TÜRKİYE’DE TARIM,TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER,TARIM METODLARI Tarım:İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. Türkiye nüfusunun yaklaşık %48.4’ü geçimini tarımla sağlamaktadır. Türkiye Topraklarından Yaralanma Oranları: Topraklarımızdan faydalanma oranı daha çok iklim ve yer şekilleri özelliklerine bağlıdır. Ülkemizde yüksek dağlık kesimler geniş alan kaplar. Dik yamaçlar çoktur. Buralarda topraktan faydalanma çok kısıtlıdır. Buna göre ülkemiz arazisinin % 36 ‘sı ekili-dikili alan, % 32’si çayır ve otlak, % 26 ‘sı orman ve % 6’sı diğer alanlar (yerleşim birimleri, tarıma elverişsiz alanlar,çıplak kayalıklar gibi) dır. Not: Tarımdaki makinalaşmanın etkisiyle çayır ve otlakların alanı daralırken, tarım alanlarımız genişlemektedir. SEMANUR SEMANUR
TARIM TOPRAKLARINDA YARALANMA ORANLARI
Bölge Yüzölçümüne Göre Ekili Dikili Alanların Oranları 1. Marmara Bölgesi: %30 2. İç Anadolu Bölgesi: %27 3. Ege Bölgesi: %24 4. G.Doğu Anadolu Bölgesi: %20 5. Akdeniz Bölgesi: %18 6. Karadeniz Bölgesi: %16 7. Doğu Anadolu Bölgesi: %10
Bölge Yüzölçümüne Göre Ekili Dikili Alanların Oranları
Türkiye’de Tarımı Etkileyen Faktörler : 1. Sulama: Türkiye tarımında en büyük sorun sulama sorunudur. Tarımda sulama ihtiyacının en fazla olduğu bölgemiz G.Doğu Anadolu Bölgesi iken, bu sorunun en az olduğu bölgemiz Karadeniz Bölgesidir. SULU TARIM Akarsularımızın derin vadilerden akması ve rejimlerinin düzensiz olmasından dolayı sulamada yeterince faydalanamıyoruz. Bunun için mutlaka akarsular üzerindeki baraj sayısı artırılmalıdır. KURU TARIM Sulama Sorunu Çözüldüğünde; -Üretim artar. -Nadas olayı ortadan kalkar. -Tarımda iklime bağlılık büyük oranda azalır. -Üretimde süreklilik sağlanır. -Üretim dalgalanmaları önlenir. -Daha önce sebze tarımı yapılmayan bir yerde sebze tarımı da yapılmaya başlanır. -Tarım ürün çeşidi artar. -Köyden Kente göçler azalır. Yılda birden fazla ürün alınabilir.( Bu konuda en şanslı bölgemiz Akdeniz, en şanssız bölgemiz Doğu Anadolu Bölgesidir) 2.Gübre Kullanımı: Tarımda sulama sorunu çözüldükten sonra üretimi daha da artırmak için gübre kullanımı artırılmalıdır. Ülkemizde hayvancılığın gelişmiş olması tabii gübre imkanını oluşturmaktadır. Ancak yurdumuzda tabii gübrenin yakacak olarak kullanılması bu olumlu durumu ortadan kaldırmaktadır. Ülkemizde üretilen suni gübre yeterli olmadığı için ithal (Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerden) etmekteyiz. Bu da maliyeti artırdığından çiftçilerimiz yeterince gübre kullanamamaktadır. Gübre ihtiyacı, tabii gübrenin yakacak olmaktan kurtarılması ve gübre fabrikalarının artırılması ile karşılanabilir. 3.Tohum Islahı: Sulama ve gübre sorunu çözüldükten sonra verimi daha da artırmak için kaliteli tohum kullanılmalıdır. Ülkemizde kalite tohum üretme konusunda devlet üretme çiftlikleri ve tohum ıslah istasyonları çalışmalar yapmaktadır. Ancak kaliteli tohum ithali devam etmektedir.
KALİTELİ TOHUM KULLANMA 4.Makine Kullanımı: Ürünün zamanında ekimi, hasadı ve yüksek verim için makine kullanımı şarttır. Ancak makine kullanımı yurdumuzda yeterli ölçüde gelişmemiştir. Sebepleri: - Makine kullanıma elverişsiz alanların varlığı, -Makine kullanımının ekonomik olmadığı küçük alanların varlığı, -İş gücünün bazı bölgelerde daha ucuz olması, -Makine fiyatlarının çiftçinin alım gücünün üstünde olması 5.Zirai Mücadele (İlaçlama):Tarımdaki hastalıkların, yabani otların ve haşerelerin meydana getireceği üretim düşüklüğünü önlemek için ilaçlı mücadele şarttır. Zirai mücadelede daha çok ilaç kullanılmaktadır..
KALİTELİ TOHUM KULLANMA 6.Toprak Bakımı: Tarla yağışlardan önce sürülmeli, yabancı otlardan arındırılmalıdır. Erozyona karşı korunmalıdır. 7.Toprak Analizi: Toprak analizleri ile en iyi verim alınabilecek ürün belirlenir. Ayrıca toprağın ihtiyacı olan mineraller tespit edilerek kullanılacak gübre belirlenir. 8.Destekleme Alımı ve Pazar: Verimi etkilemez. Üretim miktarını etkiler. Çiftçi ürettiği malı pazarda zarar etmeden satabilmelidir. Çiftçinin elverişsiz piyasa şartlarından olumsuz etkilenmemesi için devlet bazı ürünlerde destekleme alımı yapmaktadır (Destekleme alımı: Devletin çiftçinin malını belirli bir taban fiyat üzerinden alması olayıdır.) Destekleme alımı yapılan ürünler: Pamuk, tütün (2002 yılından itibaren kaldırıldı), Ş.Pancarı, buğday,çay, fındık, K.Üzüm, K.İncir, K.Kayısı, Haşhaş gibi dayanıklı ve sanayiye dayalı ürünlerdir. ***Destekleme alımı yapılan ürünlerin üretiminde dalgalanmalar az olur ve fiyatı sürekli artar. 9-Çiftçi eğitimi ve Kredi Desteği :
Tarım İşletme Metotları: 1.İntansif (Modern-Yoğun) Tarım Metodu:Nüfusa göre ekili dikili alanların sınırlı olduğu ülkelerde uygulanır. Birim alandan alınan verim çok yüksektir. Ör. Hollanda, Danimarka, Japonya, İsveç ve İsrail gibi ülkelerde bu tür tarım metodu uygulanmaktadır. Yurdumuzda ise Akdenizve Ege Bölgelerinde uygulananseracılık faaliyetleri intansif tarım metoduna örnektir. 2. Ekstansif (ilkel-Kaba-Yaygın ) Tarım Metodu: Nüfusa göre tarım alanlarının fazla olduğu ülkelerde uygulanan tarım metodudur. Birim alandan alınan verim düşüktür. Üretim miktarında iklimin etkisi vardır. Yurdumuzda uygulanan tarım metodu genelde bu şekildedir. Not: İntansif tarım metodu ile ekstansif tarım metodu arasındaki en önemli fark birim alandan alınan verimdir. 3. Nadas Tarım Metodu: Verimi en düşük tarım metodudur. Tamamen iklime bağlılık gösterir. Yağışın az, sulamanın yetersiz olduğu alanlarda uygulanır. Nadas, toprağın su ve mineral kazanmasını sağlamak amacıyla boş bırakılmasıdır. (Nadas tarımı yerine Nöbetleşe Ekim yöntemi uygulanması,tarımda verim azalmasını önlemektedir) 4. Plantasyon Tarım Metodu:Tropikal kuşakta ticari amaçla çok geniş alanlarda bir veya bir kaç çeşit ürün yetiştirmeye dayalı tarım metodudur. Ör: Brezilya'da; çay, kahve ve muz, Seylan (Srilenka)'da; çay, Malezya'da; kauçuk gibi.
