Anlatmacı: Adnan Hadzimusiç BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER V Anlatmacı: Adnan Hadzimusiç Ekim 2017
İFA KAVRAM Borcun ifası, borçlanılan edimin yerine getirmesi. Borcun konusu ne ise ifa da, kural olarak, o konuya ilişkin olmalıdır. Örn. A ile B arasında satış sözleşmesi var ve A bundan dolayı borcunu ifa etmek amacıyla B’ye kendisine ait taşınrı devretmek ister. B ise bu bali Anın kendisine bağışladığını yannederek teslim alır. Taaraflar, kazandırmamın sebebi üzerinde anlaşmamaışlar. Dolaysıyla A borcunu ifa etmis sayılmaz. Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir.
İFA YERİNE VEYA İFA UĞRUNA EDA Alacaklı anlaşmaya ye uygun olmayan ifayı kabul etmek zorunda değil - ancak kabul edebilir Yapılacak sözleşme ile borçlanılan edimden tamamen farklı bir edimin ifa olarak kabulune ifa yerini tutan eda denir. Örnek inek yerine at teklif edilmişse Tarafların anlaşması verilen şeyin alacaklı tarafından paraya çevrilmesi ve elde edilen para ile alacaklı tatmin edilmesi yolunda da olabilir. Buna ifa uğruna eda denir. KISMİ İFA Toplam borç belli ve mueccel ise o takdirde alacaklı aksine bir anlaşma olmadıkça kural olarak kısmi iyi fail kabul etmek zorunda değil. Bunun aksi durumlar mevcut örnek kambiyo senetlerde alacaklı kısmi İlkay'ı reddedemez, icra safhasında kısmi ödeme mümkündür MADDE 84- Borcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmen ifayı reddedebilir. Alacaklı kısmen ifayı kabul ederse borçlu, borcun kendisi tarafından ikrar olunan kısmını ifadan kaçınamaz.
ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN İFASI I. Şahsen ifa zorunluluğunun olmaması MADDE 83- Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir. Bunun aksine. Borcun bizzat borçlu tarafındann ifaa edilmesinde alacaklnın menfaatı varsa o halde borçlu borcunu şahsen ifa etmekle yükümlüdur. Üçüncü bir kişi herhangi bir yükümlülüğü olmadğı halde ifada bulunmuşsaö o halde vekaletsiz iş görme hükümlerine göre borçluya rucu edebilir. Örn. Komşu tatildeyken onun eletrik fatırayı ödeyen.
CİNS VE PARÇA BORÇLARINDA İFA Cins borçlarında ifa (çeşit, nevi) borilarında, borcun konusunun belli bir çeşiten belli bir miktar malı teşkil eder (örn. 1 ton kömür, bin yumurta). Cins borçlarında seöim hakkı borçluya fakat mal ortalama nitelikte olmalı. MADDE 86- Çeşit borçlarında hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimin seçimi borçluya aittir. Ancak borçlunun seçeceği edim, ortalama nitelikten daha düşük olamaz. Parça borçlarında ifa Cin borçlarının anksine borç konusu olam mal ferden tayin edilmişse parça borcu söz konusudur. Aynı çeşitten başka bir malın teslimi alacakl kabul etmek zorunda değildir.
SEÇİMLİK BORÇLARINDA İFA Borcun konusu birden fazla edimi kapsıyorsa ve borçlu bunlardan sadece birini yerine geirerek borcunu ifa edecekse, hangi edimi erine getirecekse seçim hakkı borçluya aittir. 4. Seçimlik borç MADDE 87- Seçimlik borçlarda, hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden birinin seçimi borçluya aittir.
