TEMEL MUHASEBE İ LKELER İ HAZIRLAYAN: Ş ÜKRAN ORUÇ AKSARAY, ARALIK 2017 T.C. AKSARAY ÜN İ VERS İ TES İ SOSYAL B İ L İ MLER ENST İ TÜSÜ İŞ LETME DOKTORA
MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI Muhasebe uygulamalarına yön vererek, uygulama ile teori arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan, mali nitelikte bilgi üreten ki ş iler ile üretilen bilgiyi kullanan tüm i ş letme içi ve i ş letme dı ş ı çıkar grupları arasında ileti ş imi sa ğ layan, kolayla ş tıran ve uygulamaya esas te ş kil eden varsayımlara, “muhasebenin temel kavramları” denir.
Muhasebe uygulamalarının anayasası olarak kabul edilen bu temel kavramlar; evrensel nitelik ta ş ımaktadır. Bu temel kavramlar köklü bir geçmi ş i olan muhasebe uygulamalarından elde edilen ilerleme, geli ş me ve tecrübelere ba ğ lı olarak geli ş tirilmi ş tir. Bu kavramlar gerçekle ş en bir mali olayın nasıl kaydedilece ğ ini, kayıt yaparken ne tür özelliklerin dikkate alınaca ğ ını, yapılan kayıt i ş lemlerinin i ş letmeden i ş letmeye göre veya farklı dönemler arasında de ğ i ş me göstermemesi gibi birtakım standartları belirlemektedir.
Muhasebenin Temel Kavramları Sosyal Sorumluluk Kavramı Ki ş ilik Kavramı İş letmenin Süreklili ğ i Kavramı Dönemsellik Kavramı Parayla Ölçülme Kavramı Maliyet Esası Kavramı Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı Tutarlılık Kavramı Tam Açıklama Kavramı İ htiyatlılık Kavramı Önemlilik Kavramı Özün Önceli ğ i Kavramı
1- Sosyal Sorumluluk Kavramı Bu kavram muhasebenin görevini yerine getirme konusundaki sorumlulu ğ unu ifade eder. Sosyal sorumluluk, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve kamuoyuna açıklanmasında, muhasebenin belirli ki ş i ya da ki ş ilerin de ğ il, bütün ilgi gruplarının çıkarlarını göz önüne alarak tarafsız, dürüst ve adil davranması gere ğ ini ifade eder. Bu kavram muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını göstermektedir.
Örne ğ in, stoklarında kusurlu ya da bozuk ticari mallar bulunan bir ticari i ş letmenin, söz konusu malları ticari mallar hesabından, di ğ er stoklar hesabına aktarması, gerek i ş letme içinde karar veren yöneticileri ve gerekse i ş letme çevresinde bulunan tüm ilgi gruplarını yanıltacaktır. Oysa muhasebenin sosyal sorumlulu ğ u gere ğ ince, tarafsız ve gerçek bilgi üretilebilmesi için söz konusu mallar, di ğ er stoklar hesabına aktarılmalıdır.
Ya da ş üpheli duruma dü ş en i ş letme alacaklarının tahsil kabiliyeti henüz tam olan alacaklar içinde gösterilmesi, hem yöneticileri hem de tüm kamuoyunu yanıltacaktır. Sosyal sorumluluk kavramı gere ğ ince söz konusu alacakların, ş üpheli alacaklara aktarılması gerekmektedir. Böylece, i ş letme hem do ğ ru bilgi üretmi ş hem de yasal yükümlülü ğ ünü yerine getirmi ş olmaktadır.
2-Kişilik Kavramı Bu kavram; i ş letmenin sahip veya sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve di ğ er ilgililerden ayrı bir ki ş ili ğ e sahip oldu ğ unu ve o i ş letmenin muhasebe i ş lemlerinin sadece bu ki ş ilik adına yürütülmesi gerekti ğ ini öngörür. Örne ğ in, düzenlenen bir çekle alınan ticari mallar, i ş letmenin varlı ğ ı iken, düzenlenerek satıcıya verilen çek ise i ş letmenin borcudur. Burada varlık alı ş ı ve borçlanma, i ş letmenin ortak ya da ortakları adına de ğ il, i ş letmenin tüzel ki ş ili ğ i adına yapılmı ş bir i ş lemdir.
Bu kavram gere ğ ince, hukuki açıdan tüzel ki ş ili ğ e sahip olmayan ekonomik birimler, muhasebe ki ş ili ğ ine sahiptirler. Muhasebede yapılan tüm i ş lemler, muhasebe ki ş ili ğ i adına yapılmaktadır. Sermaye ve ş ahıs ş irketleri gibi tüzel ki ş ili ğ e sahip olan i ş letmelerde, muhasebe i ş lemleri bu tüzel ki ş ilik adına yapılırken, tüzel ki ş ili ğ i olmayan fakat faaliyette bulunan di ğ er tüm ekonomik birimler (banka ş ubeleri,sigorta acenteleri) adına yapılan i ş lemler de muhasebe ki ş ili ğ i adına yapılmaktadır.
3-İşletmenin Sürekliliği Kavramı Bu kavram, kurulu ş sözle ş mesinde aksi belirtilmedikçe, i ş letmelerin ömrünün sürekli olaca ğ ını ifade eder. Bu nedenle, i ş letmenin ömrü ortak ya da ortakların ömürlerinden farklı olarak kabul edilir. Nitekim amortisman uygulaması bu kavramın do ğ al sonucudur.
İş letmenin süreklili ğ i kavramı aynı zamanda maliyet esası kavramının da temelini olu ş turur. Bu kavram gere ğ ince i ş letmeler, varlıklarını tasfiye tarihi itibariyle ifade ettikleri de ğ er üzerinden de ğ il, ilgili varlı ğ ın maliyet tutarı üzerinden izlemektedirler.
İş letmelerin en önemli amaçlarından biri kar elde etmektir. Karlılı ğ ını devam ettirebilmek için ise i ş letmelerin sürekli yatırım yapmaları, ar-ge faaliyetlerinde bulunmaları, kalifiye insan kaynakları olu ş turmaları, uzun vadede ticaret anla ş maları yapmaları ve uzun vadede borç-alacak ili ş kilerine girmeleri gerekmektedir. Muhasebenin bu kavramı önemsenmedi ğ i zaman bu faaliyetler mümkün olmayacaktır. Oysa i ş letme tüzel ki ş ili ğ inin ve varlı ğ ının sürekli geli ş erek var olaca ğ ı kabul edildi ğ inde, uzun vadede gerçekle ş en bu faaliyetler daha anlamlı ve etkin olacaktır.
4-Dönemsellik Kavramı Bu kavram i ş letmenin süreklili ğ i kavramı ile yakından ilgilidir. Dönemsellik kavramı; i ş letmenin süreklili ğ i kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının di ğ er dönemlerde ba ğ ımsız olarak saptanmasıdır. Sınırsız olan bu ömür “ ” ve “ ” dönemlerine ayrıldı ğ ında dönemsellik kavramı uygulanmı ş olur.
Bu kavrama göre; i ş letme içinde bulundu ğ u dönemde, tahakkuk esasına göre gelir ve giderlerini muhasebele ş tirmesi durumunda, i ş letmenin dönemsel faaliyet sonucu, do ğ ru olarak hesaplanmı ş olacaktır. Örne ğ in i ş letmenin 1 Aralık 2001 tarihinde yatırım amaçlı bir yıl vadeli tahvil satın aldı ğ ı varsayılır ise, bu tahvile ait faiz gelirleri 30 Kasım 2002 tarihinde tahsil edilecektir. E ğ er bu i ş letme, tahsil etti ğ i faiz gelirlerinin tamamını Kasım ayı itibari ile gelir olarak kaydederse, tahakkuk esasına uymamı ş ve dolayısıyla dönemsellik kavramının gere ğ ine uymamı ş olur. Oysa dönemsellik kavramı gere ğ ince, aralık ayında tahakkuk eden faiz gelirleri 2001 döneminin gelirleri iken, kalan 11 aylık faiz gelirleri ise, 2002 döneminin gelirleri arasında kabul edilir.
Dönemsellik kavramı gere ğ ince birbirinden ba ğ ımsız olan dönemlerde, faaliyet sonuçları do ğ ru saptanmaktadır. Ayrıca muhasebenin üretti ğ i mali nitelik ta ş ıyan bilgilere ihtiyaç duyan tüm ilgi grupları da elde edilen sonuçlara göre karar almaktadırlar. Dönemin karlı kapatılması durumunda, devlet tahsil edece ğ i vergiyi, ortaklar hak etti ğ i kar payını, ş irket tüzel ki ş ili ğ i adına ayrılacak yedek akçeyi, daha gerçekçi olarak hesaplamak mümkün olacaktır. Aksi durumda, gelir ve giderlerin tahsil edildi ğ i ve ödendi ğ i tarihte kayıt altına alınması, ilgili dönemin gelir ve giderlerini oldu ğ undan fazla, tahakkuk döneminin gelir ve giderlerini ise, oldu ğ undan az göstermek anlamına gelmektedir. Bu durum ise tüm ilgi gruplarının alacakları kararları, olumsuz etkileyecektir.
5-Parayla Ölçülme Kavramı Para ile ölçülebilen, mali nitelik ta ş ıyan iktisadi olay ve i ş lemlerin muhasebeye ortak bir ölçü olarak para birimiyle yansıtılmasını ifade eder. Muhasebe i ş lemleri ulusal para birimine göre yapılır. Türkiye’de söz konusu ölçü birimi Türk Lirası’dır. İş letme i ş lemlerini hesaplarda göstermek ve ölçmek için para birimini kullanır. Parayla ölçülme, maliyet ve objektiflik ile yakından ilgilidir.
Paranın de ğ erinin zaman içinde de ğ i ş medi ğ i kabul edilir. Bunun sonucunda i ş lemler yapıldıkları zamana ait para birimi ile muhasebele ş tirilir. Fakat günümüzde paranın de ğ erinin dönemler arasında anlamlı ş ekilde de ğ i ş ti ğ i gerçektir. Bu de ğ i ş im i ş letmenin varlıklarının farklı de ğ erlerdeki para birimi ile de ğ erlenmesine neden olmakta ve i ş letmenin düzenlemi ş oldu ğ u finansal tabloları olumsuz yönde etkilemektedir.
6-Maliyet Esası Kavramı Bu kavram; i ş letmelerin, maliyetin belirlenmesi mümkün ya da uygun olmayan mal ve hizmetler haricinde satın aldı ğ ı ya da üretim faaliyetinde bulundu ğ u mal ve hizmetlerin muhasebele ş tirilmesinde, elde etme maliyetinin esas alınması gere ğ ini ifade eder. Elde etme maliyetleri ise en genel anlamda, iktisadi kıymetlerin satın alınması ve üretimi ile ilgili maliyetlerdir Böylece bu muhasebe teorisi, maliyet belirlenmesi mümkün olmayan bilanço kalemleri (senetsiz-ticari, ticari olmayan tüm alacaklar) dı ş ında, di ğ er tüm varlıkların muhasebele ş tirilmesinde belirli bir standart getirmi ş tir.
Ancak piyasadaki fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artı ş ını ifade eden bir durum olan enflasyon, maliyet de ğ eri ile yansıtılan varlıkların da de ğ erini zaman ilerledikçe olumsuz ş ekilde etkilemektedir. Analizler ya da alınacak kararlar için bu enflasyon dönemlerindeki maliyet verilerinin de ğ erlendirmeye alınması ilgili ki ş i ve grupları yanılgıya dü ş ürecektir.
Muhasebele ş tirme açısından önemli bir sorun olan enflasyon olgusu, yönetim muhasebesinde bir ölçüde giderilmekte ve düzenlenen finansal tablolara enflasyonun olumsuz etkisi yansıtılmakta, böylece ilgili ki ş i ve grupların hatalı kararlar alarak yanılgıya dü ş meleri önlenmeye çalı ş ılmaktadır. Ancak bazı durumlarda bu kavramdan sapmaların olması mümkün olmaktadır. Örne ğ in VUK’un 278. Maddesine göre de ğ eri dü ş en mallar, maliyet de ğ eri yerine emsal bedeli ile de ğ erlenir.
7-Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı Objektif belge kavramı olarak da ifade edilen bu kavram; muhasebe kayıtlarının yapılmasında muhasebe teorisi ve vergi yasaları tarafından önerilen objektif belgelerin esas alınmasını ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçiminde tarafsız ve önyargısız davranılması gere ğ ini ifade eder. Kavram gere ğ ince, belgelerin temel alınarak defterlere yapılacak muhasebe kayıtlarının, muhasebe teorisi ve yasal yükümlülük açısından geçerli olabilmesi için, geçerlili ğ i kabul edilen belgelerin gerçek tutarları üzerinden yapılması gerekmektedir.
Örne ğ in, meyve suyu üreticisi bir i ş letmenin, üretimde kullandı ğ ı elma, kayısı, kiraz gibi ürünleri, vergi mükellefi olmayan çiftçiden satın alırken, gerçek miktar ve birim tutarını gösteren müstahsil makbuzunu düzenleyerek ticari faaliyetini belgelendirmesi durumunda, bu kavramın gere ğ i yerine getirilmi ş olmaktadır.
8-Tutarlılık Kavramı Bu kavram muhasebe uygulamaları için seçilen muhasebe politikalarının birbirini izleyen dönemlerde de ğ i ş tirilmeden uygulanması gere ğ ini ifade eder. Tutarlılık kavramı benzer olay ve i ş lemlerde, kayıt düzenleri ile de ğ erleme ölçülerinin de ğ i ş mezli ğ ini, finansal tablolarda biçim ve içerik yönünden tek düzeni öngörür.
9-Tam Açıklama Kavramı Tam açıklama kavramı; mali tabloların, bu tablolardan yararlanacak ki ş i ve kurulu ş ların do ğ ru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anla ş ılır olmasını ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekle ş mesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gere ğ idir.
Bu kavram gere ğ ince raporlar üzerinde inceleme yapacak olanlara gerekli tüm bilgiler raporla birlikte verilmelidir. Örne ğ in; raporda sadece borç miktarının yazılı olması i ş letmenin mali durumu hakkında yorum yapabilmesi için yeterli de ğ ildir. Bu borçların vadelerinin de bilinmesi gerekir. Bu yüzden İş letme ile ilgili alınacak kararları etkileyebilecek ölçüde önemli olan bilgi ve olaylar, mali tabloların dipnotlarında yer almalıdır. Türk Ticaret Kanunu “bilançoların ticari esaslar gere ğ ince eksiksiz, açık ve kolay anla ş ılır” biçimde düzenlenmesi gerekti ğ ini vurgulamı ş tır.
10-İhtiyatlılık Kavramı Bu kavram, muhasebe olaylarında temkinli davranılması ve i ş letmenin gelecekte kar ş ıla ş abilece ğ i risklerin göz önüne alınması gere ğ ini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak i ş letmeler, muhtemel giderleri ve zararları için kar ş ılık ayırırlar. Muhtemel gelir ve karlar için ise gerçekle ş me dönemlerine kadar herhangi bir muhasebe i ş lemi yapmazlar. Ancak bu kavram gizli yedekler veya gere ğ inden fazla kar ş ılıklar ayrılmasına gerekçe olu ş turamaz. E ğ er, ihtiyatlılık kavramı i ş letmenin varlık ve kaynak yapısını ve faaliyet sonucunu oldu ğ undan fazla ya da az göstermek için kullanılırsa anlamını kaybeder.
Örne ğ in, yangın sonucunda de ğ erini kısmen kaybeden ve maliyet tutarı 100 TL, emsal bedeli 60 TL olan ticari mallar için, 40 TL’nin altında bir kar ş ılık ayrılması, i ş letme giderlerinin oldu ğ undan az, ticari karının oldu ğ undan yüksek gösterilmesi anlamına gelmektedir. Bu durum i ş letme adına yapılacak yorumları ve alınacak kararları olumsuz etkileyecektir. Yani bir gelir ancak gerçekle ş tikten sonra i ş letmenin gelirleri arasına katılırken, gider ve zararlar kesinle ş mese de ortaya çıktıklarında i ş letmenin sonuç hesaplarında gider ve zararların arasına katılır, yani i ş letmenin karından dü ş ülür.
11-Önemlilik Kavramı Önemlilik kavramı, bir hesap kalemi veya mali bir olayın oransal a ğ ırlık ve de ğ erinin, mali tablolara dayanılarak yapılacak de ğ erlemeleri veya alınacak kararları etkileyebilecek düzeyde olmasını ifade eder. Önemli hesap kalemleri, finansal olaylar ve di ğ er hususların mali tablolarda yer alması zorunludur. Üretilen bilgilerin muhasebe raporlarına aktarılmasında, belli özetlemeler yapılarak, raporların kullanıcıları tarafından kolayca anla ş ılması ve yorumlanması sa ğ lanmalıdır.
Ancak bu özetlemeler sırasında sayısal sonuç küçük olmakla birlikte onu do ğ uran olay önemli ise bu rakam di ğ er rakamlarla birle ş tirilmemeli ve ayrıca gösterilmelidir. Bir bilgi, verilmedi ğ i takdirde mali tablo do ğ ru yorumlanamıyorsa, o bilgi “önemli”’dir.
12-Özün Önceliği Kavramı Özün önceli ğ i kavramı, i ş letmelerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ili ş kin de ğ erlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden önce finansal özellikleri ve i ş letme için ifade etti ğ i gerçeklerin esas alınması gere ğ ini ifade eder. Genel olarak i ş letmelerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçime önceli ğ i esastır.
Örne ğ in; vergi hukuku açısından ş üpheli alacak sayılan yasal takibe alınmı ş bir alaca ğ ın tahsilinde pratik açıdan ş üpheli bir durum olu ş muyorsa, muhasebenin bu alaca ğ a ş üpheli alacak i ş lemi yaparak kar ş ılık ayırmasına gerek yoktur. Ş ekil olarak alacak-borç olmasına ra ğ men, i ş letme açısından muhasebe i ş lemlerinde özün ş ekle kar ş ı önceli ğ i esas alınarak alacakların varlıklar, borçların ise yabancı kaynaklar içinde de ğ il, bilgi verme amacı olan nazım hesaplar içinde gösterilmesi gerekir.
KAYNAKÇA Gören, R. (2007). “Genel Muhasebe”, (1. Baskı). Ankara: Barı ş Platin Yayın Da ğ ıtım. Yükçü, S. (2014). “Yeni TTK Uyumlu TMS ve UFRS Örnekli Genel Muhasebe”, (7. Baskı). İ zmir: Altın Nokta Yayınevi. Feyiz, M. A. (2008). “Genel Muhasebe”, (3. Baskı). Trabzon: MuratHan Yayınevi. Özulucan, A. (2005). “Genel Muhasebe İ lkeleri Ve Uygulamaları”, İ stanbul: Türkmen Kitabevi.
Tetik, N. (1997). “Muhasebenin Temel Kavramları Ve Mali Tablolar İ lkelerinin Yönetim Muhasebesi Açısından De ğ erlendirilmesi”, Süleyman Demirel Üniversitesi, İ ktisadi ve İ dari Bilimler Fakültesi Dergisi, İ mamo ğ lu, A. Altun, N. S. (2012). “Genel Muhasebe 1”, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Kaygusuz, S. Y. Aslan, Ü. Kepçe, N. (2012). “Genel Muhasebe 1”, Eski ş ehir: Anadolu Üniversitesi Yayını.