BÜYÜKBAŞ HAYVANLARI SINIFLANDIRMA Yapılan araştırmalarda dünyada 300’den fazla büyükbaş hayvan ırkının var olduğu tespit edilmiştir. İnsanlık için önemli olan ise bu ırkların verimlilikleridir. Bazı bölgelerdeki ırkların verimlerinin oldukça düşük olduğu gözlemlenmiştir. Bunun nedeni olarak büyükbaş hayvanların bulunduğu ülkelerin az gelişmişlikleri gösterilmiştir. Yetiştirildikleri bölge ve çevrenin yanında büyükbaş hayvan genotipleri de verim seviyelerinde değişkenliğe neden olmaktadır. Bazı ırklarda süt verimliliği bazılarında et verimliliği daha yüksek olabiliyor. Tabii her ikisi yüksek ya da düşük olan ırklarda bulunuyor. Süt ve et verimliliği büyük baş hayvan sınıflandırmasında en önemli kriterdir. Bunun dışında iş gücünden tutun da derisi, gübresi, boynuz ya da kemikleri gibi değişik özellikleri de verimlilikte etkilidir. Dünya genelinde büyükbaş hayvanları ırklarına göre sınıflandırırken yapılan listede üç ana kategori kullanılır. Bunlardan birincisi Sütçü Irklardır; Angler, Jersey, Holştayn, Guemsey gibi sütçü ırklar bu kategoride yer alır. İkinci olarak etçi ırkları sayabiliriz; Hereford,Angus,Şorthorn,Santagertrudis,Şarole vb bu kategoriyi oluşturur. Bir de kombine ırklar vardır. Yani hem etçi hem sütçü diyebilir. Esmer,Montofon,Simental vb. kombine ırklar arasında yer alır ALİYENUR
BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK Ülkemizdeki büyükbaş hayvan ırklarını yerli ırklar, kültür ırkları ve melez ırklar olmak üzere üçe ayırabiliriz. Yerli sığır ırklarımız arasında en yaygın olanları; İç Anadolu Bölgesinde Yerli Kara; Doğu Anadolu’da Doğu Anadolu Kırmızısı, Ege ve Marmara’da Boz Irk, Güney Anadolu’da Güney Anadolu Kırmızısı gibi türlerdir. Ayrıca Kırım Bölgesinden Kırım Sığırı, Kafkaslardan gelen Zavot Sığırı, Maraş bölgesinin ufak tefek Maraş sığırı da yerli ırklarımız arasında yer alır. Kültür Irkları arasında Holstein Irkı süt verimi açısından öne çıkar. Kültür ırkları dünyanın çeşitli bölgelerinden özel olarak yetiştirildikten sonra ülkemize getirilerek özel olarak yetiştirilen hayvanlardır.
TÜRKİYE‘DE BÜYÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ Dünyanın kutuplar hariç hemen her yerinde yaşayıp çeşitli seviyelerde et ve süt verebilen 800`den fazla sığır ırkı vardır. Ancak dünya süt ve et üretiminin büyük bölümü sınırlı sayıda ırktan karşılanmaktadır. Sığır dünya süt üretiminin %83`ü, et üretiminin de yaklaşık %21`ini sağlamaktadır. Mandanın dünya süt ve et üretimindeki payı ise yaklaşık %13 ve %1,2 kadardır. AB ve ABD söz konusu olduğunda durum biraz farklılaşır. Dünya süt üretiminin yaklaşık beşte birini üreten AB ülkeleri ile %12`sini üreten ABD`de sütün hemen hemen tümü sığırdan sağlanır. AB ve ABD et üretiminde sığırın payı sırasıyla, %17,1 ve %27,8`dir.
TÜRKİYEDE BÜYÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ
TÜİK`e göre 2013 yılında Türkiye`de üretilen 18,2 milyon ton sütün %91,4`ü sığırdan elde edilmiştir. Bir başka ifadeyle sığırdan elde edilen süt miktarı 16,7 milyon tondur. Et üretiminde sığırın payı %30 kadardır. Kırmızı et üretimi söz konusu olduğunda bu pay artar ve %90`a yaklaşır. Türkiye`de kişi başına hayvansal proteinin %47,3`ü sütten elde edilirken, bu değer Dünya, ABD, AB`de sırasıyla %25,9 ve %31,4, %33,8`dir. Buna karşılık etin Türkiye`de hayvansal gıdalardan üretilen proteine katkısı %38,4 iken; Dünya, ABD, AB`de sırasıyla %44,8, %55,2 ve %46,0`dır (Akman ve ark., 2015). TÜİK verilerine göre son 11 yıllık dönemde sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) yılda ortalama %4,9 oranında artarken, tarım sektöründeki büyüme hızı %2,2 olmuştur. Değişim hızlarındaki bu farklılık gayri safi yurt içi hasılada tarımın payını %12,2`den %9,2`ye düşürmüştür yılı itibariyle tarımsal üretiminde hayvancılığın payı Türkiye‘de yaklaşık %35, AB`de %44 kadardır. Hayvansal üretimden sağlanan gelirin Türkiye`de yaklaşık %58`i, AB`de de %51`i sığırdan elde edilmiştir. Bir başka ifadeyle sığır, toplam tarımsal gelirin Türkiye‘de %20`sini, AB`de ise %23`ünü gerçekleştirmiştir (Akman ve ark., 2015).
TÜRKİYE`DE SIĞIRCILIK 1980 yılından bu yana Türkiye`de nüfusun %70`in üzerinde (yaklaşık 44 milyondan 77 milyona) artmasına karşılık, toplam hayvan varlığının %32 düzeyinde gerilediği (yaklaşık olarak 85 milyondan 57 milyon başa düştüğü) görülmektedir.
TÜRKİYEDE SIĞIRCILIK Türkiye`de özelde hayvansal üretim, genelde de tarımsal üretimle ilgili istatistiklerin güvenilir ve doğru bir zemine oturtulamamış olması, hemen her dönem yöneticilere istatistikler üzerinde şu ya da bu şekilde tasarrufta bulunma imkânı sağlayabilmektedir. Bu nedenle hayvan popülâsyonunun belirli bir dönemde biyolojik olarak artamayacağı kadar abartılı rakamlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin yıllarını kapsayan 30 yıllık dönemde toplam hayvan varlığı %55 oranında azalırken, 2009`u izleyen 5 yılda %50`nin üzerinde artabilmiştir! Grafik 1`de hem dönem ortalaması olarak sığır sayıları hem de dönemden döneme değişim hızları verilmiştir. Görüleceği gibi 1984`ten 2004 yılına kadar olan zaman diliminde azalma dikkat çekmektedir. Bu dönemde ( ile ) yıllık azalma hızı ortalama %1.24 olmuştur. Buna karşılık 2004 ve 2009 yılları arasında az da olsa bir artış vardır. Bu dönem için artış hızı neredeyse önceki 20 yıllık dönemin azalış hızına eşittir (%1.26). Yalnız son dönemde sığır sayısındaki artış %7.31 gibi oldukça yüksek bir değere ulaşmıştır. Yıl esas alınarak bir değerlendirme yapıldığında artış hızı 2010 yılından 2011‘e %8,9, 2011 yılından 2012 yılına da %12,4 bulunmuştur. Özellikle bu değerleri güvenilir saymak için geçerli herhangi bir neden bulmak oldukça zordur (Akman ve ark., 2015).
