TRAVNİK ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ARALIK 2017 MEDENİ USUL HUKUKU TRAVNİK ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ ARALIK 2017
KESİN HÜKÜM Bir nihai kararın şekli anlamda kesinliği ile, o karara karşı artık normal kanun yollarına (istinaf, temyiz) başvurulmayacağı anlaşır. Şekli anlamda kesin hükmün amacı, bir davanın sona ermesine hizmet etmektir. Bir nihai karar şekli anlamda kesinleşince, tarafların o davada takip ettikleri amaç gerçekleşmiş olur.
Şekli anlamda kesinlik, maddi anlamda kesinliğin (ön) şartıdır. Şekli anlamda kesinliğin meydana gelmesi 1. verildikleri anda kesin olan nihai kararlar; 2. İstinaf edilebilen kararların kesinleşmesi A) istinaf edilebilen ilk derece mahkemesinin nihai kararları, istinaf yoluna başvurma süresinin geçmesi ile kesinleşir. B) İstinaf yoluna başvurulmaktan feragat edilmesi ile de, ilk derece mahkemesinin nihai kararı şekli anlamda kesinleşir.
C) Bazı isitinaf mahkemesi kararları temyiz edilmez bu kararlar verildiği anda şekli anlmda kesinleşir. TEMYİZ EDİLEBİLEN KARARLARIN KESİNLEŞMESİ Temyiz edilebilen istinaf mahkemesinin nihai kararlarına karşı, süresi içinde temyiz yoluna başvurulmaza, ilk derece mahkemesi kararı şekli anlamda kesinleşir.
İstinaf mahkemesinin nihai kararı hakkında temyiz yoluna başvurmaktan feragat edilmesi ile de, ilk derece mahkemesi kararı şekli anlamda kesinleşir.
ŞEKLİ ANLAMDA KESİNLİĞİN SONUÇLARI Kesinleşen karara karşı artık normal kanun yoluna (istinaf veya temyiz yoluna) başvurulamaz. Şekli anlamda kesinlik, maddi, anlamda kesinliğin (ön) şartıdır. Bir hükmün (ilamın) icraya konulabilmesi için, onun kural olarak şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekmez. Ancak bazı istisna hallerinde, hükmün icra edilebilmesi için şekli anlamda kesinleşmesi gerekir.
ŞEKLİ ANLAMDA KESİNLİĞİN SONA ERMESİ Şekli anlamda kesinlik, aslında sona ermez. Eski hale getirme, bunun bir istisnadir: istinaf veya temyiz süresinin geçirilmiş olmasına karşı eski hale getirme talebinde bulunulması ve eski hale getirme talebinin yerinde görülerek kabul edilmesi halinde, şekli anlamda kesinlik ortadan kalkar; yani karar kesinleşmemiş gibi istinaf veya temyiz incelemesi yapılır.
MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN ŞARTLARI Maddi anlamda kesin hükmün şartları m.303/1’de sayıldığı gibi üçtür: yeni açılan davaya karşı, o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğunu söyleyebilmek için birinci dava ile ikinci davanın dava konularının dava sebeplerinin ve taraflarının aynı olması gerekir.
DAVA KONULARININ AYNI OLMASI HMK, dava konularının aynı olmasını, “ilk davanın hüküm fıkrası (sonucu) ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, yeni açıla bir davaya karşı, o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış (yani eski dava ile yeni davanın aynı dava) olduğunu söyleyebilmek için ilk şart, iki davanın konularının aynı olup olmadığını anlamak için mahkemenin ilk davada verilen kararın hüküm fıkrası ile, ikinci davaya ait talep sonucunu karşılaştırılması gerekir.
DAVA SEBEPLERİNİN AYNI OLMASI Dava sebebinin(hukuki sebepler değil) davacının davasını dayandırdığı vakıalar olduğu yukarda incelendi. Her iki davanın da dayandığı (maddi) vakıalar aynı ise (diğer ili şartın da varlığı halinde) ikinci (yeni) dava, kesin hüküm nedeniyle (dava şartı yokluğundan dolayı) reddedilebilir.
Buna karşılık her iki davanın dayandığı (maddi) vakıalar aynı değil (farklı) ise, kesin hükümden söz edilemez.; (yapılmış ise hüküm itirazi reddedilerek) ikinci (yeni) davanın esasına girilmesi gerekir.
