KONU XI AİHS’nin Kapsamı ve Başlıca Özellikleri İNSAN HAKLARI KONU XI AİHS’nin Kapsamı ve Başlıca Özellikleri
AİHS’nin Kapsamı ve Özellikleri
AİHS’nin Kapsamı ve Özellikleri Sözleşmenin kapsamı, sözleşmenin hangi hakları kapsadığı ile ilgilidir. Bunun için Sözleşmenin ana metnine ve ek protokollerine bakmak gerekir. Sözleşme’de, kişisel ve siyasal haklar dediğimiz hak kategorisinin bir bölümüne yer verilmiştir. Sosyal ve ekonomik haklara Sözleşmede kural olarak yer verilmemesi benimsenmiştir. Avrupa Konseyi, bu hakları Avrupa Sosyal Şartı’nda düzenlemeyi tercih etmiştir.
AİHS’nin Kapsamı ve Özellikleri AİHS’nin mevcut metninin iki bakımdan sorunlu olduğu söylenebilir. Birincisi, Sözleşmenin oldukça sınırlı sayıda hakkı düzenliyor olmasıdır. İkinci olarak da, düzenlediği hakların öğelerinin ayrıntılı biçimde düzenlenmediği görülmektedir. Ancak bu ikinci sakınca, AİHS’nin denetim organı olan (eski) Komisyon ve Mahkeme tarafından ortaya konulan içtihatlarla giderilmektedir. Ayrıca ek Protokoller ile giderek daha fazla hak ve özgürlüğün koruma kapsamına alındığı görülmektedir. Yine AİHM, içtihatları ile mevcut hakların kapsamını genişletmekte ve bu haklarla ilişkili ya da onların unsuru sayılabilecek kimi haklara da koruma sağlayabilmektedir.
AİHS’nin Kapsamı ve Özellikleri Sözleşmenin kapsamı, taraf ülkelerin sözleşmeyi onaylama politikalarına göre de ülkeden ülkeye değişmektedir. Kimi ülkeler maddelere çekince koymakta, ayrıca her ülke ek protokolleri imzalamayabilmektedir.
AİHS’nin Özellikleri Sözleşme bireyi uluslararası hukukta da hak sahibi yapmıştır. Bireysel başvuru ve devlet başvurusu olarak iki denetim yolu olarak öngörülmüştür. Sözleşmenin sağladığı güvence ikincildir. Sözleşme karşılıklılık ilkesine dayanmamaktadır. Sözleşme ile tanınan haklardan yabancılar da yararlanır.
bireyi uluslararası hukukta da hak sahibi yapmıştır… İç hukuk düzeninde devletin, yurttaşlarının haklarını çiğnediği gerekçesiyle yargı organı önüne çıkarılması alışılmadık bir durum değildir. Buna karşılık, devletin uluslararası bir organ önünde davalı taraf olarak bulunması ve hatta yaptırımlarla karşılaşması, yeni ve farklı bir durumdur. AİHS bu yönüyle çağdaşı olan sözleşmelerden ayrılır.
Bireysel başvuru ve devlet başvurusu Sözleşmenin ilk biçiminde bireysel başvuru Sözleşmeyi imzalayan devletlerce otomatik olarak kabul edilmiş olmuyordu. Bunun için, Sözleşmenin eski 25. maddesinde düzenlenmiş olan bireysel başvuruyu ilgili devletin kabul beyanında bulunması gerekiyordu. Türkiye ilk kez 1987 yılında bu yolu tanımıştır.
Bireysel başvuru Ancak daha sonra 11. Protokolün kabul edilmesi ve 1998 yılında yürürlüğe girmesi ile birlikte bireysel başvuru yolunu kabul etmek devletler bakımından bir zorunluluk haline getirilmiştir (madde 34). Ayrıca bu Protokol ile Komisyon kaldırılarak denetim organının ikili yapısı da ortadan kaldırılmış ve yerine tek bir AİHM faaliyet göstermeye başlamıştır .
Devlet Başvurusu Devlet başvurusu ise, Sözleşme ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin korunmasından her Taraf devletin tek tek sorumlu tutulmasının ve böylece bir Avrupa Kamu düzeni oluşturulmak istenmesinin bir sonucu olarak kabul edilmiştir. Her sözleşen devlet, diğer taraf devletlerin sözleşmeye saygılı davranıp davranmadığını denetlemekle yükümlüdür. Buna dayanarak, devletlerin çıkarı olsun olmasın, tek tek ya da diğer devletlerle birlikte bir devlet aleyhinde devlet başvurusunda bulunmaları mümkündür.
Sözleşmenin Sağladığı Güvence İkincildir Ancak iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra AİHS korumasından yararlanılabilir. İstisnaları: iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekmeyen haller…
Sözleşme karşılıklılık ilkesine dayanmaz (Avusturya/İtalya davası): AİHK, bu durumu açıkça belirtmiştir. Taraf devletlerce üstlenilen yükümlülüklerin esas itibariyle objektif nitelikte olduğu, devletler arasında subjektif ve karşılıklı haklar doğurmayı değil, bireylerin temel haklarını taraf devletlerden gelecek ihlallere karşı korumak olduğu belirtilmiştir. Bu yükümlülük, karşılıklılık ilkesiyle bağdaşmaz.
Sözleşme karşılıklılık ilkesine dayanmaz AİHS için; “insan hakları konusunda “Avrupa kamu düzenini oluşturan anayasal belge” olarak söz edilmekte ve bu tür anlaşmalara da “yasa antlaşma” (law making treaty) denilmektedir.
Sözleşme karşılıklılık ilkesine dayanmaz ÖRNEK: bir İngiliz vatandaşının Türkiye aleyhine AİHM’ye başvurabilmesi için, Türkiye’nin AİHS’ye taraf olması ve bu kişinin T.C. tarafından hakkının ihlal edildiğini ileri sürmesi yeterlidir. İngiltere’nin de Türk vatandaşlarının kendisi aleyhine AİHM’ye başvurmasını tanımış olması gibi bir subjektif koşul aranamaz.
Sözleşme ile tanınan haklardan yabancılar da yararlanır Koruma, sadece yurttaşlarla sınırlı tutulmamış, devletin yetki alanı içerisinde bulunan herkese tanınmıştır (m. 1). Yabancılardan anlaşılması gereken, yalnızca AİHS’ye taraf olan diğer ülkelerin yurttaşları olan yabancılar değil, yabancı uyruklu olan herkestir.