Grafik 1- Üçer Yıllık Dönemlerin Ortalama Sığır Sayısı ve Değişim Hızı, % (Akman ve ark., 2015
2000 yılında sığır varlığının %16,8`i kültür ırkı, %44,0`ü kültür ırkı melezi ve %39,2`si yerli ırk olarak tanımlanırken; bu oranlar 2013 yılında aynı sırayla %41,3, %42,4 ve %16,3 olarak hesaplanmıştır yılları arasındaki 13 yılda kültür ırkı oranı %16,8 dan %41,3`e yükselmiştir (Tablo 3). Bir başka ifadeyle 2000 yılında 1,8 milyon olan kültür ırkı sığır sayısı 2013 yılında 6 milyon başa ulaşmıştır. Yani yıllık artış hızı ortalama %9,6 olmuştur. Buna karşılık kültür ırkı melezlerinin sayı ve paylarındaki artış daha yavaştır. Örneğin 2000 yılında 4,7 milyon baş olan kültür ırkı melezi sayısı yıllık %2,0`lik artışla 2013 yılında 6,1 milyon başa ulaşmıştır. Bu dönemde, beklendiği şekilde yerli ırktan sığırların sayısı azalmış, 4,2 milyon baş olan yerli sığır sayısı, yıllık ortalama %4,4 azalarak 2,3 milyon başa gerilemiştir
TÜRKİYE-ABD SÜT-YEM PARİTESİ DEĞERLERİ Üretimin karlılığı açısından süt ve yem fiyatlarının tek başlarına değerlendirilmeleri bir anlam ifade etmez. Bunun için süt fiyatı/yem fiyatı eşitliğinden elde edilen oran, yani süt–yem paritesi daha uygun bir değerlendirme aracıdır (Akman ve ark., 2015). Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından yayınlanan istatistikler arasında dönemi süt/yem paritesi değerleri de mevcuttur (USK, 2015). Bu dönemde en düşük değer 0,98 ile 2011`de gerçekleşirken; en yüksek değer 1,45 ile 2009 yılında elde edilmiştir. Aynı yıllarda bir karşılaştırmaya olanak tanımak için Türkiye ve ABD`de süt-yem paritesi değerleri Grafik 2`de bir araya getirilmiştir. Görüldüğü üzere Türkiye`de süt-yem paritesi, incelenen dönem içerisinde, bir kez bile ABD`deki değerlere yaklaşmamıştır
TÜRKİYE-ABD SÜT-YEM DEĞERLERİ
Grafik 3`da Türkiye`de süt-yoğun yem paritesi verilmiştir. Görüldüğü gibi parite yalnızca döneminde 2`nin üzerine çıkabilmiştir. Son yıllarda ise 1 – 1,1 arasında değişmektedir
AKDENİZ BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN TARIM ÜRÜNLERİ Akdeniz bölgesi, tarım açısından en verimli topraklardır. Havaların geç soğuması, yumuşak kış koşulları bu bölgede tarımsal verimin artmasına neden olmaktadır. Genelde ekonomi tarıma dayalıdır. Bölgesel olarak tarımsal etkinlik çeşitlidir ve bunun nedeni, iç pazar kadar dış pazara da çalışılmasıdır. Kış ılıklığına bağlı olarak turunçgil ve muz üretimi yapılırken bu bölgede muzun %100’ü, turunçgillerin % 88’i bu bölgede üretiliyor. Aynı zamanda ülkemizin pamuk üretiminin % 35’i, sebzenin % 26’sı, yer fıstığının % 88’i anasonun % 65’i ve susamın % 80’i bu bölgeden sağlanmaktadır. Buğday: Bölgenin hemen her tarafında yetiştirilir Çukurova’da pamuk ekilmeyen alanlarda da ekilir. Iç Anadolu bölgesinden sonra buğday üretiminde ikinci sırada yer alır. SANİYE
AKDENİZ BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN TARIM ÜRÜNLERİ
Akdeniz Bölgesinde Yetişen Tarım Ürünleri Şunlardır Haşhaş ve ve şeker pancarı: Özellikle Göller Yöresi’nin ürünleridir. Ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlar. Pirinç: Hatay’da Amik Ovası’nda, Kahraman Maraş çevresinde ve Silifke civarında yetiştirilir Pamuk: Başta Çukurova olmak üzere diğer kıyı ovalarında yetiştirilir Türkiye pamuk üretiminin yaklaşık % 33′ü bölgeden karşılanır. Turunçgiller: Kıyı boyunca Finike, Antalya, Alanya, Anamur, Silifke, Mersin, ve Dörtyol’da yetiştirilir Türkiye turunçgil üretiminin yaklaşık % 89′u bölgeden karşılanır Muz: Alanya ve Anamur çevresinde yetiştirilir Türkiye’de yetiştirilen muzun tamamı bölgeden karşılanır. Ayrıca yurt dışına ihracat yapılır. Tütün: Göller Yöresi’nde ve Hatay çevresinde yetiştirilir Gül: Özellikle Isparta ve Burdur çevresinde tarımı yapılır. Zeytin ve üzüm: Kıyı şeridinde hemen her yerde yetiştirilir Ancak bölge halkı daha kârlı olan pamuk üretimine önem verdiği için zeytincilik ve bağcılık fazla gelişememiştir
İÇ ANADOLU BÖLGESİNDE YETİŞEN TARIM ÜRÜNLERİ İç Anadolu bölgesi ülkemizin yedi coğrafi bölgelerinden birisi olmaktadır. Bölge orta kesimde kalmaktadır coğrafi bölgelerin bütününe sınırları temas etmekte denize kıyı olmamaktadır. Bölgede karasal iklim görülmekte yaz aylarınca sıcak ve kurak geçerken kış aylarında soğuk ve yağışlı geçmektedir. Tahıl üretiminin büyük kısmı İç Anadolu bölgesinden karşılanmaktadır
Yetiştirilen Tarım Ürünleri Şunlardır: Tahıllar Bölgede en çok yetiştirilen ürünlerden birisi olmaktadır buğday ve arpa Konya, Ankara, Yozgat ve Kayseri ilimizde sırasıyla çoktan aza doğru yetiştiriciliği yapılmakta. Baklagiller Konya ovalarında baklagillerin üretimi üst safhadadır. Nohut, fasulye, yeşil mercimek gibi üretimi yapılır. Yozgat ilimiz yeşil mercimek üretiminde birinci olmaktadır. Patates Üretimde patateslerde Niğde ve Nevşehir illerinde yoğun olarak üretimi yapılır. Volkanik araziler patates üretimi için elverişli olması bol miktarda mahsul vermektedir. Şekerpancarı Sulak bölgelerde daha çok üretilir bunlarda Konya, Eskişehir ve Aksaray olmak üzere üç ilimizde üretimi yapılıyor. Sebze Üretimi bölgede fazla yapılmamaktadır kurak ve sıcak geçmesi deniz kıyısı olmaması sebebiyle fazla suya ihtiyaç duymaktadır. Bölgede az miktarda sebze üretimi yapılır. Meyve Volkanik kesimlerde bağcılık yapılarak kayısı ve üzüm üretimi yoğun olarak yapılır.
