Fecr-i Ati Topluluğu.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ANLATIM TÜRLERİNİ SINIFLANDIRMA. Edebî türler veya metin türleri olarak bilinen yazılarda farklı anlatım birlikleri bir araya gelir. Bir hikâyede betimleme,
Advertisements

ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DERS:EDEBİYAT KONU:AHMET HAŞİM’İN HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ HÜSEYİN AYDOĞAN 11/G 902.
ROMAN TANIMI  Olmuş ya da olabilir nitelikteki olayları ve konuları ele alan uzun edebî türlere roman denir. Di ğ er türlerden ayrılan en önemli özelli.
ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ DERS:EDEBİYAT KONU:MİLLİ EDEBİYAT VE SANATÇILARI HÜSEYİN AYDOĞAN 11/G 902.
Siyaset Sosyolojisi.
Mısır danatında resim ve heykel
PLATON NAMI DİĞER: EFLATUN
TANZİMAT EDEBİYATI 2. DÖNEM
MISIR UYGARLIĞI Mısır’da MÖ 3000 yıllarında Nil havzasında ortaya çıkmış bir uygarlıktır.
GARİPÇİLER.
Fecr-i Âtî. Fecr-i Âtî ..“Bireyci sanat anlayışı, bize Edebiyat-ı Cedide’den miras kalmıştı ve biz bunu söylemekle ortaya yeni bir görüş getirmiyorduk.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURAN UNSURLAR VE TÜRK KÜLTÜRÜ
Çoşku ve Heyecanı Dile Getiren Metin : Şiir
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
E R G E N L İ K ERGENLİK DÖNEMİ FİZİKSEL GELİŞİM
KUŞADASI ŞEHİT KAYA ALDOĞAN ANADOLU LİSESİ BORA KAYAOĞLU KONU: FECR-İ ATİ VE AHMET HAŞİM.
FECR-İ ATİ DÖNEMİ (GELECEĞİN IŞIĞI)
iki Başlıkta İncelenir Yıllar arası Türk Edebiyatı ve sonrası Türk Edebiyatı.
Öğretmeye bağlı, gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler, bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları, gözlem, izlenim,duygu-düşünce.
TÜRK TARİHİ Anadolu'ya İlk Türk Akınları Malazgirt Savaşı
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
ZILLULLAH FRANSIZ İHTİLALİ(1789) TAKVİM-İ VEKAİ(1831) TANZİMAT FERMANI(1839) TERCÜMAN-I AHVAL(1860) 1. MEŞRUTİYET (1876)
YAZI TÜRLERİ GURBET DUYMUŞ
KONUŞMA VE BİZ Emin ÖZDEMİR. Bizi biz kılan konuşma gücümüzdür.Bu gücü yitirdiğimizde, dilsizleştiğimizi düşünelim. Suskunun dayanılmaz köleliğine düşeriz.Dış.
Sözsüz İletişimin Özellikleri
Çağdaş Türk sanatını konu alan birçok kaynakta, ulusal ve yöresel Türk resminin kurucusu ve öncüsü olarak nitelendirilen Turgut Zaim, 1906 yılında İstanbul`da.
ERBAA SINAV DERGİSİ DERSHANESİ. 1. SORU Mevlana’nın beyitlik mesnevisinin asıl adı nedir?
METINLERIN SINIFLANDIRILMASI. Metinlerin Sınıflandırılması Metinler; gerçeklikle ilişkileri, işlevleri ve yazılış amaçlarına göre gruplara ayrılır. Buna.
BİYOGRAFİ Sanatta, bilimde, politikada veya başka alanlarda tanınmış kişilerin yaşamlarını anlatan yazı türüne biyografi (yaşam öyküsü) denir. "Biyografi"
Mustafa Süreyya SEZGİN Mustafa Süreyya SEZGİN HAT SANATI Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı yazma sanatıdır. Bu sanat Arap harflerinin 6. yüzyıl.
Ahmet Kutsi Tecer 1901 yılında Kudüs'te doğdu. İlköğrenimine Kudüs'te başladı ve Kırklareli'nde devam etti. Lise öğrenimini Kadıköy Sultanisi'nde tamamladıktan.
Nurullah Ataç.  21 Ağustos 1898’de İstanbul Beylerbeyi’de doğdu. 1957’de Ankara’da yaşamını yitirdi. Türk edebiyatında modern anlamda deneme türünde.
HAZIRLAYANLAR GÖZDENUR KAHRAMAN BETÜL SOLAKOĞLU MÜJGAN DİLEK.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU’NUN EDEBİ ŞAHSİYETİ
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL ve EDEBİ ŞAHSİYETİ ( )
HÜSN-Ü AŞK ŞEYH GALİP.
MEKTUP.
Metinlerin Sınıflandırması
BİR KAHRAMAN DOĞUYOR / Mustafa Kemal Atatürk’ün Öğrenim Hayatı
AHMET HAŞİM ( ).
 Mısır, Nil Nehri'nin akış yönüne göre Aşağı ve Yukarı Mısır olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
T.C MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEMEL EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
GÖKTÜRK KİTABELERİ.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİNDE ROMAN
Tanımı Özellikleri Konuyla İlgili Sorular
ANLATIM TÜRLERİ.
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
Şinasi Şair Evlenmesi.
İstiklâl Marşı şairi. Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk.
ÇOCUK VE DRAMA DRAMA İLE İLGİLİ TERİMLER, ÇOCUKLARDA DRAMA UYGULAMALARININ TARİHÇESİ Öğr. Gör. : Yasemin SU.
TEVFİK FİKRET (
İSLAMİYET  ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI (GEÇİŞ DÖNEMİ EDEBİYATI ) ( yy)
EDEBİYAT PERFORMANS ÖDEVİ
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
NamIK KEMAL.
SERVETİFÜNUN EDEBİYATI
MEHMET EMİN YURDAKUL ( )
EMPATİK İLETİŞİM 1.
ROMAN NEDİR? Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların, insanlar arasındaki ilişkilerin, insan psikolojisinin uzun bir şekilde yer ve zaman bağlamında anlatıldığı.
Hıristiyanlığın Kutsal Kitapları
Psikolojik Ölçmelerin Felsefi ve Tarihi Temelleri
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE DİL VE ANLATIM
<<<<<<>>>>>>
EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ
SAHAFLAR DÜNYASINA YOLCULUK
FECR – İ ÂTİ TOPLULUĞU ( 1909 – 1912)
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Günlük (Günce).
HZ. MUHAMMED VE AİLE HAYATI
Sunum transkripti:

Fecr-i Ati Topluluğu

Fecr-i Ati Edebiyatının Genel Özellikleri Servet-i Fünûncuları yeteri kadar Batılı bulmazlar ve onlardan daha Batılı anlayışı yerleştirmek isterler. Dolayısıyla kuruluş maksadıyla Servet-i Fünûnculara karşı olmuşlardır. onların vaktiğini geçtiğini iddia ederler. Sık sık onları eleştirirler. Ancak dil, üslûp, tema, zihniyet bakımından bir yenilik getiremezler ve Servet-i Fünûn’un devamı olmaktan kurtulamazlar.

Bireysel özgürlüğü ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savunurlar Bireysel özgürlüğü ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savunurlar. Her biri sadece kendi duyuşuna, kendi beğenisine göre bir güzellik yaratma çabası içine girerler. Bu da onların çok az ortak noktaları olmasını sağlar. Onların şöyle bir ortak özelliği vardır: - Sanat şahsi ve muhteremdir. - Edebiyat ciddi bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır. - Duygusal ve romantik aşkları dile getirmişlerdir. - “Sanat, sanat içindir” ilkesine bağlı kalırlar.

- Batıyı, özellikle Fransız edebiyatını örnek alırlar. - Tiyatro ile yakından ilgilenirler. - Romantizm, sembolizm ve empresyonizmin etkisi altında kalırlar. - Edebiyatımızdaki ilk edebî topluluk olarak tarihe geçerler. Edebiyatımızdaki ilk beyanname yayımlayan topluluktur.

Fecr-i Âti Topluluğunun Amaçları - Edebiyata hevesli ve yetenekli gençleri bir araya getirmek, - Edebiyat ve fikir konuları ile ilgili konferanslar düzenlemek, - Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak, - Türk edebiyatını Batı edebiyatına tanıtmak, - Batıdaki benzer topluluklarla temas kurmak, - Fecr-i Âti kütüphanesi adı altında bir yayın serisi oluşturmak, - Açık fikir münakaşaları ile kamuoyunu aydınlatmak.

Fecr-i Ati Şiirinin Genel Özellikleri Aruz ölçüsüyle aşk ve doğa konulu şiirler yazılmıştır. Serbest müstezat kullanılmıştır. Arapça ve Farsçanın etkisinde ağır bir dil söz konusudur. Sanatçılar, Fransız sembolizmiyle daha sıkı bağlar kurmuşlardır. Şiirde konudan çok söyleyiş önemlidir. Gerçek şiir herkesin kendisine göre yorumlayabileceği şiirdir. Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok musikiye yakın bir türdür.

Bu dönem şiirleri “sanat için sanat” anlayışıyla yazılmıştır. Fecr-i Ati döneminin en güçlü şairi Ahmet Haşim’dir. Sanatçı, topluluğun diğer üyeleri Milli Edebiyat akımına katılmasına rağmen kendi sanat görüşünden taviz vermemiştir.