PARA BORÇLARINDA İFA Para borcu, bir para birimi şle ifade eden değeri sağlama borcu. Başka bir türlü anlaşmadıkça ifa, kağıt (banknot) veya madeni paranın ödemesi ile gerçekleşir. MADDE 99- Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ödeme hangi ülkede yapılıyorsa o ülkede tedavülde olan banknotlar ile ödeme yapılır. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
PARA BORÇLARINDA FAİZ TANIM Faiz, belli bir süre paradan mahrum kalmanın karşılığı dır. Faiz, anaparadan ayrı fakat ona bağlı (fer’ş) bir alacaktır. Asıl alacaktan ayrı olarak başkasına temlik edilebilir, başka zamanaşımına tabii … FAİZİN ÇEŞİTLERİ a) Akdi: tarafların anlaştığı faiz b) Kanuni: kanun tarafından belirlenen faiz FAİZ ORANIN BELİRLEMESİ MADDE 88- Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz. Faiz 3095 s. Kanuni faiz ve Temerrut Faizine ilişkin KHK’ye göre belirlenir ve buna göre yıllık %12 dir. Bakanlar Kurulu buna göre aylık faiz oranı %9’a indirdi. Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenebilir. Faize faiz (birleşik faiz) yürütülemez.
İFA YERİ MADDE 89- Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.
İFA ZAMANI Süreye bağlanmamış borç MADDE 90- İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur. Alacaklı borcun ifasını hemen isteyebilir. Süreye bağlı borç Borun ifası bir vadeye (ecele) bağlanmışsa bu borca müeccel borç denilir. Vadenin gelmesiyle birlikte borç muaccel olur. İfası vadeye bağlanmış bir borç doğmuş fakat vadesi gelmemişse (borç muacell olmadıysa) borcun ifası istenemez. Aya ilişkin sürelerde vade MADDE 91- Borcun ifası için bir ayın başlangıcı veya sonu belirlenmişse, bundan ayın birinci ve sonuncu günü; ayın ortası belirlenmişse, bundan da ayın onbeşinci günü anlaşılır. Borcun ifası için gün belirtilmeksizin sadece ay belirlenmişse, bundan o ayın son günü anlaşılır.
iFA SÜRENİN HESAPLANMASI MADDE 92- Bir borcun veya taraflardan birine düşen herhangi bir yükümlülüğün sözleşmenin kurulmasından başlayarak belli bir sürenin sonunda ifası gerekiyorsa, ifa zamanı aşağıdaki biçimde belirlenir: 1. Gün olarak belirlenmiş süre, sözleşmenin kurulduğu gün sayılmaksızın, bu sürenin son günü dolmuş olur. Sekiz veya onbeş gün olarak belirlenmiş süre ise, bir veya iki haftayı değil, tam sekiz veya onbeş günü ifade eder. 2. Hafta olarak belirlenmiş süre, son haftanın sözleşmenin kurulduğu güne ismen uyan gününde dolmuş olur. 3. Ay olarak veya yıl, yarıyıl ve yılın dörtte biri gibi birden çok ayı içeren bir zaman olarak belirlenmiş süre, sözleşmenin kurulduğu gün ayın kaçıncı günü ise, son ayın bunu karşılayan gününde dolmuş olur. Son ayda bunu karşılayan gün yoksa süre, bu ayın son günü dolmuş sayılır. 4. Yarım aydan onbeş günlük süre anlaşılır. Bir veya birden çok ay ve yarım ay olarak belirlenmiş sürenin dolduğu gün, son aya onbeş gün eklenerek belirlenir. Bu kurallar, sürenin sözleşmenin kurulmasından başka bir andan işlemeye başladığı durumlarda da uygulanır. Borçlu, belirli bir süre içinde yerine getirilmesi gereken bir borcu, bu sürenin dolmasından önce ifa etmekle yükümlüdür.
KARŞILIKLI BORÇ SÖZLEŞMELERİNDE İFA Karşılıklı borç doğuran sözleşmelerde her iki tarafa edim yerine getirilmesi öngörülmüşse, kural olarak biribirine borçların ifasi aynı zamanda yapılmalı. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Karşılıklı borçlarda bir tarafın ifa güçsüzlüğü Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir. Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.
İFA GÜÇSÜZLÜĞÜ MADDE 98- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir. Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir. Bir taraf ifa güçsüzlüğü duruma düştüğünde karşı taraf ödemezlik def’ini ileri sürebilir. Bunın yanısıra, seçimlık hakkını da kullanabilir: Madde 125.-Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.
