi konuşmadan önce hafif yemek yemiş olmalıdır. Ayrıca, konuşmadan önce alkollü, asitli, şekerli içecekler ile kahve ve kakao alınmamalı; konuşma zamanı yaklaşırken mutlaka bir bardak su içilmelidir. Konuşmadan beş dakika önce tuvalete gidilmeli; tuvalette son kez dış görünüm (kıyafet, yüz, dişler, saçlar, kravat, fermuar, ayakkabılar, düğmeler) kontrol edilmelidir. Anahtarlık, bozuk para vb. ses çıkaran şeyler ceplerden boşaltılmalı; cep telefonu kapatılmalıdır. Konuşmaya çıkmadan önce burundan derin nefes alınmalı; nefes on saniye ciğerlerde tutulmalı; sonra yavaş yavaş ağızdan bırakılarak stres ve heyecan atılmalıdır.
Telefon, iki defadan fazla çaldırılmadan açılmalıdır. Telefonda konuşma kuralları Telefon, iki defadan fazla çaldırılmadan açılmalıdır. Resmi telefon konuşmalarında, telefon eden kişi önce "İyi günler" demeli; sonra adım, soyadını, gerekirse unvanını ve/veya kurumunu belirterek kendini tanıtmalıdır. Sonra, görüşmek istediği kişinin adını, soyadını veya unvanını belirtmelidir. Telefonda üstlere, eş düzeydekilere ve hanımlara daima "Saygılar" sunularak; astlara ise "İyi günler" diyerek giriş yapılmalı; telefonu kapatırken de aynı biçimde son verilmelidir. Özel ve sosyal konuşmalarda selam ve saygı sunumundan sonra, "Nasılsınız" diye hatır sorularak söze başlanmalıdır.
Telefonda görüşülecek konular önceden not edilmeli; telefonda yapılan konuşmalar da gerektiğinde not alınmalıdır. (Bu yüzden, telefonun yanında not almak için bloknot ve kalem bulunmalıdır.) Yönetici, özel hat dışında kimseye doğrudan telefon etmemeli; daima sekreter aracılığıyla telefon görüşmesi yapmalıdır. Aksi durumda, telefonda karşısına sekreter veya hizmetli çıkabilir. Telefonda kendisini tanıtmayan kişiye "Kimsiniz?" denmemeli; "Kiminle görüşüyorum efendim?"denmeli; adı, soyadı (ve unvanı) alınmalıdır. Aranan kişi yerinde olmadığında, telefona çıkan kişiye, aranılan kişi gelince kendisini araması rica edilmeli veya "Bir not bırakabilir miyim?" denmelidir.
giderek kendisiyle konuşmalıdır. Yönetici telefonda konuşurken içeriye girilmemeli; içerde iken yöneticiye telefon gelince, özel veya gizli konular konuşulduğunda izin alıp hemen dışarıya çıkılmalı; gerekirse tekrar içeriye girilmeli ve özür dilenmelidir. Ast, zorunluluk ve ivedilik olmadıkça amirini telefonla aramamalı; amirin makamına giderek kendisiyle konuşmalıdır. Telefonda doğal, samimi, yumuşak, nazik ve saygılı biçimde tebessüm ederek konuşmalı; yüksek sesle ve hızlı konuşmamalı, ses değiştirilmemelidir. (Telefonda konuşurken sesi değiştirmek ve yapay konuşmak olumsuz İzlenime neden olur.)
Gizli konular telefonda konuşulmamalıdır. Telefonda söylenen rakamlar, saatler, özel isimler ve önemli kelimeler tekrarlanmalı veya kodlanmalıdır. Telefonda kesinlikle tartışma yapılmamalı; kaba konuşulmamak ve kimseye hakaret edilmemelidir. Çünkü karşı tarafın durumu, ortamı ve koşullan farklıdır ve telefonda yapılan hataların düzeltilmesi zordur. Gizli konular telefonda konuşulmamalıdır. Yanlış numara düştüğünde ya da yanlış bir yere telefon edildiğinde karşı taraftan özür dilenmelidir. Resmi veya özel olarak, telefonda uzun konuşma yapılmamalı; karşı tarafın hattı uzun süre meşgul edilmemelidir.