Fecr-i Âti Beyannamesine İmza Atan Sanatçılar Ahmet Haşim, Emin Bülent, Ahmet Samim, Celal Sahir Erozan, Emin Lami, Tahsin Nahit, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay, Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih, Ali Canip Yöntem, Ali Süha, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaattin.

AHMET HAŞİM (1884 – 1933) 1909’da Fecr-i Aticilere katılmıştır. Fecr-i Ati topluluğu dağıldıktan sonra da yoluna devam etmiştir. Fecr-i Ati topluluğunun ve modern Türk şiirinin en önemli şairlerindendir. “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” başlığı altında şiir anlayışını açıklamıştır. Saf şiir anlayışına bağlı kalmıştır. Şiirde konudan çok, söyleyişi önemser. Gerçek şiir ona göre herkesin kendisine göre yorumlayabileceği şiirdir.

Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok musikiye yakın bir tür olarak görür. Önceleri Arapça ve Farsçayla yüklü bir dili varken, zamanla Türkçe ağırlıklı bir dile yönelir. Şiirlerinde aşk ve doğa, çocukluk anıları, gerçek hayattan kaçış konuları egemendir. Güneşin doğuşu ve batışı, göl, kızıl renkler, akşam onun şiirlerinde sıkça yer bulur. Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Sembolizmden ve empresyonizmden etkilenmiştir. “Sanat için sanat” anlayışına bağlıdır. Fıkra, sohbet gezi yazısı türlerinde de önemli eserler vermiştir.

Eserleri: Şiir: Piyale, Göl Saatleri Sohbet: Gurabahane-i Laklakan (Fıkra özelliği de gösterir) Fıkra: Bize Göre (Bu kitaptaki bazı metinler deneme türü içerisinde değerlendirilmektedir.) Gezi yazısı: Frankfurt Seyahatnamesi

TAHSİN NAHİT (1887 – 1919) Fecr-i Ati topluluğu şairi ve oyun yazarıdır. Bireysel konulu şiirler yazmıştır. Şiirleri sanat gücü bakımından çok güçlü değildir. Şiirleri Ahmet Haşim etkisindedir. “Adalar, Kamer ve Zühre şairi” olarak tanınmıştır. Genelde kadın ve aşk temalarını işlemiştir. Tiyatroyla da yakından ilgilenmiştir. Tekniği zayıftır.

Eserleri: Şiir: Ruh-i Bikayd Tiyatro: Hicranlar, Jön Türk, Firar, Aşkımız, Sanatkârlar, Ben Başka, Talak, Kırık Mahfaza, Osman-ı Sani, Kösem Sultan

EMİN BÜLENT SERDAROĞLU (1886 – 1942) Galatasaray futbol takımının ilk kaptanıdır ve kurucuları arasındadır. Fenerbahçe ile oynanan ilk maçta ilk golü atmıştır. Fecri ati Döneminde “destansı” yönü ağır basan epik şiirler yazmıştır. Hem bireysel hem de toplumsal konularda şiirler yazmıştır. Şiirlerinde benzetme ve istiarelere gereğinden çok yer vermiştir.

Victor Hugo’nun “Mavi Gözlü Yunan Çocuğu” adlı şiirine karşı yazmış olduğu “Kin” şiiriyle tanınmıştır. Eserleri: Şiir: Kin, Hatay’a Selam, Dev Şarkısı

MÜFİT RATİP (1887 – 1920) Fecri aticiler arasında tiyatro türünde en başarılı sanatçıdır. Tiyatroda teknik bakımdan en iyi eserleri, tiyatroyla ilgili eleştirileri o yazmıştır. Eserleri: Oyun: Sayfiyede, Zincir, Bir Buhran, Kadın Pençesi

ŞAHABETTİN SÜLEYMAN (1885 – 1919) Tiyatroları teknik açıdan zayıftır. Aşk temasını işlemiştir. Konuşma diline yakın bir dil kullanmıştır. Eleştiri yazılarıyla öne çıkmıştır. Edebiyat tarihiyle ilgili eserler de yazmıştır. Eserleri: Oyun: Fırtına, Aralarında, Karun, Avdet, Aziz Katil, Kül ve Burgu, Çıkmaz Sokak, Yeni İzdivaçlarda

Hiciv geleneğini mizaha dönüştürmüştür. FAZIL AHMET AYKAÇ (1884 – 1967) Hiciv geleneğini mizaha dönüştürmüştür. İğnelemek, alay etmek onun özelliğidir. Eserleri: Kırpıntı, Divançe’i Fazıl, Harman Sonu, Şeytan Diyor ki, Tarih Dersi

İZZET MELİH (DEVRİM) (1887 – 1966) Roman ve öykü yazarıdır. Eserleri: Leyla, Tezad, Sermed, Hüzün ve Tebessüm