Alacaklı temerrüdü Alacaklı temerrüdü -alacaklının borcun ifa edilmesinin kabul etmemesi. MADDE 106- Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur. Alacaklının temerrüde düşmesi tek başına borçluyu borcundan kurtarmaz. Borçlu, borcunu ifa etmesi için bayı edimleri yerine getirmeli.
Alacaklı temerrüdün sonuçları: 1- Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir, 2- Alacaklı temerrüt halindeyse alacaklıya ifayı teklif etmekle temerrüt halinden çıkar, 3-Alacaklının temerrüde düşmesi, alacaklıyı bu yüzden tazminat ödeme yükümlülüğüne sokmaz. Hakkını almaktan kaçınan bir kimse, bundan dolayı sorumlu tutulamaz, 4-Alacaklı, borçlanılan şeyin bakımı ve saklanması için yapılan masrafları karşılamakla yükümlüdür (vekaletsiz iş gçrme hükümlerine göre), 5-Hakim görüşe göre, temerrüde düştüğü an hasar alacaklıya geçer.
İFA EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI Borçlunun borcunu ifa etmemem sebepler bunlar olabilir: Borcun ifası imkansız ve borçlu borcunu ifa edemez, Borçlu ifasında güçsüz hale düşer, Ya da ifa gereği gibi yerine getirilmemişse (kötü ifa) İFA İMKANSIZLIĞI İfa imkansızlığı iki şekilde karşımıza çıkar: a) Sübjektif ifa imkansızlığı: sözleşmenin kuruluşunda edimin yerine getirilmesi imkansız, b) Sonradan imkansızlık: edimin yerine getirilmesi sözleşmenin kurulmasından sonra imkansız hale gelmesi (sübjektif veya objektif sebeplerden dolayı)
BORÇLUNUN SORUMLU OLDUĞU İFA İMKANSIZLIĞI Kusur karinesi MADDE 112- Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Karine olarak, borçlu kusurlu sayılır ve kendisi aksini ispat etmekle yükümlüdür. Yardımcı kişilerin sorumluluğu Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür. Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir.
Sorumsuzluk anlaşması MADDE 115- Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Fakat, sorumluluk doğduktan sonra, her turlu kusuru kapsayacak şekilde sulh veya ibra anlaşması yapılabilir!
BORÇLUNUN SORUMLU OLMADIĞI İFA İMKANSIZLIĞI Genel kural MADDE 136- Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı sözleşmelerde Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
BORÇLUNUN SORUMLU OLMADIĞI İFA GÜÇLÜĞÜ Borcun ifası borçlunun sorumluluğundan kaynaklanmadığı sebepleri yüzünden güçsüz olması, borç ilişkisine nasıl etkiler? Kural olarak, sözleşmenin kurulmasından sonra, önceden tahmin edilemeyen olayların ifayı güçleştirmesinin borca bir etkisi yoktur (ahde vefa, anlaşmaya sadık kalmak gerekir=pacta sunt servanda) Sözleşmeler, şartların değişmemesi şartıyla yapılmış addedilemezler (koşullar değişmediği sürece-clausula rebus sic stantibus).
(yeni koşullara uyarlanma veya sözleşmeden dönme) Aşırı ifa güçlüğü (yeni koşullara uyarlanma veya sözleşmeden dönme) MADDE 138- Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
KÖTÜ İFA Kötü ifa – ifa, borca uygun şekilde gerçekleşmemiş demektir. Alacaklı, sözleşmeye uygun olmayan ifayı kabul etmek zorunda değil. MADDE 112- Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Prensip olarak, kusurlu borçlu kötü ifa sonucunda alacaklının uğradığı zararı tazmin etmeli. Kötü ifaya ilişkin özel hükümler saklıdır.
BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ MADDE 117- Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borç muaccel ve ifası mümkün olduğu halde, borçlanılan edimin yerine getirilmiyorsa, o takdirde alacaklı borcun ödenmesi hususunu ihtar etmek suretiyle borçluyu temerrüde düşürülebilir. Kural olarak, borçluyu temerrüde düşürmek için ihtar çekmesi şart tır. HUMK’e göre ihtar ne geçerlilik ne de ispat şekline tabiidir. Fakat tacirler arasında geçeri olabilmek için noterce yapılmış olma şartına bağlıdır.
Borçlunun temerrüde düşmesi için ihtarı gerektirmeyen haller bunlar: 1- Taraflar birlikte borcun ifa edileceği günü belirlemiş se, bu günün geçmesi ile borçlu temerrüde düşmüş sayılır, 2- Dürüstlük kurallarına göre alacaklıdan borçluya ihtarda bulunması beklenemiyorsa, o halde borçlunun temerrüde düşmesi için ihtara gerek yok (örn. Borçlunun borcunu ifa edemeyeceğini açıkça beyan etmişse, artık alacaklının ona ihtarda bulunması beklenemez), 3- Haksız fiillerde tazminat borçlusu, fiilin işlendiği tarihte temerrüde düşer (mahkeme uygulamasında haksız fiillden tazminatına ihtar gerekmeden fiilin işlendiği tarihten temerrüt faizi uygulanıyor), 4-Sebepsiz zenginleşmede borçlu, zenginleşmenin gerçekleştiği tarihre temerrüde düşer, ihtara gerek yok.
Alacaklının hakları Borçlunun temerrüt olması alacaklıya aşağıdaki hakları sağlar: 1- Gecikmiş ifayı ve gecikmeden uğradığı zararın tazminini isteyebilir (ifa davası ile) MADDE 118- Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. 2-Sürekli edimli sözleşmelerde: a) ifa ve gecikme tazminatı b) sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir MADDE 126- İfasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.
a) ifa ve gecikme sebebiyle tazminatı isteyebilir, 3-Karşılılı borç doğuran ilişkide seçimlik hakkı var (ek süre vermesi ön şart): a) ifa ve gecikme sebebiyle tazminatı isteyebilir, b) borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini veya sözleşmeden dönebilir (borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek). MADDE 125- Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ek süre Süre verilmesi (seçimlik hakların kullanabilmek için ön şarttır) MADDE 123- Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir. Süre verilmesini gerektirmeyen durumlar MADDE 124- Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur: 1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa, 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa, 3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa.
BORÇA AYKIRILIKTAN DOĞAN SORUMLULUK İLE HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN SORUMLULUĞUN YARIŞMASI Borçlu alacaklıya karşı hem sözleşmeden doğan hem de haksız fiilden doğan tazminatı ödeme durumunda gelebilir. Örn: tamire gelem ustanın tamir aletini dikkatsiz şekilde kullanarak eve yarar verdiğinde, usta hem borcun gereği gibi ifa etmemesinden hem de başkasının malına yarar vermesinden dolayı haksız fiil hükümlerine göre sorumlu. Kural olarak: Zarar gören dilediği hukuku sebebe dayanabilir MADDE 60- Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabili-yorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.
Bu durumlarda esas itibariyle, borca aykırılık hükümleri yarar görenin daha lehinedir, çünkü: 1-Haksız fiil sorumluluğunda zarar verenin kusurunu ispat yükü zarar görene ait. Fakat borca aykırılıktan doğan sorumlulukta borçlu, karine olarak, kusurlu sayılır. 2- Borca aykırılıktan doğan sorumlulukta borçlu, ifa zardımcı kişilerin sebep olduğu zararlardan da sorumlu. 3- Haksız fiil sorumlulukta her halde 10 yıllık zamanaşımı süresinin yanında zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl iken sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumlulukta zamanaşımı süresi kural olarak borcun doğumundan itibaren 10 yıldır. MADDE 146- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.
ZAMANAŞIMI Zamanaşımı A. Süreler I. On yıllık zamanaşımı MADDE 146- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. II. Beş yıllık zamanaşımı MADDE 147- Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır: 1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler. 2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri. 3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar. 4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar. 5. Vekâlet, komisyon ve acentelik sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar. 6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar. III. Sürelerin kesinliği MADDE 148- Bu ayırımda belirlenen zamanaşımı süreleri, sözleşmeyle değiştirilemez.