Kamusal yaşamda ziyaret Her ziyaret zamanında yapılmalıdır. Zira, gecikmiş bir ziyaret, yapılmamış ziyaret gibidir. Ayrıca, bütün ziyaretlerde ziyaret zamanının uygun olmasına ve ziyaretin randevulu olmasına dikkat edilmelidir. İzinsiz veya randevusuz yapılan bir ziyaret, her iki tarafı da zor durumda bırakır. Bu yüzden, iş ziyaretleri ya da tebrik ve nezaket ziyaretleri hiçbir zaman karşı tarafın zamanını almamalı; çalışmasına, toplantısına, randevusuna engel olmamalıdır.
Her ziyaret, özel veya resmi de olsa, mutlaka haberli veya randevulu olmalıdır. Ancak, bayram, hasta ve başsağlığı ziyaretleri yalnızca ön bilgi alınarak izinsiz ve randevusuz yapılır ve bu ziyaretler daima kısa tutulur. Ziyaret eden kişi uygun giyinmeli; kesinlikle içkili olmamalı; girişte ve ayrılışta ceketin önünü iliklemiş olmalı ve elinde sigara bulunmamalıdır. Kamusal yaşamda protokol ziyaretlerinin süresi genel olarak beş dakikadır. Sosyal yaşamda ise 15-20 dakikadır. Ancak, üst ya da ev sahibi ziyaret süresini uzatmak istediğinde bu isteğe uyulur. Kamusal yaşamda ast üst'ü, kıdemsiz kıdemliyi ziyaret eder; üst de astın ziyaretini kabul eder. Resmi ziyarette, ast üst'e tâbidir.
Bir yönetici astların ziyaretini iade etmez Bir yönetici astların ziyaretini iade etmez. Makam, unvan, rütbe, statü bakımından eş düzeyde olan kişiler yapılan ziyareti iade ederler. Ziyaret etmek isteyen üst veya eş düzey bir kişiyi, mazeret nedeni ile kabul edememe durumunda, mazeretin bitiminden hemen sonra bu kişiyi telefonla arayıp, kendisini dairede ya da evde görmekten mutlu olacağınızı bildirmek, size düşen nazik bir görevdir. Ancak, büyüklerin ve üstlerin küçüklere ya da astlara yapmak istedikleri ziyaretler, zorunlu neden olmadıkça kabul edilmelidir.
Resmi dairelerde yapılan ziyaretlerde astlar, üstlerini birimin kapısında karşılamalı; ziyaret bitiminde de aynı yerden uğurlamalıdır. Evlere yapılan ziyaretlerde astlar üstlerini bina kapısında karşılamak ve buradan uğurlamalıdırlar. Ancak, ziyaretçi üst eşli geldiğinde, evde başka konuk ya da ziyaretçi yok ise ev sahibi hanım da uğurlamada refakat etmelidir. Evde başka ziyaretçi ya da konuk varsa veya üst eşsiz ise ev sahibi hanım evin kapısından, erkek dış kapıdan uğurlamalıdır. Kamu yöneticileri ilke olarak il ve ilçede siyasal parti yöneticilerini ziyaret etmemeli; onların ziyaretlerini de iade etmemelidirler.
Davet ve ziyafet protokolü Kamusal yaşamda davet ve ziyafetler, kamusal bir etkinlik olarak protokolün en önemli bölümünü oluşturur. Bu nedenle, herkesin ve başta bütün yöneticilerin davet ve ziyafet protokolünü iyi bilmesi gereklidir. Çünkü bir insanın protokol ve görgü düzeyi en çok davet ve ziyafetlerde ortaya çıkar.
hazırlanarak self servis olarak verilebilir. Sabah kahvaltısı Günün ilk yemeği olup sabah erken saatlerden sonra saat 10.00' a kadar yapılabilir. Çeşitli ülkelerde değişik şekillerde yapıldığı gibi, resmi ve özel görüşmelere olanak sağlayan toplantılar olarak da kullanılmaktadır. Kahvaltılık olarak değişik tipte peynirler, reçel, bal, tereyağı, zeytin, yumurta yenir. İçecek olarak çay, süt, sütlü kahve ve taze meyve suları ikram edilir. Kahvaltılar ya servis tabaklarına konup hazır hâle getirilir veya masada hazırlanarak self servis olarak verilebilir.
Brunch Sabah ve öğle arasında yenen, hem kahvaltı hem de öğle yemeği yerine geçen öğündür (Daha ziyade İskandinav ülkelerinde). İngilizcede breakfast ve lunch kelimelerinin birleştirilmesiyle meydana gelen bir isimlendirmedir.
Öğle yemeği Genelde 12.00 - 13.30 saatleri arasında yenir- Resmi öğle yemekleri bittikten sonra 30 dakika kadar daha masada oturulabilir, ondan sonra kalkılır. Davetliler 8 kişiden fazla ise masa kartı kullanılır. Servis garson tarafından yapılır. Genellikle şarap ikram edilir, alkol derecesi yüksek içkiler alınmaz. Yemek öncesinde 20 dakika kadar hafif içki alınabilir ve bilahare yakındaki yemek salonuna geçilir. Yemeğin bitiminde şeref konuğu veya en yüksek rütbeli subay davet için teşekkür eder ve ayrılır. Öğle yemekleri akşam yemeklerine nazaran ağırlık bakımından daha hafiftir.
Davet ve ziyafetlerde temel ilkeler Resmi davetler; kokteyl parti, resepsiyon (Resmi kabul) ve yemek daveti olarak düzenlenir. Resmi davetlerde, davet eden kişi ya da kurum yöneticisi "Ev sahibi" dir. Resmi davetler, ulusal gün ve bayramlar; kongre, konferans veya uluslararası bir toplantı; devlet ve hükümet adamlarının, kordiplomatik mensuplarının ve yabancı konukların onuruna verilir ya da kurumun kuruluş yıldönümü, kurumun önemli bir başarısı veya bir kutlama vesilesi ile düzenlenir.
Her davetin bir vesilesi olmalı ve Kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri, kurum içinde veya dışında verdikleri davet ve ziyafetlere, yalnızca kendi üstleri ile kurumla ilgili eş ve ast düzey kuruluşların yöneticilerini; kendi yardımcıları ile birim amirlerini ve aynı zamanda kurumun eski ve emekli yöneticileri ile kurumla ilgili önemli şahsiyetleri davet ederler. Ancak, çağrılan kurum personelinin sayısı davetli sayısından çok az ya da çok fazla olmamalıdır. Her davetin bir vesilesi olmalı ve bu davetiyede mutlaka belirtilmelidir.
bilgi verilmesi bakımından yararlı olur. Davet edilen kişilerin birbirleri ile uyumlu olması, davetin başarılı geçmesi için gereken hususların başında gelir. Davetin vesilesinin ve varsa onur konuklarının davetiye kartının üst kısmına kaydedilmesi, konuklara önceden bilgi verilmesi bakımından yararlı olur. Oturmalı bir yemek daveti için davetiye karta gönderilirken, zarfın içine tüm davetlilerin kesin listesinin de "Davetliler" başlığı altında konulması gerekli olmamakla beraber, davetlilerin kimlerle birlikte olacaklarını önceden bilmeleri bakımından fayda sağlar; saygılı bir davranış telâkki edilir ve büyük davetler dışında önerilecek bir davranıştır.
Davetler sözlü, yazılı ve telefonla yapılabilir Davetler sözlü, yazılı ve telefonla yapılabilir. İçli dışlı samimi davetlerle, resmi olmayan öğle, akşam yemekleri, kokteyller, çaylar, sabah kahvaltıları için söz veya telefon yeterli olabilir. Arkadaşlara sözlü veya telefonla yapılabilirse de, daha yaşlı ve saygın davetlilere yazılı davetiye gönderilmesi tercih edilmelidir. Büyük ve kalabalık resmi davetler mutlaka yazdı yapılmalı ve en az 10 - 15 gün önceden davetiyeler gönderilmelidir.