MARMARA BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN TARIM ÜRÜNLERİ Türkiye'de bölge yüz ölçümüne göre, ekili - dikili alanın en fazla olduğu bölge Marmara Bölgesi'dir. Buna yol açan faktör, arazinin fazla engebeli olmaması, düzlüklerin geniş yer kaplaması ve makineli tarımın yaygın olmasıdır. Bölgede tarımın gelişmesinde ulaşım kolaylığı, sulamanın yaygınlığı, tüketici nüfusun fazla olması rol oynar.Bölgede aynı anda, üç değişik iklim tipinin görülmesi, tarım ürün çeşidini artırmıştır. Marmara Bölgesi'nde ekili dikili alanların oranının fazla olmasına karşın, bölgenin nüfusunun fazla olması diğer bölgelerden de tarım ürünü almasına neden olur. DERYA
Marmara Bölgesinde Yetişen Tarım Ürünleri Nelerdir - Buğday: Trakya’da Ergene Bölümü’nde yoğun olarak yetiştirilen bu bitki İç Anadolu’dan sonra 2. sırada yer almaktadır. - Ayçiçeği: Tohumlarından yağ elde etmek için yetiştirilen bu bitki Türkiye üretiminin % 80 ini karşılamaktadır. Ergene ve Güney Marmara Bölümleri’nde ayçiçeğinin ekimi yoğunlaşmaktadır. - Şekerpancarı: Trakya, Güney Marmara ve Adapazarı ovalarında ekim yapılmaktadır. - Tütün: Bölge, Türkiye üretiminde 3. sırayı almaktadır. Bursa, Balıkesir, Adapazarı’nda ekimi yoğunlaşmaktadır. - Mısır: Bölge, üretimde Karadeniz’den sonra 2. sırayı almaktadır. Adapazarı ve Bursa önemli ekim alanları olarak bilinmektedir. - Pirinç: Meriç ovalarında ekimi yoğunlaşan pirincin Edirne de üretimi ilk sırada yer almaktadır. - Şerbetçi otu: Bira sanayinde tad ve koku verici olarak kullanılan şerbetçi otu Bilecik Yöresi’nde ekimi yapılan bir ot olarak bilinmektedir. - Zeytin: Güney Marmara Bölümü’nde Gemlik ve Mudanya Yöresi’nde üretimi yoğunlaşmaktadır. Bölge, üretimde Ege’den sonra 2. sırayı almaktadır. Bu bölge iri kalitede sofralık zeytin yetiştirmektedir. - Dut: Bölgede ipek böceği yetiştiriciliğine bağlı olarak dutçuluk önem taşımaktadır. Bursa, Balıkesir, Bilecik Yöresi’nde yoğun olarak yetiştirilmektedir. - Meyve: Bursa Yöresi’nde yoğun olarak yetiştirilir. Şeftali, kiraz, çilek, kestane ve üzüm bu ürünlerin başlıcaları arasında yer almaktadır. - Sebze: Bursa ve Adapazarı ovalarında yoğun olarak yetiştirilmektedir. Domates, patates, sarımsak, soğan, patlıcan, kabak, biber başlıcaları arasındadır
EGE BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN TARIM ÜRÜNLERİ Tarım Kıyı kesimindeki Ege Bölümü’nde verimli tarım topraklarının bulunması ve Akdeniz ikliminin etkisi nedeniyle, ekonomik değeri yüksek olan ihraç ürünleri yetiştirilir. Bu bölümde tarımda makine kullanımı yaygındır. İntansif (modern) tarım yöntemleri uygulanır. Tarımsal nüfus yoğunluğu fazla olan bu bölümde seracılık da yaygındır. İç Batı Anadolu Bölümü’nde iklimin karasallaşması ve sulamanın yaygın olmaması, tarımsal ürün çeşitliliğini azaltır. Kıyıda yetiştirilen ürünler bu bölümde yetiştirilemez.
Tarım Ürünleri Asıl Ege Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri Tütün : Türkiye tütün üretiminin % 50’sini bu bölge karşılar. Tüm kıyı ovalarında ekimi yapılan ve yurt dışına ihraç edilen tütün en çok Bakırçay Ovası’nda yetiştirilir. Zeytin : Akdeniz ikliminin tanıtıcı kültür bitkisi olan zeytin en çok Ege Bölgesi’nde yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 48’ini Ege Bölgesi sağlar. Edremit – Ayvalık Yöresi başta olmak üzere tüm kıyı kesiminde ve yer yer 100 km içerilere kadar zeytin yetiştirilir. Üzüm : Türkiye’de üzüm üretiminin % 40’ını sağlayan bölge 1. sırada yer alır. Kurutularak ihraç edilen çekirdeksiz üzümün tamamını Ege Bölgesi üretir. Başta Gediz Ovası olmak üzere Büyük ve Küçük Menderes ovalarında yetiştirilir. İncir : Kış ılıklığı isteyen ve Akdeniz iklimine uyumlu olan incirin %82’si bu bölgede yetiştirilir. Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz ovalarında incir üretimi yoğunlaşır. Kurutularak yurt dışına ihraç edilen incirin en çok yetiştirildiği yer ise Aydın’dır. Pamuk : Akdeniz iklimine uyumlu olduğundan kıyı ovalarında ekimi yapılır. Büyük Menderes ve Gediz ovalarında üretimi yoğunlaşır. Türkiye üretiminin % 42’sini sağlayan Ege Bölgesi üretimde ilk sırayı alır. Turunçgiller : Akdeniz iklimine uyumlu olan ve kış ılıklığı isteyen turunçgil üretimi, İzmir’in güneyindeki kıyı ovalarında yapılrı. Türkiye üretiminin %10’unu sağlayan bölge, Akdeniz Bölgesi’nden sonra 2. sırayı alır. Pirinç : Çöküntü ovalarında ekimi yoğunlaşır. Sebze : Bölgenin sebze üretiminde önemli bir yeri vardır. Domates, biber, patlıcan, patates, salata, kereviz, pırasa, başlıcalarıdır. Meyve : Bölge kendine özgü meyve üretimi ile diğer bölgelerden ayrılır. İncir, turunçgil ve üzümün yanı sıra elma ve kiraz üretimi de önem taşır. İç Batı Anadolu Bölümü’nün Başlıca Tarım Ürünleri Haşhaş : Tohumundan yağ ve kozasından morfin yapımında kullanılan afyon sakızının elde edildiği bir bitkidir. Bu nedenle ekimi devlet kontrolünde yapılır. Türkiye üretiminin %90’ını Ege Bölgesi karşılar. Afyonkarahisar çevresinde ekimi yoğunlaşır.
TÜRKİYEDE HAYVANCILIK Hayvancılık; evcil hayvanların, ürünlerinden ve güçlerinden faydalanmak amacıyla üretilmesi ve yetiştirilmesi işidir. Ekonomik faaliyetler içinde hayvancılık önemli bir yer tutar. Çünkü hayvansal ürünlerin insan beslenmesinde vaz geçilmez bir yeri vardır. Öte yandan hayvanların yün, kıl ve derilerinden giyim sanayiinde geniş çapta yararlanılır. Yine hayvanların kemik, boynuz, bağırsak, kan ve yağlarından değişik ürünler elde edilir. Hayvanların bir bölümünün de gücünden yararlanırız. Geniş yaylaları, otlakları ve dağ çayırları ile Türkiye, önemli bir hayvancılık potansiyeline sahiptir. Türkiye tarımsal üretiminin üçte birinden fazlası hayvancılığa aittir. Tarımsal üretimindeki payının yüksek olmasının yanı sıra hayvancılık, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı yörelerinde halkın esas geçim kaynağı haline gelmiştir. Türkiye, hayvan sayısı yönünden dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır. Türkiye, özellikle koyun üreticiliğinde dünyanın başta gelen ülkelerindendir. Yetiştirilen hayvan türleri, bölgelerin özelliklerine göre değişir. Çok az yağış aldığı için cılız otlarla kaplı Iç Anadolu platolarında daha çok küçükbaş hayvancılık yapılır. EDA
HAYVANCILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER A – HAYVAN SOYLARININ ISLAHI Ülkemiz, hayvan sayısı bakımından dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alır. Ancak, sayının çokluğu kadar, hatta ondan da> önemlisi kaliteli ve yüksek verimli hayvanlara sahip olabilmektir. Öyle ki, bir yerdeki hayvancılığın önemi, sahip olunan ve kültür ırkı denilen yüksek verimli hayvan sayısı ile belirlenir. Ülkemizde hayvancılığın gelişmesi ve hayvansal ürünlerin daha çok üretilmesi hayvan soylarının ıslahı ile mümkündür. Bu da en başta Yüksek verimli hayvan sayısının arttırılması ve Mevcut hayvanların iyileştirilmesi ile gerçekleştirilebilir. Ülkemizdeki hayvanların çoğu, yemlerden faydalanma kapasiteleri ve verimleri düşük, yerli ırklardır. Bu bakımdan kültür ırkı hayvan sayısının arttırılması ve yerli ırkların ıslahı çok önemlidir.