CEMİL SÜLEYMAN (ALYANAKOĞLU) (1886 – 1940) Hikâyelerinde özellikle halk arasından seçilmiş tiplere yer verir. Teknik bakımdan kusurlu olmakla birlikte romanlarındaki psikolojik tahliller başarılıdır. Eserleri: Roman: İnhizam, Siyah Gözler, Kadın Ruhu Öykü: Timsal-i Aşk, Ukde

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Dönemlerindeki Bağımsız Sanatçılar Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati döneminde yazdıkları halde bu topluluklara katılmayan sanatçılardır: Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar

AHMET RASİM (1864 – 1932) Fıkra, makale ve anılarıyla tanınır. Çocukluğunu, basın hayatını, İstanbul’un günlük yaşan­tılarını başarılı bir üslupla anlatmıştır. Eserleri: Fıkra: Eşkâl-i Zaman, Şehir Mektupları Anı: Gecelerim, Falaka, Gülüp Ağladıklarım Roman: Hamamcı Ülfet Söyleşi: Ramazan Sohbetleri, Muharrir Bu Ya

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864 – 1944) Servet-i Fünuncuların etkili olduğu bir dönemde bu toplulu­ğa girmemiştir. Ahmet Mithat Efendi’nin “halk için roman” anlayışına uygun eserler vermiştir. İlk romanı “Şık” ile tanınmış ve sevilmiştir. Halkın diliyle (Özellikle mahalle kadınlarının dili) ve mizahi bir üslupla halkı aydınlatıcı romanlar yazmıştır. Romanlarında İstanbul halkının ört, adet, gelenek ve göre­neklerini ve yaşayışını yansıtmıştır.

Romanlarındaki kahramanlarını yetiştikleri ortamın diliyle konuşturur, sosyal çevresiyle birlikte anlatır. Alafranga yaşama özenen züppe tipleri, şöhret meraklıları­nı, batıl inançlara düşkün insanları mizahi bir üslupla eleş­tirmiştir. Natüralizmden etkilenmiştir.

Eserleri: Roman: Şık, Şıpsevdi, İffet, Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Gulyabani, Nimetşinas, Metres, Ben Deli Miyim?, Mutallaka, Kaynanam Nasıl Kudurdu, Evlere Şenlik, Utanmaz Adam, Mezarından Kalkan Şehit Hikâyeleri: Kadınlar Vaizi, Namusla Açlık Meselesi, İki Hödüğün Seyahati, Melek Sanmıştım Şeytanı, Meyhanede Hanımlar, Gönül Ticareti Tiyatro: Hazan Bülbülü, Kadın Erkekleşince

Fecr-i Ati Topluluğunun Dağılışı Fecr-i Âtî topluluğuna bağlı sanatçılar, her ne kadar Servet-i Fünûncuları eski olmakla, Batı edebiyatını geriden izlemekle ve bu yolda olgun örnekler verememekle suçlamışlarsa da kendileri de edebiyata bir yenilik getirememişlerdir. Ortaya koydukları yapıtlar, dil ve şiir anlayışları, Servet-i Fünûncuların açtığı yolda yürüme çabasında olduklarını göstermiştir. Çünkü hepsi de daha çok gençtir, topluluk kurulmadan önce aralarında kitabı çıkmış bir sanatçıları da yoktur. Doğal olarak Servet-i Fünûn sanatçılarının eserlerindeki olgunluğa ve sanat değerine ulaşmaları mümkün olmamıştır.

Bunların dışında, 20. yüzyılın bu ilk edebiyat kuşağı, kendilerini toplumdan tamamen soyutlamış, çöken bir imparatorluğun yarattığı siyasî ve sosyal kargaşayı uzaktan seyretmiş ve tüm bunlardan uzak bir edebiyat yaratmak istemiştir. Genç Kalemler dergisi bunları “aşırı bireysellikle ve yapay bir dil kullanmakla” eleştirmiş, edebiyata hiçbir yenilik ve farklılık getirmediklerini öne sürmüştür.

Birinci Dünya Savaşı’na yaklaşılan bu dönemde kaynayan bir imparatorluk, kaybedilen Balkan ülkeleri, yokluk ve acı içinde kıvranan bir toplumda, böyle bir edebiyat anlayışını sürdürmek mümkün olmamıştır. Fecr-i Âtî, üyelerini sanat anlayışı konusunda serbest bırakmış, ortak bir sanat anlayışından vazgeçilmiştir. Sonuçta topluluk üyeleri büyük oranda istifa etmişler, kimileri Milli Edebiyat hareketine katılmış, kimileri de bireysel bir sanat anlayışı içinde kendi eserlerini yayımlamaya devam etmişlerdir.

HAZIRLAYANLAR: Erdem OVAT