TARAFLARIN AYNI OLMASI Taraflar vekil aracılığı ile takip etmiş olsalar bile, hüküm vekalet veren hakkında verileceğinden, yalnız vekalet verenler (taraflar) hakkında kesin hüküm teşkil eder.
MADDİ ANLAMDA KESİNLİĞE ELVERİŞLİ OLMAYAN KARARLAR İhtiyari tedbir, ihtiyati haciz ve delil tespiti gibi geçici hukuki koruma kararları, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Çekişmesiz yargıda verilen kararlar, kural olarak şekli bakımından kesinleşmeye elverişli oldukları halde, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İcra mahkemesinin takip hukukuna ilişkin kararları, aynı konuda aynı taraflar arasında (aynı sebebe dayanarak) mahkemelere açılan davalarda maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
MADDİ ANLAMDA KESİNLİĞE ELVERİŞLİ OLAN KARARLAR Hukuk mahkemelerinin çekişmeli yargıda verdikleri kararlar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Hükümler maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder: Hükümler (esasa ilişkin nihai kararlar) maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Yalnız eda hükümleri değil, tespit hükümleri de kesin hüküm teşkil eder.
Usule ilişkin nihai kararlar: Bir hüküm davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil edeceği için, usule ilişkin nihai kararlar sadece ilişkin oldukları usul sorunu hakkında kesin hüküm teşkil eder; dava konusu uyuşmazlığın (hakkın) esası hakkında (maddi anlamda) kesin hüküm teşkil etmez.
Görevsizlik (veya yetkisizlik) kararı üzerine davanın açılmamış sayılmasından sonra, davacının (görevli veya yetkili mahkemede) aynı davayı yeniden açması halinde, görevsizlik (veya yetkisizlik) kararı bu ikinci davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez;
MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN ETKİLERİ 1. KESİN HÜKMÜN BAĞLAYICI OLMASI Kesin hüküm, ilk önce (hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün) mahkemeleri bağlar. Kesin hüküm sonradan çıkarılan bir kanunla da değiştirilemez (yani bertaraf edilemez).
KESİN HÜKÜM İTİRAZİ Bir davada verilen hüküm kesinleştikten (maddi anlamda kesin hüküm oluştuktan) sonra aynı taraflar arasında, ynı konuda ve aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz (m.303). Açılırsa, ikinci dava, kesin hüküm itirazi ile karşılaşır ve esasa girilmeden kesin hüküm (dava şartı yokluğu) nedeniyle reddedilir.
KESİN HÜKMÜN KESİN DELİL TEŞKİL ETMESİ Kesin hükmün kesin delil teşkil ettiği haller Kesin hüküm (mahkeme ilamları) kesin delil teşkil eder. Birinci davada verilmiş olan hüküm , aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci bir davada, birinci davada kesin hükme bağlanmış olan talep hakkında, kesin deli teşkil eder.
KESİN HÜKMÜN KESİN DELİL TEŞKİL ETMEDİĞİ HALLER Haksız fiilden zarar görenin adam çalıştırana kadar açtığı tazminat davası sonucunda verilen hüküm, adam çalıştıranın ödediği tazminat için zarar veren çalışanına karşı açtığı rücu davasında kesin delil teşkil etmez, fakat kuvvetli (güçlü) bir takdiri delil teşkil edebilir.
Bir davada verilen hüküm tarafları başka olan ve fakat dava konusu ve dava sebebi (birinciye) benzeyen ikinci bir davada kesin delil teşkil etmez; ancak takdiri bir delil teşkil edebilir. Çünkü iki davanın tarafları, konuları ve dava sebepleri farklıdır; yani kesin hükmün üç şartından hiç biri mevcut değildir.
HUKUK VE CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ BİRBİRİNE ETKİSİ Kural olarak, ceza ve hukuk mahkemesi kararları, karşılıklı olarak birbirini etkilemez. Yani, ceza mahkemesi kararları hukuk mahkemesi için hukuk mahkemesi kararları da ceza mahkemesi için bağlayıcı değildir. Bazen isitsnalar var, bunları da görelim:
HUKUK MAHKEMESİ KARARLARININ CEZA MAHKEMESİNE (DAVASINA) ETKİSİ Hukuk mahkemesi kararının ceza mahkemesinde kesin hüküm teşkil etmesi: Bir senet hakkındaki sahtelik davası üzerine hukuk mahkemesi senedin sahte olmadığına (sahtelik iddiasinin veya davasının reddine) karar veriri ve bu karar kesinleşirse bu karar ceza mahkemesi için kesin hüküm teşkil eder. Yani bundan sonra ceza mahkemesinde aynı senet hakkında sahtelik davası açılamaz.