B – OTLAKLARIN ISLAHI Yeterince ve gereği gibi beslenemeyen hayvanlardan (soyları ne kadar ıslah edilmiş olursa olsun) yüksek verim alınamaz. Bu bakımdan yem bitkileri üretimine büyük önem verilmeli; doğal ve en önemli yem kaynakları olan çayır ve otlaklar ıslah edilmelidir. Otlaklar; bir yandan hayvansal üretimin kaynağını teşkil ederken; öte yandan doğal denge ve çevrenin korunmasında etkili rol oynarlar. Ayrıca; Su ve rüzgâr erozyonlarını önlemek, Çeşitli av ve diğer yaban hayvanlarına yaşama ortamı sağlamak, Bir su toplama alanı olarak toprağı ve akar sularımızı bu yönüyle beslemek, Kirli havayı temizlemek otlakların ekonomik değerlerinin dışındaki başlıca yararlarıdır. Ne var ki otlaklarımızın büyük bir bölümü yanlış ve aşırı kullanma nedeniyle bozulmuş, niteliksiz bir hale gelmiştir. Meralardaki bitkiler henüz genç ve fide halinde iken, meranın otlatmaya açılması ot veriminin aşırı düşmesine neden olmaktadır. Meranın, kaldıramayacağı sayıda hayvan otlatılması ve meranın devamlı kullanılması da otlakların verimini düşüren faktörlerdendir. Ülkemizin en verimli ve nitelikli otlakları Dogu Karadeniz dağları ile Kuzeydoğu Anadolu’da bulunmaktadır. Meraların ıslahı için – Ot örtüsü zayıflamış ya da bozulmuş otlakların bir süre için otlatmaya açılmaması – Aşırı otlatmayı önlemek için otlakların nöbetleşe kullanımı – Erken otlatmanın önlenmesi gerekmektedir
C – BESİCİLİK VE AHIR HAYVANCILIĞI Besicilik, daha çok et üretimini amaçlar. Ahır hayvancılığı ise; hayvanlardan en yüksek oranda et ve süt verimi elde etmeye yönelik, modern bir hayvancılık tarzıdır. Türkiye’de hayvancılık genellikle şu üç şekilde yapılır : 1. Daha çok koyun ve keçi beslenen yarı göçebe hayvancılıkta; yazm yaylalara çıkılır. Kışın asıl oturma yerlerine gelinir. 2. Ülkemizde egemen olan, mera hayvancılığıdır. Bu tür hayvancılıkta, yılın büyük bir bölümünde hayvanlar sürüler halinde otlaklarda ve ürünü alınmış olan tarım alanlarında beslenir. Kışın ise içeride beslenir. Tamamen doğal şartlara bağlı bu tür hayvancılık artık günümüzde yeterli olmaktan uzaktır. 3. Ahır hayvancılığında, yazm pek kısa süren otlatma devresi dışında hayvanlar ahır denilen sağlık şartları uygun ve modern barınaklarda yetiştirilir. Doğal yemlerin yanı sıra, sunî yemler de kullanılır. Hayvanlara, ihtiyaç duydukları besinleri içeren değişik türde yemler verilir. Böylece hayvanların et ve süt kapasitesinden en üst düzeyde faydalanılır.
Yağ bitkilerinin küspeleri, ahır hayvancılığında ve besicilikte özel bir öneme sahiptir: Ayrıca, besi ve ahır hayvancılığının genellikle şeker fabrikalarının bulunduğu yerlerde yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Bunda en önemli etken, şeker pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasıdır. Ülkemizde otlakların giderek bozulması ve tarım alanlarına dönüştürülmesi, ahır hayvancılığının önemini büyük ölçüde arttırmaktadır. Bölgelerimizin hemen hepsinde mera hayvancılığı yaygındır. Yarı göçebe hayvancılık en çok Dogu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yapılır. Marmara ve Ege bölgeleri ile diğer bölgelerimizdeki büyük merkezlerin çevresinde ahır hayvancılığı ve besicilik önem kazanmıştır.
Tarım ve Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri Ülkemizin toplam nüfusunun yaklaşık %20’si kırsal kesimlerde yaşamaktadır. Kırsal kesimlerde tarım ve hayvancılık faaliyetleri en önemli ekonomik etkinliktir. Ancak tarım ve hayvancılık, dolaylı olarak kent nüfusunun çalışma alanlarını ve tarıma dayalı sanayi faaliyetlerini de etkiler. Başta Konya olmak üzere tarım kentleri olarak nitelendirdiğimiz birçok kentimiz, çevrelerindeki verimli tarım alanlarına ve bu alanlarda üretilen ürünlerin kentteki fabrikalarda işlenmesine bağlı olarak gelişmiştir. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi payı azalmakla birlikte tarım ve hayvancılık, Türkiye ekonomisinin önemli bir parçası olmaya devam etmektedir. Şimdi de Türkiye’de tarım ve hayvancılık etkinliklerinin ülke ekonomisindeki yerini inceleyelim ÖZLEM
Türkiye’de özellikle 1950’li yıllardan sonra tarımda modernleşme süreci başladı. Kaliteli gübre kullanımı arttı, ilaçlama ve makineleşme yaygınlaştı (Fotoğraf 4.15). Tohum ıslahı sayesinde birim üründen elde edilen verim arttı. Tarımı destekleyen kuruluşlar kuruldu ve çiftçiye ucuz kredi imkânı verildi. Akarsular üzerine kurulan barajlar sayesinde yaz aylarında tarım alanlarının su gereksinimleri karşılandı. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) gibi büyük yatırımlar sayesinde Güneydoğu Anadolu’nun geniş ovaları, kurak yaz ayları boyunca sulanabildi
TARIMDA YAŞANAN MODERNLEŞME SÜRECİ HAYVANCILIĞI DA OLUMLU YÖNDE ETKİLEMİŞTİR. OTLAKLARIN VE HAYVAN SOYLARININ ISLAHI, HAYVAN HASTALIKLARINA KARŞI GELİŞTİRİLEN AŞI VE İLAÇLAR, YEM KALİTESİNİN ARTMASI İLE BESİCİLİK VE AHIR HAYVANCILIĞININ YAYGINLAŞMASI, HAYVANSAL ÜRÜNLERDEN ELDE EDİLEN VERİMİN ARTMASINI SAĞLAMIŞTIR. HÂLÂ GELİŞMİŞ ÜLKELERE GÖRE İSTENİLEN DÜZEYDE OLMASA DA TÜRKİYE’DE TARIMSAL VE HAYVANSAL ÜRETİM İLE VERİM YILDAN YILA ARTMAKTADIR. TARIM VE HAYVANCILIK ETKİNLİKLERİ, BİRÇOK SANAYİ KOLUNA HAM MADDE OLDUĞU GİBİ BAZI ÜRÜNLER TÜRKİYE’NİN DIŞ TİCARETİNDE DE ÇOK ÖNEMLİ BİR YER TUTMAKTADIR. DÜNYA ÜRETİMİNDE DE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP OLDUĞUMUZ İNCİR, FINDIK, PAMUK VE ÜZÜM GİBİ ÜRÜNLERİN YANI SIRA BİRÇOK SEBZE VE MEYVE TÜRÜ DIŞ SATIMIMIZDA ÖNEMLİ YER TUTMAKTADIR.
DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE TARIM KAYNAKLARINDAN BİRİSİ DE TARIM OLMASINA RAĞMEN, BÖLGHENİN GENELLİKLE DAĞLIK OLMASINDAN DOLAYI TARIMA ELVERİŞLİ ARAZİ MİKTARI AZDIR. AYNI ZAMANDA MEVSİM ŞARTLARININ DA FAZLA ELVERİŞLİ OLMAMASI NEDENİYLE YOĞUN BİR ŞEKİLDE TARIM YAPILMAMAKTADIR. DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN EKİLİ VE DİKİLİ OLANLARI %10 OLDUĞU İÇİN ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ AZDIR. TARIMSAL FAALİYETLER ARAZİ YAPISINDAN DOLAYI FAZLA GELİŞMEDİ İÇİN TARIM YAPILAN BÖLGELER İSE DAHA ÇOK ÇÖKÜNTÜ OVALARIN OLDUĞU YERLERDİR. BU OVALAR İSE ELBİSTAN, MALATYA, IĞDIR, ELAZIĞ VE MUŞ OVALARIDIR EBRU
DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN ÜRÜNLER ARPA: BÖLGEDE EN ÇOK TARIMI YAPILAN ÜRÜN ARPADIR. BUNUN NEDENİ DÜŞÜK SICAKLIKTA VE KISA SÜREDE HASAT EDİLEBİLİYOR OLMASIDIR. AYNI ZAMANDA HAYVAN YEMİ OLARAK DA KULLANILIYOR OLMASI ETKİLİDİR. BUĞDAY: BÖLGEDE EN FAZLA TARIMI YAPILAN İKİNCİ ÜRÜNDÜR. MALATYA, ELAZIĞ, ERZURUM-PASİNLER VE HORASAN OVALARINDA YETİŞTİRİLİR. TÜTÜN: BİTLİS, MUŞ, MALATYA VE ELAZIĞ ÇEVRESİNDE EKİMİ YAPILAN TARIM ÜRÜNÜDÜR. PAMUK: ÖZELLİKLE IĞDIR OVASINDA PAMUK YETİŞTİRİLİR. AYNI ZAMANDA MALATYA OVASINDA DA YETİŞTİRİLİR. KAYISI: HEM ÜLKEMİZDE HEMDE DÜNYA GENELİNDE KAYISI ÜRETİMİNDE İLK SIRADA MALATYA YER ALIYOR. ŞEKERPANCARI : BÖLGENİN SULANABİLEN TARIM ALANLARINDA GENELLİKLE YETİŞTİRİLİR. SEBZE : LAHANA VE PATATES GİBİ SEBZELER GENELİKLE ERZURUM- PASİNLER VE HORASAN OVALARINDA YETİŞTİRİLİR. DUT: DUT ÜRETİMİ İSE MALATYA, ELAZIĞ VE ERZİNCAN’DAYAPILIR. ELMA: ÖZELLİKLE IĞDIR VE MALATYA OVALARINDA ELMA ÜRETİMİ YAPILIR
GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN ÜRÜNLER Buğday : Bölgedeki tarım alanlarının yarısından fazlasında buğday ekilir. En fazla ekim alanına sahip Şanlıurfa’yı Diyarbakır izler. Arpa : Bölgede yetiştirilen diğer önemli tahıl olan arpa, en fazla Şanlıurfa, Siirt ve Adıyaman’da yetiştirilir. Pamuk : Bölgede en fazla ekilen endüstri bitkileri arasında yer alan pamuk, halen sulanmakta olan Akçakale ve Gaziantep’te yetiştirilir. Kırmız Mercimek : Kuraklığa dayanıklı bir baklagildir. Türkiye üretiminin tamamına yakınını bu bölge sağlar. En çok Şanlıurfa ve Gaziantep’te yetiştirilir. Susam : Az bir alanda ekimi yapılmaktadır. Ancak üretimi bölge için önem taşır. Çeltik : Siverek’te yetiştirilmektedir. Antep Fıstığı : Bölgenin karakteristik ürünüdür. Üretimin % 90’ı bu bölgede gerçekleşir. Üzüm : Özellikle Gaziantep çevresinde bağcılık gelişmiştir. Üretilen üzüm yaş olarak tüketilmesinin yanı sıra pekmez, pestil ya da içki yapımında kullanılır. Zeytin : Akdeniz ikliminin etkileri görülen Gaziantep yöresinde Kilis ve Islahiye çevresinde yetiştirilir. Tütün : Sulama ile birlikte ekim alanları genişlemektedir. Üretimde Adıyaman ve Batman önde gelir. Sebze : Sulanabilen alanlarda domates, biber, patlıcan gibi çeşitli sebzeler yetiştirilmektedir. Meyve : Bölgenin karpuz üretiminde ayrı bir yeri vardır. Özellikle Diyarbakır çevresinde ağırlığı 20 kg’ı aşan karpuz yetiştirilmektedir.
Karadeniz Bölgesi'nde Yetişen Tarım Ürünleri Her mevsim yağış görülmesi, yaz kuraklığı isteyen ( buğday, arpa, yulaf, çavdar, mercimek, pamuk) ürünlerin yetişmesini önlemiştir. Kıyı kesimde tahılın yerini mısır almıştır. Kış mevsiminde Doğu Karadeniz'de kış ılıklığı fındık, çay, turunçgil, zeytin gibi ürünlerin yetişmesini kolaylaştırmıştır. İç bölgelerde yağış azlığı orman örtüsünün azlığına, tahıl ve şekerpancarı gibi ürünlerin öne çıkmasına yol açar. Bölgede çalışan nüfusun %70'i geçimini tarımdan sağlamaktadır. En verimli tarım arazileri kuzeye bakan yamaçlarda görülür. DAMLA
Bölgede yetişen başlıca tarım ürünleri şunlardır Fındık: Trabzon, Giresun ve Ordu başlıca üretim alanlarıdır. Türkiye toplam üretiminin % 85'i bölgeden karşılanır. Çay: Giresun'dan Gürcistan'a kadar olan kıyı şeridinde yetiştirilir. Rize çevresinde yoğunlaşır. Türkiye toplam çay üretiminin %100'ü bu bölgeden karşılanır. Tabii ekim alanı en dar olan ürünlerimizdendir. Tütün: Daha çok Orta Karadeniz Bölümü'nde (Samsun, Amasya ve Tokat çevresi) yetiştirilir. Ayrıca Batı Karadeniz'de Düzce dolaylarında da üretimi yapılır. Türkiye toplam tütün üretiminin %13'ü bölgeden karşılanır. Mısır : Bütün kıyı boyunca yetiştirilir. Elma: Bölgede Amasya başta olmak üzere Kastamonu ve Tokat çevresinde yetiştirilir. Şekerpancarı: Amasya, Tokat, Kastamonu çevresinde tarımı yapılmaktadır. Keten-kenevir: Kastamonu başta olmak üzere Sinop, Zonguldak çevresinde tarımı gelişmiştir. Soya Fasulyesi: Ordu- Giresun çevresinde tarımı yapılmaktadır. Zeytin: Soğuktan korunmuş Çoruh vadi oluğunda (Artvin -Yusufeli) tarımı yapılır. Turunçgiller: Kış ılıklığı sebebiyle Rize çevresinde tarımı yapılır. Kivi: Son yıllarda Rize ve Trabzon çevresinde tarımı yapılmaya başlamıştır.