Resmi yemek davetlerinde hangi yemeklerin ikram edileceği seviye, durum ve şartlara bağlı olarak değişebilir. Bununla beraber lüks maddelerin ikram edilmemesine özen gösterilmesi ve çiçek kullanımında abartmaya gidilmemesi düşünülmelidir. Yemeklerin ve davetlerin kamuoyunu rencide etmeyecek şekilde yapılması her zaman mümkündür. Ev sahibesi ve sahibi geç kalan misafirler için ne kadar bekleneceğine müştereken karar verirler. Bu karara etkin olan şey, yemeklerin soğuması ve nefasetini kaybetme durumu ile yemekten sonraki sinema, tiyatro ve bir kulübe gitme gibi programlardır.
Davetiye alan kişilerin, olumlu ya da mazeretli yanıtlarını en geç bir iki gün içinde vermeleri beklenir. Böylece davet sahiplerinin konuklar listesini kesinleştirmeleri kolaylaştırılmış olur. Özel davetlerde en nazik olanı bir mektupla katılacağınızı bildirmenizdir. Keza sekreter veya emir subayları vasıtası ile telefonla da bildirebilir. Katılamayacağınız bir davet için, davet sahibine yeterli bir süre önceden mektup yazarak veya telefon ederek, sizin yerinize bir başkasını çağırmasına imkân sağlamak gerekir. Katılacağınızı söylediğiniz bir davete gitmemek kadar büyük nezaketsizlik olamaz. Bir misafirin gelmemesi, en son dakikada her şeyi alt üst edebilir.
Katılamayacağınız bir davete bazen çiçek gönderilebilir. Resmi bir akşam yemeğine davet edilen çiftlerin, davete ya ikisi birden katılmalı veya hiçbiri katılmamalıdır. Katılamayacağınız bir davete bazen çiçek gönderilebilir. Davetlere çocuklar ve 18 yaşından küçükler getirilmemelidir. Misafirin son dakikada ev sahibesine bir arkadaşını da beraberinde yemeğe getireceğinden bahsetmesine derece düşüncesizlik ise davete gecikmek sureti ile herkesi bekletmesi de o derece nezaketsizliktir.
Davetin niteliği ne olursa olsun, eğer cevap istendiğine dair kayıt varsa, derhal cevaplandırılmalıdır. Davetlerde, davetiye kartında belirtilen kıyafeti giymek zorunludur. Kıyafet belirtilmemişse, akşam davetlerinde mutlaka koyu renk takım elbise giymek gereklidir. Davetliler davetiye üzerinde belirtilen saatte gelmelidirler. Belirtilen saatten önce veya sonra gelmek doğru değildir. Kimsenin ev sahiplerini ve davetlileri bekletmeye hakkı yoktur. Öte yandan, hiçbir davete davet edilmeden gidilmemeli; davet edilen yere de habersiz gidilmemelidir. Bir davete habersiz giden kişi karşılanmaz, hak ettiği yere oturtulmaz ve layık olduğu şekilde ağırlanmaz.
Bu yüzden, kişi geleceğini bildirdiği bir davete mutlaka gitmeli; önemli bir mazereti varsa özür beyan ederek gelemeyeceğini önceden bildirmelidir. Kişinin geleceğini bildirdiği bir davete gitmemesi büyük bir saygısızlıktır. Kokteyl parti, resepsiyon ya da yemek için gönderilen bir davetiye daima şahsa mahsustur. Bu nedenle, davet edilen kişinin bir mazereti olsa da, davetiyeyi başkasına (Yardımcısına, akrabasına veya arkadaşına) vermesi doğru değildir. Davet edilen kişinin mazereti olduğunda, bu kişi davet sahibine özür beyan ederek davete katılmaz. Ancak, kurumsal davetlerde temsilci gönderilebilir.