HUKUK MAHKEMESİ KARARININ CEZA MAHKEMESİNDE KESİN DELL TEŞKİL ETMESİ 1. Hukuk mahkemesi kararı ceza mahkemesinde kesin hüküm teşkil ettiği halde kesin delil de teşkil eder Hukuk mahkemesi bir senedin sahte olmadığına karar vermişse, aynı senet hakkındaki sahtecilik davasına bakmakta olan ceza mahkemesinde hukuk mahkemesi kararı kesin delil teşkil eder. Yani ceza mahkemesi buna dayabnarak sanığın beraatına karar verir.
Bekletici sorun yapılan hallerde hukuk mahkemesi kararının ceza mahkemesinde kesin delil teşkil etmesi Ceza mahkemesi, hukuk mahkemesinde görülmekte (veya açılacak) olan bir hukuk davasının sonuçlanmasını (ceza davası için) bekletici sorun yapabilir. İş mahkemesinin bir grev veya lokavtın kanun dışı olup olmadığının tespiti hakkında verdiği karar, ceza davaları için kesin delil teşkil eder.
Hukuk mahkemesi kararının ceza mahkemesinde takdiri delil teşkil etmesi Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi Konuyu kesin hüküm ve kesin delil kurumlarının niteliğine göre incelemek gerekir; Ceza mahkemesi bir senedin sahte olduğunu tespit ederek sahtecilik suçunu işleyeni cezaya mahkum ederse, bu karar hukuk mahkemesinde kesin hüküm teşkil eder. Yani, artık hukuk mahkemesinde o senet için sahtelik davası açılamaz.
Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve kişi şikayetinden vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğin ayrıca açıklamış ise, artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.
Buna karşılık, sahtecilik davasına bakan ceza mahkemesi sanığın beraatına karar verirse, bu beraat kararı hukuk mahkemesinde (kural olarak) kesin hüküm teşkil etmez; Yani hukuk mahkemesinin senedin sahteliğini incelemesini engellemez.
Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil etmesi Ceza mahkemesinin kararıyla davacı, davalıya yönelik karşılıklı kasten yaralama suçunu işlediği saptandığından artık sabit olan bu maddi olgu hukuk mahkemesinde tartışma konusu yapılamaz.
Ceza mahkemesinin (hakiminin) mahkumiyet kararı, hukuk mahkemesinde (tazminat davasında) kusurun değerlendirilmesi bakımından kesin delil teşkil etmez. Yani, ceza mahkemesinin kararı, kusurun değerlendirilmesi hususunda hukuk mahkemesini bağlamaz. Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı, hukuk mahkemesinde zararın belirlenmesi hususunda da kesin delil teşkil etmez; yani hukuk mahkemesini bağlamaz.
Beraat kararının hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil ettiği haller Beraat kararının haksız fiil vakıasına (olayına) ilişkin tesit bölümü, hukuk mahkemesinde (tazminat davasında) kesin delil teşkil eder. Ceza mahkemesinin haksız fiilin işlenmediğini veya sanık tarafından işlenmediğini tespit eden beraat kararı, hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil eder.
MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN SONA ERMESİ Maddi anlamda kesin hüküm, kural olarak sona ermez. İstisnalar: Yargılamanın iadesi Bir kesin hüküm, ancak yargılamanın iadesi yolu ile değiştirebilir veya iptal edilebilir. Yargılamanın iadesi yoluna başvurmadan kesin hükmün (ilamın) iptali için dava açılamaz ve ilamın iptaline karar verilemez.
Yargılamanın iadesi dışında, kesin hükme bağlanmış olan davaya tekrar bakılmasının mümkün olduğu diğer istisna haller şunlardır: DEĞİŞİKLİK DAVASI Bazı hallerde, hüküm verildikten sonra, hükmün verildiği sırada ona esas teşkil etmiş olan şartlar değişebilir. Bu değişiklik, önceki şartlara göre verilmiş olan hükmün de değişmesini zorunlu kılabilir. İşte bu gibi hallerde, maddi anlamda kesin hüküm gücünü kazanmış olan bir hüküm, tekrara gözden geçirebilmekte ve hükmün değişen şartlara göre değiştirilmesi sağlanabilmektedir.
Değişiklik davası ancak kanun öngördüğü hallerde açılabilir. Yoksa, şartların değişmiş olduğundan bahisle, her hükmün değiştirilmesi için dava açılamaz. Kanunların değişiklik davasının öngördüğü başlıca haller şunlardır: Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.
Haksız fiilden dolayı tazminat davalarında, bedensel zararın kapsamı, karar verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa, hakim kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde, tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir. Çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hükümlerin değişsen şartlara göre değiştirilmesi istenebilir.
YARGILAMANIN İADESİ Yargılamanın iadesi HMK’nun 374-381 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Yargılamanın iadesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün değiştirilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan, olağanüstü bir kanun yoludur.
YARGILAMANIN İADESİ SEBEPLERİ 1. Mahkemesnin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması 2. Davaya bakması yasak olan veya hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karar katılmış bulunması (davaya bakması yasak olan bir hakimin davaya bakmış ve hüküm vermiş olması, yargılamanın iadesi sebebidir).
Hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karar katılmış bulunması, yargılamanın iadesi sebebidir. Vekil veya yasal temsilci olmayan kişilerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması, yargılamanın iadesi sebebidir.
Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilmeyen bir senedin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, yargılamanın iadesi sebebidir. Yeni bir senedin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın iadesi sebebi teşkil edebilmesi için, aşağıdaki şartların (hep birlikte) bulunması gerekir:
Bu senet, davaya bakıldığı sırada mevcut olmalıdır Bu senet, davaya bakıldığı sırada mevcut olmalıdır. Hüküm verildikten sonra düzenlenmiş olan bir senede dayanarak yargılamanın iadesi istenemez. Yeni ele geçirilmiş olan senedin, hükmü etkileyecek nitelikteolması gerekir.
Bu yeni senedin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması gerekir. Bu yeni senedin, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilmemiş olması gerekir. Yeni bir senedin ele geçirilmiş olması halinde yargılamanın iadesini isteme süresi yeni senedin elde edildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde yargılamanın iadesi talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır.
Karara (hükme) esas alınmış olan bir senedin sahte olduğunun sonradan anlaşılması, yargılamanın iadesi sebebidir. Bu da iki şekilde olabilir: Hükümden sonra verilen bir mahkeme kararı ile, hükme esas alınmış olan senedin sahteliğine karar verilmiş olması yargılamanın iadesi sebebidir.
Hükme esas alınmış olan senedin sahte olduğunun, hüküm lehine olan tarafça, mahkeme (veya resmi bir makam) önünde ikrar edilmiş olması da yargılamanın iadesi sebebidir. İfadesi karara esas alınan tanığın karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması, yargılamanın iadesi sebebidir.
Bilirkişinin (veya tercümanın) kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı ile belirlenmiş olması, yargılamanın iadesi sebebidir.
Lehine hüküm (karar) verilen tarafın karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin (m.239) kendi ikrarı veya yazılı bir delil ile sabit olması yargılamanın iadesi sebebidir. (m.375). Bunun için ceza mahkemesinin lehine hüküm verilen tarafın yalan yere yemin etmiş olmasından dolayı cezaya mahkum etmiş olması(TCK M.275) gerekir.
9.Bir dava görülürken kesin delil olarak bir ilam (mahkeme kararı) ibraz edilmiş ve bu ilam esas alınarak hüküm verilmiştir. Kesin delil (m.204/1) olarak kullanılmış (dayanılmış) olan bu ilamın (kararın) kesinleşmiş bir hükümle (m.303) ortadan kalkmış olması yargılamanın iadesi sebebidir (m.375).
Bu halde yargılamanın iadesini isteme süresi bunu isteyenin (kesin delil olarak dayanılan) ilamın kesin bir hükümle ortadan kalktığını öğrendiği tarihten itibaren 3 ay ve her halde yargılamanın iadesi talebine konu olan mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır (m.377).
Lehine karar verilen tarafın (veya vekilinin) karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması, yargılamanın iadesi sebebidir. Buradaki hilenin diğer kanunlardakinden daha geniş biçimde anlaşılması gerekir.
Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün kesinleşmiş olması, yargılamanın iadesi sebebidir.
Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün kesinleşmiş olması, yargılamanın iadesi sebebidir.
Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hüriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihali suretiyle verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, yargılamanın iadesi sebebidir.
Bireysel başvuru üzerine Anayasa mahkemesinin yeniden yargılama yapmak üzere dava dosyasını ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermesi de, yargılamanın iadesi sebebidir.
YARGILAMANIN İADESİNİ İSTEMEYE HAKKI OLANLAR Kural: Yargılamanın iadesi yoluna, ancak davanın (kesin hükmün) tarafları (ve halefleri) başvurabilir. Taraflar dışındaki llişkiler, kural olarak hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvuramaz. Burada da, yargılamanın iadesi yoluna başvurmakta hukuki yararı olan taraf, yargılamanın iadesini isteyebilir (dava şartı): Hüküm lehine olan tarafın yargılamanın iadesi yoluna başvurmakta hukuki yararı yoktur; bu yola ancak hüküm aleyhine olan taraf başvurabilir.
İSTİSNALAR Tarafın haleflerinin ve alacaklarının yargılamanın iadesini isteyebilmesi Miraşçılarından mal kaçırmak isteyen bir kişi, üçüncü bir kişi ile anlaşarak bu üçüncü kişiye kendisi aleyhine uydurma bir alacak davası açtırıyor; Davada kendini savunmayarak (bilakis davacı üçüncü kişiye yardım etmek) aleyhine hüküm verilmesini sağlıyor.
Yargılama harç ve giderleri Bir davanın sonuçlanabilmesi için ödenen paraların tümüne yargılama harç ve giderleri denir. Yargılama harçları ve Yargılama giderleri.
YARGILAMA HARÇLARI GENEL BİLGİ Devletin gördüğü kamu hizmeti, kural olarak parasızıdır. Bir dava alınacak harçlar ve oranları (yargı harçları), harçlar kanununda, özellikle sayılı Tarifede gösterilmiştir.
BAŞVURMA HARCI Başvurma harcı, dava açılırken peşin olarak ödenmesi gereken maktu bir harçtır. Başvurma harcı, yalnız dava açarken değil, bundan başka davaya müdahale, ihtiyati tedbir, delil tespiti, istinaf talebinde bulunanlardan da alınır. Buna karşılık, cevap dilekçesi cevaba cevap dilekçesi ve başvurma harcına (ve başka bir harca) tabi değildir.
KARAR VE İLAM HARCI Nispi karar ve ilam harcı Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar(yani hüküm) verilmesi halinde, hüküm altında alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi olarak karar ve ilam harcı alınır. Buna göre, nispi karar ve ilam harcı yalnız davanın kabulüne hüküm verilmesi halinde alınır.
MAKTU KARAR VE İLAM HARCI Konusu belli bir değere ilgili olmayan davalarda maktu karar ve ilam harcı alınır; mesela boşanma davaları maktu harca tabidir. Maktu karar ve ilam harcının tamamı dava açılırken davacıdan peşin olarak alınır.
HARÇLARIN ÖDENMEMESİNİNB VEYA NOKSAN ÖDENMESİNİN SONUÇLARI Yargı işlemelerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, takip eden (sonraki) işlemeler yapılmaz. Mesela, mahkeme, peşin harçları ödenmemiş olan bir davayı inceleyip karara bağlayamaz. Burada hiç harç ödenmemiş olması hali incelenmektedir. Bir miktar harcın ödenmiş (harcın noksan ödenmiş) olması halinde, kalan harcın ödenmesi konusu incelenmiştir.
Harçtan muaf olan davalar ve işler Bazı davalar ve işler harçtan muhaftır. Bundan başka bazı özel kanunlarda da, o kanunlarla ilgili kişi veya kurumların harçtan muaf olduğu düzenlenmiştir.
YARGILAMA GİDERLERİ Tarafların davanın görülmesi ve sonuçlanması için ödedikleri paraların tümüne, yargılama giderleri denir. Yargılama giderlerinin kapsamı: M. 323 sayılm ıştır. Yargılama giderlerinin peşin ödenmesi Gider avans Delil avans
DELİL AVANSI Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda taraflardan her biri gösterilmesin talep ettiği delil için mahkemece ve belirlenen avansı verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde hakim tarafından resen başvurulan deliler için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir.
SÜRELER Süreler kanunla belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Davanın makul süre içinde sonuçlandırabilmesi için, kanun dava ile ilgili bir çok işlem hakkında belli süreler tayın etmiştır; Cevap süresi cevap ve ikinci cevap süresi bilirkişi raporuna, itiraz süresi, istinaf süresi, temyiz süresi, yargılamanın iadesini isteme süresi gibi.
SÜRELERİN ÇEŞİTLERİ süreler, taraflar için konulmuş süreler ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Taraflar için konulmuş süreler Süreler önemli bir kısmı, taraflar için konulmuş sürelerdir. Taraflar, kendileri için konulmuş olan süre içinde belli işlemleri yapabilirler veya yapmaları gerekir.
Taraflar için konulmuş olan süreler ikiye ayrılır: Yasal süreler Kanun tarafından belirlenmiş olan sürelerdir. Mesela cevap süresi, istinaf süresi, temyiz süresi gibi. Yasal süreler, kural olarak kesindir. Hakim kanunda belitilen istisnalar dışında yasal süreler artıramaz veya eksiltemez.
Hakimin tespit ettiği süreler Kanun bazı hallerde kendisi bir süre öngörmemiş, sürenin tespitini hakime bırakmıştır. Bundan başka, hakimde bir işlemin belli bir süre içinde yapılması için, bir tarafa süre verebilir. İste bu hallerde hakim tarafından tespit edilmektedir.
Fakat, hakim kendi tespit ettiği bir sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Hakimin bir tarafa kesin vermesi ile, diğer taraf yayarına usuli kazanılmış hak doğar. Bu nedenle hakim kesin olarak vermiş olduğu sürenin sonradan uzatılmasına karar veremez.
MAHKEMELER İÇİN KONULMUŞ SÜRELER HMK’ndaki sürelerin bazıları mahkemeler için konulmuştur. M.294/4. Mahkemeler için konulmuş olan bu süreler, hak düşürücü nitelikte değildir. Mahkemelerin süresinden sonra yapmış oldukları işlemlerde geçerlidir.
SÜRELERİN İŞLEMEYE BAŞLAMASI Süreler taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hallerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlar. M. 91.bazı süreler öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar.
SÜRELERİN HESAPLANMASI Süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter. Süre hafta ay, veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil (çalışma –mesai) saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa süre bu ayın son günü (resmi) tatil saatinde biter.
Elektronik ortamda yapılan işlemlerde, süre (son günün) gün sonunda (saat 00:00’da) biter. Resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son günün resmi tatil gününe rastlanması halinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma (mesai) saati sonunda biter.
ESKİ HALE GETİRME Bir işlemin yapılamaması işlemi yapacak olan kişinin iradesi dışında meydana gelmiş olabilir. Yani o kişinin süreyi kaçırması kendi kusurundan ileriye gelmeyebilir. İşte bu hallerde o kişiye süresinde yapamadığı işlemi sonradan yapma imkanını vermek için, eski hale getirme kurumu kabul edilmiştir.
ESKİ HALE GETİRME ŞARTLARI 1. Süre elde olmayan bir sebeple geçirilmiş olmalıdır. Ağır hastalık belli bir süre içinde bir işlemi yapması gereken taraf o işlemi yapamayacak ve kendisine bir vekil tayın edemeyecek derecede ağır hasta ise, iyileştikten sonra ( iki hafta içinde) eski hale getirme talebinde bulunulabilir.
2. afet nedeniyle, o işlemi süresinde yapamamış ise bu afeti son bulması ve tarafı o işlemi yapabilecek duruma gelmesi üzerine (iki hafta içinde) eski hale getirme talebinde bulunabilir. 3. taraf adresinde bulunmadığı için, tebligat (duruşma davetiyesinin tebliği) onun adına tebligatı kabule yetkili bir kişiye ( karısına) yapılmış ve kocası seyahate olduğu için karısı tebligatı kocasına vermemeşse taraf(koca) seyahaten dondukten sonra tebligatı öğrenince (iki hafta içinde) eski hale getirme talebine bulunabilir.
4. vekil ile takip edilen davalarda, vekilin elinde olmayan nedenle süreyi kaçırmış olması da eski hale getirme sebebidir. 5. dava ehliyeti bulunmayanlar adına yasal temsilcisi tarafından takip edilen davalarda yasal temsilcinin yukarda ki gibi bir engelinin bulunması halinde de yasal temsilci engelin ortadan kalmasından itibaren iki hafta içinde eski hale getirme talebinde bulunabilir.