TÜRKİYEDE HAYVANCILIK FAALİYETLERİ HAYVAN SOYLARI İYİLEŞTİRİLMELİ (ISLAH EDİLMELİ): YERLİ IRKLAR ET-SÜT VERİMİ YÜKSEK OLAN IRKLARLA MELEZLEŞTİRİLMELİ VEYA İYİ CİNS HAYVAN İTHAL EDEREK SAYISINI ARTIRMALIYIZ. İYİ CİNS HAYVAN YETİŞTİRMEK AMACIYLA CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA ÇALIŞMALAR BAŞLATILMIŞTIR. İYİ CİNS HAYVAN YETİŞTİREN ÇİFTLİKLERE HARA DENİR. ÖRNEK: BURSA-KARACABEY, ESKİŞEHİR- ÇİFTELER. MERA HAYVANCILIĞI YERİNE AHIR HAYVANCILIĞI GELİŞTİRİLMELİ: MERA HAYVANCILIĞI OTLAKLARDA YAPILAN HAYVANCILIK ŞEKLİDİR. MASRAFSIZDIR. ANCAK VERİM DÜŞÜKTÜR. BUNDAN DOLAYI YEM KULLANIMI FAZLA OLAN, FAKAT VERİMİ YÜKSEK OLAN AHIR HAYVANCILIĞINA ÖNEM VERİLMELİDİR. OTLAKLAR KORUNMALI: OTLAKLARIMIZ TARIMDA MAKİNALAŞMA İLE SÜREKLİ OLARAK DARALMAKTADIR. AYRICA OTLAKLARDA AŞIRI OTLATMA SONUCU OTLAKLAR BOZULMAKTADIR. BU OLUMSUZLUKLAR SONUCUNDA HAYVANLARIMIZ YETERİNCE BESLENEMEMEKTEDİR. HAYVANCILIĞI GELİŞTİRMEK İÇİN BU OLUMSUZ DURUMLAR ÖNLENMELİ. YEM ÜRETİMİ ARTIRILMALI: MERALARIN YETERSİZ OLMASI YEM BİTKİLERİNE OLAN TALEBİ ARTTIRIR. AYRICA YEM FABRİKALARINDA ÜRETİLEN SUNİ YEMLERE DE OLAN TALEP ARTMAKTADIR. ERKEN KESİM ÖNLENMELİ (SÜT KUZU-SÜT DANA): BÖLGELERDE YETİŞTİRİLEN HAYVANLAR KIŞIN YEM İHTİYACINI KARŞILAMAK İÇİN YENİ DOĞAN HAYVANLARI SATMAKTA ONLARDAN ELDE EDİLEN PARAYLA DA DİĞERLERİNE BAKILMAKTADIR. ERKEN KESİM DERİ VE ET AÇISINDAN ÜLKE EKONOMİSİNE OLUMSUZ ETKİ YAPAR. SALGIN HASTALIKLARLA MÜCADELE EDİLMELİ ÇİFTÇİ EĞİTİLMELİ VE KREDİ DESTEĞİ SAĞLANMALI. NOT: TÜRKİYE’DE GENELDE MERA HAYVANCILIĞI GELİŞMİŞTİR. BUNDAN DOLAYI HAYVANCILIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞINDA DAHA ÇOK İKLİM ETKİLİDİR. AYRICA ET VE SÜT ÜRETİMİ DE İKLİMİN ETKİSİ ALTINDADIR
Hayvancılığın coğrafi dağılışı BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK: (SIĞIR, AT, EŞEK, KATIR, DEVE) İNEK ÇOĞUNLUKLA MERA HAYVANCILIĞI OLARAK YETİŞTİRİLİR. BU NEDENLE GÜR OTLARIN BULUNDUĞU YERLERDE YAPILIR. BÜYÜK BAŞ HAYVANLAR İÇİNDE EN FAZLA SIĞIR(İNEK, ÖKÜZ,DANA, MANDA) YETİŞTİRİCİLİĞİ VARDIR. SIĞIRLAR İÇİNDE DE EN FAZLA İNEK YETİŞTİRİLMEKTEDİR. BÜTÜN BÖLGELERİMİZDE İNEK YETİŞTİRİCİLİĞİ VARDIR. AMA EN FAZLA KARADENİZ BÖLGESİNİN KIYI KESİMİ İLE DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE ERZURUM-KARS BÖLÜMÜNDE GELİŞMİŞTİR. KARADENİZ BÖLGESİNDE GELİŞMESİ YAĞIŞLARIN FAZLA OLMASINDAN DOLAYI ÇAYIRLARIN FAZLA OLMASIDIR. ERZURUM-KARS BÖLÜMÜNDE GELİŞMESİ YAZ YAĞIŞLARIYLA OLUŞAN GÜR OT VE ÇAYIRLIKLARDIR. İNEK YETİŞTİRİCİLİĞİ AYRICA ŞEKER FABRİKALARI ÇEVRESİNDE DE GELİŞMİŞTİR. Ş.PANCARI KÜSPESİNİN HAYVAN YEMİ OLARAK KULLANILMASINDAN DOLAYI. ET VE SÜT ÜRETİMİ KÜÇÜK BAŞ HAYVANCILIKTAN FAZLADIR. AMA ARAZİNİN ENGEBELİ OLMASINDAN DOLAYI KÜÇÜK BAŞ HAYVANCILIĞA GÖRE AZ YAPILIR. ŞEKER FABRİKALARININ VE BÜYÜK ŞEHİRLERİN ÇEVRELERİNDE AHIR HAYVANCILIĞI OLARAK YAPILMAKTADIR. MANDA BOL SULU BATAKLIK VE GÖL KENARLARINDA BESLENİR. YURDUMUZDA BAŞTA KARADENİZ BÖLGESİ KIYI KESİMİ OLMAK ÜZERE G.MARMARA BÖLÜMÜNDE YETİŞTİRİCİLİĞİ YAYGINDIR. ET KALİTESİ DÜŞÜK OLDUĞUNDAN YETİŞTİRİCİLİĞİ FAZLA GELİŞMEMİŞTİR. SÜT ÜRETİMİ VE YAĞ İLE KAYNAĞINDAN DOLAYI BESLENMEKTEDİR. MANDANIN GÜCÜNE DUYULAN İHTİYACIN AZALMASINDAN DOLAYI SAYILARI AZALMAKTADIR. NOT: BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK DOĞU BÖLGELERİMİZDE MERA HAYANCILIĞI ŞEKLİNDE İKEN BATI BÖLGELERİMİZDE AHIR HAYVANCILIĞI ŞEKLİNDEDİR
KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK KIL KEÇİSİ KOYUN BOZKIRLARIN HAYVANIDIR. HAFİF DALGALI DÜZLÜKLERDE İYİ YETİŞİR. TÜRKİYE’NİN İKLİM ŞARTLARI GENELDE KOYUN YETİŞTİRİCİLİĞİNE ELVERİŞLİDİR. DÜŞÜK SICAKLIK SEBEBİYLE DOĞU ANADOLU BÖLGESİNİN DOĞUSUNDA YETİŞTİRİCİLİĞİ GELİŞMEMİŞTİR. AYRICA DOĞU KARADENİZ BÖLÜMÜNÜN KIYI KESİMİNDE YÜKSEK NEM VE GÜR ÇAYIRLARDAN DOLAYI KOYUN YETİŞTİRİLMEZ. EN FAZLA KOYUN YETİŞTİREN BÖLGEMİZ İÇ ANADOLU’DUR. BOZKIRLARIN GENİŞ ALAN KAPLAMASINDAN DOLAYI. DOĞU ANADOLU BÖLGESİ (BATISI) VE G.DOĞU ANADOLU BÖLGELERİ DE KOYUN YETİŞTİRİCİLİĞİ GELİŞMİŞTİR. İÇ ANADOLU BÖLGESİNDE KOYUNLARIN KUYRUKLARININ OLMASININ EN ÖNEMLİ SEBEBİ KIŞIN YETERSİZ BESLENMELERİNDE KUYRUKLARINI KULLANMALARIDIR. KOYUN TÜRLERİ: KIVIRCIK: SOĞUĞA DAYANIKLI DEĞİLDİR. ET VERİMİ YÜKSEKTİR. MARMARA VE EGE BÖLGELERİNDE YETİŞTİRİLİR. DAĞLIÇ: EGE VE İÇ BATI ANADOLU’DA YETİŞTİRİLİR. KARAMAN: EGE, İÇ, DOĞU VE G.DOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE YETİŞTİRİLİR. SAKIZ VE MERİNOS: G.MARMARA BÖLÜMÜNDE YETİŞTİRİLİR. MERİNOS YÜNÜ İÇİN YETİŞTİRİLMEKTEDİR. DAĞLIK BÖLGELERİN HAYVANIDIR. AĞAÇLARIN FİLİZLERİNİ YEMEK SURETİYLE BESLENİR. ORMANLARA ZARAR VERDİĞİ İÇİN SAYILARININ AZALTILMASI YOLUNA GİDİLMEKTEDİR. EN FAZLA AKDENİZ BÖLGESİ İLE DOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE YETİŞTİRİLİR. TİFTİK KEÇİSİ (ANKARA KEÇİSİ) TİFTİĞİ İÇİN YETİŞTİRİLMEKTEDİR. YURDUMUZDA ANKARA- KONYA ÇEVRESİ İLE G.DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE SİİRT ÇEVRESİNDE YETİŞTİRİLMEKTEDİR. ***SAĞILAN VE KESİLEN HAYVAN SAYISI AZ; ÜRETİLEN SÜT VE ET MİKTARI FAZLA İSE ORADA BÜYÜK BAŞ HAYVANCILIK (İNEK YETİŞTİRİCİLİĞİ) GELİŞMİŞTİR. SAĞILAN VE KESİLEN HAYVAN SAYISI FAZLA İKEN ; ÜRETİLEN ET VE SÜT MİKTARI AZ İSE KÜÇÜK BAŞ HAYVANCILIK GELİŞMİŞTİR( KOYUN YETİŞİTİRİCİLİĞİ). KÜMES HAYVANCILIĞI ( TAVUK, HOROZ, HİNDİ, KAZ, ÖRDEK, DEVEKUŞU) KÜMES HAYVANLARI İÇİNDE EN FAZLA YETİŞTİRİLEN TAVUKTUR. KÜMES HAYVANCILIĞI BÜTÜN BÖLGELERİMİZDE YAPILABİLMEKTEDİR. AMA EN FAZLA MARMARA VE EGE BÖLGELERİNDE GELİŞMİŞTİR. İSTANBUL, İZMİR, MANİSA, BALIKESİR, ANKARA GİBİ BÜYÜK KENTLER ÇEVRESİNDE GELİŞMİŞTİR
İPEK BÖCEKÇİLİĞİ- ARICILIK BAL, BAL MUMU, POLEN,ARI SÜTÜ ELDE ETMEK İÇİN ARICILIK BÜTÜN BÖLGELERİMİZDE YAPILABİLMEKTEDİR. EN FAZLA EGE VE DOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE GELİŞMİŞTİR. MUĞLA, MANİSA,İZMİR, BALIKESİR,ÇANAKKALE, AĞRI, ERZURUM, HAKKARİ, RİZE (ANZER YÖRESİNİN BALLARI ÇOK ÜNLÜDÜR.),ARTVİN, ORDU ÖNEMLİ BAL ÜRETİM MERKEZLERİMİZDİR. TÜRKİYE DEĞİŞİK İKLİM BÖLGELERİ VE COĞRAFYASINDAN DOLAYI ÇOK ZENGİN VE ÇEŞİTLİ ARI FLORASINA SAHİPTİR. BU ÖZELLİĞİ NEDENİ İLE ÇİN, ABD VE MEKSİKA'DAN SONRA KOLONİ VARLIĞI AÇISINDAN 3.5 MİLYON ADET KOLONİ İLE DÜNYADA 4. SIRADA YER ALMAKTADIR. TÜRKİYE'NİN TOPLAM BAL ÜRETİMİ TONDUR. BUNUN TONU DIŞ SATIMA GİTMEKTEDİR. HALEN AİLE ARICILIK YAPARAK, BAL VE DİĞER ARI ÜRÜNLERİNİ ÜRETMEKTEDİR. BU AİLELERİN ADEDİ GEÇİMİNİ SADECE ARICILIKTAN SAĞLAMAKTA, DİĞER AİLE İSE YAN GELİR OLARAK ARI ÜRÜNLERİ ÜRETMEKTEDİR. ANCAK ÜLKEDE KOLONİ BAŞINA ORTALAMA BAL VERİMİ KG CİVARINDA OLUP, ARICILIKTA GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ VERİMİN 1 / 3' Ü KADARDIR. İPEK BÖCEĞİ YETİŞTİRME VE KOZASINDAN İPEK ELDE ETME FAALİYETİDİR. DUT YAPRAĞI YEMEK SURETİYLE BESLENİR. EN FAZLA G.MARMARA’DA GELİŞMİŞTİR. BURSA, BALIKESİR, BİLECİK ÇEVRESİNDE ÇOK GELİŞMİŞTİR. İPEKLİ DOKUMADA İSE BURSA-GEMLİK- İSTANBUL GELİŞMİŞTİR. BALIKÇILIK YURDUMUZUN ETRAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİ, BİRÇOK AKARSU VE TATLI SU GÖLÜMÜZ OLMASINA RAĞMEN BALIKÇILIK GELİŞMEMİŞTİR. BALIKÇILIĞIN GELİŞMEMESİNİN SEBEPLERİ: DENİZLERİMİZİN BALIK BAKIMINDAN ZENGİN OLMAMASI. AÇIK DENİZ (OKYANUS) BALIKÇILIĞININ YAPILMAYIŞI. TAŞIMA VE DEPOLAMA İMKANLARININ YETERSİZLİĞİ. ZARARLI AVLANMA YÖNTEMLERİNİN UYGULANMASI (DİNAMİT PATLATMA, TROL AVCILIĞI GİBİ) DENİZLERİMİZDEKİ KİRLENMENİN ÖNLENEMEMESİ. TÜRKİYE’DE BALIK ÜRETİMİNİN DENİZLERE GÖRE DAĞILIŞI: KARADENİZ % 67 EGE DENİZİ % 13 MARMARA DENİZİ % 11 AKDENİZ % 9 NOT: BODRUM KIYILARINDA SÜNGER AVCILIĞI GELİŞMİŞTİR. NOT: JAPONYA VE NORVEÇ’TE BALIKÇILIK ÇOK GELİŞMİŞTİR. SEBEPLERİ: OKYANUS AKINTILARININ KARŞILAŞIM ALANINDA OLMASI, İKLİM VE YER ŞEKİLLERİNİN TARIMI OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEMESİDİR.